Arama Sonuçları

Listeleniyor 1 - 7 / 7
  • Öğe
    Gaybî haberler yönüyle Kur’ân’ın i‘câzı
    (Batman Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi, 2020-06-30) Doğan, Mehmet Zeki
    Her peygamberin nübüvvetini tasdik eden mucizeleri vardır. Hz. Peygamber’in de en büyük mucizesi Kur’ân’dır. Kur’ân, ümmî bir peygamber tarafından tebliğ edilmesi, erişilmez bir hidâyet kaynağı olması, beyân, belâgat nazm, tertip, üslûp, psikolojik etkileme gücü, teşrîʻ için koyduğu hükümler ve sonradan keşfedilen birçok ilmî gerçeğe işaret etmesi gibi pek çok yönden mu‘cizdir. Kur’ân’ın en önemli i‘câz yönlerinden biri de onun ihtiva ettiği gaybî haberlerdir. Âlimlerin çoğu, Kur’ân’ın gaybî haberler yönüyle mu‘ciz olduğunu kabul etmekte ancak bu i‘câz yönünün tek başına yeterli olamayacağını da ifâde etmektedir. Kur’ân’ın gaybî haberler yönüyle mu‘ciz olduğunu savunan âlimler, genellikle onu diğer i‘câz yönleriyle birlikte kabul etmektedir. Bu çalışmamızda öncelikle, Kur’ân’ın geçmişe, nüzûl zamanına ve geleceğe ait gaybî haberler yönüyle i‘câzı ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmeye ve incelenmeye çalışılacaktır.
  • Öğe
    Kur'ân ayetleri bağlamında ayrılıkların giderilmesi ve toplumsal birliğin sağlanması
    (Batman Üniversitesi, 2017) Aydın, Şükrü
    Allah'ın yarattığı en değerli varlık olan insan, toplumsal bir varlıktır. Tarihi süreçte her toplumda olduğu gibi, Müslüman toplumlarda da bölünmeler, parçalanmalar, buna bağlı olan stereotipik bakışların (kalıp yargılar) etkisiyle toplumda iç çekişmeler, savaşlar ve acılar yaşanmış, günümüzde de yaşanmaktadır. Kur'ân'da peygamberlerin ve ilâhî kitapların gönderilmesindeki temel amaçlardan birinin de, ayrılığa düşülen hususlarda hüküm vermek ve onları çözüme kavuşturmak olduğu belirtilir. (Bakara, 2/213; Zuhruf, 43/63) Dolayısıyla bütün peygamberler, tevhid dinini ikame etmek, toplumdaki birlik ve kaynaşmayı sağlamak, kıskançlık ve tefrikayı engellemek için gönderilmişlerdir. Bu açıdan onların getirdiği dinin kilit taşı olan tevhid, sosyal yaşamı, ilim ve dini bir bütün olarak ele alır ve onları birbirinden ayırmaz. Bu bakış açısı aynı zamanda evren - insan ve tanrı bütünlüğünün sağlanmasıdır.
  • Öğe
    Kur’an ayetlerinin su kaynakları mühendisliği yönünden incelenmesi
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-05-02) Muratoğlu, Abdullah; Aktaş, Mehmet Nurullah
    Su, insanlar dahil bütün canlı organizmaların ihtiyaç duyduğu en temel maddelerden biridir. Biyolojik süreçleri oluşturan ve değiştiren istisnai bir molekül olup diğerlerinden farklı davranmak suretiyle sıra dışı ve kendine özgü nitelikler barındırır. Günümüzde, çok sayıda bilimsel disiplin suyun farklı durumlardaki davranış ve özelliklerini araştırmaya adanmıştır. Bu kadar yoğun araştırma faaliyetlerine rağmen insanlar hâlâ suyun özellikleri hakkında oldukça sınırlı bilgi birikimine sahiptir. Su kaynakları mühendisliği, yeryüzünde insan ve çevresinin kullanımına uygun su kaynaklarının hareketi, döngüsü, depolanması, miktar ve kalitesi gibi unsurları akışkanlar mekaniği, hidrolik ve hidroloji gibi bilim dallarının temel prensipleri çerçevesinde mühendislik yaklaşımı ile inceleyen uygulamalı bir alandır. Mevcut su kaynaklarının miktar ve kalitesi hem canlı ekosistemlerin ihtiyaçlarının karşılanması ve yeryüzündeki gıda güvenliği açısından, hem de medeniyetlerin toplumsal, ekonomik ve sıhhi gelişimi açısından oldukça önemlidir. Bu çalışmanın temel amacı, Kur’ân-ı Kerîm’deki ilgili ayetlerin ve tefsir literatüründeki yorum ve açıklamaların modern su kaynakları mühendisliği yönünden incelenmesidir. Kur’ân-ı Kerîm’e bakıldığı zaman, suyun önemi, dünyadaki döngüsü ve dolaşımı, tatlı su kaynakları, bunlardaki sınır ve ölçüler, su, gıda ve ekosistem güvenliği arasındaki ilişki gibi modern su kaynakları mühendisliği kapsamına giren konularda birçok mesaj verildiği görülmektedir. Suyun Kur’ân’da bu kadar farklı yönü ile ele alınması ve klasik müfessirlerin Kur’ân’dan