9 sonuçlar
Arama Sonuçları
Listeleniyor 1 - 9 / 9
Öğe Yakın dönem Türk sinemasında anne kız ilişkileri bağlamında kötücül kadın imgesi üzerine bir inceleme(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-09-27) Arslan, Zeynep; Akmeşe, EşrefAnnelik kavramı ve kötücül kadın imgesi arasında, anne - kız ilişkileri ekseninde yakın dönem Türk sinemasında bir incelemenin yapıldığı bu çalışmada, incelenen filmlerde yücelik, kutsallık ve kötücül oluş gibi kavram setlerinden oluşan sıfatların her bir olay ve olguda farklı perspektiflerden ele alınabileceği ve anneliğin farklı yaklaşımlarla inşa edilebileceği sonucuna ulaşılmıştır. Tarihsel süreç içinde başta kadınlığın ardından anneliğin gelişim süreci çalışmanın kuramsal kısmında ana hatlarıyla açıklanmıştır. Kötücül kadın imgesi ve annelik eksenli incelemede yakın dönem Türk sinemasında eril söylemi sorgulayan, alternatif filmler üreten yönetmenler bulunmaktadır. Bu çerçevede dişil perspektifle bir filmin erkek veya kadın yönetmenler tarafından çekilebilmesi tartışmaya açık olsa da kadınlar tarafından kadına bakışının somutlaştırıldığı filmlerin incelenmesi önem taşır.Öğe Nuri Bilge Ceylan sinemasında aydın karakter temsilleri(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-11-09) Akın Songur, Zeynep; Kanbur, AylaAydın kavramından önce onun yerine muhtelif kavramlar söz konusu olmuştur. Bu kavramlar arasından filozof ve entelektüellerin varlığından söz edilse de aydın kavramı modern anlamdaki tanımını Fransız İhtilali'yle kazanmıştır. Fransız İhtilali aydınların halk ile birlikte hareket ettiği, ortak bir toplumsal harekette bulunduğu bir dönemdir. Bu açıdan aydının günümüze en yakın anlamının 20. yüzyıl başlarına dayandığı söyleyebiliriz. Çağdaşlaşma olarak tanımlanan Aydınlanma Dönemi her toplumda farklı dönemlerde ve farklı krizlerle karşılaşarak gerçekleşmiştir. Türkiye tarihinde de aydın ve ona yönelik tartışmaların merkezi bir rol edindiğini gözlemleyebiliriz. Günümüze kadar sürekli tartışılan ve toplumla uyumluluğu sorgulanan modernleşme anlayışı yönetim ve halkın aydına yönelik bakışı, birbirinden farklı yargı biçimleri her dönemde ortaya çıkan gerek sinema gerek edebiyat gerekse çeşitli kitle iletişim araçlarında temsil edilmiştir. Son dönem Türkiye Sineması'nda önemli bir yere sahip olan Nuri Bilge Ceylan, filmlerinde sık sık "aydın" diye tanımlayabileceğimiz karakterlere yer verir. Sanatçının içinde bulunduğu toplumun tarihi, kültürel ve toplumsal sorunlarından bağımsız olmadığı varsayımından hareketle bu karakterlerin Türkiye'de "aydın"ın gerçek koşullarıyla nasıl bir bağ kurduğunu sorabiliriz. Her ne kadar kurmaca bir içerik taşısa da filmler gerçeklik izlenimlerine gönderme yaparak anlam kazanır. Bu bağlamda bu tez, "aydın" kavramının Türkiye'deki tarihsel, toplumsal ve politik anlamlar serüvenini ve günümüzde üzerine yüklenen anlamları Nuri Bilge Ceylan sinemasındaki karakterlerle karşılaştırmayı hedeflemektedir. Bu bağlamda, verili toplumsal-kültürel dağarcığın içerisinden tezde yönetmenin seçimleri yoluyla anlamı inşa etme biçimi analiz edilerek Nuri Bilge Ceylan'ın Türkiye'deki "aydın"ı nasıl konumlandırıldığı betimlenecektir.