18 sonuçlar
Arama Sonuçları
Listeleniyor 1 - 10 / 18
Öğe Nef’î’nin şiirlerinde narsisizmin yansımaları(ISPEC Publishing, 2020-02) Bozkurt, Kenan; Yalçın, İdrisEdebî eserlere psikolojik bir bakış açısıyla yaklaşıp bu eserleri psikanalitik yöntemle tahlil etmek Freud’la başlamış ve sonraki psikologlar tarafından geliştirilmiştir. Psikanilitik eleştiri yöntemi sayesinde sanatçıların hayatlarından hareketle bilinçdışının derinliklerine inilmiş ve oradan hareketle edebi eserlerin oluşum süreci hakkında saptamalarda bulunulmuştur. Edebî eserde dile getirilenler bu yöntemle analiz edilmiştir. Bu analizlerde narsizmin önemli bir yeri vardır. Günümüzde kişiliğin tespitinde kullanılan “narsisizm” adını Yunan mitolojisinde sudaki yansımasını görünce o yansımaya, yani kendi kendine âşık olan, ona ulaşmak için suya düşüp boğulan genç ve yakışıklı Narkisos’tan alır. Kişinin kendisindeki eksikliklere karşı geliştirmiş olduğu bir tür savunma mekanizması olan narsisizm kişinin tüm ilgiyi kendisinde toplama gayesidir. Klasik narsist kişilik özellikleri, şiirlerde tefahür olarak karşımıza çıkmaktadır. Klasik şairlerin kendileri ile övünmelerini tefahür, temeddüh, enaniyet, benlik kavramlarını kullanarak ifade etmek mümkünse de söz konusu övünme olunca divan şairleri arasında Nef’î kadar ileri giden megaloman tavrını bu denli yüksek perdeden dile getiren olmamıştır. Şairin kendini tüm şairlerden üstün görmesi ve sanatıyla övünüp kendini dev aynasında görmesi, narsist kişiliğin en temel özelliklerindendir. Bu bağlamda fahriyleriyle ön plana çıkan Nef’î, narsizmin tüm özelliklerinin kendisinde tezahür ettiği bir kişilik olarak karşımıza çıkmaktadır. Bir kişilik bozukluğu olan narsisizmin Nef’î’nin şiirlerine yansımasının nedenlerini erken çocukluk dönemlerinde aramak gerekir. 17. yüzyıl şairi olan Nef’î’nin şiirleri her ne kadar psikanalizin ortaya çıkıp gelişmesinden önceki asırlarda yazılmış olsa bile bu şiirleri, narsisizmi baz alarak okumak ve tahlil etmek mümkündür. Bu çalışmada Nef’î’nin şiirleri, psikanalizin çalışma alanı içerisinde yer alan “narsisizm” baz alınarak şiirlerin tahlil edilmesi amaçlanarak Nef’î’nin hayatından, kişiliğinden ve şiirlerinden hareketle narsist yönü ortaya konmaya çalışılacak ve tavırlarındaki tutarsızlığın psikolojik nedenleri üzerinde durulacaktırÖğe Necip Fazıl’da tarih ve şiir(Dicle Üniversitesi, 2016-09-01) Korkmaz, FerhatŞairliğinin yanı sıra, Namık Kemal ve Mehmet Âkif gibi aksiyoner bir mefkûre şahsiyeti olan Necip Fazıl Kısakürek’in (1904-1983) önemli bir nesir külliyatı ve bu nesir külliyatında genel olarak tarihe ilişkin çeşitli değerlendirmeleri bulunmaktadır. Özellikle Türk tarihini, sanatının önemli bir malzemesi haline getiren Necip Fazıl’ın tarihe kavramsal düzeyde bakışı ve hangi tarih anlayışına dayalı olarak görüşlerini neşrettiği tartışılması gereken bir husustur. Çalışmamızda; Necip Fazıl’ın nesir külliyatı, tarih anlayışı bakımından taranacak ve şiirlerindeki tarih teması değerlendirilecektirÖğe Nef’î’nin şiirlerinde narsisizmin yansımaları(ATLAS Journal International Refereed Journal On Social Sciences, 2020-02-20) Bozkurt, Kenan; Yalçın, İdrisEdebî eserlere psikolojik bir bakış açısıyla yaklaşıp bu eserleri psikanalitik yöntemle tahlil etmek Freud’la başlamış ve sonraki psikologlar tarafından geliştirilmiştir. Psikanalitik eleştiri yöntemi sayesinde sanatçıların hayatlarından hareketle bilinçdışının derinliklerine inilmiş ve oradan hareketle edebi eserlerin