10 sonuçlar
Arama Sonuçları
Listeleniyor 1 - 10 / 10
Öğe Karşılaştırmalı yerel yönetimler analizi: İngiltere ve Türkiye örnekleri(İdeal Kent Yayınları, 2020-09-30) Bimay, Muzaffer; Bulut, YakupSosyo-kültürel yapı açısından çok farklı olmakla beraber köklü devlet gelenekleri açısından oldukça fazla yönetim deneyimine sahip olan İngiltere ve Türkiye’nin yerel yönetim sistemini karşılaştırmayı amaçlayan bu çalışma, bu iki ülkede uygulanan yerel yönetim sistemlerini, yapı, görev ve yetkileri bakımından farklı ve benzer yönlerini, merkez yerel ilişkilerini, idari, mali, denetim ve özerklik boyutlarını, desantrilize düzeylerini ele almaktadır. Tarihsel süreçte ve günümüzde merkezîleşme ve yerelleşme tartışmalarının çokça yaşandığı bu ülkelerde yerel yönetimlere ilişkin yasal ve anayasal düzenlemelerin ne olduğu, uygulamada yerel yönetimlerin ne kadar etkin olduğu görev, yetki, kaynak, harcama düzeylerinin nasıl bir seyir izlediği ortaya konmaktadır. Ayrıca demokrasi açısından da yerel yönetimleri ne anlam taşıdığı ve bu ülkelerde yerel yönetimlerin demokratiklik boyutunun nasıl bir seyir izlediği de belirtilmektedir. Dolayısıyla çalışmada Türkiye ve İngiltere yerel yönetim sistemleri karşılaştırılmakta, benzer ve farklı yönleri ortaya konmaktadır. Bu bağlamda öncelikle yerel yönetimlerin günümüz yönetim sistemleri açısından nasıl bir anlam kazandığına kısaca yer verildikten sonra, dünyada yerel yönetimlerin nasıl bir gelişim sağladığı ve nihayetinde İngiltere ve Türkiye’de nasıl bir yerel yönetim sisteminin varlığı tartışılacaktır.Öğe Büyükşehir belediyelerinin sürdürülebilir çevre yönetim politikaları: Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi örneği(2020-12-31) Bimay, Muzafferİnsanoğlunun gelecekte yaşamını sürdürebilmesinin en temel şartlarından birisi sürdürülebilir çevrenin sağlanmasıdır. Dünyada ve Türkiye‟de sanayileşme, nüfus artışı, kentleşme ve teknolojideki gelişmelere bağlı olarak son iki yüzyılda artan çevresel sorunlar, yerel, ulusal ve küresel toplumsal yaşamı tehdit eder hale gelmiştir. Kentlerde meydana gelen bu çevresel sorunları önlemede kimlerin hangi politikaları uygulayacağı ve yetki, görev ve sorumluluk açısından sınırlarının ne olacağı son dönemlerin önemli bir tartışma konusu olarak karşımıza çıkmıştır. Buradan hareketle bu çalışma, hızlı nüfus artışı nedeniyle sürekli büyüyen kentlerin artan çevre sorunlarını çözmek ve bunu sürdürebilir hale getirmek için büyükşehir belediyelerinin ne tür politikalar uyguladıkları ve bu sorunlarla mücadelede yetki, görev ve sorumluluklarının neler olduğunu Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi örneği üzerinden açıklamaya çalışmaktadır. Buna ek olarak, çevresel sorunlarla mücadelede dünyadaki ve ülkemizdeki sürdürülebilir çevre politikalarının gelişim seyrine değinilmekte ve büyükşehir belediyelerinin çevreye ilişkin görev, yetki ve sorumlulukları merkez-yerel ilişkileri bağlamında ela alınarak öneriler geliştirilmektedir. Çalışmada kullanılan bulgular, nitel veri toplama yöntemlerinden yarı yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılarak, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi‟nde çevre sorunlarıyla ilgilenen birimlerin yetkilileriyle yapılan görüşmelerden elde edilmiştir. Elde edilen bulgulardan, sürdürülebilir çevre konusunda Büyükşehir Belediyesinin görevleri kapsamında hizmet sunmayı içselleştiği, ancak sürdürülebilir çevreyi sağlamada yetki, görev ve sorumlulukları açısından sınırlı kaldığı ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla sürdürülebilir çevrenin kentlerde sağlanabilmesi için çevre konularındaki tüm görev ve yetkilerin büyükşehir belediyelerinde toplanılması gerektiği ayrıca belirtilmiştir.