10 sonuçlar
Arama Sonuçları
Listeleniyor 1 - 10 / 10
Öğe Tokatlı bir yayımcı ve kuramcı Muzaffer Erdost(Gaziosmanpaşa Üniversitesi, 2015-09) Korkmaz, Ferhat1932 yılında Tokat’ın Artova ilçesinde doğan Muzaffer Erdost, ikinci yeni şiirinin kurulmasında ve gelişmesinde emeği geçen önemli yazar ve yayıncılar arasındadır. 1956 yılında Ankara Üniversitesi, Veteriner Fakültesi’ni bitirdikten sonra İkinci Yeni şiirinin doğduğu yer olan Pazar Postası’nda Yazı İşleri Müdürü olarak göreve başlar. Muzaffer Erdost bu göreve geldikten sonra, gazetede İkinci Yeni poetikasına uygun şiirler daha çok yayımlanır ve eleştiri ortamı hareketlilik kazanır. Pazar Postası’nda yazdığı yazılarla dönemin edebiyat egemenlerine karşı henüz çocukluk çağlarını yaşayan yeni şiiri savunur, kuramsallaştırmaya çalışır. Cemal Süreya, Sezai Karakoç, İlhan Berk, Turgut Uyar ve Edip Cansever gibi yeni şiirin öncüleri, onun yazı işleri müdürlüğü görevini yürüttüğü gazete sayesinde eserlerine emin bir sığınak, dingin bir liman bulur.1950’li yılların en önemli ve ünlü sanat ve edebiyat tartışmalarında bir “agora” bir “forum” olan Pazar Postası’nın 3 yıl süreyle en uzun Yazı İşleri Müdürlüğünü yapan Muzaffer Erdost’un İkinci Yeni üzerine değerlendirme ve yazıları İkinci Yeni şiirinin doğuşu bakımından dikkate değerdir. Bu yazılar, dönemin sanat ve edebiyat ortamının hareketlenmesinde önemli katkılar sunmuştur. Çalışmamızda Muzaffer Erdost’un yaşamıyla birlikte İkinci Yeni şiiri üzerine yazdıkları ele alınacak, sanat ve edebiyat görüşü üzerine bir değerlendirme yapılacaktır.Öğe Postmodern dil felsefesinin edebiyat kuramındaki yansımaları, çok dillilik ve kültürlülük: fındık sekiz örneği(Asos Yayınevi, 2017-05-17) Karadeniz, Mustafa; Evis, AhmetPostmodernizm felsefe ve edebiyat alanında boy gösterdiği ilk andan günümüze dek etkilerini gittikçe arttırarak devam ettirmektedir. Postmodernistler, özellikle modernist eleştiri merkezinde rasyonel gerçekliği, tekelci kültür ve dil anlayışını hiçbir şekilde kabul etmeyen radikal söylemlerde bulunurlar. Bu doğrultuda, kuramsal yönden dilin odağa alındığı ve alımlama estetiğine dayanan yeni fakat orijinallikten uzak çok katmanlı bir dil anlayışı geliştirirler. Zira sosyal medya, televizyon, internet gibi kitle iletişim araçlarıyla evrenselleşen, kültürel yönden sınırların kalktığı günümüz dünyasında postmodernist düşüncenin savunduğu çoğulcu anlayışa paralel biçimde dil ve kültürlerde bir melezleşme, zenginleşme görülür. Bu durum doğal olarak kısa süre içerisinde postmodern edebî eserlere de yansıyarak çok dilli ve kültürlerin iç içe girdiği bir yapı ortaya çıkarır. Yapılan bu çalışmayla postmodern felsefe ile belirginleşen çok kültürlü ve çok dilli anlayışın kültürel, sosyal ve edebî yönü Fındık Sekiz eseri üzerinden açıklanmaya ve örneklenmeye çalışılmıştır. Küreselleşen dünyanın ortak değer ve dil anlayışı karşısında postmodernistlerin ortaya attıkları çoğulcu düşünce biçimi, pratik ve teoride tartışılmıştır. Postmodern edebiyat kuramının her türden sınırlandırmayı ve tasnifi reddeden tavrı nedeniyle inceleme