10 sonuçlar
Arama Sonuçları
Listeleniyor 1 - 10 / 10
Öğe Suriyeli göçmenlerin Türk vatandaşlığı hakkındaki görüş ve beklentileri(Selçuk Üniversitesi, 2020-04) Türk, EmrullahSuriye’de yıllardır süren savaş, son yılların en büyük insani krizlerinden birine dönüşmüş vaziyettedir. Savaştan dolayı zorunlu kitlesel göçe maruz kalan Suriyelilerin büyük çoğunluğu Türkiye’ye yönelmektedir. Türkiye, coğrafi konumu itibariyle düzensiz göç hareketlerinde bir çekim merkezi haline dönüşebilme riskinden dolayı 1951 tarihli Cenevre sözleşmesi’ne 1961 yılında coğrafi sınırlama şerhi koyarak taraf olmuştur. 1967 yılındaki değişikliğe rağmen coğrafi sınırlama şerhini günümüze kadar muhafaza etmiştir. Bu sebeple topraklarına yönelen 3,7 milyon Suriyeliyi geçici koruma statüsü’nde misafir olarak değerlendirmektedir. Bu süreçte hükmetler, sayıları hızla artan Suriyeli göçmenlerin uyum sürecini hızlandırmak için farklı alanlarda kamu politikalarını hayata geçirmektedir. Eğitim, sağlık ve istihdam gibi alanlardaki düzenlemelerin yanı sıra Türk vatandaşlığına geçirilmeyle ilgili tartışmalar son dönemde uygulanan göç politikasının sonuçlarındandır. Suriyelilerin “misafir” ya da “geçici” olma hallerinin “kalıcılığa” dönüşme aşamasını temsil eden vatandaşlık verme/kazanma konusu son zamanlardaki en önemli tartışmalardandır. Suriyeli göçmenlere dair vatandaşlık tartışmaları zaman zaman alevlenmektedir. Geçici Koruma Yönetmeliğinin 25. maddesi, Suriyeli göçmenlerin Türkiye’de aldıkları ikamet izin süreleri 5 yılı geçmiş olsa da Türk vatandaşlığına başvuru için bir dayanak oluşturmayacağını göstermektedir. Bu konuyla alakalı olarak yapılan araştırmalar, Türk vatandaşlarının Suriyeli göçmenlere vatandaşlık verilmesine sıcak bakmamaktadır. Bu bağlamda, tartışmanın bir diğer tarafı olan Suriyeli göçmenlerin vatandaşlık kazanma konusunda ne düşündüklerinin açığa çıkarılması da önem arz etmektedir. Bu çalışma, Suriye’de yaşanan çatışmaların artmasıyla birlikte Batman kent merkezine göç etmek zorunda kalan 20 Suriyeli göçmen ile nitel araştırma kapsamında yapılan derinlemesine mülakatlardan elde edilen verilere dayanmaktadır. Çalışmada, Suriyeli göçmenlerin vatandaşlık kazanma taleplerinin olup olmadığı gerekçeleriyle birlikte incelenmiştir. Ayrıca Suriyelilerin misafirlik ve gelecek beklentilerine dair görüşlerine de yer verilmiştir. Suriye’den kitlesel akının başladığı ilk yıllarda öncelikli beklentiler temel ihtiyaçlarının karşılanması yönündeyken, son yıllarda bu beklentiler çalışma hakkı, seyahat hakkı, mülkiyet hakkı gibi hususlarda ön plana çıkmaktadır. Araştırma bulguları, Suriyeli göçmenlerin çoğunun “misafir” olarak görülüyor olmaktan rahatsızlık duymadıkları ancak geleceğe dair belirsizliği ortadan kaldırmak için Türk vatandaşlığı kazanmayı istediklerini göstermektedir.