12 sonuçlar
Arama Sonuçları
Listeleniyor 1 - 10 / 12
Öğe İzâkî ve yayımlanmamış Türkçe şiirleri(Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi, 2020-12-30) İçli, Ahmetİnsanların, kendini ifade etme ve çevresini tanıyıp tanımlama sürecinde oluşturduğu görsel, yazılı ve sözlü ürünler, çevresini nasıl gördüğü ve yaşadığına dair ipuçları barındırır. Tarihsel süreçte insanoğlu, duygu ve düşüncelerini yazıya dökmüş, kendini ve çevresini, dönemine ve geleceğe aktarmıştır. Türk edebiyatında birçok edip, eserlerini bugünlere miras bırakmıştır. Bunların birçoğuna ait bilgi ve belgeler incelenmiş bir kısmı da incelenmeyi ve gün yüzüne çıkarılmayı beklemektedir. Klâsik Türk Edebiyatı olarak da nitelendirilen Divan edebiyatı geleneğinde şiir yazanlardan biri İzâkî’dir. Hakkında, tezkirelerde ve diğer birinci derecede edebiyat kaynaklarında bilgi bulunmamaktadır. Ondan ancak tespit edilebilen ve incelenebilen mecmualardaki şiir örneklerinden hareketle haberdar olunmaktadır. Eldeki verilere göre onun, en erken 16.yüzyılın ikinci yarısı ile 17. yüzyılın ilk yarısında yaşadığı söylenebilir. İzâkî’nin bazı şiirleri bir ansiklopedi maddesi ve bir akademik makale vasıtasıyla yayımlanmıştır. Ayrıca mecmuası üzerinde iki yüksek lisans çalışması vardır. Bazı şiir mecmualarında da ona ait şiir örnekleri tespit edilmiştir. İzâkî’nin tanıtımı ve ona ait mecmuasındaki şiirlerinin yayımlandığı çalışmanın devamı niteliğindeki bu makalede, şaire ait tespit edilen manzumelerin Latin harflerine aktarımları yapılacaktır. İncelemede İzâkî’nin, yirmidört (24) yeni şiiri bulunmaktadır. Bu şiirler, Kasımî’nin Bahru’l-Maarif’inde geçmektedir. Bunlar arasında şairin Farsça bir gazeli de vardır.Öğe Musullu Levendî(Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi, 2021) İçli, AhmetTespitlerimize göre ve bugüne kadar yapılan çalışmalar çerçevesinde, Musullu Levendî hakkında bilgi veren tek kaynak Sandukatu’l-Maarif olarak da anılan Bahru’l-Maarif adlı eserdir. Kendisi de iyi bir şair olan Kâsımî tarafından derlenen bu eser, Kasımî Mecmuası olarak da tanımlanmaktadır (İçli 2018). Miladi 1625 yılında tamamlanan eserde şiir örnekleri bulunan şairlerin büyük çoğunluğunu Musul ve Bağdat yöresi şairleri oluşturur. Levendî mahlaslı şairler üzerinde yaptığı akademik çalışmasında İçli (2020), bu mecmuadan hareketle şairi tanıtmış ve şiirlerinden örnekler vermiştir. Kâsımî Mecmuası’nda birçok şiirin başlığında şairlerin mahlasları ve onları tanıtıcı kısa bilgiler bulunmaktadır. Mecmuada bazı şiirlerin başında hem Levendî hem de Musullu Levendî ibaresi geçmektedir. Bu bilgiler çerçevesinde Musullu veya Musul’da yaşamış veyahut Musul ile özdeşleşmiş bir Levendî’den bahsetmek mümkündür. Şaire ait olan bilgiler ve şiir örnekleri Kasımî’nin verdiği bilgiler eksenlidir. Şairin doğum ve ölüm yılları hakkında elimizde net bir bilgi yoktur. Mecmuada Levendî’ye ait aşağıdaki dizelerde de şairin yaşlılığına dair izler bulunmaktadır:Öğe Mehr və Mah(Lisans Yayıncılık, 2020) İçli, AhmetÖğe Rûhî’nin Düvâz-Nâmesi(Karadeniz Uluslararası Bilimsel Dergi, 2020-03-03) İçli, Ahmetİnsanoğlu, yazılı ve sözlü ifade araçlarıyla hayata dair birçok olay ve olguyu dile getirmektedir. Edebiyat sanatı da bir yönüyle bu ifade araçlarından biridir. Klâsik Türk edebiyatı, hayatın her alanı ile ilgili birçok konuyu işleyen ve konu yelpazesi geniş olan bir edebiyattır. İnsanlığa ve yaşama dair hemen hemen her