Enstitüler
Bu bölüm için kalıcı URI
Bölüm "Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Makine Mühendisliği Anabilim Dalı" Enstitüler seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 65
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe AISI 4140 malzemesinin tornalanmasında minimum miktarda yağlama (MQL) kullanımının işlenebilirlik üzerine etkisi(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2018-05-28) Gönülaçar, Yunus Emre; Gürbüz, Hüseyinİmalat işlemlerinde kesici takım ömrünü uzatmak, yüzey kalitesini ve boyut doğruluğunu iyileştirmek için kesme sıvılarının kullanılması yaygın bir yöntemdir. Kesme sıvıları ayrıca talaş kırma ve talaş tahliyesini kolaylaştırmaktadır. Bununla birlikte, kesme sıvılarının aşırı kullanımı çevreye ve insan sağlığına zarar vermekte aynı zamanda toplam üretim maliyetini de önemli ölçüde arttırmaktadır. Dolayısıyla, geleneksel kesme sıvılarına alternatif yöntemler belirleme, ihtiyaç olarak ortaya çıkmaktadır. Minimum miktarda yağlama (MQL) gibi teknikler uygulanarak kesme sıvısı tüketimi ve üretim maliyeti azaltılabilmektedir. MQL yöntemi kesme bölgesinde kesici takım ve iş parçasını soğutarak kesici takım ömrünü ve yüzey kalitesini artırmakta aynı zamanda basınçlı hava özelliği aracılığıyla da çıkan talaşları uzaklaştırarak kesme bölgesinde oluşan ısının azalmasına yardımcı olmaktadır. Bu çalışmada, AISI 4140 malzemesinin tornalanmasında MQL kullanımının işlenebilirlik üzerine etkilerini inceleme amaçlanmıştır. Bu doğrultuda farklı işleme şartlarında ve kesme parametrelerinde işleme ve kesici takım aşınma deneyleri gerçekleştirilmiştir. İşleme şartları kuru işleme, ıslak işleme ve üç farklı MQL debisi olarak belirlenmiş ve işlenebilirlik kriterleri kesme kuvveti, yüzey pürüzlülüğü ve kesici takım aşınması açısından değerlendirilmiştir. İşleme deneylerinde kesme parametreleri olarak dört farklı kesme hızı (75, 100, 125, 150 m/dk), üç farklı ilerleme (0.16, 0.25, 0.5 mm/dev) ve sabit kesme derinliği (2.5 mm) kullanılırken kesici takım aşınması deneylerinde ise sabit kesme hızı (125 m/dk), ilerleme (0.16 mm/dev) ve kesme derinliği (2.5 mm) kullanılmıştır. Deneyler sonucunda MQL uygulamasının kuru ve ıslak işlemeye göre esas kesme kuvvetlerini genel olarak azalttığı ve MQL debi artışının esas kesme kuvvetlerini belirli bir yere kadar olumlu etkilediği tespit edilmiştir. Yüzey pürüzlülüğünde en düşük değerlerin genel olarak MQL uygulaması ile elde edildiği ve MQL debi artışına göre yüzey pürüzlülüğü değerlerinde düzenli bir eğilim olmadığı görülmüştür. Kesici takım ortalama yan yüzey aşınmasının MQL uygulaması ile kuru ve geleneksel ıslak işlemeye göre azaldığı ve MQL debi artışından olumlu etkilendiği belirlenmiştir. Ayrıca tüm işleme koşullarında esas kesme kuvveti ve yüzey pürüzlülüğünün ilerleme ile arttığı ve kesme hızı ile genel olarak azaldığı görülmüştür.Öğe Al katmanlar kullanılarak üretilmiş fiber metal tabakalı kompozitlerin delinmesinin araştırılması(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020-07-07) Şanlıtürk, Serhat; Kılıçkap, ErolHavacılık ve uzay endüstrisindeki gelişmeler yeni ve üstün özelliklere sahip malzeme ihtiyacını ortaya çıkarmaktadır. Bu malzemelerin en önemlisi fiber metal tabakalı (FMT) kompozitlerdir. FMT kompozitlere olan bu ilgi metal ve kompozit bileşenlerin olağanüstü özelliklerini bir araya getirmesinden kaynaklanmaktadır. FMT