Fen - Edebiyat Fakültesi, Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım Bölümü, Makale Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 12 / 12
  • Öğe
    Buried with turtles: the symbolic role of the Euphrates soft-shelled turtle (Rafetus euphraticus) in Mesopotamia
    (Antiquity, 2016-02) Kozbe, Gülriz; Mashkour, Marjan; Berthon, Rémi; Erdal, Yılmaz Selim
    Excavations at Kavuşan Höyük (south-eastern Turkey) have revealed evidence of the use of turtles, tortoises and terrapins in post-Assyrian funerary practices. Of particular significance are the remains of the Euphrates soft-shelled turtle (Rafetus euphraticus), distinguished from other species of turtle by their quantity and treatment in the burial pit under investigation here. The unique finds from Kavuşan Höyük, coupled with archaeological and textual records, underline the economic and symbolic significance of these animals for communities in prehistoric and early historical Mesopotamia.
  • Öğe
    The effects of interactive applications on visitors’ experience: a case of Gobeklitepe, Turkey
    (Social Sciences Studies Journal, 2018-12) Kozbe, Gülriz; Doğan, Mustafa; Dilek, Sebahattin Emre
    The need for preservation and flexible exploration of historical artifacts generated increasing interest in using digital technologies in the cultural heritage context. This paper presents user interaction applications of a recent digital cultural heritage conservation and exploration project concerning one of the most famous heritage site “Göbeklitepe” in Turkey that is the oldest known human-made religious structure and added to the UNESCO’s World Heritage List by the year 2018 is 15 km away of northeast of the town Şanlıurfa. The project aims at enriching the visitor experience through modern digital technologies. Main modules include 3D scanning of the artifacts, information screen and mobile interaction with Augmented Reality (AR). AR has been developed to provide information about destinations and attractions. Because of the development of AR, tourists using AR can gain valuable experience without a tourist guide. There two aims of this study: 1) is to describe acceptance of a new technology such as AR and visiting intention for visitors who use AR at a heritage destination, 2) to measure tourists’ experiences of visiting historic sites. For this purpose, two scales were used for data collection. In accordance with the first aim of the study, the scale adapted by Chung, Han & Joun (2015) which is to explain visitors’ acceptance of AR based on the TAM. Secondly, Lee & Smith’s (2015) multiple-item scale was used to measure tourists’ experiences of visiting historic sites and museums. There are three dimensions in the first scale as perceived usefulness (5 items), perceived ease of use (3 items) and visit intention (2 items) visit intention (2 items) in accordance with the purpose of the study. On the other hand, the second scale involves natively 16 items under six dimensions. The findings offer important practical implications for historic sites and museums in relation to AR and experiential marketing. The findings show that the Augmented Reality applications have an important practical usefulness for the Göbeklitepe archeological site and particularly enriching of the visitor experience. The study shows that the AR applications impact on the visit intention of the visitors. The study is revealed that applications can be applied to enhance the attractiveness of the archeological sites, as Göbeklitepe, in many destinations.
  • Öğe
    The influences of the interactive systems on museum visitors’ experience: A comparative study from Turkey
    (Journal of Tourism Intelligence and Smartness, 2019-06-28) Kozbe, Gülriz; Doğan, Mustafa; Dilek, Sebahattin Emre
    To the effect, technologically advanced interactive systems, settled in modern-day museums research new ways to offer a positive experience to the visitors and encourage them to return, using modern communication and learning tools. This paper examines user interaction applications of a recent digital cultural heritage exploration project concerning of the most popular three museums (Mardin, Şanlıurfa, Gaziantep Museums) that are located in different cities of the southeast region of Turkey. The project aims at enriching the visitor experiences through modern digital technologies. Main modules include 3D scanning of the artifacts, information screens and mobile interaction with Augmented Reality (AR). In this paper, it is explored and compared the visitor perceptions and experiences for three museums. For this purpose, two scales were used for data collection. In accordance with the first aim of the study, the scale adapted by Chung, Han & Joun (2015) which is to explain visitors’ acceptance of based on the interactive systems. Secondly, Lee & Smith’s (2015) multiple-item scale was used to measure tourists’ visiting experiences at the selected museums. Moreover, the findings explain the influences of interactive applications on visitor experiences according to the museums and comparatively. The study supports that the interactive systems provide a functional role to learn about the heritage and manifest important practical implications for museums in relation to interactive systems
  • Öğe
    Characterization of an Early Bronze Age pottery group from the upper Tigris valley (Turkey) by means of spectroscopic and microscopic techniques
    (X-RAY Spectrometry, 2019-04-17) Kozbe, Gülriz; Bayazıt, Murat
    In this archaeometric research potsherds from Kavuşan Höyük (a mound located in the upper Tigris valley) representing the Metallic Ware, a diagnostic ceramic group mostly found in north Mesopotamia was characterized using spectroscopic and microscopic techniques in order to differ the imitated ones, if exist, to reveal the production technologies and compare the results with the previous archaeometric works concerning Metallic Ware. For this purpose, optical microscopy, scanning electron microscopy equipped with energy dispersive spectroscopy, polarized energy dispersive X-ray fluorescence, X-ray diffraction, and micro-Raman spectroscopy were used. Two groups were specified as the calcareous “imitations” and the dominant noncalcareous ware as the real ones. The results suggested that the noncalcareous ware of Kavuşan was presumably not produced with the possible clay deposits mentioned in previous studies, which focused on the provenance investigation of a wide range of Metallic Ware samples from the upper Tigris valley. It was also concluded from the results that the calcareous imitations would presumably belong to a local (in the name of Kavuşan) or regional (the upper Tigris) production due to the geological and chemical affinities.
