Arama Sonuçları

Listeleniyor 1 - 3 / 3
  • Öğe
    Güzel sanatlar dalı olarak matematik
    (Batman Üniversitesi, 2012) Cereci, Sedat
    İnsan doğasının temelinde yer alan ve pek çok doğal varlık için temel oluşturan matematik, tarihte başlı başına bir sanat olarak değerlendirilmiş ve insan yaşamına, yaşamı düzenleyen ve güzelleştiren bir sanat olarak uyarlanmıştır. Büyük İskender'in ölümünden (İ.Ö. 323), İskenderiye’nin Araplar tarafından ele geçirilişine (642) kadar dokuz yüzyılı aşkın bir süre etkinlik gösteren İskenderiye Matematik Okulu başlangıçta, klasik çağın matematik bilgilerini Aristotelesçilerin tüm bilgileri birleştirme ve düzenleme girişimine benzer bir biçimde sistemleştirmek amacını taşıyarak matematiği bir sanat olarak ele almıştır. O sırada, Hellenistik kültürün başlıca merkezi olan İskenderiye ve Museum'a bağlı matematik okulu, kuruluşunun ilk yüzyılında yoğun ve parlak bir etkinlik göstermiş, aritmetikten geometriye kadar matematiğin pek çok alanını diğer bilim dallarının temeli olarak araştırmıştır. Temel sorun, matematiğin evrenin yapısının ve devinimlerinin temelindeki doğal bir unsur olarak değil, dar bir alandaki formül ve işlemlere dayalı bir konu olarak algılanmasıdır.
  • Öğe
    Geçmişten günümüze çini sanatı ve Kütahya çiniciliği
    (Batman Üniversitesi, 2012-04) Bayazit, Murat; Işık, İskender
    Geçmişte yaşayan uygarlıklara ait birçok kültürel değer 21. yüzyılda neredeyse tükenmiş ve korunmaya muhtaç duruma gelmiştir. Kültürel miraslar arasında önemli bir yere sahip olan tarihi yapılar kimi zaman doğal kimi zaman da insanların neden olduğu felaketlerden etkilenerek zarar görmüş ve bir kısmı da maalesef yok olmaya yüz tutmuştur. Özellikle Osmanlı yapılarında görülen çiniler de bu anlamda çok büyük yaralar almıştır. Bunun en büyük kanıtlarından biri de eşine rastlanamayan İznik çinilerinin 16-17. yüzyıllarda tamamen ortadan kaybolması gösterilebilir. Sahip olduğu estetik ve parlak görünümüyle çiniler, yüzyıllar boyunca süsleme amacıyla birçok yapıda kullanılan ve günümüzde de yaşatılmaya çalışılan bir sanat ürünü olarak karşımıza çıkmaktadır. Kütahya’da birçok atölyede çini geleneğinin sürdürülmesine çaba gösterilmekte ve sosyoekonomik olarak yöre insanları tarafından üretilerek hem sanat hem de bir zanaat olarak devam ettirilmektedir. Bu çalışmada çini sanatının geçmişten bugüne kadar gösterdiği değişime değinilmiş ve ağırlıklı olarak üretildiği Kütahya’da sahip olduğu önem hem bölgesel hem de global anlamda değerlendirilmiştir.
  • Öğe
    Köy Enstitüleri ve sanat eğitimi
    (Batman Üniversitesi, 2015) Elpe, Ebru
    Sanatın kavramsal, işlevsel açılardan anlamı ve uygulama hususundaki anlayışlar, toplumlarda farklı biçimlerde görülmektedir. Bazı toplumlar sanatı çok önemsemekte ve sanat adına güzel faydalı çalışmalar yapmaktadır. Bazı toplumlar için sanat ise toplumun zorunlu ihtiyaçları karşılandıktan sonra önemsenir. Türk toplumu için sanat, yaşamak için gerekli ekonomik şartların sağlanmasından sonra önemsenen bir olgudur ve genellikle ekonomik refaha erişmiş olan bireylerin sanat ile ilgilendikleri düşünülür. Bu bağlamda sanat eğitimini de bu bireylerin alacağına dair genel bir kanı vardır. Makale konumuz,1940 yılında kanunla kurulan köy enstitüleri, ders müfredatlarında güzel sanatları da katmış ve köy halkını eğitmek, aydınlatmak için, köy şartlarına uyacak, köye hizmet edecek, köylerin içinden çıkan öğretmenler yetiştirmeyi amaçlamıştır. Halkın sanatla ilgilenmesi, sanattan kopuk olmaması için çaba göstermeye çalışan köy enstitüleri, malesef bu hedefine ulaşmaktan uzak kalmıştır. Köylünün bilinçlenmesini, aydınlanmasını istemeyen bazı zümrelerin çalışmaları sonucunda köy enstitüleri kapatılmıştır. Bu makalede, köy enstitülerindeki sanat eğitimi ve sanat faaliyetleri dönemin şartları göz önüne alınarak değerlendirilmiştir.