Öğe Dağıstan-Derbent şehri ve Terekeme köylerinin tarihi ve sosyal yapısı üzerine bir değerlendirme(Journal of Turkish Studies, 2014-01) Şutanrıkulu, GülreyhanDerbent, Rusya Federasyonuna bağlı olan Dağıstan Özerk Cumhuriyetinin tarihi ve önemli ikinci şehridir. Aynı zamanda önemli Türk nüfusunu barındıran Derbent şehri Avrasya ile Ortadoğu arasındaki tek geçit noktası olduğu için birçok millet tarafından yurt edinilmiştir. Kafkasya’nın önemli geçit yollarından biri olması nedeni ile de kanlı savaşlara, ihtilaflara, düşüş ve yükselişlere sahne olmuştur. Asırlar boyu Derbent Güney Dağıstan’ın tek şehri olmuş ve doğu Kafkasya’nın bu bölgesinin hayatında özel bir rol oynamıştır. Erken ortaçağda bu şehir Hazar denizi üzerinde önemli bir liman ve bin yıldan fazla Güney-doğu Avrupa yolu üzerinde en büyük transit ticaret merkezi olmuştu. Bunun dışında, Arap fethinden bu yana uzun süre Derbent, Güney Dağıstan’ın (belki de genel olarak) dini (Müslüman) merkezi oldu. Ayrıca Derbent, her zaman güney Dağıstan’ın büyük zanaat merkezi olarak kalmaya devam etmiştir. Dağıstan tarihi birçok yazar tarafından incelenmiş anacak Türk dünyasına yeterince tanıtılmamıştır Bu çalışmada, ilk çağ, Roma, Sasani ve İslam dönemi Derbent tarihi tanıtılmaktadır. Öte yandan Dağıstan’da yaşayan ve bölgenin en önemli yerli halklarından olan Terekeme Türklerinin tarihinin kısa özeti de verilmektedir. Antik çağdaki coğrafyacısılar ve yazarlar tarafından ele alınmasına rağmen, Terekemelerin yaşadığı bu bölgenin ve özellikle de Terekeme köylerinin tarihi Türk Dünyasında pek tanıtılmamıştır. Bu çalışmanın amacı Derbent ve Terekeme köylerinin tarihini Türk Dünyasına tanıtmaktır.Öğe Batman yerel basınında göçmenlerin temsili üzerine bir analiz(İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi, 2019-12-31) Türk, EmrullahTürkiye, son yıllarda sayıları hızla artan ve farklı ülkelerden gelen göçmenlere ev sahipliği yapmaktadır. Bu süreç beraberinde göçmenlerle ev sahibi konumunda olan halkın etkileşimini doğurmaktadır. İşte bu etkileşimin nicelik ve niteliği, uyum ya da çatışma sürecini belirlemektedir. Türkiye’ye yönelen bu göçmenlerin herhangi bir çatışma zemini oluşmadan uyum süreçlerine katkı sunmak amacıyla, kamu kurumları ile sivil toplum örgütleri çeşitli faaliyetler yürütmektedir. Ayrıca ulusal ya da yerel basın kuruluşları da yaptıkları haberlerle bu sürecin olumlu ya da olumsuz yönde şekillenmesinde rol oynamaktadır. Bu çalışmanın amacı, Batman yerel basınında göçmenlerle alakalı haberlerin ele alınış biçimlerini değerlendirmektir. Çalışma, nitel araştırma kapsamında, 2012-2018 döneminde Batman’daki yerel gazetelerde göçmenlerle alakalı yüzlerce haber arasından araştırma bağlamından kopuk ve tekrara düşen haberler elendikten sonra toplamda 67 adet haberin söylem analizine dayanmaktadır. Çalışma bulgularına göre, Batman yerel basınında göçmenlere dair haberlerin ele alınış biçimlerinde yoğun benzerlikler bulunmakta ve temsiller büyük oranda olumlu bir şekilde sunulmaktadır. Göçmenlere ilişkin haberlerin genellikle “sıkıntı”, “sorun” ve “mağduriyet” başlıkları etrafında şekillendiği görülmektedir. Son olarak, yerel basının bu yaklaşımın, göçmenlerin uyum sürecine katkı sağladığı söylenebilirÖğe Batman’da mekânsal ve toplumsal ayrışmanın yansıması olarak güvenlikli siteler(Akademik Araştırmalar ve Çalışmalar Dergisi, 2020-05-29) Türk, EmrullahTürkiye’de güvenlikli sitelerin ortaya çıkışı ve yayılışında 1980 sonrasında benimsenen neo-liberal politikaların etkisi büyüktür. Başlangıçta İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyükşehirlerde örneklerine rastlanan güvenlikli siteler, zamanla Anadolu’nun tüm kentlerinde farklı niteliklerde inşa edilmeye başlamıştır. Güvenlikli siteler açısından Batman kentleşme süreci özgün bir yere sahiptir; çünkü Batman’ın kentleşme süreci güvenlikli bir site etrafındaki yerleşimlere dayanmaktadır. 