67 sonuçlar
Arama Sonuçları
Listeleniyor 1 - 10 / 67
Öğe Tek bindirmeli yapıştırma bağlantılarının üç boyutlu gerilme analizi(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2016-02-12) Demir, Mehmet Emin; Temiz, ŞemsettinGünümüzde yapıştırıcıların kullanım alanı diğer bağlantı yöntemlerine göre gittikçe yaygınlaşmaktadır. Bunun temel sebebi yapıştırma bağlantılarının daha düşük maliyet, gerilme yığılma azlığı, kolay uygulanabilirliği ve daha düzgün yüzeyler elde etmek gibi birçok avantajları vardır. Yapılan bu çalışmada, çekme yüküne maruz bırakılmış tek bindirmeli yapıştırma bağlantılarında farklı bindirme uzunlukları ve levha kalınlıklarının gerilme değerleri ve hasar yükleri üzerindeki etkileri incelenmiştir. Çalışmada 4 farklı bindirme uzunluğu (12.5, 25, 50, 100 mm) ve levha kalınlığı (1.62, 3.2, 4.8, 6.4 mm) kullanılmıştır. Yapıştırıcı tabaka ve alt levha üzerindeki hatlar boyunca gerilme dağılımları sonlu elemanlar yöntemiyle ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca farklı alt ve üst levha kalınlıklarının gerilme dağılımları üzerindeki etkisi araştırıldıÖğe Grafen nanopartikül takviyesinin kompozit malzemelerin mekanik özellikleri üzerindeki etkisinin araştırılması(Batman Üniversitesi, 2018-12-20) Bağatır, Tuba; Çelik, Yahya HışmanKompozit malzemeler günümüzde mühendislik yapılarının büyük bir kısmında kullanım alanına sahiptir. Bu doğrultuda üretilen kompozit malzemelerin mekanik özelliklerinin tespit edilmesi ve bu özelliklerin geliştirilmesi büyük önem arz etmektedir. Son yıllarda araştırmacılar kompozit malzemelerin mekanik özelliklerini iyileştirmek için yoğunlaşmıştır. Bunun neticesinde nanoboyutlu Grafenin (G), kompozitin mekanik özelliklerini iyileştirmede önemli bir etkiye sahip takviye elemanı olduğu ortaya çıkmıştır. Bu çalışmada, G'nin kompozitin çekme dayanımı üzerindeki etkileri tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu doğrultuda, epoksiye % 0 (takviyesiz); % 0,1; % 0,2; % 0,3; % 0,4; % 0,5 ve % 1 oranlarında G eklenmiştir. G eklenmiş epoksi karışımlar sırasıyla ASTM standartlarına göre hazırlanan kalıplara dökülmüştür ve kürleşmesi sağlanmıştır. Ayrıca ağırlıkça % 0 (takviyesiz), % 0,2 ve % 0,4 oranlarında G içeren epoksi karışımlar, cam fiber (CF), karbon fiber (KF) ve aramid fiber'e (AF) elle yatırma yöntemi ile ilave edilmiştir. Böylece farklı ranlarda G içeren cam fiber takviyeli plastik (CFTP), karbon fiber takviyeli plastik (KFTP) ve aramid fiber takviyeli plastik (AFTP) kompozitler üretilmiştir. G takviyeli epoksi matrisli kompozitler ile CF, KF, AF ve G takviyeli kompozitler çekme deneylerine tabii tutulmuştur. G takviyesinin epoksi matris malzemesi ve kompozitler üzerinde önemli bir mukavemet artışı sağladığı tespit edilmiştir. Takviyesiz epoksi malzeme en düşük çekme mukavemetine sahipken, epoksi matrisli G takviyeli kompozitlerde en yüksek çekme mukavemeti % 0,2 G içeren kompozitten elde edildiği görülmüştür. Epoksiye % 0,2'ye kadar G takviyesi eklenmesiyle malzemenin çekme dayanımı artmıştır. Daha fazla oranda eklenmesiyle bu artış düşüşe geçmiştir. Bu doğrultuda maksimum çekme dayanımı % 0,2 G takviyeli epoksi kompozitte gözlemlenmiştir. Ayrıca CF, KF ve AF'ye, G takviyesinin eklenmesiyle elde edilen G/fiber