6 sonuçlar
Arama Sonuçları
Listeleniyor 1 - 6 / 6
Öğe XIX. Yüzyıl Türk yazınında Osmanlı-Rus barışına bir katkı denemesi: Acâyib-İ Âlem(HİKMET-Akademik Edebiyat Dergisi, 2015-10-30) Korkmaz, FerhatOsmanlı Devleti ile Rusya arasında ilk ilişkiler XV. Yüzyılda III. Ivan döneminde ticari nedenle başlar. Değişen jeopolitik ve jeostratejik dengeler dolayısıyla XVII. yüzyıldan itibaren bozulmaya başlayan Osmanlı-Rus ilişkileri, Bolşevik ihtilaline kadar neredeyse sürekli bir savaş şeklinde devam eder. XIX. yüzyılda ise bu çatışmalar zirve noktasına ulaşır, neredeyse yirmi yılda büyük bir savaş yapılır ve tarifsiz acılar yaşanır. Özellikle Rusların Osmanlı Devleti içinde yaşayan azınlıkları isyana teşvik etmesi, Osmanlı birliğini parçaladığı gibi bozulan ilişkinin temel gerekçesidir. Kırım, Balkan ve Kafkas coğrafyası zemininde meydana gelen bu savaşlar, milletlerin edebiyatlarına, kültürlerine ve sanatlarına önemli ölçüde yansır. Türk kültür ve edebiyat tarihinde Rus kültürü ve coğrafyası, ilk defa milletler arası hoşgörü ve barış temelinde, Ahmet Mithat Efendi’nin 1882’de yazdığı Acâyib-i Âlem romanında ele alınır. Roman, konu ve teması bakımından cesur olduğu kadar, ulusların kaynaşması ve barışın tesisi noktasında öncü kimliğiyle dikkat çeker. Çalışmamızda XIX. yüzyılda yazılmış bu Türk romanından hareketle Osmanlı-Rus devlet ilişkileri, insan ilişkileri, ekonomik ve demografik yapı, tarihi ve kültürel izler vs. bakımlardan Rus coğrafyası incelenecektir. Çalışmamız, arkeolojik bir araştırma hüviyetinde olup XIX. yüzyıl Türk romanında Rus algısını saptamak ve Rus imgesinin oluşum koşulları üzerinde araştırma yapma amacını taşımaktadır.Öğe Ahmet Mithat Efendi’nin ilk romanlarında Mısır ve Mısırlılar(Atatürk Üniversitesi, 2011-06) Korkmaz, FerhatAhmet Mithat Efendi, Şemsettin Sami’den sonra ikinci telif romanı yazan Türk romancısıdır. Osmanlı Devleti açısından 18. Yüzyıldan itibaren başlayan Mısır sorunu, 19. Yüzyılda özellikle Kavalalı Mehmet Ali Paşa döneminde en karmaşık halini alır. 1517’de fethedilen; ancak 1882’de Osmanlı Devleti’nin elinden çıkan Mısır bu ilk romancılarımızın ilgisini çekmiş ve Tanzimat dönemi romanlarında bu ülkeye ait kimi konular işlenmiştir. Tanzimat romanında Mısır coğrafyası mekân olarak kullanılmış, roman yazarları ise romanlarının kimi bölümlerini Mısır, Mısırlılar veyahut Mısır’daki meselelere ayırmıştır. Ahmet Mithat Efendi de bir Tanzimat romancısı olarak Mısır konusuna bîgâne kalmamıştır. Onun romanlarını Osmanlı ülkesinin yaşayan halklarının siyasi, ekonomik, coğrafi, sosyal, psikolojik ve kültürel tarihi olarak değerlendirdiğimizden makalemizde, Ahmet Mithat Efendi’nin romanlarında Mısır coğrafyası ve Mısırlılar ele alınmıştırÖğe Taaffüf romanı üzerine bir değerlendirme(Batman Üniversitesi, 2017-02-06) Korkmaz, FerhatTaaffüf is an important novel written by Turkish novelist Ahmet Mithat Efendi in 1895 (h. 1313) according torealist-naturalist novel approach in general. Although realist and naturalist analyzes occupy a prominent place, the novel results according to the projection of the Romantic Movement. The realisation of facts by Sâniha as a result of crisis she faces between the religion she comes through and the life of society is the main theme of the novel.The East-West conflict is handled with a very different aspect. The importance of the novel comes from that ittransports one of the most important themes of contemporary European literature to Turkish novel with copyrightaspect. Our study has been prepared because there is not any independent analysis work on Taaffüf novel and itcontains an assessment in terms of novel theory elements.