Arama Sonuçları

Listeleniyor 1 - 8 / 8
  • Öğe
    Memlûk Askerî Teşkilatıyla ilgili yapılmış bazı araştırmalara dair
    (Gaziantep Üniversitesi, 2015-04) Ağır, Abdullah Mesut
    Ordu teşkilatı Türk devletlerinin her zaman ihtimam gösterdikleri bir husus olmuştur. Çeşitli coğrafyalarda hüküm sürmüş ve muhtelif devletler kurmuş olan Türklerin, her zaman savaşmaya hazır, düzenli ve disiplinli askerleri mevcuttu. Bu işi daha sistemli yürütmek adına, bazı devletlerde askerî okulların bulunduğu ve sultanların bu kurumlara büyük ilgi gösterdikleri bilinmektedir. Diğer devletler gibi, Ortadoğu’da etkin bir ağırlığı bulunan Memlûk Türk Devleti de ordu teşkilatına büyük önem vermiştir. Devletin temel kurumlarından birisi olan tibâk askeri okullarından nice kabiliyetli askerler ile devletin istikbaline yön verecek olan sultanlar, emirler ve bürokratlar yetişmiştir. Memlûkların devlet sistemi ve askeri teşkilat yapısı, orijinal niteliğinden dolayı doğulu batılı birçok araştırmacının ilgisini çekmiş ve bu alanda çeşitli kitap ve makale çalışmaları yapılmıştır. Biz bu çalışmada alana katkı sağlayan dikkate değer bazı araştırmacı ve bunların eserlerini tanıtmaya çalışacağız
  • Öğe
    Memlûkların idaresi altında hilafet kurumu
    (Batman Üniversitesi, 2014) Akın, Mehmet; Ağır, Abdullah Mesut
    Hazırlamış olduğumuz bu çalışmamızda konu olarak Abbasilerin yıkılmasından sonra Memlûklar tarafından Mısır'da yeniden kurulan İslam Halifeliğini yani Memlûklarda Hilafet kurumunu seçtik. Çalışmamızda Mısır'a taşındıktan sonra İslam halifelerinin otoritesinde yaşanan değişim incelenmiştir. Çalışmamızın içeriği hilafet kurumunun ortaya çıkışı, Dört Halife Dönemi, Emeviler, Abbasiler ve Memlûklar döneminde halifelerin durumu etrafında şekillenmiştir. Birinci bölümde hilafet kurumunun Hz. Peygamberin vefatından sonra ortaya çıkış süreci anlatılmış, Dört Halife Dönemi, Emeviler ve Abbasiler döneminde hilafetin genel durumu üzerinde durulmuştur. Halife otoritesinde ve Hilafet kurumunda meydana gelen değişimlerin anlatılmasına gayret edilmiştir. İkinci ve asıl bölümde ise Memlûk devletinin kuruluşu ve İslam halifeliğinin Mısır'a taşınması konularına yer verilmiştir. Mısır'da halifelik makamına geçen Abbasi halifeleri sırasıyla işlenmiş ve halifelerin Memlûk devletindeki durumu üzerinde durulmuştur. Ayrıca halifelerin görev süreleri boyunca Memlûk Sultanlarıyla olan ilişkileri ele alınmaya çalışılmıştır. Böylece Memlûk Sultanlarının halifelere olan bakış açıları incelenmiştir.
  • Öğe
    Memlûk Sultanlarının gölgesi altında Hilâfet kurumu
    (Gaziantep Üniversitesi, 2011-04) Ağır, Abdullah Mesut
    İlhanlıların 1258 yılında Bağdat‟ı ele geçirip Abbâsî Devletini ortadan kaldırmalarından sonra Türk-İslâm âlemi için büyük önem taşıyan hilâfet makamı üç yıl boyunca tarih sahnesinde görünmeyecekti. Memlûkların Moğollara karşı 1260‟da kazandıkları siyasî zafer Müslümanları büyük bir sevince boğarken, Sultan Baybars‟ın 1261 yılında hilâfeti Kahire‟de yeniden ihdâs etmesi, onların İslâm âlemi üzerindeki saygınlıklarının artmasını sağladı. Fakat Kahire‟de ihdâs edilen halifelik, Bağdat Abbâsî halifeliğinden büyük farklılıklar arz ediyordu. Sultanların gölgesi altında kalmış, hiçbir siyasî yetkisi ve otoritesi bulunmayan, topraksız ve sadece kendisine az bir miktar maaş bağlanan halifeler, birkaç istisna dışında, bu durumlarını Memlûkların sonu olan 1517 senesine kadar sürdüreceklerdi.