Öğe 2000 sonrası Türk sinemasında ataerki ve kadın temsili(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2021-06-28) Tekin, Nergiz; Aydın, SeçkinBu çalışma Sinema ve Ataerki arasındaki ilişkiyi 2000 sonrası Türk sinemasını merkeze alarak incelemeyi amaçlamaktadır. Ataerki kavramı çok geniş bir çalışma alanına sahiptir. Tezde Ataerki kavramının süreç içerisinde geçirdiği değişim, dönüşümler ve toplumsal cinsiyet kavramı ele alınmıştır. Sinemadaki ataerkil ideolojinin kullanılma biçimleri ve kadın temsilleri incelenip filmlerdeki ataerkil kodlar analiz edilmiştir. Tezde belirlenen amaca ulaşabilmek için çalışma üç bölüm şeklinde kurgulanmıştır. Birinci bölümde Ataerki kavramı incelenmiştir. Anaerkil dönemden Ataerkil döneme geçiş, Ataerkinin süreç içerisindeki değişimleri ve sinema ile olan bağı üzerinde durulmuştur. İkinci bölümde sinema ve ataerki arasındaki bağdan yola çıkarak 2000 öncesi dönem Türk Sinemasında Ataerkinin kullanımına ve kadın temsiline yer verilmiştir. Üçüncü bölümde ise 2000 sonrası Türk Sinemasında Ataerki ve kadın temsiline değinilip çalışmanın örneklem kısmı oluşturulmuştur. Türk sinemasında 2000’den sonra çekilmiş olan üç film (Üç Maymun, Kıskanmak, Barda) sosyolojik film eleştirisi ve feminist kuram çerçevesinde incelenmiştir. Çalışmanın sonucunda Ana akım ve Popüler Sinemada olduğu gibi Alternatif Sinemada da Ataerkil ideoloji ve söylemin yeniden üretilerek kullanıldığı görülmüştür.Öğe Yönetmen gözü ile Türkiye’de dizi sektöründeki sorunlar ve çözüm önerileri(Batman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2020-07-07) Çağıl, Ferit; Masdar Kara, FundaDünyanın önde gelen TV dizi ihracatçıları arasında ilk sıralarda yer alan Türkiye’de, ihracat rakamlarıyla beraber problemler de artmıştır. Bu çalışmanın amacı da, yönetmenlerin bakış açısına göre dizi setlerinde yaşanan sorunları belirlemek ve bu sorunlara çözüm önerileri getirmektir. Bu amaçla çalışmanın ilk iki bölümünde, Türkiye'de televizyon ve TV dizi sektörünün gelişimi, TV dizi sektörünün şu an ki durumu ve dijital medyada yayınlanan TV dizileri incelenmiştir. Son bölümü ise, çalışmanın amacına uygun olarak hazırlanan mülakat sorularına yönetmenlerin verdiği cevaplardan oluşmaktadır. Bir gecede aynı kanalda 2 farklı dizi yayınlanan ülkemizde dizi sayısı gecede 1’e düşmüştür. Bundan sonra da dizinin yayınlanma süresi giderek artmıştır. 2010 yılında oyuncular dâhil bütün sektör çalışanlarının da destek verdiği ‘Yerli Dizi Yersiz Uzun’ eylemi dizi sürelerinin 90 dakikadan 45 dakikaya düşürülmesi talebini dile getirmiştir. 