Arama Sonuçları

Listeleniyor 1 - 5 / 5
  • Öğe
    Birgi, Tire ve Ayasuluk’da Beylik ve Erken Osmanlı Dönemi mezar taşı kitabeleri
    (Tokat Valiliği Yayınları, 2019-10) Top, Mehmet; Balta Avut, Hatice
  • Öğe
    Geç Antik Çağ’da bir kırsal yerleşim : Dede Harabeleri
    (Ege Yayınları, 2019) Kozbe, Gülriz; Caner, Eyüp; Güngör, Akarcan
    MÖ 3. yüzyıl ile MS 7. yüzyıl sonuna dek yaklaşık 1000 yıl iskân görmüş olan Dede Harabeleri, bu süreç içerisinde tarımsal üretime yönelik kırsal bir yerleşim olarak varlık göstererek Hellenistik Dönem’den Geç Antik Dönem’e kadar bu kimliğini kesintisiz korumuş olmalıdır. Gerçekleştirilen kurtarma kazıları sonucunda, yerleşimde en az beş ayrı mimari tabakanın oluştuğu ve erken dönemden geç dönemlere doğru yerleşimin sınırlarının sürekli genişlediği tespit edilmiştir. Ağırlıklı olarak tarımsal üretime yönelmiş kırsal bir yerleşim şeklinde tanımlanmakla birlikte; Dede Harabeleri’nde yaşayanların standart bir yaşam tarzı içinde, standart tek bir iş koluyla meşgul olmadıklarını; tarımsal üretimin yanı sıra dokumacılık, hayvancılık ve maden işçiliği gibi birden fazla faaliyeti aynı anda gerçekleştirdiklerini söyleyebiliriz. Dede Harabeleri’nde “işlevsellik” her zaman ön plandadır. Yaşam tamamen üretime yönelik faaliyetler çerçevesinde şekillenmiş ve bu durum yerleşim dokusunun tamamına nüfuz etmiştir. Burada mimari, devşirme malzemenin yanı sıra doğadan elde edilen tüm malzemeler, hiçbir işleme tabi tutulmadan gelişigüzel kullanılarak şekillendirilmiştir. Gerek kullanılan seramikler; gerekse mimari sadece araç olarak görülmüş; amaç ise her zaman pratik üretim olmuştur. Türkiye’de kırsal yerleşim arkeolojisi açısından bugüne dek yapılan araştırmaların yetersiz olması nedeniyle barındırdığı kırsal nüfusun dinamik ve üretken yaşamını ortaya koyan Dede Harabeleri bu açıdan Geç Antik Çağ arkeolojisinde farklı bir yere sahip olacak eşsiz bir laboratuvar görünümündedir.
  • Öğe
    Darende Somuncu Baba Külliyesi ile Afşin Ashabı Kehf Külliyesinin inanç turizmi açısından değerlendirmesi
    (Paradigma Akademi Basın Yayın Dağıtım, 2019-12) Balta Avut, Hatice; Top, Mehmet
    İnanç turizmi, kutsal yerlerin ziyaret edilmesi sonucu ortaya çıkan bir turizm şekli olup, Türkiye 'de inanç turizmi kapsamında görülebilecek birçok kutsal ve tarihi yer ile eserler bulunmaktadır. Bu bağlamda Anadolu’nun kültürel zenginliği inanç turizminin de bir parçası haline gelmiş ve günümüzde kültürel turlarla birlikte güzergah belirlenmesinde önemli bir faktör olmuştur. Malatya çevresinde yer alan Nemrut Dağı, Eshab-ı Kehf ve Somuncu Baba gibi ziyaret yerleri bunlardan bazılarıdır. Bildiri kapsamında, Malatya’dan başlayarak belirli bir güzargah çerçevesinde aynı gün gezilebilecek olan Darende Somuncu Baba Külliyesi ile Afşin Ashabı Kehf Külliyesi toplam 300 km lik bir mesafeyi kapsamaktadır. Doğrudan Malatya Kayseri yolunu takip ederek Darende Merkezde yer alan Somuncu Baba türbesi ziyaret edildikten sonra, Darende çıkışında Elbistan yoluna saparak hem Günpınar şelalesi hem de Afşin Eshabı Kehf ziyaret yerine rahat ulaşılabilir. Darende’nin merkezinde Tohma Irmağı kenarında yer alan Somuncu Baba Külliyesi her yıl binlerce misafiri ağırlamaktadır. Adına külliye kurulmuş olan Şeyh Hamid-i Veli (Somuncu Baba), 1331-1412 yılları arasında yaşamış olup, birçok şehirde bulunmuş nihai durağı ise Darende olmuştur. Tohma Kanyonu içerisinde yaptığı çilehanesi ve Tohma ırmağı kıyısına kurduğu dergâhı ile etrafındakileri irşâd eden Somuncu Baba Hazretleri, 1412 yılında Darende’de vefat etmiştir. Somuncu Baba Külliyesi dâhilinde; Somuncu Baba Türbesi, Hulusi Efendi Haziresi, Somuncu Baba Müzesi, Hamidiye Çarşısı, Abdesthaneler, Şeyh Hamid-i Veli Kütüphanesi, Kudret Havuzu, Somuncu Baba Çilehanesi, Tohma Kanyonu ve mesire alanları bulunmaktadır. Kahramanmaraş’ın Afşin İlçesi'nin 7 km. kuzeybatısında yer alan külliye, Roma döneminden beri kutsal sayılan ve Eshab-ı Kehf adıyla tanınan kayalık bir tepenin yamacındaki mağaranın çevresine kurulmuştur. Anadolu' da Afşin, Efes ve Tarsus'un dışında Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarının birçok yerinde bazı mağaralara Eshab-ı Kehf denilmiştir. Fakat birçok Müslüman tarihçi ve tefsirci Eshab-ı Kehf mağarasının büyük bir ihtimalle Afşin'deki mağara olduğu konusunda birleşmişlerdir. . Eshab-ı Kehf, Bizans devrinde olduğu gibi, Selçuklular'ın fethinden sonra da Hıristiyanlar ve Müslümanlar tarafından kutsal bir mekan kabul edilerek önemli bir ziyaret yeri olmuştur. Buraya gelen ziyaretçilerin ihtiyaçlarının karşılanması ve konaklamalarının sağlanması için Anadolu Selçuklularının Maraş Emıri Nusretüddin Hasan Bey, ribat (1215), cami (1215-1234) ve han (1232-33) yapılarından oluşan külliye inşa ettirilmiştir. Daha soma külliyeye Dulkadir Beyliği (1337-1522) döneminde medrese (1480-1492), kadınlar mescidi (1500) ve buk'a ilave edilerek büyütülmüştür. Külliyeye en son eklenen Paşa Çardağı, Osmanlı döneminde 1531 yılında inşa edilmiştir. Darende ve Afşin’de bulunan bu değerlerin kültür ve inanç turizmi açısından gerekli ilgiyi görüp görmediği değerlendirilecektir. Bu külliyelerin alan yönetimlerinin yapılıp yapılmadığı; buna bağlı alt ve üst yapı ile çevre düzenlemesi ve temizliğinin ihtiyacı karşılayacak biçimde oluşturulup, oluşturulmadıkları irdelenecektir. Ayrıca Bu iki külliyenin birbirine entegre edilerek ziyaret edilme olanakları ortaya konmaya çalışılacaktır.
