Arama Sonuçları

Listeleniyor 1 - 5 / 5
  • Öğe
    Memlûkların idaresi altında hilafet kurumu
    (Batman Üniversitesi, 2014) Akın, Mehmet; Ağır, Abdullah Mesut
    Hazırlamış olduğumuz bu çalışmamızda konu olarak Abbasilerin yıkılmasından sonra Memlûklar tarafından Mısır'da yeniden kurulan İslam Halifeliğini yani Memlûklarda Hilafet kurumunu seçtik. Çalışmamızda Mısır'a taşındıktan sonra İslam halifelerinin otoritesinde yaşanan değişim incelenmiştir. Çalışmamızın içeriği hilafet kurumunun ortaya çıkışı, Dört Halife Dönemi, Emeviler, Abbasiler ve Memlûklar döneminde halifelerin durumu etrafında şekillenmiştir. Birinci bölümde hilafet kurumunun Hz. Peygamberin vefatından sonra ortaya çıkış süreci anlatılmış, Dört Halife Dönemi, Emeviler ve Abbasiler döneminde hilafetin genel durumu üzerinde durulmuştur. Halife otoritesinde ve Hilafet kurumunda meydana gelen değişimlerin anlatılmasına gayret edilmiştir. İkinci ve asıl bölümde ise Memlûk devletinin kuruluşu ve İslam halifeliğinin Mısır'a taşınması konularına yer verilmiştir. Mısır'da halifelik makamına geçen Abbasi halifeleri sırasıyla işlenmiş ve halifelerin Memlûk devletindeki durumu üzerinde durulmuştur. Ayrıca halifelerin görev süreleri boyunca Memlûk Sultanlarıyla olan ilişkileri ele alınmaya çalışılmıştır. Böylece Memlûk Sultanlarının halifelere olan bakış açıları incelenmiştir.
  • Öğe
    Memlûkların Güneydoğu Anadolu'da bıraktığı mimari izler
    (Batman Üniversitesi, 2013) Uluçam, Zeynep Mehlika; Sağır, Abdullah Mesut
    1250-1517 let sistemi bakımından dünya çapında yılları arasında Mısır ve Suriye'de hükmeden ve devlet sistemi bakımından dünya çapında bir orijinaliteye sahip olan Memluk Devleti, Ortaçağ Türk-İslam devletleri arasında müstesna bir öneme sahiptir. Ayrıca hükümdarlıklarını neredeyse yarım asır sürdürmeleri de Memluk'u tarihte önemli kılmaktadır. Böyle güçlü ve uzun dönemli bir devletin, elbette sanat alanında bıraktığı eserleri de çeşitlidir ve kaçınılmaz şekilde şahsına münhasırdır. Memlukların el yazmaları, günlük kullanılan eşya üretimi, mimari alan ve süsleme tekniklerine kendi karakterlerini yansıttıkları bilinmektedir. Özellikle mimari alanda hem yapım hem de bezeme tekniklerinde Memluk imzası sayılan birçok özellik bulunmaktadır. Memluklar'ın en ihtişamlı eseleri başkentlerinde yani Kahire'dedir. Ancak sınırlarını genişlettikçe ulaşılan şehirlerde de mimari doku üzerine varlıklarını nakletmeyi başardıkları görülmektedir. Sultan Melik ez-Zahir Rükneddin Baybars el-Bundukdari döneminde Memluk bugün ki Kayseri sınırlarına kadar ulaşmayı başardı. Bugün ki Güneydoğu Anadolu, parçalanmaya başlayana ve nihayetinde Osmanlı Devleti tarafından kendi topraklarına dahil edilene kadar Memluk Devleti'ne aitti. Tahta geçen sultanlar, Memluk Devleti sınırları içindeki her şehirde olduğu gibi Güneydoğu Anadolu'daki şehirlerde de tahrip olan kale, cami, medrese gibi mimari yapıları onardı veya kendi isimlerine ait yeni yapılar inşa etti veya kullanım eksiklerine göre bazı kalelere ekleme yaptı. İşte mimarideki tüm bu gelişmeler esasında Memluklar kendilerinden bir izi bu yapılarda bırakmayı başardı. Güneydoğu Anadolu'da Memluk Devletine ait üç şehirde; Gaziantep, Şanlıurfa ve Adıyaman, mimari eserler bulunmaktadır. Bu yapılara ait özelliklerin Memluklara ait olup olmadığı mimari yapı ve bezemelerden anlaşılmaktadır.