takviyeli kompozitlerin çekme dayanımları sürekli artmıştır. Ancak % 0,4 G takviyeli fiber kompozitlerin çekme dayanımı en yüksek değeri almasına rağmen % 0,2 G takviyeli fiber kompozite nazaran belirgin bir artış görülmemiştir. Ayrıca fiber takviyeli kompozitlerde, matris malzemesine G takviyesinin eklenmesiyle çekme mukavemetleri farklı davranışlar sergilemiştir. G nano partikülün CF, KF ve AF'ye eklenmesiyle elde edilen G/fiber takviyeli kompozitlerde, en fazla artış KFTP kompozitin çekme dayanımında görülürken en az artış AFTP kompozitin çekme dayanımında görülmüştür.Öğe Tek yönlü hibrit CTP/Al tabakalı kompozitlerin farklı R-oranları için yorulma ömrünün belirlenmesi(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2018-05-11) Aydın, Fırat; Deniz, Mehmet EminUçak ve uzay endüstrisinde meydana gelen gelişmeler yeni ve üstün özelliklere sahip malzeme ihtiyacını ortaya çıkarmıştır. Bu ihtiyaçları karşılamak için kompozit malzemeler kullanılmaya başlanmıştır. Özellikle elyaf takviyeli kompozitlerin imalatı ve endüstriyel alanda kullanımları oldukça artmıştır. Elyaf takviyeli kompozitler içerisinde, satış miktarları ve tüketim oranları göz önüne alındığında en çok tercih edilen elyaf türü cam elyaftır. Bu tez çalışmasında, hibrit şeklinde cam elyaf takviyeli plastik/alüminyum (CTP/Al) tabakalı kompozit plaklar üretilmiş ve bu plaklardan test numuneleri hazırlanmıştır. Yorulma testlerinden önce statik testler yapılmış olup, yorulma için gerekli olan yük değerleri belirlenmiştir. Daha sonra bu yük değerlerinde yorulma testleri gerçekleştirilmiştir. Böylece CTP/Al tabakalı kompozitlerin yorulma ömrü belirlenmiştir. Farklı elyaf oryantasyonları (θ = 0o, 15o, 30o, 45o, 60o, 75o, 90o) ve yükleme oranları (R = 0,3; 0,1 ve -0,1) için CTP/Al tabakalı kompozitlerin yorulma ömürleri belirlenmiş ve bulunan sonuçlar birbirleriyle karşılaştırılmıştır. Elde edilen sonuçlar R = 0,3 yükleme oranında numunelerin lif dizilim yönünde en yüksek yorulma ömrüne sahip olduğunu ve yükleme oranı azaldıkça numunelerin yorulma ömürlerinin de azaldığını göstermektedir. Ayrıca yükleme oranı değişimleri sonucu malzemelerin oryantasyon açıları dizisinden bağımsız yorulma ömrü gösterdiği sonucuna da varılmıştır.Öğe Ti-6Al-4V 'nin tornalanmasında takım aşınması ve yüzey pürüzlülüğüne etki eden parametrelerin araştırılması(Batman Üniversitesi, 2016) Güney, Musa; Çelik, Yahya HışmanTalaşlı imalat, istenilen parça şeklini elde etmek için iş parçası üzerinden kesici takım vasıtasıyla istenilmeyen malzeme kısmının uzaklaştırıldığı bir imalat yöntemidir. Bu imalat yöntemi ile farklı özelliklere sahip malzemeler nihai şekle getirilmektedir. Özellikle yüksek mukavemet, iyi korozyon direnci, uzun servis ömrü ve hafiflik gibi üstün özelliklere sahip malzemelerin işlenmesinde bazı sorunlarla karşılaşılmaktadır. Bu sorunların en başında kesici takımın hızlı aşınması ve işlenen yüzey kalitesinin kötü elde edilmesi gelir. Bu nedenle yapılan bu çalışmada üstün özelliklere sahip Ti-6Al-4V alaşımı CVD (TiCN+Al2O3+TiN) ve PVD (TiAlN) kaplı sementit karbür kesici takımlarla farklı kesme hızı, ilerleme, kesme derinliği ve kesme uzunluğunun kombinasyonlarında kuru kesme şartları altında tornalanarak takım aşınması ve yüzey pürüzlülüğüne