Arama Sonuçları

Listeleniyor 1 - 10 / 59
  • Öğe
    Titanyum (Ti) katkılı AlCoCuNi yüksek entropili alaşımların mekaniksel alaşımlama ile üretilmesi ve karakterizasyonu
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2021-12-24) Kaya, Feyzullah; Okumuş, Mustafa
    Bu tez çalışmasında %4-8 (at.) Ti katkılı AlCoCuNiTi yüksek entropili alaşımları farklı öğütme sürelerinde mekanik alaşımlama ile nanoyapılı toz olarak üretildi. Üretilen alaşımların mikroyapısal karakterizasyonu X-ışını kırınımı (XRD) ve taramalı elektron mikroskobu/enerji dağıtıcı X-ışını (SEM/EDX) analizleri yapıldı ve ayrıca termal karakterizayonu diferansiyel termal analiz (DTA) ile yapıldı. Toz metalürjisi prosesleri sonucu oluşturulan numunelerin yüzey morfolojileri optik mikroskop (OM) ile incelendi ve ayrıca mikrosertlik analizi de yapıldı. XRD sonuçları 80-120 saat öğütmelerde intermetalik ve katı çözelti fazlarının oluştuğunu gösterdi ve ayrıca öğütme süresi arttıkça kristalit boyutunda azalma olurken kafes gerilmesinde ve dislokasyon yoğunluğunda artma olduğunu gösterdi. XRD taramasında elde edilen maksimum pik değerlerinin Scherrer denkleminde kullanarak minimum kristalit boyutu değeri %8 Ti katklı AlCoCuNiTi yüksek entropili alaşım için yaklaşık 3 nm olarak bulundu. SEM/EDX analizleri öğütme süresi arttıkça parçalanma, kırılma, topaklaşma ve kaynaklaşmalar olduğunu, partikül boyutunun küçüldüğünü ve daha homojen bir yapı oluştuğunu gösterdi. DTA analizleri düşük öğütme sürelerinde (0-30 saat) yaklaşık 565 oC sıcaklıkta AlNi3 fazının kristalleşmesini işaret eden bir ekzotermik pik gösterirken yüksek öğütme sürelerinde (30-120 saat) herhangi bir pik göstermemiştir. OM analizleri öğütme süresi 0 saatten 120 saate arttıkça partikül boyutlarında küçülmeler, daha homojen bir yapı ve boşluk miktarında azalmalar olduğunu gösterdi. Preslenen ve sinterlenen AlCoCuNiTi yüksek entropili alaşım numunelerinde öğütme süresi arttıkça yeni intermetalik veya katı çözelti fazların oluşumu sonucu mikrosertliğin arttığı gözlenmiştir. Üretilen alaşımlarda maksimum mikrosertlik değeri 120 saat öğütme ile üretilen ve 815 oC’de sinterlenen %8 Ti katkılı AlCoCuNiTi alaşım numunesinde 882 ± 20 HV olarak bulunmuştur. Elde edilen sonuçlara göre 120 saat öğütme ile üretilen %8 Ti katkılı AlCoCuNiTi alaşımın mekanik özelliklerinin bu çalışmada üretilen diğer tüm alaşımların mekanik özelliklerinden daha üstün olduğu anlaşılmıştır.
  • Öğe
    Aerojel yalıtım malzemesi üretimi ve karakteristik özelliklerinin belirlenmesi
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2021-09-16) Kayır, Mehmet; Işık, Mehmet Zerakki
    Aerojel üretimi için beş farklı sentez uygulanmış, gerekli testler yapılmış ve belirlenen veriler incelenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre üretilen aerojellerin yoğunluklarının 0.66 ile 1.053 g/ml arasında, termal iletkenlik değerlerinin ise 0.067 ile 0.097 W/mK aralığında olduğu belirlendi. Üretim aşamasında sol-jeldeki TEOS ve TMOS konsantrasyonundaki artışın aerojellerin yoğunluklarında ve dolaylı olarak termal iletkenlik değerlerinin de artış gösterdiği belirlendi. Reaktörün geniş iç hacmi ve sıcaklık aşamalarının tam olarak kontrol edilememesi nedeniyle, farklı basınç-sıcaklık geçiş süreçlerinin yapısal etkileri, hedeflenen termofiziksel özelliklere yaklaşımı etkilemiştir. Kurutma işleminin 100 bar gibi yüksek basınç koşullarında gerçekleştirilmesi, hazırlama işleminin uzun ve meşakkatli olması, kullanılan kimyasalların yüksek maliyeti gibi etkenler çözüm denemelerini sınırlamıştır. Geleceğin önemli bir yalıtım malzemesi olarak görülen aerojelin yalıtım özelliğinin gerekli destekler sağlanırsa iyileştirilebileceği düşünülmektedir.