2010 yılında 90 dakika olan yayın süreleri günümüzde 130 dakika ve üzerine çıkmıştır. Bu yayın sürelerini yetiştirmek için iki hatta bazen üç ekip halinde çalışılmaktadır. Bu uzun çalışma saatleri reyting kaygısı, iş güvencesi, sosyal güvence vb. birçok problemi de içinde barındırmaktadır. Bu çalışma da en az 100 bölüm çekmiş yönetmenlerle görüşülmüştür. Görüşülen yönetmenler, amaçlı örneklem yöntemlerinden biri olan uzman örneklem yöntemi çerçevesinde seçilmiştir. Bu yöntem ile Kudret Sabancı, Sadullah Celen, Ömer Uğur, Sadullah Şentürk, Murat Düzgünoğlu, Cem Karcı, Kartal Çidamlı, Bora Tekay, Mehmet Bahadır Er, Kerem Çakıroğlu ile görüşme yapılmıştır. Hazırlanan sorular yönetmenlere yöneltilmiş, sorun ve çözüm önerilerinin belirlenmesi hedeflenmiştir. Bu anlamda, yönetmenler tarafından tespit edilen sorunlar ve sunulan çözüm önerileri sektör içinde yapılacak düzenlemelere ışık tutması bakımından önemlidir.Öğe Türk sinemasında Suriye sorunu ve Suriyeli mülteciler(Batman Üniversitesi, 2019-04-15) Gültekin, Talip; Işık, MehmetSinema literatüründe nadir işlenen mülteci - göç türü filmler, dünya sinemasında olduğu gibi Türk sinemasında da nadir işlenen bir konudur. Yakın tarihimizin global bir kaynak çatışması ve çıkar çatışmalarına sahne olması, Türkiye'nin de ne kadar bağımsız bir yönetim yapısına sahip olduğunu, diplomatik ilişkilerin etkisi ile iç sistemin olgularını da etkilemiştir. Bu etki yavaş yavaş politik oluşumlar ve amaçlar çerçevesinde kendi etkisini kültürel, ticari, sanatsal faaliyetler içerisinde göstermiştir. Başta sinema sanatında olmak üzere, belgesini ve olgularını sunmaya başlamıştır. Çalışmamızın temelinde ele alınan konu; komşu ülkemiz ve sınır ülkemiz olan Suriye sorununun Arap Buhranın etkileri ile ateşlenen iç savaşın yakın çevre ülkelerine olan göç etkisi ve diplomatik sonuçları doğrultusunda sinema sanatına olan kültürel, siyasi, ticari ve politik etkileri ele alınmış ve incelikli bir bilimsel endüksiyon doğrultusunda incelenmiştir. Suriye sorunu, diğer iç savaş yaşayan Arap ülkelerine nazaran daha büyük bir sorun ve etki yaratmıştır. Kendi dışında batı ve doğu ülkeleri arasında diplomatik çatışma ve çıkar ilişkilerine sebep olmuştur. Çalışma Türkiye Cumhuriyeti'ni temelden alan bir bilimsel hareketle; olumlu ve olumsuz etkileri, siyasi iç olguları, dış politik ve diplomatik varyasyonlarını ne şekilde biçimlendirdiği, sinema sanatına ve kültürüne olan etkileri ele almıştır. Yapılan ön araştırmalarda problemin ele alınmasındaki temel ölçüt, Türkiye'nin dış politikasındaki tavrı ve sığınma taleplerine gösterdiği olumlu olumsuz tutumdur. Bu tutum sinemanın beslenme konusunda ve politik ifade biçiminde kendini geliştirmesi, evrensel sinema sanatının belli noktalarında kendine bir kürsü edinmesini de sağlamıştır. Bu durumun, uluslararası arenada olumlu ve olumsuz sonuçları olduğu gibi, Suriyeli sığınmacıların Türkiye'ye sığınması ile birlikte, Türkiye'de de olumlu ve olumsuz sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Sinema toplumu konu edindiği için tüm bu olumlu ve olumsuz sonuçlar Türk sineması için işlenecek yeni bir konu durumuna gelmiştir. Yönetmenler bu konuyu ele alarak hem Suriye savaşını hem de yaratığı etkileri sinemaya taşımaya başlamıştır. Tüm bu yaşanan olaylar ve bu olaylar sonucunda meydana gelen değişimlerin Türk sinemasında nasıl işlendiği ele alınmıştır.