4 sonuçlar
Arama Sonuçları
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Öğe İngiliz Büyükelçisi Gerard Lowther’in gözünden Osmanlı Devleti’nin dış ilişkileri (1908-1909)(Ankara Üniversitesi, 2018-09-20) Turan, OrhanGerard Lowther 1908 yılında İstanbul’da Büyükelçilik yapmak üzere İngiliz Hükümeti tarafından görevlendirilmiş ve bu vazifeyi 1913 yılına kadar sürdürmüştür. Çalışma İngiliz Büyükelçiliği yıllık raporlarında incelenen dönemin dış politikası üzerinedir. II. Meşrutiyet’in ilan edilmesinden sonra Osmanlı Devleti’nin takip ettiği dış politikayı, Meşrutiyet rejimine geçişi ve yeni rejime Avrupa devletlerinin bakış açısını İngiltere’nin gözünden irdelemeyi amaçlamaktadır. Makalede II. Meşrutiyet’in ilk yılında (1908-1909) Osmanlı Devleti’nin dış siyasetindeki gelişmelerin İngiliz Büyükelçiliği yıllık raporlarına nasıl yansıdığı incelenmeye çalışılmaktadır.Öğe II. Meşrutiyet’in ilanına ilişkin İngiliz Büyükelçiliğinin değerlendirmeleri(Atatürk Üniversitesi, 2018-06-28) Turan, OrhanJön Türk hareketi Osmanlı tarihinin son evresinde en önemli sosyal ve siyasi harekettir. İttihâd ve Terakkî’ye giden süreçte devlet temelinden sarsılmıştır. İmparatorluğun son yüzyılına damgasını vuran gelişmelerden biri Meşrutiyet yönetimine geçiş olmuştur. I.Meşrutiyet 23 Aralık 1876’da ilan edilerek ilk kez Anayasal bir dönem başlamıştır. Ancak bu süreç kısa ömürlü olmuştur. II.Meşrutiyet yıkılmakta olan Osmanlı Devleti’ni kurtarmak amacıyla ve uzun süren bir baskı dönemine tepki olarak tekrar ilan edilmiştir. 1908’de yurt içinde ve dışında gelişen olaylar üzerine İttihâd ve Terakkî Cemiyeti harekete geçmeye karar vermiştir. İkinci kez ilan edilen Meşrutiyet’in doğuşu, uygulanması, Avrupa’daki yankıları, dış ilişkilere etkisi genel olarak çalışmanın sınırlarını çizmiştir. Bu doğrultuda II.Meşrutiyet’in ilanının özelde İngiliz Büyükelçiliği gözünden algılanışı ve genelde Türk-İngiliz ilişkilerinin görünümü bu çalışmanın temelini kapsayan iki esas konu olmuştur. Bu değerlendirmelerin İngiliz Büyükelçiliği’nin kaleminden çıkması İngiltere’nin Osmanlı Hükümeti ve Meşrutiyet’in ilânı hakkında neler düşündüğünü açıkça ortaya koymaktadır. Makalede yararlanılan yıllık raporlar İngiliz ulusal arşivinden alınmıştır.Öğe Ms. Pauline Espir’in Anadolu seyahati notları (7 Eylül-15 Ekim 1950)(EKEV Akademi Dergisi, 2020-06-03) Turan, Orhanİngiltere’nin İstanbul’daki Enformasyon Dairesi’nde görevli olan Ms. Pauline Espir Türkiye’nin Doğu sınırında yer alan bazı illere turistik bir gezi düzenledi. Mevcut yolculuk II. Dünya Savaşı sonrası Soğuk Savaş yıllarında gerçekleşmiştir. Seyahat, savaş sonrası gergin seyreden Türk-SSCB ilişkilerinin geldiği noktayı sınıra en yakın bölgede yapılan gözlem ve incelemelerle birlikte buradaki gelişmişlik seviyesini tespit etme amacını taşımaktaydı. İki ülke arasındaki gerginlik politikası savaş sonrasında da devam etmiştir. Türkiye’nin Doğu’suna düzenlenen bu yolculuk ve bu yolculuktaki gözlemlerine dayalı olarak ele alınan rapor, klasik İngiliz dış politikasının şekillenmesinde önemle dikkate alınan diplomatik raporlara benzemektedir. 7 Eylül-15 Ekim 1950 tarihleri arasında yapılan gezide kaleme alınan notların sunulduğu raporun içeriği mevcut dönemin Sovyet algısı, coğrafi tasvirler, resmi yetkililere dair izlenimler, etnik ve dini kökenler, iktisadî ilişkiler, folklorik öğeler, siyaset ve seçmen algısı ve yabancı misafire bakış gibi konular değerlendirilmiştir.Öğe İnönü Dönemi Türk Dış Politikası(Atatürk Üniversitesi, 2012-06) İlyas, Ahmet; Turan, Orhanİkinci Dünya Savaşı boyunca Türk dış politikasının genel eğilimi savaşa girmeme üzerine kurulmuştur. Türkiye’nin bu politikası savaşın gidişatına göre değişiklikler göstermiştir. Savaş boyunca tarafsızlık politikası izleyen Türkiye, bu politikayı uygularken kimi zaman İngiltere ve Fransa’ya yakın olmasına karşın Almanya’ya karşı da net bir tavır almaktan kaçınmıştır. Bu yüzden dış politika yapıcıları Türkiye’nin bu tavrını “aktif tarafsızlık” olarak nitelendirmektedirler. İngiltere, Fransa ve Rusya Türkiye’yi savaşa girmeye ikna etmek için birçok görüşmeler ve konferanslar yapmalarına rağmen; her defasında Türkiye savaş dışı kalmayı başarmıştır. Ancak savaşın sonunun belli olmasından sonra Türkiye kazanan tarafta yer almak için savaşa girmiştir. Savaş sonrasında ise Türkiye, Sovyet Rusya’dan gelebilecek tehlikeyi bertaraf etmek için Batı kartını kullanarak ABD ve İngiltere taraflı bir politika izlemiştir