Cilt 12, Sayı 1

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 9 / 9
  • Öğe
    Batman ili antep fıstığı potansiyeli ve kabuklarının biyokütle kaynağı olarak değerlendirilmesi
    (Batman Üniversitesi, 2022-06-30) Demir, İdris; Altun, Şehmus; Yaşar, Fevzi
    Günümüzde fosil enerji kaynaklarının temininde yaşanan sorunlar ve bu kaynakların sınırlı bir rezerve sahip olmasından dolayı yenilenebilir enerji kaynakları giderek artan bir öneme sahip olmuştur. Fosil enerjinin çevresel etkileri de yenilenebilir kaynakların önemini artıran bir diğer faktör olmuştur. Bu bağlamda başta odun, bitki, tarımsal ve orman kalıntı ve artıklarından oluşan biyokütle yenilenebilir enerji kaynakları arasında önemli bir yere sahiptir. Ülkemizde fındık, fıstık ve ceviz gibi sert kabuklu yemişlerin kabukları yüksek bir atık potansiyeline sahip bir biyokütle kaynağı olarak değerlendirilebilir. Bu biyokütle kaynakları direk olarak (örneğin yakılarak) enerji üretiminde kullanılabildikleri gibi bunlardan farklı yöntemler ile biyoyakıt elde edilmesi de mümkündür. Bu bağlamda ülkemizde yıllık yüksek miktarlarda oluşan bir atık kaynak olarak antep fıstığı kabuklarının biyokütle olarak değerlendirilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmada antep fıstığı kabuklarının biyokütle kaynağı olarak değerlendirilmesi araştırılmıştır. Bu amaçla Batman ve çevresinin antep fıstığı potansiyeli araştırıldıktan sonra farklı yörelere ait fıstık kabuklarının analizi yapılmıştır. Batman 2021 yılı için 963 ton antep fıstığı üretimi ile Şanlıurfa, Gaziantep, Siirt ve Kilis’ten sonra en fazla üretim yapılan il olmuştur. Yapılan analiz sonucu fıstık kabuklarının yüksek oranda (ortalama %45) karbon ve oksijen (ortalama %48) içerdiği belirlenmiştir. Analizi yapılan numunelerin ortalama ısıl değeri ise 15 MJ/kg olarak tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Millî Edebiyat bağlamında Müfide Ferit Tek’in Aydemir adlı romanı
    (Batman Üniversitesi, 2022-06-30) Zariç, Mahfuz
    Müfide Ferit Tek tarafından 1919’da yayımlanmış olan Aydemir adlı roman, Halide Edip Adıvar’ın 1912’de yayımlanmış Yeni Turan adlı eserinden sonra, Türkçülük-Turancılık düşüncesinin izleğe dönüştürüldüğü ikinci romandır. Aydemir, Genç Kalemler dergisinde 1 Nisan 1911’de yayımlanan “Yeni Lisan başlıklı” makale ile başlatılan Millî Edebiyat anlayışı çerçevesinde kaleme alınmıştır. Romandaki vakalar, İstanbul ve Türkistan olmak üzere iki ayrı mekânda geçmektedir. Budizm ve Hristiyanlık inançlarına göndermelerde bulunulan eserde ferdî aşk, yurt sevgisi, özlem, Rus emperyalizmi, Türk birliği, Batı medeniyeti, kozmopolitlik, millî devlet, İttihat ve Terakki Cemiyeti, fedakârlık, evlilik kurumu, eğitim, sanat, ekonomik sorunlar, tarih bilinci, asimilasyon ve aydın problemi gibi konulara yer verilmiştir. Bu yazıda da Aydemir romanı, edebiyat tarihlerinde sınırları genellikle 1911-1923 tarihleri ile belirlenen Millî Edebiyat anlayışı çerçevesinde “milliyetçilik ideali ve millet coğrafyası, Osmanlıcılık, çağdaşlık ve Meşrutiyet, semboller ve zıtlıklar ile dil ve üslup” konu ve duyarlıkları bakımından incelenecektir.
