5 sonuçlar
Arama Sonuçları
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Öğe Feminist sanat hareketi ve Filistinli kadın sanatçılar(Batman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019-06-27) Ercan Demirtaş, Bahar; Ertekin, CengizFeminist sanat hareketi, kadınların sanatsal mecralarda eşitsiz şekilde temsil edilmesine ve kadınlara ilişkin üretilen erkek-egemen temsillere karşı ortaya çıktı. Her ne kadar Feminist sanat hareketi 1960'lı yıllardan itibaren öncelikle Batı'da ivme kazanmış olsa da, sonraki on yıllar boyunca dünya genelinde de etkili oldu. Feminist sanat kuramları, izleyen yıllarda sadece toplumsal cinsiyet rolleri üzerine değil genel anlamda sanat ve iktidar ilişkilerinin nasıl kurulduğuna ilişkin eleştirel bir yaklaşım ortaya koydu. Eleştirinin yanı sıra; yeni, alternatif ve kurucu bir sanat okuması da öneren feminist kuramlar, Filistinli kadın sanatçıların ortaya koyduğu çalışmaları anlamak ve değerlendirmek için önemli analitik araçlar sunmaktadır. Mona Hatoum, Emily Jacir, Dina Mattar, Rana Samara ve Layan Shawabkeh gibi Filistinli kadın sanatçılar bir yandan ezen ve ezilen diyalektiğini sorgulamakta, diğer yandan da Filistinli kadınların karşı karşıya kaldığı savaş, zorunlu göç, şiddet ve kadınlık gibi zorluklara ilişkin yeni bir sanatsal dil üretmektedir.Öğe Sanatta çileli beden metaforu(Batman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2021-03) Güç, Leyla; Balseçen, HaydarBu çalışmada, insanoğlunun varoluş serüveninde kendi bedenine yönelik eleştirel ve protest dilin, sanat literatüründe nasıl ve ne şekilde yer aldığı sorunsalı üzerinde durulmuş vebir anlatım dili oluşturulmaya çalışılmıştır. Bu anlatım dilinin “çile metaforu” kullanılarak bir dönüşüm ve değişimeuğrama hali, çeşitli örneklerle tartışmaya açılmış ve yeni önermeler ortaya konulmuştur. Bu doğrultuda; Çalışmanın ikinci bölümünde “Sanatta Beden ve Çileli Beden”başlığı altında vebu iki kavramın kendi aralarındaki etkileşim ve çatışma noktalarına açıklık getirilmiş, sanat tarihsel ve felsefi kaynaklar zemininde tartışmaya açılmıştır. Böylece “çileli beden” kavramıçarpıcı ve protest örneklerlebu bölümün temelyapı taşını oluşturmuştur. Çalışmanın üçüncü bölümünde ise“metafor” kavramı üzerinde durularak “çileli bedenle” arasındaki ilişki ortaya konulmuş,Ortaçağ kilise öğretilerinden, Rönesans eserlerine,aydınlanma düşüncesinden, modernist fikir ve yaklaşımlara kadar olan örneklerden bir yelpaze oluşturulmaya çalışılmıştır. Ayrıca bu bölümde modernizm ve post-modernizm kavramlarının yol açtığı kaos ortamına değinilmiş, teknolojik gelişmeler ve yeni tüketim modelleriyle birlikte yeniden inşa edilen “beden” kavramı irdelenmiştir.Çalışmanın dürdüncü bölümünde ise Foucault ve Bourdieu’nun beden kavramına yönelik fikirlerine yer verilmiş, bedene yönelik bilinçaltımıza kazınmışolan olumsuz öğretiler ve düşünce sistematiği üzerinde durularak yeni sanatsal eğilimlerden bahsedilmiştir. Ayrıca 2000’li yıllardan sonra küreselleşmenin etkisiylesansasyonel algı oluşturmayayönelik gösteriler vesanathareketleri de bu bölüm çatısı altında toplanmıştır. Son olarak çalışmanın beşinci bölümünde ise konuya ilişkin yapılmış olan görsel çalışmalara ve kavramsal açıklamalarınayer verilmiştir.