1955 yılında kurulan petrol rafinerisi ve rafineri işçilerinin barınması için yapılan konutlardan oluşan Site yerleşkesinin korunması için örülen duvarlar, güvenlik önlemleri ve sosyal donatılar, o dönemlerde Türkiye’nin ilk güvenlikli site örneklerinden birini oluşturmuştur. Bu aynı zamanda Batman kentleşme sürecini başlatmıştır. Batman’da bu yerleşke dışında güvenlikli site örneklerine aradan geçen yarım asır boyunca çok az rastlanmıştır. 2000’li yılların başından itibaren inşaat firmalarının güvenlik ve ayrıcalıklı yaşam vaadi ile inşa ettiği sitelerde (yükselen duvarlar, güvenlik teknolojileri ve gözetleme mekanizmaları, özel güvenlik personelleri) yeni mekânsal örgütlenme biçimi, sakinlerine farklı yaşam olanakları sunmakta, eş zamanlı olarak yarattığı sınırlarla kentin diğer sakinlerinden de bu kesimi ayrıştırmaktadır. Araştırma, Batman’da iki farklı güvenlikli sitede oturan 24 kişiyle yapılan derinlemesine görüşmelerden derlenen verilere dayanmaktadır. Araştırma sonuçlarına göre, güvenlikli site seçiminde “güvenlik” kaygısı ve “ayrıcalıklı” bir yaşam isteği belirleyici olmaktadır. Ayrıca kentsel mekândaki yeni düzen, toplumsal sınıflar arasındaki fiziksel sınırlarla birlikte toplumsal sınırları da keskinleştirmektedir.Öğe Batman’da sokakta çalış(tırıl)an çocuklar ve karşı karşıya oldukları riskler(OPUS Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi, 2019-09-30) Türk, EmrullahGöç, yoksulluk ve kentleşmenin sonuçlarından biri olan sokakta çalış(tırıl)an çocuklar olgusu, Türkiye’de başta büyükşehirler olmak üzere birçok kentin karşı karşıya olduğu sorunlardandır.Bu çalışma, Batman’da sayıları hızla artan sokakta çalış(tırıl)an çocukların demografik ve sosyo-ekonomik durumlarını ortaya koymayı, çalış(tırıl)ma nedenlerini ve sokakta doğabilecek muhtemel riskleri öngörerek çözüm önerileri sunmayı amaçlamaktadır. Öte yandan bu çalışma, çocukların sokakta çalış(tırıl)ma nedenlerinden biri olan kentsel yoksulluğa dikkat çekmektedir. Araştırmaya, Batman kent merkezinde ikamet eden ve amaçlı örneklem tekniği ile belirlenen 129 çocuk katılmıştır. SPSS aracılığıyla elde edilen veriler ışığında değerlendirmeler yapılmıştır. Araştırma bulgularına göre, yoksul ailelere mensup olan çocukların büyük bir bölümü hem eğitim hayatlarına devam etmekte hem de sokakta çalış(tırıl)maktadır. Bu çocukların ebeveynlerinin eğitim düzeyi ise düşüktür. Genelde düzensiz bir gelir elde eden bu çocuklar, sokakta her an tehlike ve/veya risklerle karşı karşıyadır. Öte yandan bu çalışma, günden güne sayıları artmakta olan sokakta çalış(tırıl)an çocukların ileriki yıllarda sokak çocuklarına dönüşme riskine dikkat çekerek öneriler sunmaktadır.Öğe Türk basınında Suriyeli göçmenlere ilişkin haberlere yapılan yorumların incelenmesi(Afyon Kocatepe Üniversitesi, 2019-03-20) Türk, EmrullahTarih boyunca yaşanan kitlesel göçler yöneldiği toplumun ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel yapısını derinden etkilemiştir. Tarihin değişik dönemlerinde birçok kitlesel göçe ev sahipliği yapmış olan Türkiye, 2011’den bu yana Suriye’de iç karışıklıklar sonucu başlayan kitlesel göçlerle karşı karşıya kalmıştır. Göç idaresinin