esnasında bazen yazar bazen okur bazen de metin odaklı analizlere başvurulmuştur. İncelemeye esas olan Fındık Sekiz romanına yapılan göndermelerle, dil-kültür anlayışında postmodernist tavrın belirgin yönleri vurgulanmış ve elde edilen bulgular ışığında çok kültürlülüğün ve çoğul dilsel kullanımın postmodernist düşünceye büyük oranda uygun olarak eserde tatbik edildiği sonucuna ulaşılmıştır. Böylece postmodernizmin Türk toplumu ve edebiyatında dil-kültür ilişkisi bakımından ne şekilde ve derecede yer ettiği söz konusu eser etrafında açıklanmıştırÖğe Edebiyat ve felsefe ilişkisi üzerine bir inceleme: Sünbülzâde Vehbî’nin şiirlerinde felsefî unsurlar(Tidsad Türk İslam Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2017-12) Öztürk, ZehraŞair ve yazarların zaman içinde felsefî akımların etkisinde kaldıkları ve eserlerinde beğendikleri düşünürlerin izlerini yansıttıkları bir gerçektir. Klasik Türk edebiyatı dediğimiz divan edebiyatı şairleri de eserlerinde felsefeye ve filozoflara yer vermişlerdir. Bu konuya bir örnek olarak 18. yüzyıl divan edebiyatı şairlerinden Sünbülzâde Vehbî‟yi ve onun bazı mısralarını ele almak istedik. İyi tahsil görmüş, ilmî yönü kuvvetli bir şair olan Sünbülzâde Vehbî‟nin şiirlerinde teknik bakımdan sağlamlık ve şekil mükemmeliyeti görülür. Vehbî şiirlerinde Aristo, Eflâtun gibi eski Yunan filozoflarının yanında İbn-i Sînâ ve Râzî‟ye hayli yer vermiş, ayrıca bazı mısralarında Muhyiddîn İbnü‟l- Arabî ve Gazâlî‟den de söz etmiştir. Şair genelde felsefe ve hikmet kelimelerini birbirinin müteradifi olarak kullanmış, ara sıra da irfan kelimesini de bu anlamda kullanmıştır. Felsefî bir kavram olarak “heyûlâ, İşrâk, İşrâkiyyûn, feylesof, akıl, zekâ” gibi kelimelere de şiirlerinde yer vermiştir. Felsefî düşünce ve kavramların edebiyata yansımasına Sünbülzâde Vehbî‟nin beyit ve mısraları birer örnek teşkil eder.Öğe Türk-Rus ilişkileri çerçevesinde heykel sanatına kısa bir bakış(ASOS Yayınları, 2019-11) Uzun Aydın, Derya“Türk-Rus ilişkileri Çerçevesinde Heykel Sanatına Kısa Bir Bakış” isimli bu çalışma, Türk-Rus heykel sanatçılarını ortak bir noktada buluşturabilir miyiz? Sorusuna cevap bulmak amacıyla yola çıkılarak oluşturulmaya çalışılmıştır. Yapılan araştırma ve çalışmalar neticesinde de, çalışma bizleri farklı noktalara yönlendirmiştir. Kaynak araştırmaları için bulunan kitap, makale veya web siteleri, bu çalışmayı ortaya çıkarmamızda bizlere yardımcı olmuş ve çalışmada farklı disiplinleri de araştırmamız gereği sonucuna varılmıştır. Elde edilen bulgular ve sonuç neticesinde, Türk ve Rus dünyasında ağırlıklı olarak Cumhuriyet dönemine kadar inmemiz ve bu dönem tarihine ayrıca dikkat etmemiz gerektiği anlaşılmıştır. Makale, tarihsel açıklamalar ve bunun bir getirisi olarak bir takım figürlerin önemini ortaya çıkartır. Akabinde de, bunları heykel sanatı ile birleştirme çabasına dönüşür. Tarihsel yönden yapılan araştırmaların dışında ayrıca Ruslarla ilişkilendirebileceğimiz bir isim karşımıza çıkar; bu kişi Nazım Hikmet‟tir. Bu durum da, çalışmanın edebiyat dünyasıyla da ilişkilendirilmesini zorunlu kılar. Yine, araştırmaların gereği olarak İstanbul Taksim Cumhuriyet Anıtı ve burada yer alan “özellikle Rus figürlerin” ayrıntıyla incelenmesini gerektirir. Nihayetinde bu çalışma, tarihsel boyutu, edebi kişiliklerle heykel sanatçılarını bir araya getirdiğimiz disiplinler arası bir makaleye dönüşür.