oluşum süreci hakkında saptamalarda bulunulmuştur. Edebî eserde dile getirilenler bu yöntemle analiz edilmiştir. Bu analizlerde narsizmin önemli bir yeri vardır. Günümüzde kişiliğin tespitinde kullanılan “narsisizm” adını Yunan mitolojisinde sudaki yansımasını görünce o yansımaya, yani kendi kendine âşık olan, ona ulaşmak için suya düşüp boğulan genç ve yakışıklı Narkisos’tan alır. Kişinin kendisindeki eksikliklere karşı geliştirmiş olduğu bir tür savunma mekanizması olan narsisizm kişinin tüm ilgiyi kendisinde toplama gayesidir. Klasik narsist kişilik özellikleri, şiirlerde tefahür olarak karşımıza çıkmaktadır. Klasik şairlerin kendileri ile övünmelerini tefahür, temeddüh, enaniyet, benlik kavramlarını kullanarak ifade etmek mümkünse de söz konusu övünme olunca divan şairleri arasında Nef’î kadar ileri giden megaloman tavrını bu denli yüksek perdeden dile getiren olmamıştır. Şairin kendini tüm şairlerden üstün görmesi ve sanatıyla övünüp kendini dev aynasında görmesi, narsist kişiliğin en temel özelliklerindendir. Bu bağlamda fahriyeleriyle ön plana çıkan Nef’î, narsizmin tüm özelliklerinin kendisinde tezahür ettiği bir kişilik olarak karşımıza çıkmaktadır. Bir kişilik bozukluğu olan narsisizmin Nef’î’nin şiirlerine yansımasının nedenlerini erken çocukluk dönemlerinde aramak gerekir. 17. yüzyıl şairi olan Nef’î’nin şiirleri her ne kadar psikanalizin ortaya çıkıp gelişmesinden önceki asırlarda yazılmış olsa bile bu şiirleri, narsisizmi baz alarak okumak ve tahlil etmek mümkündür. Bu çalışmada Nef’î’nin şiirleri, psikanalizin çalışma alanı içerisinde yer alan “narsisizm” baz alınarak tahlil edilmesi amaçlanarak Nef’î’nin hayatından, kişiliğinden ve şiirlerinden hareketle narsist yönü ortaya konmaya çalışılacak ve tavırlarındaki tutarsızlığın psikolojik nedenleri üzerinde durulacaktır.Öğe Hayat karşısında şair: Cemal Süreya şiirinde gerçeklik algısı(Uluslararası Ekonomi, Siyaset ve Toplum Bilimleri Dergisi, 2019-01-15) Karadeniz, MustafaGerçeklik, Cemal Süreya’da özgün ve alternatif bir şiir dünyası üretebilmek için temel hareket noktasıdır. Bu çerçevede Süreya, şiiri bir taklit sanatı olarak değil, dünyayı dönüştürmenin araçlarından biri olarak görür. Şiirde amaçlanan yeni ve özgün gerçekliğin üretimi için başvurulan temel strateji, dilin yabancılaştırılmasıdır. Onun şiirde kurmak istediği yeni ve özgün evrenin yapı taşları sözcüklerdir. Şiirde yeni bir gerçeklik üretebilmenin başlıca yolu, sözcüklerin günlük dildeki yerleşmiş, donmuş anlamlarının, kullanım imkânlarının dışında yeni bir bakışla değerlendirilmesidir. Süreya’nın teorik olarak işaret ettiği bu özgün ve farklı gerçeklik anlayışı, ilk şiirlerinden itibaren pratikte de karşılık bulur. Bu alımlama tarzı, şiirlerde bazen burjuva ahlakı, kadın ve cinsellik kavramları ekseninde toplumsal normlara yönelik ironik bir eleştiri olarak bazen de Anadolu insanının çaresizliği ve sefaletiyle belirir. Bu çalışma, Cemal Süreya’nın gerçeklik kavramını alımlama tarzını poetik metinleri ve şiirleri bağlamında serimlemeyi amaçlamaktadırÖğe Edip Cansever’in şiirlerinde göz imgesi(Journal of Turkish Studies, 2012-01) Korkmaz, Ferhatİkinci Dünya Savaşı’ndan sonra çağdaş Avrupa sanatında görülen parçalanmışlık ve anlamsızlık, Türk sanatına da yansır; çağdaş Türk şiirinde de gözle görülür bir değişme yaşanır. Edip Cansever, Türk şiirinin bu kırılma noktasında durur. İlk şiirlerini Garip’in etkisiyle kaleme alan Cansever, İkinci Yeni’nin 1950’li