Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, Resim Anasanat Dalı, Tez Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Sinestezinin sanattaki yansımaları(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-09-14) Demirkıran, Berfin; Ertekin, CengizBu tez kapsamı içerisinde sinestezinin ne olup olmadığı hakkında gerekli araştırma, incelemeler ve değerlendirmeler yapılarak, sinestezinin sanat alanında kullanımı hakkında görüş ve bilgi aktarımına katkı sağlamanın yolları araştırılmaktadır. Sinestezi sanat alanında, sanatçı ve eseri üzerindeki etkilerinin neler olduğu, bu etkinin yansımaları çeşitli örneklerle incelenecektir. İncelemeler doğrultusunda sinestezinin sanatçıları nasıl eserlere yönlendirdiğini ve bu konuda sanatçıların bakış açılarının araştırılmasının gerektiği üzerinde durulmuştur. Sanatsal ve estetik çalışmaların yanında yaratıcı süreçlerde içerisinde yeni olanı veya yeni yollar, yöntemler bulmak sinestetik bütünlükler için daha geniş bir bakış açısı sunabilmektir. Bununla birlikte, konu hakkındaki yapılmış çalışmaların analizlerinin yapılması oldukça önemli olacaktır. Sinestezik anlamda renkleri duymak, görmek, hissetmek sanatçıların eserleri üzerinde nasıl etkilediğini anlamak yönünde katkı sağlayacaktır. Sinestezinin sanatı belli dönemler içerisinde kapsadığı alanlar ve yansıma biçimlerin neler olduğu tez kapsamı içerisinde incelenmiş olacaktır. Sanatçının sinestetik etki altında kendisini nasıl yansıttığı, eser üzerindeki etkilerinin neler olduğunu almak ve cevap bulmayı amaçlamaktadır. Sanatsal çalışmaların sinestetik etkisinin, sanatçıların bakış açılarını sonradan kazanılarak mı yoksa doğuştan kendini gösterip göstermediği konusu oldukça önemli bir yer almaktadır. Sanatsal ve estetik yansımalardaki sinestetik kavramların, olguların, nesnelerin oluşum süreçleri ayrıntılı olarak incelenerek değerlendirilecektir. Gerçekleştirilen araştırma, inceleme ve değerlendirmeler doğrultusunda Sinestetik konusuyla doğrudan ilişkili olan sanatçının sanatsal çalışmaları, örnekleriyle birlikte bu tez kapsamı içerisinde yer almaktadır.Öğe Rengin politikası(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-09-26) Durak Korkmaz, Cihan; Balseçen, Haydarİnsanlığın ortaya çıkışından beri rengin bir politikası olagelmiştir. Rengin farklı kültür ve ortamlarda mutlak politik bir belirlenimi vardır. Rengin politikası, politik bir ideolojiyi, hareketi veya partiyi temsil etmek amacıyla kurulmaktadır. Renklerin doğasında olmayan bir anlamın yüklenmesi çoğunlukla sembol olarak kullanılmasına bağlıdır. Rengin politikleştirilmesi, renk sembolizmi ile politik sembolizmin bir araya gelmesidir. Bu bağlamda tez çalışmasında rengin politik belirlenimi üzerinde durulmaktadır. Sadece rengin siyahi beden üzerinde politikleştirilmesi değil; yaşanılan dünya ve coğrafyanın öteki yerlerinde de farklı renk sembolizması nedeniyle politik durumlar ve statüler de mevcuttur. Politik renk durumuyla ilgili bir çalışmanın yapılmamış oluşu bizi bu konu üzerinde durmaya ve rengin politikası üzerinde çalışmaya yöneltmiştir.