Arama Sonuçları

Listeleniyor 1 - 5 / 5
  • Öğe
    II. Dünya Savaşı yıllarında İngiliz Büyükelçiliği’nin Erken Cumhuriyet Devri lider kadrosu üzerine değerlendirmeleri (23 Kasım 1942)
    (İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi, 2020-06-30) Turan, Orhan
    Türkiye, Mihver ve Müttefik devletlerle imzaladığı antlaşmalarla II. Dünya Savaşı’nın dışında kalmaya çalışmıştır. Başka bir deyişle Türk devlet adamları genel politikalarını savaşa dâhil olmama üzerine inşa etti. Bu yüzden Türkiye’nin II. Dünya Savaşı’ndaki politikaları savaşın gidişatına göre değişiklikler gösterdi. Dolayısıyla Türkiye, Almanya ve İngiltere’nin kendi tarafında savaşa girmesi noktasında rekabet sahası oldu. Özellikle bu doğrultuda İngiltere dünyanın birçok yerinde olduğu gibi Türkiye’de de önde gelen kişiler üzerinde raporlar hazırlatmış; dönem dönem dış politikasını mevcut notlar doğrultusunda şekillendirmiştir. Bu bağlamda çalışmada İngiliz Büyükelçiliği’nde Müsteşar olarak görev yapan Sir Alexander Knox Helm’in Türkiye’nin politik ve askerî hayatına yön veren kişiler hakkındaki tahlilleri ve gözlemleri yer almıştır. Mevcut notlar Türk Hükümeti’nin önde gelen üyeleri arasındaki ilişkileri ve önceki Türk Hükümetleri ile olan bağlantıları üzerine değerlendirmeleri kapsamaktadır.
  • Öğe
    Mondros Mütarekesi sonrası İngiltere’nin Kürt Politikası ve Kürt talepleri (1918-1919)
    (ETÜ Yayınevi, 2019) Turan, Orhan
    ngiltere Ortadoğu politikasındaki hedeflerine Mondros Mütarekesi ile ulaştı. Bunlar Irak petrolü ve Boğazların kontrolü idi. Irak petrollerinin ve Hindistan yolu üzerindeki Süveyş Kanalı’nın güvenliği için Anadolu’da İngiltere güdümlü devlet ya da devletçiler kurulmalıydı. Buradaki sorun ise bunun hangi devlet veya devletler aracılığıyla gerçekleştirileceği idi. Bu bağlamda İngiltere, Türkiye ile Rusya arasına bir set çekmek için Amerika himayesinde bir Ermenistan devleti kurmak istedi. Diğer yandan ise İngilizlere göre; petrol bölgesinde oturan Kürtler tüm ümitlerini kendilerine bağlamıştı. İngiltere, Rusya’ya karşı kurmak istediği seti Kürtlerle tamamlamak ve onları Türklere, Araplara ve İran’a karşı kullanmak istiyordu. Kürtleri, İngiltere için önemli kılan Irak petrolleriydi. I. Dünya Savaşı’ndan sonra İngiliz yönetiminin değişik devlet kademelerinde çeşitli “Kürdistan” önerileri gündeme geldi. Bu tekliflerden birisi için ön hazırlıklarını yapmak üzere Binbaşı E. W. C. Noel, 1919 yılı başlarında Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya gönderildi. Onun aracılığıyla bölgedeki Kürt aşiret şefleriyle bağlantı kuruldu. Aşiretlerin Türklerden uzaklaşarak İngiliz tarafına geçirilmesi için büyük uğraş verildi. Ayrıca Kürtler üzerinde etkili olabileceği düşünülen önde gelen Kürt lider ve entelektüelleriyle de bağlantı kuruldu. Bu çalışmada İngiliz arşiv belgeleri ve akademik kaynaklardan hareket edilerek Mondros Mütarekesi sonrasında 1918-1919 yılları arasında İngiltere’nin Ortadoğu politikası çerçevesinde bölgeyi şekillendirmek istemesine, bölgeye bir aktör olarak etkisine, Kürt aşiret liderleri ile ilişkilerine, Kürt liderlerin İngiltere’den taleplerine, Kürt-Ermeni ve Türk-Kürt ilişkileri ile Anadolu’da başlayan Milli Mücadele hareketine bakışı ve bölgede aldığı konuma değinilmiştir