  • Öğe
    Ahiretü’l Memâlik Ev Vakıatü’s-Sultan Gavrî Mea Selimü’l Osmanî adlı kitabın çevirisi ve değerlendirmesi
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-01-03) Uygur, İzzet; Özturhan, Ahmet
    Ahiretü’l Memâlîk Ev Vakıatü’s-Sultanü’l Gavrî Mea Selimü’l Osmanî İbn Zünbül’ün en önemli eserlerinden biridir. Müellif hem Memlûklar dönemine hem de Osmanlı devletinin Mısır’a hakimyeti dönemine tanıklık etmiş ve eserinde işlemiştir. İbn Zünbül’ün hayatı hakkında kısıtlı bilgilere sahip olsak da eserini halk ağzıyla yazdığı anlaşılmaktadır. Abdülmün’im Amr 1961 yılında eseri yeniden neşretmiştir. Eserde; Memûk Devletinin idari yapısından, onları Osmanlı Devleti ile savaşa götüren nedenlerden, sultanların birbirleriyle mektuplaşmalarından, aralarında cereyan eden savaşlardan, Memlûk emirlerinin destansı çarpışmalarından –özellikle Tuman Bay ve Şadi Beg-, dönemin askeri yapısından, kullanılan silahlardan ve Mısır’ın Osmanlı hâkimiyetine geçiş sürecinden bahsetmiştir. İbn Zünbül eserinde şiirlere de yer vermiştir. Ayrıca eserde destansı bir anlatım ön plana çıkmaktadır. Özellikle savaş sahnelerini tasvir ederek anlatmayı tercih etmiştir. Müellif bu anlatılan olaylara bizzat tanıklık etmiştir. Bu durum eserin ehemmiyetini daha da arttırmaktadır. Dolayısıyla eser, bu alanda araştırma yapanlar için önemli bir referans kaynaktır.
  • Öğe
    History of Mamluk rebellions model of the rebellions of Tagribermiş and Aynal el-Cekemî
    (Batman Üniversitesi, 2016) Ağır, Abdullah Mesut; Güneş, Sedef
    Memlûk Devletinin merkez ve bazı vilayetlerinde isyanlar meydana gelmiştir. Bu isyanların merkezlerinden birisi olan Suriye, bu başkaldırıların başlangıç noktası olmuş bazen de sultana karşı olan ayaklananlar için sığınak görevi görmüştür. Bu isyanlardan birisi Halep Nâibi Emir Tagribermiş ve diğeri de Dımaşk Nâibi Aynal el-Cekemî’nin isyanlarıydı. Her iki vali de Sultan Barsbay’ın oğlu Aziz Yusuf adına isyan etmiş ve Yusuf, Sultan Çakmak tarafından tahttan indirilmiştir. Gerçekte bunların amacı, tahtı ele geçirmekti. Dahası, bu amaç doğrultusunda bunlar birbirleriyle de ittifak yapmadı. Buna ek olarak, bu Suriye valileri ne diğer bölgelerdeki valileri ne de Anadolu Türkmenlerini taraflarına çekmeyi başarabilmiştir.
