Arama Sonuçları

Listeleniyor 1 - 3 / 3
  • Öğe
    Seyyid Hüseyin Becirmânî: Hayatı ve ilmî kişiliği
    (Batman Üniversitesi, 2018-12-30) Akçay, Halil
    Seyyid Hüseyin (Hüseyin Akyol), daha çocuk yaşta gözlerini kaybetmesine rağmen ömrü boyunca Doğu medreselerinde ilim tahsili ve tedrisatının içinde olmuş bir şahsiyettir. Mardin/Dargeçit’e bağlı Gürışık (Gündkê Xecê) köyünden olsa da Batman ilinin Gercüş ilçesine bağlı Vergili (Bêcirmân) köyüne nispetiyle meşhurdur. Küçük yaşta köy imamının yanında başladığı ilim tahsilini, bölgenin önemli hocalarından almıştır. Ayrıca Suriye’ye gidip tecvit ve kıraat derslerini alıp icazet almıştır. İlmi icazetini ise Şeyh Fahrettin’den almıştır. Seyyid Hüseyin, Vergili (Bêcirmân) köyünde müderrislik yapmış burada on beş yıldan fazla ders vermiştir. Geçirdiği bir hastalık, ders vermesini engellemiştir. Seyyid Hüseyin’in ön plana çıkan ve ilim çevresinde takdire şayan özelliği ise Doğu medreselerinde yaygın olmayan tecvit ve kıraati yaygınlaştırma çabasıdır. Gerek ders verdiği medresesinde gerekse mezun olan öğrencilerinin medreselerinde tecvit derslerinin okutulmasını sağlamıştır. Birçok kişiye ise kıraat alanında icazet vermiştir. Seyyid Hüseyin 1938’de Mardin/Dargeçit/Gürışık köyünde dünyaya gelmiş, 20.02.2015’te Batman’da vefat etmiş ve yine burada defnedilmiştir.
  • Öğe
    İslâm hukukunda teravih namazının hükmü ve rekât sayısı
    (Batman Üniversitesi, 2021-06-01) Demirel, Muhsin
    Nafile namazlardan biri de teravihtir. Teravih Ramazan ayının gecelerinde kılınan bir namazdır. Teravihin meşruiyeti hem kavli hem de fiili sünnete dayanmaktadır. Hz. Peygamber kılınmasını teşvik etmiş, kendisi de birkaç gece camide kılmış, ancak farz olur korkusundan dolayı kılmasına devam etmemiştir. Hadislerin zahirine göre Hz. Peygamber döneminde belli bir formata bağlanmamış, miktarı da serbest bırakılmıştır. Kimisi tek başına kılarken, bazıları da gruplar halinde cemaat ile kılmışlardır. Daha sonra Hz. Ömer’in hilafeti döneminde belli bir formata kavuşturulmuş; miktarı 20 rekât olarak belirlenmiş, teravih kıldırmak için bir imam tayin edilerek cemaat ile kılınması sağlanmıştır. Sünnet ile sabit olup Hulefâ-i Raşidin döneminde de kılınmasına devam edildiğinde İslâm hukukçuları sünnet oluşu konusunda icma etmiş durumdadır. Teravihin amacı Ramazan’ın gecelerini ihya etmek olduğundan Hz. Peygamber ve ashap döneminde kıraati uzatılarak gecenin önemli bir bölümü namaz ile ihya ediliyordu. Teravih namazının sünnet oluşu ve rekât sayısıyla alakalı birtakım tartışmalar bulunduğundan konuyla ilgili hem rivayetler açısından hem de mezheplerin görüşleri bağlamında detaylı bilgi verip konunun biraz daha vuzuha kavuşmasına yardımcı olmaya çalışacağız.
  • Öğe
    Şeyh Mahmud Zokaydî’nin “Şerh Alâ Diyâi Basîreti Kalbi’l-arûf Fi’t-tecvîd Ve’r-resm ve Farşi’l- Hurûf” adlı eseri bağlamında tecvide dair görüşleri
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2025-01-27) Bilgin Eşit, Zeynep; Bayraktutan, Osman
    Şeyh Mahmud Zokaydî 1877 yılında Siird’in Halenze köyünde dünyaya gelmiş Zokayd medresisinde yetişmiş önemli simalardandır. Zokayd ilim ve irfan merkezi olarak Türkiye’nin dini yaşamına ciddi katkıları olan bir yerdir. Zokayd tekke ve medresesinde tedrisat, telifat ve irşadıyla Şeyh Mahmud Zokaydî’nin de şüphesiz katkısı bulunmaktadır. Zokayd’ın civar ilim merkezlerinden ayırıcı vasfı olarak tecvid gösterilebilir. Bu merkezde tecvid sadece uygulamalı bir ilim değil aynı zamanda telifatlara konu olmuştur. Dede Molla Halil es-Si‘irdî ile başlayan telifât daha sonraki nesiller tarafından devam ettirilmiştir. Bu noktada Şeyh Mahmud Zokaydî de dedesi Si‘irdî’nin tecvide dair telifatlarını hem tedris faaliyetine konu etmiş, hemde onun şerhini gözden geçirerek sadeleştirdiği iki risale kaleme almıştır. Çalışmamıza konu olan risalede Zokaydî, dedesi Si‘irdî gibi tecvitte İmam olarak Hafs’ı kabul etmekte, konuları onun kraatine göre işlemektedir. Tecvidin tanımı, hükmü, harflerin mahreç, sıfat, terkîk ve tefhim durumları, idğâm, tenvîn ve sakin nûnun halleri, ğunne, imâle, medler, zamir hâ’nın hükmü, vakıf ve ibtidâ risalede ele alınan konulardır.