Arama Sonuçları

Listeleniyor 1 - 7 / 7
  • Öğe
    İzâkî ve yayımlanmamış Türkçe şiirleri
    (Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi, 2020-12-30) İçli, Ahmet
    İnsanların, kendini ifade etme ve çevresini tanıyıp tanımlama sürecinde oluşturduğu görsel, yazılı ve sözlü ürünler, çevresini nasıl gördüğü ve yaşadığına dair ipuçları barındırır. Tarihsel süreçte insanoğlu, duygu ve düşüncelerini yazıya dökmüş, kendini ve çevresini, dönemine ve geleceğe aktarmıştır. Türk edebiyatında birçok edip, eserlerini bugünlere miras bırakmıştır. Bunların birçoğuna ait bilgi ve belgeler incelenmiş bir kısmı da incelenmeyi ve gün yüzüne çıkarılmayı beklemektedir. Klâsik Türk Edebiyatı olarak da nitelendirilen Divan edebiyatı geleneğinde şiir yazanlardan biri İzâkî’dir. Hakkında, tezkirelerde ve diğer birinci derecede edebiyat kaynaklarında bilgi bulunmamaktadır. Ondan ancak tespit edilebilen ve incelenebilen mecmualardaki şiir örneklerinden hareketle haberdar olunmaktadır. Eldeki verilere göre onun, en erken 16.yüzyılın ikinci yarısı ile 17. yüzyılın ilk yarısında yaşadığı söylenebilir. İzâkî’nin bazı şiirleri bir ansiklopedi maddesi ve bir akademik makale vasıtasıyla yayımlanmıştır. Ayrıca mecmuası üzerinde iki yüksek lisans çalışması vardır. Bazı şiir mecmualarında da ona ait şiir örnekleri tespit edilmiştir. İzâkî’nin tanıtımı ve ona ait mecmuasındaki şiirlerinin yayımlandığı çalışmanın devamı niteliğindeki bu makalede, şaire ait tespit edilen manzumelerin Latin harflerine aktarımları yapılacaktır. İncelemede İzâkî’nin, yirmidört (24) yeni şiiri bulunmaktadır. Bu şiirler, Kasımî’nin Bahru’l-Maarif’inde geçmektedir. Bunlar arasında şairin Farsça bir gazeli de vardır.
  • Öğe
    Rûhî’nin Düvâz-Nâmesi
    (Karadeniz Uluslararası Bilimsel Dergi, 2020-03-03) İçli, Ahmet
    İnsanoğlu, yazılı ve sözlü ifade araçlarıyla hayata dair birçok olay ve olguyu dile getirmektedir. Edebiyat sanatı da bir yönüyle bu ifade araçlarından biridir. Klâsik Türk edebiyatı, hayatın her alanı ile ilgili birçok konuyu işleyen ve konu yelpazesi geniş olan bir edebiyattır. İnsanlığa ve yaşama dair hemen hemen her konuyu bu edebiyatın içinde bulmak mümkündür. Türk İslam ve Türk Tasavvuf edebiyatında din büyüklerini özellikle Hz. Peygamber, dört halife ve Hz. Peygamberin ehl-i beytini konu edinen birçok eser bulunmaktadır. Bu eserler manzum veya mensur olabilmektedir. Bunların bir kısmı müstakil birer kitap olabilirken bir kısmı da şairlerin divanlarında farklı nazım şekillerinde yazılan şiir örnekleri olarak görülebilmektedir. Türk edebiyatında Alevilik ve Bektaşilik geleneğinin tarihi ve kültürel değerleri temelinde kaleme alınmış eserler bulunur. Hz. Peygamberin ehl-i beytini konu edinen bu eserlerin başında Maktel-i Hüseyn içerikli eserler gelmektedir. Bununla birlikte Hz. Fatıma ve Hz. Ali’yi anlatan eserleri ve metinleri de görmek mümkündür. Ehl-i beyti konu edinen eserlerden bir kısmı Düvazdehnâme, Düvâznâme olarak bilinir. Bu tür eserlerde, Hz. Peygamberin ehl-i beytinden olup Şii gelenekte On iki İmam olarak kabul edilen din büyüklerine dair bilgiler bulunur. Bu metinlerde Ehl-i Beyt İmamlarına olan sevgi ve övgülere yer verilir. Türk edebiyatında Düvâznâme kaleme alan şairlerden biri de Rûhî’dir. Metin, bir mecmuada, Rûhî’ye atfen verilmiştir. Kesin olmamakla birlikte mecmuada, şiirin Bağdatlı Rûhî’ye ait olabileceğine dair bazı ipuçları mevcuttur. Bu çalışmada Arap harfli yazma şiir mecmuasındaki manzum Düvâznâme metni Latin harflerine aktarılacak, eserin muhtevası üzerinde değerlendirmede bulunulacaktır.