Öğe Bir Yeşim Ustaoğlu tereddüt’süzlüğü(Batman Üniversitesi, 2019-06-30) Ceyhan, Mehmet; Sancar, Mustafa Kemalİlk kez “Cahiers du Cinéma” yazarlarınca 1950’li yıllarda dile getirilen ve tartışılan “auteur” yönetmen kavramı, çektikleri filmlerin her aşamasında mutlak egemenliğe sahip olan ve bu nedenle filmografileri birçok ortak biçim ve içerik özelliklerini yansıtan filmlere imza atmış yönetmenleri tanımlamak için ortaya atılmıştır. “Auteur” tartışmaları daha sonra Amerika’ya uzanmış ve iki farklı yönde günümüze kadar sürdürülmüştür. Bu çalışma, “auteur” kuramın temel niteliklerini ortaya koymuş ve Yeşim Ustaoğlu’nun (2016) filmi çerçevesinde tartışmıştır. Bu tartışmanın temel varsayımı Yeşim Ustaoğlu’nun auteur (yaratıcı) bir yönetmen olduğudur. Ustaoğlu’nun yazıp yönettiği filmi, filmografisinin temel bileşenlerini ortaya koyan özellikler taşımaktadır. Bu özellikler, çalışmada temel başlıklar altında ele alınmış ve film vasıtası ile örneklendirilmiştir.Öğe Semih Kaplanoğlu sinemasında varoluşsal izlekler(Batman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2020-01-06) Diril, Mücahit Onur; Işık, MehmetSanatın doğuşu ve gelişimi sürecinde insan sürekli ön planda durmuş kendi yaşamı ile sanatı şekillendirmiştir. Bu şekillendirme aşamasında sanatı oluşturan insanın tasarım zihniyeti önemli rol oynamıştır. Yaşamın değişimi sanatın farklı alanlara evirilmesine ve farklı türlerinin ortaya çıkmasına yol açmıştır. Sanatın türleri ve dalları ortaya çıkmış farklı alanlarda boy göstermeye başlamıştır. Fakat sanat hiçbir zaman kendi içerisinde yer alan anlam bütünlüğünü kaybetmemiştir. Sinema ise bu bütünlüğü görsel ve işitsel anlamda korumaya çalışan sanatın vazgeçilmez dalıdır. Yaşamı ve insanı anlamlandırma sürecinde görsel ve işitsel mekanizmaları kullanarak bir çok katkıda bulunmuştur. Felsefe ailesinin aykırı genç üyesi varoluşçuluk sinemaya da etki etmiş ve bu alanda sivrilen bir duruş sergilemiştir. İnsan ve yaşama dair anlamları, soruları, düşünceleri farklı bir yaklaşımla ele alma süreci başlamıştır. Tarkovski ve Bergman gibi isimler sinemada bu yaklaşımın öncülüğünü yapmıştır. Türk sinemasında ise Ömer Kavur, Zeki Demirkubuz, Nuri Bilge Ceylan ve Semih Kaplanoğlu ile varoluşçuluk şekillenmiştir. Ülkemizi 2020 de ABD de yapılacak olan 92. Akademi Ödülleri’nde ( Oscar ) Türkiye adına temsil edecek olan Semih Kaplanoğlu en önemli auteur yönetmenlerimizdendir. Minimalist sinema tarzı ile dünya çapında saygı gören Kaplanoğlu varoluşçu felsefenin etkilerini sinemasında olağanca belirgin şekilde hissettirmiştir. Karakterleri ve sahneleri ile varoluşçu felsefenin sorduğu sorulara eşdeğer sorular soran, izleyicinin iç dünyasında bir aydınlanma başlatmak isteyen Kaplanoğlu Sineması’nda varoluşsal izlekler incelenmiştir. Varoluş felsefesinin önde gelen isimleri Sartre, Nietzsche, Heidegger, Kierkegaard, Jaspers, Scheler, Bergson’dan etkilenen Kaplanoğlu filmlerindeki Yusuf, Erol, Cemil karakterleri ile izleyiciye bu isimlerin düşüncelerini sinema yoluyla başarılı bir şekilde aktarmıştır.