Arama Sonuçları

Listeleniyor 1 - 5 / 5
  • Öğe
    Postmodernist yapısal eleştiri bağlamında Orhan Pamuk’un Masumiyet Müzesi adlı romanı
    (Batman Üniversitesi, 2014) Zariç, Mahfuz
    Orhan Pamuk’un Masumiyet Müzesi adlı romanı hem bir klasik olmayı hedeflemiş modern bir dönem romanı hem de bir postmodern romandır. Masumiyet Müzesi’nin Postmodernist Yapısal Eleştiri bağlamında çözümlemesi yapılırken “yapısökücü” ve “yeniden yapılandırmacı” yöntemler yansıtmalı olarak birlikte kullanılabilir. Birinci aşamada “metin merkezli” ve “okur/eleştirmen merkezli” okuma, ikinci aşamada ise “biyografik/yazar merkezli” ve “sosyal çevre-dönem merkezli” okuma gerçekleştirilebilir. Bu incelemelerle Orhan Pamuk’un klasik bir eser verirken postmodern geleneği sürdürmesi, aynı zamanda kısmen otobiyografik bir İstanbul romanı oluşturma çabaları ve yazarın dönem-müze-edebiyat sosyolojisi yaklaşımları ortaya konabilir.
  • Öğe
    Orhan Pamuk romanlarının yapı ve içerik bakımından incelenmesi
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-06-01) Üçenak, Şahin; Zariç, Mahfuz
    Nobel Edebiyat Ödülü sahibi olan Orhan Pamuk, ülkemizde postmodern roman anlayışının öncülerinden biri olarak görülür. Özellikle Cevdet Bey ve Oğulları romanından sonra kaleme aldığı romanlarında postmodern roman özellikleri daha çok görünür. Yazdığı eserler ile sadece ülkemizde değil dünya üzerinde birçok ülkede kendini edebi kişiliğiyle kanıtlayan bir yazardır. Pamuk’un eserlerini incelediğimiz bu çalışmada; yazar, eserlerinde roman anlatıcılarını tekdüze değil birbirleriyle uyumlu bir şekilde beraber kullanmayı tercih eder. İlk romanı Cevdet Bey ve Oğulları’nda klasik roman anlayışında sıkça kullanılan tanrısal konumlu gözlemci anlatıcıyı tercih eden yazar, bu romandan sonra çizgisini değiştirerek anlatıcılarını çeşitlendirir. Beyaz Kale, Masumiyet Müzesi ve Kırmızı Saçlı Kadın romanlarında özne anlatıcıya yer veren yazar, bu romanlarda sadece kahramanların gözünden olayları aktardığı için okurun diğer açılardan olaya ve durumlara bakmakta yetersiz kalmasına neden olur. Yazar, bu durumu aşmak içinse geriye kalan romanlarında çoğul anlatıcıya yer verir. Pamuk, Sessiz Ev, Kara Kitap, Yeni Hayat, Benim Adım Kırmızı, Kar ve Kafamda Bir Tuhaflık romanlarında hem tanrısal konumlu gözlemci anlatıcı hem de özne anlatıcıyı beraber kullanır. Geleneksel anlatıcı olan meddah anlatıcıya da bazen yer verir. Böylelikle okura farklı bakış açılarından bakma fırsatı sunar. Yazarın kendisi kimi zaman araya girip okurla sohbet eder. Pamuk’un içerik açısından romanlarında kullandığı; konu, izlek ve tezlerin birbirinden çok fazla ayrışmadığı görülür. Mesela aşk konusuna birçok eserinde yer verir. Yazar, bazen tek bir temaya bağlı kalmadan birden fazla tema üzerinden eserlerini sunar. Eserlerinde zamanda yaptığı değişiklikler ile okuru geçmiş ve şimdi, vaka zamanı ve nesnel zaman arasında bir döngüye sürükler. İlk romanı hariç diğer romanlarında uzun bir zaman dilimini belli bir düzen içerisinde vermez. Yazar, eserde geçen mekânlarda ise açık mekânlar ile beraber kapalı mekânlarda kullanır. Yazarın bazı eserlerinde İstanbul büyük önem taşır. Mekân tasvirlerini bazı eserlerinde en ince ayrıntısına kadar verdiği gibi bazı eserlerde mekân ikinci planda kalır. Pamuk, kitaplarında kullandığı kişileri gerçek hayattan alır ve bunlar sıradan insanlardır. Kendi aile üyelerini bazı kitaplarında roman kahramanı olarak kullanır. Bunların yanında bazen bir ağaca bazen bir köpeğe hayat verip kişileştirme yapan yazar, kurgulama kişiler de oluşturur. Yazarın kullandığı pek çok karakter günlük hayatta her an her yerde karşımıza çıkabilecek kişilerdir. Bazı romanları iki üç