çıkardıkları anlamların, modern çağda bilim insanları ve mühendisler tarafından peyderpey ulaşılmış gözlem ve bulgularla yakın uyumu gerçekten ilgi çekicidir. Çalışmamızdaki temel bulgulara göre Kur’ân ayetleri ve tefsirinin; mühendislik bakış açısında oldukça önemli bir yere sahip olan korunum yasaları ve madde ve enerjinin sınırlı olduğu görüşünü desteklediği görülmekte, modern bilim tarafından hidrolojik döngü kapsamında açıklanan sistem ve süreçler ile ilgili bilgilerle son derece uyumlu olduğu ortaya çıkmaktadır. Kur’ân yorumunda yağmurun en temel su kaynağı olması, su-gıda güvenliği ilişkisi, bir yıllık su döngüsü, kaynakların heterojen dağılımı, buharlaşma, bulutları oluşturması, suyun havzalarda toplanması, yerde ve atmosferde depolanması, yerüstü ve yeraltı ortamlara yerleştirilmesi, akışa geçmesi, yeraltını beslemesi, derine sızması gibi hususların işlendiği ve özellikle klasik dönemde yaşamış başlıca müfessirlerin bu konuda oldukça zengin yorum ve çıkarımlar yaptıkları tespit edilmiştir. Su bilimi ve mühendisliği yönünden uzmanlık barındıran bu çalışmanın, modern dönem Kur’ân yorumu ile ilgili Temel İslam Bilimleri literatürüne disiplinler arası bir katkı sağlaması beklenmektedir. Ayrıca günümüzdeki bilimsel tefsir çalışmalarına batı takipçiliği, pozitivizm veya indirgemeci bakış açısının yerine zengin İslami literatürden beslenerek, daha özgüvenli ve kapsayıcı bir metotla bakılması gerektiği savunulmaktadır.
  • Öğe
    Necm Suresinde İ‘câzü’l-Kur’an
    (Batman Üniversitesi, 2021-12-14) Turabi, Mehmet Hadin
    Hz. Peygamber’in en muazzam mucizesi olanKur’an, belâğî incelikleri ihtiva eden mucizü’l-beyân bir kitaptır. Araştırmanın hedefi Necm suresinde âyetlerdeki maksut manaların birbirine olan ahenk ve intibakını sağlamada etkisi olan belâğî üslupları tespit etmek, suredeki farklı kelime kullanımlarını i‘câzü’l-Kur’ân açısından tahlil ederek açıklamaktır. Bu bağlamda üslubu, nazmı ve belâğî incelikleriyle Araplarda büyük bir etki yaratan mezkûr sure, müfessirlerin de dikkatini celp etmiştir. Bu sebeple çalışmamızda ilgili âlimlerin sureyle ilgili belâgat, fesahat ve i‘câz açısından görüşleri özetlenmeye çalışılacaktır. Âyetlerdeki taksimat, iltifat ve tekrarın duygulara olan hüsn-ü tesiri açıklanacaktır. Ayrıca Kur’an nazmının maksut manaları ifade etmede bazı kelimeleri seçmesindeki sebep ve hikmetlere değinilecektir. Şüphesiz Kur’an-î tabirin güzelliği muhatapların ruhlarına derin nüfuz ederek Allah’ın emirlerine sımsıkı bağlanmalarını sağlamıştır. Dolayısıyla inanıp emirlerini harfiyen yerine getirdikleri Allah’ın kelâmına tamamen teslim olmakla neticelenmiştir. Söz konusu sure üstün vasıfları kendinde barındıran i‘câzü’lKur’an’ın eşsiz bir örneğidir.
  • Öğe
    Kur’ân âyetleri ışığında embriyo aşamaları
    (Batman Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi, 2020-12-31) Doğan, Mehmet Zeki
    Kur’ân, pozitif bilim dallarına ait birçok konuya temas etmektedir. Bunlardan biri, insanın yaratılış aşamalarını ele alan embriyoloji konusudur. Zira insanın nasıl yaratıldığı ve hangi aşamalardan geçtiği sorusu öteden beri insanların zihinlerini meşgul etmektedir. Mümtaz bir konuma sahip olan insanın yaratılış aşamalarıyla ilgili Kur’ân’da pek çok kevnî âyet bulunmaktadır. Yalnız bu âyetler, Kur’ân’ın kendine özgü tertibi içerisinde değişik sûrelere serpiştirilmiş bir vaziyette bulunmaktadır. Kur’ân’da embriyolojiye ait bilgilerin yer alması, birçok ilim adamını bu yönden Kur’ân’a yönelmeye sevk etmektedir. Bilim ve teknoloji geliştikçe, embriyoloji ile ilgili Kur’ân âyetlerindeki esrar perdesi biraz daha aralanmakta ve bilimsel açıdan Kur’ân’a yöneliş de o oranda artmaktadır. Çalışmamızda öncelikle embriyonun aşamaları olan nutfe, alaka, mudğa, kemik ve et aşaması; ilgili kevnî âyetlerden, hadislerden, İslâm âlimlerinin görüşlerinden ve günümüzde geçerliliğini koruyan modern embriyolojinin verilerinden de istifade edilerek dörtlü bir tasnif halinde incelenecektir.