kompozitler, hava araçlarının yorulmaya maruz kalan parçalarında kullanılmak üzere geliştirilen ve üzerinde AR&GE çalışmalarının devam ettiği hibrit malzemelerdir. FMT kompozit parçaların birleştirilmeleri ve şekillendirilmeleri için delme, frezeleme, tornalama gibi talaşlı işleme ihtiyaç duyulmaktadır. Ancak bu malzemelerin talaşlı işlenmesi hem metalik malzemelerin hem de kompozit malzemelerin işlenmesinden farklıdır. Bunların işlenmesinde boyutsal sapma, deformasyon, kötü bir yüzey kalitesi, çapak gibi problemler ortaya çıkmaktadır. Bu problemlerin üstesinden gelebilmek için uygun işleme parametrelerinde işlenmesi gerekmektedir. Bu çalışmada, FMT kompozitlerin delme performansının belirlenmesi amaçlanmıştır. Delme deneyleri için kesici takım olarak yüksek hız çeliği (HSS), TiN kaplı HSS ve sert karbür (SK) kesici takımlar kullanılmıştır. Deneyler; 1000, 2000 ve 3000 dev/dak iş mili devirlerinde ve 0.05, 0.10 ve 0,15 mm/dev ilerleme değerlerinde yapılmıştır. Burada amaç kesici takım malzemesinin, iş mili devrinin ve ilerlemenin kesme kuvveti, maksimum çap, çap sapması ve çapak yüksekliği üzerine etkileri deneysel araştırmaktır. İş mili devrinin artması ile kesme kuvveti ve çapak yüksekliği artarken delik çap sapması azalmıştır. İlerlemenin artması ile kesme kuvveti, çap sapması ve çapak yüksekliği artmıştır. En iyi sonuçlar sert karbür kesici takımın kullanıldığı deneylerden elde edilmiştir.Öğe Al-Ni/GO ve Al-Ni/TiO2 metal matrisli kompozit malzemelerin üretilmesi ve karakterizasyonu(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020-09-17) Bülbül, Berna; Okumuş, MustafaBu tez çalışmasında, metal matrisli Al10Ni/TiO2 ve Al10Ni/GO kompozitleri farklı katkı oranlarında ve farklı öğütme sürelerinde mekaniksel alaşımlama metodu ile toz olarak üretilmiştir. Preslenen tozlar farklı sıcaklıklarda sinterleme işlemine maruz bırakılmıştır. Öğütme süresinin ve sinter sıcaklığının kompozitin yapısal ve termal özellikleri üzerine olan etkileri araştırılmıştır. Ayrıca üretilen bazı kompozitlerin belirli yük altında aşınma davranışları incelenmiştir. Üretilen kompozitlerin yapısal özellikleri X-ışını kırınımı (XRD) ile, termal özellikleri ise diferansiyel termal analiz (DTA) ile incelenmiştir. Toz olarak üretilen kompozitlerin preslenmesi, sinterlenmesi, parlatılması ve dağlanması sonrası, yüzey analizleri optik mikroskop (OM) ile incelenmiştir ve ayrıca yüzey mikrosertlikleri de ölçülmüştür. Kompozitlerin deneysel ve teoriksel yoğunlukları hesaplandıktan sonra bazı kompozitlerin 5, 10 ve 15 N yük altında aşınma davranışları incelenmiştir. XRD ve OM sonuçlarına göre öğütme süresi arttıkça daha homojen bir yapı ve tane boyutunda küçülme olmuştur. DTA sonuçları sürekli ısıtma esnasında faz dönüşümü ve kristalleşmeleri işaret eden bir dizi endotermik ve ekzotermik pikler göstermiştir. Sinterleme sıcaklığı arttıkça yeni intermetalik fazların oluşumu ve mikrosertliğin arttığı gözlenmiştir. Üretilen kompozitlerde maksimum mikrosertlik değeri 20 h öğütme ile üretilen ve 500 oC’de sinterlenen Al10Ni/TiO2 kompozit numunesinde 541±10 HV olarak bulunmuştur. Elde edilen bu sonuçlara göre Al10Ni/TiO2 kompozitlerin mekanik özelliklerinin Al10Ni/GO kompozitlerin mekanik özelliklerinden daha üstün olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca elde edilen analiz sonuçlarının birbirleriyle ve literatür çalışmalarıyla uyum içinde olduğu görülmüştür.