2 sonuçlar
Arama Sonuçları
Listeleniyor 1 - 2 / 2
Öğe Mondros Mütarekesi sonrası İngiltere’nin Kürt Politikası ve Kürt talepleri (1918-1919)(ETÜ Yayınevi, 2019) Turan, Orhanngiltere Ortadoğu politikasındaki hedeflerine Mondros Mütarekesi ile ulaştı. Bunlar Irak petrolü ve Boğazların kontrolü idi. Irak petrollerinin ve Hindistan yolu üzerindeki Süveyş Kanalı’nın güvenliği için Anadolu’da İngiltere güdümlü devlet ya da devletçiler kurulmalıydı. Buradaki sorun ise bunun hangi devlet veya devletler aracılığıyla gerçekleştirileceği idi. Bu bağlamda İngiltere, Türkiye ile Rusya arasına bir set çekmek için Amerika himayesinde bir Ermenistan devleti kurmak istedi. Diğer yandan ise İngilizlere göre; petrol bölgesinde oturan Kürtler tüm ümitlerini kendilerine bağlamıştı. İngiltere, Rusya’ya karşı kurmak istediği seti Kürtlerle tamamlamak ve onları Türklere, Araplara ve İran’a karşı kullanmak istiyordu. Kürtleri, İngiltere için önemli kılan Irak petrolleriydi. I. Dünya Savaşı’ndan sonra İngiliz yönetiminin değişik devlet kademelerinde çeşitli “Kürdistan” önerileri gündeme geldi. Bu tekliflerden birisi için ön hazırlıklarını yapmak üzere Binbaşı E. W. C. Noel, 1919 yılı başlarında Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya gönderildi. Onun aracılığıyla bölgedeki Kürt aşiret şefleriyle bağlantı kuruldu. Aşiretlerin Türklerden uzaklaşarak İngiliz tarafına geçirilmesi için büyük uğraş verildi. Ayrıca Kürtler üzerinde etkili olabileceği düşünülen önde gelen Kürt lider ve entelektüelleriyle de bağlantı kuruldu. Bu çalışmada İngiliz arşiv belgeleri ve akademik kaynaklardan hareket edilerek Mondros Mütarekesi sonrasında 1918-1919 yılları arasında İngiltere’nin Ortadoğu politikası çerçevesinde bölgeyi şekillendirmek istemesine, bölgeye bir aktör olarak etkisine, Kürt aşiret liderleri ile ilişkilerine, Kürt liderlerin İngiltere’den taleplerine, Kürt-Ermeni ve Türk-Kürt ilişkileri ile Anadolu’da başlayan Milli Mücadele hareketine bakışı ve bölgede aldığı konuma değinilmiştirÖğe Birinci Dünya Savaşı sona ererken islahiye ve çevresinde Ermeni faaliyetleri(İksad Yayınevi, 2019-03-23) İdem, Tekin; Karlangıç, OsmanBirinci Dünya Savaşı sürerken Ermenilerin Suriye bölgesine sevk ve iskânı gerçekleşmiş, böylece Adana çevresinde bir “Kilikya Ermenistanı” kurma ümitleri kaybolmaya yüz tutmuştu. Ermeniler, Osmanlı Devleti’nin savaşı kaybedeceğinin anlaşılması üzerine yeniden bölgeye gelmeye başladılar. 1918 yılından itibaren İslahiye ve çevresinde bazı silahlı faaliyetlere hız verdiler. Bölgedeki Ermenilere kaçak yollarla silah sevkiyatı yapıldı. Bu sevkiyatta Bağdat demiryolunun Osmaniye-İslahiye-Halep güzergâhını kullandılar. Böylece Ermeni çeteleri silahlandırıldı. Demiryolu hattında çalışan görevliler organizasyonda aktif olarak görev almakta ve ticari kazanç da elde etmekteydiler. Silahlı çeteler İslahiye çevresindeki köylerin bazılarının desteğini sağlarken, devlet yanlısı köyleri de tehdit etmekten geri durmadılar. Köylerden bir kısmının desteğini almaları, diğer bir kısmını da sindirmeleri Ermeni çetelerinin yakalanmasını güçleştirdi. Devlet çeşitli defalar silahlı çeteleri yakalamak için asker göndermesine rağmen ormanlık alan ve arazi şartları nedeniyle başarısız oldu. Osmanlı Devleti ne kadar olayların önüne geçmek için çabalasa da organizasyonun çeşitliliği ve işleyişi nedeniyle bölgedeki çete saldırılarının ve onlara silah aktarılmasının önüne geçemedi. Ermeni çetelerine birçok kesimden destek geliyordu. İslahiye’nin nüfuzlu şahsiyetleri, demiryolu üzerindeki istasyon görevlileri ve bazı askerler de bu organizasyonun içerisinde yer alıyordu. Silah sevkiyatında rol alan Müslüman devlet görevlileri ve İslahiye’nin nüfuzlu şahsiyetleri bu işin ticari boyutuyla da ilgileniyorlardı. Yoğun çalışmalar sonucunda Halep ile İslahiye arasındaki bağlantılar çözülmeye başladı. Bu çalışmanın amacı; Birinci Dünya Savaşı biterken İslahiye ve çevresinde Ermeni çetelerin faaliyetlerinde canlanma ve onlara silah sevkiyatı yapılması çabalarını ortaya koymaktır