kişi etrafında dönerken bazı romanlarında ise kişiler sayıca fazladır. Kişilerin fazla olması sebebiyle böyle romanlarda kişiden çok yaşanan olaylara dikkat çekilir. Ayrıca kişilerini bazen öyle gizlemiştir ki okuyucunun eserde kimin kim olduğunu bulması için romanı sonuna kadar okuması gerekir. Yazar, sadece popüler kişiliklere yer vermeyerek toplumun her kesimini yansıtacak karakterleri kurgusu içerisinde önemli yerlere taşımıştır. Kişiler üzerinden toplumda yer alan siyasî olay ve belli görüşleri temsil eden karakterleri de kullanarak romanlarının hayattan kopuk olmadığını her ne kadar postmodern de olsa aslında bu karakterleri gerçeklik içinde yaşattığını gösterir. Pamuk, sanatsal üretimi ve faaliyeti sürecinde salt ideolojik yaklaşımı öteler, onun yerine kendine özgü bir duyarlılığı sanatının merkezine yerleştirir. İlk romanı Cevdet Bey ve Oğulları’ndan 2021’de yayımladığı son romanı Veba Geceleri’ne kadar bütün romanlarını merkezî kişiler çevresinde şekillendiren yazar, merkezî kişiler etrafında sosyal tipleri konumlandırmıştır. Romanlarının biçimsel özellikleri, kurgulama tekniği ve öğelerine bakıldığında her bir romanında kurgunun birbirinden bağımsız ve farklı olduğuna şahit olunur. Kurgusu içerisine başka edebi metinlerden alıntılar (metinlerarasılıkla alıntılar) yaparak kurguya farklı hikâyeler ekleyen yazar, eser perspektifini geniş tutan romanlar kaleme almıştır. Pamuk, üstkurmaca uygulamasını da sıradan bir metin yazar gibi rahatça kullanmıştır. Yazar; aşk, Doğu-Batı sorunsalı, tarih, siyasî sorunlar ve din gibi birçok konuyu harmanlayarak kurgusuna yerleştirmiştir. Pamuk için roman yazmak bir yaşam biçimidir ve yazarın hayatı yazmak üzerine temellenmiştir. Bu açıdan romanlarında kişiliği, benliği, yaşam gerçekliği ve insanî nitelikleri ayrıştırılamaz bir şekilde bütünleşir. Yazar, kurgularında bazen olayın sonundan başa dönerek aktarırken bazen de normal seyrinde okura romanı sunar. O, zaman dilimleri arasında geçiş yaparak okurun geçmiş, gelecek ve şimdi arasında yolculuk yapmasını sağlar. Eserlerinde olay örgüsü, olay bütünlüğü ve sonlar birbirine bağlı zincirler şeklinde bütünlük oluşturur. Anlatım teknikleri açısından eserleri incelenen Pamuk’un ilk iki eserinden sonra bilinçli okurun fark edeceği pek çok anlatım tekniğinin kullanıldığı fark edilir. Yazar, hemen hemen bütün romanlarında postmodern tekniklere yer vermiştir. Ancak bazı eserlerinde bu tekniklerden bir kısmına daha çok ağırlık vermiştir. Yazarın Veba Geceleri romanında tarihsel üst kurmaca ve üst kurmaca tekniklerini, Yeni Hayat romanında ise geriye dönüş tekniğini daha çok kullandığı gibi. Pamuk’un eserleri, dil ve üslup bağlamında inceleme altına alındığında dilin alt başlıklara ayrıştığı görülür. Dil unsurları ve dil sapmaları alt başlıklarıyla yazarın dilin kullanım zenginliklerinden nasıl faydalandığına bakılmıştır. Bu bağlamda yazarın kullandığı konuşma dilinin unsurları ile romanları gerçeklik kazanmıştır. Romanın özgün çerçevesi açısından üslup kavramı önem arz eder. Bu nedenle çalışmamızda üslup kavramı ve üslup çeşitleri tanımlanır. Pamuk’un eserlerinde ne tür üsluplar kullandığı ve eserlerini üslup açısından çeşitlendirip çeşitlendirmediği bu incelemenin konularındandır. Romancının yazımda başvurduğu anlatım teknikleri, Pamuk romancılığının hem nitelik hem de nicelik yönünden nasıl ortaya çıktığını ve sanatsal üretiminin bu noktada nasıl temellendirildiğini göstermektedir. Bu çalışmanın her aşamasında yazarın biyografik gerçekliği ile birlikte ilk olarak romanlarındaki anlatıcı özellikleri, içerik, kurgulama tekniği ve öğeleri, anlatım biçimi ve anlatım tekniklerinin, dil ve üslubun belirlenmesi amaçlanmaktadır.