  • Öğe
    Endüstriyel bir robotun farklı tahriklerde oluşan titreşimlerin ölçülmesi ve karşılaştırılması
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2021-08-01) Şani, İdris; Koç, Savaş
    Bu çalışmada, katı modellemesi tasarlanmış üç serbestlik derecesine sahip bir endüstriyel robot koldan iki katı modelleme oluşturularak (tahrikler kayış kasnağı yardımıyla iletilen model ve tahrikler vidalı mil yardımıyla iletilen model) farklı bölgelerden tahrik verilmiştir. Bu modeller Ansys workbench arayüzü yardımıyla her model için ayrı ayrı rijit dinamik analiz (hareket analizi) gerçekleştirilmiştir. Bu modal analize bağlı olarak her iki modelleme için zorlanmış harmonik analiz yapılmıştır. Harmonik analizde, her iki yöntem için bir adet modal analiz uygulanmıştır. Bu iki modelleme için toplam olarak beş ayrı analiz incelenmesi gerçekleştirilmiştir. Rijit dinamik analizinde, robot kolun hareketi esnasında motorlar üzerine gelen kuvvetler ve ivme değerleri elde edilerek iki ayrı modelin verileri kıyaslanmıştır. Rijit dinamik analizi ile iki model üzerinde güç tasarrufu konusu incelenmiştir. Modal analizde sistemin ilk 6 modunda deformasyon safhaları elde edilerek oluşan frekans değerlerine göre sistemin deformasyon genlikleri, doğal frekanslara bağlı serbest titreşim oranları ve yapının en küçük doğal frekansı elde edilmiştir. Her iki modelleme için ayrı ayrı gerçekleştirilen zorlanmış harmonik analizlerde ise farklı dış kuvvetlere maruz bırakılan sistemin rezonans durumu incelenerek belli kritik frekanslardaki genliğe bağlı deformasyon ile stress değerleri elde edilmiştir. İki modelin eşit şartlarda ve hareket analizinde oluşan yükler altında kol ucunda meydana gelecek titreşim oranlarını karşılaştırılmıştır. Böylece malzeme yapısı, serbestlik derecesi, kol ağırlıkları ve benzer tüm şartları eşit olan, sadece tahrik noktaları bakımından farklı olan iki robot kol modeli üzerinde oluşan titreşim, deformasyon ve stress oranları araştırılmış ve bu oranların sistem üzerindeki etkileri kıyaslandırılmış ve yorumlanmıştır.
  • Öğe
    Epoksi yapıştırıcısı içerisine farklı oranlarda nanopartikül kullanılarak birleştirilen AA5754 alaşımının mekanik davranışlarının incelenmesi
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-08-02) Saruhan, Mustafa; Çetkin, Edip
    Yapıştırma bağlantıları, otomotiv, havacılık, inşaat, elektronik ve birçok endüstriyel alanda yaygın olarak kullanılmaktadır. Malzemelerin uygun şekilde hazırlanması, yapıştırıcı seçimi ve uygun yapıştırma tekniğinin kullanımı, başarılı bir yapıştırma bağlantısı elde etmek için önemli faktörlerdir. Gerçekleştirilen bu çalışmada farklı nanopartiküllerin çift yamalı yapıştırma bağlantılarında çekme davranışları deneysel olarak araştırılmıştır. Çalışmada yapıştırıcı malzeme olarak DP460, yapıştırma numunesi olarak AA5754 alüminyum alaşımı, yama malzemesi olarak cam epoksi kompozit malzemesi kullanılmıştır. Yapıştırıcı malzemenin içerisinde kullanılan nanopartiküller Al2O3, CuO, MgO ve TiO2 ağırlıkça %2, %4 ve %6 oranlarında ilave edilmiştir. Takviye edilmiş ve takviye edilmemiş yapıştırıcılar ile çift yamalı yapıştırma bağlantıları hazırlanmıştır. Hazırlanan numuneler üzerinde nanopartikül takviyesinin çekme dayanımına etkileri incelenmiştir. Deneyler sonucunda takviyesiz yapıştırma bağlantılarına nazaran nanopartikül takviyeli yapıştırma bağlantılarının çekme kuvveti ciddi oranda arttığı görülmüştür. En yüksek çekme kuvveti ise %6 ağırlık oranında takviye edilmiş MgO takviyeli yapıştırma bağlantısında elde edilmiştir. Tüm deney numunelerinin çekme sonrası hasar bölgeleri makro boyutta değerlendirilmiş, adhezyon ve kohezyon hasarları tespit edilmiştir. En yüksek ve en düşük çekme kuvvetlerine sahip deney numunelerinin çekme deneyleri sonrası kopma yüzeylerinin SEM görüntüleri alınmış ve hasar tipleri noktasında daha önceki çalışmalara dayanarak değerlendirmeleri yapılmıştır.
