29 sonuçlar
Arama Sonuçları
Listeleniyor 1 - 10 / 29
Öğe Bir grup gümüş Tarsos sikkesinin nümismatik ve arkeometrik açıdan değerlendirilmesi(Ankara Üniversitesi, 2015-05-01) Aydın, Mahmut; Devecioğlu, ÜlküYurtdışına kaçak yollarla eser kaçırılması yıllardır engellenmeye çalışılan bir durumdur. 1999 yılında Türkiye’den İsviçre’ye gönderilirken Zürih Havalimanı’nda yakalanan bir grup sikke de şans eseri yakalanmış ve ülkemize geri verilmiştir. Burada, bu grup içinde bulunan ve Zürih Havalimanı’nda yakalanan ve bir define olduğu düşünülen 23 âdet gümüş Kilikia-Tarsos kent sikkesi çalışılmıştır. Tarsos, Roma egemenliği altında gümüş sikke basma ayrıcalığına sahip kentlerden biridir. İmparator Augustus’tan İmparator Macrinus’a kadar gümüş sikke basan kent, Traianus zamanında burada 4 örneğini göreceğimiz tetradrahmi, Hadrianus zamanında ise ağırlıklı olarak tridrahmi biriminde gümüş sikke basmıştır. Her iki imparatorun adına gümüş sikke basan diğer Anadolu kentlerinde de görülen unvan ve ikonografik özellikleri burada yayımlanan 23 adet sikkede de görmek mümkündür. Bu çalışmada incelenen Tarsos kent sikkeleri tahribatsız enerji dağılımlı X-ışını floresans spektrometresi (ED-XRF) ile analizleri yapılarak kimyasal kompozisyonu belirlenmiş ve analiz sonuçları aynı dönemin Roma darplarıyla karşılaştırılmıştır. Karşılaştırma sonucunda Tarsos gümüş sikkelerinin Roma darplarıyla benzer oranlarda gümüş içerdiği anlaşılmıştır.Öğe Cudi Dağı Vadisi'nde bir geç neolitik merkez: Şah Vadisi çanak çömleklerinin kimyasal ve mineralojik karakterizasyonu(Batman Üniversitesi, 2019-06-19) Kaynak, Esra; Bayazit, Murat; Coşkun, NilgünArkeometri, arkeolojik kazılarda açığa çıkan buluntuları çeşitli bilim dalları ile disiplinler arası çerçevede değerlendirilen bir alandır. Kazılarda ele geçen buluntuların kimyasal, mineralojik, fiziksel ve mikroskobik tanımlamaları geçmiş uygarlıklara ait birçok bilgi vermektedir. Buradan yola çıkılarak, mevcut tez çalışmasında Şırnak ilinde yer alan Şah Vadisi’ne ait Neolitik Dönem seramik buluntuları arkeometrik olarak incelenmiştir. Şırnak’ta 19. yüzyıl başlarından itibaren yapılan ilk bilimsel gezi ve araştırmalar batıdaki Cizre-Silopi ovalarında yoğunlaşmıştır. Bölgede yapılan araştırmalarda çok sayıda yerleşim tespit edilmiştir. Ortaya çıkarılan merkezlerden toplanan çanak çömlekler Mezopotamya etkili olarak değerlendirilmiştir. Şah Vadisi yamaç yerleşiminde bulunan çanak çömlekler Hassuna Samara kültürünün en doğudaki örneklerini temsil etmektedir. Bu seramiklerin karakterize edilmesi amacıyla mevcut çalışmada kimyasal ve mineralojik içeriklerin belirlendiği teknikler kullanılmıştır. Taşınabilir XRF ve XRD analizlerinde elde edilen sonuçlar sırasıyla seramiklerin kalkerli hammadde kaynakları ile üretildiklerine ve genel olarak 700-800oC gibi göreceli olarak çok yüksek olmayan sıcaklık aralıklarında pişirildiklerine işaret etmiştir. Petrografi analizinde elde edilen sonuçlar seramiklerde kil, kiltaşı ve marn kayaç içeriklerinin yanında mineral olarak da çoğunlukla kuvars, plajiyoklaz, biyotit ve opak minerallerin yer aldığını ortaya koymuştur. Ayrıca