Arama Sonuçları

Listeleniyor 1 - 10 / 22
  • Öğe
    Dijital eğitimde eşitsizlikler : Kırsal-kentsel ayrımlar ve sosyoekonomik farklılaşmalar
    (İnsan ve Toplum / The Journal of Humanity and Society, 2020-12) Nerse, Serdar
    Gelir ve ekonomi temelli eşitsizliklerin yanı sıra toplumu doğrudan etkileyen “sosyal eşitsizlikler” de yeterince anlaşılamamıştır. Bu nedenle farklı bileşenlerle eşitsizlikler en iyi ihtimalle ölçülmekte ve incelenmektedir. Sosyal eşitsizlik; yeni durum, olay ve sorunların gelişmesi nedeniyle göreceli olarak bir dizi yeni boyut, beklenti ve sonuç ortaya çıkarmaktadır. Küresel ve ulusal ölçekte yaşanan yeni gelişme, genişleme ve daralmalar, eğitimde eşitsizliğin tekrar tartışılması gerektiğini ortaya çıkarmıştır. Bu çalışmada da kırsal-kentsel ayrımlar ile sosyoekonomik farklılaşmalar temelinde Covid-19 salgını sürecinde dijital eğitimde ortaya çıkan eşitsizlikler incelenmiştir. Bu iki ayrıma bağlı olarak salgın sürecinde evde uzaktan eğitime katılmaya çalışan üniversite öğrencilerinin dijital medya, internet, bilgi ve iletişim teknolojilerine (DİB) erişim ve kullanımlarındaki eşitsizliklerin ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Yaş, cinsiyet, ikamet yeri, okuduğu sınıf ve sosyoekonomik statüsüne göre 3 ayrı üniversiteden seçilen toplam 16 öğrenci araştırmaya dâhil edilmiştir. Nitel yöntemin uygulandığı araştırmada, veriler, derinlemesine görüşmelerle elde edilmiştir. Görüşme verileri, Maxqda nitel veri analiz programıyla kategorileştirilmiş ve temalara dönüştürülmüştür. Açık, eksenel ve seçici kodlama neticesinde birleştirilen kategori ve temalar görselleştirilmiştir. Katılımcıların bireysel ve aile özellikleri, okulların çevresi ve mali kaynak durumları, kalkınma, özgürleşme, kültürlenme faktörleri etkileşimli şekilde eşitsizliği ortaya çıkarıcı etkiye sahip olduğu gibi dijital eğitim eşitsizliğinde kırsal-kentsel ayrım ve sosyoekonomik farklılaşmaların belirgin olduğu görülmektedir.
  • Öğe
    Kırsal alandaki yaşlıların ölüm yeri ve ölüm deneyimi arasındaki ilişki
    (Sosyal ve Kültürel Araştırmalar Dergisi (SKAD), 2020-12-31) Nerse, Serdar
    Çalışmada, çoğunlukla sağlık, din, hukuk gibi alanlarda yer bulan ölüm konusu, sosyolojik bir perspektife değerlendirilmiştir. Bu bağlamda, yaşlıların ölüm deneyimleri (iyi ve mutlu ölüm) esas alınarak ölüm yeriyle ilişkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Ölüm yeriyle iyi / mutlu ölüm arasındaki ilişkiyi tespit etmek için 65 yaş ve üstü bireyler demografk, sosyo-ekonomik, sağlık özelliklerine göre tespit edilmiştir. Çalışmada ölüm olayı esas alındığından, amacımıza uygun çok aşamalı bir örneklemle belirlenen toplam 102 katılımcının yakını veya bakıcısına anket uygulanmıştır. Katılımcıların belirlenmesinde temel özelliklerin yanı sıra ) farklı kırsal kesimlerden hastalık tipine sahip olanlar ile ii) eğitimli ve yüksek gelirli yaşlılar karşılaştırılmıştır. Yaşlıların yakını ve bakıcılarının verdikleri cevaplara göre ölüme ilişkin fziksel ve psikolojik durum gözlemlenmiştir. Çalışma sonucunda yaşlı bireylerin temel özellikleri ile sınıfsal konumlarına bağlı olarak, ölüm yeri ve ölüm modelleri arasında bir farklılaşma olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
  • Öğe
    Çocuk tüketim alışkanlığında farklılıklar ve toplumsal yeri
    (İksad Yayınevi, 2017-12) Nerse, Serdar