  • Öğe
    Güneş bacası sera örtüsü altında tarım ürünlerinin kurutulması; Batman Sason çileği örneği
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-07-20) Çetinbaş, Aytaç; Karakaya, Hakan
    Bu tez çalışmasında Güneş Bacası sera örtüsü altında Sason çileğinin kurutma kinetikleri deneysel olarak incelenmiştir. Güneş Bacaları bir yandan elektrik enerjisi üretirken diğer yandan da kullanılmayan güneş bacası sera örtü alanların kullanılabilir hale getirilmesi için sera örtüsü altındaki ısı enerjisinden yararlanılarak tarım ürünlerinin kurutulmasının uygunluğu araştırılmıştır. Bu çalışmada öncelikle Güneş Bacasının veriminin arttırılması amacıyla sera örtü alanı siyah boya ile boyandı. Sera örtüsü altından güneş enerjisi ile çalışan sıcak su geçişi sağlandı. Farklı boyutlarda dilimlenmiş (3mm, 5mm,7mm) çilek dilimleri ve dilimlenmemiş bütün çilek örnekleri sera örtüsü altında belirli noktalarda kurutulmuştur. Kurutulan örneklere ait kurutma noktasındaki hava sıcaklığı ve hava hızı, kuruma zamanı, kütle değişimleri, nem oranları, dış ortam sıcaklığı ve anlık güneş ışınımı ölçülüp veriler kaydedilmiştir. Elde edilen veriler ile sera örtüsü altındaki kurutma performansı ile doğal (açık alandaki) ortamdaki kurutma performansları karşılaştırılmıştır. Ayrıca Güneş Bacası sera örtüsü altında kurutulan çilek örnekleri kurutma yönleri ve kurutma noktaları açısından karşılaştırılarak en ideal kurutma bölgesi ve kurutma yönü belirlenmiştir.
  • Öğe
    SiC takviyeli AlSi7Mg2 metal matrisli kompozit malzemelerin işlenebilirliğinin araştırılması
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-06-26) Kutsal, İsmail Erhan; Çelik, Yahya Hışman; Kılıçkap, Erol
    SiC takviyeli alüminyum matrisli kompozitler (AMK’lar) düşük ağırlık, yüksek özgül mukavemet, yüksek özgül sertlik, yüksek aşınma direnci, düşük ısıl genleşme katsayısı, iyi boyutsal kararlılık ve kontrol edilebilir mekanik özellikleri sayesinde birçok uygulama alanlarında kullanılmaktadır. Bu kompozitler, üstün mekanik ve fiziksel özelliklere sahip olmalarına rağmen, SiC partiküllerin doğal özellikleri olan yüksek sertlik ve yüksek aşınma direnci AMK’ların işlenmesinde düşük takım ömrüne ve zayıf yüzey kalitesine yol açmaktadır. Bu durum, SiC takviyeli AMK’ların uygulanabilirliği ve kullanılabilirliğini kısıtlamaktadır. Bu çalışmada, metal matrisli kompozitlerin (MMK’ların) işlenebilirliğini araştırmak için bir dizi deneysel çalışma yapılmıştır. Deneysel çalışmada, ağırlıkça %15 SiC takviyeli AlSi7Mg2 kompozitler tungsten karbür (WC), AlTiN kaplamalı WC ve yüksek hız çeliği (HSS) matkaplar kullanılarak üç farklı ilerleme ve dönme devrinde delinmiştir. Delme deneyleri kuru ortamda gerçekleştirilmiştir. Delme parametrelerine bağlı kesme kuvveti ve momenti, çap değişimi, çapak oluşumu, yüzey pürüzlülüğü, talaş morfolojisi ve takım aşınması incelenmiştir. Ayrıca kesme kuvvetleri ve momentlerinin takım aşınması ile olan ilişkisi analiz edilmiştir. Talaş morfolojisi ve takım aşınması için taramalı elektron mikroskobu (SEM) kullanılmıştır. Artan ilerleme ile kesme kuvveti ve momentinin, çap değişiminin, çapak yüksekliğinin, yüzey pürüzlülüğünün arttığı görülmüştür. Dönme devrindeki artış ise çapak yüksekliğini arttırmış, kesme kuvveti ve momentini, çap değişimini ve yüzey pürüzlülüğünü ise azaltmıştır. WC, AlTiN kaplamalı WC ve HSS matkaplar arasında en iyi işlenebilirlilik sonuçları AlTiN kaplı WC matkaplardan, en kötü ise HSS matkaplardan elde edilmiştir. Kompozit malzemelerin işlenmesinde, parametrelere bağlı