Öğe Armox 500 çeliğinin TRD yöntemi kullanılarak NbC kaplanabilirliğinin araştırılması(Batman Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2021-04-28) Güneş, Dara Hamit; Kılıç, MusaKutu sementasyon diğer bir tanımıyla termoreaktif Difüzyon (TRD) yöntemi diğer yöntemlere nazaran daha basit ve daha ekonomik bir kaplama yöntemidir. Ayrıca diğer yöntemlere göre oldukça yüksek kalitede kaplama tabakalar elde etmesini sağlar. Bu tez çalışmasında, ARMOX 500 zırh çeliği TRD yöntemi kullanılarak farklı sıcaklık (950, 1000 ve 1050 °C) ve farklı bekleme sürelerinde( 1, 2 ve 3 saat) NbC ile kaplanmıştır. İşlem sonrası kaplanmış numunelerin kaplama kalınlıkları ve mikroyapı morfolojisi optik mikroskop ile incelenmiştir. Ayrıca herbir parametrede üretilen kaplamalar taramalı elektron mikroskobu (SEM), Enerji dağılımlı spektrometresi(EDS), X-Işını kırınımı (XRD) cihazları ile mikroyapı, elementel dağılım ve faz bileşenleri analiz edilmiştir. Kaplama sonrası kaplama tabakası yüzeyinde oluşan mikro sertlik değerlerini belirlemek amacıyla sertlik değerleri ölçülmüştür. SEM ve EDS analiz sonuçlarından kaplama sıcaklık ve süresine bağlı olarak daha düzgün ve homojen kaplamaların oluştuğu yapılan analizler sonucunda tespit edilmiştir. EDS sonuçlarından görüldüğü üzere kaplama tabakasından alt tabakaya doğru gidildikçe Nb elementinin azaldığı, alt tabakadan kaplama tabakasına gidildikçe Fe elementinin tükendiği tespit edilmiştir. C elementinin ise kaplama tabakası ile birlikte arayüzün alt kısımlarına doğru gidildikçe artışını devam ettirdiği bunun temel nedeni olarakta alt tabakada yer alan C elementinin yüzeye doğru çıkmasından kaynaklandığı düşünülmektedir. Ayrıca arayüz bölgesinde Fe ve Nb elementiyle birlikte C elementinin belirlenmiş olması kaplama ile ara tabaka arasında difüzyonun gerçekleştiğini göstermektedir. XRD analiz sonucunda tüm numunelerde baskın fazın NbC olduğu bununla birlikte a - Fe fazınında oluştuğu tespit edilmiştir. Kaplama yüzeylerinden alınan mikrosertlik ölçüm sonuçlarında en düşük sertlik değerinin 950 C sıcaklık ve 1 saat süre ısıl işleme tabi tutulmuş numunede 390 HV ile alt tabakadan elde edilirken, en yüksek sertlik değeri ise 1050 °C sıcaklık ve 3 saat süre ısıl işleme tabi tutulmuş numunede 3825 HV ile kaplama tabakasından ölçülmüştür. Sertlik değerleri sonucunda uygulanan sinterleme sıcaklığına bağlı olarak kaplama tabaka yüzeyinin daha homojen ve daha yüksek sertlik değeri ile sonuçlandığı tespit edilmiştir.Öğe Aspir yağı metil ve etil esterlerinin dizel motorlarda performans, yanma ve egzoz emisyonları üzerindeki etkilerinin araştırılması(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2017-11-02) Yüksel, Mehmet Salih; Aydın, HüseyinBu çalışmada, ülkemizde yüksek bir üretim potansiyeline sahip aspir yağından üretilen biyodizelin alternatif yakıt olarak bir dizel motorda yanma, performans ve egzoz emisyonları üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Bu amaçla, literatürde var olan bilgiler ışığında, transesterifikasyon yöntemiyle aspir yağından hem etil ester hemde metil ester esaslı biyoyakıtlar üretilmiştir. Aspir yağı etil ve metil esterleri hem saf halde (M100,E100) hem de dizel ile karışım oluşturularak (M50D50, M20D80, E50D50, E20D80) motorda test edilmiştir. Test yakıtları ile motor 1500 dev/dak sabit hızda ve bu devirdeki maksimum güç çıkışının yaklaşık %0, %20, %40 