Öğe Resim sanatında mitolojik kadın tasvirleri(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-09-29) Aslan, Devrim; Balseçen, HaydarBu tez, resim sanatında mitolojik kadın tasvirlerinin tarih boyunca nasıl şekillendiğini ve evrimleştiğini incelemeyi amaçlamaktadır. Mitolojik kadınlar, antik dönemlerden günümüze kadar sanatçılar için zengin bir ilham kaynağı olmuşlardır. Bu tez, sanatçıların mitolojik kadınları nasıl temsil ettiklerini, neden bu motiflere ilgi duyduklarını ve kadın figürlerinin zaman içindeki değişen rolünü araştırmaktadır. Çalışma, mitolojik kadınların temsillerinin estetik, kültürel ve toplumsal açılardan nasıl etkilendiğini anlamak için disiplinlerarası bir yaklaşım benimsemektedir. Sanat eserlerindeki mitolojik kadın figürleri, mitlerin kendisi kadar, sanatçının dönemi, kişisel deneyimleri ve toplumsal normları da yansıtmaktadır. Bu tez, mitolojik kadın figürlerinin klasik sanat, Rönesans, Barok, Romantizm, ve modern sanat gibi dönemlerde nasıl farklılaştığını ele alacaktır. Ayrıca, tez, mitolojik kadın figürlerinin toplumsal cinsiyet rollerini nasıl yansıttığı ve bu temsillerin kadınların güçlenmesi ve özgürleşmesi üzerindeki etkisini de inceler. Kadın sanatçıların kendi bakış açılarıyla mitolojik kadınları nasıl resmettiği, bu figürlerin feminist sanatta nasıl dönüştüğü ve kadın sanatçıların mitolojiyi kendi söylemlerine nasıl entegre ettikleri de araştırmanın odak noktalarından biridir. Sonuç olarak, bu tez, resim sanatında mitolojik kadın tasvirlerinin sanatsal evrimini ve toplumsal anlamlarını açığa çıkararak, mitoloji ve sanatın birbirleriyle nasıl etkileşime girdiğini vurgulamaktadır. Mitolojik kadın figürleri, sanatın daimi bir kaynağı olmaya devam etmektedir ve bu tez, bu önemli figürlerin sanatın evrensel dilindeki yerini anlamamıza katkı sağlayacaktır.Öğe Moda, sanat/sanatçı ilişkisinde sanatın nesnesi olarak kullanılan giysi tasarımında deneysel yüzey uygulamaları(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-10-12) Kara, Yonca; Aydın, Gülİnsanlar yaşamları boyunca çevresel koşullardan korunmak için örtünme ihtiyacı duymuştur. Koşulların ve iklimlerin değişmesi giysiyi çeşitlendirmiştir. Örtünme ihtiyacı giyinme kavramına dönüşmüştür. Koşullar ve sınıfsal statüler giysilerin de farklılaşmasına neden olmuştur. Giysi insan için bir ifade aracına, kimliğe dönüşmüştür. Tasarlanan ve bireyin benliğine hitap eden giysiler kişiye özel olmuştur. Sanayi devrimi sonrasında hızla artan hazır giyim ihtiyacı tasarımcıların yol ayrımına olanak sağlamıştı. Bu istekler beraberinde haute couture ve giyilebilir sanata zemin hazırladı. Tasarımcıların ekol ve akımlardan etkilenmesi, tasarımlarına yansımaktaydı. Tasarımcıların sanatçılarla ortak paydalarda buluşması, tasarlanan kostümlerden de gözlemlenebiliyordu. Araştırılan bu tez kapsamında hemen hemen her dönemin sanat akımda, giysi de çeşitli rollerde karşımıza çıkmaktadır. Dada akımı ve kavramsal sanat akımından çıkan kıvılcımlar giysiye sıçramış ve onu bir performans sanatçısının kostümü haline dönüştürmüştür. Bu dönüşüm öylesine güçlüydü ki giysi kimi zaman sanatçıya sanatçı ise giysiye dönüşmekteydi. Önceleri hazır bir nesneden ibaret olan bu nesne (giysi) artık sanatın nesnesi olmuştur. Akımların çizgi, renk ve formları üretilen kostümlerde yer almış adeta giyilebilir birer sanat eserine dönüşmüştür. Bu tez çalışmasında moda tasarımcılarının ilham kaynağı olan sanat eserleri ve başta kübizm olmak üzere akımlar incelenmektedir. Literatür taramasıyla moda tasarımcılarının etkilendikleri sanat akımları irdelenerek, bulgularla bu etkilerin tasarımlarına nasıl yansıdığının saptanması amaçlanmıştır. Bu bağlamda tezin kavramsal çerçevesinde sanat akımlarından bahsedilerek moda tarihinden örnekler verilmiştir. Sonuç olarak bu tez çalışmasının sanat ve modanın birlikteliği ve ilişkisi açısından literatüre eklenmesi ve bu konu bağlamındaki birçok araştırmaya ışık tutacak bir kaynak olması amaçlanmaktadır.