etkisi incelenmiştir. Ayrıca, kesme parametrelerine bağlı olarak talaş kalınlıklarının değişimi araştırılmıştır. İlerleme, kesme derinliği ve kesme uzunluğunun artması hem CVD hem de PVD kaplı sementit karbür kesici takımlardaki aşınmayı arttırmıştır. Kesme hızının artması ise takım aşınmasını arttırmış yüzey pürüzlülüğünü ise optimum bir seviyeye kadar iyileştirmiştir. Özellikle, ilerlemenin ve kesme uzunluğunun artmasıyla beraber kesme hızının artması yüzey pürüzlülüğünün kötüleşmesine neden olmuştur. PVD kaplı kesici takımdaki aşınma CVD kaplı kesici takımdan daha az gözlemlenmiştir. Ancak, CVD kaplı kesici takıma göre PVD kaplı kesici takımdan elde edilen yüzey pürüzlülük değeri, kesme derinliği, ilerleme ve kesme uzunluğunun artmasıyla daha kötü olarak elde edilmiştir. Ayrıca talaş kalınlığı, kesme hızının artmasıyla düşerken kesme derinliği ve ilerlemenin artması ile artmıştır.Öğe Bir dizel motorda hint yağı biyodizeli ve dietil eter kullanımının motor performansına ve emisyonlara etkisinin araştırılması(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2017-12-27) Azi, Hüseyin; İşcan, BahattinEnerjiye duyulan ihtiyaç, dünyadaki hızlı nüfus artışı ve teknolojik gelişmelere bağlı olarak artmaktadır. Motorlu taşıtlardan kaynaklanan zararlı emisyonların önemli bir çevre sorunu haline gelmesi, kullanılan enerji rezervlerin yakın bir tarihte (2050) bitecek olması araştırmacıları alternatif yakıtlara yöneltmiştir. Alkoller, yağlardan elde edilen biyodizel yakıtı alternatif dizel yakıtları olarak kullanılabilmektedir. Bu çalışmada dietil eter ilaveli hint yağı biyodizeli hacimsel olarak farklı oranlarda dizel yakıtı ile karıştırılarak dizel motorunda analizi gerçekleştirilmiştir. Transesterifikasyon yöntemiyle hint yağından biyodizel elde edilmiş ve dietil eter ile hacimce %10 ve %20 oranında karışımlar hazırlanmıştır. D100, B100, D50B50, B90DEE10, B80DEE20, D45B45DEE10 ve D40B40DEE20 (%40 dizel, %40 biyodizel ve %20 dietil eter) içerdikleri yakıt oranlarına göre isimlendirilmiştir. Deneyler dört zamanlı, üç silindirli bir dizel motorunda sabit devirde ve değişken (boşta-3kw-5kw-7kw) yük şartlarında yapılmıştır. Yapılan deneysel çalışma sonucunda bu yakıtların kullanımından emisyon ve performans paremetlerindeki değişimler ortaya konulmuştur. Deneysel sonuçlara göre; dizel yakıtına oranla (analizler için referans yakıtı dizel yakıttır) tüm yüklerde özgül yakıt tüketimi%5,4 ile %29,4 oranları arasında artmıştır, ısıl verimi en yüksek yakıt hint yağı biyodizeli olmuştur, %0,3 ve %1,7 arasında değişen bir iyileşme gerçekleşmiştir. Egzoz gazı sıcaklığında düşüşler gerçekleşmiştir, kütlesel yakıt tüketimi %5,4 ile %29,3oranları arasında artmıştır. CO emisyonları yüksek çıkmıştır, CO2 emisyonları birbirine yakın değerler vermiştir. HC emisyonları artmıştır, yük arttıkça yüksek olan duman emisyonları azalmıştır. Yük arttıkça NOxemisyon değerleri artmıştır.