Arama Sonuçları

Listeleniyor 1 - 6 / 6
  • Öğe
    Osmanlı’dan Cumhuriyet’e kadın siyasal hareketi
    (Giresun Üniversitesi, 2017-03) İlyas, Ahmet
  • Öğe
    Çok partili döneme geçişin İlk Kadın Milletvekilleri ve faaliyetleri (1950-1954)
    (Batman Üniversitesi, 2017-03) İlyas, Ahmet; Çoban, Ebru
  • Öğe
    Türk siyasal hayatında Aşiretlerin belirleyiciliği
    (e-Kitap Projesi, 2017-04) İlyas, Ahmet; Çoban, Ebru
    Bu çalışmanın amacı özellikle Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde sosyo-ekonomi, tarihsel ve siyasi bir geçmişe sahip olan aşiret sistemi ve onun siyasete yansıması üzerine kurulmuştur. Çalışmada aşiretlerin bölgedeki ağırlığı, sosyal yasama, ekonomiye, siyasete etkisine dikkat çekilmiştir. Aşiret ve onu oluşturan yapı üzerinden hareketle geçmişten günümüze aktarılan feodalite düzenin savunucuları ve bu düzeni korumak isteyen odak noktalarına özenle değinilmiştir. Zira aşiret sisteminin anlaşılması, Günümüzde yaşanılan birçok ana problemin çözümüne katkı sağlayacağını ileri sürülebilir. Çünkü aşiret sistemi, Osmanlı Devleti’nden Türkiye Cumhuriyeti’ne miras bırakılan bir sosyal dokuydu. Bu sosyal dokunun temelinde de siyasi, ekonomik, askeri ve nüfus teması yer almaktaydı. Bu açıdan bakıldığında aşiret sistemi bir sosyo-tarih ekseni içerisinde ele alınmalıdır. Bu çalışmanın ana temalarından biri de Türkiye’de bir siyasi gelenek olan aşiretlerin siyasetteki rolü üzerine detaylı bir çalışma yapılarak aşiret ve siyaset kavramlarının nasıl bir ilişkiye girdiklerini genelden özele 1950-2003 yılları arasında Şanlıurfa örneğinde ön plana çıkarılmıştır. Özellikle 1950 Genel Seçimleri sonrası birçok aşiret reisinin seçimlerde Demokrat Parti’den aday olması ve milletvekili olarak seçilmesi sonrası, Türkiye’de aşiret siyaset ilişkisi ağı günümüze kadar devam ettirmiştir. Her ne kadar bu ilişki ağı zaman zaman kopuş yaşanmışsa da süreklilik açısından bakıldığından gayet başarılı olduğu ileri sürülebilir. Bu araştırmanın anlaşılması Türk siyasi tarihindeki değişim ve dönüşümün daha sağlıklı irdelenmesine yardımcı olacaktır
  • Öğe
    Osmanlı’dan Erken Cumhuriyet’e kadın siyasal hareketi
    (Giresun Üniversitesi, 2017) İlyas, Ahmet
    Türk siyasal tarihinin mühim motiflerinden biri olan kadın siyasal hareketi, Osmanlı’dan erken Cumhuriyet’e geçiş aşamasında süreklilik babında değerlendirildiğinde önemli bir aşamayı kapsadığı ifade edilebilir. Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinden itibaren sosyal hayatta yer almaya başlayan kadınların siyasal hayattaki etkisi, Milli Mücadele döneminde ivme kazanmış ve Cumhuriyet döneminde de gücünü artırmaya başlamıştır. Bu çalışmada Nezide Muhittin ve arkadaşları tarafından kurulma girişimi olan Kadınlar Halk Fırkası’nın sahip olduğu siyasal yelpazenin Türk siyasal hayatındaki kırılma noktalarını içermektedir. Kadınların siyasal manada ortaya çıktığı bu dönem, giderek etkisini artırmış popülist bir yaklaşım içerisinde önce belediye seçimlerinde akabinde muhtarlık seçimlerinde en sonda da 1934 yılındaki seçme ve seçimle hakkına sahip olması açısından önemlidir. Bu çalışmanın önemli noktalarından biri de Türk kamuoyunun kadınların siyasetteki mücadelesine olan yaklaşımı da içermektedir. Zira kadınların başlatmış olduğu bu mücadele gerek Mustafa Kemal Atatürk tarafından gerekse yönünü Batıya çevirmiş Türk siyaseti açısından kayda değerdir. Bu çalışmanın genel amaçlarından biri de kadınların hak mücadelesinde eşitlik prensibini ön plana alarak siyasal alanda örgütlenmesini ortaya çıkarmaktır. Zira siyasal örgütlenme açısından başarılı bir örnek olan Türk kadınların siyasal hareketi, feminist bir çerçevesi içerisinde ele alınmalıydı. Çünkü kadınların örgütlenme aşaması daha çok kadın kimliği üzerine kuruluydu. Bu açıdan bakıldığında kurulmuş olan Türk Kadınlar Birliği de Türk kadınının siyasal, sosyal ve iktisadi haklarının sağlanması ve geliştirilmesini kendisine amaç edinmiştir.