çoğu örnekte grog ihtivası da (hacimce % 1-2 olarak) belirlenmiştir. Elde edilen arkeometrik veriler incelenen Şah Vadisi Neolitik Dönem seramiklerinin basit üretim teknikleri ile göreceli olarak düşük sıcaklıklarda pişirildiklerine ve dolayısıyla bu örneklerin büyük ihtimalle günlük kap ürünlerine ait olabileceklerine işaret etmiştirÖğe Mor Kuryakos Manastırı (Batman) harç, sıva ve taş örneklerinin arkeometrik tekniklerle incelenmesi(Batman Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2021-06-14) Yalçın, Caner; Bayazıt, MuratBu çalışmada Batman ilinde bulunan Mor Kuryakos Manastın’ndan temin edilen temsili taş, sıva ve harç örneklere çeşitli arkeometrik analizler uygulanarak malzeme karakterizasyonu gerçekleştirilmiştir. Bunlara ek olarak, yerel toprak karakterini belirlemek amacıyla yapıdaki temsili bir toprak örneği de incelenmiştir. Tez çalışmasında birim hacim, birim ağırlık, gözeneklilik, su emme ve tuz testleri, aynca agrega/bağlayıcı granülometrik analizi, ince kesit analizi, PED-XRF, XRD, FTIR, TGDTA ve SEM-EDX analizleri uygulanmıştır. Örneklere uygulanan spot testlerde ve ileri analitik analizlerde elde edilen sonuçlar bir arada yorumlanmıştır. Buna göre, yapıdaki taş ve harçlarda sınıflandırma yapılmıştır. Mineralojik ve kimyasal içerikler bölgedeki jeolojik oluşumlarla karşılaştırıldığında manastırda kullanılan taşların yerel ve/veya bölgesel karakterli olduğu söylenebilir. Analiz verilerine göre yapıda içerik bakımından farklı harçların kullanıldığı öngörülmektedir. İçeriği benzer olan bazı harçlarda tane boyut dağılımı sonuçlarına bakıldığında toplam agrega oranı yüksek, toplam agrega oranı düşük ve toplam agrega ile bağlayıcı oranı birbirine yakın olan harçlar olmak üzere agrega boyutlarına göre 3 grup belirlenmiştir. Agrega oranlarının benzer olmaması harçlarda hammadde kaynaklarının farklılığına işaret etmiştir. Sıvalarda yüksek karbonatlı hammadde içeriği ile kireç varlığı saptanmıştır. Toprak numunesindeki yüksek kalsiyum içeriği toprağın da yapı elemanları ile benzer olarak kireçli bir karakterde olduğuna ve özellikle petrografi ve XRD analizlerinde kile rastlanan harçlarda katkı olarak kullanılabilecek yapıda olduğuna işaret etmiştir. Bu tez çalışmasında elde edilen sonuçların manastırın mevcut yapı malzeme içeriği hakkında kapsamlı bilgiler sunduğu ve arkeometri literatürüne önemli katkılar sağladığı öngörülmektedir.Öğe Olba kazısı seramik buluntuları arkeometrik analizleri(Bilgin Kültür Sanat, 2016-01-01) Aydın, Mahmut; Akyol, Ali AkınOlba kazılarında farklı bölgelerinden ele geçen seramik buluntular arkeometrik yöntemler kullanılarak incelenmiştir. Öncelikle kodlanıp fotoğraflanarak belgelenen örneklerin renk değerleri L*a*b* renk sistemi kullanılarak belirlenmiştir. Örneklerin petrografik özellikleri ince kesit optik mikroskop analiziyle, kimyasal yapısı da XRF ve SEM-EDX analizleri ile belirlenmiştir. İnce kesit optik mikroskop analizi ile seramikler; matriks/agrega içeriği, agrega türü/ dağılımı/boyutu, gözenekliliği ve matriks kil yapısının özelliklerine göre gruplandırılmıştır. Seramiklerin pişirim sıcaklıkları 