  • Öğe
    Pastoralizm ve Doğu Anadolu
    (Bingöl Üniversitesi, 2018-04-13) Koçerdin Öztürk, Emsal
    Ekonomik ve sosyal modeller incelendiğinde, ilk bakışta iki farklı yaşam tarzı ile karşılaşıldığı düşünülmektedir. Bunlar avcı-toplayıcılık ve yerleşik hayattır. Oysa yaşamı şekillendiren önemli unsurlardan ikisi coğrafya ve ekolojidir. Anadolu coğrafyası düşünüldüğünde, yarımada oldukça değişken yüzey şekilleri ve bunun etkisinde iklimsel farklılıklara sahiptir. Bu farklılıklar da ekonomik, sosyal ve politik hayatta aynı ölçüde çeşitlilikler yaratmaktadır. Bu yaşam biçimlerinden biri de “göçebe hayattır”. Bu çalışmada göçebe kültürün kısa tarihçesi, genel özellikleri ve çeşitleri incelenecek, ardından, Doğu Anadolu Bölgesi’nin bu yaşam tarzının neresinde yer aldığına değinilecektir.
  • Öğe
    Hasankeyf İmam Abdullah Zaviyesi konservasyon ve restorasyon çalışmaları
    (Batman Üniversitesi, 2016) Eliüşük, Mevlüt; Akgönül, Mustafa Serdar
    Hasankeyf Antik Kenti sınırları içindeki İmam Abdullah Zaviyesi, Eyyubi Meliki el-Melikü’l Muvahhid Takıyyeddin Abdullah tarafından 1249-1294 yılları arasında inşa edilmiştir. Zaviyenin mevcut haliyle yapısal sorunlarından dolayı, neredeyse çökme durumuna gelen bölümlerinin sağlamlaştırılması için 2010 yılında Hasankeyf Kazı Başkanlığı’nca ‘Acil Önlem ve Takviye Projesi’ hazırlatılmıştır. Hazırlanan proje Ilısu Baraj Projesi kapsamında 2012-2013 yılları arasında tamamlanmıştır. Konservasyon ve restorasyon çalışmalarında ilk olarak yapının dış yüzeyindeki çimento esaslı harç ve sıvalar temizlenmiştir. Bu çalışmanın devamında ise yapının duvar ve kubbesinde destekleme çalışmaları yapılmıştır. Yapılan çalışmalarda ise hazırlanan koruma raporu ile uyumlu olarak kireç, cas ve taş tozundan oluşan harç kullanılmıştır. Kubbede yapılan çalışmalarda mevcut haliyle daire formlu kasnağa sahip olan kubbenin ilk inşasında sekizgen bir kasnağa sahip olduğu anlaşılmış ve mevcut izler doğrultusunda kubbe kasnağının restorasyonu tamamlanmıştır. İmam Abdullah Zaviyesi çalışmaları aslına uygun olarak tamamlandıktan sonra her 6 ayda bir gözlem yapılmış ve kubbede özellikle kış aylarından sonra bakıma ihtiyaç oluştuğu saptanmıştır.
