Arama Sonuçları

Listeleniyor 1 - 10 / 10
  • Öğe
    Atatürk ve çocuk eğitimi
    (Türk-İslam Medeniyeti Akademik Araştırmalar Dergisi, 2014) Yaşar, Selman
    Kurduğu cumhuriyeti koruma görevini gençliğe bırakan Atatürk, gençliğin başlangıç evresi olan çocukluk döneminin birey için öneminin faı·kındaydı. Çocukların iyi yetiştirilmesinin sağlam bir toplum oluşturulması açısından gerekli olduğunu bilen Atatürk, onların yetişmesinde ailenin, okulun ve öğretmenierin önemli bir yer tuttuğunu belirtmiştir. Atatürk, ailelerin çocuklarını yetiştirirken onları yarının büyükleri olarak görmelerini istiyordu. Atatürk' e göre okul çocuğun yetişmesinde birinci derecede rol oynamaktay dı. Öğretmenierin yeni neslin yetiştirilmesinde önemli bir görevi olduğunu bilen Atatürk, öğretmenierin görevinin sadece okulla sınırlı olmadığını söylemiş ve okul dışında da öğrencilerinin yetişmesiyle ilgilenmesi gerektiğini belirtmiştir. Atatürk, çocukların yetiştirilmesinde izlenecek yolun akıl ve bilim olduğuna inanıyordu. Atatürk, Türk çocuklarının sadece müsbet bilimlerde değil, aynı , zamanda sanatta, sporda vb. her alanda kendilerini en iyi şekilde yetiştirmeleri gerektiğini söyle miştir.
  • Öğe
    Çocuk tüketim alışkanlığında farklılıklar ve toplumsal yeri
    (İksad Yayınevi, 2017-12) Nerse, Serdar
    Bu çalışmada, çocukların tüketim alışkanlıkları araştırılarak, çocuk sosyolojisi ve tüketimine ilişkin kavramsal katkıda bulunmayı amaçlamaktayız. Çocukların tüketimi konusunda giderek artan bir araştırma grubu mevcut olmasına rağmen, çocuklar ve çocukluk genellikle yalnızca tüketimin gerçekleştiği bağlamlardan biri olarak görülmektedir. Ayrıca, tüketim uygulamaları, çocukların beceriksiz (çocuk) yetkin (yetişkin) tüketiciye taşınması şeklinde sosyalleştiği bir şey olarak görülüyor. Güçlendirilmiş ve istismar edilen çocuk tüketiciler arasında da ayrımlar bulunurken, aynı zamanda çocuklar tüketim kültürü olabilecek ilişkiler de üretmektedir. Diğer taraftan, tüketim alışkanlığı çoğunlukla, çocukluk deneyimi dışında duran bir alışkanlık olduğundan bunun bir sonucu olarak sömürücü ve yönlendirilemeyen, çocuğun yaşamında yetki sahibi olan, bir şey olarak görülmektedir. Bu çalışma, sosyal bilimler alanında gerçekleştirilen varsayımların ötesine geçerek, 6-10 yaş arası bir çocuk grubuyla tüketim biçimlerini öğrenmeye ilişkin bir uygulamaya dayanmaktadır. Çocukların tüketim alışkanlıklarını detaylı bir şekilde anlatılabilmesi için derinlemesine görüşme tekniği tercih edilmiştir. Çocukların alışveriş gezileri ve günlük hayattaki kültürel, oyun ve diğer eğlence tüketimlerine ilişkin sorulara yer verilmiştir. Çocukların tüketim yolları ve farklılıkları araştırılmış ve özellikle aile, akran grupları ve piyasa etkisi incelenmiştir. Dolayısıyla, çocukların tüketim uygulamasında, yalnızca küçük tüketicilerden ziyade tüketim yönlerini içeren kendi toplumsal dünyalarını sürekli yaratan ve yeniden yaratan sosyal aktörler olduklarına dair özgün bir bakış açısı sağlanması amaçlanmaktadır
  • Öğe
    Çocuklarda korku kültürünün oluşumuna ilişkin bir karşılaştırma: gerçek ve sanal gerçeklik
    (İksad Yayınevi, 2017-10) Nerse, Serdar
    çinde yaşadığımız çağda bilgiye erişim ve iletişim eskiye oranla çok daha kolay bir şekilde ulaşılabilir durumdadır. Bilgi erişimi; özellikle kitle iletişim araçları, sosyal medya uygulamaları ve son dönemde bunların tamamının altyapısı durumunda olan internet ile çok daha kolay bir duruma gelmiştir. İnternet; söylentiler ve çeşitli uygulamalar ile korku alanı ve kaos ortamı da olmaya başlamıştır. Bireysel iyinin oluşumunda olduğu gibi toplumsallaşmanın oluşum ve hareket halinde de geçmişten günümüze şiddet ve korku olguları siyasal ve kültürel alanda birlikte yer bulmuşlardır. Korku olgusu, siyasal olarak toplumların yönetim biçimleri ve kültürel olarak da yaşayış biçimlerine kadar önemli bir yer tutmuştur. Bir yaşayış biçimi olarak korku, Frankfurt Okulu’ndan Max Horkheimer’ın da üstünde durduğu medya kavramıyla araçsal bir biçimde verilmekte ve sonrasında toplumun ideal ve hedefleri değiştirilerek ya da alınarak amaçsallaştırılmaktadır. İnternet ve sanal hayat güvenliği, toplumsal güvensizlik, internet ile yayılan söylentiler, riskler sonrasında çocuklarda korkuların nasıl oluştuğu bu çalışmanın temel amacıdır. İnternet korku ve risklerini öğrenmek üzere çocuklara bir anket formuyla sorular yöneltilmiştir. Araştırmada tabakalı ve sistematik örnekleme kullanılmıştır. Elde edilen veriler, SPSS analiz programı ile analiz edilmiştir. Çalışma neticesinde, gerçek ve sanal ortamdaki benzer ve farklı korkular, gerçek hayatın yerine geçmeye başlayan sanal ortamda korkunun yerine ilişkin değerlendirmelerde bulunulmuştur.