  • Öğe
    Orhan Pamuk’un Kafamda Bir Tuhaflık romanında postmodern bir flâneur Mevlut
    (Journal of Turkish Studies, 2015-04) Korkmaz, Ferhat
    Türk roman yazarları arasında Nobel ödülü almayı başarmış olan tek yazar olan Orhan Pamuk gerek yerli gerekse de yabancı okur ve eleştirmenlerin dikkatini çekmeye devam eden üretken bir sanatçı profili çizer. Kafamda Bir Tuhaflık işte bu üretkenliğin sonucunda hazırlanan ve 2014 yılında Yapı Kredi Yayınları arasında çıkan son romanıdır. Romanda Konya-Beyşehirli olan ve Anadolu’dan İstanbul’a göç etmiş olan Mevlut’un aşkı, evliliği ve İstanbul’daki yaşamı konu edinilmektedir. 1969’dan itibaren İstanbul sokaklarında seyyar satıcılık yapan Mevlut, çoğunlukla boza satarak geçimini sağlamaktadır. Romancının özel olarak tasarladığı bu karakter kentte yaşanan ekonomik, mimari, sosyal ve siyasal değişim ve dönüşümlerin anlatılması için araçsallaştırılır. Mevlut ve içinde bulunduğu ilişkiler ağı sayesinde İstanbul’un 1969’dan 2012 yılına kadar olan panoraması çıkartılır. Walter Benjamin’in “Kapitalizmin Yükseliş Çağında Lirik Bir Şair” adlı çalışmasında Charles Baudelaire için ‘flâneur’ yakıştırması yapılır. ‘Flâneur’, aylak aylak gezen aydın’ın anlatımı için kullanılan bir kavramdır. Orhan Pamuk’un postmodernitesi, seyyar satıcıyı kentin kalbine bir ‘flâneur’ olarak yerleştirmesine olanak tanır. Çalışmamızda ‘flâneur’ kavramı üzerinde durularak Kafamda Bir Tuhaflık romanında Mevlut karakterinin bu tiple olan benzerlik ve farklılıkları ele alınacaktır. Çalışmamızın amacı, Orhan Pamuk’un Kafamda Bir Tuhaflık romanında kent ve kent imgesinin nasıl işlendiğine ilişkin çözümlemeler yapmak; roman kahramanı ile Walter Benjamin’in öne sürdüğü ‘flâneur’ kavramı arasında karşılaştırmalar yapmaktır
  • Öğe
    Orhan Pamuk’un Beyaz Kale romanında anlatım teknikleri
    (Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2016-10) Karadeniz, Mustafa
    Beyaz Kale, Orhan Pamuk’un gerek biçim gerekse kullanılan anlatım teknikleri açısından önceki romanlarından ayrılan bir yapı arz eder. Tarihsel gerçeklerin kurguyla harmanlandığı roman, Bir Osmanlı Hoca ile Venedikli köle arasındaki tanışma, etkileşim ve birbirinin yerine geçerek yeni bir hayata adım atmalarını anlatır. Söz konusu hikâye, Doğu-Batı, kimlik, ötekilik gibi sorunsalların romanda işlenebilmesi için bir vesile olarak kullanılır. Ancak Beyaz Kale’ye yazınsal bir metin olma özelliği kazandıran temel nokta, bu sorunsalları serimlemek için kullanılan anlatım teknikleridir. Bu çalışma, romanda kullanılan anlatım tekniklerini ve bu tekniklerin yazarın amacına nasıl katkıda bulunduğunu ortaya koymayı amaçlamaktadır
  • Öğe
    Orhan Pamuk'un romanlarında kent algısı
    (Batman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 05-08-2019) Doğan, Şerif; Korkmaz, Ferhat
    Yurt içinde ve dışında hatırı sayılır bir okuyucu kitlesi bulunan ve son dönem romancılarımız arasında roman anlayışı, fikirleri, siyasi görüşleriyle adından çokça söz ettiren yazarların başında gelen Orhan Pamuk, romanlarında kente, kent kültürüne, kentli bireyin sıkıntılarına önemli yer ayırmıştır. “Orhan Pamuk’un Romanlarında Kent Algısı” başlığını taşıyan bu çalışmamızda öncelikle kent kavramı, tarihsel gelişim süreci içerisinde ayrıntılı olarak incelenmiş, edebiyat sosyolojisi bağlamında roman ve kent ilişkisi üzerinde durulmuş, kente özgü bazı kavramların analizi yapılarak bu kavramların kent kültürünün oluşumuna sunduğu katkı açıklanmıştır. Çalışmamızda Orhan Pamuk’un romanları incelenerek yazarın kente ve kent kültürüne bakış açısı irdelenmiş bundan hareketle kent, kentleşme, kentlileşme, kentsel değişim ve dönüşüm, kent ve yoksulluk, kent ve suç, kent ve ekonomi, göç olgusu, kent ve din, kent ve medeniyet, kent ve sosyal sınıflar, kent ve yabancılaşma gibi kavramların yazarın romanlarındaki yansımalarının izi sürülmüştür.