Öğe Batman Üniversitesi dersliklerinde iç hava kalitesinin araştırılması(Batman Üniversitesi, 2014) Avcı, Ali Serkan; Argunhan, ZekiBu çalışma; Batman Üniversitesi (Batman, Türkiye), Batı Raman ve Merkez Yerleşkesi dersliklerinde iç ortam hava kalitesini belirlemek için 2013-2014 eğitim öğretim yılında yapılmıştır. İç hava kalitesi ölçüm parametreleri olarak bağıl nem, sıcaklık, karbondioksit ve partikül maddeler (PM0.5, PM 1.0, PM2.5, PM5.0, PM10) ele alınmıştır. Çalışmada elde edilen sonuçlar değişik ülke standartları ile karşılaştırılmış ve bahar-kış dönemi ayrımı yapılarak değerlendirilmiştir. İç ortam havası için; kış döneminde ortalama sıcaklık değerinin standart limitlerinin altında kaldığı görülmüştür. Bahar ve kış dönemlerini kapsayacak şekilde bağıl nem değerinin konfor şartlarını sağladığı ancak karbondioksit ve partikül madde değerlerinin yüksek miktarlarda olduğu gözlenmiştir. Dolayısıyla, her bir parametre için iç ortam hava kalitesini düzeltmeye yönelik bazı çözüm önerileri sunulmuştur. Ayrıca SPSS 17 istatistik programı ile korelasyon testleri yapılmış ve tüm parametreler arasındaki ilişki istatistiksel açıdan incelenmiştir. Sonuç olarak dış ortam bağıl nem değerleri ile iç ortam bağıl nem değerlerinin ve farklı çaplardaki iç ortam partikül madde düzeylerinin arasında anlamlı ilişkiler tespit edilmiştir.Öğe Yumurta kabuğu takviyeli polimer esaslı kompozitlerin mekanik davranışının incelenmesi(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019-08-21) Güneş, Abdurrahim; Deniz, Mehmet EminSon yıllarda, yeryüzünde yaygın bir şekilde tüketilen yumurta kabuğu atığının oluşturduğu çevre kirliliğini azaltmak ve doğal kaynakların korunması için geleneksel malzemelere nazaran daha ekonomik ve daha iyi mekanik özelliklere sahip alternatif bir malzeme üretimi üzerine ilgi artmaktadır. Bu çalışmada, RTV 2 silikon kalıplara döküm yoluyla elde edilen yumurta kabuğu takviyeli epoksi esaslı kompozit numunelerin mekanik davranışları incelenmiştir. Test numuneleri, saf epoksi ve epoksi reçineye ağırlık oranının %5, %10, %20, %30 ve %40 yumurta kabuğu tozu takviye edilerek ASTM standartlarına uygun olarak hazırlanmıştır. Daha sonra bu kompozit numuneler, çekme ve üç nokta eğilme deneylerine maruz bırakılmıştır. Yapılan deneyler sonucunda en iyi çekme dayanımı yumurta kabuğu tozunun ağırlık oranının %5 takviyesinde elde edilmiştir. Takviye elemanın ağırlık oranı %0’dan %5’e artırılırken çekme dayanımında da artış görülmüştür. Takviye elemanın ağırlık oranı %5’ten %40’a artırılırken çekme dayanımında çok ciddi düşüşler gözlemlenmiştir. Eğilme davranışı için yapılan üç nokta eğilme deneylerinde ise yumurta kabuğu tozunun ağırlıkça %20 takviyesinde en yüksek dayanım elde edilmiştir. Takviye elemanının ağırlık oranı %20’den fazla eklendiğinde kompozit numunenin eğilme dayanımında düşüşler meydana gelmiştir. Sonuç olarak yumurta kabuğu takviyeli polimer esaslı kompozit numunelerin çekme ve eğilme davranışlarının ağırlıkça takviye oranına göre önemli şekilde değiştiği görülmüştür.Öğe Aspir yağı metil ve etil esterlerinin dizel motorlarda performans, yanma ve egzoz emisyonları üzerindeki etkilerinin araştırılması(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2017-11-02) Yüksel, Mehmet Salih; Aydın, HüseyinBu çalışmada, ülkemizde yüksek bir üretim potansiyeline sahip aspir yağından üretilen biyodizelin alternatif yakıt olarak bir dizel motorda yanma, performans ve egzoz emisyonları üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Bu amaçla, literatürde var olan bilgiler ışığında, transesterifikasyon yöntemiyle