4 sonuçlar
Arama Sonuçları
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Öğe Siirt Başur Höyük kazısında ele geçen bazı metal eserlerin arkeometrik karakterizasyonu(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019-11-19) Öztoprak, Hakkı; Kaçmaz Levent, EsraBu çalışmada Başur Höyük kazısında 2007 yılından bu yana sürdürülen arkeolojik kazılarda gün yüzüne çıkarılan metal eserlerin arkeometrik analizi yapılmıştır. Başur Höyük kazısı Siirt ilinde bulunmaktadır. Bu yüksek lisans tez çalışmasında 2007-2019 yılları arasında Başur Höyük mezar kazılarında gün yüzüne çıkarılan ve Batman müze envanterine kayıtlı metal eserler arkeometrik yönden incelenmiştir. Batman Müzesine kayıtlı 22 adet envanterlik metal eser Taşınabilir Enerji Dağılımlı X Işını Floresans Spektrometresi (P-EDXRF) kullanılarak arkeometrik analizleri yapılmıştır. Tahribatsız yöntemlerin başında gelen P-EDXRF analiz yöntemiyle kültür varlıklarının kimyasal kompozisyonları ortaya çıkarılarak eserlerin hangi elementlerden oluştuğu ve elementlerin eserdeki yoğunlukları hakkında bilgiler elde edilmiştir. Eserlerden tahribatlı analiz yapma izni verilmediğinden ve ender olan bu eserlerden parça almak etik ve yasal olmadığından tahribatsız analiz yöntemi seçilmiştir. Analizleri gerçekleştirilen envanterlik eserlerin tamamı Siirt Başur höyük kazısında ortaya çıkarılan mezarlarda mezar hediyesi olarak konulduğu düşünülen eserlerdir. Envantere kayıtlı eserler Erken Tunç Çağına tarihlenmiştir. Yapılan analizlerde 22 adet müze envanterine kayıtlı metal eserlerin arkeometrik analiz sonuçları değerlendirildiğinde eserlerin % 93 bakır elementinden oluştuğu tespit edilmiştir. Bakır ile birlikte yaklaşık % 8 ortalamaya sahip arsenik elementinin kullanıldığı tespit edilmiştir. Hilal biçimli metal objelerin de bakır ve gümüş alaşımından yapıldığı tespit edilmiştir.Öğe Diyarbakır Müzesi’nde bulunan Bizans dönemi altin çukur sikkelerin arkeometrik ve nümizmatik incelenmeleri(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2021-01-22) Ayhan, Melek Kerime; Aydın, MahmutAnadolu madencilik tarihine baktığımızda birçok gelişme evreleri göze çarpar. Tarih öncesi devirlerde madenleri başta renkli mineraller olarak toplamakta, boya malzemesi ve boncuk yapımında kullanmaktaydı. Henüz çanak çömleğin bilinmediği dönemlerde yüzeye yakın bazı maden yataklarında bulunan bakır da toplanmaya ve küçük nesnelerin yapımında kullanılmaya başlanmıştır. Madenlerin sanatta ve alet yapımında kullanılması tarihin akışını da değiştirmiştir. Birçok imparatorluğun kurulması ve güçlenmesinin kökeninde, madenlerin çeşitli alanlarda kullanılmasının yaygınlaşması etkili olmuştur. Kullanılan madenlerin çeşitliliğinin artması aynı zamanda zengin medeniyetlerin de inşa edilmesinin göstergesidir. Bu imparatorluklardan en önemlisi Avrupa ve Asya’ya yayılma becerisi gösterebilen Romalılardır. Zengin bir uygarlık inşa eden Roma İmparatorluğu ve devamı olan Bizans İmparatorluğu geride çok önemli eserler bırakmıştır. Bizans İmparatorluğu’nun yarattığı uygarlığın izlerine arkeolojik eserlerde tanıklık etmek mümkündür. Özellikle