  • Öğe
    Kur’ân’da birey ve toplumun inşası
    (Batman Üniversitesi, 2022-07-04) Solmaz, Mekki
    İnsan, Yüce Yaratıcıya kulluk için yaratılmıştır. Yaratıcıya kulluk, ona bağlılık, onunla irtibatlı olarak ve onun ölçüleri doğrultusunda yaşamaktır. Bu amaç doğrultusunda insan hem maddî hem manevî yönden en güzel biçimde ve donanımlı olarak yaratılmıştır. İlk âyetin inzali ile Kur’ân’ın toplumu inşa etme süreci başlamıştır ki bu süreç yaklaşık yirmi üç yıl devam etmiştir. Bu süre zarfında iman, ibadet, ahlâk ve diğer alanlarda değişimler gerçekleştirilmiştir. Asıl amaç yeni bir hayat tarzı inşa etmektir. İlahî iradenin uygun gördüğü hususlar aynen kalmış veya kısmen değiştirilmiştir. Kur’ân, yeni bir toplum inşa çalışmasında öncelikle iman esasları üzerinde durmuş, daha sonra toplumsal meselelere değinmiştir. İmanî meselelerde tedrîcîlik kabul edilmediği için bu alandaki dönüşüm daha hızlı olmuştur. İmanî meselelerin dışındaki diğer meselelerde ise dönüşüm ve inşa, sürece yayılmıştır. Buradaki dönüşüm ve inşa; ibadetlerin düzenlenmesi, kötülüklerin yasaklanması, bireysel veya toplumsal ahlâkî hastalıkların iyileştirilmesi şeklinde olmuştur. Toplumdaki güzel davranışlar vahiyle takdir edilmiş ve bu davranışların toplumun geneline yayılması istenmiştir. Bu durum Kur’ân’ın bir toplumu inşa ederken dine uygun yönlerinin devamına müsaade etmesine ve geliştirmesine dönük yönünü oluşturmaktadır. Bu çalışmada bireyin ve toplumun inşası genel yönleriyle ele alınmıştır. İnşada öncelikler ve yöntemler ile beraber toplumsal inşa alanları da irdelenmiştir. Kur’ân’ın nüzûlünden sonra hayatın ve dolayısıyla toplumun tedrîcî bir şekilde inşası anlatılmış, Kur’ân’ın nüzûl süreci ve davet metodundan hareketle insanı ve cemiyeti yetiştirme ve inşa sürecinde nasıl bir yol takip edilmiş ise o tespit edilmiştir. Günümüz tebliğicisinin de yaşanılan o süreci okuyup, anlayıp ve irşad görevini o minval üzere sürdürmesi hedeflenmektedir.
  • Öğe
    Şûra Sûresi örnekleminde Kur’an’da belâgat
    (Batman Üniversitesi, 2021-06-01) Uzun, Rahmetullah; Keskin, Uğur
    İnsanda doğuştan bir meleke olarak var olan belâgat, sözün açık, net ve anlaşılır olmasıdır. Belâgat, aynı zamanda sözün uygun zaman ve mekânda söylenmesidir. Kur’an indiği dönemde Araplarda belâgat ileri düzeye ulaşmıştı. Araplar o dönemde belâgate çok önem veriyor ve bunu birbirlerine üstünlük aracı olarak kullanıyorlardı. Kabilelerin şairleri, onların adeta kahramanlarıydı ve halk üzerinde büyük etkileri vardı. Öyle ki şairler söyledikleri şiirleriyle savaşa ve barışa sebep olabiliyorlardı. Panayırlarda şiir yarışmaları düzenleniyor ve beğenilen şiirler Kâbe’nin duvarına asılıyordu. Belagatin zirvede olduğu bu dönemde Kur’an indi ve belagatiyle meydan okudu. Dönemin en iyi şairleri bile Kur’an’ın belâgati karşısında aciz kalmış ve hayretlerini gizleyememişlerdi. Kur’an’ı daha iyi anlamak ve Kur’an’daki bu eşsiz belâgatin inceliklerini ortaya çıkarmak için geçmişten günümüze kadar birçok çalışma yapılmıştır. Bu çalışmada Kur’an’ın sûrelerinden biri olan Şûra Sûresindeki belâgat kavramları ve kullanımları ele alınmıştır. Ayrıca belâgat ilmi ve Şûra Sûresi hakkında kısaca bilgi verilmiş ve ayetlerde geçen edebi sanatlara değinilmiştir.