ve %60‟na denk gelen dört farklı güç çıkışında (Yüksüz, 3,6 kw, 7,2 kw ve 10,8 kw) deneyler gerçekleştirilmiştir. Sonuçlar aynı deney koşulları için dizel yakıtı ile karşılaştırılmıştır. %20 biyodizel içeren karışımlar için yanmanın başlangıç noktaları iyileşmekle birlikte tüm test yakıtları için genel olarak benzer yanma davranışları gözlenmiştir. Ancak saf biyodizeller için yanma eğrilerinde düzensizlikler görülmüştür. Biyodizellerin ısıl değerlerinin düşük olmasından kütlesel yakıt tüketimleri hem etil hemde metil esterler için dizele göre fazla olmuştur. Ancak, %20 biyodizel içeren karışımlar için yanmanın iyileşmesiyle hem özgül yakıt tüketimi hemde verim parametreleri iyileşmiştir. Bu sonuçlar, ısıl değeri yüksek olduğundan metil ester biyodizeli için etil estere oranla daha iyi olmuştur.Öğe Atık lastiklerin bina yapı ve duvar elemanlarında kullanılabilirliğinin araştırılması, ısıl ve ses performanslarının incelenmesi(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2017-02-08) Kızar, Sezai; Argunhan, ZekiDünya üzerinde atık olarak değerlendirilen maddelerin büyük bir kısmı geri dönüştürülebilir malzemelerden oluşmaktadır. Atık malzemelerin depolanması ya da uzaklaştırılması Türkiye ve Dünyada geleceğin en büyük problemlerinden biri olarak görülmektedir. Bu problemin en mantıksal çözümlerinden biri atık malzemelerin yeniden kullanılabilirliğinin sağlanabilmesidir. Endüstriyel atık olan lastiklerin, beton özeliklerini geliştirmek amacıyla betonun içine katılması oldukça yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu çalışmada, enerji verimli binalar için yüksek mukavemet, düşük yoğunluklu, yüksek ısı ve ses yalıtımı olan yeni beton tipleri elde etmek için deneysel bir çalışma gerçekleştirilmiştir. Temel amaç, kullanılmış lastik malzeme takviyesiyle bir taraftan çevre sorunlarına katkıda bulunmak, diğer taraftan malzeme temininin kolay ve ucuzluğu sebebiyle yalıtım maliyetini düşürmektir. Bundan dolayı, sabit su-çimento oranında, normal agrega yerine hacimce %10, %20, %30, %40, %50 ve %60 oranlarında atık lastik agregası kullanılarak çeşitli beton numuneleri hazırlanmıştır. Deneysel çalışmalarda birim ağırlıkları değişen toplam 6 seri beton üretilmiştir. Üretilen tüm numunelerin mekanik testleri yapılmış ve ısıl özellikleri sıcak disk yöntemi ile ASTM ve EN standartlarına uygun olarak belirlenmiştir. Deneysel çalışmaların sonuçlarına göre kullanılan agreganın elde edilen betonun mukavemetini ve yoğunluğunu düşürdüğü, buna karşın ısı ve ses yalıtım özelliğini yüksek oranda arttırdığı görülmüştür. Buna ilaveten, üretilen numunelerin ısıl iletkenlik ve ısıl yayınımlarının sırasıyla azaldığı tespit edilmiştir.Öğe Atık petrol çamurlarından dizel ve benzin benzeri yakıt üretimi ve motorlarda kullanımının deneysel olarak araştırılması(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020-07-21) Uyar, Mahmut; Aydın, HüseyinBu çalışmada, atık petrol çamurlarından katalizörlü pirolitik distilasyon yöntemi ile dizel ve benzinli motorlarda kullanılabilecek dizel ve benzin benzeri yakıtlar üretilmiştir. Bu amaçla ön testler yapılmış ve her iki yakıtın da yüksek miktarlarda kükürt içerdiği tespit edilmiştir. Bu yakıtlara, iki aşamalı kükürt giderme reaksiyonları uygulanmıştır. Birinci kükürtsüzleştirme aşaması olan katalizör ortamındaki piroliz reaksiyonlarında % 10 oranında perlit, katalizör olarak kullanılmıştır. Benzin