aspir yağından hem etil ester hemde metil ester esaslı biyoyakıtlar üretilmiştir. Aspir yağı etil ve metil esterleri hem saf halde (M100,E100) hem de dizel ile karışım oluşturularak (M50D50, M20D80, E50D50, E20D80) motorda test edilmiştir. Test yakıtları ile motor 1500 dev/dak sabit hızda ve bu devirdeki maksimum güç çıkışının yaklaşık %0, %20, %40 ve %60‟na denk gelen dört farklı güç çıkışında (Yüksüz, 3,6 kw, 7,2 kw ve 10,8 kw) deneyler gerçekleştirilmiştir. Sonuçlar aynı deney koşulları için dizel yakıtı ile karşılaştırılmıştır. %20 biyodizel içeren karışımlar için yanmanın başlangıç noktaları iyileşmekle birlikte tüm test yakıtları için genel olarak benzer yanma davranışları gözlenmiştir. Ancak saf biyodizeller için yanma eğrilerinde düzensizlikler görülmüştür. Biyodizellerin ısıl değerlerinin düşük olmasından kütlesel yakıt tüketimleri hem etil hemde metil esterler için dizele göre fazla olmuştur. Ancak, %20 biyodizel içeren karışımlar için yanmanın iyileşmesiyle hem özgül yakıt tüketimi hemde verim parametreleri iyileşmiştir. Bu sonuçlar, ısıl değeri yüksek olduğundan metil ester biyodizeli için etil estere oranla daha iyi olmuştur.Öğe Yalıtım özelliği yüksek yapı malzemelerinin geliştirilmesi ve ısıl performanslarının incelenmesi(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2017-11-27) Oktay, Hasan; Argunhan, Zeki; Yumrutaş, RecepBinaların ısıtılması ve soğutulmasında harcan enerji ile birlikte artan endişeler, bina yapılarının ısıl performanslarının iyileştirilmesine yönelik bir talebin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Binalarda uygulanacak yalıtım malzemesi, sağlayacağı ekonomik faydanın yanı sıra çevre kirliliğine etkisi ve binanın yangın yalıtımına katkısı gibi hususlarda dikkate alınarak seçilmelidir. Bununla birlikte ülkemizde yaygın olarak kullanılan çoğunluğu petrol ürünü ve yanıcı olan strafor ve poliüretan gibi yalıtım ürünlerine muadil olabilecek ve ülkemizin kaynaklarını kullanılarak elde edilecek ürünlere ihtiyaç duyulmaktadır. Bununla birlikte, binalarda enerji verimliliğinin yüksek olması ve enerji israfının yapılmaması için, yalıtım malzemelerin kullanılmasının yanında, ısıtma ve soğutma sistemlerinin kapasitelerinin doğru bir şekilde hesaplanması da önemli bir etkendir. Bu sayede olması gereken kapasitelerden daha büyük kapasitelerde cihaz seçilmeyerek enerji israfının önüne geçilecektir. Bu çalışmada bahsedilen ihtiyaçlara cevap verebilecek perlit ve bor gibi ülkemizin kaynak bakımından büyük rezervlere sahip olduğu malzemelerle, dayanım, ısı, ses ve yangın yalıtımı yüksek olan yalıtım malzemelerinin üretilmesi hedeflenmiştir. Bu hedefi gerçekleştirmek amacıyla birçok deneysel ve teorik araştırmalar yapılmıştır. Bu tez kapsamında yapılacak çalışmalar üç aşamada gerçekleştirilmiş olup şu şekilde özetlenebilir; 1. Literatürden farklı olarak yüksek mukavemet, ısı ve ses yalıtımı daha iyi olan yeni yalıtım malzemesi, duvar ve beton tipleri üretmek için farklı katkı maddeleri ve bunların farklı oranlarda karıştırılması ile ısıl iletkenlik katsayısı taşıyıcı beton için ısıl iletkenlik katsayısının 1 W/mK'in altında olduğu (λ ≤ 1 W/mK), duvar için ısıl iletkenlik katsayısının 0.2 W/mK'in altında olduğu (λ ≤ 0.2 W/mK) ve dış cephe mantolamada