Arama Sonuçları

Listeleniyor 1 - 10 / 17
  • Öğe
    Dilin genel durumu ve dillerin karşılaştırılma olanağı
    (Cinius Yayınları, 2017-12) Yaş, Emin
    Linguistik araştırmalar insanın ilk kelimeyi çıkarması için 2 milyon yıl kadar bir zaman geçirdiğini belirtir. Teori ve varsayımların dışında ileri sürülebilecek kanıtlar eski canlı kemikleri, insanların tarihte kullandıkları araç gereçler, mağaralara ve kayalara çizilen resimler ve bazı fosillerdir. Günümüzde yaklaşık 6.000 dil vardır. Dünyada yaşayan her insanın, her grubun, hatta medeniyetin ulaşmadığı Afrika ve Avusturalya kıtalarındaki her kabilenin bir doğal dili vardır. Peki dil bu güne gelinceye kadar nasıl bir evrim geçirdi? Hangi biyolojik, psikolojik, sosyolojik, ontolojik ve teolojik faktör veya faktörler insanın bir dile sahip olmasını mümkün kıldı? Yeryüzündeki tüm dillerin kökeni aynı mıdır? Başlangıçta bir dil mi yoksa bir kaç tane dil mi vardı? Dil, insan genetikleri yoluyla mı sonraki nesillere aktarılır? Bugün dilleri birbiriyle karşılaştırılmak ne kadar mümkündür? Bunun bilimsel araçları nelerdir? Elinizdeki bu kitabın amacı dilin tarihsel ve şimdiki durumunu genel bir bakış çerçevesinde incelemek ve dillerin birbirleriyle ne kadar karşılaştırılabileceğini örneklerle anlatmaktır. Özellikle yabancı dil öğretmenlerine önerilir. Bir de herkesin anlayabileceği, severek okuyabileceği bilgileri içerir. Dilbilimin derin bilgilerine gerek yoktur. Linguistikte okuyan öğrenciler için 5, 6 ve 7. bölümlerde oldukça faydalı bilgiler yer almaktadır. Bu bölümlerde bazı dilbilimsel konular işlendi. Fakat herkesin ve her tabakadan insanın kavrayabileceği biçimde verildi. Yine kitapta şunlar aydınlatıcı olmaktadır: Okumayı kolaylaştıran şemalar, tablolar ve resimler; anlamayı kolaylaştırmak ve daha fazla bilgi için bazı referanslar; dilbiliminin öncülerinden sayılan dilbilimcilerden verilen İngilizce ve Türkçe alıntılar; bazı konular anlatılırken bilgileri madde şeklinde sıralamak; dilbiliminde hiçbir ön bilgiye sahip olmadan herkesin kolayca anlayabileceği bir dilin kullanılması; genel kavramlar için kitabın sonuna eklenen bir ek sözlük. Ayrıca aktarılan dilbilimsel açıklamalar, tanımlamalar ve araştırmalar dallar arası bir açıdan ele alınmıştır.
  • Öğe
    Nehir Millet ve Aydın Menderes
    (Batman Üniversitesi Yayınevi, 2021-08) Demir, İdris
    Milletimiz, kökleri tarihin derin mazisinde, gövdesi halde, dalları ve yaprakları istikbale uzanan; mazide, halde ve istikbalde hatıraları, temayülleri ve tasavvurlarıyla birleşmiş bir varlıktır, maziden gelip halden geçerek istikbale akan bir nehir gibi... İnşa edilmekte olan bu sürekli tecezzinin yerine İslam'ı (fütuhat), istikrarı (devlet), hosgörüyü (birlik) ve bunların muhassalası olarak da refahı temin edecek olan düzendi. Nehir milletin yan kolları hızla onu oluşturmaya doğru koşuyorlardı. Etnik ve inanç farklılıkları nasıl bir ayrışma sebebi değillerse zihinlere ve hafızalara kodlanmış hususlarda birbirileriyle bölünmez bir bütün teşkil etmeye bağlamıştı.