Öğe Vekil kültürden art brut’e us dışı bir yaklaşım(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-09-19) Çelik, Mehmet; Balseçen, HaydarSanatçının kendini var edebilmesinin doğasında muhalif bir kişilik ve karşı koyabileceği bir alan oluşturabilmesi yatmaktadır. Zıtlıklar üzerine kurulu bu evrende çatışma ortamından yeni fikirlerin ortaya çıktığı bilinmektedir. Sanatçı (entelektüel) yaşadığı dönemin bilinen, gözde düşünce ve sanat akımlarına karşı yeni düşünce sistemleri ve alternatif sanat akımları yaratma (oluşturma) arayışına gider veya icat etme yolunu seçer. Sanatçı yerleşik ve kalıplaşmış algılara karşı bir duruş sergileyerek kendini yeniden var etmenin, karşı çıktığı fikirlerin varlığına bağlı olduğunu da bilmektedir. Bu karşı duruşu sergilerken bazen bilerek ve isteyerek, provokatif veya sinir uçlarına dokunacak eserler ortaya koyarlar. Bu eserler, toplumun dokunulması ve eleştirilmesi yasak olan tabularını hedef alarak, insanların hassas, girilmesi yasak olan alanlarını sarsmayı hedeflerken eleştiri ve tartışma ortamı yaratmayı amaçlar. Toplumun kutsal saydığı her türlü nesne ve kişilerin başında olduğunu var saydığı “hale”yi indirmek isterler. Genellikle sanatlarını politik veya sosyal bir mesaj ile birleştirip o şekilde sunarlar. Fransız sanatçı ve yazar Jean Dubuffet çatışma alanı olarak ‘‘kültür’’ü (kendine ait kelimelerle ifade edersek ‘‘vekil kültür’’ veya ‘‘resmi kültür’’) karşısına alırken bu provokatif rolü de üstlenmiştir. Jean Dubuffet genç yaşından itibaren geleneksel kültürel değerlere; yapılara ve normlara karşı çıkan veya döneminin kültürel düzenini eleştiren bir sanatçıdır. Dubuffet, toplumdaki normlara meydan okuyarak, sıradan veya kabul edilen fikirleri sorgulamayı amaçlar. Normların kaynağının egemen güç olduğunu, egemen gücün normu kendi standartlarına göre oluşturduğunu varsayar. Karşısında durduğu asıl konu normların kaynağı olarak gördüğü ‘‘Batı Kültürü”dür. Jean Dubuffet ‘‘Boğucu Kültür’’ isimli kitabında yapay olarak oluşturulmuş ‘‘vekil kültür”ün sanatı nasıl etkisi altına aldığını ve sanata nasıl yön verdiğini anlatmaya çalışmıştır. Ona göre kültürün güdümünde hareket eden bir sistemin yaratıcı sanatsal üretimi ve koşullanmış kültür adamlarının yanıltıcı düşüncelerinin bir yansıması olan nesneler olduğunu söyler. Çünkü yaratıcı ve yıkıcı olan bir eserin bize ulaşmasının çok zor olduğunu anlatır. Dubuffet toplumun beklediği şekilde davranmanın, bireylerin özgünlüklerini bastırdığını ve sanatın özgür ifadesini yok ettiğini belirtir. Toplumun dışladığı ya da toplumun dışında kalmayı tercih eden sıra dışı ve marjinal bireylerin, toplumun bu beklentilerinden uzaklaşarak gerçek bir yaratıcılık inşa edeceklerine inanır. Uzun zamandır aradığı sorunun cevabını toplum dışı kalmış, ötekileştirilmiş bu bireylerde ve onların yaptığı çalışmalarda aramaya başlamıştır. Geleneksel sanat eğitiminden etkilenmemiş, akademi tezgahından geçmemiş, kurallara bağlı olmayan ve toplumsal normlara uymayan sanat eserlerini ifade eden ‘‘Art Brut’’un, toplum dışı özel bireylerin hayal dünyasının benzersiz bir dışa vurumu olduğunu ve toplumun sınırlayıcı etkilerinden uzak durarak gerçek yaratıcı sanata ulaştığını ifade eder.