  • Öğe
    İngiltere’nin Transkafkasya politikası çerçevesinde Azerbaycan ile ilgili değerlendirmeleri (1917-1921)
    (Atatürk Araştırma Merkezi, 2018) Turan, Orhan
    I. Dünya Savaşı (1914-1918) arasında Osmanlı ve Rus orduları arasında çarpışmaların başlamasıyla Kafkasya Cephesi oluşmuştur. Dünya tarihinde yeni bir safhanın başlangıcını oluşturan Bolşevik İhtilâli aynı zamanda büyük bir coğrafyanın şekillenmesindeki rolüyle de tarihteki yerini almıştır. Türk dünyası tarihi açısından da çok önemli olan ihtilâl, I. Dünya Savaşı’nın sürdüğü dönemde ortaya çıkmıştır. Bolşevik Devrimi sonrasında iktidarı ele geçiren Lenin Hükümeti, 3 Mart 1918’de İttifak Devletleri ile Brest-Litovsk Antlaşmasını imzalayarak savaşı sona erdirdi. Dolayısıyla Kafkasya’daki milletler de Lenin’in yayımladığı bildiriye dayanarak bağımsızlık faaliyetlerine girişti. Bu bağlamda Azerbaycan coğrafyadaki diğer milletler olan Gürcistan ve Ermenistan ile birlikte bağımsızlığını ilan etti. I. Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru 28 Mayıs 1918’de Türk-Müslüman dünyasında kurulan ilk bağımsız cumhuriyet olarak Azerbaycan Halk Cumhuriyeti kuruldu. Ancak başkent Bakü, Taşnak-Bolşevik işgali altındaydı. Azerbaycan bağımsızlığını kazanmasına rağmen 1918 yazında Bakü; Osmanlı Devleti, Almanya, İngiltere ve Bolşevik Rusya arasındaki siyasi, askeri tartışmaların odak noktası haline geldi. Bir yandan da Kafkasya Cephesi’nde önemli askeri operasyonlarla Bakü petrolleri için mücadele edilmektedir. Dolayısıyla Bakü’nün ele geçirilmesi için bir yarış söz konusuydu. Dolayısıyla askeri ve stratejik konuma sahip Azerbaycan dünyanın güçlü devletlerinin rekabet hedefine dönüştü. Bu noktada Nuri Paşa’nın komutanlığını yaptığı Kafkas İslam Ordusu 15 Eylül 1918’de Bakü’yü ele geçirdi. Şehir kurtarılarak Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nin başkenti yapıldı. Ancak 30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi’nin şartları gereği Osmanlı Ordusu buradan çekilmek zorunda kaldı. Bundan sonra İngiltere başta Bakü olmak üzere Kafkasya’daki önemli noktaları işgal etti. İngiltere bu işgallerle Bolşevik Rusya ve Osmanlı Devleti’nin bağlantısını kesecek şekilde Kafkas Seddi’ni kurdu. Böylece küresel güç İngiltere 1918-1920 arasında Kafkasya’da askeri ve siyasi açıdan etkili olmaya başladı. Bölge ile ilgili askeri, siyasi, iktisadi rapor ve değerlendirmeler Londra’ya gönderilmeye başlanmıştır. Adı geçen dönem içerisinde İngiliz arşiv belge ve raporları ağırlıklı olmak üzere ve ek olarak diğer arşiv kaynakları doğrultusunda planlanan bu tebliğin amacı Transkafkasya coğrafyası, Osmanlı Devleti’nin bölgeye olan ilgisi, Azerbaycan’ın milli mücadelesi, Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nin kurulması, Osmanlı-Azerbaycan ilişkileri, İngiltere’nin Bakü’yü işgali ve faaliyetleri, Bolşevik Rusya’nın Transkafkasya’yı etkisi altına alması ve işgali ile Türk-Rus Antlaşmasının sonuçları, arşiv belgelerine dayanılarak irdelenecektir.