  • Öğe
    Kadınların siyasal alandaki etkinliği üzerine bir çalışma
    (Batman Üniversitesi, 2017-03) İlyas, Ahmet
  • Öğe
    Modern tarih arayışlarında toplum ve insan
    (İksad Publications House, 2017-11) İlyas, Ahmet
    Bu çalışmanın amacı, modern tarih arayışlarında gelinen son noktanın Türkiye özelinde incelenmesini içermektedir. Bu açıdan değerlendirildiğinde tarihsel vakaların sadece olanı olduğu aktarma iĢi eski çağlardan kalma bir ritüeldi. Bu yüzden modern tarih anlayışları bu ve buna benzer tarihsel yaklaşımlara yer verse de post-modern tarih felsefesi, olayları kuramsal, sezgisel ve analitik bir düzlem üzerine kurulmasını önemsemeye başladı. Bu çalışmanın ana parametrelerinden biri de modern tarih anlayışlarını geniş bir perspektif içerisinde ele almaktır. Tarihte birincil kaynakların kullanımı artsa da teori yaklaşımına olan özlem giderek depreşmeyi ortaya çıkardı. Bu özlem öyle ki tarihçilikte modern ve modernite deyimlerine yer vermek zorunda kaldı. Modern ve modernite kavramları tarihin işini kolaylaştırdığı gibi mekân ve zaman yönünde de değerlendirildiğinde iğne ile kuyu kazılan bir alan olması hasebiyle zorlaştırdığı da iddia edilebilir. Bu açıdan bakıldığında tarihin geldiği yeri ve önemi vurgulamak her zamankinden daha zor olmaya başladı. Bu çalışmanın önemli noktalarından biri de toplum merkezli tarihçiliğin, sanayi devrimi sonrası ilgilendiği konuların başında gelen toplumun geçirdiği evrimi ele almaktır. Çünkü eskiden savaşlar, antlaşmalar, siyasi dönemler tarihin konusu olurken, şimdi toplumun ana merkez olması yadırganmamalıdır. Özellikle kapitalist bir ifadeyle tarih topluma hizmet etmek zorundadır ifadesi, propagandist bir söylem değildir. Tarihinin sınırları daraldı demek de doğru bir yaklaşım olmaz. Tarih doğduğu yere döndü demek daha perspektifli bir yapıyı ortaya çıkarmıştır. Tarih anlayışındaki bu dönüşümün ana hatlarında insanın olması gerekli bir yaklaşımdı. Evet, prior tarihçilikte de insan vardı. Mamafih, insan kudretine uygun bir yaklaşım tasarlanmıştı. İnsanın daha çok soyutlandığı kavramların daha fazla anlamlaştığı bir felsefeden bahsedebiliriz. Özetle bu çalışmada tarihin konusu, zamanı mekanı olaylara bakış açısı ele alınarak tarih geldiği yer olan toplum merkezli tarihçilik bu çalışmanın ortak paydasıdır.