olarak talaş yapılarında değişimler meydana gelmiştir. Düşük dönme devri ve ilerlemede oluşan talaş çaplarının daha düşük olduğu görülmüştür. İlerlemenin artması ile talaş çaplarının arttığı ve talaş yapılarında bozulmalar meydana gelmiştir. Talaş yüzeylerinde mikro ölçekli kırılmalar, çatlaklar, ara boşluklar ve ince oyuk şekillerinin varlığı dikkat çekmiştir. Talaşların serbest yüzeylerinde mikro ölçülerde testere diş oluşumları gözlenmiştir. Takım aşınması analizlerinde ise artan delik sayısına bağlı olarak kesici takımlara gelen kesme kuvveti ve moment ile takım aşınmasının arttığı görülmüştür. Daha yüksek kesme kuvveti ve momentine maruz kalan kesici takımda daha yüksek deformasyon ve aşınma gözlemlenmiştir.
  • Öğe
    Cam fiber takviyeli polimer kompozitlerin delme performansının sembolik regresyon yöntemi ile analizi
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-04-14) Işık, İsmail; Çelik, Yahya Hışman
    Bu tez çalışmasında, ±45° oryantasyon açılı cam fiber takviyeli polimer (CFTP) kompozitlerin delinmesinde kesme kuvveti ve deformasyon faktörü üzerine delme yöntemi ve delme parametrelerinin etkileri deneysel olarak incelenmiş ve sembolik regresyon yöntemi ile analiz edilmiştir. CFTP kompozitlerin delinmesi hem matkap hem de zımba ile gerçekleştirilmiştir. Matkapla delme, altı farklı kesme hızında (6,25; 12,50; 25; 50; 100 ve 200 m/dak) ve dört farklı ilerleme hızında (0,025; 0,05; 0,1 ve 0.2 mm/dev); zımba ile delme, dört farklı uç açısına sahip zımbayla (düz, 15° \ açılı, 15° ˅ açılı ve 15° ˄ açılı) ve üç farklı ilerleme hızında (250, 500 ve 1000 mm/dak) gerçekleştirilmiştir. Yapılan deneyler sonucunda; matkapla delmede oluşan kesme kuvveti üzerine ilerleme hızı ve kesme hızının önemli bir etkisinin olduğu görülmüştür. Artan ilerleme hızı, kesme kuvvetini arttırmıştır. Artan kesme hızı ise başlangıçta kesme kuvvetini düşürmüş ve belirli bir seviyeden sonra kesme kuvvetini arttırmaya başlamıştır. Matkapla delmede oluşan en yüksek kesme kuvveti yüksek ilerleme hızı ve kesme hızında gözlemlenmiştir. Zımba ile delmede oluşan kesme kuvvetlerinin değerleri, matkapla delmede oluşan değerlerden çok daha yüksek elde edilmiştir. Zımba cinsine ve ilerleme hızına bağlı olarak oluşan kesme kuvvetleri değişkenlik göstermiştir. En yüksek değerler düz uç açısına sahip zımba ile gerçekleştirilen deneylerden elde edilmiştir. Kesme kuvveti için yapılan sembolik regresyon analizlerinde; matkapla delmede, kesme kuvveti üzerine en önemli faktörün ilerleme hızı, zımba ile delmede ise zımba cinsi olduğu görülmüştür. Matkapla delmede, delik girişinde oluşan deformasyon faktörü delik çıkışında oluşan deformasyon faktöründen daha düşük elde edilmiştir. Artan kesme hızı ve ilerleme hızıyla deformasyon faktörü artmıştır. Zımba ile delmede ise genel olarak delik girişinde oluşan deformasyon faktörü, delik çıkışında oluşan deformasyon faktöründen daha yüksek elde edilmiştir. Zımba cinsine ve ilerleme hızına bağlı olarak oluşan deformasyon faktörü değişkenlik göstermiştir. Deformasyon faktörü için yapılan sembolik regresyon analizlerinde; matkapla delmede, delik girişinde oluşan deformasyonun en fazla kesme hızından, delik çıkışında ise en fazla ilerleme hızından etkilendiği analiz edilmiştir. Zımba ile yapılan delme deneylerinde ise delik giriş ve çıkışındaki deformasyona etki eden en önemli parametrenin zımba cinsi olduğu görülmüştür. Tüm sembolik regresyon analizlerinden elde edilen matematiksel ifadelerin deneysel verileri tahmin etmede oldukça iyi olduğu test edilmiştir.