Ağustos 2018 verilerine göre, 2011 Nisan ayından bu yana Türkiye’de geçici koruma altında bulunan Suriyeli göçmen sayısı 3 milyon 500 bin’i aşmıştır. Bu makalede, Türkiye’de Suriyeli göçmenlere bakış açısının hangi yönde ilerlediği sorgulanmaktadır. Göçmenlere yönelik inşa edilen tutumların somut olarak yansıma biçimlerine dair internet ortamında rastlanan örnekler üzerinden Suriyelilerin, Türkiye’de ötekileştirilip/ötekileştirilmediğine ya da ne düzeyde ötekileştirildiğine dair sonuçlara ulaşılmaya çalışılmaktadır. Bu kapsamda internet temelli haberlere yapılan yorumlar üzerinden elde edilen veriler betimsel olarak analiz edilmiştir. Türkiye’deki ana akım gazete haberlerinde “Suriyeliler” anahtar kelimesiyle irdelenen haberlere okuyucuların yapmış olduğu yorumlardan anlaşıldığı üzere, göçmenlere tanınan ekonomik, sosyal hakların yanında münferit bazı olaylar yerli halkın Suriyeli göçmenlere bakış açısını derinden etkilemekte, göçmenlerin toplumsal konumunun “ötekilik” tecrübesi üzerinden şekillendiği ve bu anlayışın “misafirlik” söylemini etkisizleştirdiği sonucuna ulaşılmaktadır. Ancak bunun yanı sıra bu tür bir bakış açısının, başlangıçtan bu yana “açık kapı” politikasıyla Suriyelilere kucak açan hükümetlerin ve yerel halkın genel duruşunu da yansıtmaktan uzak olduğu sonucuna varılmaktadır.Öğe Kırsal alandaki engellilerin sorunları ve etkileşim farklılıkları(e-Şarkiyat İlmi Araştırmaları Dergisi, 2020-08-31) Nerse, SerdarEngellilik kavramsal açıdan sosyal bilim ve diğer bilim alanlarında çokça çalışılan bir konu olsa da “kırsal alandaki engelliler”in sorunları yeterince çalışılmamıştır. Dolayısıyla kırsal alanda engellilerin durumunu ortaya çıkaracak çalışmalara ihtiyaç bulunmaktadır. Bu araştırmanın amacı sosyoloji alanyazınında tartışılmayan kırsaldaki engellilerin sorun ve durumlarını farklı bileşenlerle tartışmaktır. Araştırma Türkiye’nin sosyoekonomik bakımdan en dezavantajlı illerinden Mardin, Batman ve Şırnak’ın köylerinde yürütülmüştür. Mardin, Batman, Şırnak illeri ile bu illere bağlı köylerde yaşayan iki engelli grubuyla çalışılmıştır. Araştırma kırsal alanda ikamet eden, hastane veya rehabilitasyon merkezlerinde yatılı kalmayan iki farklı grupla yapılmıştır. Araştırmada nicel araştırma yöntemi kullanılmış olup, iki gruba ayrılan toplam 192 kişiye anket uygulanmıştır. Katılımcılar amaçsal ve küme örneklemeyle belirlenmiştir. Kırsal alandaki engellilerin i) eğitim, ii) istihdam, iii) evlilik durumları, iv) duygusal problem, v) sosyal düzenlemeler ve aile algısı ile vi) toplumsal aktivitelere katılım durumlarına ilişkin sorular sorulmuştur. Bu değişkenler bağlamında katılımcıların engellilik durumları ve toplumsal yaşama katılımları arasındaki ilişkiye bakılmıştır. Araştırma neticesinde kırsal alanda yaşayan engellilerin sosyal durumları, ekonomileri ve diğer ilişkilerinde olumsuzluklar olduğu tespit edilmiştir.