konuyu bu edebiyatın içinde bulmak mümkündür. Türk İslam ve Türk Tasavvuf edebiyatında din büyüklerini özellikle Hz. Peygamber, dört halife ve Hz. Peygamberin ehl-i beytini konu edinen birçok eser bulunmaktadır. Bu eserler manzum veya mensur olabilmektedir. Bunların bir kısmı müstakil birer kitap olabilirken bir kısmı da şairlerin divanlarında farklı nazım şekillerinde yazılan şiir örnekleri olarak görülebilmektedir. Türk edebiyatında Alevilik ve Bektaşilik geleneğinin tarihi ve kültürel değerleri temelinde kaleme alınmış eserler bulunur. Hz. Peygamberin ehl-i beytini konu edinen bu eserlerin başında Maktel-i Hüseyn içerikli eserler gelmektedir. Bununla birlikte Hz. Fatıma ve Hz. Ali’yi anlatan eserleri ve metinleri de görmek mümkündür. Ehl-i beyti konu edinen eserlerden bir kısmı Düvazdehnâme, Düvâznâme olarak bilinir. Bu tür eserlerde, Hz. Peygamberin ehl-i beytinden olup Şii gelenekte On iki İmam olarak kabul edilen din büyüklerine dair bilgiler bulunur. Bu metinlerde Ehl-i Beyt İmamlarına olan sevgi ve övgülere yer verilir. Türk edebiyatında Düvâznâme kaleme alan şairlerden biri de Rûhî’dir. Metin, bir mecmuada, Rûhî’ye atfen verilmiştir. Kesin olmamakla birlikte mecmuada, şiirin Bağdatlı Rûhî’ye ait olabileceğine dair bazı ipuçları mevcuttur. Bu çalışmada Arap harfli yazma şiir mecmuasındaki manzum Düvâznâme metni Latin harflerine aktarılacak, eserin muhtevası üzerinde değerlendirmede bulunulacaktır.Öğe Temeşvarlı Levendî(Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi, 2021) İçli, AhmetKlasik Türk Edebiyatında Levendî mahlasıyla şiirleri bulunan şairlerden biri Tameşvarlı Levendî’dir. Bugüne kadar elde edilen bilgilere göre, şair hakkında sadece Hisâlî’nin Metâliü’n-Nezâir’inde bilgi vardır. Mecmuada geçen iki beytin birinin başlığında “Levendî Temeşvarî” diğerinde de “velehû Levendî” ibaresi kullanılmıştır. Türk edebiyatında Levendî mahlası ile şiirleri bulunan ve künyeleri farklı olan şairler üzerinde bugüne kadar bir ansiklopedi maddesi (Aksoyak 2014) ile bir akademik makale (İçli 2020) yazılmıştır. Aksoyak, (2014) bu ansiklopedi maddesinde Zübdetü’l-Eşâr ve Tuhfe-i Naili’de geçen Levendî mahlaslı şairi tanıtıp kaynaklarda belirtilen bir beytini vermiştir. Ayrıca şairin mahlasından hareketle onun denizci kimliğine değinmiştir. İçli, Kasımî’ye ait şiir mecmuasında Musullu Levendî adlı bir şairin adından hareketle bir çalışma yapmıştır. Hisâlî’nin nazire mecmuasında (Kaya Yiğit, Kalyon 2013: 355-356) Temeşvarlı ve Bağdatlı künyesiyle tanıtılan iki farklı Levendî’nin varlığından hareketle; bu eser üzerindeki doktora tezleri (Kaya, 2003; Kalyon 2011) ile yazma nüshalarını (N 4252 N 4253, AEMNZ 679, AEMNZ 680) incelemiştir. Bu iki şaire ait bilgilere ulaşmış ve Temeşvarlı Levendî’ye ait olduğu belirtilen iki beyte araştırma makalesinde yer vermiştir (2020: 208). Temeşvarlı Levendî’nin doğum ve ölümü ile hangi yıllarda yaşadığı kesin olarak tespit edilememiştir. Ancak Hisâlî’nin eserinin 1651 yılına tarihlendirilmesine bakılarak bu şairin en geç bu yıl veya daha öncesinde yaşadığı söylenebilir. Temeşvarlı şairin, Zübdet’ül Eşâr’da geçen Levendî ile aynı kişi olması muhtemeldir. Bununla birlikte, Musullu veya Bağdatlı şair olması da ihtimal dâhilindedir. Çünkü bu eserdeki bilgilerde şairin nereli olduğuna dair net bir bilgi yoktur. Şairin Temeşvarlı olduğu bilgisi ve şiir örnekleri, Hisâlî’nin mecmuasında geçen bilgiler eksenlidir. Levendî