  • Öğe
    Irak'tan Türkiye'ye hayatlar; Güneydoğu'da sığınmacı kadınlar
    (Belge Yayınları, 2017-10-20) Arslan, Yusuf
    Kim yerini, yurdunu, yuvasını bırakıp da başka yerlere gitmek ister? Yuvanız, yurdunuz sizi öldürmek üzere ant içmiş eli silahlı adamlarca işgal edilmiş ise siz de belirsizliğe güven duymak mecburiyetinde kalır mısınız? Üzerinde yaşadığınız dünyaya patojenik davranışlar sergileyen güçlerce saldırılsa ve izinizi buldukları anda öldürüleceğiniz, tecavüze uğrayacağınız, köle olarak alınacağınız kesin olsa ne yapardınız? Gücünüz yettiğince karşı mı koyardınız? Peki ama gücünüz yetmediğinde ne yapardınız? Kalmak mı daha zor olurdu gitmek mi? Kişiye göre değişir belki ama gitmekte öyle kolay olmazdı. Kalsaydınız vatansever, gitseydiniz mülteci olurdunuz.
  • Öğe
    Koleksiyonların belgelenmesi
    (Kültürel Mirasın Dostları Derneği, 2016) Stiff, Matthew; Paolini, Anna; Migliorati, Beatrice Beccaro; Aydın, Mahmut; Bozkurttan, Ramazan
  • Öğe
    Geç Antik Çağ’da bir kırsal yerleşim : Dede Harabeleri
    (Ege Yayınları, 2019) Kozbe, Gülriz; Caner, Eyüp; Güngör, Akarcan
    MÖ 3. yüzyıl ile MS 7. yüzyıl sonuna dek yaklaşık 1000 yıl iskân görmüş olan Dede Harabeleri, bu süreç içerisinde tarımsal üretime yönelik kırsal bir yerleşim olarak varlık göstererek Hellenistik Dönem’den Geç Antik Dönem’e kadar bu kimliğini kesintisiz korumuş olmalıdır. Gerçekleştirilen kurtarma kazıları sonucunda, yerleşimde en az beş ayrı mimari tabakanın oluştuğu ve erken dönemden geç dönemlere doğru yerleşimin sınırlarının sürekli genişlediği tespit edilmiştir. Ağırlıklı olarak tarımsal üretime yönelmiş kırsal bir yerleşim şeklinde tanımlanmakla birlikte; Dede Harabeleri’nde yaşayanların standart bir yaşam tarzı içinde, standart tek bir iş koluyla meşgul olmadıklarını; tarımsal üretimin yanı sıra dokumacılık, hayvancılık ve maden işçiliği gibi birden fazla faaliyeti aynı anda gerçekleştirdiklerini söyleyebiliriz. Dede Harabeleri’nde “işlevsellik” her zaman ön plandadır. Yaşam tamamen üretime yönelik faaliyetler çerçevesinde şekillenmiş ve bu durum yerleşim dokusunun tamamına nüfuz etmiştir. Burada mimari, devşirme malzemenin yanı sıra doğadan elde edilen tüm malzemeler, hiçbir işleme tabi tutulmadan gelişigüzel kullanılarak şekillendirilmiştir. Gerek kullanılan seramikler; gerekse mimari sadece araç olarak görülmüş; amaç ise her zaman pratik üretim olmuştur. Türkiye’de kırsal yerleşim arkeolojisi açısından bugüne dek yapılan araştırmaların yetersiz olması nedeniyle barındırdığı kırsal nüfusun dinamik ve üretken yaşamını ortaya koyan Dede Harabeleri bu açıdan Geç Antik Çağ arkeolojisinde farklı bir yere sahip olacak eşsiz bir laboratuvar görünümündedir.