Öğe İbret Gazetesinde yayımlanan sanat ve edebiyat konulu yazıların sistematik tahlili(Batman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019-08-08) Balbay, Mahmut; Korkmaz, FerhatTürkiye’de, 19. yüzyılın ikinci yarısında gazete ve gazetecilik çağdaş anlamda ortaya çıkmıştır. Namık Kemal ve arkadaşlarının 1872-1873 yılları arasında yayımladıkları İbret, muhalif kimliğiyle ön plana çıkmış bir gazetedir. 132 sayı olarak yayımlanan İbret gazetesi, fikir yazılarıyla hürriyet mücadelesinin öncüsü olmuş ve toplum tarafından yeni fikirlerin benimsenmesinde önemli bir rol almıştır. Halkı gazete vasıtasıyla eğitmeyi temel amaç edinmiş olan İbret’te, bu amaç doğrultusunda pek çok makale, hikâye, tiyatro, fıkra, tenkit vb. yazılar yayımlanmıştır. Böylelikle İbret gazetesi, kendi döneminin kamuoyunun sözcüsü olmayı başarmıştır. İbret gazetesinin yayımlandığı dönemde ön plana çıkmasının başka bir sebebi, Namık Kemal’in gazetede yazdığı eleştiri yazılarıdır. Bu çalışmada, İbret gazetesinin sistematik dizinine yer verilmiş ve gazetede yayımlanan sanat/edebiyata ilişkin yazılar tahlil edilmiştir.Öğe Turizm tanıtım broşürlerinin edebiyat bağlamında analizi(Batman Üniversitesi, 2019-01-23) Acar, Kasım; Balcı, UmutTurizm hem eğitim hem de iş alanı olarak günümüzün popüler alanlarından biridir. Önemli bir sektör olarak eğitim boyutuyla da öne çıkan turizm; siyaset, kültür, ekonomi gibi pek çok alanla yakından ilişkilidir. Eğitim açısından değerlendirildiğinde ise yabancı dil eğitimi, edebiyat, halk bilim, psikoloji gibi pek çok bilim dalıyla etkileşim halinde olduğu görülmektedir. Bu çalışmada ağırlıklı olarak turizm-edebiyat etkileşimi üzerinde durulmuştur. Turizm ve edebiyatın birbirine etkisi, örneklerle anlatılmış; her ilin ön plana çıkan şair ve yazarlarının listesi hazırlanmıştır. Dünyada ve Türkiye’de kentleriyle özdeşleşen şair ve yazarlara örnekler verilmiştir. Aynı doğrultuda edebiyat turizminin önemi vurgulanmış; yazar müze evleri, edebiyat müzeleri ve edebiyat müze kütüphanelerinin turizme katkısı üzerinde durulmuştur. Bu çalışmada İl Kültür ve Turizm Müdürlükleri’nin yayınladıkları tanıtım broşürleri ve web sayfaları, edebi unsurlar bakımından incelenmiştir. Çoğu illerin tanıtım broşürlerinde, ilgili ilin yetiştirdiği şair ve yazarların isimlerine veya biyografilerine yer verilmediği gözlemlenmiştir. Bundan hareketle tanıtım broşürlerine turistik değer taşımalarından ötürü edebi içeriklerin ilave edilmesinin önemi ve yararı vurgulanmıştır. Bu çalışmada Türkiye’nin iller bazında bir edebi zenginlik haritası çıkarılmış ve bu doğrultuda muhtemel edebiyat turizmi rotaları hazırlanmıştır.