ve dizel benzeri yakıtların kükürt muhteviyatı sırasıyla %.64,2 ve % 52,6 oranlarında azaltılmıştır. Bu değerlerin sınır değerler üzerinde olması sebebiyle, ikinci reaksiyon olan, asidik kükürt giderme reaksiyonları gerçekleştirilmiştir. Benzin ve dizel benzeri yakıtların asidik kükürt giderme reaksiyonlarında ise sırasıyla kükürt içeriği % 88,6 ve % 91,3 oranlarında azaltılmıştır. Rafineri ürünü normal benzin yakıtı (BY) ve dizel yakıt (DY) ile bu reaksiyonlar sonunda üretilmiş olan benzin benzeri yakıt (BBY), düşük kükürtlü benzin benzeri yakıt (DKBBY), dizel benzeri yakıt (DBY) ve düşük kükürtlü dizel benzeri yakıtların (DKDBY) fiziksel ve kimyasal özellikleri analiz edilmiştir. Bu analizler sonucunda, sınır değerleri aşmamakla beraber DKBBY yakıtının yoğunluk ve viskozite değerinin BY yakıtına göre nispeten yüksek olduğu tespit edilmiştir. DKDBY yakıtının ise, setan sayısının ve alt ısıl değerinin nispeten düşük, yoğunluk ve viskozite değerlerinin ise kısmen yüksek olduğu tespit edilmiştir. Ancak bu değerlerin de sınır değerler dâhilinde olduğu gözlemlenmiştir. Dizel ve benzin benzeri yakıtların içten yanmalı motorlarda kullanılabilecek özelliklerde olduğunun tespiti üzerine, motor performans ve emisyon testlerine geçilmiştir. Dizel benzeri test yakıtları direk püskürtmeli, tek silindirli dizel bir motorda; benzin benzeri test yakıtları ise buji ile ateşlemeli, tek silindirli benzinli bir motorda test işlemine tabi tutulmuştur. Test yakıtlarının motor performans karakteristikleri ve emisyon değerleri, standart yakıtın değerleri ile karşılaştırılmıştır. BY-BBY ve BY-DKBBY yakıt karışımlarının performans analizinde; BY yakıtı içerisindeki BBY ve DKBBY yakıtının artması ile kütlesel ve özgül yakıt tüketim değerlerinin bir miktar arttığı, termik verim ve egzoz gaz çıkış sıcaklığı değerlerinin ise nispeten düştüğü tespit edilmiştir. Emisyon analizinde ise, BY yakıtı içerisindeki BBY ve DKBBY yakıtının artması ile NOx veCO2 değerleri düşük iken, HC, CO ve SO2 değerleri ise yüksek çıkmıştır. BBY yakıtlarının kullanımında, SO2 emisyonu değerlerinin kabul edilebilir sınırların üzerinde olduğu tespit edilmiştir. Diğer taraftan, DKBBY50 yakıtının performans ve emisyon değerleri ile BY yakıtının değerleri arasında belirgin bir farklılığın olmadığı gözlemlenmiştir. DKBBY100 yakıtının kullanımında ise kabul edilebilir sınırlar içerisinde nispeten farklılıklar olduğu tespit edilmiştir. DY-DBY ve DY-DKDBY yakıt karışımlarının analizinde ise; DY yakıtı içerisindeki DBY ve DKDBY yakıtının artması ile kütlesel ve özgül yakıt tüketim değerlerinin bir miktar arttığı, termik verim ve egzoz gaz sıcaklıklarının ise nispeten düştüğü tespit edilmiştir. Emisyon analizinde ise, DY yakıtı içerisindeki DBY ve DKDBY yakıtının artması ile NOx veCO2 değerleri düşük, HC, CO ve SO2 değerlerinin ise yüksek çıktığı tespit edilmiştir. DBY yakıtlarının ağır hidrokarbon içeriği sebebiyle, SO2 emisyonlarının kabul edilebilir sınır değerlerinin çok üzerinde olduğu tespit edilmiştir. Diğer taraftan, DKBBY50 ve DKBBY100 yakıtlarının performans ve emisyon değerleri ile DY yakıtının değerleri arasında kabul edilebilir sınırlar içerisinde nispeten farklılıklar olduğu tespit edilmiştir. Yapılan deneysel çalışma sonucunda, BBY ve DBY yakıtlarının kükürtsüzleştirme işlemleri yapılmadan ilgili motorlarda kullanılamayacağı, DKBBY ve DKDBY yakıtlarının ise ilgili motorlarda motorda herhangi bir yapısal modifikasyona gidilmeden kullanılabileceği sonucuna varılmıştır.