  • Öğe
    Oyundan düğüne; Güneydoğu'da çocuk gelinler
    (Belge Yayınları, 2015-01-16) Arslan, Yusuf
    Türkiye'de çocuk gelinlerin sosyal bir problem olarak görülmesinin tarihi oldukça yenidir. Yetkililerin ve üniversitelerin uzun süre duyarsız kaldığı bu konu ancak feminist kadın hareketlerinin çabalarıyla sosyal bir problem olarak kabul edilmiş geçte olsa mücadele edilmeye başlanmıştır. Türkiye'de çocuk gelin sorunu var mıdır? Çocuk gelinlerin Türkiye ve dünyadaki durumu nasıldır? Çocuk gelinleri engellemek için Türkiye'de ve dünyada ne tür mücadeleler verilmektedir? Daha da önemlisi kız çocukları niçin erken evlendirilmektedir? Bu soruların yanıtlarını bulmak için hazırlanmış olan bu kitap her biri onlu yaşlarında evlendirilmiş Güneydoğulu kız çocuklarını ve onların gerçek yaşam öykülerini içermektedir. Alanında ilk kitap olma özelliği taşıyan Oyundan Düğüne Hayatlar: Güneydoğu'da Çocuk Gelinler adlı bu kitap kız çocukları üzerine çalışanlar için bir başvuru kaynağıdır. Kitabın ülkemizde eksikliği duyulan çocuk gelin araştırmalarına katkıda bulunacağı inancındayız.
  • Öğe
    Müzelerde güvenlik
    (Kültürel Mirasın Dostları Derneği, 2016) Biasiotti, Adalberto; Migliorati, Beatrice Beccaro; Aydın, Mahmut; Özdemir, Batuhan
  • Öğe
    Müzelerde afet risklerinin azaltılması kılavuzu
    (Kültürel Mirasın Dostları Derneği, 2020-11) Yaşar, Şener Selçuk; Aydın, Mahmut; Çakan, Fatma Banu; Kiraz, Müyesser Nilüfer; Karadağ, Recep; Kiraz, Eftal; Güner, Aytaç; Güner, Saadet; Ivgın, İlkay; Yaşar, Şener Selçuk; Yılmaz, Serhat
    Proje paydaşları ve araştırma ekibi olarak Avrupa Birliği STÖ-Akademi Destek Programı kapsamında yürüttüğümüz Başvurunun çıktısı, Türkçe “MÜZELERDE AFET RİSKLERİNİN AZALTILMASI KILAVUZU, 2020” kitapçığının basılmış halini size sunmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Bu kılavuz öncelikle müze çalışanlarımızı ve ziyaretçilerimizi, ardından müze binalarımızı, salonlarımızı, sergilenen ve depolanan eserlerimizi olası bir afete hazır hale getirecek planlamanın ve uygulamanın temel prensiplerini içermektedir. Kılavuz ayrıca Uluslararası Kültürel Varlıkların Korunması ve Restorasyonu Çalışma Merkezi - İtalya (ICCROM) ve “Prens Claus Kültür ve Kalkınma Fonu - Hollanda”nın yayınladığı (2018) ve Türkçe’ye tercüme edilen “KRİZ ZAMANLARINDA KÜLTÜREL MİRAS İÇİN İLK YARDIM 1. El Kitabı” ve “KRİZ ZAMANLARINDA KÜLTÜREL MİRAS İÇİN İLK YARDIM 2. UygulamaKiti”nde önerilen uygulamaların gerçekleştirilmesinde müzecilerimize, idarecilerine ve ilişkili diğer görevli ve sorumlulara büyük kolaylık sağlayacaktır. “Müzeler İçin Afet Yönetimi Kılavuzu 2020”nin Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığının Temmuz 2019’da yayınladığı On Birinci Kalkınma Planının (2019-2023) ilgili maddelerinde (Madde 630, 666, 724.3) yer alan “Yurt içi ve yurt dışındaki kültür mirasımızın afet riskini dikkate alacak şekilde korunması ve İstanbul’da yer alan kültür ve tabiat varlıklarının afetlere karşı dayanıklı hale getirilmesi sağlanacaktır” hedefine ulaşma yolundaki planlamaya da katkı sağlayacağını düşünüyoruz. “Müzeler İçin Afet Yönetimi Kılavuzu, 2020”nin PDF dosyası KUMID’in ve İAÜ-AFAM’ın web adresinde dijital olarak yayınlanmaktadır. Yorum ve katkılarınızı almayı dileriz. Onlar gelecekteki çalışmalarda, belki de yeni iş birlikleri oluşturmak amacıyla birlikte yürüyeceğimiz yolumuzu aydınlatacak fenerlerimiz olacaktır.
