10 sonuçlar
Arama Sonuçları
Listeleniyor 1 - 10 / 10
Öğe Erdal Öz'ün öykü ve romanlarında yapı ve tema(Batman Üniversitesi, 2018-11-12) Rüzgar, Zeynelabidin; Korkmaz, FerhatTürk edebiyatında 1950 kuşağı içinde değerlendirilen Erdal Öz, öykü alanında öne çıkmakla birlikte roman, gezi yazısı ve anı-anlatı-roman şeklinde kaleme aldığı eserler ile yaşadığı dönemde adından söz ettiren bir yazardır. İlk eserlerini 1950'lerden itibaren vermeye başlayan yazarın bu dönem verdiği eserlerinde ağırlıklı olarak "varoluşçuluk"un izleri görülür. 12 Mart 1971 Muhtırasından sonraki dönemlerde yazdığı eserlerde ise bu dönemde yaşanan dramatik olayları kendi yaşadıklarından hareketle öykü ve romanlarına konu edinmiştir. Bu dönem, yazarın toplumsal duyarlılığının ön planda olduğu bir dönemdir. Yaşadığı acıları gerek öykülerinde gerekse de romanlarında, bir döneme yahut bir yere ait değil de onları insanlık bağlamında evrenselleştirerek verir. İnsana ait gerçekliği kurgu dünyasının olanaklarıyla sunması bakımından dikkat çeken bir yazar olan Erdal Öz, 1975 yılında Orhan Kemal Roman Ödülü ve 1998 Sait Faik Hikâye Armağanı ve 2001 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü'nü kazanır. Bu tezde; yazarın yaşamı, sanatı ve yazdığı eserlerin çeşitli yönlerden incelenmesi ve özellikleri açıklanmıştır.Öğe Jung tipolojisi bağlamında Halid Ziya Uşaklıgil’in romanları(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2021-08-20) Bülbül, Melek Sima; Karadeniz, MustafaBu çalışmada, Halid Ziya Uşaklıgil’in Sefile, Nemide, Bir Ölünün Defteri, Ferdî ve Şürekâsı, Mai ve Siyah, Aşk-ı Memnu, Kırık Hayatlar, Nesl-i Ahîr adlı romanlarındaki şahıslar, Carl Gustav Jung’un “Psikolojik Tipler” kuramı bağlamında incelenmiştir. Bu inceleme yoluyla Uşaklıgil’in romanlarındaki şahısların kişilik özellikleri, onlarda baskın olan psikolojik işlev ve bunun sosyo-kültürel nedenlerinin tespit edilmesi amaçlanmıştır. Giriş bölümünde incelemenin genel çerçevesini oluşturan edebiyat ve psikoloji alanları arasındaki ilişkiye işaret edilmiştir. Bu işaretlemeden hareketle temel olarak insanı merkez alan edebiyat ve psikoloji arasındaki yakınlığın edebî eser incelemelerindeki işlevselliği ortaya konmaya çalışılmıştır. Bu düşünceler doğrultusunda birinci bölümde, çalışmanın teorik zeminini oluşturan Jung’un “Psikolojik Tipler” kuramına yer verilmiştir. Edebî eserlerde şahısların ruh hâllerini ve iç dünyalarını çözümleyebilmek açısından elverişli olan bu kuramda iki ana tip mevcuttur. Bu iki tipin her biri ise dört farklı psikolojik işleve sahiptir. Jung’a göre her bireyde bu işlevlerden biri diğerinden daha baskındır. Söz konusu işlevler, farklı kombinasyonlarla bir araya gelerek kişideki baskın psikolojik tipi oluşturur. Çalışmanın ikinci bölümünde, incelemeye zemin ve veri oluşturduğu düşünülerek önce Halit Ziya Uşaklıgil’in hayatına ve edebî kişiliğine ardından romanlarının tanıtımına ve özetlerine yer verilmiştir. Üçüncü bölüm, ilk iki bölümdeki veriler ışığında, Uşaklıgil’in işaret edilen romanlarının Jung’un kuramına göre incelenmesinden oluşur. Yazarın romanlarındaki şahısların Jung tipolojisine göre çoğunlukla içedönük tip özellikleri sergilediği incelemenin ulaştığı temel sonuçlardan biridir. İçedönük ağırlıklı bu tipolojik yapılanmada Uşaklıgil’in mizacının yanı sıra dönemin toplumsal koşullarının etkili olduğu ise incelemede varılan diğer sonuçlardır.