Öğe Postmodern dönemde Murat MOROVA özelinde desenin kavramsal dönüşümü(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-12-24) Oruç, Serkan; Yıldırım, EbruPostmodernizm 20. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkan ve modernizmin eleştirisini yaparak onun sınırlarını aşmayı ve gerçeklik kavramını sorgulamayı amaçlayan bir anlayış üzerine odaklanır. Geleneksel sanat normlarını reddeden ve farklı bakış açılarına değer veren bir anlayışı benimseyen akım sanat eserlerinde ironi, parodi ve deneysel yaklaşımlarla yeni bir estetik deneyim sunmaktadır. Kavramsal sanat somut varlıklardan ziyade düşüncelerin ve kavramların ön plana çıktığı bir yaklaşımdır. Bu akım izleyicinin düşünce süreçlerine katkıda bulunmayı amaçlayarak, estetik değerlendirmelerin ötesine geçmeye çalışır ve sanatın soyut düşünceler, fikirler ve anlamlar aracılığıyla ifade edilebileceğini savunur. Bu süreçte, resim sadece görsel bir temsil aracı olmaktan çıkıp, düşüncelerin ve kavramların ifade edildiği bir platforma dönüşür. Sanatçılar, eserlerinde somut objeler yerine soyut fikirleri, kavramları ve düşünceleri ön plana çıkarırlar. Neolitik dönemden itibaren mağara duvarlarında görülen işaretler, çağdaş sanatta desenin temel bir sanatsal ifade şekli olarak değerlendirilmesine katkıda bulunmuştur. Desen, sanat tarihinde resim öncesinden ziyade bir üslup olarak evrimleşmiştir. Sanatçılar, deseni sadece estetik bir süsleme unsuru olarak değil, soyut fikirleri, düşünceleri ve duyguları ifade etmek için de kullanmışlardır. Bu yaklaşım, desenin artık sadece görsel bir çekicilik aracı olmaktan çıkarak, sanatçıların iç dünyalarını ifade etmek için güçlü bir araç haline gelmesini sağlamıştır. Murat Morova'nın desenlerinde, çağdaş eleştirel düşüncelerin ve kavramların izleri belirgin bir şekilde görülür. Sanatçı, geleneksel felsefe ve İslam estetiğini kusursuz bir şekilde bir araya getirerek, bu birleşimden doğan ifade dilini kullanarak izleyiciyi düşünmeye ve sorgulamaya teşvik etmektedir. Bunula beraber eserleri, çağdaş toplumun önemli meselelerine vurgu yaparken iklim değişikliği, çevre tahribatı ve mülteci krizi gibi sorunları güçlü bir sanatsal ifadeyle aktarır. Aynı zamanda Morova'nın eserleri desenin kavramsal dönüşümünü yansıtırken, sanatsal ifadeyi kavramsal bir boyuta taşımaktadır.Öğe Natürmort resimlerinde sembolik anlayış(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-12-24) Ölmez, Fatma; Yıldırım, EbruBu çalışma Batman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Resim Anasanat Dalı’nda Yüksek Lisans tezi olarak hazırlanmıştır. Bu tezin konusu natürmort resimlerinde kullanılan nesnelerin sembolik anlayışını çalışmaktır. Natürmortta kullanılan nesnelerin ya da objelerin neler olduğunu araştırmak ve özellikle sanatçıların neden bu nesneleri çalışmalarında kullandığı, bunlara neden yer verdikleri ve bu nesnelerin ne anlam ifade ettiği, neyi çağrıştırdığı; özellikle natürmort konularında yiyeceklerin kullanılması ve bu yiyeceklerin içerdiği anlamlar üzerinde durarak, bu nesnelerin sembol ya da simge açısından analiz etmek amacıyla bu çalışma gerçekleştirilecektir. Çalışmada natürmortun gelişimini resmedilmesinin sebepleri, bu resim dalında bilinen sanatçıların eserleri, konuları, kullandıkları boya ve nesneler üzerinde odaklanılacak; ayrıca, bu nesnelerin sembolik açıdan taşıdığı anlamlar incelenecektir. Bu çalışmanın amacı, toplumsal iletişim ihtiyacından ortaya çıkan sembollerin kullanımının resimlerde