18 sonuçlar
Arama Sonuçları
Listeleniyor 1 - 10 / 18
Öğe Küllüoba’da İlk Tunç Çağı'nda beslenme alışkanlıkları ve bölgesel karşılaştırması(Arkeoloji ve Sanat, 2019) Gündem, Can YumniÖğe Uluslararası mevzuatlar ışığında Türkiye’deki yüksek eğitim sisteminde koruma eğitimi: Genel değerlendirme ve öneriler - 1(İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 2011-12-01) Güner, Saadet; Öz, Ali Kazım; Aydın, MahmutFriends of Cultural Heritage- FOCUH (‘Kültürel Mirasın Dostları Derneği’- KUMID) in Istanbul as the Project Beneficiary and Dokuz Eylül University (DEU) in Izmir as the Project Partner carried out the Project entitled ‘EU Legislation on Cultural Heritage and Turkey’ within the framework of the ‘Civil Society Dialogue: Europe- Bridge of Knowledge Program’ between December 2006-07. In this Project, as of September 24, 2007, all EU legislations on ‘Culture’ and other international legislations published by UNESCO, COE, ICOMOS, ICOM, etc. on ‘Culture-Cultural Heritage-Conservation’ considered in ‘EU acquis communautaire’ were translated into Turkish from English (300 legislations and 2000 pages). They were published on the web site of the Project (http://www.kumid.eu/euproject/proje.html) and the Project Books within two volumes in 2007. Between 2008-09, each international legislation translated into Turkish during this Project and each article of them were analysed by the team of KUMID within the framework of various disciplines such as economy, trade, statistics, law, planning, engineering, architecture, archaeology, etc. and a draft report was prepared in 2009. This report includes three main themes: 1) Approaches and implementations of the decision makers and public instutions about the conservation of cultural heritage should be changed in parallel with contemporary and international standards as well as international engagements of the Republic of Turkey. 2) Approaches, implementations, education and training programs in each department of various disciplines related to the conservation of cultural heritage directly or indirectly in the Higher Education System of Turkey should be changed within the framework contemporary and international standards as well as international engagements of the Republic of Turkey. 3) In order to realize those themes; a) Effective public awareness on those subjects should be made. b) International and national legislations should be studied in compulsory subjects or optional courses in each department of various disciplines related to the conservation of cultural heritage directly or indirectly in the Higher Education System of Turkey. In this paper, those themes are expressed in detail. In the first part of the paper, information about ‘EU Legislation on Cultural Heritage and Turkey’ is given. In the second part, the brief history of the conservation of the cultural heritage is talked about. General analysis of the ‘International Legislation’ and ‘Education in International Legislation’ is made in the third part. In the last part of the Paper, ‘Conservation Education in the Higher Education System of Turkey’ within the Framework of the International Legislations is described in detail and some suggestions are made.