  • Öğe
    Nigini mecmuasındaki fıkralar
    (Journal of Turkish Language and Literature, 2020-04-30) İçli, Ahmet
    İnsanoğlu, yeryüzü macerasında iletişim kurduğu unsurlarla ilgili duygu ve düşüncelerini farklı araçlarla dile getirir. Bunlardan birisi de hiç kuşkusuz edebiyattır. Edebî metinlerde insanların acılarını, sevinçlerini, korkularını, kısacası hayata dair tüm duygu ve düşüncelerini görmek mümkündür. Bu edebî metinlerden birisi fıkralardır. Fıkralar, kısa ve özlü anlatımı olan nükteli ve güldürücü hikâyelerdir. Az sözle çok şey ifade etme ve sezdirerek anlatma, fıkraların belirgin özellikleri arasındadır. Edebiyat ile doğrudan veya dolaylı olarak ilgilenen kişilerin derlemiş oldukları mecmualar, birçok yönden edebiyat ve tarih, hatta insanlığın kültürel birikimleri hakkında önemli bilgiler ihtiva eder. Mecmualarda manzum veya mensur birçok sanat özellikli metne rastlamak mümkündür. Klâsik Türk edebiyatında 17. yüzyılın ikinci yarısı ile 18. yüzyılın ilk çeyreğinde yaşamış olan Nigînî Mehmed Çelebî’nin kendi hattıyla yazdığı derleme eseri, birçok yönden önemli bir eserdir. Bu mecmuada Türk Edebiyatındaki mizah geleneği bağlamında değerlendirilen latifeler önemli bir yer tutar. Mecmuada “mutâyebe” başlığı altında verilen yetmiş üç fıkra vardır. Fıkraların tamamı mensurdur. Bu çalışmada Nigînî Mehmed Çelebî’nin mecmuasında geçen fıkraların tanıtımı ve tasnifi üzerinde durulmuştur.
  • Öğe
    Divan Edebiyatı şairlerinden sâde ve Türkçe şiirleri
    (Uluslararası Yunus Emre Sosyal Bilimler Dergisi, 2020-09-30) İçli, Ahmet
    Divan edebiyatı, Türk edebiyatı tarihinin önemli evrelerinden biridir. Bu dönem için Klasik Türk edebiyatı nitelendirmesi de yapılmaktadır. Bu süreçte birçok yazar, çeşitli manzum ve mensur eser kaleme almıştır. Bu yazarların/müelliflerin veya eserlerinin bir bölümü hakkında bugüne kadar tespit edilen kaynaklarda bilgi bulunurken bir kısmı hakkında ise yoktur. Fakat yeni kaynakların tespiti sonucu, hakkında bilgi bulunmayan kişilere ve eserlerine ulaşılabilmektedir. Bu kaynaklar arasında, şiir mecmualarının yadsınamaz bir yeri vardır. Şiir mecmuaları, birçok açıdan önem arz etmekle birlikte edebiyat tarihine yeni bilgi sunma adına önemli kaynaklar arasındadır. Böylece adı kaynaklarda bulunmayan şairlere ait yeni şiirler de tespit edilebilmektedir. Türk Edebiyatı tarihine farklı yönlerden katkı sağlayan Kâsımî Mecmuası, önemli bilgiler içeren derleme bir eserdir. Mecmua, M. 1625 yılında Kâsımî tarafından yazılmıştır. Mecmuada şiirleri olmakla birlikte edebiyat tarihi kaynaklarında adına rastlanmayan bazı şair isimleri ve/veya mahlasları bulunmaktadır. Bu şairlerden biri de “Sâde”dir. Mecmuada bazı şiirlerin başlığında “Sâde” kullanılmış olup bu şiirlerin mahlas beyitlerinde de aynı ibare geçmektedir. Bu çalışmada Kâsımî Mecmuası’nda Sâde mahlaslı şaire ait şiir örnekleri incelenecektir. Şiirler Latin harflerine aktarılacaktır. Ayrıca, metinlerin Arap harfli yazımları ek olarak verilecektir.
