Arama Sonuçları

Listeleniyor 1 - 2 / 2
  • Öğe
    Yerel katılım açısından kent ve kentli kimliği, kentsel aidiyet ve kentsel farkındalık düzeyi: Batman örneği
    (Cenk AKSOY, 2021-02-25) Bimay, Muzaffer
    Kentin ortaya çıkışı milattan öncesine dayanmasına rağmen kent ve kentli kimliğinin oluşturulması ve kentsel aidiyet ilişkisinin kurulması, kentsel katılım mekanizmalarının hayata geçirildiği 19. yüzyıla dayanmaktadır. Bu dönem, modern anlamda kentin tanımlandığı, kentin kentliler tarafından sahiplendiği, demokratik yerel yönetim ve katılım mekanizmalarının ortaya çıktığı, yerel kimliklerin farkına varıldığı sanayileşme sonrası dönemdir. Ancak sanayileşme sonrası kentlerin, sosyo-ekonomik ve kültürel olanakları sayesinde maruz kaldığı yoğun nüfus hareketleri nedeniyle kent ve kentli kimliğini korumak, yerel halkın kentsel aidiyet ve farkındalık düzeylerini diri tutmak gittikçe güçleşmiştir. Bu nedenle kentte yaşayanların, kentli hakları açısından, kentsel aidiyet duygusunu ve kentsel farkındalık düzeyini geliştirilebilmeleri için kente özgü davranış biçimlerini benimsemeleri ve yerel yönetim mekanizmalarında katılım olanağı bulmaları gerekir. Buradan hareketle yapılan bu çalışmanın amacı, son yüzyılda hızlı bir kentleşme süreci geçiren Batman’da, kentte yaşayan bireylerin yerel katılım ve kentsel hakları kullanmaları açısından kentsel aidiyet duygularını ve farkındalık düzeylerini incelemektir. Bu bağlamda yapılan saha araştırmasında nicel araştırma yöntemi kullanılarak araştırmanın hedef evrenini oluşturan ve Batman kentinde yaşayan kişiler içinden 18 yaşından büyük 238 katılımcı ile anket yapılmıştır. Anketler 2020 yılı içerisinde uygulamalı bir alan araştırması şeklinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya katılan katılımcıların çoğunun çocukluk veya gençlik yıllarını geçirdikleri Batman’da, kentsel haklar bağlamında kentlilik bilincine sahip oldukları ve kentsel hakların farkında oldukları, ancak yerel katılım mekanizmalarının işlevsizliğinden kaynaklanan yetersiz katılım olanakları nedeniyle bu hakları kullanmada sorun yaşadıkları ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla kent ve kentli kimliği açısından çoğu katılımcının kentsel aidiyet duygularının gelişmediği de söylenebilir. Çalışmada ayrıca kentsel bilinç düzeyinin geliştirilmesi için kentsel hakların kullanılmasına yönelik katılım olanaklarının genişletilmesi gerektiği de vurgulanmıştır.
  • Öğe
    Batman’da mekânsal ve toplumsal ayrışmanın yansıması olarak güvenlikli siteler
    (Akademik Araştırmalar ve Çalışmalar Dergisi, 2020-05-29) Türk, Emrullah
    Türkiye’de güvenlikli sitelerin ortaya çıkışı ve yayılışında 1980 sonrasında benimsenen neo-liberal politikaların etkisi büyüktür. Başlangıçta İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyükşehirlerde örneklerine rastlanan güvenlikli siteler, zamanla Anadolu’nun tüm kentlerinde farklı niteliklerde inşa edilmeye başlamıştır. Güvenlikli siteler açısından Batman kentleşme süreci özgün bir yere sahiptir; çünkü Batman’ın kentleşme süreci güvenlikli bir site etrafındaki yerleşimlere dayanmaktadır. 1955 yılında kurulan petrol rafinerisi ve rafineri işçilerinin barınması için yapılan konutlardan oluşan Site yerleşkesinin korunması için örülen duvarlar, güvenlik önlemleri ve sosyal donatılar, o dönemlerde Türkiye’nin ilk güvenlikli site örneklerinden birini oluşturmuştur. Bu aynı zamanda Batman kentleşme sürecini başlatmıştır. Batman’da bu yerleşke dışında güvenlikli site örneklerine aradan geçen yarım asır boyunca çok az rastlanmıştır. 2000’li yılların başından itibaren inşaat firmalarının güvenlik ve ayrıcalıklı yaşam vaadi ile inşa ettiği sitelerde (yükselen duvarlar, güvenlik teknolojileri ve gözetleme mekanizmaları, özel güvenlik personelleri) yeni mekânsal örgütlenme biçimi, sakinlerine farklı yaşam olanakları sunmakta, eş zamanlı olarak yarattığı sınırlarla kentin diğer sakinlerinden de bu kesimi ayrıştırmaktadır. Araştırma, Batman’da iki farklı güvenlikli sitede oturan 24 kişiyle yapılan derinlemesine görüşmelerden derlenen verilere dayanmaktadır. Araştırma sonuçlarına göre, güvenlikli site seçiminde “güvenlik” kaygısı ve “ayrıcalıklı” bir yaşam isteği belirleyici olmaktadır. Ayrıca kentsel mekândaki yeni düzen, toplumsal sınıflar arasındaki fiziksel sınırlarla birlikte toplumsal sınırları da keskinleştirmektedir.