  • Öğe
    Siirt- Pervari-Çobanören Köyü kuzeydoğusunda meydana gelen kaya düşmesinin mühendislik jeolojisi kapsamında değerlendirilmesi
    (Batman Üniversitesi, 2016-01) Balcı, Mehmet Can; Alpaslan, Nuray
    Zeminlerin ve/veya kaya kitlelerinin yerçekimi kuvveti etkisi ile yamaçlardan veya şevlerden aşağıya doğru yavaş veya hızlı bir şekilde hareket etmesi ile kayma ve akma hareketleri meydana gelir. Bu çalışmada sunulan kitle hareketi; Siirt İli Pervari İlçesi Çobanören köyünde meydana gelen kaya düşmesidir. Oluşan kitle hareketinin nedenleri ve inceleme alanına olan etkileri değerlendirilmiştir. Yerinde yapılan ölçümler ile inceleme alanının hakim topoğrafyasını eğim açısı 45-500 arasında değişen yamaçların oluşturduğu belirlenmiştir. Bu yamaçların genel itibariyle orta derecede bozunmuş, bol kırık ve çatlaklı serpantinitlerden (ofiyolitik kayaç) oluştuğu tespit edilmiştir. Serpantinitler jeolojik ve mineralojik olarak bozunma potansiyeli yüksek, oldukça düşük dayanımlı kayaçlar olarak bilinmektedirler. Yamaç üzerinde yapılan gözlemlerde serpantinit birimlerinden çeşitli etkenlerle (iklimsel nedenler ve tektonik deformasyonlar) ayrılıp kopmuş olabileceği düşünülen iri-oldukça iri kaya blokları ile yamaç molozları görülmüştür. Bölge genel tektotik yapısı, jeolojik ve morfolojik özellikleri bakımından aktif heyelan bölgesi olarak bilinmektedir. Bölgenin bu özelliklerinden dolayı yamaçların ve yamaçlarda yer alan kaya bloklarının her an harekete geçebilecek potansiyelde oldukları tespit edilmiştir. Elde edilen bu sonuçlara göre, düşmenin meydana geldiği alanın mühendislik hizmeti uygulanarak iyileştirilmesinin ve gerekli görülmesi halinde kamulaştırılarak daha güvenli hale getirilmesinin olası bir can ve mal kaybı riskini ortadan kaldıracağı ve daha ciddi kayıpların önüne geçilebileceği düşünülmektedir.
  • Öğe
    Petrol arama çalışmalarında kullanılan jeofizik yöntemlere genel bir bakış
    (Batman Üniversitesi, 2012) Alpaslan, Nuray; Koca, Derya
    Petrol, yer altında doğal hali ile sıvı halde bulunan ve atmosferik koşullardan etkilendiğinde de sıvı halde bulunan bir hidrokarbon karışımıdır. Kimyasal ve görünüm olarak koyu sarı, yeşil, haki, kahverengi, koyu kahverengi ve siyah olabilir. Petrol, uzun jeolojik süreçlerde karmaşık fiziksel ve kimyasal işlevler sonucunda oluşmuştur. Petrol aramalarında uzmanların ana hedefinin petrol kapanlarının saptanması olduğu açıktır. Petrol aramacılığında ilk evre, hidrokarbonların mevcut olabileceği jeolojik açıdan uygun yerleri tespit etmektir. Bu aşamada havadan ve uzaydan çekilmiş fotoğraflardan sıklıkla yararlanılır. Petrol aranacak yörenin öncelikle sedimanter (çökel-tortul) kayalardan oluşması gereğinin yanı sıra, petrol oluşturmuş olması muhtemel ana kayanın, oluşan petrolün içinde birikebileceği hazne kayanın, hazne kayanın içinde petrolü kapanlayıp, kaybolmasını önleyecek örtü kayanın varlığı gibi hususlar öncelikle göz önünde bulundurulur. Bu çalışmada, petrol aramada kullanılan jeofizik yöntemler üzerinde durulmuştur. Yerkabuğunun çeşitli fiziksel özelliklerini ölçen, başta sismik olmak üzere gravite, manyetik gibi jeofizik etütler petrol arama çalışmalarında kullanılmaktadır. Yeraltındaki hidrokarbon birikintilerini bulmak için en çok kullanılan yöntem olan sismikte; suni bir kaynaktan yeraltına gönderilen ses dalgaları çeşitli kayalardan yansıyarak yeryüzüne döner ve jeofon adı verilen aletlerle kaydedilirler. Bu kayıtlar bilgisayar programları ile işlenerek yorumlanır ve muhtemel petrol birikintilerinin yerleri tespit edilir.
  • Öğe
    Azerbaycan’ın ilk uzman restoratörü Ferhat Hacıyev (Sanat faaliyeti ve ülke restorasyonu tarihindeki yeri)
    (Batman Üniversitesi, 2013) Hasanova, Ragsana
    Azerbaycan’ın geleneksel el sanatları, halkımızın tarihi kadar eski ve çok zengindir. Kobustan kaya tasvirleri, prehistorik dönem sanatının ilk örnekleri olup, bunu izleyen dönemlerin müzelerde sergilenen seramik, metal, cam ve oyma sanatı örnekleri ile özellikle Ortaçağ’da dünyaca ün yapmış Tebriz’in dokuma ve minyatür sanatının ünik eserleri, tarih ve kültürümüzün zenginliğinden haber vermektedir. Azerbaycan’da ilk müze 1920 yılında, Bakü’de kurulmuştur. Müzecilik tarihi oldukça eskiye dayanan ülkede depolanan eser sayısı, malzeme, tür ve yapım tekniğinden kaynaklı çok çeşitlidir. Dolayısıyla, böylesine zengin eserleri depo ve arşivlerinde bulunduran Azerbaycan, elbette, eserlerin korunması ve sergilenmesi konusunda ilk yıllarda ciddi sıkıntılar yaşamıştır. Bu anlamda, müze eserlerinin restorasyonu, Azerbaycan’da geçen asrın 50’li yıllarında yaşamış, yeteneği ile dikkat çeken eşsiz ressam ve restoratör, Ferhat Hacıyev İbrahim oğlu ile başlamaktadır.