750-950°C arasında olmalıdır. Bazı örneklerin agrega içeriğinde tuğla kırığı parçaları da belirlenmiştir. Seramik örneklerin hammadde içeriğini kumtaşlarından ayrışmış yerel kayaç kırıkları oluşturmaktadır. Seramiklerin Sr ve Zr içeriklerine göre, üretimlerinde çoğunlukla karasal olmak üzere karasal/denizel hammadde karışımı kullanılmış olmalıdır. XRF analizi sonuçlarına göre seramik örnekler 2 grup halinde sınıflandırılmıştır. SEM-EDX analizi, seramiklerin gövde ve astarlı yüzeylerinin homojen bir yapıya sahip olmadığını göstermiştir.Öğe Diyarbakır Sur ilçesi kazılarında ele geçen Bizans dönemi (III. Romanus) altın sikkelerin arkeometrik incelemesi(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-06-13) Şeker, Nesrin; Bayazit, MuratÖzellikle müzelerde muhafaza edilen ve sadece yerinde analizi gerçekleştirilebilen malzemelerin başında değerli metallerden üretilmiş sikkeler gelmektedir. Taşınabilir analiz cihazları ile yerinde ve tahribatsız olarak karakterize edilmesi gereken altın, gümüş esaslı sikkeler için çoğunlukla portatif X-ışını floresan (p-XRF) spektrometresi tercih edilmektedir. Bu tez kapsamında Diyarbakır İli, Melik Ahmet Caddesi’nde 1992 yılında gerçekleştirilen kazı sonrasında bulunarak müsadere yoluyla Diyarbakır Müzesi Müdürlüğü’ne götürülerek kayda alınan sikkeler üzerinde p-XRF aracılığı ile detaylı bir arkeometrik inceleme gerçekleştirilmiştir. III. Romanus dönemine ait 45 adet altın sikke herhangi bir zarar görmeden p-XRF ile analiz edilerek örneklerin kimyasal kompozisyonu belirlenmiştir. Yapılan analizlerde III. Romanus dönemi sikkeleri için kompozisyonu oluşturan ana element altın olmuştur (ortalama %93,89). Altından sonra tespit edilen majör element gümüştür, ancak en yüksek gümüş oranı %9’u geçmemektedir (gümüş ortalama %5,25). 13 sikkede bakır (ortalama %1,05-2,46), 18 sikkede demir (ortalama %0,87-6,5) saptanmıştır. Örnek setinde yalnızca birer numunede titanyum, mangan, osmiyum, iridyum, nikel ve kurşun tespit edilmiştir. Sikkelerin elementel içeriklerinin çoğunlukla birbirine paralel çıkmasına karşın, örneklerin kendi içerisindeki dağılımlarını görmek amacıyla hiyerarşik kümeleme analizi gerçekleştirilmiştir. Altın-gümüş-bakır-demir ve altın-gümüş ile yapılan sınıflandırmalarda sikkeler 3 farklı grup oluşturmuştur. Tez çalışmasında elde edilen analiz sonuçları sikkelerdeki olası değişimler, farklılıklar ve benzerlikler üzerine değerlendirmeler yapabilmek üzere bazı Bizans dönemi soliduslar ve Diyarbakır Müzesi’nde bulunan Bizans dönemi çukur altın sikkelerin kimyasal kompozisyonlarıyla karşılaştırılmıştır. Bu amaçla, mevcut çalışmadaki III. Romanus dönemine ait sikkeler, M.S. 457-695 yılları arasında tahtta kalan 6 Bizans dönemi imparatoruna ait soliduslar ve 1059-1143 yılları arasında tahtta kalmış 4 Bizans dönemi imparatoruna ait çukur sikkeler için p-XRF verileri üzerinden hiyerarşik kümeleme analizi gerçekleştirilmiş ve dağılımları incelenmiştir. III. Romanus dönemi soliduslarının farklı dönemlere ait soliduslarla altın, gümüş, bakır ve demir içeriklerine göre, ayrıca Bizans çukur sikkelerinin altın, gümüş ve bakır