  • Öğe
    Rusya-Ukrayna Savaşı’nın Türkiye turizmine olası etkileri
    (Batman Üniversitesi, 2022-06-30) Güney, Tülay; Göktepe, Sevinç; Kokonalıoğlu, Hasan Tahsin
    Turizmin gelişebilmek için barış ortamına ihtiyaç duyduğu yadsınamaz bir gerçektir. Bir destinasyonda barış olgusunun ortadan kalkması ve çatışmaların meydana gelmesi uluslararası turist sayılarında dalgalanmalara yol açmakta ve meydana gelen bu dalgalanmalar gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeleri birçok yönden etkilemektedir. Bu durumda meydana gelen çatışmaların etkileri bölgesel olarak kalmamakta ve dünya genelinde hissedilebilmektedir. Savaş ortamı yalnızca turizm sektörü için değil, diğer birçok sektör için olumsuz etkileri beraberinde getirmektedir. Bu da, savaşan ülkelerin komşularının ve uluslararası ilişkiler içinde oldukları diğer ülkelerin ekonomilerini etkileyebilmektedir. Geçmişte yaşanan savaş ve karışıklar bu durumun örneklerini sunmaktadır. Rusya ve Ukrayna arasında başlayan ve halihazırda devam eden savaşın başta Türkiye olmak üzere birçok ülkeyi etkileyebileceği şimdiden öngörülebilir. Kırılgan yapısıyla küçük çatışmalardan bile etkilenen bir sektör olan turizmin, savaş ortamına nasıl tepki verebileceği belirsizdir. Türkiye’nin turistik talebinin büyük bir çoğunluğunu oluşturan Rusya ve Ukrayna arasında 24 Şubat 2022’de başlayan savaşın devam etmesi, Türkiye turizmi için önemli etkileri beraberinde getireceği bir gerçektir. Bu çalışmanın amacı savaşların turizm üzerindeki etkilerini kavramsal çerçevede açıklayarak, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın Türkiye-Rusya ve TürkiyeUkrayna turizm ilişkileri üzerindeki olası etkilerini analiz etmektir. Bu doğrultuda Türkiye’nin her iki ülke ile geçmişten bu yana süregelen ekonomik ilişkileri ele alınmıştır. Ayrıca, araştırma sonucunda oluşabilecek olası etkilere karşı Türk turizminin gelişimine devam edebilmesi adına sektör paydaşlarına önerilerde bulunulmuştur.
  • Öğe
    Benzoil ester grubu içeren 2,4-dinitrofenilhidrazin temelli bazı yeni hidrazon bileşiklerinin sentezi ve yapısal karakterizasyonu
    (Batman Üniversitesi, 2022-06-30) Çakmak, Reşit; Başaran, Eyüp
    Hidrazon bileşikleri, ilaç tasarımı çalışmalarında aday bileşikleri elde etmek için kullanılan önemli öncülerdir. Bu çalışmada, başlangıç materyali olarak 4-(dietilamino) salisilaldehitten türetilen benzoil ester türevleri (1-5) sübstitüe benzoil klorür türevleri (benzoil klorür, 2-nitrobenzoil klorür, 3-nitrobenzoil klorür, 4-nitrobenzoil klorür ve 3,5-dinitrobenzoil klorür) ile çözücü olarak piridin ortamında 1:1 mol oranında reaksiyona girmesiyle sentezlendi. Elde edilen benzoil esterler ile 2,4-dinitrofenilhidrazinin kondenzasyon reaksiyonu ile yeni bir dizi hidrazon bileşikleri (6-10) sentezlendi ve bu bileşikler yapısal karakterizasyonu FT-IR, 1H NMR, 13C NMR ve element analizi aydınlatıldı. Sonuç olarak, bu bileşiklerin biyolojik aktiviteler gösterebileceği düşünülmektedir.
  • Öğe
    Göçmenlerin sağlık hizmetlerine erişiminde karşılaştıkları sorunlar
    (Batman Üniversitesi, 2022-06-30) İzci, Ferit; Erat, Veysel
    Bu çalışmanın amacı, sağlık hizmetlerine erişim alanında göçmenlerin karşılaşmış oldukları zorlukları ortaya koymaktır. Çalışma literatür taramasına, konu ile ilgili uluslararası doküman incelemesine ve Göçmen Entegrasyon Politikası İndeks’inden elde edilen verilerin analiz edilmesine dayanmaktadır. Çalışma dört bölüm olarak tasarlanmıştır. Birinci bölümde sağlık bir insan hakkı olarak ele alınmıştır. İkinci bölümde göçmenler ve sağlık alanında karşılaştıkları sorunlar değerlendirilmiştir. Üçüncü bölümde göçmen sağlığı bir entegrasyon göstergesi olarak incelenmiş ve son bölümde verilere dayalı olarak göçmenlerin karşılaşmış olduğu sorunlar ortaya konmuştur. Sonuç olarak, ülkeden ülkeye değişmekle birlikte; sağlık hakkının hiç tanınmaması, sağlık haklarının kısıtlanması, bu hakka erişimin çeşitli prosedürler öne sürülerek zorlaştırılması, gerekli bilgilendirilmelerin yapılmaması, sağlıklı bir iletişimin gerçekleşmesi için yeterli kanalların kurulamaması, etkili politikaların geliştirilmesi noktasında yeterli araştırmaların yapılmaması ve göçmenlere politika kararları alınırken söz hakkının tanınmaması nedenlerinden dolayı önemli sağlık hakkı sorunlarının devam ettiği anlaşılmıştır.