Öğe Adnan Binyazar’ın hayatı, sanatı ve eserleri(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-02-24) Erginer, Maide; Karadeniz, MustafaÇağdaş Türk edebiyatının üretken yazarlarından biri olan Adnan Binyazar, 1965’ten bu yana deneme, roman, öykü, çocuk edebiyatı ve araştırma-inceleme sahasında birçok eser vermiştir. Ancak bu üretkenliği ölçüsünde bir tanınırlığa sahip değildir. Binyazar’ın, Türk edebiyatına kazandırdığı otuzdan fazla eserle kapsamlı bir incelemeyi gerektiren nitelikli yazarlardan biri olduğunu söylemek gerekir. Yaşantısını sanatının odağına yerleştiren Binyazar, yazarlık kariyerine 1965 yılında “Tohum” adlı öyküyle başlar. Yayımladığı romanların ve aldığı çeşitli edebiyat ödüllerinin ardından bir nebze de olsa adından söz ettiren Binyazar, kurgu ve gerçek arasında ilerleyen bir sanat anlayışına sahiptir. Kurmacayı otobiyografik öğelerle harmanlayan yazarın eserlerinde, ben dilinin kullanımı ekseninde özyaşamöyküsel olay ve durumların sıklıkla işlendiği görülür. Genellikle sıradan insanların hayatlarına odaklanan roman ve öykülerinde, bireyin toplum içindeki yeri, beklentileri, duygu ve düşünceleri ile karşılaştığı sorunlar konu edinilmiştir. Buna bağlı olarak eserlerinde yoksulluk, ölüm, aşk, çocukluk, yalnızlık, karamsarlık ve sevgi gibi ortak temalar toplumsal ve bireysel ölçekte eleştirel bir tutumla işlenmiştir. Kurgusal metinlerin temel yapısını oluşturan olay örgüsü, zaman, mekân ve şahıs kadrosu gibi unsurlar, Binyazar’ın eserlerinde organik bir düzene ve bütünlüğe sahiptir. Çalışmada, çocuk edebiyatı sahasında kaleme aldığı üç roman, bir biyografi, masal ve hikâye kitapları ise kurgu, olay örgüsü, kişiler, iletiler, tema, dil ve anlatım ile temel eğitim ilkeleri başlıkları altında incelenmiştir. Hayatı, sanatı ve eserleri bağlamında yapılan bu inceleme sonucunda Adnan Binyazar’ın Türk edebiyatı içindeki yeri saptanmaya çalışılmıştır.Öğe Cihan Aktaş’ın hikâye ve romanlarında yapı ve tema(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2021-07-29) Güzel, Mahbube; Korkmaz, FerhatToplumsal meselelere duyarlı bir yaklaşımla eserlerini kaleme alan Cihan Aktaş; roman, hikâye, günlük, inceleme-araştırma türlerinde eserler vermiş kadın yazarlardandır. 1980’li yıllardan itibaren çeşitli dergilerde düşüncelerini aktaran Aktaş, sonraki yıllarda yazılarını kitaplaştırmıştır. Eserlerinde genelde ‘kadın’ özelde ise ‘başörtülü kadınların’ problemleri üzerinde durmuştur. Hikâye ve romanlarında kadının yaşadığı baskıları, İslâmcı kadının birey olma çabasını, din, gelenek, modernizm arasında sıkışan kadın ekseninde işlemiştir. Kadının yanı sıra göç, mülteci sorunu, çevre, edebiyat, kültür, sinema konularını inceleme ve araştırma eserlerine taşımıştır. Edebiyat dünyasına düşünce yazıları yazarak başlayan Cihan Aktaş, hikâyeciliğiyle ön plana çıkmış, yazın hayatına on üç hikâye kitabı, dört roman sığdırmıştır. İlk hikâye kitabını 1991 yılında Üç İhtilal Çocuğu adıyla kaleme almış, Bana Uzun Mektuplar Yaz adlı ilk romanını 2002 yılında yayımlamıştır. Cihan Aktaş’ın hayatı ve sanatının ele alındığı bu çalışmada hikâye ve romanları yapı ve tema bakımından analiz edilmiştir.