Öğe Mardin Büyükşehir Belediyesi örneğinde yeni büyükşehir belediye modeli uygulamasının yerel halka yansımaları(İdeal Kent Yayınları, 2020-12-31) Bimay, MuzafferGünümüzde her geçen gün büyüyen kentlerin artan sorunları ve çeşitlenen ihtiyaçlarının karşılanması için yeni yerel yönetim modellerine veya var olanların revize edilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Türkiye’de 1980'lerden sonra yasal ve anayasal bir zırha bürünen büyükşehir modeli 2012 yılında çıkarılan 6360 sayılı Kanun ile yeniden reforme edilmiş, ancak Kanun’un içerik ve uygulamasından kaynaklı ortaya çıkan tartışmalar günümüze kadar devam etmiştir. İşte bu çalışma, 2012 yılında çıkarılan 6360 sayılı Kanun ile büyükşehir statüsüne kavuşan Mardin’de, söz konusu Kanun’un yerel halka olan yansımalarını yapılan tartışmalar bağlamında ortaya koymayı amaçlamıştır. Bu çerçevede Mardin’de yaşayan yerel halkın arada geçen sekiz yıllık zaman diliminde büyükşehir yerel yönetim modeline ilişkin yaklaşımları ve algıları irdelenmiştir. Bu bağlamda yapılan çalışma için nicel araştırma yöntemi benimsenmiş, teorik arka plandan sonra bulguların betimsel veya tanımlayıcı istatistikleri yapılarak yorumlanmıştır. Elde edilen verilerden yola çıkarak katılımcıların yeni büyükşehir modeline olumlu yaklaştıkları, ancak yetki, denetim, temsil ve katılım gibi birçok açıdan bu modeli yetersiz gördükleri söylenebilir. Ayrıca katılımcıların yeni büyükşehir modeline karşı olan tutumları ile demografik değişkenler arasında da istatiksel olarak anlamlı farklılıklar ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla 6360 sayılı Kanun eskiye göre daha iyi gelişmeler ortaya koymuş olsa da özellikle uygulamada, merkez-yerel ilişkileri ile demokratik temsil ve katılım açısından beklentileri karşılamadığı ve bu yüzden Kanun’un yeniden reforme edilmesi gerektiği belirtilmiştir.Öğe Küreselleşme sürecinde kamu politikalarında yaşanan değişimler(Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi Derneği, 2019-12-13) Bimay, Muzaffer; Kaypak, ŞafakToplumsal hayatın sürdürülebilirliğinin sağlanması amacıyla hükümetlerin kamu yararı ve ulusal çıkarları göz önüne alarak aldıkları kararlar, yaptıkları tercihler ve ortaya koydukları hukuki metinlerden oluşan kamu politikaları, planlama, önerme, yasalaştırma ve uygulama aşamalarıyla hayata geçirilmektedir. 20. yüzyılın son çeyreği ve 21. yüzyılın başlarında hızlanan küreselleşme süreciyle birlikte, toplumsal hayatın her alanında köklü ve sürekli bir değişim yaşanmış ve bu süreçte diğer toplumsal örgütler gibi devletler de gerek yapısı ve niteliği, gerekse işlevleri ve işleyişi ile sürekli bir değişim baskısı altında politikalarını yeniden biçimlendirmeye çalışmışlardır. Özellikle hızlandırıcı bilgi ve iletişim teknolojisindeki gelişmelere bağlı olarak dijital hayatın getirdiği yeni kurallar ve değişen ihtiyaçlar, ticaretin önündeki engellerin kaldırılması ile birlikte çok uluslu şirketlerin siyasi ve ekonomik güçlerinin artması, uluslararası göçlerin sonucunda ortaya çıkan güvenlik kaygıları dünyada ve ülkemizde eğitim, sağlık, konut, sosyal güvenlik, dış ilişkiler, dış ticaret ve vergi politikaları gibi toplumsal yaşamın her alanındaki kamu politikalarının yeniden düzenlenmesini, nitelikli bilgiye ulaşmayı ve katılımcılığı zorunlu kılmıştır. Küreselleşme ile birlikte ortaya çıkan katılımcı demokrasi ve yerelleşmenin özgür ve etkin bireyin yanında ulus devletlerin geleceğini tehlikeye atma ihtimaliyle şekli, özerkliği yetkileri ve meşruiyeti tartışılmakta, ulusal güvenlik kaygıları artmakta ve ülkeler daha farklı iç ve dış politikalar oluşturmaktadır. Yeni oluşturulan kamu politikaları Türkiye gibi coğrafi konumu itibarıyla tehdit noktasında