  • Öğe
    İstanbul At Meydanı anıtları üzerine bir deneme (Dikilitaşlar, heykeller ve Lisippos'un Atları)
    (Batman Üniversitesi, 2013) Uzun Aydın, Derya
    Dinsel söylenceler neticesinde heykel sanatına çekinceli yaklaşan Osmanlı, anıt anlayışına ayrıca önem vermiştir. Bu bağlamda özellikle Tanzimat dönemi ardından, önemli kişiler ve olaylar adına anıtlar dikilmeye başlanır. Ancak anıt denilince akla ilk olarak, İstanbul Sultanahmet meydanındaki dikilitaşlar gelmektedir. Bizans döneminin bu yapıtları, günümüzde de önemini korumaktadır. Bugün yerinde olmayan Lisippos'un atları da, en az onlar kadar önemli tarihi anıtlar arasındadır.
  • Öğe
    Zemin sıvılaşması ve mekanizması
    (Batman Üniversitesi, 2013) Alpaslan, Nuray
    Sıvılaşma, deprem sırasında zemin hasarlarına neden olan en önemli faktörlerden biridir. Zeminin adeta bir sıvı gibi davrandığı olaydır. Zeminde farklı türlerde deformasyonlara neden olan sıvılaşma, yerleşim alanlarında meydana gelmesi halinde, yapıları olumsuz yönde etkileyerek önemli derecede hasara yol açabilmektedir. Sıvılaşma, zeminin mukavemeti ve sertliğinin deprem titreşimleri ya da diğer hızlı yüklenme ile azaldığı durumda oluşan bir olgudur. Sıvılaşma ve onunla ilişkili olgular çeşitli tarihlerde tüm dünyada meydana gelmiş depremlerde ortaya çıkan çok büyük hasarın nedeni olmaktadır. Bu çalışmada sıvılaşmanın mekanizması ve zemin sıvılaşma potansiyelinin değerlendirilmesi üzerinde durulmuştur. Zemin sıvılaşma potansiyelinin değerlendirilmesinde birçok ampirik bağıntı, analiz ve yöntemler bulunmaktadır. Son yıllarda yapılan sıvılaşma hesaplamalarında S Dalga Hızı ve SPT (Standart Penetrasyon) arasındaki ilişkinin belirlenmesi oldukça önem kazanmıştır.
  • Öğe
    Batman İli Gültepe Mahallesi yeraltı yapısının sismik ve elektrik özdirenç yöntemleri ile incelenmesi
    (Batman Üniversitesi, 2014) Öncül, Nuray; Alpaslan, Nuray
    Bu çalışma kapsamında; Batman ili, Gültepe mahallesinde yapılaşma nedeniyle bina temelinin oturacağı yerleşim alanındaki jeolojik formasyonlarının fiziksel özelliklerinin ve yeraltı yapısının ortaya çıkartılması amacıyla jeofizik ve geoteknik araştırmalar yapılmıştır. İki noktada sismik kırılma ve Schlumberger elektrot dizilimli Düşey Elektrik sondajı (DES) yapılarak, yer elektrik kesitleri elde edilmiştir. Yapılan çalışmalar neticesinde, tabakaların sismik hız değerleri belirlenerek, sismik hız değerleri açısından üç farklı ortam tespit edilmiştir. Birinci ve ikinci ortamlar, gevşek zemin yapısı özelliklerini taşımakla birlikte, üçüncü ortam sıkı birimleri temsil etmektedir. Yapılan DES çalışması da sismik profillerde elde edilen sonuçları desteklemiştir. Sahada yapılan DES çalışması sonucunda elde edilen düşük özdirenç değerleri altıncı metrede yeraltı suyu olabilirliğini göstermektedir. Bu çalışmada, yapının zemin yapı etkileşimi irdelenmiş, Batman ili kent merkezinde ortaya çıkan zeminsel problemlerin belirlenmesi ve bu problemlere yönelik önlemler alınması önerilmiştir.