Arama Sonuçları

Listeleniyor 1 - 7 / 7
  • Öğe
    Şinasi, Ziya Paşa ve Namık Kemal’de kanun ve kanunun dili
    (2017-12) Korkmaz, Ferhat
    Türk edebiyatının ve dilinin özüne döndürülmesi ve modernleşmesi yolunda ilk çalışmalar Şinasi, Ziya Paşa ve Namık Kemal tarafından yapılır. Türk edebiyatında toplumsal konuların yoğun olarak işlendiği Tanzimat seneleri, Türkiye’de kanunlaştırma faaliyetlerinin başladığı bir dönemi de ifade eder. Divan edebiyatının süslü nesir ve şiirinden, sade ve açık bir nesre tekâmülün sancılarının yaşandığı bu ilk dönemde, Türkiye’de kanun yazıcılığının dilinin nasıl olması gerektiği hususunda ilk görüş ve öneriler, Şinasi, Ziya Paşa ve Namık Kemal gibi her fırsatta dil üzerine görüş beyan eden bu sanatkâr ve aydın grubu tarafından paylaşılır. Çalışmamızda Şinasi, Ziya Paşa ve Namık Kemal’in eserlerinden hareketle “kanun” fikirleri ile ilk dönem açısından kanun yazımı konusundaki görüş ve önerileri ele alınmaktadır
  • Öğe
    İbnülemin Mahmut Kemal’in Ahlâk adlı eseri üzerine bir araştırma
    (Gaziantep Üniversitesi, 2018-05) Korkmaz, Ferhat
    İbnülemin Mahmut Kemal İnal (1871-1957), Osmanlı Devleti’nin son dönem şairleri, müzisyenleri, hat sanatçıları ve devlet adamları üzerine biyografi çalışmalarıyla tanınan bilgin şahsiyetlerdendir. İbnülemin Mahmut Kemal’in 1308 (1891) yılında Mahmut Bey Matbaası tarafından yayımlanan Ahlâk adlı eseri ahlâk konusuyla alakalı 37 sayfalık müstakil bir eserdir. Eser, İbnülemin Mahmut Kemal’in ilk çalışmalarından olup Tercümân-ı Hakîkat ve Mürüvvet gazetelerine yazdığı makalelerini topladığı bir kitaptan oluşmaktadır. Eserde, ahlâk felsefesi, ahlâkın estetik ile olan ilişkisi ve eğitimin ahlâksal yönleri gibi konular üzerinde duran İbnülemin Mahmut Kemâl; benzer yazıları nedeniyle İslâm mütefekkiri ve ahlâkçısı olarak kabul edilmiştir. İbnülemin Mahmut Kemal’in sözünü ettiğimiz eserinin tam metin olarak yeni alfabeye aktarılmadığı; ancak bazı çalışmalarda birtakım alıntılarla sözünün geçtiği görülmektedir. Çalışmamız bu eksikliği gidermek amacı üzerine kurulu olduğundan Ahlâk adlı eserin incelemesi ve yeni harflerle tam metin neşrinden ibarettir.
  • Öğe
    “Materyalist şiir-şair” tartışmaları ve edebi eleştiride istatistiksel metot
    (Süleyman Demirel Üniversitesi, 2011-09) Korkmaz, Ferhat
    İkinci Yeni şiiri, Türk edebiyatına getirdiği pek çok yenilikle anılmaktadır. Özellikle I. Dünya Savaşı sonrasında Avrupa’da ortaya çıkmaya başlayan ve II. Dünya Savaşı yıllarında zirve yapan soyut sanat, edebiyat versiyonu olarak Türk şiirinde kendini ilkin Demokrat Parti döneminde İkinci Yeni hareketinde göstermiştir. İkinci Yeni, şiire getirdiği yeni imkânlar ve anlamsızlık konusu etrafında şüphesiz ki pek çok tartışmaya sebep olur. Şiir dilindeki sessel, yazımsal, sözdizimsel ve sözcüksel sapmalar; alışılmamış bağdaştırmalar, anlamsızlık ve bilinçaltı gibi başlıklar bakımından İkinci Yeni hareketi, Türk şiirinin çok önemli bir kırılma noktasıdır. Sezai Karakoç’un, Edip Cansever’in Yerçekimli Karanfil adlı şiir kitabına eleştiri olarak yazdığı ve Pazar Postası’nda çıkan “Bir Materyalist Şiir” başlıklı yazısı İkinci Yeni şiirinin en ünlü tartışmalarından birini başlatır. Bu çerçevede gelişen tartışmaya Asım Bezirci, Hüseyin Cöntürk, Cemal Süreya ve Ülkü Tamer gibi pek çok eleştirmen ve şair katılır. Böylelikle “Materyalist Şiir-Şair” bağlamında edebi eleştiride istatistiksel metot tartışmaya açılır. Çalışmamızda, “Materyalist Şiir-Şair” konusundan hareketle edebi eleştiride istatistiksel metot ele alınacaktır.