  • Öğe
    Bağdatlı Hürremî ve yayımlanmamış Türkçe şiirleri
    (Korkut Ata Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2020-04-30) İçli, Ahmet
    Osmanlı Devleti, insanlık tarihinde etkileşimde bulunduğu coğrafyalarda önemli izler bırakmıştır. Klasik Türk (Divan) edebiyatı bu dönemde birçok kültürün, medeniyetin ve bu coğrafyada yaşayan insanların duygularının ve düşüncelerinin tercümanı olmuştur. Osmanlı coğrafyasında özellikle Irak Türklerinin Divan edebiyatında önemli bir yeri vardır. Başta Bağdat olmak üzere Musul ve Kerküklü birçok Türk şairin bu geleneğe uygun şiirler kaleme aldığı, divanlar oluşturduğu farklı konularda ve türlerde edebî eserler verdikleri bilinmektedir. Birçok şairin çeşitli vesilelerle gittiği bu yörelere olan bağlılıkları ve orada yaşama isteklerinden olsa gerek tıpkı buralı şairler gibi anıldıkları da söz konusudur. Bu şairlerden bazılarının eserleri ve divanları bugüne ulaşmamış veyahut halen araştırılmayı ve tespit edilmeyi beklemektedir. Bu şairlerin bazıları hakkında sınırlı bilgi ve şiir örnekleri vardır. Bağdatlı Hürremî de bu şairlerden biridir. Hürremî, Bağdatlı olup şair bir ailenin ferdidir. Kaynaklarda geçen bilgilere göre on altıncı yüzyılda yaşamış ve şiir meclislerinde önemli bir yeri olan şairlerden biridir. Şiir mecmualarında ve diğer kaynaklarda Hürremî hakkında kısa bilgiler ve şiir örnekleri bulunmaktadır. Bu metinlerin gün yüzüne çıkarılması ve ilim âlemine tanıtılması kültür ve edebiyat tarihi için önemli bir adımdır. Bu makalede şair hakkında değerlendirme içeren eserler ve şiirleri eksenli bir tanıtım yapılacak ve Bağdatlı Hürremî’ye ait olduğu belirtilen şiir örnekleri Latin harflerine aktarılacaktır
  • Öğe
    Süleyman Şâdî’nin yayımlanmamış Türkçe şiirleri
    (Korkut Ata Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2020-11-30) İçli, Ahmet
    Süleyman Şâdî, divan edebiyatının 19. yüzyıl temsilcilerinden biridir. H. 1246/M. 1830 yılında doğmuş, H. 1318/M.1900 yılında vefat etmiştir. İyi bir eğitim alan Şâdî, rüştiyelerde ders vermiş, birçok devlet görevinde bulunmuş ve çeşitli memuriyetlerde başkâtiplik yapmıştır. Kaynakların verdiği bilgilere göre Süleyman Şâdî, Karslı olup Nakşibendî tarikatının halifelerindendir. Süleyman Şâdî’nin, eldeki verilere ve bugüne kadar yapılan araştırmalara göre Dîvân’ının yanı sıra kaleme aldığı biri Türkçe biri de Farsça iki mesnevisi vardır. Dîvân’ında dînîtasavvufî konularla birlikte klasik Türk edebiyatı geleneğinde yazılmış birçok şiiri bulunmaktadır. Ayıca Şâdî’nin Dîvân’ında, vatan temalı şiirlerini görmek de mümkündür. Şiirlerinde dönemin ruhunu yansıtan terennümler görülür. Bunlar