içeriklerine göre yapılan hiyerarşik kümeleme analizi sonuçlarında her iki sınıflandırmada da sikkelerin 3 gruba ayrıldığı görülmüştür. Kümeleme analizi sonuçlarına bakıldığında, III. Romanus dönemi ve öncesindeki soliduslarda kullanılan yüksek orandaki altına alternatif olarak ilerleyen dönemlerde basılan çukur sikkelerde altın harici madenlerin üretimde tercih edildiği görülmektedir. Her imparatorun kendi döneminde genel olarak sikke madeni açısından çok belirgin değişimlerin olmadığı, fakat imparator değiştikçe sikkelerdeki değerli maden kullanımında, özellikle çukur sikkelerde dalgalanmaların olduğu tespit edilmiştir.Öğe Dara Antik Kenti (Mardin) Bizans dönemi bakır ve bakır alaşımı sikkelerinin arkeometrik özelliklerinin incelenmesi(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2021-01-22) Kondukçu, Mehmet Reşit; Aydın, MahmutMardin Arkeoloji Müzesi’nde yer alan Dara Antik Kenti bakır ve bakır alaşımı 38 adet sikkenin kimyasal kompozisyonunun belirlenmesine yönelik olan bu yüksek lisans tez çalışmasında, sikkelerin element oranlarını belirlemek amacı ile Taşınabilir Enerji Dağılımlı X-Işını Floresans Spektrometresi (P-EDXRF) kullanılmıştır. Analizleri yapılan eserlerin tamamının tarihlendirilmesi müze tarafından yapılmamıştır. Bundan dolayı ilk olarak eserlerin tarihlendirilmesi amacı ile müze envanter kayıtları, ulusal ve uluslararası sikke kataloglarının yer aldığı yayınlar araştırılmıştır. Yapılan Analizler sonucunda 38 adet sikkenin kimyasal kompozisyonları ile birlikte alaşım oranlarının tespiti yapılmıştır. Bizans dönemine ait olan sikkelerin ortalama ana element oranları bakır (Cu) % 95,4 ve kurşun (Pb) oranları % 3,01 olarak tespit edilmiştir. Tez çalışması ile Bizans dönemine ait olan sikkelerin analizleri yapılarak dönemin imparatorları karşılaştırılmış, ekonomik, siyasi ve sosyal durumları hakkında bilgiler verilmiştir. Analiz sonuçları kapsamında I. Anastasius, I. Iustinus, I. Iustinianus, II. Iustinus ve Mauricius Tiberius imparator dönemleri sikkelerinin bakır oranlarının benzerlik gösterdiği tespit edilmiştir.Öğe Siirt Başur Höyük kazısında ele geçen bazı metal eserlerin arkeometrik karakterizasyonu(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019-11-19) Öztoprak, Hakkı; Kaçmaz Levent, EsraBu çalışmada Başur Höyük kazısında 2007 yılından bu yana sürdürülen arkeolojik kazılarda gün yüzüne çıkarılan metal eserlerin arkeometrik analizi yapılmıştır. Başur Höyük kazısı Siirt ilinde bulunmaktadır. Bu yüksek lisans tez çalışmasında 2007-2019 yılları arasında Başur Höyük mezar kazılarında gün yüzüne çıkarılan ve Batman müze envanterine kayıtlı metal eserler arkeometrik yönden incelenmiştir. Batman Müzesine kayıtlı 22 adet envanterlik metal eser Taşınabilir Enerji Dağılımlı X Işını Floresans Spektrometresi (P-EDXRF) kullanılarak arkeometrik analizleri yapılmıştır. Tahribatsız yöntemlerin başında gelen P-EDXRF analiz yöntemiyle kültür varlıklarının kimyasal kompozisyonları ortaya çıkarılarak eserlerin hangi elementlerden oluştuğu ve elementlerin eserdeki yoğunlukları hakkında bilgiler elde edilmiştir. Eserlerden tahribatlı analiz yapma