mahlaslıyla bilinen diğer şairlere ait şiirler ile Temeşvarlı’nın bilgisi ile şiir örnekleri karışmış olabilir. Yeni çalışmalar sonucunda şair hakkında daha net bilgilere ulaşılabilir. Hisâlî’nin Levendî Temeşvarî başlığıyla mecmuada (Kalyon 2011: 583; N4253 yk.139a; AEMNZ 680: 207) aktardığı şiir örneklerinden birisi şudur:Öğe Nigini mecmuasındaki fıkralar(Journal of Turkish Language and Literature, 2020-04-30) İçli, Ahmetİnsanoğlu, yeryüzü macerasında iletişim kurduğu unsurlarla ilgili duygu ve düşüncelerini farklı araçlarla dile getirir. Bunlardan birisi de hiç kuşkusuz edebiyattır. Edebî metinlerde insanların acılarını, sevinçlerini, korkularını, kısacası hayata dair tüm duygu ve düşüncelerini görmek mümkündür. Bu edebî metinlerden birisi fıkralardır. Fıkralar, kısa ve özlü anlatımı olan nükteli ve güldürücü hikâyelerdir. Az sözle çok şey ifade etme ve sezdirerek anlatma, fıkraların belirgin özellikleri arasındadır. Edebiyat ile doğrudan veya dolaylı olarak ilgilenen kişilerin derlemiş oldukları mecmualar, birçok yönden edebiyat ve tarih, hatta insanlığın kültürel birikimleri hakkında önemli bilgiler ihtiva eder. Mecmualarda manzum veya mensur birçok sanat özellikli metne rastlamak mümkündür. Klâsik Türk edebiyatında 17. yüzyılın ikinci yarısı ile 18. yüzyılın ilk çeyreğinde yaşamış olan Nigînî Mehmed Çelebî’nin kendi hattıyla yazdığı derleme eseri, birçok yönden önemli bir eserdir. Bu mecmuada Türk Edebiyatındaki mizah geleneği bağlamında değerlendirilen latifeler önemli bir yer tutar. Mecmuada “mutâyebe” başlığı altında verilen yetmiş üç fıkra vardır. Fıkraların tamamı mensurdur. Bu çalışmada Nigînî Mehmed Çelebî’nin mecmuasında geçen fıkraların tanıtımı ve tasnifi üzerinde durulmuştur.Öğe Divan Edebiyatı şairlerinden sâde ve Türkçe şiirleri(Uluslararası Yunus Emre Sosyal Bilimler Dergisi, 2020-09-30) İçli, AhmetDivan edebiyatı, Türk edebiyatı tarihinin önemli evrelerinden biridir. Bu dönem için Klasik Türk edebiyatı nitelendirmesi de yapılmaktadır. Bu süreçte birçok yazar, çeşitli manzum ve mensur eser kaleme almıştır. Bu yazarların/müelliflerin veya eserlerinin bir bölümü hakkında bugüne kadar tespit edilen kaynaklarda bilgi bulunurken bir kısmı hakkında ise yoktur. Fakat yeni kaynakların tespiti sonucu, hakkında bilgi bulunmayan kişilere ve eserlerine ulaşılabilmektedir. Bu kaynaklar arasında, şiir mecmualarının yadsınamaz bir yeri vardır. Şiir mecmuaları, birçok açıdan önem arz etmekle birlikte edebiyat tarihine yeni bilgi sunma adına önemli kaynaklar arasındadır. Böylece adı kaynaklarda bulunmayan şairlere ait yeni şiirler de tespit edilebilmektedir. Türk Edebiyatı tarihine farklı yönlerden katkı sağlayan Kâsımî Mecmuası, önemli bilgiler içeren derleme bir eserdir. Mecmua, M. 1625 yılında Kâsımî tarafından yazılmıştır. Mecmuada şiirleri olmakla birlikte edebiyat tarihi kaynaklarında adına rastlanmayan bazı şair isimleri ve/veya mahlasları bulunmaktadır. Bu şairlerden biri de “Sâde”dir. Mecmuada bazı şiirlerin başlığında “Sâde” kullanılmış olup bu şiirlerin mahlas beyitlerinde de aynı ibare geçmektedir. Bu çalışmada Kâsımî Mecmuası’nda Sâde mahlaslı şaire ait şiir örnekleri incelenecektir. Şiirler Latin harflerine aktarılacaktır. Ayrıca, metinlerin Arap harfli yazımları ek olarak verilecektir.