nasıl bir etkiye sahip olduğunu incelemek ve aynı zamanda bu tür etkilerin natürmort resimlerdeki kullanımını araştırmaktır. Natürmorttun ve natürmortta kullanılan nesnelerin güzel sanatlar içindeki yerini ve önemini ortaya koymak. Natürmortta kullanılan nesnelerin neler olduğunu araştırmak bir ifade biçimi olarak kendini gösteren semboller açısından ele almak ve analiz etmek, natürmortta sanatçıları ve eserlerini inceleyerek bu sanatçıların kullandıkları nesneleri anlamlandıran sembolik anlamların ne olduğunu ve neyi amaçladığını ele alarak incelenmesi, irdelenmesi ve bunların neler oldukları literatür taramasıyla verilmiştir. Resim sanatında simgelerin kullanılması, ilk çağlardan bu yana, farklı dönemlerde içinde yaşadığı çağı ve dönemini yansıtan önemli sanatsal öğelerden birisi olarak sanatçıların eserlerine yansımaktadır. Bu doğrultuda, natürmort resmi yapan sanatçıların teknik açıdan hangi temaları seçtiklerini konu açısından incelenmesi amaçlanmıştır. Daha sonra, yapılan çalışmalara yer verilmiştir. Son bölümde ise çalışmanın yöntemine, bulgularına ve sonuçlarına yer verilmiştir.Öğe Gerçekliğin yeni algısı, gerçeklik ve deepfake ilişkisinin sanatsal kuramlar bağlamında değerlendirilmesi(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-01-23) Demirel, Ejder; Balseçen, HaydarModern toplumların ortaya çıkmasındaki en önemli etken sanayileşme ve beraberinde gelişen teknolojidir. Endüstri devriminin dünyada hızla makineleşmeye doğru ilerlemenin önünü açması, teknolojinin hayatın vazgeçilmez bir unsuru haline gelmesini zorunlu kılmıştır. Bu teknolojik gelişmeler, bilgisayarın gündelik yaşamımızda yer almasını sağlamış ve yaşamın her alanında kolaylaştırıcı bir etki yaratmıştır. Hayatı kolaylaştırıcı bağlamında ortaya çıkan yapay zekâ tarafından üretilen görüntülerin, videoların, resimlerin ve sesin kesiştiği noktada yeni bir kavram olarak “Deepfake” karşımıza çıkıyor. “Deep Learning’’ ve ‘’Fake’’ terimlerinin birleşmesinden ortaya çıkan ve Türkçe karşılığı “derin sahte’’ olan “Deepfake’’, kötü amaçlı kullanılmaya uygun olabildiği durumların yanı sıra, sanat gibi alanlarda fayda sağlayabilecek çalışmalar olarak görünüyor. Tarih boyunca sanat; çağın gelişmişlik düzeyine, toplumsal yargılarına, üreticisinin kişilik ve ruhsal durumuna göre şekillenip ortaya çıkmıştır. Siyasal, kültürel, dini, ekonomik ve teknolojik gelişmelerle birlikte sanat ve gerçeklik ilişkisi de sürekli olarak değişkenlik göstermiştir. Sanatçı, çağın değişen gerçeklikleri ile bilim ve teknolojideki gelişmelerle birlikte ürettiği eserinde, gerçekliğe yönelik sorgulama yapmaktadır. Sanatçı ürettiğiyle kendi ruhsal dünyasını oluşturmaya başlaması insanın en büyük realitesiydi. Bu realite insan tarafından üretilen teknoloji ve sanattı. Bu çalışmada öncelikle “gerçeklik” kavramı ve bilgisayar tarafından üretilen sanat eserleri ile bu eserlerin ortaya koyduğu yeni gerçeklik olgusu üzerine yoğunlaşmıştır. İkinci bölümünde gerçeklik kavramı incelenmiş ve bu kavramın çeşitli tanımlarına yer verilerek gerçekliğin yeni algısı, ‘gerçeklik’ ve ‘sanat’ ilişkisinin sanatsal kuramlar bağlamında tespitlerinin yapılarak farklı bir bakış açısıyla değerlendirilmeleri yapılmıştır. İkinci bölümde Yapay Zekâ’ın tanımı ve zaman içinde gelişimiyle birlikte ortaya çıkan Makine öğrenimi destekli çalışmalar ile Dijital Sanat Kavramı incelenmiştir. Üçüncü bölümde deepfake teknolojisi ile üretilen sanat