Öğe Bal peteği sandviç kompozitlerde darbe testi sonrası basma davranışlarının incelenmesi(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020-07-28) Taşkesen, İbrahim Halil; İşcan, BahattinBal peteği sandviç yapılar kompozit malzemeler içinde çok büyük bir öneme sahiptir. Bal peteği sandviç kompozit malzemeler yüksek mukavemet, dayanıklılık, hafiflik ve enerji absorbe etme gibi mekanik özelliklere sahiptir. Bal peteği sandviç kompozit malzemeler özellikle inşaat, otomotiv, havacılık ve uzay uygulamalarında sıkla tercih edilmektedir. Uygulama alanlarında hayati öneme sahip olması sebebiyle bal peteği sandviç kompozitlerin mukavemetleri, mekanik davranış ve özelliklerinin belirlenmesi gerekmektedir. Bal peteği sandviç kompozit malzemelerin mekanik davranışlarının karbon fiber takviyeli plakalarla tespit edilmesi planlanmaktadır. Karbon fiber takviyeli kompozit malzemeler ise havacılık ve savunma sanayinde önemli rol oynamaktadır. Bu nedenle karbon fiber takviyeli bal peteği sandviç kompozit malzemelerin özelliklerini belirlemek için birçok statik ve mekanik deneyler çekme, basma, darbe, eğme ve yorulma gibi testler yapılmaktadır. Amaç bal peteği sandviç kompozit malzemelerin genel özeliklerinin tespit edilmesi, geliştirilmesi ve arttırılmasıdır. Gerçekleştirilen bu çalışmada genel olarak karbon fiber takviyeli bal peteği sandviç kompozit malzemelerin darbe testi sonrası basma davranışları deneysel olarak incelenmiştir. Çalışmada Al 3003 Alüminyum alaşımı bal peteği hücreler ile karbon fiber yüzey malzemelerine sahip numuneler kullanılmıştır. Yüzey malzemeleri ile hücreler arasındaki bağlantı 3M Scotch-Weld marka DP 460 model epoksi esaslı yapıştırıcı ile sağlanmıştır. Deney numunelerinin tamamının uzunluğu ve genişliği 80 mm x 80 mm ölçülerinde hazırlanmıştır. Bal peteği üç farklı hücre yüksekliği 10 mm, 15 mm ve 20 mm değerlerinde hazırlanmıştır. Karbon fiber yüzey malzemeleri(alt ve üst) 1 mm kalınlığında hazırlanmıştır. Deney numuneleri verilen standartlarda üretilmiştir. Deney numuneleri üretilme işleminden sonra düşük hızlı darbe testi, açılı düşük hızlı darbe, basma testi, darbe testi sonrası basma testleri uygulanmış ve bazı numuneler hasarsız bırakılmıştır. Darbe deneyleri Instron Dynatup 9250 darbe test cihazıyla yapılmıştır. Instron Dynatup 9250 test cihazı ile numunelere üç farklı düşük hızda 2.5 joule, 5 joule ve 7.5 joule darbe enerji parametrelerinde ağırlık düşürme testleri yapılmıştır. Düşük hızlı darbe testleri deney numunelerine üç farklı 0°, 15° ve 30° çarpma açılarında ağırlık düşürme testi uygulanmıştır. Açılı çarpmalardaki ağırlık düşürme darbe testlerinin yapılabilmesi için özel bir destek aparatı üretilmştir. Darbe testi ile ön hasar verilmiş numuneler ile hasarsız numuneler, darbe ön hasarınıın darbe mukavemetindeki düşüşe ve mekanik davranışlarına etkisini incelemek amacıyla basma testine maruz bırakılmıştır. Basma testleri Shimadzu Universal test cihazı ile 250 kN yük hücresi uygulanarak, ilerleme hızı 1 mm/dak seçilmiştir. Darbe ve Basma testleri sonucunda karbon fiber takviyeli bal peteği sandviç kompozit malzemelerde veya numunelerde meydana gelen mukavemet değişimleri, mekanik davranıışlar, hasarsız ve hasarlı numuneler gözlemlenip deneysel olarak incelenmiştir. Çalışmada gerçekleştirilen deneyler sonucunda ortaya çıkan grafik, fotoğraf ve tablolarla ilgili değerlendirmeler yapılmıştır. Tüm çalışmalar deneysel olarak uygulanmış ve değerlendirilmiştir.