Öğe 2000 sonrası Türk sinemasında mekan kullanımı(Batman Üniversitesi, 2019-02-11) Kilinç, Maşallah; Köksal, SelmaBu çalışma mekan ve sinema arasındaki çok boyutlu ilişkiyi 2000’li yıllar sonrası Türk sinemasını merkez alarak incelemeye amaçlamaktadır. Mekan kavramı özü itibarı ile çok geniş bir çalışma alanına sahiptir. Bu noktada mekan kavramı değişen üretim ve tüketim ilişkileri bağlamında ele alınarak, gerçek mekanın uğramış olduğu değişim halinin sinemasal mekana olan etkilerini belirlemek için filmlerde kullanılan mekânsal kodlamalar analiz edilmiştir. Tezde belirlenen amaca ulaşmak için çalışma, dört ayrı bölüm üzerinden kurgulanmıştır. Birinci bölümde, mekan kavramı üzerinde durulmuştur ve mekanın uğramış olduğu değişimler kentsel mekanlarla desteklenmiştir. İkinci bölümde sinema ve mekan arasındaki ilişkiden yola çıkılarak 2000 sonrası Türk sinemasında mekan kullanımı incelenmiştir. Üçüncü bölümde sinemasal mekanın oluşum sürecinde filmdeki teknik unsurların (Kamera, Işık, Ses ve Kurgu) ne derece etki ettikleri detaylı bir okumaya tabi tutulmuştur. Tezin son bölümü olan dördüncü bölüm ise çalışmanın örneklem kısmını oluşturmaktadır. Sinemasal mekanın kullanım doğasını belirlemek için Türk sinemasında 2000’den sonra çekilmiş olan altı film ( Uzak, Beş Vakit, Fikret Bey, Bizim Büyük Çaresizliğimiz, Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikâyesi, Babamın Sesi,) 1997 yapımı (Masumiyet) ve Avrupa göçmen sinemasından bir film,( Duvara Karşı) Türkiye ve Türk Sineması ile kavramları birbiriyle örtüşen çeşitli acılar nedeniyle incelenmiştir. Belirlenen filmlerin seçilmesinde amaçlı örneklem kullanılmıştır. Filmlerin analizinde ise niteliksel içerik ve biçimsel analiz yöntemi kullanılmıştır. Çalışmanın sonucunda gerçek mekanın uğramış olduğu değişimlerin sinemasal mekana yansıdığı görülmüştür.Öğe Türk bilim kurgu sinemasında milliyetçi ideoloji(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2025-03-11) Serkan, Saylık; Işık, Mehmet“Türk Bilim Kurgu Sinemasında Milliyetçi İdeoloji” adlı tez çalışması, Türk bilim kurgu sinemasında milliyetçiliğin yerini ele almaktadır. Türk sinemasında bilim kurgu türünün ortaya çıkışı, ilerleyişi, içerdiği ideolojik ögeler ve günümüz durumu irdelenmiştir. Türk sinemasındaki bilim kurgu filmleri incelenmiş ve bu kapsamında içerdiği milliyetçilik unsurları ele alınıp tartışılmıştır. Kendine has anlatımıyla yeni bir alt kültür oluşturan Türk bilim kurgu filmleri düşük ve yüksek bütçeli olarak ele alınmış ve örneklerle sunulmuştur. Tezin içeriğinde ele alınan bu filmlerin öyküsel anlatımlarının yanı sıra içinde barındırdığı milliyetçi ideoloji de anlatılmıştır.