Öğe Ölümünün 100. yılında büyük bir romancıyı anmak(The Journal of Academic Social Science Studies, 2012-10) Korkmaz, FerhatAhmet Mithat Efendi who was born in 1844 and died 1912 is one of the most productive writers in Turkish literature. When Ahmet Mithat Efendi continues his education in the territory of the Balkan, he begins to work as a correspondent at Tuna newspaper thanks to Mithat Paşa. He also carries on working as a correspondent at Zevra which is a province newspaper being published in Bağdat (1869). Ahmet Mithat Efendi who comes back to İstanbul in 1871 pursues this job yet. He takes his unforgettable and monumental place in press, art, literature and culture life over 40 years except his exile years. In our study, since it passed one hundred years from his death, the aim of remembering and reminding him will be intended and also it will be gone through his works as being a novelist. On the other words, our study will be written in the identity of necrology and especially, we will deal with Ahmet Mithat Efendi’s art of the novelÖğe Ahmet Mithat Efendi’nin Cellât romanı ve erken modern Avrupa'da şiddet (1500-1800)(Journal of Turkish Studies, 2015-04) Korkmaz, FerhatAhmet Mithat Efendi, Türk edebiyatında roman sanatının öncü isimlerindendir. Şemsettin Sami ve Namık Kemal’in araladığı bu yeni türün kapısından giren Ahmet Mithat Efendi, otuzun üzerinde roman yazarak Türk romancılığının en üretken sanatçıları arasına girmeyi başarmıştır. Fazla sayıdaki romanından ötürü kendisine “ticari kaygı” yakıştırması yapılsa da esasında o, devrin meselelerine çözüm üretme amacıyla sanatını bir araç olarak kullanmıştır. Romanlarında hokkabazlık hikâyelerinden ajanlık faaliyetlerine kadar birçok önemli konu vardır. Ayrıca gazeteci olduğu için sanatında Osmanlı ülkesinin sorunları üzerine eğildiği kadar Orta Doğu, Afrika, Amerika ve Avrupa’nın meseleleri ve tarihiyle de ilgilenmiştir. Avrupa tarihinin iç içe olduğu şiddet, bu dönemde Ahmet Mithat Efendi’nin dikkatini çekmiş, Cellât adlı romanıyla kurgusal bir ortamda bunu okurun beğenisine sunmak istemiştir. Cellât, şiddetin temsilinin amaçlandığı ilk Türk romanıdır ve romanda Türk okuru için vaka akışı dikkatle gözetilmiştir. Romanda bulunan kimi sahneler, modern izleyicinin görmeye dayanamayacağı türden infaz, işkence ve şiddet sahneleri içermektedir. Tarihsel gerçeklikleri romanına yansıtmaktan hoşlanan Ahmet Mithat Efendi, Cellât’ta bir cellâdın ve oğlunun şiddet içinde geçen hayatını Avrupa tarihiyle koşut tutarak anlatır. Napolyon’un Elbe adasındaki sürgünden dönüp Waterloo Savaşı’na sonuna kadar süren yüz günlük iktidarı zamanında geçen olaylar, büyük bir romancı dehasıyla kurgusal ortamda anlatılmaktadır. Çalışmamızda, Cellât romanındaki kurgusal ortam göz önünde tutularak erken modern Avrupa’da (1500-1800) şiddet ele alınacaktırÖğe İlk dönem romancılığımızda dikkat çeken bir cemiyet(Batman Üniversitesi, 2012-04) Korkmaz, FerhatAhmet Mithat Efendi’nin birbirini takip eden, ikisini de 1875’te yazdığı Hasan Mellah yahut Sır İçinde Esrâr ve Zeyl-i Hasan Mellâh yahut Sır İçinde Esrâr romanları, çok sesli yapısıyla dikkat çeker. Tarihsel malzemeyi kurgusal bir atmosferde işlemekten hoşlanan Ahmet Mithat Efendi, romanlarında yarattığı karakterleri ölümsüzleştirmeyi başarmıştır. Bu unutulmayan karakterlerden biri de Orta Doğu, Avrupa ve Afrika’da gezerek ajanlık yapan, iç karışıklıklar yaratarak ülke iktidarlarını dönüştürmeyi planlayan ve gerçek adı Domingo Badia Y Leblich olan Dominico Badia’dır. Fenelon’un Telemak ve Alexander Dumas Pere’in Monte Cristo Kontu romanlarından ilham alan Ahmet Mithat Efendi, protagonist olan Hasan Mellâh vasıtasıyla bir yandan Telemakhos’un yerli biçimini ortaya koyarken bir yandan da Dominico Badia’nın takibi sayesinde Avrupa, Afrika ve Orta Doğu’daki siyasal mücadeleleri romanına taşır. Romanın antagonisti olan Domingo Badia Y Leblich’in, Yeni Osmanlılar cemiyetine ilham kaynağı olan Carbonari cemiyetine üye olması araştırmamızın çekirdeğini oluşturmaktadır. Çalışmamızda romanın fiksiyonel niteliğini göz önünde tutarak Carbonari cemiyetinin yapısını ve romancının bu cemiyete bakışını değerlendireceğiz.