    Bu çalışmada, çocukların tüketim alışkanlıkları araştırılarak, çocuk sosyolojisi ve tüketimine ilişkin kavramsal katkıda bulunmayı amaçlamaktayız. Çocukların tüketimi konusunda giderek artan bir araştırma grubu mevcut olmasına rağmen, çocuklar ve çocukluk genellikle yalnızca tüketimin gerçekleştiği bağlamlardan biri olarak görülmektedir. Ayrıca, tüketim uygulamaları, çocukların beceriksiz (çocuk) yetkin (yetişkin) tüketiciye taşınması şeklinde sosyalleştiği bir şey olarak görülüyor. Güçlendirilmiş ve istismar edilen çocuk tüketiciler arasında da ayrımlar bulunurken, aynı zamanda çocuklar tüketim kültürü olabilecek ilişkiler de üretmektedir. Diğer taraftan, tüketim alışkanlığı çoğunlukla, çocukluk deneyimi dışında duran bir alışkanlık olduğundan bunun bir sonucu olarak sömürücü ve yönlendirilemeyen, çocuğun yaşamında yetki sahibi olan, bir şey olarak görülmektedir. Bu çalışma, sosyal bilimler alanında gerçekleştirilen varsayımların ötesine geçerek, 6-10 yaş arası bir çocuk grubuyla tüketim biçimlerini öğrenmeye ilişkin bir uygulamaya dayanmaktadır. Çocukların tüketim alışkanlıklarını detaylı bir şekilde anlatılabilmesi için derinlemesine görüşme tekniği tercih edilmiştir. Çocukların alışveriş gezileri ve günlük hayattaki kültürel, oyun ve diğer eğlence tüketimlerine ilişkin sorulara yer verilmiştir. Çocukların tüketim yolları ve farklılıkları araştırılmış ve özellikle aile, akran grupları ve piyasa etkisi incelenmiştir. Dolayısıyla, çocukların tüketim uygulamasında, yalnızca küçük tüketicilerden ziyade tüketim yönlerini içeren kendi toplumsal dünyalarını sürekli yaratan ve yeniden yaratan sosyal aktörler olduklarına dair özgün bir bakış açısı sağlanması amaçlanmaktadır
  • Öğe
    Çocuklarda korku kültürünün oluşumuna ilişkin bir karşılaştırma: gerçek ve sanal gerçeklik
    (İksad Yayınevi, 2017-10) Nerse, Serdar
    çinde yaşadığımız çağda bilgiye erişim ve iletişim eskiye oranla çok daha kolay bir şekilde ulaşılabilir durumdadır. Bilgi erişimi; özellikle kitle iletişim araçları, sosyal medya uygulamaları ve son dönemde bunların tamamının altyapısı durumunda olan internet ile çok daha kolay bir duruma gelmiştir. İnternet; söylentiler ve çeşitli uygulamalar ile korku alanı ve kaos ortamı da olmaya başlamıştır. Bireysel iyinin oluşumunda olduğu gibi toplumsallaşmanın oluşum ve hareket halinde de geçmişten günümüze şiddet ve korku olguları siyasal ve kültürel alanda birlikte yer bulmuşlardır. Korku olgusu, siyasal olarak toplumların yönetim biçimleri ve kültürel olarak da yaşayış biçimlerine kadar önemli bir yer tutmuştur. Bir yaşayış biçimi olarak korku, Frankfurt Okulu’ndan Max Horkheimer’ın da üstünde durduğu medya kavramıyla araçsal bir biçimde verilmekte ve sonrasında toplumun ideal ve hedefleri değiştirilerek ya da alınarak amaçsallaştırılmaktadır. İnternet ve sanal hayat güvenliği, toplumsal güvensizlik, internet ile yayılan söylentiler, riskler sonrasında çocuklarda korkuların nasıl oluştuğu bu çalışmanın temel amacıdır. İnternet korku ve risklerini öğrenmek üzere çocuklara bir anket formuyla sorular yöneltilmiştir. Araştırmada tabakalı ve sistematik örnekleme kullanılmıştır. Elde edilen veriler, SPSS analiz programı ile analiz edilmiştir. Çalışma neticesinde, gerçek ve sanal ortamdaki benzer ve farklı korkular, gerçek hayatın yerine geçmeye başlayan sanal ortamda korkunun yerine ilişkin değerlendirmelerde bulunulmuştur.