Öğe Bağdatlı Hürremî ve yayımlanmamış Türkçe şiirleri(Korkut Ata Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2020-04-30) İçli, AhmetOsmanlı Devleti, insanlık tarihinde etkileşimde bulunduğu coğrafyalarda önemli izler bırakmıştır. Klasik Türk (Divan) edebiyatı bu dönemde birçok kültürün, medeniyetin ve bu coğrafyada yaşayan insanların duygularının ve düşüncelerinin tercümanı olmuştur. Osmanlı coğrafyasında özellikle Irak Türklerinin Divan edebiyatında önemli bir yeri vardır. Başta Bağdat olmak üzere Musul ve Kerküklü birçok Türk şairin bu geleneğe uygun şiirler kaleme aldığı, divanlar oluşturduğu farklı konularda ve türlerde edebî eserler verdikleri bilinmektedir. Birçok şairin çeşitli vesilelerle gittiği bu yörelere olan bağlılıkları ve orada yaşama isteklerinden olsa gerek tıpkı buralı şairler gibi anıldıkları da söz konusudur. Bu şairlerden bazılarının eserleri ve divanları bugüne ulaşmamış veyahut halen araştırılmayı ve tespit edilmeyi beklemektedir. Bu şairlerin bazıları hakkında sınırlı bilgi ve şiir örnekleri vardır. Bağdatlı Hürremî de bu şairlerden biridir. Hürremî, Bağdatlı olup şair bir ailenin ferdidir. Kaynaklarda geçen bilgilere göre on altıncı yüzyılda yaşamış ve şiir meclislerinde önemli bir yeri olan şairlerden biridir. Şiir mecmualarında ve diğer kaynaklarda Hürremî hakkında kısa bilgiler ve şiir örnekleri bulunmaktadır. Bu metinlerin gün yüzüne çıkarılması ve ilim âlemine tanıtılması kültür ve edebiyat tarihi için önemli bir adımdır. Bu makalede şair hakkında değerlendirme içeren eserler ve şiirleri eksenli bir tanıtım yapılacak ve Bağdatlı Hürremî’ye ait olduğu belirtilen şiir örnekleri Latin harflerine aktarılacaktırÖğe XIII-XVI. Yüzyıla kadar Türk İslam Edebiyatı(Lisans Yayıncılık, 2020) İçli, AhmetÖğe Süleyman Şâdî’nin yayımlanmamış Türkçe şiirleri(Korkut Ata Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2020-11-30) İçli, AhmetSüleyman Şâdî, divan edebiyatının 19. yüzyıl temsilcilerinden biridir. H. 1246/M. 1830 yılında doğmuş, H. 1318/M.1900 yılında vefat etmiştir. İyi bir eğitim alan Şâdî, rüştiyelerde ders vermiş, birçok devlet görevinde bulunmuş ve çeşitli memuriyetlerde başkâtiplik yapmıştır. Kaynakların verdiği bilgilere göre Süleyman Şâdî, Karslı olup Nakşibendî tarikatının halifelerindendir. Süleyman Şâdî’nin, eldeki verilere ve bugüne kadar yapılan araştırmalara göre Dîvân’ının yanı sıra kaleme aldığı biri Türkçe biri de Farsça iki mesnevisi vardır. Dîvân’ında dînîtasavvufî konularla birlikte klasik Türk edebiyatı geleneğinde yazılmış birçok şiiri bulunmaktadır. Ayıca Şâdî’nin Dîvân’ında, vatan temalı şiirlerini görmek de mümkündür. Şiirlerinde dönemin ruhunu yansıtan terennümler görülür. Bunlar arasında kahramanlık duygusunu ön plana çıkaran, savaş meydanlarındaki çarpışmaları gözler önüne seren, yaşadığı döneme ayna tutan şiirler vardır. Dîvân’ı Arap harfleriyle İstanbul’da basılmıştır. Bu nüsha daha sonra Latin harflerine aktarılmak suretiyle de neşredilmiştir. Şairin Dîvân’ının farklı ve yeni bir yazma nüshası ise tarafımızdan tespit edilmiştir. Bu eser, 71 yaprak olup talik hat ile kaleme alınmıştır. Süleyman Şâdî’nin yeni yazma nüshası, matbu olan nüsha ile benzerlik gösterdiği gibi birçok farklılık da taşımaktadır. Yazma nüshada matbu nüshada bulunmayan 12 yeni Türkçe ve 4 Farsça şiir yer almaktadır. Bununla birlikte matbu nüshada bulunan bazı şiirler, yazma nüshada yoktur. Çalışmamız, Süleyman Şâdî Dîvân’ının matbu nüshasında bulunmayan yeni Türkçe şiirlerinin tespiti ve Latin harflerine aktarımından oluşmaktadır.