Öğe Şehir hafızası ve deneyim mekânı olarak edebiyat: edebiyat şehir hafıza üzerine düşünceler(Dil ve Edebiyat Araştırmaları, 2020-03-20) Karadeniz, MustafaEbru Burcu Yılmaz’ın 2019 Mayıs’ında Kesit Yayınları’ndan çıkan Edebiyat Şehir Hafıza isimli çalışması, 1940 ve 1960 yılları arasında yayımlanan Türk romanlarından seçilen örneklerden hareketle, edebî dekor içinde şehir hafızasının görünümlerini dikkatlere sunmayı amaçlıyor. Türkiye tarihinde sosyal, kültürel ve siyasi bakımdan meydana gelen değişimlerin şehircilik faaliyetleri açısından da gözle görülür bir hız ve artışa yol açması incelemede bu tarihsel aralığın seçilmesinin temel gerekçesi olarak ileri sürülüyor. 432 sayfadan oluşan kitapta incelenen kavramların yörüngesinde döndüğü jenerik kavram “hafıza mekânı”dır. Burcu Yılmaz, söz konusu kavram bağlamında Türk edebiyatında şehir temsilleri ve hafıza mekânlarına yönelik yorum, tespit, tenkit ve tekliflerini 1940-1960 arasında yazılan geniş bir roman yelpazesi üzerinden serimliyor. Ele aldığı konuya dair tespit ve eleştirilerle yetinmeyip dikkate değer öneriler de sunması Edebiyat Şehir ve Hafıza’nın özgün taraflarındandır. Yazara göre geçmişten bugüne mekân kültürü konusunda yaşanan değişimleri, bu değişimlerin ahlaki ve düşünsel izdüşümlerini romanlar üzerinden sorgulama imkânı bulmak mümkündür. Bu sorgulama, insan merkezli mekân uygulamalarına ilham verebilir. Edebiyat Şehir Hafıza, sadece has edebiyat okuruna değil, toplumun aynı mekânı paylaşan, birlikte yaşama arzusuna sahip bütün paydaşlarına, şehre dair edilgen tavırdan kurtulması ve sorumluluk alması için yapılmış incelikli bir çağrıdır.Öğe Edebiyat turizmi alanında Türkiye’de yapılmış çalışmaların bibliyometrik analizi(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-02-08) Yardımcı, Adnan; Balcı, UmutEdebiyat turizmi, edebi eserler ve yazarlarıyla ilgili şehirleri ve yerleri ziyaret etme pratiğidir. Edebiyatı seyahat ve kültürel deneyimlerle birleştiren edebiyat turizmi, kesinlikle yeni bir olay değildir ve birkaç yüzyıldır uygulanmaktadır. Yazarlar ve şairlerle veya edebi eserlerle ilişkili yerleri görmek, deneyimlemek amacıyla yapılan seyahatlere olan ilgi 19. yüzyılda artmıştır. Edebiyat turizmi turistlerin yerel kültürü derinlemesine hissetmelerine olanak sağlamakta, aynı zamanda yazara ve edebiyata ilişkin bilgilerini arttırmaktadırlar. Edebiyat turizmi hem turizmin sürdürülebilir kılınmasına katkıda bulunmakta hem de kültürel mirasın korunmasında önemli bir rol almaktadır. Çalışmamızın amacı, edebiyat turizmi alanında Türkiye’de 2000 ve 2022 yılları arasında yapılmış yayınları tarama ve içerik analizi yoluyla inceleyerek ilgili alanda ülkemizdeki çalışmaların düzeyini, eğilimlerini ve elde edilen sonuçları tespit edip çalışmaların genel durumunu ortaya koymaktır. Tespit edilen çalışmalar yayın yılları, yazarları, yayın başlıkları, yayın yerleri, yayın dilleri, yayın türleri, konuları, amaçları, yöntemleri ve sonuçları olmak üzere belirli bibliyometrik parametrelere göre incelenmiştir. Belirlenen değişkenlere göre çalışmalar hakkında benzerlikler, farklılıklar, genellemeler yapılmaya çalışılmış ve çeşitli tespitlerde bulunulmuştur.