yılların ikinci yarısından sonra belirginleşmeye başladığı dönemden itibaren yeni tarz şiirler yazmaya başlar. Özellikle Yerçekimli Karanfil (1957) adlı şiir kitabıyla İkinci Yeni hareketinin poetikasına uygun eser veren Cansever, ilk şiirlerinin aksine kübizm, sürrealizm ve bilinçaltına meyleder; şiirlerinde sessel, yazımsal, sözdizimsel ve sözcüksel sapmalara, alışılmamış bağdaştırmalara yer verir. Yeni şiir tarzının yaygınlaştığı yıllarda, göz organı resme gerçekte olduğu gibi değil; ya ikiden fazla ya da nispetsiz bir biçimde yansıtılmıştır. Bu durum dönemin güncel sanat eğiliminin dikkat çeken bir hususu olmuştur. Edip Cansever’in şiirlerinde göz sözcüğünün kullanımı belli bir düzeyde artmıştır. Onun şiirlerinde göz, parçalanmışlığın önemli bir odak noktası, bilinçaltı derinliğinin dışavurumunun bir parçası olur. Makalenin amacı, resim ve sinema sanatının şiiri etkilemesi bakımından Edip Cansever’in İkinci Yeni dönemi olarak söz edilen yıllarda göz organını nasıl kullandığını saptamaktır. Çalışmamızda Cansever’in İkindi Üstü (1947), Dirlik Düzenlik (1954), Yerçekimli Karanfil (1957), Umutsuzlar Parkı (1958), Petrol (1959), Nerde Antigone (1961) ve Tragedyalar (1964) adlı şiir kitaplarında göz sözcüğünün anlamsal ve imgesel dönüşümü incelenmiştir.Öğe Tokatlı bir yayımcı ve kuramcı Muzaffer Erdost(Gaziosmanpaşa Üniversitesi, 2015-09) Korkmaz, Ferhat1932 yılında Tokat’ın Artova ilçesinde doğan Muzaffer Erdost, ikinci yeni şiirinin kurulmasında ve gelişmesinde emeği geçen önemli yazar ve yayıncılar arasındadır. 1956 yılında Ankara Üniversitesi, Veteriner Fakültesi’ni bitirdikten sonra İkinci Yeni şiirinin doğduğu yer olan Pazar Postası’nda Yazı İşleri Müdürü olarak göreve başlar. Muzaffer Erdost bu göreve geldikten sonra, gazetede İkinci Yeni poetikasına uygun şiirler daha çok yayımlanır ve eleştiri ortamı hareketlilik kazanır. Pazar Postası’nda yazdığı yazılarla dönemin edebiyat egemenlerine karşı henüz çocukluk çağlarını yaşayan yeni şiiri savunur, kuramsallaştırmaya çalışır. Cemal Süreya, Sezai Karakoç, İlhan Berk, Turgut Uyar ve Edip Cansever gibi yeni şiirin öncüleri, onun yazı işleri müdürlüğü görevini yürüttüğü gazete sayesinde eserlerine emin bir sığınak, dingin bir liman bulur.1950’li yılların en önemli ve ünlü sanat ve edebiyat tartışmalarında bir “agora” bir “forum” olan Pazar Postası’nın 3 yıl süreyle en uzun Yazı İşleri Müdürlüğünü yapan Muzaffer Erdost’un İkinci Yeni üzerine değerlendirme ve yazıları İkinci Yeni şiirinin doğuşu bakımından dikkate değerdir. Bu yazılar, dönemin sanat ve edebiyat ortamının hareketlenmesinde önemli katkılar sunmuştur. Çalışmamızda Muzaffer Erdost’un yaşamıyla birlikte İkinci Yeni şiiri üzerine yazdıkları ele alınacak, sanat ve edebiyat görüşü üzerine bir değerlendirme yapılacaktır.Öğe Cemal Süreya şiirinde resim sanatı ve renklerin kullanımı(Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2016-06) Karadeniz, MustafaCemal Süreya, Batılı resimden önemli ölçüde etkilenmiş bir şairdir. Ancak O, Ece Ayhan ve İlhan Berk’in aksine, figürün bütünüyle yitmediği somut resme ilgi duyar. Süreya’nın şiirlerindeki Batılı resim etkisi ya bir laytmotif gibi tekrarlanan ve imge değeri taşıyan birtakım renklerin yoğun kullanımı üzerinden ya da bazı şiirlerde muhtelif Batılı ressamlara dair doğrudan göndermelerle tezahür eder. Bu durum, Süreya’nın dış dünyanın kavranışında kavramlara değil renklerden mürekkep imgelere öncelik verdiğini ve muayyen bir sözcük kadrosundan hareketle gerçeküstü tablolar çizmeye çalıştığını düşündürür.Bu çalışma, Batılı resimden gelen etkilerinve renk kullanımının Süreya’nın şiir estetiğini nasıl ve ne derece etkilediğini ortaya koyabilmeyi amaçlamaktadır.