  • Öğe
    English prepositions as function words are not as easy for language learners as normally supposed to be
    (Batman Üniversitesi, 2022-06-30) Yaş, Emin
    Prepositions as function words and single monomorphemic words are the most basic words of the human language, especially in the context of maintaining daily life. They are probably the first lexes/words entered to the human’s linguistic repertoire, as their requirements in the language are so essential. Prepositions shows various relationships between lexes or phrases in sentences. Among these relationships time, points, position, direction and various degrees of mental or emotional attitudes seem to be significant. The purpose of the research is try to reveal what kind of challenges English prepositions have for the learners and also to confirm if they are as difficult as some linguists have stated before. Another purpose is to find out which features are more difficult among all their entity properties. The results of this study disclose that English prepositions possess very complex structures, different meanings and an associating duty of various types of part of speeches. In particular, those that construct the phrasal verbs require great effort for learning due to the loss of the meaning (sometimes partially, sometimes completely) they undergo. It has been understood that their properties such as steadily changing meaning and function make them quite difficult elements for learners of English.
  • Öğe
    Göçmen kimliği bağlamında metaverse dünyasına gerçekleşen sanal sefer ile fiili göçün mukayesesi
    (Batman Üniversitesi, 2022-06-30) Yılmaz, Vedat; Gerçeker, Ozan
    Çeşitli sebeplerle gerçekleşen göç eylemi özellikle savaş, iç çatışma, kıtlık, doğal afetler ve ekonomik krizler gibi etmenlerle zorunlu bir hal almaktadır. Keza eğitim, sağlık, aile ilişkileri ağı, tatil gibi bazı kişisel isteğe bağlı gelişen göçler de söz konusudur. Öte yandan küreselleşmenin etkisiyle kitlesel göç çeşitlerinin arttığını ifade etmek mümkündür. Bununla birlikte teknoloji geliştikçe doğru orantılı olarak yoğunluğu oldukça artan ve bazı nedenlerle zorunlu veya isteğe bağlı olarak gerçekleşen sanal göç akınlarının dünyada yeni bir göçmen profili doğurduğu da bir gerçektir. Bu profilin çerçevesi ise dijital göçmen kimliği üzerinden izah edilebilmektedir. Çünkü kimlik kavramı tanınma ve tanımlama aracı olma bakımından kıymetlidir. Dolayısıyla kimliksel bir analiz yöntemiyle sanal göç gerçekleştiren göçmenlerin ekonomik-finansal, sosyal ve siyasal etkileri bakımından yeni kimlikler kazanma potansiyeli ortaya konulmak istenmiştir. Benzer bir şekilde kayıt dışı göçmenler ile sanal göçmenlerin sınır algılarını gözlemleme imkânını değerlendirmek de söz konusudur. Bu minvalde çalışmanın temel amacı sanal göçmenler ile normal göçmenlerin kimliklerine yansıyan özelliklerinin mukayesesini ortaya koymaktır. Bu tartışmalara binaen yapılan girişimlerin seyrini ortaya koymak adına genel bir gözlem ortaya konulmuştur. Ayrıca literatür taraması kapsamında bilgi alma amacıyla doküman incelemesi usulü ile yapılan veri aktarımı yöntemi uygulanmıştır. Buna göre sanal göçmenlere yönelik kimlik analizini içeren çalışmalar ve karşılaşılan farklılıkların aktarılması söz konusu olmuştur. Nitekim ulaşılan bulgulara göre sanal göç nedeniyle yeni karakterlerin ve kimlik verilerinin ortaya çıktığı ve davranış biçimlerine göre normal göçmenlerinkine benzer veya farklı eğilimlerinin bulunduğu ileri sürülebilir. Ayrıca göçün yoksullukla ilişkisi düşünüldüğünde sanal göçmenlerin durumlarının çoğunlukla iyi olduğu ve kısa periyotlarla bağlantı sağlayıp uzun vadeli halde göç eylemlerini gerçekleştirdikleri görülmektedir. Bu göçmenlerin aynı zamanda kimliklerini gizleyerek sanal ortamda farklı kullanıcı adlarıyla soyutlanma girişiminde bulundukları ve kayıt dışı bulunan göçmenlerin davranışlarıyla benzerlik gösterdiklerini söylemek mümkündür. Bu sebeple dijital ortamdaki gerçek kimliksel verilerin hukuki dayanağı için kapsamlı bir uluslararası yasal düzenlemenin gerekliliği önerilmektedir. Bu durum sanal göçmenlerin kimliksel analizinde daha sağlıklı verilere ulaşma imkânı sağlama bakımından önemlidir. Bunun yanında bu aktörlerin kimlik analizi gelecekteki toplumsal yaşamın yönetiminde ve idamesinde de önem arz etmektedir.