Öğe Olba kazısı seramik buluntuları arkeometrik analizleri(Bilgin Kültür Sanat, 2016-01-01) Aydın, Mahmut; Akyol, Ali AkınOlba kazılarında farklı bölgelerinden ele geçen seramik buluntular arkeometrik yöntemler kullanılarak incelenmiştir. Öncelikle kodlanıp fotoğraflanarak belgelenen örneklerin renk değerleri L*a*b* renk sistemi kullanılarak belirlenmiştir. Örneklerin petrografik özellikleri ince kesit optik mikroskop analiziyle, kimyasal yapısı da XRF ve SEM-EDX analizleri ile belirlenmiştir. İnce kesit optik mikroskop analizi ile seramikler; matriks/agrega içeriği, agrega türü/ dağılımı/boyutu, gözenekliliği ve matriks kil yapısının özelliklerine göre gruplandırılmıştır. Seramiklerin pişirim sıcaklıkları 750-950°C arasında olmalıdır. Bazı örneklerin agrega içeriğinde tuğla kırığı parçaları da belirlenmiştir. Seramik örneklerin hammadde içeriğini kumtaşlarından ayrışmış yerel kayaç kırıkları oluşturmaktadır. Seramiklerin Sr ve Zr içeriklerine göre, üretimlerinde çoğunlukla karasal olmak üzere karasal/denizel hammadde karışımı kullanılmış olmalıdır. XRF analizi sonuçlarına göre seramik örnekler 2 grup halinde sınıflandırılmıştır. SEM-EDX analizi, seramiklerin gövde ve astarlı yüzeylerinin homojen bir yapıya sahip olmadığını göstermiştir.Öğe Cavalries in the neo Assur army (pithaillu)(Davut YİĞİTPAŞA, 2019-06-28) Kaçmaz Levent, Esra; Biber, HanifiAssur askeri tarihinde ordunun en önemli kolunu bağımsız bir birim olan süvariler oluşturmuştur. Assur’da MÖ 1. bin yılda ilk kez karşımıza çıkan süvariler, düzenli savaşçı bir birlik olarak ilk kez II. Assurnasirpal (MÖ 883-859) Dönemi saray kabartmalarında tasvir edilmiştir. Okçu, kalkan taşıyıcı ve mızrakçıdan oluşan süvari sınıfı, savaş arabalarının kullanılamadığı ya da kısıtlı kullanılabildiği çamurlu alanlar, ırmaklar, suyolları, dağlık ve tepelik kırsal kesimler, ormanlık alanlar gibi engebeli ve zor arazilerde savaşabilmenin avantajına sahipti. Dahası süvarileri, zırh ve mızrak gibi silahların da etkisiyle savaş arabalarının girmekte zorlandığı elverişsiz bölgelerde en ağır silahlarla donatılmış düşmanlarına karşı savaş arabalarının yerini alabilecek etkin bir sınıf haline getiren etken süvarilerin ani baskın yapabilme özelliğinin olmasıdır. MÖ 8. yüzyıldan itibaren, Assur ordusunda okçu ve mızrakçılardan oluşan pithaillu veya sa pethalli süvari birlikleri, zor arazilerde görevlendirilmek için eğitilmiş atlı ekiplerdi. Süvariler, birincil görevleri ne olursa olsun, ordunun ihtiyaçlarına göre diğer görevlerde de yer alabiliyorlardı. II. Assurnasirpal (MÖ 883-859) III. Salmanesser (MÖ 858-824) ve III. TiglatPileser (MÖ 745-727) dönemine ait kabartmalarda, mızrakçı ve okçular çift olarak savaşmış, okçu atış yaparken; yanındaki mızrakçı atının dizginini tutar vaziyette tasvir edilmiştir. Bu zamanda binicilik henüz pek fazla bir gelişme gösterememiştir. Süvariler, ata eyersiz, üzengisiz olarak binmekte ve atı kolayca yönetemeyecekleri bir biçimde arkaya doğru oturmaktaydılar. Dahası süvarilerin giyindikleri zırh, kuşandıkları kalkan ve giydikleri ağır çizmeler, süvarilerin hareketini büyük ölçüde