Öğe Çağdaş sanatta mitoloji(Batman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019-04-10) Orhan, Uğur; Aydın, SeçkinGeçmiş, günümüz ve yaşayan efsane adı altında gelecekte bile etkisini sürdürecek olan mitolojinin, çağdaş sanatta çeşitli durumlarla karşımıza çıkması söz konusudur. Geçmişin ve günümüzün çağdaşları ile dönemin güncel anlatıları arasında mevcut olan tüm o ideoloji, kuram, inanç, akım ve düzenin altında mitlerin hissedildiği aralıklar mevcuttur. Klasik dönem ve öncesine ait sanatçıların, mitolojiye yaklaşımlarına dair bize bilgiler sunan sanat tarihinde; modern, çağdaş ve günümüze ait sanatçıların mitolojiye dair izlerine pek rastlanmaz. ‘Çağdaş Sanatta Mitoloji’ başlıklı hazırladığım bu tez/sanat eseri raporunda varılmak istenilen amaç, mitolojinin çağdaş ve günümüz sanatında nasıl bir noktada durduğuna açıklık kazandırmaktır. Bu tez çalışması kapsamında antik ve klasik dönem sanatçısının mitolojiyi konu olarak ele alış biçimi ile modern ve çağdaş dönem sanatçısının mitolojiyi yaşayarak ele alış biçimi arasındaki belirgin durumlar bu tez çalışmasında araştırılmış, ayrıca çağdaş sanat akımlarının da köklerinin mitolojiye dayandığı sonucuna varılmıştır. Tez boyunca insanlık tarihinden günümüze kadar tanım olarak değişen mitolojiye dair Roland Barthes, Claude Levi-Strauss, Joseph Campbell ve Carl Gustav Jung’un kuramları ve bakış açılarından faydalanılmış, mitlere yönelik yeni fikirler ile post modern, modern ve öncesine ait mitolojinin diğer alanlarla ilişkisinin sanatta izdüşümlerine değinilmiştir. Ardından sanatta mitolojiyi okumanın tarihsel döneminden bahsedilmiştir. Bunun yanı sıra bu tez çalışmasında çağdaş sanatta mitolojinin yansımalarına da açıklık getirilmeye çalışılmıştır. Bunu yaparken de Nietzsche’nin Dionisyen felsefesinden kuramsal anlamda yararlanılmıştır. Mite dair göndermelerde bulunan, yeni bir mit yaratan ve kendi mitlerini oluşturan sanatçılara değinilirken; kişisel mitler ile sanatçı mitlerine yönelik de örnekler verilmiştir. Son bölümde ise kendi sanat pratiklerim ‘sanat’ ve ‘mit’ ekseninde bu tezin kuramsal perspektifinden bakılarak yorumlanmış ve sanatın tümüyle ‘mitsel’ bir doku içinde var olduğu sonucuna varılmıştır.Öğe Sanat yapıtlarında ölüm teması(Batman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019-05-27) Anter, Helin; Aydın, Seçkinİlk çağlarda insan, ölümün gücüne inanmış ondan kaçılamayacağını yaşamın bütün yollarının ölüme açıldığını bilmiştir. Zamanla değişen yaşam şekillerine bağlı olarak insan, ölümle savaş halinde onu yenme çabası içine girmiştir. Ölüme çare bulamadığı, ölümden sonra ne olduğunu bilmesinin imkânsızlığıyla, ölümü doğa olaylarına atfettiği kutsallıkla birleştirip, toplumsal ritüele dönüştürmüştür. Ölümsüzlük arayışı, insanı yaratmaya, dönüştürmeye, türetmeye, simgeler oluşturmaya itmiştir. İnsanın yaratıcılığını körükleyen ölüm korkusu zamanla iktidarların elinde bir silaha dönüşmüştür. Ölüm korkusunun ve gücünün farkına varan iktidarlar, bu gücü tanrıların elinden alarak dünyanın geri dönülemez değişimini