2 sonuçlar
Arama Sonuçları
Listeleniyor 1 - 2 / 2
Öğe İlhanlı hükümdarlarının Leviratus geleneğine uygun evlilikleri(Tarih Okulu Dergisi (TOD), 2019-12) Gördeğir, ErcanBelirli davranışsal norm ve değerleri benimseyip aşılayan, gerçek ya da hayali bir geçmişle süreklilik gösteren ve genellikle yaygın biçimde benimsenen ritüeller ya da başka sembolik davranış biçimleriyle ilişkili toplumsal pratikler kümesi olarak tanımlanan gelenek Toplumların hayatını ve davranış biçimlerini etkileyen en önemli etkenlerden bir tanesidir. Moğolların sıklıkla uyguladıkları Leviratus geleneği de Moğol örf, adet ve geleneğinin önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Bu nedenle biz bu çalışmada söz konusu geleneğe bu noktayı nazardan bakarak bir durum değerlendirmesi yapmaya çalıştık. Ancak İlhanlı hükümdarları ile birlikte İlhanlı devleti bünyesindeki Moğol unsurlarında Gâzân Han’dan itibaren İslam medeniyetine doğru güçlü bir değişim ve dönüşüm yaşanmasına rağmen bu geleneğe başvuruda bir azalmamın olmaması bizim dikkatimizi çekti. Çalışmamızda yöntem olarak konunun daha iyi anlaşılması için Moğolların evlenme hukukuna kısaca değindikten sonra Hülagu Han’dan Ebu Said Bahadır Han’a kadar İlhanlı hükümdarlarının yaptıkları evlilikler arasından Leviratus örneklerini kronolojik sırasıyla hatunlar üzerinden inceledik. İlhanlı hükümdarlarının bu gelenekle evlendikleri hatunlar; Dokuz Hatun, Tuktay Hatun, Bûlûgân Hatun, Uruk Hatun, Döndi Hatun, Tuday Hatun, Araka İgaçi Hatun, Padişâh Hatun ve Kirman Hatun gibi isimlerdir. İlhanlı Devleti’nin iç siyasetinde önemli roller oynayan bu hatunların hangi soy ve kabileye mensup oldukları ve İlhanlı hükümdarlarının üzerinde nasıl bir etkiye sahip olduklarının anlaşılması için bu hatunları teker teker ele alarak Leviratus geleneğinin ne şekilde ortaya çıktığını inceledik.Öğe Moğollarda Kereyitli şahsiyetler 1206-1336(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2025-03-14) Saydun, Adnan; Gördegir, ErcanKereyitler, XII. yüzyılda Altay-Sayan bölgesinde yaşayan, Moğol veya Türk kökenli bir kabile konfederasyonuydu. Moğol bozkırındaki beş büyük kabileden biri olan Kereyitler, nüfus yoğunluğu ve toprak büyüklüğü açısından dönemin en etkili unsurlarından biri olmuştur. Özellikle Doğu Kilisesi'ne (Nesturî Kilisesi) XI. yüzyılın başlarında topluca geçiş yapmaları, onları diğer kabilelerden ayıran önemli bir özelliktir. Bu dönüşüm, Avrupa'da ortaya çıkan ve zamanla "Rahip Yahya" (Prester John) efsanesine kaynaklık eden bir dizi hikâyeyi de şekillendirmiştir. Kereyitlerin siyasi ve dinî etkisi, XI. yüzyılda kabile liderlerinin Hristiyanlığı resmi olarak kabul etmesiyle daha da artmıştır. Bu kabul, yalnızca kabile içinde değil, aynı zamanda çevre halklar arasında da geniş yankı uyandırmıştır. Avrupalılar, Moğol istilalarından yaklaşık 300 yıl öncesine kadar Kereyitlerle diplomatik ve ticari ilişkiler kurmuş ve onları tanımışlardır. Kereyitlerin gücü, Çin Seddi'ne kadar uzanmış ve bu kabile, Moğolistan coğrafyasında büyük bir etki alanı oluşturmuştur. Cengiz Han'ın yükselişi sırasında Kereyitler, liderleri Tugrul Han'ın (Togrul ya da Ong Han olarak da bilinir) önderliğinde siyasi bir güç olarak varlık göstermeye devam etmiştir. Tugrul Han, bir dönem Cengiz Han'ın müttefiki olmuş, ancak daha sonra aralarındaki çatışmalar neticesinde Kereyitler, Cengiz Han tarafından hâkimiyet altına alınmıştır. Bu süreçte, Kereyitler ve diğer Moğol Hristiyan kabileleri, Cengiz Han'ın siyasi hedeflerine boyun eğmek zorunda kalmıştır. Kereyitler, dinî ve siyasi yapılarıyla Moğol-Türk dünyasında özgün bir yere sahiptir. Hristiyanlık inançlarını bozkır toplumlarının geleneksel yapısıyla harmanlamaları, onların hem Doğu hem de Batı dünyasında ilgi çekici bir figür haline gelmelerini sağlamıştır. Moğol ve Türk tarihinin bu önemli unsuru, yalnızca Asya'nın değil, aynı zamanda Avrupa'nın siyasi ve kültürel tarihine de katkıda bulunmuştur. Kereyitler, Moğol coğrafyasındaki siyasi, kültürel ve dinî dönüşümlerde önemli bir rol oynamış bir topluluktur. Bu bağlamda, Kereyit kökenli şahsiyetlerin Moğol tarihindeki etkilerini incelemek, yalnızca Moğol kabileler arası ilişkilerin dinamiklerini anlamak açısından değil, aynı zamanda Moğolların Hristiyanlık, diplomasi ve yönetim anlayışına dair bakış açılarını ortaya koymak için de büyük önem taşımaktadır. Özellikle Tugrul Han gibi liderlerin siyasi ittifakları ve düşmanlıkları, Cengiz Han'ın yükseliş sürecini ve Moğol İmparatorluğu'nun şekillenmesini derinden etkilemiştir. Bu çalışma, Kereyitli şahsiyetlerin bireysel ve kolektif rollerini ele alarak, Moğolların dinî ve kültürel çeşitliliğine ışık tutmayı ve Orta Çağ Avrasya tarihine dair yeni bir perspektif sunmayı amaçlamaktadır. Bu bağlamda, konu, hem tarihi hem de kültürel boyutlarıyla disiplinler arası bir yaklaşımın parçası olarak değerlendirilecektir.