  • Öğe
    Edebiyat dergilerine yansıması üzerine bir araştırma
    (Muş Alparslan Üniversitesi, 2017-05) Korkmaz, Ferhat
  • Öğe
    Osmanlı Dönemi gazete-roman ilişkisi üzerine bir araştırma
    (Amasya Üniversitesi, 2019-03) Korkmaz, Ferhat
    Türkiye’de gazetelerin tarihi süreç içerisinde sosyal, siyasal, ekonomik ve sanatsal pek çok etkileri olmuştur. İlk gazetecilik faaliyetleri, Tanzimat Fermanı’nın ilanından hemen önce başlamış ve gazete, o günden bugüne sistem ve toplumu önemli ölçüde değiştirip dönüştürme gücünü elinde bulundurmuştur. Türk edebiyat tarihinde yer alan edebî sahadaki pek çok önemli eser ve faaliyet dahi gazeteci/aydın/sanatçılar tarafından ortaya konulmuştur. Şiir, makale, öykü ve roman gibi pek çok yeni edebî tür, basın aracılığıyla Türk edebiyatına dâhil olmuş ve okurla buluşmuş; yeni edebiyat anlayışının yerleşmesi ve kökleşmesinde gazetelerin hayati bir rolü olagelmiştir. Türk edebiyatının ilk dönem telif ve çeviri romanları gazetelerde tefrika edilmek suretiyle yayımlanmıştır. İlk çeviri roman olan Tercüme-i Telemak, Mecmua-i Fünûn’da yayımlanmıştır. Şemsettin Sami’nin 1872’de kaleme aldığı Taaaşşuk-ı Talat u Fıtnat romanı, Hadika gazetesinde yayımlanmıştır. Esrâr-ı Cinâyât, Mai ve Siyah, Eylül gibi Türk romancılığında çığır açan eserler, gazetelerde tefrika edilmek suretiyle ilk defa okurla buluşmuştur. Çalışmamızda Osmanlı dönemindeki gazeteler taranarak gazetecilikle ilgili olan romanlar incenmiş; Türk romanının doğuş sürecinde basının romana etkisi, gazete-roman ve romancı-gazeteci-iktidar ilişkisi üzerine bir değerlendirme yapılmıştır.
  • Öğe
    Ahmet Mithat Efendi’nin romanlarında Üsküdar
    (Üsküdar Belediyesi Kültür Ve Sosyal İşler Müdürlüğü, 2012-11) Korkmaz, Ferhat
    Ahmet Mithat Efendi, otuzu aşkın romanıyla Türk toplumuna roman okumayı ve yazmayı öğreten edebiyatçımızdır. Romanlarını yazdığı ve ikbalinin en parıltılı günlerini yaşadığı 1874-1908 yılları -1876’ya kadar Rodos’ta sürgün olsa da- arasındaki otuz dört yıl, Osmanlı ülkesi ve payitahtının siyasi, ekonomik ve düşünsel bakımlardan çok hareketli bir dönemidir. Onun romanlarında medeni dünyanın ve İmparatorluk ailesinin bütün fertleri ve mekânları yer alır. Yazın hayatı boyunca neredeyse her yıl bir roman telif eden Ahmet Mithat Efendi, uzak coğrafyalara ilgi duyduğu kadar yaşadığı dönemin İstanbul’unu büyük bir ustalıkla eserlerine yansıtmıştır. Her şeyden önce Ahmet Mithat Efendi bir İstanbul âşığıdır. Beykoz’u ikamet yeri olarak seçen ve İstanbul’un Avrupa yakasındaki matbaasında çalışan Ahmet Mithat Efendi’nin Akbaba’dan bindiği Şirket-i Hayriyye Vapuru Üsküdar’dan geçer. Romanına otobiyografik hususiyetleri taşımaktan hoşlanan bu büyük romancının eserlerinde 1880’den 1912’ye kadar neredeyse her gün gördüğü Üsküdar’ın daima önemli bir yeri olmuştur. Romanlarına yaşadığı kenti bir fon olarak ve genellikle realist bir anlayışla yansıtan Ahmet Mithat Efendi’nin birçok romanında Üsküdar, bütün canlı tasvirleriyle yerini alır. Kimi romanlarının büyük bölümü Üsküdar’da geçer. Bu vesileyle Üsküdar, şaşaalı yaşamının son günlerini yaşayan büyük bir İmparatorluktan bütün güzelliğiyle günümüze ışır. Çalışmamızda Ahmet Mithat Efendi’nin romanlarında Üsküdar ele alınacak, seçilen mekânın roman unsurları üzerindeki tesirleri incelenecektir