arasında kahramanlık duygusunu ön plana çıkaran, savaş meydanlarındaki çarpışmaları gözler önüne seren, yaşadığı döneme ayna tutan şiirler vardır. Dîvân’ı Arap harfleriyle İstanbul’da basılmıştır. Bu nüsha daha sonra Latin harflerine aktarılmak suretiyle de neşredilmiştir. Şairin Dîvân’ının farklı ve yeni bir yazma nüshası ise tarafımızdan tespit edilmiştir. Bu eser, 71 yaprak olup talik hat ile kaleme alınmıştır. Süleyman Şâdî’nin yeni yazma nüshası, matbu olan nüsha ile benzerlik gösterdiği gibi birçok farklılık da taşımaktadır. Yazma nüshada matbu nüshada bulunmayan 12 yeni Türkçe ve 4 Farsça şiir yer almaktadır. Bununla birlikte matbu nüshada bulunan bazı şiirler, yazma nüshada yoktur. Çalışmamız, Süleyman Şâdî Dîvân’ının matbu nüshasında bulunmayan yeni Türkçe şiirlerinin tespiti ve Latin harflerine aktarımından oluşmaktadır.
  • Öğe
    Divan Edebiyatında levendi mahlaslı şairler ve Musullu levendi
    (Osmanlı Mirası Araştırmaları Dergisi (OMAD), 2020-07-01) İçli, Ahmet
    Türk edebiyatının önemli bir bölümünü klasik Türk edebiyatı oluşturur. Divan edebiyatı olarak da nitelendirilen bu süreçte şairler, birçok manzum ve mensur eser kaleme almışlardır. Bu evrede şiir yazan ve eserleri bulunan şairlerin büyük bir bölümü hakkında kaynaklarda bilgiler mevcuttur. Fakat bir kısmının şiirleri hâlen günümüze ulaşamamıştır. Bu eserlerin bazıları, edebiyat için önemli ir kaynak mahiyeti taşıyan yazma şiir mecmualarında geçmektedir. Bu şiirlerin varlığı ancak bu mecmuaların okunması ve tanıtılması ile mümkündür. Bundan dolayı da özellikle Arap harfli olarak kaleme alınmış metinlerin gün yüzüne çıkarılması önem arz etmektedir. Özellikle edebî metinleri ve manzumeleri ihtiva eden mecmua çalışmalarının yoğunlaştığı günümüzde, her yeni mecmua, yeni bir şaire veya bunların günümüze ulaşmayan şiirlerine ulaşılmasında önemli bir rol oynamaktadır. Mecmualar arasında önemli bir yeri olan eser de Kâsımî Mecmuası’dır. Eser, Kâsımî tarafından M 1625 yılında derlenmiştir. Kâsımî Mecmuası’nda kaynaklarda adına rastlanmayan birçok şaire veya adı bilinip şiir örnekleri bulunmayan birçok şairin şiirlerine ulaşmak mümkündür. Edebiyat kaynaklarımızda Levendî mahlasını kullanan şairler hakkında çeşitli bilgiler bulunmaktadır. Bunlardan bir kısmı tezkirelerde bir kısmı da mecmualarda geçmektedir. Bu kaynaklarda şairlere ait şiir örnekleri de bulunmaktadır. Çalışmamızda, edebiyat kaynaklarındaki Levendî mahlaslı şairler hakkındaki bilgilere ve şairlere atfedilen diğer şiir örneklerine yer verilmiştir. Kâsımî Mecmuası’nda Musullu olarak tanıtılan Levendî’ye ait şiir örnekleri tespit edilip yeni yazıya aktarılmıştır