4 sonuçlar
Arama Sonuçları
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Öğe Kur’an ayetlerinin su kaynakları mühendisliği yönünden incelenmesi(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-05-02) Muratoğlu, Abdullah; Aktaş, Mehmet NurullahSu, insanlar dahil bütün canlı organizmaların ihtiyaç duyduğu en temel maddelerden biridir. Biyolojik süreçleri oluşturan ve değiştiren istisnai bir molekül olup diğerlerinden farklı davranmak suretiyle sıra dışı ve kendine özgü nitelikler barındırır. Günümüzde, çok sayıda bilimsel disiplin suyun farklı durumlardaki davranış ve özelliklerini araştırmaya adanmıştır. Bu kadar yoğun araştırma faaliyetlerine rağmen insanlar hâlâ suyun özellikleri hakkında oldukça sınırlı bilgi birikimine sahiptir. Su kaynakları mühendisliği, yeryüzünde insan ve çevresinin kullanımına uygun su kaynaklarının hareketi, döngüsü, depolanması, miktar ve kalitesi gibi unsurları akışkanlar mekaniği, hidrolik ve hidroloji gibi bilim dallarının temel prensipleri çerçevesinde mühendislik yaklaşımı ile inceleyen uygulamalı bir alandır. Mevcut su kaynaklarının miktar ve kalitesi hem canlı ekosistemlerin ihtiyaçlarının karşılanması ve yeryüzündeki gıda güvenliği açısından, hem de medeniyetlerin toplumsal, ekonomik ve sıhhi gelişimi açısından oldukça önemlidir. Bu çalışmanın temel amacı, Kur’ân-ı Kerîm’deki ilgili ayetlerin ve tefsir literatüründeki yorum ve açıklamaların modern su kaynakları mühendisliği yönünden incelenmesidir. Kur’ân-ı Kerîm’e bakıldığı zaman, suyun önemi, dünyadaki döngüsü ve dolaşımı, tatlı su kaynakları, bunlardaki sınır ve ölçüler, su, gıda ve ekosistem güvenliği arasındaki ilişki gibi modern su kaynakları mühendisliği kapsamına giren konularda birçok mesaj verildiği görülmektedir. Suyun Kur’ân’da bu kadar farklı yönü ile ele alınması ve klasik müfessirlerin Kur’ân’dan çıkardıkları anlamların, modern çağda bilim insanları ve mühendisler tarafından peyderpey ulaşılmış gözlem ve bulgularla yakın uyumu gerçekten ilgi çekicidir. Çalışmamızdaki temel bulgulara göre Kur’ân ayetleri ve tefsirinin; mühendislik bakış açısında oldukça önemli bir yere sahip olan korunum yasaları ve madde ve enerjinin sınırlı olduğu görüşünü desteklediği görülmekte, modern bilim tarafından hidrolojik döngü kapsamında açıklanan sistem ve süreçler ile ilgili bilgilerle son derece uyumlu olduğu ortaya çıkmaktadır. Kur’ân yorumunda yağmurun en temel su kaynağı olması, su-gıda güvenliği ilişkisi, bir yıllık su döngüsü, kaynakların heterojen dağılımı, buharlaşma, bulutları oluşturması, suyun havzalarda toplanması, yerde ve atmosferde depolanması, yerüstü ve yeraltı ortamlara yerleştirilmesi, akışa geçmesi, yeraltını beslemesi, derine sızması gibi hususların işlendiği ve özellikle klasik dönemde yaşamış başlıca müfessirlerin bu konuda oldukça zengin yorum ve çıkarımlar yaptıkları tespit edilmiştir. Su bilimi ve mühendisliği yönünden uzmanlık barındıran bu çalışmanın, modern dönem Kur’ân yorumu ile ilgili Temel İslam Bilimleri literatürüne disiplinler arası bir katkı sağlaması beklenmektedir. Ayrıca günümüzdeki bilimsel tefsir çalışmalarına batı takipçiliği, pozitivizm veya indirgemeci bakış açısının yerine zengin İslami literatürden beslenerek, daha özgüvenli ve kapsayıcı bir metotla bakılması gerektiği savunulmaktadır.Öğe Kuzey Irakta kıraât eğitimi veren kurumlar (Nuru’l Hikme Eğitim ve Kültür Vakfı örneği)(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024-09-05) Çiçek, İbrahim; Bayraktutan, OsmanKur’ân-ı Kerim nazil olmaya başladığı andan günümüze kadar insanlar, sure ve ayetlerin eşsiz nazmı ve güzelliği karşısında aciz kalmışlardır. Şairler ve edipler bu güzellik karşısında hayranlıklarını dile getirmekten kendilerini alamamışlardır. Kur’ân-ı Kerîm ve kıraâti Hz. Peygamber’den itibaren günümüze kadar kuşaktan kuşağa aktarılarak nakledilmiştir. Bu kuşakların en önemli halkasını ise Ashâb-ı Kirâm oluşturmuştur. Kur’ân ve kıraâtlerinin Hz. Peygamber’den sahih olarak nakledilmesinde çok sayıda kıraât âlimi, kurrâ, hafız ve hattatlar büyük gayretler göstermişlerdir. Tüm bunlara rağmen gerek ülkemizde gerekse de Arap dünyasında kimi çevrelerce sahih kıraâtlerin dışında yeni kıraâtler oluşturulmaya çalışılmakta ve tecvidin bidat olduğunu savunulmaktadır. Sahih kıraâtin Hz. Peygamberden geldiği şekli üzere muhafaza edilebilmesi ve uydurma/zayıf