bulunan ülkelerde güvenlik tartışmalarını gündeme getirmekte ve yeni politika arayışları içine girilmektedir. Ayrıca kamu yönetim politikaları alanında hiyerarşik devlet yapısı yerine, kurumlar arasında etkin bir yönetişimi, tek merkezlilik yerine çok merkezli bir yapı, serbest piyasa ekonomisi ve karşılıklı rekabetle oluşacak bir ağ modeli tercih edilmektedir. Bu çalışma, küreselleşme süreciyle birlikte dünyada ve Türkiye’de değişen kamu politikalarının dönüşüm süreçlerini ortaya koymaktadır. Değişen kamu politikalarının özellikle 1980 sonrası dönemde siyasal, ekonomik ve yönetsel anlamda etkili olan neo-liberal politikaların etkisiyle yeni kamu yönetimi anlayışı çerçevesinde bürokrasi, eğitim ve sağlık alanındaki gelişmeler, yeni ekonomik düzen, yenilenebilir enerji, güvenlik eksenli dış politika, yerelleşme, kentleşme ve çevre bağlamında ülkemizin geçirdiği dönüşümün resmini ortaya koymaktır. Bu çalışma nitel araştırma metoduyla yerli ve yabancı kaynak taraması yapılarak gerçekleştirilmiştir.Öğe Belediye meclislerinde temsil ve katılım: Batman, Mardin, Adıyaman örneği(Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, 2019-10) Bimay, Muzaffer; Bulut, YakupHalkın seçtiği organların karar alma süreçlerinde etkin olması, özellikle halka en yakın birim olan belediye yönetimlerinde temsil ve katılımın işlevsel hale getirilmesi, yerel demokrasinin gelişimi açısından önemli bir konudur. Çünkü temsil ve katılımın yerel yönetimlerde uygulanma düzeyi, bir bakıma demokrasinin gelişmişlik ölçütü olarak da gösterilebilir. Ancak zaman zaman temsilin işlevselliği ve meclislerin bir karar organı olma vasfı sorgulanmakta ve etkinliği tartışabilmektedir. İşte bu çalışma, Mardin, Batman, Adıyaman ölçeğinde belediye meclislerinin temsil ve katılım açısından pozisyonlarını ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu çerçevede öncelikle araştırma alanın sosyo-ekonomik özelliklerine değinilmekte, daha sonra belirtilen alanlarda belediye meclis üyelerinin temsil ve katılıma ilişkin yaklaşımları irdelenmektedir.Öğe Hasankeyf’in yeni yerleşkesinde yaşam kalitesi açısından konut memnuniyetinin ölçülmesi(İdeal Kent Yayınları, 2022-12-31) Bimay, MuzafferBu makalenin amacı, yaşam kalitesi açısından konut memnuniyetinin ölçülmesine yönelik kapsamlı bir yaklaşım sunmaktır. Bu bağlamda yapılan çalışma, nicel araştırma yöntemlerinden betimsel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini, Hasankeyf’in yeni yerleşkesinde ikamet eden 18 yaş üzeri 201 konut temsilcisi oluşturmaktadır. Yaşam kalitesi açısından konut memnuniyeti öznel ve nesnel göstergeler dikkate alınarak kentsel/çevresel, sosyal ve fiziksel özellikler Ortalama İndeksin Sınıflandırması kullanılarak ölçülmüştür. Elde edilen bulgulardan yola çıkarak kentte yaşayanların yeni yerleştikleri konutları fiziksel tasarım öğesi bakımından daha çok beğendikleri ve yerleştikleri konutlardan kaynaklı olarak maddi ölçütler açısından yaşam kalitelerinde eskiye göre artış olduğu, ancak konut yapı kalitesi, altyapı sorunları, hizmetlere erişim imkânları, ödeme koşulları ve konut maliyet yükü açısından konut memnuniyetsizliği ortaya çıktığı tespit edilmiştir. Bu nedenle Hasankeyf’te yapılan yeni konutlardaki sorunların kısa sürede çözüme kavuşturulması, baraj yapımı vb. kamu politikaları nedeniyle yapılacak yeni konutların iç ve dış göstergelerle birlikte bir bütün olarak ele alınması ve konut alanlarının konut sakinlerinin ihtiyaçlarına göre uyarlanması gerekmektedir.