  • Öğe
    Çevrimiçi topluluklar: kimlik, sınıf ve sermaye
    (Duvar Yayınları, 2020-12) Nerse, Serdar
  • Öğe
    Kırsal-kentsel algılamalar ve alan sorunu olarak pandemiler
    (Nobel Akademik Yayıncılık, 2020) Nerse, Serdar
    COVID-19 virüsünün kaynağı ve yayılma alanının yabancı ve uzak bir yer (Wuhan) ve öteki (Asyalı) bir kimlikle ilişkili olduğu ilk haftalardaki nispeten lakayt tutumlar, tehlike sınırlar ötesinde hızla yayılmaya ve eve yaklaşmaya başlayınca yerini hızla artan toplumsal kaygıya bıraktı ve beraberinde medya ilgisi de hızla yükseldi. Bugünlerde ve daha sonrasında artık tehlike evin içine girdiğinde insanlar COVID-19 risklerine rasyonel veya rasyonel olmayan çeşitli tepkiler verdiler. Bu durumda denilebilir ki farklı yerlerde, geçmişte ve şimdi farklı deneyimler yaşayan bireyler ve topluluklar pandemiyi de farklı şekillerde deneyimlemekte, ona farklı anlamlar yüklemekte ve farklı tepkiler göstermektedirler. Pandeminin fiziki/biyolojik nedenlerini ve sonuçlarını anlamanın gerekli ve önemli olması kadar insanların onu nasıl deneyimlediklerini, yaşam dünyalarında onu nasıl ve hangi yollarla anlamlandırdıklarını anlamak da en az önceki kadar gerekli ve önemlidir. Hiç şüphesiz bu ödev sosyal bilimcilerin omuzlarındaki bir sorumluluktur. Pandemiden etkilenen alanların yerel bağlamlarının temel sosyal ve kültürel özelliklerini anlamak ve bunların pandemi müdahalelerine ilişkin stratejileri ve uygulamaları nasıl doğrudan etkileyeceğini öngörebilmek için sosyal bilimciler ve uygulayıcılar arasındaki işbirliği hayati önem taşımaktadır. Pandemileri daha iyi kontrol etmek ve hazırlanmak için onların sosyal, kültürel, ekonomik ve politik bağlamlarını araştırmak gerekmektedir. Bu kitap işte bu ödeve odaklanarak COVID-19 özelinde pandemi gerçekliğine ilişkin bilgi ve anlayışımızın gelişmesine mütevazı bir katkı sunmayı amaçlamaktadır. Oldukça kapsamlı beş kısım ve yirmi üç bölümden oluşan kitap, doğa ve insan kaynaklı afetler gerçeğine yönelik süreklilik arz eden bir akademik ilginin ürünüdür ve COVID-19 özelinde pandemilere çok disiplinli bir bakış sunmaktadır. Bu yönüyle kitap, okuyucuya birbirinden farklı perspektiflerle pandemi olgusuna nasıl yaklaşılabileceğini görme şansı vermektedir. Bunu yaparken alanında deneyimli akademisyenleri bir araya getirmenin yanı sıra genç ve yetenekli araştırmacılara da alan açan kitap, modernitenin pandemik hâllerine sorgulayıcı bir ışık tutmaktadır.