kıraâtlerin önüne geçilebilmesi için İslam dünyasının birçok bölgesinde kıraât medreseleri bulunmaktadır. Bu minvalde Kıraât tarihimizin önemli yapı taşlarından birini oluşturan medreselerden biri olan Nuru’l-Hikme Eğitim ve Kültür Vakfı yüksek lisans tezimize konu olacaktır. Sözü geçen vakıf tarihten gelen ilmi geleneği sürdürmesi ve yürütmekte olduğu eğitim programıyla toplum içerisinde sahih kıraâtlerin yaygınlaşmasını, sahih kıraâtlere sahip hafız ve kurrâların yetişmesini sağlamak, sahih kıraâtlerin muhafazasını ve sahih -sahih olmayan ayrımının doğru bir şekilde anlaşılmasını sağlayabilmeyi hedeflemektedir. Yapacağımız bu çalışma İslam dünyasının farklı bölgelerinin ortak paydası olan İslam ilim geleneğinin muhafazası adına yapmış olduğu çalışmaları bir nebzede olsa gözler önüne serecektir. Çalışmanın bilimsel proje olarak sunulması farklı bölgelerde yapılan kıraât çalışmalarını ortaya koyacağı anlamına geleceğinden, İslam ilim mirasının tek bir kaynaktan beslendiğini ortaya koyması açısından büyük bir önem arz etmektedir.Öğe Semantik açıdan kırâatlerde lahn ve teganni kavramları(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-09-08) Şeker, Muhammet Sait; Bayraktutan, OsmanArap toplumu İslâmi fetihler sonucu farklı kültürlerle etkileşime girmiştir. Bu etkileşim sonucu dilde ve kırâatte hatalar kaçınılmaz olmuştur. Kırâat alanında gerçekleşen bu hatalar genel anlamda lahn olarak isimlendirilse de bu kavram; lehçe, imalı konuşma, zekâ, teganni gibi birçok manaya gelmektedir. Teganni ise, kültürlerin ve hayatın vazgeçilmez bir gerçeği olan mûsikinin kırâat alanında karşılığı olmuştur. Tarihi süreç içerisinde kırâatte teganni tartışmalarının devam etmesi, kavramın öneminin artmasına sebep olmuştur. Çalışmaya konu olan lahn ve teganni kavramları, makro düzeyde birçok alanı ilgilendirmekle beraber mikro düzeyde kırâat alanında kullanılan iki önemli kavramdır. Anlam yönünden birbirleri ile ilişkili olan lahn ve teganni kavramlarının doğru anlaşılması, kavramlarla ilişkili olan bazı ihtilafların da çözümüne katkı sağlayacaktır. Çalışmanın amacı; kavramların anlam değerlerinin ortaya çıkarılması ve bu kavramların anlamlandırılma sorunları sebebiyle ortaya çıkan ihtilaflara çözüm üretilmesidir. Çalışmada semantik analiz yöntemi kullanılarak kavramların etimolojik tahlili ile çekirdek yapısı belirlendi. Etimolojik tahlili yapılan kavramların tarihi süreç içerisinde geçirdikleri anlam farklılıkları, her dönemin beyit ve rivâyetleri üzerinden incelendi. Kelimelerin muhtelif ve ilişkili anlamları semantik analiz yöntemi çerçevesinde şekillendirilerek değeri ortaya konuldu. Tüm bu süreçlerden sonra kavramlara verilebilecek en doğru anlamlar değerlendirildi. Bahsedilen yöntem ile birinci bölümde lahn kavramı, ikinci bölümde teganni ve kırâatte teganni sorunsalı işlendi. Aynı zamanda birbirleri ile ilişkili olan lahn ve teganni arasındaki anlam ilişkisi de belirlenmiş oldu.Öğe Şeyh Mahmud Zokaydî’nin “Şerh Alâ Diyâi Basîreti Kalbi’l-arûf Fi’t-tecvîd Ve’r-resm ve Farşi’l- Hurûf” adlı eseri bağlamında tecvide dair görüşleri(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2025-01-27) Bilgin Eşit, Zeynep; Bayraktutan, OsmanŞeyh Mahmud Zokaydî 1877 yılında Siird’in Halenze köyünde dünyaya gelmiş Zokayd medresisinde yetişmiş önemli simalardandır. Zokayd ilim ve irfan merkezi olarak Türkiye’nin dini yaşamına ciddi katkıları olan bir yerdir. Zokayd tekke ve medresesinde tedrisat, telifat ve irşadıyla Şeyh Mahmud Zokaydî’nin de şüphesiz katkısı bulunmaktadır. Zokayd’ın civar ilim merkezlerinden ayırıcı vasfı olarak tecvid gösterilebilir. Bu merkezde tecvid sadece uygulamalı bir ilim değil aynı zamanda telifatlara konu olmuştur. Dede Molla Halil es-Si‘irdî ile başlayan telifât daha sonraki nesiller tarafından devam ettirilmiştir. Bu noktada Şeyh Mahmud Zokaydî de dedesi Si‘irdî’nin tecvide dair telifatlarını hem tedris faaliyetine konu etmiş, hemde onun şerhini gözden geçirerek sadeleştirdiği iki risale kaleme almıştır. Çalışmamıza konu olan risalede Zokaydî, dedesi Si‘irdî gibi tecvitte İmam olarak Hafs’ı kabul etmekte, konuları onun kraatine göre işlemektedir. Tecvidin tanımı, hükmü, harflerin mahreç, sıfat, terkîk ve tefhim durumları, idğâm, tenvîn ve sakin nûnun halleri, ğunne, imâle, medler, zamir hâ’nın hükmü, vakıf ve ibtidâ risalede ele alınan konulardır.