  • Öğe
    1839-1841 yıllarında Osmanlı ailesi : Sivas örneği
    (Batman Üniversitesi, 2012-04) Şahin, Zehra
    Aile, kültürün ve değerlerin ilk kez oluşmaya başladığı toplumun en temel kurumudur. Bu araştırmada 20 numaralı Sivas Şer’iye Sicili değerlendirilerek 1839- 1841 yıllarında Sivas’ta aile oluşumu ortaya konulmaya çalışılmış, toplumun varlığının devam etmesinde önemli görevler üstlenen, aile hayatı ele alınmıştır. Belirlenen dönemlerde çok eşlilik durumunun çocuk sayısı ile ilişkisi, çocuk sayıları açısından dönemin Müslüman ve Gayr-i Müslimleri arasındaki farklılıkları gibi konulara yer verilerek Osmanlı aile yapısı ve kültürü Sivas örneği bağlamında aydınlatılmaya çalışılmıştır. Bu çerçevede Osmanlı toplumunun genelinde olduğu gibi temel yapısı aile olarak bilinen Sivas’ta aile oluşumu, kadının Osmanlı toplumundaki yeri, çok eşlilik durumu ve çocuk sayıları açısından ailenin niteliği belirtilerek, Osmanlı ailesi hakkında yapılan açıklamalara ve tespitlere katkı sağlanmış olacaktır.
  • Öğe
    Türk sinemasında Suriye sorunu ve Suriyeli mülteciler
    (Batman Üniversitesi, 2019-04-15) Gültekin, Talip; Işık, Mehmet
    Sinema literatüründe nadir işlenen mülteci - göç türü filmler, dünya sinemasında olduğu gibi Türk sinemasında da nadir işlenen bir konudur. Yakın tarihimizin global bir kaynak çatışması ve çıkar çatışmalarına sahne olması, Türkiye'nin de ne kadar bağımsız bir yönetim yapısına sahip olduğunu, diplomatik ilişkilerin etkisi ile iç sistemin olgularını da etkilemiştir. Bu etki yavaş yavaş politik oluşumlar ve amaçlar çerçevesinde kendi etkisini kültürel, ticari, sanatsal faaliyetler içerisinde göstermiştir. Başta sinema sanatında olmak üzere, belgesini ve olgularını sunmaya başlamıştır. Çalışmamızın temelinde ele alınan konu; komşu ülkemiz ve sınır ülkemiz olan Suriye sorununun Arap Buhranın etkileri ile ateşlenen iç savaşın yakın çevre ülkelerine olan göç etkisi ve diplomatik sonuçları doğrultusunda sinema sanatına olan kültürel, siyasi, ticari ve politik etkileri ele alınmış ve incelikli bir bilimsel endüksiyon doğrultusunda incelenmiştir. Suriye sorunu, diğer iç savaş yaşayan Arap ülkelerine nazaran daha büyük bir sorun ve etki yaratmıştır. Kendi dışında batı ve doğu ülkeleri arasında diplomatik çatışma ve çıkar ilişkilerine sebep olmuştur. Çalışma Türkiye Cumhuriyeti'ni temelden alan bir bilimsel hareketle; olumlu ve olumsuz etkileri, siyasi iç olguları, dış politik ve diplomatik varyasyonlarını ne şekilde biçimlendirdiği, sinema sanatına ve kültürüne olan etkileri ele almıştır. Yapılan ön araştırmalarda problemin ele alınmasındaki temel ölçüt, Türkiye'nin dış politikasındaki tavrı ve sığınma taleplerine gösterdiği olumlu olumsuz tutumdur. Bu tutum sinemanın beslenme konusunda ve politik ifade biçiminde kendini geliştirmesi, evrensel sinema sanatının belli noktalarında kendine bir kürsü edinmesini de sağlamıştır. Bu durumun, uluslararası arenada olumlu ve olumsuz sonuçları olduğu gibi, Suriyeli sığınmacıların Türkiye'ye sığınması ile birlikte, Türkiye'de de olumlu ve olumsuz sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Sinema toplumu konu edindiği için tüm bu olumlu ve olumsuz sonuçlar Türk sineması için işlenecek yeni bir konu durumuna gelmiştir. Yönetmenler bu konuyu ele alarak hem Suriye savaşını hem de yaratığı etkileri sinemaya taşımaya başlamıştır. Tüm bu yaşanan olaylar ve bu olaylar sonucunda meydana gelen değişimlerin Türk sinemasında nasıl işlendiği ele alınmıştır.