Öğe Abdulvahap Akbaş'ın hayatı, sanatı ve eserleri(Batman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019-11-15) Bağış, Abdulgani; Korkmaz, FerhatAbdulvahap Akbaş, ilk şiirini yayımladığı 1978 yılından itibaren ömrünün sonuna kadar başta şiir olmak üzere hikâye, deneme, inceleme, araştırma, roman, çocuk edebiyatı eserleri, gezi yazıları ve dergi çalışmalarıyla milli ve manevi değerleri evrensel çizgilerle muhafaza etmeye çalışmış çok yönlü bir sanatçıdır. İnanç ve toplumsal değerleri fikren ve fiilen savunurken eserlerinde tutarlı olmaya gayret göstermiştir. "İslami Hassasiyeti Olan Edebiyat" hareketi içerisinde yer bulan sanatçı bu kültüre uygun olarak ortaya koyduğu çalışmalarıyla toplumun dini ve tarihi değerlerini ön plana çıkarmıştır. Toplumun ve çocukların önder kişilikleri örnek alması ve toplumsal değerlerlerle barışık yetişmesi için emek sarf etmiştir. İçinde yetiştiği toplumsal koşulları doğru yorumlamış; yetiştiği kültürün izlerini, evrensel değerlerle eserlerine aktarmış, bu yönüyle Doğu ve Batı kültürünü İslami değerler sistemi içinde sunmaya çalışmıştır. Abdulvahap Akbaş, eserlerinde inanç kavramını yoğun bir şekilde işlemiş, kültürel zenginliği yansıtmak için de Türkçenin zenginliğinden faydalanmıştır. Abdulvahap Akbaş’ın hayatı hakkında ailesiyle görüşülmüş eserlerle hayatı arasındaki bağlar incelenmiştir. Roman ve hikâyeleri incelenmiş yazarın fikir hayatı ve edebi yönü irdelenmiştir. İslami düşünce ve duyguları eserlerinden yola çıkılarak aktarılmaya çalışılmış, taşra ve medeniyet algılarının şiirlerine yansımaları değerlendirilmiştir. Bu tez çalışmasında Abdulvahap Akbaş'ın eserleri incelenmiş ve edebi kişiliği değerlendirilmiştir.Öğe Leyla Erbil’in öykü ve romanlarının psikanalitik açıdan incelenmesi(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-01-21) Çelik, Mizgin; Zariç, MahfuzTürk edebiyatının çağdaş ve yenilikçi isimlerinden olan Leyla Erbil, yaşadığı çağın toplumsal ve siyasal sorunlarına duyarsız kalmayarak bu sorunları eserlerinde irdelemiştir. Yaşadığı çağa eleştirel bir gözle bakan Erbil, toplumun yerleşik değerlerine başkaldıran bir tavır ile meydan okumuştur. Eserlerinde kullandığı biçim ve teknikler ile de yaşadığı dönemin önemli yazarları arasında yer almayı başarmıştır. 20.yy da temelleri Sigmund Freud tarafından atılan psikanalitik kuram, insan ve insan davranışlarını inceler. Özellikle edebi eserlerde yer alan karakterlerin incelenmesi bu alan için büyük bir önem arz etmektedir. Psikanalitik alan bizzat Freud tarafından sanat eserlerine uygulanarak psikanalitik ve edebiyat bir potada birleştirilmiştir. Bu iki alanın ilişkilendirilmesi psikanalitik edebiyat eleştirisi yöntemini doğurmuştur. Bizde bu perspektiften yola çıkarak Leyla Erbil’in Gecede, Hallaç, Eski Sevgili, Üç Başlı ejderha, Cüce, Tuhaf Bir Kadın, Tuhaf Bir Erkek, Kalan, Karanlığı Günü ve Mektup Aşkları eserlerini psikanalitik inceleme yöntemi açısından inceledik.Öğe Orhan Pamuk'un romanlarında kent algısı(Batman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 05-08-2019) Doğan, Şerif; Korkmaz, FerhatYurt içinde ve dışında hatırı sayılır bir okuyucu kitlesi bulunan ve son dönem romancılarımız arasında roman anlayışı, fikirleri, siyasi görüşleriyle adından çokça söz ettiren yazarların başında gelen Orhan Pamuk, romanlarında kente, kent kültürüne, kentli bireyin sıkıntılarına önemli yer ayırmıştır. “Orhan Pamuk’un Romanlarında Kent Algısı” başlığını taşıyan bu çalışmamızda öncelikle kent kavramı, tarihsel gelişim süreci içerisinde ayrıntılı olarak incelenmiş, edebiyat sosyolojisi bağlamında roman ve kent ilişkisi üzerinde durulmuş, kente özgü bazı kavramların analizi yapılarak bu kavramların kent kültürünün oluşumuna sunduğu katkı açıklanmıştır. Çalışmamızda Orhan Pamuk’un romanları incelenerek yazarın kente ve kent kültürüne bakış açısı irdelenmiş bundan hareketle kent, kentleşme, kentlileşme, kentsel değişim ve dönüşüm, kent ve yoksulluk, kent ve suç, kent ve ekonomi, göç olgusu, kent ve din, kent ve medeniyet, kent ve sosyal sınıflar, kent ve yabancılaşma gibi kavramların yazarın romanlarındaki yansımalarının izi sürülmüştür.