Öğe Ebû Firâs el- Hamdânî ve şiirleri(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2025-01-09) Erdem, Esra; Suzan, YahyaHz. Muhammed’in vefatından (632) sonra, İslam dünyasını Hulefâ’yı Râşidin olan dört halife ve ardından da Emevîler (661-750) yönetmiştir. Ancak Emevî Devleti’ne karşı oluşan muhalefet gittikçe güçlenmiştir. Sonucunda Emevî Devleti yıkılmış ve yerine Abbâsî Devleti kurulmuştur. Adını Hz. Muhammed’in amcası Abbas’tan alan Abbâsîler İslam tarihinin dönüm noktalarından biri olup siyasi, idari, askeri ve ilmi sahalarda çok büyük değişiklikleri beraberinde getirmiştir. Abbâsî idari güçlerini kaybettikten sonra emirler özerk hareket etmeye başlamış ve hanedan kurmuşlardır. Hamdânîler bu tip emirlik hanedanının en önemlilerinden biridir. Hamdânîli komutan Ebû Firâs, büyük alimlerin meşhur şair ve katiplerin yaşadığı bir devirde, Seyfüddevle gibi ilim ve sanat hamisi bir emirin sarayında yetişmiş önemli şairlerden biridir. Ebû Firâs’ın kısa şiirleri, kasideleri ve hikmetli sözler ihtiva eden beyitleri zikre değer. Ebû Firâs’ın asıl şöhreti Bizans’taki esareti sırasında ele aldığı “Rûmiyyât”dan gelir. Ebû Firâs el-Hamdânî’nin hayatı edebi ve siyasi kişiliği ile şiirleri belli bir tasnife tabi tutulmuş ve incelenmiştir.Öğe İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi Nekty 05755 numarada kayıtlı şiir mecmuası (Transkripsiyonlu metin-inceleme)(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024-08-29) Önal, Ruken; Süslü, ZahirYazma eserler kütüphanelerinde ve şahsi kütüphanelerde yer alan muhtelif eserler içerisinde mecmua metinleri önemli yer tutmaktadır. Mecmua kelime anlamı olarak Arapça “cem” kökünden gelir ve “bir araya toplanmış nesne” demektir. Mecmua ile aşağı yukarı benzer anlamda olan bazı kavramlar vardır. Bunlara “cönk, sefîne, kırkambar, keşkül, külliyât” gibi adlar verilmektedir. Edebî anlamda mecmualar için; farklı şairlere ait metinlerin bir araya getirildiği eserler denebilir. Mecmualar üzerine çok farklı tasnifler yapılmışsa da, manzum-mensur, şekil, tür ayrımı yapılmaksızın edebî niteliğe haiz her mecmua edebiyatın konusu olabilir. İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi “NEKTY 5755“ numarada kayıtlı şiir mecmuası da edebiyatla ilgisi olan manzum ve kısmen mensur, içerisinde gazel, kıt’a, nazm, beyit gibi klasik Türk edebiyatı ve türkü, şarkı, koşma, mani, semâî gibi halk edebiyatı nazım şekilleri olan 35 varaklık bir mecmuadır. 19. yüzyılda tertip edilen mecmuanın mürettibi bilinmemektedir. Klasik ve halk edebiyatı ürünlerini muhteva eden mecmua, edebî olması yanında içindeki mensur metinlerde tarihî ve dinî birçok bilgiyi muhtevîdir. Mecmua günümüz harflerine aktarıldıktan sonra içerisindeki şiirlerin hangi yüzyıllara ve kimlere ait olduğu tespit edilmiştir. Şiirlerden daha önce çalışılmış olanlar, mecmuadaki ile karşılaştırılarak farklılıkları ortaya konmuştur. Bu farklılıklar dipnotlarda belirtilmiştir. Çok sayıda şiirin çalışmalarda olmaması, mecmuayı önemli kılmış ve bu sayede birçok şiir, edebiyat dünyasının ve edebiyatseverlerin istifadesine sunulmuştur.