  • Öğe
    Kademeli termal bariyer kaplamanın bir dizel motorda yanma, performans ve egzoz emisyonlarına etkisi ve yanma odası elemanlarında oluşan termal ve basınç gerilme analizi
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-04-10) Topkaya, Hüsna; Aydın, Hüseyin
    İçten yanmalı motorların verimliliğinin artırılması ve emisyon değerlerinin iyileştirilmesi amacıyla farklı yöntemler uygulanmaktadır. Gelişen malzeme teknolojisiyle birlikte uygulama kolaylığı nedeniyle termal bariyer kaplama son yıllarda başvurulan yöntemlerin başında gelmektedir. Pistonların düşük ısı transfer katsayısına sahip malzemeler ile kaplanmasıyla ısı kayıplarını azaltmak ve motor performansını artırmak amaçlanır. Kaplama malzemesi olarak alümina (Al2O3), zirkonya (ZrO2), magnezya (MgO), Berillya (BeO), lantanat ve gadalyum tercih edilir. Mevcut çalışmada piston yüzeylerine plazma sprey kaplama yöntemi kullanılarak Ytrria ile stabilize edilmiş zirkonyum seramik malzemesiyle kaplama işlemi gerçekleştirilmiştir. Kaplamasız (referans model), tüm yüzey kaplamalı ve iki farklı ölçüde kademeli kaplama yapılan dört piston modeliyle motor performans ve egzoz emisyon deneyleri ve ısı transferi ve yanma analizleri gerçekleştirilmiştir. Piston yüzeyine kademeli kaplama işlemi uygulanarak kaplama tabakasının mukavemetinin arttırılması ve aynı zamanda NOx emisyonlarının düşürülmesi amaçlanmıştır. Gerçekleştirilen motor performans ve egzoz emisyon deneylerinde altı farklı yükleme durumu için egzoz emisyon ve motor performans verileri elde edilmiştir. Deneyler sırasında meydana gelen değişimi belirlemek amacıyla emme hattına, egzoz manifolduna, hava soğutma kanat ucuna, hava soğutma kanat dibine, üst kapağa ve motor yağına birer adet termokupl montajı yapılarak deney düzeneğinden sıcaklık değerleri okunmuştur. Sonlu elemanlar yöntemiyle gerçekleştirilen analizlerde kullanmak için piston modelleri Solidworks 2022 paket programı ile oluşturulmuştur. Oluşturulan piston modellerinin zamana bağlı termal ve yapısal analizlerinin gerçekleştirilmesi için modeller ANSYS Workbench paket programına aktarılmıştır. Bu analizler sonucunda piston, astar tabaka ve kaplama yüzeyi için sıcaklığı dağılımı, ısı akısı, von-Mises gerilme değerleri ve toplam şekil değiştirme miktarı elde edilmiştir. Yanma analizleri için ANSYS Forte paket programında piston modeli oluşturulmuştur ve analizler sonucunda piston içi sıcaklık, piston içi basınç, egzoz emisyon ve ısı transfer verileri elde edilmiştir. Gerçekleştirilen deneyeler sonucunda kademeli piston modellerinde tüm yüzey kaplamalı piston modeline göre NOX egzoz emisyon değerlerinde düşüş fakat yakıt tüketiminde artış tespit edilmiştir. HC egzoz emisyon değerlerinde dört piston modeli için %50 yükleme koşullarına kadar yakın değerler tespit edilirken %62.5’lik yükleme durumunda tüm yüzey kaplı piston modelinde en yüksek değer tespit edilmiştir. Zamana bağlı termal analizler sonucunda en yüksek piston yüzey sıcaklığı tüm yüzey kaplı pistonda elde edilmiştir. Tüm yüzey kaplı piston modelinde ısı kayıplarının diğer piston modellerine göre daha düşük olduğu gözlemlenmiştir. Kademeli kaplama yapılan piston modellerinde ısı akısı miktarı kaplama yapılan yüzeyde az iken kaplama yapılmayan yanma haznesinde daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Gerçekleştirilen yanma analizleri sonucunda silindir içi sıcaklık ve basınç değerlerinin tüm yüzey kaplı pistonda en yüksek, kaplamasız piston modelinde en düşük ve kademeli piston modellerinde bu iki değer aralığında ve birbirlerine yakın tespit edilmiştir. Yanma analizleri sonucunda duvardaki ısı transfer oranları karşılaştırıldığında en yüksek transfer kaplamasız piston modelinde görülürken en düşük ısı transferi tüm yüzey kaplamalı piston modelinde tespit edilmiştir. Yanma verimi en yüksek piston modeli tüm yüzey kaplı pistondur fakat NOX egzoz emisyon verileri diğer piston modellerinden daha yüksektir.
  • Öğe
    Batman ili şartlarında güneş enerjisi destekli kurutma sisteminde kurutma parametrelerinin incelenmesi
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2021-08-25) Demir, Fatma; Budak Ziyadanoğulları, Neşe
    Tarımsal ürünlerin uzun süre bozulmadan saklanabilmesi için kurutma işlemi yaygın bir yöntemdir. Kurutma işlemi çok eski zamanlardan beri geleneksel olarak açık havada, güneş altında kontrolsüz bir şekilde yapılmaktadır. Bu yöntem ile tarımsal ürünler; toz, böcek, diğer hayvanların zarar vermesi ve kötü hava koşulları gibi etmenlere maruz kalmaktadır. Bu yöntem ile kurutulan ürünlerde aflatoksin gibi mikrotoksinler meydana gelebilmektedir. Bu nedenle tarımsal ürünlerin kurutma sistemleri ile hijyenik ve kontrollü bir şekilde kurutulması önemlidir. Ayrıca ekonomik değeri yüksek olan kuru tarımsal ürünler yılın her mevsiminde üretilmek istenmektedir. Kurutulan ürünler geleneksel olarak mevsiminde yetiştirilmesinin yanında diğer mevsimlerde de uygun şartlar sağlanarak, seralarda yetiştirilmektedir. Hasadı yılın birkaç mevsiminde olan ürünler de mevcuttur ve soğuk mevsimlerde yetişen ürünler de kurutulmaktadır. Sıcak mevsimler dışında yetiştirilen ürünlerin kurutulması kurutucularla mümkün olabilmektedir. Uzun yıllardan beri kullanılan endüstriyel kurutma makineleri büyük miktarlarda enerji tüketmekte ve çevre kirliliğine sebep olmaktadırlar. Çevre bilinci, enerji verimliliği ve enerjinin tasarruflu kullanılması gittikçe önem kazanmaktadır Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı fosil yakıtlara bağımlılığı azaltmaktadır. Yenilenebilir enerji kaynaklarından olan güneş enerjisi gibi kesintili enerji kaynaklarının verimliliğinin arttırılması için enerji depolama sistemlerine ihtiyaç duyulmaktadır. Güneşin etkisinin çok olduğu saatlerde ışınım sonucu fazla olan ısının depolanması ve daha sonra kullanılması verimlilik açısından önemlidir. Bu çalışma kapsamında farklı büyüklüklerdeki taşlar ve metal parçaları karışımı bir enerji depolama malzemesi olarak oluşturulmuştur. Bu malzeme araları ısı yalıtımlı eş iki bölümden oluşan bir güneş enerjili kurutucunun 2. bölümünün termal depolama ünitesinde kullanılmıştır. Termal depolama sistemi olmayan 1. bölüm ile karşılaştırılmıştır. Kurutulacak tarımsal ürün olarak hasadı hava durumuna bağlı olarak Mart, Nisan aylarında başlayıp Kasım, Aralık aylarına kadar devam eden Sason Çileği tercih edilmiş ve Batman İli şartlarında Ekim ayında kurutma parametreleri incelenmiştir. Bu çalışma sırasında ısıl enerji depolama sisteminin güneş enerjili kurutucuda kullanılmasının Sason Çileği kurutmada etkisi incelenmiştir. Deneyler saat 09.00-15.00 arasında güneşte 15.00-17.30 arası gölgede ve 17.30 sonrası güneş battıktan sonra termal depolama ısısından faydalanarak yapılmıştır. Yapılan deneyler 3.5 m/s, 2.5 m/s ve 1.5 m/s olmak üzere 3 farklı fan hızında gerçekleştirilmiştir. 