eserlerinin gerçekliğe nasıl bir müdahalede bulunduğu, sanat yapıcı, sanatçı ve izleyici bağlamında ortaya çıkan ‘deepfake’(derin sahte) olgusu karşısında derin sahtenin gerçek hayattan ve sahte gerçeklikten ayrılıp ayrılamadığı üzerinde değerlendirmeler yapılmıştır.Dördüncü bölümde sanatçının konuya ilişkin kişisel çalışmalarına yer verilmiştir. Çalışmanın son bölümünde, Gerçeklik kavramı ve bilgisayar tarafından üretilen sanat eserleri ile bu eserlerin ortaya koyduğu yeni gerçeklik olgusuna ilişkin tespitler ve değerlendirmeler yapılmıştır.Öğe Çağdaş sanattan deforme bedene engelli bireylerin sanat eserlerine yansıması(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-01-03) Ayaz İpek, Hicret; Balseçen, Haydarİnsanlık tarihi boyunca engellilik gibi yaşamın merkezinde konumlandırılmayan, toplum perspektifinin dışında bırakılan ve görsel kültür içinde öznellikleri temsil edilmeyen durumlar, ışık tutulması gereken bir konu olmuştur. Sanat gibi duygusal zekânın yoğunca hissedildiği alanda, toplumun görmezden geldiği bu konu üzerinde durularak engelliler zamanla birer özne haline getirilmişlerdir. Bu açıdan sanatçılar; insanlığın belleğinde duygu ve görsel imajlar arasında çağrışım yaratarak çirkinliği, acıyı, kötülüğü iletmek, göstermek ve engellilik hakkındaki stereotipleri güçlendirmek için engelli bireyleri kullanmışlardır. Bu tezde kavramsal olarak gerçek anlamıyla zihinsel engellilik konuları ele alınmaktadır. Bu kavramların sanata yansıtılma biçimleri tasvir edilmiş ve resim sanatında var olduğu perspektifler üzerinde durulmuştur. Burada genel olarak “kusursuz beden”, normatif beden olarak gösterilmektedir. Anormal-deforme beden kavramı ise bedenin biçim bozukluğundan dolayı eylem kapasitesinin kısıtlanması olarak görülmektedir. Bu karşılaştırmalardan yola çıkarak sanat tarihindeki etkilerinin de bulunduğu çalışmalara ve tarihsel temsillerinin neler olduğuna yer verilmiştir. Engelli bireyler farklı sanatçılar tarafından ne şekilde ve ne kadar yer aldığı ele alınmıştır. Sakatlık kavramının tarih boyunca farklı dönemlerde hangi farklı bakış açılarına maruz kaldığı kültürel ve politik açıdan değerlendirilmiş olup dışlayıcılığın, ayrımcılığın söz konusu olması problemine engelli bireyler görsel kültürdeki temsilleri üzerinden yaklaşılmıştır. Bu temsillerin sanat ve kültür alanında nasıl etki ve tepki yarattığı üzerinde durulmuştur.Öğe Ölümsüzlük arzusu perspektifinden posthümanizm ve sanat eserlerine yansımaları(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-12-16) Şimşek, Veysel; Balseçen, Haydarİnsanlık her zaman varoluşunu tehdit eden sınırlılıklardan kurtulmak istemiştir. İnsanlığın sınırlarını aşma konusundaki en büyük arzusu ölümsüzlüktür. İnsanların bir gün öleceğini bilmesi ve ölümden sonra da ne olduğunun bilinmemesi, insanlığın ölümsüzlük peşine düşmesinin en büyük nedenlerindendir. İlk insandan, günümüze kadar devam eden ölümsüzlüğü arama serüveni; geçmişte mitolojilere, kutsal din ve inançlara, filozofların ruh üzerindeki düşüncelerine konu olmuşken, günümüzde hızla gelişen teknolojinin etkisiyle, insanlığın ölümsüzlük arayışı tekrar filizlenmiş ve bu arzunun bilim ve teknolojiyle aşılabileceğine inanılan, transhümanizm ve posthümanizm gibi düşünceler ortaya çıkmıştır. Transhümanist ve posthümanist filozofların çoğu, ölümsüz bir insan türü arzulamaktadır. İnsan bilincinin aktarıldığı süper bilgisayarlar, süper yapay zekâlar, dijital