  • Öğe
    Orduzu-Pınarbaşı (Malatya-Battalgazi) mesire alanının rekreasyon faaliyetleri kapsamında değerlendirmesi
    (Batman Üniversitesi, 2022-06-30) Tapan, İrfan
    Bu çalışmada Malatya ilinin Battalgazi ilçesine bağlı Orduzu Mahallesi’nin Pınarbaşı mevkiinde bulunan Orduzu-Pınarbaşı Mesire Alanı’nın özellikleri, rekreasyon faaliyetleri, bölgenin potansiyeli, sorunları ve çözüm önerileri belirlenmeye çalışılmıştır. Bu çalışma için kullanılan materyaller çeşitli makale çalışmaları, internet ortamındaki kaynaklar, Malatya Büyükşehir Belediyesi ve Malatya Valiliği’nin çeşitli kaynaklarıdır. Bu araştırma için bölgede gözlem yöntemi kullanılarak bölge hakkında detaylı bir araştırma ve incelemeler yapılarak ulaşılan bulgular not edilip çalışmaya dâhil edilmiştir. Toplanılan veriler ve yapılan gözlemler neticesinde elde edilen bulgular derlenerek yorumlanmıştır. Yapılan araştırma ve gözlemler neticesinde Orduzu-Pınarbaşı bölgesinin Malatya ilinde en yoğun şekilde ziyaret edildiği mesire alanı olduğu tespit edilmiştir. Bu mesire alanının sınırları içerisinde fuar alanı, lunapark, hayvanat bahçesi, tabiat parkı, kent ormanı, olimpik yüzme havuzu, kır düğün salonları, Malatya Spor Kulübü antrenman tesisleri, piknik yerleri, kafe ve restoranlar bulunmaktadır. Ayrıca mesire alanın içinde Orduzu-Pınarbaşı Gölet’i de yer almakta olup, bu gölette turistik sandal gezileri gerçekleştirilmektedir. Sonuç olarak Orduzu-Pınarbaşı Mesire Alanı’nda yaşanılan yoğun nüfus hareketliliğinden dolayı bölgede bir takım sorunların meydana geldiği görülmüş ve bu sorunların çözümü için çeşitli önerilerde bulunulmuştur.
  • Öğe
    J. D. Salinger’s the Catcher in the Rye, H. R. Gürpınar’s Ben Deli Miyim?; The absurd characters
    (Batman Üniversitesi, 2022-06-30) Yıldız, Firat
    Comparative literature is a discipline that examines two different works in terms of subject, thought or form, and deals with the similar and different aspects of these works. In this regard it allows comparing the works of authors from various eras and locations. The authors discussed in this study are authors of different times and places. J. D. Salinger is an American author who was born in United States in 1919. On the other hand, Hüseyin Rahmi Gürpınar is an author who was born earlier, in 1864, in Istanbul. The similarity between two novels is primarily based on protagonists of the novels. One of the first points that draw attention in common in both novels is that the protagonists of both novels accuse people of certain characteristics. While Holden is annoyed by people's phoniness, Şadan criticizes people's perceptions of themselves as extremely intelligent. Another feature the two characters have in common is that they both have their own truths. Both characters complain about the artificiality and hypocrisy that surrounds them. In this regard it becomes essential to compare both authors due to the common features. This study aims to compare two novels in question.