sınırlamaktaydı. II. Sargon (MÖ 721-705) döneminde süvari sınıfında birtakım gelişmeler olmuştur. Atların zırhla kaplanması bu dönemde görülmüş bir yenilik olarak karşımıza çıkmaktadır. II. Sargon (MÖ 721-705) döneminde süvariler, küçük bir yay ya da uzun bir mızrak ile silahlandırılmışlardır. Diğer yandan yine bu dönemde atın eyerini dengelemek ve ata zarar vermemek için at sağrısı ve göğüs bantları kullanılmaya başlanmıştır. Daha sonraları, bacakları ile atı kontrol etmeyi öğrenen Assur süvarisi, bu sayede at üzerinde ok atma becerisini kazanmıştır. Senharip (MÖ 704-681) ve Assurbanipal (MÖ 668-627) döneminde süvariler çift değil de tek sıra halinde, birbirini takip eden okçular ve mızrakçılar şeklinde sıralanmışlardır. Bu strateji piyadelerin yaraladıkları düşman askerlerinin süvariler tarafından öldürülmesinde de kolaylık sağlamıştır. Özellikle Senharip (MÖ 704-681) dönemi saray kabartmalarında, Assur süvarisinin, Elam okçularına saldırısını ve yokuşu tutan Elam okçularını bozguna uğratışı, süvari birliğinin savaşlardaki rolünün ne kadar önemli olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.Öğe Derekutuğun yerleşimi arkeozoolojik çalışmaları ışığında hayvan kalıntılarının tartılmasının önemi(Antropoloji, 2019-12-20) Gündem, Can YumniBu çalışmanın iki ayrı konu başlığı bulunmaktadır. İlk olarak Arkeozoolojik çalışmalarda hayvan kalıntılarının neden tartılması gerektiği tartışılmış, ikinci olarak ise bu metodun önemini gösterebilmek için Prof. Dr. Ünsal Yalçın’ın kazı başkanlığında yürütülmüş Derekutuğun Madenci Yerleşimi’nin Arkeozoolojik çalışmalarından örnek verilmiştir. Bu araştırma yalnızca Derekutuğun Yerleşimi’nden çıkarılan İlk Tunç Çağ III (İTÇ III) katmanlarına ait hayvan kemiklerinin incelenmesi üzerinedir. Çorum İl sınırları içinde yer alan Derekutuğun bir madenci yerleşimi olup, yakında bulunan bakır cevherinin günümüzden 4.000 sene önce madenciler tarafından çıkarılıp sonra işlendiği bir yerdir. Bakır cevheri çıkarmak ve işlenmesi için kurulmuş olan bu yerleşimde yaşamış insanların kırmızı et tüketme alışkanlıklarını anlamak aslında Anadolu arkeolojisi için bir ilk olmuştur. Madenciler kırmızı et ihtiyaçlarını eşit ağırlıkta sığır ve domuzdan tedarik ederken, koyun üçüncü sıradadır. Bu sonuçlar yakındaki Derekutuğun’nun çağdaşı olan Boğazköy yerleşimindeki hayvan bağlı ekonomisi ile çok keskin zıtlıklar göstermektedir.Öğe Yeni Assur ordusunda savaş arabaları(Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2020-12-31) Kaçmaz Levent, Esra; Biber, Hanifiİnsanoğlunun taşıt kullanımına dair ilk veriler Güney Mezopotamya’da MÖ 4. bin yılın sonlarında (MÖ 3200-3100) Uruk yerleşiminin IVa evresinde ele geçen kil tablet üzerinde karşımıza çıkmaktadır. MÖ 3. bin yılın ilk yarısına gelindiğinde ise “Ur Standardı” ve “Akbaba Steli” olarak bilinen iki eserde tekerlekli arabaların ortaya çıktığı söylenebilir. MÖ erken 3. bin yıldan itibaren savaş tasvirlerinde görülen arabalar, savaş alanlarındaki hız kabiliyeti ve manevra gücü ile savunmanın temel silahlarından biri haline gelmiştir. Assur savaş arabaları, ordunun en önemli sınıfını oluşturmaktaydı. Ninurta-Tukulti-Aššur’a (MÖ 1133) ait