bedenler, simülasyonlar, sanal gerçeklikler, insansı robotlar, biyoteknoloji, nanoteknoloji ve daha niceleri insanlığın ölümsüzlük arzusunu besleyen araçlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu araçlardan beslenen sanatçılar farklı türde sanat eserleri ortaya koymaktadır. Posthümanizm ve transhümanizm düşüncesini benimseyen sanatçılar, hem ölümsüzlük arayışının şekillendirme yollarını yaratıcı bir şekilde keşfetmede hem de bilimsel bulguları arzu edilebilir hatta erişilebilir hale getirecek şekilde halka aktarmada önemli bir rol oynar. Tezimiz geçmişte; mitolojilerin, kutsal din ve inançların etkisiyle meydana gelen ve ölümsüzlük arzusu teması taşıyan sanat eserlerine değinecek olup, günümüzde transhümanizm ve posthümanizm ile alevlenen ölümsüzlük arayışının, sanat eserlerine ne şekilde yansıdığına ilişkin düşünce ve görüşlere yer vermektedir.Öğe Resim sanatında özgürlük ve kölelik teması(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-10-21) Ülkaç, Bircan; Balseçen, HaydarTarih boyunca insanlığın her döneminde farklı şekillerde görülen kölelik sistemi, insan onurunun hiçe sayıldığı bir uygulamadır. İlk çağlarda daha çok bedensel olarak görülen kölelik, modernizmle birlikte hem bedensel hem duygusal hem de zihinsel bir şekil almıştır. Medeniyet tarihinde kölelik uygulamalarına her zaman şahit olunmuş ve buna karşı özgürlük fikri gelişmiştir. Antik Çağ’dan bugüne birçok düşünür ve filozof özgürlük fikrini yorumlamış ve geliştirmiştir. Bedensel, duygusal ve zihinsel köleliğe karşı çeşitli görüşler öne sürülmüş, özgürlüğün önemi ve sınırları tespit edilmeye çalışılmıştır. Özgürlük fikrinin gelişmesinde sadece düşünürler değil aynı zamanda sanatçılar da emek sarf etmiştir. Birçok sanat dalında olduğu gibi özgürlük ve kölelik temaları, resim alanında da yer bulmuştur. Her dönem var olan bu temalar eserlere de yansımıştır. Bu çalışmada öncelikle sanat ve sanatçının önemi vurgulanmıştır. İkinci bölümde özgürlük kavramı incelenmiş ve bu kavramın çeşitli tanımlarına yer verilmiştir. Tarih boyunca özgürlük kavramına dair yapılan yorum ve değerlendirmelere kısa bir şekilde değinilmiştir. Özellikle filozof ve düşünürlerin bu konudaki fikirleri özetlenmiştir. Çalışmanın sonraki bölümünde ise kölelik kavramı incelenmiştir. Bu kavramın da çeşitli disiplinlere göre tanım ve yorumlarına yer verilmiştir. Kölelik uygulamalarının neden olduğu hazin durumlar, Sarah Baartman’ın yaşamından yola çıkılarak anlatılmaya çalışılmıştır. Aynı şekilde Epiktetos örneği de verilmiştir. Çalışmanın dördüncü bölümünde, modern zamanda insanlar için önemli bir sorun olan zihinsel kölelik üzerine tespitler ve değerlendirmeler yapılmıştır. Modernizmin insan yaşamına nasıl hükmettiği ve insanları nasıl tutsak hâline getirdiği gösterilmiştir. Bireylerin yeterince farkında olamadığı bu kölelik şekli, izah edilmeye çalışılmıştır. Bir sonraki bölümde kölelik ve özgürlük temalarının resim sanatına ne şekilde yansıdığı incelenmiştir. Birçok ressamın eserlerinden örnekler seçilmiş ve yorumlanmıştır. Her resmin muhtevası açıklanmaya çalışılmıştır. Altıncı bölümde sanatçının konuya ilişkin kişisel çalışmalarına yer verilmiştir. Özellikle zihinsel köleliğin vurgulandığı bu eserlerde insanlarda farkındalık oluşturma hedeflenmiştir. Çalışmanın son bölümünde, kölelik ve özgürlük temalarına ve bunların resim sanatındaki yerine ilişkin tespitler ve değerlendirmeler yapılmıştır. Ayrıca insani önem taşıyan bu hususlara dair önerilerde bulunulmuştur.