başlatmışlardır. Hırs, intikam ve ölümsüzlük peşinde koşan iktidarın eline öldürme hakkı geçince savaşlar, yıkımlar, toplu katliamlar, dönüştürmeler yaşamın amacına dönüşmüştür. Yaşamın asıl anlamını oluşturan ölüm unutulmuş, insanlar kendi hırslarını gerçekleştirmek isteyenlerin hizmetine girmiş ve onlar için ölmeye, öldürmeye başlamışlardır. Egemenleri yükseltmek ve ölümsüzleştirmek dışında hiçbir kıymeti olmayan bu ölümler insanı doğadan geri dönülemez bir şekilde koparmıştır. Kendiyle birlikte her şeyi tanınmaz bir anlamsızlığa sürükleyen insan neden ve niçin yaşadığını bilemeyen insanlar yığınına dönmüş, dünyada ölümü unutarak, unutturarak yaşamaya başlamıştır. Gelişen teknolojiyle birlikte ölüm bir hastalığa dönüştürülmüştür. Bu tez kapsamında; ölümün yaşamı anlamlandıran, ona yön veren asıl parçası olduğu ama zamanla ölümsüzlük peşine düşen insanın ölümü nasıl dönüştürdüğü ve ölümden uzaklaştırdığı, ölümü hırs, intikam, güç silahı haline getirdiği, anlamsızlaştırdığı, aslında ölümün anlamsızlaşmasının yaşamın anlamsızlaşması anlamına geldiği üzerinde durularak, bu değişim dönüşümün sanat ve sanatçıya yansımları incelenecek. Sonuç olarak; insanı sürekli değişmeye iten, dönüştüren, arayışa sürükleyen ama iktidarların elinde bir silaha dönüştürülüp, parçalanarak anlamsızlaştırılan ölümün, yaşama yeniden kazandırılması ve ölümün en doğal haliyle yaşanılması gerektiği ve bunun önemine ulaşılacak.Öğe Nesnenin sanattaki yeri ve özneyle ilişkisi(Batman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2021-02) Tilen, Yunus; Aydın, MenekşeNesne nedir? Nesnelerin sanattaki anlamı nedir? Sanat eserlerinde nesneler ne anlama gelmektedir? Gibi çeşitli sorular sanatçıların hayatında yer alan nesnelerin ne olduğunun anlaşılması açısından önemli bir yer kaplamaktadır. Nesnenin en kapsamlı tanımı, insanların işini gören, yapmak istediklerine aracı olan, bilinçte anlamlarıyla beraber yer tutan ve daha çok elle tutulabilen her şeye nesne demekteyiz. Günümüze kadar şekillenmiş bu objeler sanat alanında önemli bir yere sahiptir. Bu tez çalışmasında Rönesans’tan günümüze sanatçıların eserlerinde görülen objeler ele alınarak anlamlar biçilmiş, hem kendi kişisel sorunları hem de toplumsal sorunları nesneleri kullanarak nasıl dile getirdikleri anlatılmaya çalışılmıştır. Sanatçıların düşüncelerinde taht kuran bu objeler birer sembol haline gelmiştir. İnsanların davranışlarını, duygularını, hayat şartlarını, savaşın yıkıcı izlerini, özgürlük, zafer ve umut temalarını kendi eserlerinde göstererek her farklı nesneye birer anlam yüklemişlerdir. Tez kapsamında incelenecek bu eserler ilham kaynağı olarak kendi eserlerimde sergilemekteyim. Bu tez çalışmamla figürün nesnelerle olan ilişkisi ve sembolik anlamı ele alınarak hem bireysel hem de toplumsal sorunları dile getirmekteyim. Aynı nesne farklı zihinsel gelişme sahip olan bu insanlar tarafından çok farklı anlamlara gelebilir. Bu anlamlar doğrultusunda figürün nesnelerle olan ilişkileri bu tez çalışmamda ütopik bir bakış açısıyla dile getirmeye çalıştım. Gerçek hayatla bağlantısı olan bu hikayeler nesnelerin günümüzdeki anlamıyla hayat bularak bir kurgu oluşturmaktayım