sikkelerde rastlanan bulgular bu kültür ve medeniyetin kronolojik olarak izlerini kolayca takip edilmesini sağlamaktadır. Bu açıdan tez konusu kapsamında altın çukur sikkelerin arkeometri ve nümizmatik bilimi çerçevesinde incelenmesi amaçlanmıştır. Tez kapsamında analiz edilen altın çukur Bizans sikkelerinin kimyasal kompozisyonlarının tespit edilmesi amaçlanmıştır. Elde edilecek kimyasal kompozisyonlar, ilerde müzelere kabul edilecek ve orijinalliğinden şüphelenilen Bizans Dönemi altın çukur sikkelerin kimyasal kompozisyonlarının karşılaştırılması için temel data oluşturmaktadır. Ayrıca form, tasarım, kullanım amacı, üzerinde süslemelerin ve figürlerin olup olmadığı gibi parametrelerle üretildikleri döneme ışık tutmuştur. Anadolu da yapılan arkeolojik kazılara yeni bir boyut kazandıran arkeometri ile nümizmatikin birleştirilmesi sonucunda geçmiş medeniyetlere ait üretim teknolojileri ve aralarındaki ilişkiler hakkında (metal üzerinden) önemli bilgiler elde edilmiştir. Bu çalışmada yapılan analiz sonuçlarına göre altın çukur sikkelerde 1059’larda %75 civarında olan altın oranı enflasyon ve savaşlar sonucunda 1078’lere gelindiğinde %56’lara kadar düştüğü tespit edilmiştir. Düşürülen altın oranının yerine daha ucuz ve yaygın olan gümüşün katıldığı tespit edilmiştir.Öğe Diyarbakır Müzesinde bulunan Bizans Dönemi altın çukur sikkelerin arkeometrik ve nümizmatik incelenmesi(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019-06-19) Ayhan, Melek Kerime; Aydın, MahmutAnadolu madencilik tarihine baktığımızda birçok gelişme evreleri göze çarpar. Tarih öncesi devirlerde madenleri başta renkli mineraller olarak toplamakta, boya malzemesi ve boncuk yapımında kullanmaktaydı. Henüz çanak çömleğin bilinmediği dönemlerde yüzeye yakın bazı maden yataklarında bulunan bakır da toplanmaya ve küçük nesnelerin yapımında kullanılmaya başlanmıştır. Madenlerin sanatta ve alet yapımında kullanılması tarihin akışını da değiştirmiştir. Birçok imparatorlukların kurulması ve güçlenmesinin kaynağında, madenlerin çeşitli alanlarda kullanılmasının yaygınlaşması etkili olmuştur. Kullanılan madenlerin çeşitliliğinin artması aynı zamanda zengin medeniyetlerin de inşa edilmesinin göstergesidir. Bu imparatorluklardan Avrupa ve Asya’ya yayılma becerisi gösterebilen Romalılardır. Zengin bir uygarlık inşa eden Roma İmparatorluğu ve devamı olan Bizans İmparatorluğu geride çok önemli eserler bırakmıştır. Bizans İmparatorluğu’nun yarattığı uygarlığın izlerine arkeolojik eserlerde tanıklık etmek mümkündür. Özellikle sikkelerde rastlanan bulgular bu kültür ve medeniyetin kronolojik olarak izlerini kolayca takip edilmesini sağlamaktadır. Bu açıdan tez konusu kapsamında altın çukur sikkelerin-eserlerin arkeometri ve nümismatik bilimi çerçevesinde incelenmesi amaçlanmıştır. Tez kapsamında analiz edilen altın çukur Bizans sikkelerinin kimyasal kompozisyonlarının tespit edilmesi amaçlanmıştır. Elde edilecek kimyasal kompozisyonlar ilerde müzelere alınacak ve orijinalliğinden şüphelenilen Bizans Dönemi altın çukur sikkelerin kimyasal kompozisyonlarının karşılaştırılması için temel data