Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • DSpace İçeriği
  • Analiz
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Bezenmiş, Tuba" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Hamdullah Hamdi’nin Yûsuf u Züleyhâ mesnevisinde arketipsel sembolizm açısından aşkın kemâle ulaşması
    (Batman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2021-06-25) Bezenmiş, Tuba; Bozkurt, Kenan
    Konusunu Kur’ân’da geçen bir sûreden alan Yûsuf u Züleyhâ mesnevileri, İslamî edebiyatta oldukça sevilmiş ve birçok şair tarafından yüzyıllarca kesintisiz bir şekilde tekrar tekrar yazılmıştır. Kur’ân’da nefsine yenik düşen Züleyhâ’nın Hz. Yûsuf’u elde etmek için giriştiği entrikaları ve Hz. Yûsuf’un bu entrikalar karşısındaki ahlaklı duruşunu anlatan bu kıssa, Müslüman şairler tarafından tasavvufî aşkın ve bu aşkın evrelerinin anlatıldığı, aşk ve güzellik yoluyla Allah’a ulaşma sürecinin işlendiği bir hikâye olarak ele alınmıştır. Tasavvufun nihai amacı olan insan-ı kâmil olma sürecinin konu alındığı bu mesnevilerdeki temel motifler ve süreçlerin, Jung psikolojisinin nihai hedefi olan bireyleşim süreciyle örtüşen hususlar barındırır. Tasavvufta, salikin Allah’a ulaşmak amacıyla yaptığı içsel yolculuk ile bireyin bireyleşim yolunda karşılaştığı engeller ve sınavlar; Campbell’ın, mit ve destanlarda sistemleştirdiği arketipler ile amaç ve kapsam bakımından uyuşan özelliklere sahiptir. Çalışmada Carl Gustav Jung’un Analitik Psikolojisi bireyin ben olma, bireyleşim yolunda ilerlemesi amaçlı çalışmasının temel noktalarından olan arketipler aracılığıyla, arketipsel sembolizm bağlamında Hamdullah Hamdî’nin Yûsuf u Züleyhâ mesnevisi incelenmiş, Campbell ve Jung’un uyguladığı uygulamalardan yola çıkarak arketipsel olarak ‘ayrılma, sınanma, dönüşüm’ disipliniyle ele alınmıştır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Hamdullah Hamdî’nin Yusûf u Züleyhâ Mesnevisinde erginleşme mekânları
    (ISPEC Publishing, 2020-02) Bozkurt, Kenan; Bezenmiş, Tuba
    Dünyaya düşüşüyle başlayan insanoğlunun serüveni; insanoğlunun ortak belleği olan mitos, epos ve masallarda bireyin içsel değişim, dönüşüm süreci sembolik bir şekilde mekân değişikliğiyle kendini göstermiştir. Varoluş macerası olan insanlığın bilinçaltında kodlanmış aşama ve dönüşüm arketipleri olan kolektif motifler, anlatı metinlerinde görülür. Bu serüvende ‘evrensel kod’ olarak yer alan arketipler, bu anlatı metinlerinde kolektif motifi, Jung arketip olarak adlandırır. Ve insanın varoluş serüveninde evrensel kod olarak yer alır. Bu bağlamda serüven tamamen aşama arketipine bağlıdır. Serüvenin itmama ulaşması adına aşama arketipi yani monomit ile kahraman macera çağrısına kayıtsız kalmayıp merhale ve sınamalardan geçmesi ile bilincinin farkına varıp hakiki ben’i elde edecek ve tasavvufî manada eşyanın ardında gizlenen hikmeti idrak etme noktasına gelecektir. Yolculuk aşamasında kişinin mistik açıdan tamamlanabilmesi ve varoluşun idrakine varabilmesi için ‘kapalı mekânlar’ elbette kaçınılmaz bir geçiş merhalesidir. Anne rahmine benzetilen bu kapalı ve dar mekânlar, mitoslarda kahramanın erginleşme serüveninde onun benlik hazinesini keşfetmesini sağlayan birer mekân olarak karşımıza çıkmaktadır. Kahramanın girişmiş olduğu yolculukta başından geçen serüven, Jung’un ortaya koyduğu analitik psikoloji ekolü ile kişinin bireyleşime ulaşması adına kapalı dar mekânlar, sembolik manada kat etmesi gereken aşamalarından biridir. Tasavvufî öğretide ise kahramanın olgunlaşmasını sağlayan bu dar ve kapalı mekânlar çile/uzlet merhalesinde salikin içine girdiği çile hücresiyle örtüşmektedir. Bu bağlamda kahramanın girdiği kapalı mekânlar, hem tasavvufî literatürde hem de Jung’un analitik sembolizminde kahramanı olgunlaştırma, dönüştürme ve sonsuza dokunabilme istidadını keşfetmekle yeni bir “ben”in teşekkülünde önemli bir rol üstlenir. Bu çalışmamızda bir aşk mesnevisi olarak ön plana çıkan Hamdullah Hamdî’nin Yusuf u Züleyha mesnevisinden hareketle mekânın mesnevi kahramanlarının değişim/ dönüşümü üzerindeki etkisi irdelenerek mesnevide geçen kapalı ve dar mekânlar Jung’un analitik sembolizm kuramına göre irdelenecektir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Hayali Bey Divanı’nda poetik söylem bağlamında tefahür
    (Mukaddime, 2019-11-28) Bozkurt, Kenan; Bezenmiş, Tuba
    Klasik şiiri Fars edebiyatı seviyesine getirme hususunda emeği inkâr edilemeyen Hayâlî Bey, Kalenderî grubuyla adım attığı İstanbul’da şairlik dehasıyla kendini ispatlamış, devlet ricalinin hamiliğini kesp ederek klasik şiirin zirve şahsiyetlerinden birisi olmuştur. Sanatçı kişiliği, çağdaşları tarafından takdir edilerek “sultânü’ş-şuârâ-yı Rûm” unvanıyla onurlandırılmıştır. Ancak şair, Osmanlı patronaj geleneğinin bir gereği olarak söz söylemedeki ustalığını, şairlik dehasını kasidelerin fahriye ve gazellerin makta bölümünde ortaya koyarak tefahürde bulunmuştur. Aslında bu bölümler, şairin kendisini övmesi için uygun bir fırsatın yaratıldığı bölümlerdir. Bu bölümde şair, şairlik kudretinden, erdemlerinden, ne kadar usta bir şair olduğundan abartılı bir şekilde bahseder ve kendisiyle diğer şairler arasında bir mukayeseye girerek üstünlük iddiasında bulunur. Bu çalışmamızda Hayâlî Bey’in Divânı, tefahür bağlamında taranarak şairin tefahürde bulunduğu beyitler tespit edilmiş ve bu beyitler, şairin poetik söylemi bağlamında incelenmiştir.

| Batman Üniversitesi | Kütüphane | Açık Bilim Politikası | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Batı Raman Kampüsü, Batman, Türkiye
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez ayarları
  • Gizlilik politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri bildirim Gönder