silindir mühür üzerinde görülen iki tekerlekli savaş arabası en eski tasvir olarak karşımıza çıkmaktadır. İlerleyen zamanlarda I. Assurnasirpal (MÖ 1050-1032) dönemine ait Beyaz Dikili Taş ve II. Tukulti-Ninurta (MÖ 888-884) dönemine ait tahrip olmuş bir duvar resminde görülen savaş arabaları, II. Assurnasirpal (MÖ 883-859) dönemi saray kabartmalarında sistematik olarak ele alınmıştır. II. Assurnasirpal (MÖ 883-859) ile Assurbanipal (MÖ 668-631) dönemi arasında geçen zaman sürecinde savaş arabaları gelişim göstererek ihtiyaçlara daha uygun bir hale getirilmiştir.Öğe Characterization of medieval glass from Cizre Castle excavation by SEM-EDS and P-EDXRF analyses(Türkiye Bilimler Akademisi, 2020-06-15) Aydın, Mahmut; Güngör, Akarcan; http://dx.doi.org/10.22520/tubaar.2020.26.008Şırnak İli Cizre İlçesinde yer alan Cizre Kalesi Kazıları’nda 2013-2017 yılları arasında ele gecen cam örnekler arkeometrik yönden incelenmiştir. Cam örnekler öncelikle form özelliklerini yansıtacak şekilde görsel olarak tanımlanmış, fotoğraflanarak belgelenmiş ve kodlanmıştır. Cam örneklerinin yapım teknikleri hem görsel hem de taramalı mikroskop altında habbe şekillerine göre belirlenmeye çalışılmıştır. Örneklerin element ve mineralojik içerikleri taşınabilir Enerji dağılımlı X-ışınları floresans spektroskopi (P-EDXRF) ve Taramalı Elektron Mikroskobu-Enerji Dağılımlı Spektroskopi (SEM-EDS) yöntemleri ile analiz edilmiştir. Analiz sonuçları cam örneklerin 7 tanesi soda camı iken diğer 7 si potasyum kireç camı olduğu anlaşılmıştır. Örneklerin yüksek Si içerikleri, camların hem mekanik direnç ve dayanıklılığın, hem de ergime sıcaklığının yüksek oluşuna işaret etmektedir. Cam örneklerin üretiminde bir örnek hariç bitki külü (K ve/veya Mg) kullanılmamıştır. Cam örneklerin Al içeriklerindeki farklılık örneklerin hammadde adresini ayrı kaynaklara dayandırmaktadır. Sr ve Zr’nin tespit edilmemiş veya düşük oranlarda olması karasal hammadde kullanılmış olduğunu göstermektedir. Camlarda renk veren elementler; Fe, Co, Mn ve Cu’durÖğe Çalınan orijinal altın “kanatlı denizatı (hıppocampus)’nın taşınabilir x-ışını floresans spektrometresi yöntemiyle Türkiye’ye iade edilmesinin sağlanması(Türkiye Bilimler Akademisi, 2017) Aydın, MahmutABD’den Türkiye’ye iade edilen (1993 yılı) ve Uşak Müzesi’nde sergilenen Altın Denizatı’nın orijinali (Hippocampus), 2005 yılı sonunda sahtesiyle değiştirilerek çalınmıştır. Eser çalındıktan sonra INTERPOL (Uluslararası Polis Teşkilatı) ve Türk polisi tarafından aranmaya başlanmıştır. Çalınan orijinal kanatlı denizatı aranırken Türk polisi, aralıklarla kaçakçılar tarafından pazarlanan sahte Altın Kanatlı Denizatı’nı ele geçirmiştir. Fakat ele geçenlerin çok basit yapılmış sahte eser olduğu ortaya çıkmıştır. Orijinalliğinden şüphelenilen Altın Denizatı, 2012 yılı Ekim ayında Almanya’nın Hagen kentinde bulunmuştur. Bu makale, Hagen savcılığında bulunan Denizatı’nın Türkiye’den çalınan orijinal Denizatı olup olmadığının anlaşılması için Türkiye ve Almanya’da yapılan taşınabilir X-Işınları Floresans Spektrometresi (Portable-XRF) analizleri ve bunların istatistiksel olarak değerlendirilmesi çalışmalarını içermektedir. İlk defa denenen bu arkeometrik çalışma sonucunda eserin orijinal olduğu tespit edilmiş ve Türkiye’ye iadesi sağlanmıştır.