Öğe Küresel salgın (Covid-19) süreci ve yerel yönetimlerin hizmet sunumunda yapısal ve işlevsel değişimler(Dicle Üniversitesi, 2022-05-28) Bimay, Muzaffer; Kaypak, Şafak2019 yılının sonlarında Çin’de ortaya çıkan ve 2020 yılının başlarından itibaren tüm dünyayı olduğu gibi Türkiye’yi de etkileyen COVID-19 salgını, toplumsal yapıyı ve bireylerin yaşam kalitesini önemli ölçüde etkilemiştir. Özellikle kentlerde kamu hizmetlerinin sunumunda birtakım yapısal ve işlevsel dönüşümlere neden olmuştur. Bu bağlamda küresel salgınla mücadele; yerel, ulusal ve uluslararası işbirliklerine dayanan geniş bir yelpazede yürütülmüştür. Bu çalışmanın amacı, COVID-19 salgını sürecinde yerel yönetimlerin kentsel faaliyetleri kapsamında sürdürdükleri hizmetlerde meydana gelen yapısal ve işlevsel değişimleri tespit etmektir. Çalışma literatür taraması yöntemiyle, güncel veriler ve kaynaklar taranarak üç bölüm halinde kurgulanmıştır. Çalışmada, COVID-19 salgını ile mücadelede yerel yönetimlerin ve özellikle belediyelerin başlangıçta temel ihtiyaçların karşılanmasına yönelik tedbirlere öncelik verdikleri, sonrasında koruyucu ve önleyici tedbirler aldıkları, sosyal hizmetler sundukları, ancak bu hizmetlerin yetki, görev ve sorumlulukları açısından sınırlı kaldığı ve farklı uygulamaları hayata geçirdikleri tespit edilmiştir. Bunun en önemli nedenleri arasında salgın yönetimine ilişkin mevzuatın yetersiz olması ve salgını önleme konusunda uygulanan politikaların desentralizasyona dayanmamasıdır. Dolayısıyla yerel yönetimlerin geri plana itildiği bu süreçte merkezi yönetimin daha etkin olduğu anlaşılmaktadır. Bu bağlamda yapılan genel değerlendirmede, küresel salgınlarla mücadelede merkezi yönetimin yerel yönetimlerle iş birliği içerisinde süreci yönetmeleri ve kentsel yaşam alanlarında yürütülebilecek kamu hizmetlerine ilişkin yetkilerin büyük oranda yerel yönetimlere devredilmesi gerektiği ayrıca belirtilmiştir.Öğe Yükseköğretimde okuyan Suriyelilerin eğitim sorunları ve beklentileri: TRC3 Bölgesi (Mardin, Batman, Siirt, Şırnak) üniversiteleri örneği(Milli Eğitim Bakanlığı, 2021-12-22) Bimay, MuzafferBu çalışma,2010 yılının sonlarında bazı Arap ülkelerinde başlayan ve 2011 yılının başlarında Suriye’de devam eden çatışmalar nedeniyle Türkiye’nin çeşitli kentlerine göç eden ve Yükseköğretimde okuyan Suriyelilerin eğitime erişim noktasında karşılaştıkları sorunları ve beklentilerini TRC3 bölgesindeki (Mardin, Batman, Siirt ve Şırnak) üniversiteler üzerinden incelemeyi amaçlamıştır. Bu bağlamda yapılan çalışma, nitel araştırma yöntemleri arasında bulunan olgubilimsel deseninde yürütülmüş ve veriler, gelişigüzel örnekleme yöntemiyle TRC3 bölgesinde bulunan Mardin (12), Batman (11), Siirt (10) ve Şırnak (5) Üniversitelerinden seçilen öğrencilerle yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak 2021 yılının ilk yarısında toplanılmıştır. Verilerin çözümlenmesinde ise betimsel analiz tekniği kullanılmıştır. Yapılan bu Araştırma ile Suriye kökenli öğrencilerin başta dil ve ekonomik koşullar olmak üzere eğitim sürecinde birçok sorunla karşı karşıya kaldıkları, savaş nedeniyle uğradıkları ağır psikolojik travmaları üzerlerinden atamadıkları ve bunun için başta bulundukları üniversiteler olmak üzere hiçbir kurumdan rehabilitasyon desteği alamadıkları ve bunun da eğitim süreçlerini olumsuz etkilediği tespit edilmiştir. Bununla beraber ikamet ettikleri kentin sosyo-kültürel yaşamlarına katkıda bulunduğu ve genel olarak ülkelerine geri dönmek istemedikleri de ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla savaş koşullarından kaçıp büyük zorluklar içinde hayata tutunmaya çalışan Suriyeli öğrencilerin, işsizliğin ve yoksulluğun olduğu TRC3 bölgesinde bulunan kentlerdeki üniversitelerde karşılaştıkları sorunların çözülmesine yönelik acil tedbirlere ihtiyaç duyulmaktadır. Türkiye’de yükseköğretimde okuyan 50 bine yakın Suriyeli genç olduğu düşünüldüğünde, Suriyeli öğrencilere yönelik daha bütüncül öğeleri içeren daha kapsamlı yeni bir eğitim ve öğretim entegrasyon politikası ile bu gençlerin, Türkiye’nin kalkınmasına ve geleceğine önemli katkılar sağlayabileceği bu çalışmada öne sürülmüştür. Ayrıca bu çalışmadaki veriler ışığında yapılan önerilerin, uzun vadeli kamu politikalarına yol göstermesi ve destek sağlaması da hedeflenmiştir.