Öğe Cemal Süreya şiirinde ironi ve humorun kullanım amaçları(Selçuk Üniversitesi, 2018-04) Karadeniz, Mustafaİroni ve humor; şiiri bir dil işi, dilde yangınlar yaratmak sanatı olarak değerlendiren Cemal Süreya’nın temel anlatım stratejilerinden biridir. Süreya, ironiyi şiirdeki düşünce ve çağrışım zenginliğinden kaynaklanan ince bir alay, humoru da zekanın beklenmedik bir şekilde belirdiği incelikle düşünülmüş bir espri olarak tanımlar. Onun poetik yazılarındaki düşüncelerine bakınca bu kavramları üç temel amacı gerçekleştirmek için kullandığı söylenebilir: İlk amaç özgün, yoğun ve çarpıcı bir şiir dili üretebilmek; ikincisi yerleşik toplumsal değerleri eleştirmek; sonuncusu ise özel hayatında ve poetik çabasında yaşanan tıkanma ve bunalım durumlarıyla başa çıkmak. Teorik düzlemde ifade edilen bu amaçların muhtelif şiirler üzerinden şairin hayatının ve şiir estetiğinin bütün katmanlarına sızdığı görülür. Bu çalışma, şiir türünün temel anlatım stratejilerinden biri olan ironi ve humorun Cemal Süreya’daki kullanım amaçlarını ve bu amaçların şiirlerinde ne derece karşılık bulabildiğini ortaya koymayı amaçlamaktadır.Öğe Geçmişten günümüze kalan bir tartışma ve forum dergisi çevresinde gelişen edebi bir hareket(Türkbilig, 2014-06-01) Korkmaz, FerhatOsmanlı İmparatorluğu’nun son dönemleriyle Cumhuriyetin ilk yıllarında Türk edebiyatı edebi muhitler ve hareketler bakımından son derece zengindir. Araştırmacılar tarafından Demokrat Parti dönemi olarak adlandırılan 1950-1960 yılları arasında, İkinci Yeni hareketi ile birlikte var olmuş başka bir edebi hareketin adı “Forum Çevresi”dir. Türk medeniyetinin Batı medeniyeti ile sentezini savunan “Forum Çevresi”, özellikle roman ve hikâye türlerinde verdikleri eserlerle adlarını duyurmak istemişlerdir. Batı edebiyatından T. S. Eliot, James Joyce, Franz Kafka, Virginia Woolf ve Marcel Proust gibi modern edebiyat temsilcileri olan şair, öykücü ve romancıların etkisiyle eser vermeyi hedefleyen “Forum Çevresi” tıpkı takip ettikleri sanatçılar gibi modernist bir edebi hareket kurmuşlardır. Hareketin savunucusu Metin And’dır. Bilge Karasu, Feyyaz Kayacan, Mehmet Başaran ve Oktay Rifat hareketin görüşlerine bağlı olarak eser vermişlerdir. “Forum Çevresi”ni oluşturan şair ve yazarlar, genellikle Forum, Yenilik ve Pazar Postası yayımları etrafında eser vermişlerdirÖğe Cenab Şahâbeddin’in şiirlerinde kontemplasyon(Dicle Üniversitesi, 2016-12-01) Korkmaz, FerhatImmanuel Kant’ın henüz aydınlanma çağında evreni seyir ve Yüce Yaratıcı’dan hareketle tefekkürî düşünme mânâsında kullandığı bir kavram olan “contemplation”, başta Romantik Çağ sanatçıları daha sonra da Parnas akımına ait bir anlayışla eser veren Batılı şairlerin eserlerinde çeşitli şekillerde yer bulur. Edmund Burke’un ilk olarak ortaya attığı “yüce” kavramıyla da ilişkilendirilebilecek “temâşâ”, yenileşmeye başlayan Türk şiirinde önemli yer tutmaya başlar. 1889- 1893 yılları arasında Paris’te Tıp eğitimi alan ve bu vesile Batı şiirini tanıyan Cenab Şahâbeddin’in şiirlerinde ilgili kavramla bağlantılı olarak tabiatı temâşâ ve bu temâşâ neticesinde evreni derk etme arzusu göze çarpar. Bu çalışma, Cenab Şahâbeddin’in şiirlerine yansıyan “contemplative” eylemin incelenmesinden oluşmaktadır.