oluşturmaktadır. Ayrıca form, tasarım, kullanım amacı, üzerinde süslemelerin ve figürlerin olup olmadığı gibi parametrelerle üretildikleri döneme ışık tutmuştur. Bu bağlamda kültürel miras bakımından oldukça zengin olan Anadolu da yapılan arkeolojik kazılara yeni bir boyut kazandıran arkeometri ile nümismatikin birleştirilmesi geçmiş medeniyetlere ait üretim teknolojileri ve aralarındaki ilişkiler hakkında (metal üzerinden) önemli bilgiler elde edilmiştir. Bu çalışmada yapılan analiz sonuçlarına göre altın çukur sikkelerde1059’larda %75 civarında olan altın oranı enflasyon ve savaşlar sonucunda 1078’lere gelindiğinde %56’lara kadar düştüğü tespit edilmiştir. Düşürülen altın oranının yerine daha ucuz ve yaygın olan gümüş madeninin katıldığı tespit edilmiştir.Öğe Diyarbakır arkeoloji müzesinde bulunan altın takıların arkeometrik karakterizasyonu(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020-06-30) Gündem, Ebru; Aydın, MahmutDiyarbakır Arkeoloji Müzesine satın alma ve müsadere yoluyla getirilmiş olan tüm ve parça halindeki altın takıların kimyasal kompozisyonunun belirlenmesine yönelik olan bu yüksek lisans tez çalışmasında, eserlerin kimyasal içeriklerini belirlemek amacı ile tahribatsız arkeometrik yöntemlerden birisi olan Taşınabilir Enerji Dağılımlı X Işınları Floresans Spektrometresi (P-EDXRF) kullanılmıştır. Analizleri yapılan eserlerin tamamı Müzeye farklı zamanlarda satın alma ve müsadere yolu ile kazandırılmıştır. Eserlerin çoğunun tarihlendirilmesi müze tarafından yapılmamıştır. Dolayısıyla ilk olarak, eserlerin tarihlendirilmesi amacı ile müze envanterleri, ulusal ve uluslararası takı katalogları ve takılar üzerine yapılmış olan yayınlar araştırılıp incelenmiştir. Bu araştırmalar sonrası P-EDXRF analiz yöntemiyle eserlerin kimyasal kompozisyonları belirlenerek bu eserlerin hangi elementlerden oluştuğu ve element yüzdelikleri hakkında detaylı bilgiler edinilmiştir. Çalışmada elde edilmiş olan sonuçlar dönemsel olarak yakın ve benzer diğer eserlerin analiz edilmiş olduğu çalışmaların sonuçları ile karşılaştırılmıştır. Bu karşılaştırılmalar sonrası, eserlerde dönemsel olarak kimyasal kompozisyonun değişim gösterip göstermediği, kullanılmış olan madenlerin kompozisyonda ne tür bir değişim gösterdiği incelenmiştir. Genel kompozisyona bakıldığında başlıca altın+gümüş ve altın+gümüş+bakır içerikli hammaddeden yapılmış alaşımlara rastlanmıştır. Korelasyon grafiği ile bu elementlerin eserler içerisindeki dağılımı tespit edilmiştir. Bu alaşımların bazılarının içerisinde az ve iz element olarak demir, krom, kadmiyum, titanyum, kurşun ve osmiyuma rastlanmıştır. Belirlenmiş olan az ve iz elementlerin eserlerin yüzey kirliliği veya yüzey temizliği, restorasyon gibi müdehalelerde kullanılmış olan maddelerden kaynaklı olduğu tespit edilmiştir. İstatistiksel analizler ile farklı çalışmalardaki analiz sonuçlarıyla çalışma kapsamındaki eserlerin analiz sonuçları karşılaştırmaları yapılmıştır. Karşılaştırma sonrası eserlerin alaşımlarının geçmiş dönemlere tarihlenen eserlerin kimyasal kompozisyonları ile benzerlik gösterdikleri tespit edilmiştir.