  • Öğe
    Suriyeli mültecilerin geçici koruma ve müstakbel vatandaşlığına ilişkin kaygılar
    (Amasya Üniversitesi, 2016-12) Türk, Emrullah; Nerse, Serdar
  • Öğe
    Dijital sosyal teoriye giriş: yapı, fail ve eylem etkileşiminde değişim
    (Adıyaman Üniversitesi, 2020-12-31) Nerse, Serdar
    Bu makale, dijital sosyal teoride aktör, yapı ve eylem tartışmasını özetlemektedir. Sosyolojik teorilerde yapısal belirleyiciler sürekli değişmektedir. Sosyal teori tartışmalarındaki makro ve mikro yönelimli aktör, yapı ve eylem arasındaki eylemsel ilişkideki değişimlerin benzeri dijital düzlemde de gerçekleşmektedir. Çalışmada da dijital medya araçları, internet, bilgi iletişim teknolojileri sayesinde çevrimiçi alana kayan bu ilişki tartışılmaktadır. Çalışmada, ağ teorisindeki aktör-eylemyapı ilişkisi bireysel aktör, organizasyonel yapı, kolektif formasyonlar ve dijital sunum/ağ içerikleri kombinasyonlarıyla verilmiştir. Bu eylemselliklerin etkileşim biçimleri yeni bir teorik perspektifle değerlendirilmiştir. Dijital toplumsal yapıda aktör eylemlerinin medya üretimi, çıktı, sunum ile tüketim biçimlerini de kapsayan şekilde değiştiğinden, teknolojik gelişimin bir sonucu olarak dijital ortamda aktörlerin yapıyla eylemsel ilişkisinin tanımlanması ve birey veya insan olmayanların eylemsel ilişkisinin vurgulanması amaçlanmaktadır. Bu değişim ekolojik ağlarla bütünleşme, birleşme/köprüleme, çerçevelenme, kümelenme/ yoğunlaşma ve sosyal bulaşma/yayılma şeklinde gerçekleşmektedir.
  • Öğe
    Batman'da suç mağduriyeti korkusu ve riskinin değerlendirilmesi
    (İksad Yayınevi, 2017-08) Nerse, Serdar
    Bu çalışmada, Batman’da yaşayan 15 yaş ve üstü kadınların suç mağduriyetini algılayış biçimleri, suç mağduriyetini tetikleyen toplumsal değişkenleri neticesinde suçluluğa ilişkin korku düzeyleri incelenmiştir. Çalışma, genel bir literatür çerçevesi içinde korku ve riskin ayrımı, suçluluk, suçluluk düzeyi ve suçluluk mağduriyetinde toplumsal değişkenlerin etkileri ele alındıktan sonra, kadınların suç mağduriyetleri de çeşitli modelleriyle değerlendirilmiştir. Çalışma, Batman ve Şırnak illerinde yürütülmüş olup, Batman’da 90 ve Şırnak’ta 65 kişilik bir örneklem grubuyla gerçekleştirilmiştir. Dolayısıyla, çalışmanın güvenilirliği için Batman ve Şırnak illerinin oluşturduğu evrenin nüfus yapısı dikkate alınarak her iki ilden farklı oranlarda katılımcı araştırmaya dahil edilmiştir. Katılımcılar; yaş, eğitim durumu, gelir durumu, medeni durum ve meslek yapısı gibi genel değişkenlerin yanı sıra özel kriterlere dikkat edilerek seçilmiştir. Nicel yöntem esaslarına göre yürütülen çalışmadaki katılımcılar da tabakalı ve basit tesadüfi örnekleme tipiyle seçilmiştir. Çalışmada suç mağduriyet düzeyinin Şehirlere göre farklılığının yanı sıra, korkunun en çok hangi il ve kesimde hissedildiği ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Dış değişkenlerin suç mağduriyeti ve korku oluşumu üzerindeki etkileri de bu bağlamda ele alınmıştır
  • Öğe
    Çocuk filmlerinin değişimi: farklılaşma, süreklilik ve dijital imkanlar
    (Çizgi Kitabevi, 2020) Nerse, Serdar
    Bütün sosyal, kültürel ve sanatsal pratikler gibi sinema da zaman içindeki yolculuğunda büyük dönüşümler yaşadı. Yirminci yüzyılın teknolojik gelişmelerine bağlı olarak sessiz ve siyah-beyaz sinemaya bu yolculuğunda ses ve renk katıldı. Yirmi birinci yüzyıla gelindiğinde ise toplumsal alanların tamamında yaşanan dijitalleşme süreci sinemayı da etkiledi. Artık film izlemek için herhangi bir sinema salonuna gitmenize gerek kalmadı. İnternet bağlantısı olan herhangi bir televizyon, bilgisayar, tablet veya cep telefonundan film izleyebilme imkânı doğdu. Başta Netflix olmak üzere Tivibu, PuhuTV, Filmbox, beIN Connect, MUBI, YouTube gibi dijital platformlar film yapım, pazarlama ve izleme pratiklerini büyük oranda değiştirdiler. Bu anlamda beyaz perde, dijital perdeye dönüştü.