  • Öğe
    Orhan Kemal’in hikayelerinde sosyal ve ekonomik eşitsizlik
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-09-13) Benek, Sezer; Korkmaz, Ferhat
    Toplumcu gerçekçi anlayışın en önemli temsilcilerinden biri olan Orhan Kemal, roman ve hikâyeleriyle edebiyatımızda önemli bir yer edinmiştir. Hikâyelerinin büyük bir bölümünde yoksulluk, ekonomik eşitsizlik, gelir adaletsizliği, işsizlik gibi sosyal sorunlar ön plandadır. Sıradan insanların sosyal ve ekonomik eşitsizliklerle dolu dünyalarını toplumsal duyarlılıkla anlatan yazar, hikâyelerinin çoğunda toplumsal mesaj verir. Orhan Kemal, hikâyelerinde sosyal gerçekçi anlayışa bağlı kalarak toplumsal kesimler arasındaki eşitsizlikleri anlatmıştır. Yazarın hikâyelerinde pozitif ayrımcılık yapılması gereken çocuklar, kadınlar, engelliler, yaşlılar aksine eşitsizliğe maruz kalırlar. Hikâyelerde, ucuz iş gücü olarak görülen çocuk işçiler ve kadınlar toplumsal yaşamın her alanında sosyal ve ekonomik eşitsizliğe maruz kalırlar. Bu çalışmada Orhan Kemal’in hikâyeleri sosyal ve ekonomik eşitsizlik bağlamında incelenmiştir. Yazarın hikâyelerinde ele aldığı sorunları, toplumsal duyarlılıkla ele alırken takındığı tavırları anlamak ve hikâye kişilerinin karşılaştığı sosyal ve ekonomik eşitsizlikleri tespit etmek amaçlanmıştır.
  • Öğe
    Yerel çevresi dışına çıkan çocuk ve gençlerin hayatında kısıtlar ve imkânlar
    (İksad Yayınevi, 2017-11) Nerse, Serdar
    Mevcut eğitim politikaları ve diğer değişikliklerle birlikte toplumsal ayrımcılık konusunda sayısız ve devam eden tartışmalar sürerken, Bu çalışmada ise, yerel çevresi dışına çıkan çocuk ve gençlerin tecrübeleri araştırılmıştır. Çocuk ve hemen çocukluk sonrası gençlerin bu deneyimleri bize okul dışındaki hayatları, sosyal ilişkileri, kamusal alanlara ve bu yerlerden bağımsız olarak erişebildikleri düzeyleri, okul seçimi ve toplumsal yaşama ilişkin olarak farkındalık düzeyleri hakkında bilgi verebilir. Eğitimine devam eden gençlerin hareket kabiliyetlerini izleyen çok sayıda kantitatif çalışma bulunmaktadır. Çalışma, ilköğretim (ilkokul/ortaokul), ortaöğretime başlayan çocuk yaştaki bireylere yönelik olup, çocuklar/gençler, ebeveynler ve eğitim uzmanlarıyla yapılan derinlemesine görüşme analizlerine dayanmaktadır. Nitel yöntemle ele alınan bu çalışmanın büyük bölümü İstanbul’da belirlenen kişilerle ve bir kısmı da Batman’da eğitim uzmanlarıyla gerçekleştirilmiştir. Bu çalışma, çocuklar, çocukluğun ve çocuk-yetişkin ilişkilerinin sosyolojik olarak anlaşılmasına katkıda bulunmayı amaçlıyor. Aynı zamanda, gençlerin kendi bölgelerinin dışındaki yolculuklarını okula keşfederek bu tez, çocuklar ve yetişkinler arasındaki ilişkisel süreçlerin ulusal eğitim politikaları ve uygulamaları bağlamında nasıl müzakere edildiğini göz önüne alarak, çocukluk döneminin yetişkinliğe nasıl bağlı olduğuna ilişkin süreçlerin anlaşılmasına katkıda bulunur. Diğer bir yönüyle, TEOG’un kaldırılması sonrasında, geliştirilmeye çalışılan adrese dayalı okul uygulamasına da katkıları olacaktır.