  • Öğe
    Ahiretü’l Memâlik Ev Vakıatü’s-Sultan Gavrî Mea Selimü’l Osmanî adlı kitabın çevirisi ve değerlendirmesi
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-01-03) Uygur, İzzet; Özturhan, Ahmet
    Ahiretü’l Memâlîk Ev Vakıatü’s-Sultanü’l Gavrî Mea Selimü’l Osmanî İbn Zünbül’ün en önemli eserlerinden biridir. Müellif hem Memlûklar dönemine hem de Osmanlı devletinin Mısır’a hakimyeti dönemine tanıklık etmiş ve eserinde işlemiştir. İbn Zünbül’ün hayatı hakkında kısıtlı bilgilere sahip olsak da eserini halk ağzıyla yazdığı anlaşılmaktadır. Abdülmün’im Amr 1961 yılında eseri yeniden neşretmiştir. Eserde; Memûk Devletinin idari yapısından, onları Osmanlı Devleti ile savaşa götüren nedenlerden, sultanların birbirleriyle mektuplaşmalarından, aralarında cereyan eden savaşlardan, Memlûk emirlerinin destansı çarpışmalarından –özellikle Tuman Bay ve Şadi Beg-, dönemin askeri yapısından, kullanılan silahlardan ve Mısır’ın Osmanlı hâkimiyetine geçiş sürecinden bahsetmiştir. İbn Zünbül eserinde şiirlere de yer vermiştir. Ayrıca eserde destansı bir anlatım ön plana çıkmaktadır. Özellikle savaş sahnelerini tasvir ederek anlatmayı tercih etmiştir. Müellif bu anlatılan olaylara bizzat tanıklık etmiştir. Bu durum eserin ehemmiyetini daha da arttırmaktadır. Dolayısıyla eser, bu alanda araştırma yapanlar için önemli bir referans kaynaktır.
  • Öğe
    History of Mamluk rebellions model of the rebellions of Tagribermiş and Aynal el-Cekemî
    (Batman Üniversitesi, 2016) Ağır, Abdullah Mesut; Güneş, Sedef
    Memlûk Devletinin merkez ve bazı vilayetlerinde isyanlar meydana gelmiştir. Bu isyanların merkezlerinden birisi olan Suriye, bu başkaldırıların başlangıç noktası olmuş bazen de sultana karşı olan ayaklananlar için sığınak görevi görmüştür. Bu isyanlardan birisi Halep Nâibi Emir Tagribermiş ve diğeri de Dımaşk Nâibi Aynal el-Cekemî’nin isyanlarıydı. Her iki vali de Sultan Barsbay’ın oğlu Aziz Yusuf adına isyan etmiş ve Yusuf, Sultan Çakmak tarafından tahttan indirilmiştir. Gerçekte bunların amacı, tahtı ele geçirmekti. Dahası, bu amaç doğrultusunda bunlar birbirleriyle de ittifak yapmadı. Buna ek olarak, bu Suriye valileri ne diğer bölgelerdeki valileri ne de Anadolu Türkmenlerini taraflarına çekmeyi başarabilmiştir.
  • Öğe
    XIV. Yüzyılın ilk çeyreğinde İlhanlı-Avrupa münasebetleri
    (IJEPHSS, 2019-10-15) Gördeğir, Ercan
    İlhanlı hükümdarları, sınır komşuları olan Memlûk, Altın Orda ve Çağatay devletleri ile aralıksız devam eden çatışmalarının doğurduğu yalnızlık sonucunda hemen hemen her dönem Avrupa’nın ileri gelen ülke liderleri ve Papalıkla sıkı münasebetler kurmayı arzulamışlardır. Bu nedenle İlhanlı Devleti Papalık ve Avrupa ülkeleri ile kesintisiz olarak mektuplaşmak suretiyle bilgi alışverişinde bulunmuştur. İki taraf arasındaki haberleşmelerin ana konusunu ise Memlûklara karşı yapılması planlanan ortak askerî hareket ve papanın İlhanlı hükümdarlarını Hıristiyan âlemine çekebilme umutları oluşturmaktaydı. Ortak düşman olarak görülen Memlûk Devleti’nin mevcudiyeti gerek Avrupalı devletler gerek Papalık gerekse İlhanlılar için büyük bir tehdit oluşturmaktaydı. Fakat iki tarafın karşılıklı bütün görüşme, vaat ve çabaları hiçbir zaman Memlûklara karşı ortak bir harekâta dönüşmemiş ve İlhanlı-Avrupa ittifakı fiiliyata dökülememiştir. Buna karşılık Memlûklar Haçlıları Ortadoğu’dan tamamen atmayı başarmışlardır. Ebu Said Bahadır Han döneminden itibaren İlhanlılarda merkezi otorite zayıflamış ve Ebu Said Bahadır Han’ın ölümüyle birlikte İlhanlı Devleti yıkılmıştır. Memlûklar ise Ortadoğu’da tahakkümlerini uzun süre devam ettirmişlerdir. Bu çalışmada Olcâytû Han Döneminde İlhanlılar ile Hıristiyan Dünyası arasında gerçekleşen münasebetler incelendi. Bu kapsamda Olcâytû Han tarafından 1305 ve 1307 yılında Avrupa’ya gönderilen iki mektupta kullanılan üslup ve bu üslupla verilmek istenen mesajlar değerlendirildi.