Öğe Batı Anadolu sahil kesiminde kalkolitik çağ: mimari ve inşaat teknikler(Ankara Üniversitesi, 2018-01-01) Gündoğan, ÜmitBu çalışmada Batı Anadolu sahil şeridinde, kazısı yapılan Kalkolitik Çağ merkezlerinin mimarisi kronolojik düzen içerisinde değerlendirilerek, yapıların inşasında kullanılan teknik ve yapı tipleri ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Kullanılan malzeme, teknik ve yapı tipleri yerleşim yerleri içerisinde küçük farklılıklar olmasına rağmen genel olarak bir bütünlük arz eder. Yapıların inşasında kullanılan malzemeler, taş, ahşap, çamur harç, dal, saz ve otsu bitkilerden oluşmaktadır. Teknik olarak ise dal-örgü ve çamur-harç, taş temel üzeri kerpiç ve kerpiç duvar tekniği kullanılmıştır. Taş temel üzeri kerpiç mimari tekniği tüm Kalkolitik dönem boyunca kullanılmışken, dal-örgü ve çamur-harç tekniği Orta ve Geç Kalkolitik dönemde, kerpiç duvar tekniği ise yalnızsa Geç Kalkolitik dönem içerisinde kullanılmıştır. Bu tekniklerle inşa edilen, dikdörtgen, apsidal, ızgara, çukur ve dairesel planlı yapıların Kalkolitik Çağ merkezleri içerisinde farklı dönemlerde yoğun olarak kullanıldığını görülür. Dikdörtgen planlı yapılar, Kalkolitik Çağ’ın tüm evrelerinde kullanılırken çukur ve dairesel planlı yapılar Orta ve Geç Kalkolitik dönem içerisinde, apsidal ve ızgara planlı yapılar ise Batı Anadolu sahil kesimi içerisinde sadece Geç Kalkolitik dönemde kullanılmıştır.Öğe Diyarbakır Arkeoloji Müzesine satın alma yoluyla kazandırılmış bir grup gümüş seleukos sikkesi üzerine arkeometrik incelemeler(Iğdır Üniversitesi, 2020-12-30) Aydın, Mahmut; Yıldız, İshakDiyarbakır Arkeoloji Müzesi’nde yer alan, Seleukos Krallığı I. Philip Philadelphos dönemine ait 56 adet gümüş sikke arkeolojik olarak incelenmiş ve taşınabilir enerji dağılımlı X-ışını fl oresans (P-EDXRF) spektrometresi ile sikkelerin arkeometrik analizleri yapılmıştır. Elde edilen analiz sonuçları doğrultusunda I. Philip Philadelphos dönemi sikkelerinin gümüş oranları doğrultusunda dönemin ekonomik, sosyal ve siyasal koşulları hakkında değerlendirmeler yapılmıştır. Söz konusu değerlendirmeler eserlerin kimyasal kompozisyonları hakkında da bilgi sahibi olmamızı sağlamıştır. Aynı zamanda elde edilen gümüş oranları önceki Seleukos krallarının döneminin gümüş oranları ile karşılaştırılarak zaman içerisinde sosyal ve politik gelişmelere bağlı olarak gümüş oranlarındaki farklılıklar dolayısıyla ekonomik değişim açığa çıkarılmıştır. Alaşım oranlarının tespiti yapılarak tarihsel süreç içerisinde sikkelerdeki değerli metallerin oranlarının değişimi hakkında bilgiler elde edilmiştir. Yapılan analizler sonucunda I. Philip Philadelphos dönemi sikkelerinin ortalama % 94 oranında gümüş, % 4,84 oranında bakır, % 0,42 oranında altın ve % 0,67 oranında kurşun içerdiği tespit edilmiştir. Diğer Seleukos krallarıyla karşılaştıracak olunursa I. Philip Philadelphos döneminde sikkelerdeki gümüş oranlarında, yaşanan savaşlardaki harcamalara bağlı olarak, aşağı yönlü bir hareketlilik (% 99’dan % 93’e) oluştuğu tespit edilmiştir