  • Öğe
    Çocuk oyuncular ve medya
    (Batman Üniversitesi, 2021-03-02) Kaya Kunter, Gizem; Atamer, Olgun
    Çocuklar çalışmaya başlamalarıyla birlikte, hem fiziksel hem psikolojik açıdan değişimlere uğramaktadır. Bu değişimler çoğunlukla iş yeri koşullarına bağlı olarak çeşitlilik göstermektedir. Oyunculuk yaparak ünlü olan çocuklar ile sanayide çalışan çocuklardaki değişimlerin farklı olması kaçınılmazdır. Ancak oyuncu çocuklar da çocuk çalışanlardır ve ne yazık ki çoğu zaman bu durum ebeveynler tarafından öngörülememektedir. Çocularının oyuncu olması hayaliyle ajanslara koşan ebeveynlerin ne yazık ki çoğu zaman setlerdeki zor koşulların farkında olmadıkları gözlemlenmiştir. Çocuk oyuncuların çalışma koşullarının üzerlerinde yarattığı ruhsal, fiziksel etkiler ve hayatlarında ne gibi değişimlere maruz kaldıklarına olan merakla hazırlanan bu tezde çocuk oyuncuların çalışma hayatları araştırılmış, yarı yapılandırılmış derinlemesine görüşme tekniği ile görüşmeler yapılmış ve bu görüşmelerin ses kayıtları incelenmiştir.
  • Öğe
    Oyunun tasarım platformları: oyunun eğitim ve kültüre etkisi
    (Batman Üniversitesi, 2012-11) Fidan, Şehmus; Erekmekçi, Mert
    Bu çalışma, bilgisayar oyunlarının, öğrencilerin bilişsel, duyuşsal ve psikomotor gelişimi üzerindeki etkisini belirlemek, bilgisayar oyunları ve oyun geliştirme platformlarının bir kısmının özellikleri hakkında görüş oluşturmak, öğretimde bilgisayar oyunları kullanımı konusuna ışık tutmaktadır. Ayrıca öğretimde bilgisayar kullanımının kültürel ve felsefi algılar üzerindeki etkileri incelenmiştir.
  • Öğe
    Çocukların kültürel mirasa duyarlılıklarının kent ve kırsal yerleşim ölçeğinde karşılaştırılması: Batman örneği
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2025-01-29) Yelsiz, Mehmet Sabih; Kaygalak Çelebi, Sonay
    İnsan, doğumdan ölüme kadar çevresiyle bir bütün halinde yaşamaktadır. Günlük yaşamının her alanında, geçmiş kuşaklardan edindiği somut ve soyut kültürel miras unsurlarıyla karşılaşmaktadır. Sosyal ve fiziksel çevrede karşılaşılan bu unsurlara yönelik farkındalık, kültürel mirasın korunmasında önem arz etmektedir. Kültürel mirasa yönelik farkındalığın kazanılmasında çocukluk dönemi altın bir çağ niteliğindedir. Bu bağlamda tezin amacı, kent ve kırsal alanda yaşayan çocukların kültürel miras farkındalığını ölçmek ve karşılaştırmaktır. Bir başka ifadeyle çocukların kültürel mirasa ilişkin algılarının ne olduğunu ortaya koymak ve kent ile kırsal düzeyde algılarındaki ortak ve farklı yönleri açığa çıkarmaktır. Çocuklardan kültürel mirasa ilişkin derin bilgiler almak hedeflendiği için araştırma yöntemi nitel araştırma deseni olarak belirlenmiştir. Veriler, Batman kent merkezi ve Batman ili Beşiri ilçesine bağlı Ayrancılar köyünde ikamet eden 10-13 yaş arasındaki ortaöğretim düzeyinde eğitim alan çocuklarla derinlemesine yüz yüze görüşme yoluyla toplanmıştır. Veriler içerik analizi kullanılarak gruplandırılmış ve analiz edilmiştir. Sonuç olarak Batman kent merkezinde yaşayan çocukların kültürel mirasa ilişkin farkındalıklarının kırsal alanda yaşayan çocuklara göre daha yüksek olduğu söylenebilir.