kullanılacak yalıtım malzemeleri için ısı iletim katsayısının 0.05 W/mK'nin altında olduğu (λ ≤ 0.05 W/mK) çok sayıda numune üretilmiştir, 2. Üretim yöntemleri uygulamalı bir şekilde yapılarak, üretilen yalıtım, duvar ve beton numunelerinin üretim şekilleri, içerikleri, oranları ve özellikleri ile termofiziksel ve mekanik özelliklerin birbiriyle olan değişimini veren grafik ve denklemlerin elde edilerek literatüre kazandırılmıştır, 3. Binaların ısıtma ve soğutma sistemlerinin kapasitelerini doğru bir şekilde hesaplamak ve aynı zamanda termofiziksel özelliklerin bina yapılarının ısı kazancına ve ısıl performanslarına olan etkisini incelemek amacıyla, Kompleks Sonlu Fourier dönüşümü (Complex Finite Fourier Transform, CFFT) tekniğinin uygulanması için MATLAB tabanlı ve arayüzlü bir paket program hazırlanmış ve bu program kullanılarak halihazırda üretilen numuneler ile piyasada yaygın olarak kullanılan yapı malzemelerinin aynı klimatik şartlarda ısı kayıp ve kazançları karşılaştırılmıştır. Böylece ısıl performansları (ısı kazancı) Türkiye'de yaygın olarak kullanılan yalıtım malzemelerine yakın, üstün mekanik özellik ve yangın direncine sahip, içerdiği bileşenler bakımından maliyeti düşük ve işçiliği kolay olan perlit esaslı yalıtım malzemelerinin endüstride ve inşaat sektöründe kullanılması ile hem ülkemizin enerji israfı ve dışa bağımlılığı azalacak hem de yangın oluşumundan kaynaklanan can ve mal kayıpları en aza inecektir.Öğe Çift yakıtlı reaktivite kontrollü bir dizel motorda biyodizel yakıtların düşük sıcaklıklı yanma performans ve emisyon karakteristiklerinin incelenmesi(Batman Üniversitesi, 2016) Işık, Mehmet Zerakki; Aydın, HüseyinDünya ekonomisinin gelişmesiyle birlikte, ham petrol talebi hızla büyümektedir. Sınırlı fosil yakıt durumu ve hava kirliliği, alternatif yakıtların ve yanma sistemlerinin araştırılmasına sürekli ilgi çekmiştir. Bilimsel çalışmalar içten yanmalı motorlarda yanmanın iyileştirilmesi ve emisyonların azaltılması amacıyla yeni yanma teknolojileri ve mevcut teknolojilerin optimizasyonuna odaklanmıştır. Düşük sıcaklıklı yanma (LTC) emisyonların azaltılması ve yakıt ekonomisinin iyileştirilmesi için güvenilir stratejiler olarak kabul edilebilir. LTC stratejilerinin önemli bir tanesi RCCI (reaktivite kontrollü sıkıştırmalı ateşleme) 'dir. RCCI uygulaması ikincil yakıtın emme manifoldu içine enjekte edilmesinden sonra, sıkıştırma zamanı sonuna doğru, silindirin içine birincil yakıtın enjekte edilerek tutuşmanın sağlanması şeklindedir. Bu çalışmada, bir dizel jeneratörde RCCI uygulamasının etkileri aspir yağı biyodizeli ve dizel karışımları kullanımında deneysel olarak incelenmiştir. Etanol ve benzin ikincil yakıt olarak % 30-60 oranlarında kullanılmıştır. Farklı koşullar altında motorun en önemli yanma, performans ve emisyon göstergeleri ayrıntılı olarak incelenmiş ve sonuçlar sunulmuştur. Etanol ve benzin RCCI uygulamasıyla yanma ve performans parametrelerinin çoğunda iyileşmeler olmuştur. Etanol ve benzin RCCI uygulamasında tüm yüklerde yakıt tüketimi artmış, özgül yakıt tüketimi düşük yüklerde artarken, yüksek yüklerde azalmıştır. NOX emisyonları önemli oranda azalmış, CO ve HC emisyonlarında ise kısmi artışlar olsa da değerler düşük seviyelerde kalmıştır.