  • Öğe
    Müzelerde bilimsel teknikler ve risk yönetimi
    (Anadolu Medeniyetleri Müzesi, 2012) Aydın, Mahmut; Zoroğlu, Candemir
    Türkiye Cumhuriyetinin iradesi ile kurulan ilk müze sıfatını taşıyan Anadolu Medeniyetleri Müzesi Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı 189 müze arasında önemli bir yere sahiptir. 1997 yılında Avrupa’da yılın müzesi seçilen Anadolu Medeniyetleri Müzesi gerek koleksiyonunun ünikliği gerekse akademik üretkenliği ile Türkiye müzeleri nazarında bir enstitü niteliğine de sahiptir. Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nin Konservasyon ve Restorasyon Laboratuarı da Türkiye’nin hali hazırdaki en iyi koruma ve onarım merkezi konumundadır. Tüm bu bileşenler Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ni Türkiye müzeleri ve Türkiye’nin kültür sektöründe yer alan diğer kurum ve profesyonellerin karşılaştığı önemli bir sorun konusunda da bir tartışma ve görev yapmaya itmiştir. Bu kitap Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nin Başbakanlık, Hazine Müsteşarlığı’nın, Merkezi Finans ve İhale Birimi’nin Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki kültür arası diyaloğun geliştirilmesine yönelik olarak ilan edilen hibe programının “Müzeler Bileşeni” kapsamında yürütülmüş olan “Müzelerde Bilimsel Teknikler ve Risk Yönetimi Projesi”nin sonuç ve çıktılarını içeren bir kaynak niteliğindedir. Bu proje yalnızca Anadolu Medeniyetleri Müzesi veya Türkiye Müzelerini değil, Avrupa Birliği içerisindeki ve dünyanın diğer coğrafyalarındaki müze ve kültür sektörü kurumlarının olası risklerinin yönetilmesi ve bu risklerin indirgenmesinde bilimsel metotların kullanılması için yapılan çalışmalardan biridir. Bu nedenle Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nin Uluslar arası Müzeler Konseyi (ICOM/Paris) ve Kültürel Mirasın Dostları Derneği’nin (KUMID / İstanbul) ortaklığı ile yürüttüğü proje bu alanda atılması gereken adımlardan yalnızca bir tanesidir. Esasında yürütülen projenin en önemli amacı tüm müzelerin ve kültür sektörü profesyonellerinin karşı karşıya oldukları sorunlar üzerine düşünmelerini, fikir yürütmelerini ve çözüme katkı sağlayacak yeni yaklaşımları ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır. Gerek Türkiye ve Avrupa Birliği ülkelerinde gerekse dünya müzelerinde risklere karşı hazırlık ve bunun yönetimi, müze uygulamalarında başvurulan bilimsel yöntem ve analizler her geçen gün ilerleyen teknoloji ve iletişim ağı sayesinde daha ulaşılabilir olduysa da; yaşanan tecrübeler maalesef hemen hemen hiçbir kurumun potansiyel risklere karşı tam anlamı ile hazır olmadığını göstermektedir. Müzelerin ve kültürel miras alanlarının risklere karşı hazırlığı müzelerin akademik üretkenliği ile doğru orantılı bir dinamiktir. Müze uygulamalarında ilerleme sağlandıkça müze ve kültürel miras alanlarını yöneten kültür sektörü de bulunduğu ortamın olası risklere karşı hazırlanmasında uygun önlem alma kabiliyetini edinmiş olacaktır. Bu nedenle bu proje ve projenin bu kitapla somutlaşan çıktılarının müzelere, müze profesyonellerine ve kültür sektörünün diğer aktörlerine yardımcı bir kaynak ve bir tartışma zemini olmasını arzu ediyoruz. Katkı sağlayan ve destekleyen tüm kişi kurumlara teşekkürü bir borç biliriz.