izni verilmediğinden ve ender olan bu eserlerden parça almak etik ve yasal olmadığından tahribatsız analiz yöntemi seçilmiştir. Analizleri gerçekleştirilen envanterlik eserlerin tamamı Siirt Başur höyük kazısında ortaya çıkarılan mezarlarda mezar hediyesi olarak konulduğu düşünülen eserlerdir. Envantere kayıtlı eserler Erken Tunç Çağına tarihlenmiştir. Yapılan analizlerde 22 adet müze envanterine kayıtlı metal eserlerin arkeometrik analiz sonuçları değerlendirildiğinde eserlerin % 93 bakır elementinden oluştuğu tespit edilmiştir. Bakır ile birlikte yaklaşık % 8 ortalamaya sahip arsenik elementinin kullanıldığı tespit edilmiştir. Hilal biçimli metal objelerin de bakır ve gümüş alaşımından yapıldığı tespit edilmiştir.Öğe Arkeometride seramik petrografi(Batman Üniversitesi, 2017) Bayazit, MuratArkeolojik kazılarda ele geçen seramiklerin karakterize edilmesinde genellikle spektroskopik yöntemlerden olan X-ışını floresansı (XRF), X-ışını kırınımı (XRD), Fourier dönüşümlü kızılötesi spektroskopisi (FTIR) ve Raman gibi teknikler kullanılmaktadır. Ayrıca mikro özelliklerin belirlendiği taramalı elektron mikroskobu (SEM)/enerji veya dalga boyu saçınımlı X-ışını spektroskopisi (EDS/WDS) ve termal analiz yöntemlerinden ), termogravimetrik analiz (TGA) ve diferansiyel ısıl analiz (DTA) de sıklıkla tercih edilmektedir. Bunların dışında, seramiklerin ince kesitleri üzerinden hem görüntü alabilen hem de mineralojik olarak karakterize edebilen petrografik çalışmalar ön plana çıkmaktadır. Petrografik incelemeler sayesinde seramiklerin hem ince kesit görüntüleri alınarak bünye yapısı hakkında bilgi sahibi olunabilmekte hem de mineral/kayaç içeriği ve oranı (genellikle hacimce % olarak) ve porozite içeriği (hacimce %) gibi karakteristik özellikler belirlenebilmektedir. Özellikle tanelerin ve porların boyut, şekil ve dağılımları gözlenebilmekte, bünyedeki renk farklılıkları ile pişirim atmosferi hakkında yorum yapılabilmektedir. Bu tip bilgiler seramiklerin üretim özelliklerine ışık tutarak arkeometrik çalışmaların nihai değerlendirmelerinde etkin rol oynamaktadır. Bu çalışmada, arkeolojik kazılarda ele geçen seramikler üzerinde kullanılan petrografik analizlerin uygulama biçimleri ve bu analizlerden elde edilen sonuçların arkeometrik olarak hangi parametrelere ışık tutacağı ele alınmıştır.Öğe Antakya mevsimler mozaiğinin arkeometrik yönden incelenemesi(Batman Üniversitesi, 2019-02-25) Argunhan, Ali; Aydın, MahmutBu tez çalışmasında ilk olarak Antakya’nın genel tarihi, Helenistik ve Roma dönemlerinde bölgenin konjonktürel yapısı ve mozaik sanatının gelişim süreciyle ilgili konulara değinilmiştir. Akabinde Hatay Arkeoloji Müzesinde sergilenen, dokuz panelden oluşan ve dört köşesinde mevsimlerin tasvir edildiği mevsimler mozaiğinin, makro tanımıyla birlikte mozaiğin sahnelerinde işlenen mitolojik hikâyeler anlatılıp, ikonografisi tanımlanmıştır. Mozaik üzerinde bulunan cam ve taş tesseraların renk analizleri Munsell Renk Kataloğu esas alınarak, dijital Odak marka Capsure Portatif Renk Eşleştirme cihazıyla belirlenmiş olup, son olarak taş tesseraların arkeometrik analizleri