Öğe Sikke ve arkeolojik buluntular ışığında Dicle Vadisinde Parth-Sassani-Roma varlığı (mö 3. yüzyıldan Roma’nın Mezopotamya’dan çekildiği tarihe kadar)(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-12-01) Menteşe, Devrim Hasan; Aydın, MahmutYapılan bu çalışma ile, sikkeler öncelikli olmak üzere birtakım arkeolojik malzemeler ışığında, Dicle Vadisi hinterlandı içerisinde yer alan Pers (Parth-Sassani) Roma yerleşimleri araştırılmıştır. Çalışmada; konu sınırları içerisinde yapılmış ve yapılmakta olan kazı çalışmaları referans alınmış, bunun yanı sıra bölgede yapılmakta olan bir takım yüzey araştırmalarına dâhil olunarak çalışma konusu içerisinde yer alan malzemeler incelenmiştir. Bu kapsamda Dicle Vadisinin en önemli bölümünü oluşturan Tur Abdin Bölgesi’nde yapılmış olan kazı çalışmalarının yanı sıra yüzey araştırmaları sonucunda elde edilen sikkeler, seramikler alınabilen izinler ölçüsünde incelenmiş; Pers (Parth-Sassani), Roma lokalizasyonları tespit edilmeye çalışılmıştır. Bölgede yapılan kazı çalışmaları ve son yıllarda yapılmakta olan yüzey araştırmaları sonucunda incelemelerde bulunulan 75 yerleşim birimi; yüzyıllar boyunca süren Pers-Roma mücadeleleri, bu mücadelelerin hangi hatlar ve rotalar üzerinde yapıldığı hakkında önemli bilgiler vermektedir. Çalışmaya 1183 adet sikke dâhil edilmiştir. Bu sikkelerin büyük bir çoğunluğu bölgede yapılan kazılardan elde edilen sikkelerden oluşmaktadır. Sikkelerin bir miktarı ise yüzey araştırmaları sonucunda, çalışmayı yapan ekip üyelerinin bulmuş oldukları yüzey buluntularından oluşmaktadır. Yapılan çalışmalar sonucunda elde edilen sikkeler ve konunun anlaşılmasına önemli katkılar sunan en önemli yardımcı malzemeler içerisinde yer alan seramikler vasıtasıyla Parth-Sassani ve Roma lokalizasyonlarının sınırları ve devletler arasında gerçekleşen sınır değişikliklerine cevap aranmıştır.Öğe Toplumsal cinsiyet kavramı bağlamında Cengiz Aytmatov’un eserleri(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024-08-07) Yalçın, Yelda; Karadeniz, MustafaTürk dünyasının ünlü yazarlarından Cengiz Törökuloğlu Aytmatov’un aşk, dostluk, savaş ve kahramanlık temalarını işlediği çok sayıda eseri mevcuttur. Eserlerinde destan, masal, efsane, hikâye ve türkülere yer vererek bir milletin değerli hazinesinin milli ve kültürel birikimler olduğunu ortaya koyar. Yazar, oluşturduğu karakterler üzerinden milletinin tarih boyunca karşılaştığı zorlukları, yaşadığı coğrafyanın çetin koşullarını ve acılarını anlatır. Aytmatov, bu temaları işlerken mücadeleci ve vatansever karakterlerin tam karşısına yozlaşmış, milli değerlerden ve kültürden yoksun karakterleri yerleştirir. Cinsiyet faktörü bağlamında değerlendirildiğinde söz konusu karakterler, sahip olduğu özellikler bakımından iki kutuplu bir görünüm sergiler. Çalışmada, Cengiz Aytmatov’un roman ve hikâyelerinde yer alan kadın-erkek karakterler Toplumsal cinsiyet kavramı altında ele alınmış, sahip oldukları özelliklere göre tasnif edilmiştir. Bu karakterleri incelerken cinsiyetleri başta olmak üzere yaşamları, milliyetleri, sosyal sınıfları, dinleri ve yaşadıkları dönem gibi birçok faktör göz önünde bulundurulmuştur. Toplumsal cinsiyet başlığı altındaki çalışmaların çoğu yalnızca kadınlar üzerine yoğunlaşır. Bu çalışmada ise kadın ve erkek karakterler, ayrı alt başlıklar hâlinde bir incelemeye tabi tutulmuştur. Her iki cins de aile içinde, ekonomik yaşamda, eğitim, din, siyaset