  • Öğe
    Kütahya çiniciliğinde değişen ve yok olan üretim yöntemleri
    (Restorasyon ve Konservasyon Çalışmaları Dergisi, 2017-08-23) Taşkıran, Gürbüz; Bayazıt, Murat; Özlem, Hazal; Eruş, Ersan; Gül, Selma
    Serving to the purpose of making the life easier and more qualified, science and technology have begun to directly affect the life, culture and art perception of humanity, particularly after the industrialization, and sometimes caused to extinction or alteration of various traditional values. Although today’s technology comes forward thanks to its advantageous features such as minimizing the manufacture costs and therefore economically increasing the preference of the products, the situation of that the handicrafts produced by using traditional methods are about to vanish is also attributed to the reasons based on technology. Albeit there are some efforts in terms of preserving the art and traditional manufacture, there seems to be a very little improvement in this context due to both the obstacles encountered in training new masters and the distanced stance of new generation to culture. In the present study, art tile production techniques were assessed in context of evaluating the possible changes occurred parallel to the technological developments and also by considering the current production conditions of Kütahya art tiles which are one of the most significant products of traditional Turkish handicrafts.
  • Öğe
    Mardin ilindeki Artuklu ve Akkoyunlu türbe gelenekleri
    (Eğitim Yayınevi - Bilimsel Eserler, 2021) Balta Avut, Hatice
    Sanat, insanın duygu ve düşüncelerini yansıtmakta kullandığı bir yöntem olmasının yanı sıra sahip olduğu güzellik ve estetik bakış açısının da ifade aracı olarak tanımlanabilir. Sanatçının bilgi birikimi ve becerisine göre ortaya çıkan sanat, içinde bulunduğu toplumun kültür değerlerine ve inanç yapısına bağlı olarak da şekillenmektedir. Bu açıdan bakıldığında sanatın hem bireysel hem de toplumsal bir yönü bulunmaktadır. Bir toplumun bünyesinde barındırdığı sosyo-kültürel yapı, sahip olduğu inanç ve ritüeller, mitler ve etkileşim alanları gibi birçok unsur o toplumun sanat anlayışının oluşmasına etki eden en önemli faktörler olarak vurgulanabilir. Kendine özgü zengin bir tarihi dokusu ve sanat anlayışı olan Anadolu coğrafyası, çok sayıda taşınır ve taşınmaz kültür varlığına ev sahipliği yapmaktadır. Arkeoloji ve Sanat tarihi disiplininin genel çerçevesine uyularak hazırlanmaya çalışılan bu kitapta, Anadolu’nun farklı bölgelerine ait sanatsal ve kültürel faaliyetlere değinilmiştir. Çalışma kapsamında ele alınan konular, eski çağlarda Anadolu coğrafyasında görülen ritüeller, Karadeniz ve çevresine ait verileri incelemek amacıyla düzenlemiş olan yüzey araştırmalarında elde edilen bulgular ile ilgili değerlendirmeler, Pers İmparatorluğunun sosyal ve siyasal yapısı hakkında bilgiler içeren antik metinler, yazıtlar ve modern kaynakların incelenmesine dayalı gözlemler, günümüzde Bandırma Müzesi’nde yer alan ve Hristiyan kültürüne bağlı olarak şekillenmiş olan bir grup taş eserin komşu sanat çevrelerindeki benzer ve farklı örnekler ile karşılaştırılarak tanıtıldığı çalışma, Mardin’de yer alan Artuklu ve Akkoyunlulara ait türbe geleneğini plan ve mimari özelliklerinin yanı sıra yapıların inşasında kullanılan malzeme ve teknik özellikler ile bezeme programları açısından ele alan inceleme bu kolektif çalışmanın bölümlerini meydana getirmektedir. Gerçekleştirilen bütün bu araştırmalar, incelenen eserlerin somut anlamda tanıtılmasının yanı sıra temsil ettikleri kültürlere ait sembolik anlamları da irdeleyen ve etkileşim içerisinde bulundukları kültür çevrelerini de göz önünde bulundurarak yorumlayan bir bakış açısıyla ele alınmıştır.