Öğe Suriyeli sığınmacıların sosyo-ekonomik ve kültürel uyum düzeylerinin karşılaştırılması: Kilis ve Batman örneği(Muş Alparslan Üniversitesi, 2020-12-11) Bimay, MuzafferBaşlangıçta birçok Arap ülkesinde başlayan ve 2011 yılının Nisan ayında Suriye’de devam eden iç çatışmaların sebep olduğu kitlesel göçlerden en çok etkilenen ülke Türkiye olmuştur. Türkiye’ye gelen sığınmacılar, sadece göç etmekle kalmamış, aynı zamanda maddi ve manevi değerlerini de beraberlerinde taşımaları nedeniyle birçok sosyo-ekonomik ve kültürel uyum sorunu ile karşı karşıya kalmışlardır. İşte bu çalışma, Kilis ve Batman kentlerine göç eden sığınmacıların sosyo-ekonomik ve kültürel uyum düzeylerini karşılaştırmayı amaçlamıştır. Bu çerçevede çalışma için nicel araştırma yöntemi kullanılarak Kilis ve Batman ilinde bulunan sığınmacılar içinden 293 katılımcı ile yüz yüze anket yapılmıştır. Ankete katılan farklı kentlerdeki Suriyeli sığınmacıların Suriye’nin farklı kentlerinden geldikleri, farklı yapılara sahip oldukları ve bu nedenle sosyo-ekonomik ve kültürel uyum süreçlerinin de birbirine benzemediği ortaya çıkmıştırÖğe Onuncu yılında Suriyeli sığınmacıların kente entegrasyonu ve gelecek beklentileri: Batman örneği(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2020-11-24) Bimay, MuzafferBu çalışma, 2010 yılının son ayında birçok Arap ülkesinde başlayan ve 2011 yılının Nisan ayında Suriye’de devam eden iç çatışmalar nedeniyle kaçan sığınmacıların entegrasyon sürecini ve geleceğe ilişkin beklentilerini Batman kenti örneğinde ele almayı amaçlamıştır. Buradan hareketle, sığınmacıların bulundukları kent ortamındaki sosyal ve kamusal çevreyle olan ilişkilerinin son on yılda geldiği aşama ve sığınmacılar için oluşturulan geçici koruma mevzuatı kapsamında entegrasyonun önemli göstergelerinden barınma, dil, eğitim, istihdam ve vatandaşlık süreçlerinin gerçekleşme düzeyleri elde edilen bulguların analiziyle ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca bu çalışma ile sığınmacıların, Suriye Savaşına ve dolayısıyla kendi geleceklerine ilişkin nasıl bir tutum içinde olacakları ile ilgili beklentileri de ele alınmıştır. Bu bağlamda yapılan saha araştırmasında nicel araştırma yöntemi benimsenmiş, göç ve göçe ilişkin kavramsal çerçeveyi içine alan teorik arka plandan sonra araştırmanın hedef evrenini oluşturan Batman kentinde yaşayan Suriyeli sığınmacılara yönelik yapılan saha araştırmasının bulguları analiz edilmiştir. Bu çerçevede sığınmacıların içinden 18 yaşından büyük 134 katılımcı ile yüz yüze anketler yapılmıştır. Anketler 2020 yılının Mayıs ve Haziran aylarında uygulamalı bir alan araştırması şeklinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya katılan Suriyeli sığınmacıların kente entegrasyonu sanılanın aksine beklentileri karşılamadığı, savaşın uzaması ve ekonomik sıkıntıların artması nedeniyle gelecek ile ilgili kaygılarının arttığı ortaya çıkmıştır. Buna rağmen sığınmacıların umutlarını kaybetmedikleri elde edilen bulgulardan anlaşılmıştır. Dolayısıyla sığınmacılara yönelik sosyo-ekonomik ve kültürel etkileşimi içeren çok kapsamlı yeni bir entegrasyon politikasına ve düzenlemelere ihtiyaç olduğu söylenebilir. Sığınmacı ve mülteci konusunun artan göçlerle gündemi meşgul etmesi beklenirken bu ve benzeri çalışmaların araştırmacılar ve yöneticiler için kılavuz niteliği taşıması hedeflenmektedir.