Öğe Feminizmden post-hümanizme bedenin sürüklenişi(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-10-25) Alay, Münibe; Balseçen, HaydarKadın geçmişten günümüze bazen doğurganlığı temsil etmiş, bazen bir cadı olarak atfedilmiş ve her şekilde biyolojik ve toplumsal olarak ötekileştirilmiştir. Ataerkil düzen içerisinde kimlik karmaşası yaşarken ve bununla savaşırken, toplumsal cinsiyet rollerine bürünerek, evin en rütbeli kölesi haline gelmiştir. Feminizmin ortaya çıkışından itibaren kadınların kendi bedenleri, kendi hakları üzerinde çeşitli iddiaları olmuş ve bunlara erişebilmek adına büyük çaba sarf edilmiştir. Sanat tarihinin başlangıcından bu yana kadın bedeni sanatın en önemli konularından biri olarak beyaz- erkek sanatçının tuvallerini süslemiş ve izleyicilerin fetiş nesnesi olmaktan öteye gidememiştir. Ancak bazı sanatçılarda kendi bedenlerini eserlerinin hem öznesi hem de nesnesi olarak ortaya koyarak bu durumu yadsıdıklarını vurgulamışlardır. Bu bağlamda farklı sanatçıların eserlerinde kendi bedenlerini sanatın öznesi olarak kullanmaları, feminist eleştiri bağlamında değerlendirilirken bunun yanında yakın geçmişte akademik çerçevede ele alınan ve önemi gittikçe artan post-hümanizm olgusu ile bedenin dönüşüm süreci ve sanat üzerindeki etkileri değerlendirilmiştir. Donna Haraway’ın, bedenin kendi sınırlarını aşmasını olağan kılan siborg figürü, toplumsal cinsiyetin ortadan kalkmasına ve kadınlar açısından eril tahakkümden kurtulma imkânına dönüşmektedir. Kadın ve siborg figürünün arasındaki sınır ortadan kalkınca cinsiyetsiz bir toplum oluşmaktadır. Geçmişteki beden algısının yanında gelecekte oluşabilecek cinsiyetsiz toplum şeklinin kadın açısından önemi üzerinde durulmaktadır. Feminizm ve Post-hümanizm bağlamında bedenin sanattaki yeri çeşitli sanatçıların eserleri üzerinden ele alınarak tez kapsamında üretilen sanat çalışmaları ile desteklenerek değerlendirilmektedir.Öğe Sanatsal bir ifade biçimi olarak yapıta dönüşen beden(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2021-11-19) Özaydın, Özlem; Aydın, MenekşeTezin kapsamını oluşturan beden kavramının ortaya çıkmasında, toplumsal yapı temelinde, çatışmaların hafızamda bıraktığı sosyal ve duygusal izler rol oynamıştır. Yaşantıların bırakmış olduğu kırılganlıkların beden üzerinde bıraktığı etkiler sonucunda sanat ve beden ilişkisi üzerine incelemeler yapıp, yazılı dokümanlar incelenip nitelikli bir şekilde araştırılma yapılmış ve görsel sanatlar bağlamında çalışmalarımın şekillenmesine sebebiyet vermiştir. Tezin ilk bölümünde Tarih boyunca topluma göre şekillenen beden algısı incelenmiştir. Sanat Tarihi içerisinde yansıtılmış yeni yaklaşımların oluşmasıyla hareketlilik kazanmış, sanatsal anlatımlarda büyük yankı uyandırmıştır. Bu durum, yeni yeni gelişmeye, yaygınlaşmaya başlayan yeni sanat üretme yollarını açmıştır. Yaşamın içerisinde kendini biçimlendirip farklı zamanlarda farklı sanatsal uygulamalarla anlamlandırmıştır. Bu tez çalışmasında sanat ve sanatçının gelişim süreci ele alınmıştır. Sanatçılar üzerinden örnekler verilerek görseller analiz edilmiştir. Sanatçı ve beden arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Bu incelemelere araştırmacının kendi çalışmaları da dahil edilerek bedenin çektiği ruhsal sıkıntıları, gündelik hayatın yaratmış olduğu şiddeti resimler kayıt altına alınarak somutlaştırılıp sunulmuştur.