3.5 m/s fan hızında yapılan deneylerle eş zamanlı olarak dışarıda tepside çilek numuneleri kontrol amaçlı kurumaya bırakılmıştır. Kurutma sisteminde kurutulanlarla karşılaştırılmıştır. Temizlik ve kuruma hızı açısından yapılan karşılaştırmada kurutma sisteminde kurutmanın büyük farkla avantajlı olduğu görülmüştür. Deneysel çalışmalar süresince termal depolama sistemi kullanılmayan kurutma kabini içerisinde maksimum 61 ºC minimum, 18 ºC arasında değişen sıcaklıklarda, termal depolama sistemi kullanılan kurutma kabininde ise maksimum 53 ºC, minimum 19 ºC arasında değişen sıcaklıklarda kurutma işlemi gerçekleştirilmiştir. İki kurutma kabini arasındaki bağıl nem farkı maksimum % 6.7 olacak şekilde, termal depolama sistemi kullanılmayan bölümün kurutma kabininin içindeki bağıl nem daha fazla çıkmıştır.
  • Öğe
    Örgülü kompozit malzemelerin çeşitli parametrelerde yorulma davranışlarının incelenmesi
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-11-28) Ergün, Raşit Koray; Adin, Hamit
    Son yıllarda ileri teknoloji ürünü olan nanopartiküllerin önemi giderek artmaktadır. Nanopartiküller birçok alanda kullanıldığı gibi kompozit malzemeler alanında da kullanılmaktadır. Konstrüksiyon sektörü de kompozit malzemeler için yeni bir alan olarak ortaya çıkmıştır. Konstrüksiyon sektöründeki özel ihtiyaçlar birçok fırsat doğurmaktadır. Bu çalışmada, 5 farklı katman yapısında nanopartikül takviyesiz ve kütlece farklı oranlarda (%0.5, %1 ve %3) Al2O3, CuO ve MgO nanopartikül takviyeli olarak üretilen dokuma tip kompozit malzemeler yorulma testlerine tabi tutulmuştur. Yorulma testlerine başlamadan önce, numunelerin sadece çekme-basma yönündeki yüklere maruz kalması ve eğilme momentinden etkilenmemesi için kompozit malzemelerin uçlarına 40x25mm ölçülerinde parçalar yapıştırılmıştır. Yorulma testleri Batman Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü Laboratuvarı’nda bulunan Shimadzu marka 100 kN’lik yük hücresine sahip Servo-Hidrolik Yorulma test cihazı ile yapılmıştır. Numunelerin yorulma limitlerini belirlemek için R=-0.1 yük oranı, 6 Hz frekans ve sinüs dalgası şeklinde yük uygulanarak yorulma testleri yapılmıştır. Yorulma deneyleri sonrasında nanopartikül takviyeli ve takviyesiz olarak üretilen dokuma tip kompozit malzemelerin Yük Seviyesi (%) – Çevrim Sayısı (N) diyagramları, sönümleme oranları ve histerezis eğrileri incelenmiş, elde edilen sonuçlar yorumlanmıştır. Ayrıca dokuma tip kompozit malzemelerde oluşan hasar mekanizmalarının SEM (Taramalı Elektron Mikroskobu) analizleri yapılmıştır. En yüksek yorulma ömürleri ve sönümleme oranları KM-3 katman yapısına sahip nanopartikül takviyeli ve takviyesiz olarak üretilen kompozit malzemelerde tespit edilmiştir. Üretim açısından tavsiye edilen dokuma kompozit malzemeler KM-3 katman yapılı numunelerdir. Nanopartikül takviyeli ve takviyesiz üretilen dokuma kompozit malzemelerde genel olarak simetrik histerezis eğrileri oluştuğundan deformasyon davranışlarının lineer elastik olduğu anlaşılmaktadır.