vb. toplumsal ve sosyal alanlarda karşılaştıkları cinsiyetçi meseleler bakımından ele alınmıştır. Son olarak çalışmada, Aytmatov için tipik özellikteki cinsiyet ve ideal kadın-erkek profilleri ortaya konmaya çalışılmıştır. Cengiz Aytmatov’un eserlerinde yer alan kadın ve erkek karakterler, savaşın ve yoğun siyasi faaliyetlerin olduğu dönemde yaşam sürer. Bulundukları dönemin koşulları gereği her iki cins de güçlünün güçsüzü ezdiği ve itibarsızlaştırdığı bir döngünün içinde yer alır. Tüm bu faktörler göz önünde bulundurulduğunda her iki cins için cinsiyetçi tutum ve söylemlerle ötekileştirilen, geleneklerine ve kültürüne son derece bağlı, toplumsal norm ve baskılara maruz kalan kişiler olduğu söylenebilir. Geleneksel ataerkil aile yapısının hâkim olduğu bu eserlerde kadın ve erkek karakterler, toplumun uygun gördüğü şekilde yaşamlarını şekillendirir. Yazarın eserleri yaşadığı dönemde var olan cinsiyetçi meseleleri, toplumun kadına ve erkeğe olan bakış açısını ve onlardan beklentilerini anlamamız yönünde oldukça kapsamlıdır. Bu hususta Aytmatov’un eserleri toplumsal cinsiyet eşitsizliği bağlamında incelenmeye değerdir.Öğe Cahide Birgül’ün romanlarında yapı ve tema(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024-09-23) Atiç, Nur Şeyma; Karadeniz, MustafaRoman türü, edebiyatın vazgeçilmez bir parçası olarak kabul edilir ve insan deneyiminin anlaşılması ve aktarılması açısından güçlü bir araç olarak değerlendirilir. Edebiyat tarihindeki gelişimi, yapısal özellikleri ve çeşitliliği ile roman, okuyuculara geniş bir anlatı dünyası sunmaktadır. Romanın, bireysel ve toplumsal meselelerin derinlemesine incelenmesi ve sorgulanmasına olanak sağlayan, okurlara geniş bir perspektif sunan ve empati yeteneklerini geliştiren bir edebî tür olduğu düşünülmektedir. Ayrıca, toplumsal değişimlerin ve bireysel deneyimlerin tarihî ve kültürel bağlamda kayda geçirilmesinde önemli bir araç olarak görülmektedir. “Cahide Birgül’ün Romanlarında Yapı ve Tema” adıyla sunulan bu çalışmada, 1990’lı yılların sonunda TRT Ankara Radyosu için yazdığı arkası yarınlarla edebiyat kariyerine başlayan Cahide Birgül’ün Gölgeler Çekildiğinde, Geceye Uyananlar, Ah Tutku Beni Öldürür müsün ve Eflatun Koza adlı romanları yapı ve tema yönlerinden incelenmiştir. Metin merkezli olarak yapılan incelemeler sonucunda, eserlerin yapı unsurlarına, kullanılan anlatım tekniklerine ve ele alınan temalara dair tespit ve sonuçlara ulaşılması amaçlanmıştır. Çalışmanın giriş bölümünde, Birgül’ün yazınsal tutumundan hareketle teorik bir çerçeve sunulmuştur. Çalışma, Cahide Birgül’ün hayatı ve edebî yaşamının yer aldığı “Cahide Birgül”, romanlarının yapı ve anlatım unsurlarının incelendiği “Cahide Birgül’ün Romanlarında Yapı” ve temaların ele alındığı “Cahide Birgül’ün Romanlarında Tema” adlı üç ana bölümden oluşmaktadır. Romanlarında olaylara değil karakter dönüşümlerine odaklanan Cahide Birgül’ün eserlerinde, sıradan hayatlar süren ve genellikle dikkat çekmeyen bireylerin iç dünyalarına yer verilmiştir ve toplumda yüceltilen aile kavramı sorgulayıcı bir yaklaşımla ele alınmıştır. Bu yaklaşımın toplumsal eleştirileri içermesine olanak sağladığı ifade edilmektedir. Karakter dönüşümlerine odaklanması, Birgül’ün romanlarının son dönem modern ve erken dönem postmodern eserler olarak değerlendirilmesine olanak tanımıştır. Dört romanında da tematik yaklaşımın tutarlı bir çizgide sürdürüldüğü ve ele alınan temaların olayların akışı içerisinde işlenerek satır aralarına yerleştirildiği tespit edilmiştir.