Petrografi (optik mikroskop), cam tesseraların Polarize Enerji Dağıtımlı X-Işını Floresan Spektrometresi kullanılarak, arkeometrik yönden karakterize edilmiştir. Elde edilen sonuçlar ışığında taş tesseraların kayaç türü, dokusu, sertlik derecesi, agregayı oluşturan kayaç ve mineraller tanımlanmıştır. Cam tessera analizlerinin sonuçları çerçevesinde bulunan elementlerin kimyasal bileşiklerinin kompozisyonu belirlenmiş ve renk özellikleri hakkında öngörülerde bulunulmuştur. Taş tesseraların petrografik analiz sonuçlarında kayaç türü biyosparitik, biyomikritik ve mikritik kireçtaşı olarak belirlenmiştir. Dört grup olarak sınıflandırılan taş tesseraların Grup 1 ve 2’de (Çizelge 4.1.) yer alan örnekler sparitik dokudadır. Grup 3 ve 4’te (Çizelge 4.1.) yer alan örneklerin ise mikritik dokuda olduğu sonucuna varılmıştır. Cam tessera için belirlenen yeşil tesseraların PED-XRF analizi sonucunda Silisyum Dioksit miktarı %54,09, Kalsiyum Oksit miktarı % 3,81, Sodyum oksit %1,81, Potasyum oksit % 0,477 sonuçları ışığında,bitki külünün olmadığı, bünyesinde bozlumanın ve direncinin düşük olduğu belirlenmiştir. Cam tesseraya yeşil rengi veren elementin 9270 ppm değerinde sonuç veren bakır olduğu anlaşılmıştır. Stronsiyum (Sr) ve zirkonyum (Zr) içeriklerine bakılarak karasal hammadde kullanıldığı sonucuna varılmıştır.Öğe Antakya Müzesinde bulunan Soteria mozaiğinin arkeometrik karakterisazyonunun belirlenmesi(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 201-02-25) Işık, Hülya; Levent, AbdulkadirMozaik, diğer tüm sanat dallarında da olduğu gibi, insanoğlunun dünyayla kurduğu en önemli estetik bağlardan birisidir. Bir mozaiğe bakıldığında geçmiş zamandaki değişen izleri görebilir, çoktan unutulmuş zamanı tekrar yaşayabiliriz. Mozaik günümüze kadar en az hasarla gelmiş, rüzgâr ve yağmur gibi doğa şartlarına karşı en iyi şekilde direnen ebedi bir sanattır. Bu tez çalışmasında, öncelikle mozaik sanatının tanımı, ortaya çıkış dönemlerinden itibaren geçirdiği tarihsel gelişimi, mozaik çeşitleri ve türleri alt başlıklar şeklinde incelenmiştir. Mozaik sanatı açısından çok önemli bir konuma sahip olan Hatay'ın tarihçesi ile ilgili bilgi verilip, Hatay mozaiklerinin önemi anlatılmıştır. Daha sonra Antakya müzesinde sergilenen Soteria mozaiğinin makro tanımı yapılarak mozaik hakkında bilgi verilmiştir. Bu çalışma, üç aşamada gerçekleştirilmiştir. İlk olarak, Soteria mozaiğine ait taş tesseralar taşınabilir Renk Detektörü X- Rite CAPSURE hassas renk ölçüm cihazı kullanılarak renk analizi yapılmıştır. Ardından elementlerinin nicel analizi için tahribatsız bir yöntem olan, Portatif X-Işını Floresans cihazı kullanılarak tesseraların analizi yapıldı. Sonraki aşamada, Soteria mozaiğine ait 10 adet taş tesseranın kayaç türü ve minerallerinin belirlenmesi için laboratuvar ortamında Petrografik analiz yapılmıştır. Sonuç olarak mozaiklerde kullanılan malzemelerin nitelik ve içeriklerinin incelenmesi; geçmiş, günümüz ve gelecek arasında bağlantı kurarak, mozaiklerin günümüze kadar ayakta kalmasının nedenlerini ortaya çıkarmada önemli katkılar sağlayabilecektir.
- «
- 1 (current)
- 2
- 3
- »