Öğe Dijital medya aktivizmi: yeni sınıfsal ilişkilerin imkan ve sınırları(Kafkas Üniversitesi, 2020-12) Nerse, SerdarDijital kullanımların zamanla sınıfsal özellik ve farklılıkları düzleştirdiği iddia edilmektedir. Bu iddiadan hareketle, çalışmada dijital aktivizmin yeni sınıfsal ayrımlar üzerindeki etkilerinin araştırılması amaçlanmaktadır. Dijital araç ve platformların kullanım sürecinde ortaya çıkan hiyerarşik konumlanma, tabakalaşma biçimleri ve sınıfsal yapıya dair bir analiz gerçekleştirilmiştir. Geleneksel ve dijital bileşenlerin hiyerarşik konumlanma ve sınıfsal yapıdaki görünümlerinin karşılaştırılması örnek bir eylemle değerlendirilmiştir. Çalışmada, “İşgal Hareketi”ndeki tabakalaşma ve sınıfsal biçimlenmesi, Twitter’daki ifadelerle (hashtagler) ortaya çıkarılmıştır. İfadelerde gömülü mesaj ve diğer karakteristik özellikler içerik analiziyle kategorileştirilmiştir. Söz konusu ifadelerle ilgili tüm içerikler tweetreach, twitonomy ve hashtags.org sonuçlarıyla analiz edilmiştir. Politik istikrarsızlık, formel/informel ilişkilerde meşruiyet paradoksu, siyasi tutumlar ve ideolojik görünümlerle dijital kolektif eylemlerin geleneksel bileşenlerin üstüne oturduğu ve hiyerarşik konumlanmayla sınıfsal bir yapının ortaya çıktığı sonucuna varılmıştırÖğe Dağıstan Derbent Bölgesi Terekeme Türklerinin geleneksel kültüründeki cinsiyet kalıp yargıları(Turkish Studies Social Sciences, 2021-02) Şutanrıkulu, GülreyhanBu makalede Dağıstan Derbent bölgesinde ikamet eden Terekeme Türklerinin geleneksel kültüründeki cinsiyet kalıp yargılarını ele alınmaktadır. Dağıstan çok uluslu bir ülkedir. Bu uluslar birbirinden sadece dil olarak değil, kültürel, etnopsikolojik ve her birine özgü özellikleri ve özgünlüğü açısından da farklıdırlar. Dolayısıyla her ulus kendi kültürel değerlerini bildiği gibi diğer ulusların da kültürünü bilmekte ve buna saygı duymaktadır. Geleneksel kültürlerin hayatta kalmasını ve sürdürülebilir olmasını sağlayan unsurların en başında o kültürde saklı olan kültürel değerler gelmektedir. Geleneksel kültürü tanımlarken cinsiyet boyutunu ele almadan tanımı eksik yapılmış olur. Cinsiyet kavramı insanın zihnine yaşadığı toplum tarafından çocukluk yıllarında yerleştirilmektedir. Cinsiyet kalıpları davranışsal ve ahlaki olarak hem sosyo-kültürel bağlamda hem de günlük hayatta mevcut olduğundan erkek ve kadın arasındaki farklılıklar her toplumda her zaman önemli bir yer tutmuştur. Terekeme Türklerinin geleneksel kültüründeki ahlaki değerleri, gelenekleri ve toplumsal cinsiyet tutumlarını, düzgün cinsiyet kimliğinin oluşmasında en önemli rol ailenindir. Genel olarak geleneksel kültürlerde kadın ve erkek rolleri açısından neredeyse bütün toplumlarda ister az isterse çok gelişmiş olsun erkekler kadınlara göre daha baskın bir konuma sahiptirler. Geleneksel yaşam alanlarından uzaklaşmasına rağmen kadın ve erkek arasındaki ayırım devam ederek etnik kimliğin desteklenmesini sürdürmektedir. Terekeme Türklerinin geleneksel kültürünün bu açıdan ele alınmasının bilim dünyasına bir katkıda bulunacağı düşüncesindeyiz.Öğe Derbent Bölgesi Terekeme Türkleri’nin aile yaşantısındaki sosyo-kültürel değişimler(Batman Üniversitesi, 2015) Şutanrıkulu, GülreyhanBu çalışmada Derbent Bölgesi Terekeme Türklerinin aile, doğum, düğün/evlilik ve ölüm gibi gelenekleri ve bununla beraber İslam örf ve adetleri ele alınarak incelenmiş ve bu gelenekleri etkileyen faktörler irdelenmiştir. Modernleşme sürecinin Derbent Bölgesi Terekeme Türklerinin geleneklerini etkilediği sonucuna varılmıştır. Bununla beraber İslam örf ve adetleri Sovyet Dönemi sonrasında Dağıstan’da yeniden canlandığı, bu durumun aile içi ilişkilerine de nüfuz ettiği gözlemlenmiştir.