  • Öğe
    Chicago Üniversitesi Orta Doğu Dokümantasyon Merkezi Memlûk araştırmaları hakkında bir değerlendirme
    (Türk-İslam Medeniyeti Akademik Araştırmalar Dergisi, 2021-02) Ağır, Abdullah Mesut
    İlk yayınını 1997 yılında gerçekleştirmiş olan Chicago Üniversitesi Orta Doğu Dokümantasyon Merkezi Memlûk Araştırmaları Dergisinde (Mamluk Studies Review-MSR) yalnızca Memlûk araştırmaları ile ilgili yazılar yayına kabul edilmektedir. Memlûkların siyasi, iktisadi, içtimai ve ilmi faaliyetlerini konu edinen çalışmalar dışında Memlûklar ile ilgili neşredilmiş kayda değer kitapların tanıtım yazılarına da dergide yer verilir. Bu çalışmada MSR hakkında bilgiler sunulduktan sonra ilk yayın faaliyetinden günümüze kadar takip eden yıllarda çıkmış kayda değer çalışmalar tanıtılması amaçlanmıştır. Türk Tarihinin önemli bir safhasını teşkil etmesinin yanında, Memlûklar devrinde inkişaf gösteren ilmi faaliyetler, iktisat tarihinin konusuna giren pek çok mevzu ve devletin kültür tarihine inhisar eden hususlar ile ilgili çalışmalar ülkemizde yeterli değildir. Bu bağlamda Memlûk Türk Devleti tarihi ile ilgili birçok meselenin irdelenmesi gerekmektedir. Kurumsal olarak MSR’nin yanı sıra Bonn Üniversitesi bünyesinde gerçekleştirilen Memlûk araştırmaları da dikkate alındığın da bu çalışma sahasının batı dünyasında ne kadar önemsendiği rahatlıkla gözlenebilir
  • Öğe
    Memlûk Sultanı El-Melik Ez-Zâhir Seyfed-Dîn Çakmak döneminde Memlûk-Dulkadir münasebetleri (1438-1453)
    (Kahramanmaraş Belediyesi Kültür ve Sosyal işler Müdürlüğü, 2012-06) Ağır, Abdullah Mesut
    Çerkezler dönemi sultanlarından olan Çakmak, 1438-1453 yılları arasında Memlûk tahtında bulunmuş, on beş senelik hükümranlığı müddetince Hospitalier Şövalyeleri, Venedik, Ceneviz, Nubya gibi Hıristiyan devletlerin yanında Osmanlı, Timur, Akkoyunlular, Karakoyunlular, Ramazanoğulları, Karamanoğulları ve Dulkadiroğulları gibi Türk-Đslâm devletleri ve beylikleriyle siyasi ve diplomatik ilişkiler geliştirmiştir. Özellikle Çakmak, Osmanlı, Timur ve Dulkadir hanedanından kız almak suretiyle bu devletlerle ve beyliklerle akrabalık ilişkisi kurmuş ve devletin dış siyasi politikasını barışçıl temeller üzerine oturtabilmişti
  • Öğe
    XIV. Yüzyılın ilk çeyreğinde İlhanlı-Avrupa münasebetleri
    (IJEPHSS, 2019-10-15) Gördeğir, Ercan
    İlhanlı hükümdarları, sınır komşuları olan Memlûk, Altın Orda ve Çağatay devletleri ile aralıksız devam eden çatışmalarının doğurduğu yalnızlık sonucunda hemen hemen her dönem Avrupa’nın ileri gelen ülke liderleri ve Papalıkla sıkı münasebetler kurmayı arzulamışlardır. Bu nedenle İlhanlı Devleti Papalık ve Avrupa ülkeleri ile kesintisiz olarak mektuplaşmak suretiyle bilgi alışverişinde bulunmuştur. İki taraf arasındaki haberleşmelerin ana konusunu ise Memlûklara karşı yapılması planlanan ortak askerî hareket ve papanın İlhanlı hükümdarlarını Hıristiyan âlemine çekebilme umutları oluşturmaktaydı. Ortak düşman olarak görülen Memlûk Devleti’nin mevcudiyeti gerek Avrupalı devletler gerek Papalık gerekse İlhanlılar için büyük bir tehdit oluşturmaktaydı. Fakat iki tarafın karşılıklı bütün görüşme, vaat ve çabaları hiçbir zaman Memlûklara karşı ortak bir harekâta dönüşmemiş ve İlhanlı-Avrupa ittifakı fiiliyata dökülememiştir. Buna karşılık Memlûklar Haçlıları Ortadoğu’dan tamamen atmayı başarmışlardır. Ebu Said Bahadır Han döneminden itibaren İlhanlılarda merkezi otorite zayıflamış ve Ebu Said Bahadır Han’ın ölümüyle birlikte İlhanlı Devleti yıkılmıştır. Memlûklar ise Ortadoğu’da tahakkümlerini uzun süre devam ettirmişlerdir. Bu çalışmada Olcâytû Han Döneminde İlhanlılar ile Hıristiyan Dünyası arasında gerçekleşen münasebetler incelendi. Bu kapsamda Olcâytû Han tarafından 1305 ve 1307 yılında Avrupa’ya gönderilen iki mektupta kullanılan üslup ve bu üslupla verilmek istenen mesajlar değerlendirildi.