Öğe Batman ili için baca gazlarının çevre ve hava kalitesine etkisinin araştırılması(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019-08-15) Aslan, Özkan; Durmuş, AydınBu çalışmada, baca gazı ölçümünün değerlendirilmesi için sıcaklık, O2, CO2, Seyreltik CO, NO, NOx, SO2 parametreleri ele alınmıştır. Ölçümler Testo-340 cihazı kullanılarak incelenmiştir. Batman'ın farklı mahallelerinden, belirlenen günlerde ve saatlerde hava kirliliği ölçümleri analiz edilmiştir. Baca içerisindeki partiküllerin basınç, sıcaklık ve hız değerlerinin analizi Batman Üniversitesinin Lisanslı programı ANSYS Workbench 14.5 Fluent ile sayısal olarak modellenmiştir. Bu modelleme ile baca giriş ve baca çıkışındaki basınç, hız ve sıcaklık değerleri karşılaştırılmıştır. Baca gazından çıkan gazların analizi ile baca gazı verimi hesaplanmıştır. Ölçüm yapılan bacaların yakıt türleri; doğalgaz, odun birleşiği (%60) (odun (%60) ve kömür (%40)) ve linyittir. Bu yakıtlar için ayrı ayrı ölçümler alınarak değerlendirmeler yapılmıştır. Sayısal modelleme ile yapılan analizde alınan farklı yakıt türlerinden elde edilen verilerin sonuçları ile baca verimi hesaplanmıştır. Yakıtların verim değerleri ile her bir yakıt türü için baca gazı ölçüm verileri birlikte değerlendirilerek en uygun kullanıma sahip yakıt cinsi belirlenmiştir. Buna ek olarak yakıt performanslarını belirlemek için baca gazından salınan partiküllerin yanma verimi hesaplanmıştır. Hesaplanan yanma verimi ile ve yanma verimi incelenip, yakıt tasarrufu değerlendirilmiştir. Elde edilen bu verimin sonucu ile daha kaliteli O2 solunabilmesi, bacalardan çıkan zararlı gazların en aza indirilmesi açısından çalışmanın literatür için faydalı olacağı düşünülmüştür. Bu çalışmada, linyit yakıt türünün kullanılması sonucu atmosfere salınan partiküllerin; O2: 4,14 ppm, CO: 5,12 ppm, NO: 8,21 ppm, CO2 (%): 2,57. Odun birleşiği (%60) yakıt türünün kullanılması sonucu atmosfere salınan partiküllerin; O2: 0,95 ppm, CO: 10,9 ppm, NO: 11,3 ppm, CO2 (%): 3,7. Doğalgaz yakıt türünün kullanılması sonucu atmosfere salınan partiküllerin; O2: 8,76 ppm, CO: 0,5 ppm, NO: 2,3 ppm, CO2 (%): 1,82 değerleri tespit edilmiştir. Bu değerlerin mukayesesin de yakıt türlerinde doğalgaz da atmosfere salınan zararlı partiküller açısından en ideal yakıt türü olduğu görülmüştür.Öğe Batman şartlarında fotovoltaik panellerde verim arttırma yöntemleri(Batman Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2021-04) Fidan, Cihat; Durmuş, AydınBu çalışmada hibrit fotovoltaik sistemleri için araştırma, geliştirme ve uygulama yöntemleri hakkında genel bir bakış sunulmuştur. Batman şartlarında hibrit polikristal güneş panelinin elektriksel verimleri, termal verimleri, ekseıji analizleri, ampirik bağıntıları, hata analizleri, farklı debi ve kanal yüksekliğindeki Reynolds sayısı değişimleri hesaplanmıştır. Yapılan hibrit sistem, su ve hava ile soğutulmuştur. Sonuçlar farklı debi ve farklı kanal yükseklikleri baz alınarak hesaplanmıştır. Elde edilen sonuçlara göre en verimli sistem sırasıyla; PVT/Su, PV/T-Hava, PV çıkmıştır. Yapılan çalışmada elektriksel verimde %20 artış sağlanmıştır. Termal verim de ise %88,8 artış elde edilmiştir. Termodinamik yasalarına uygunluğu matematiksel olarak formüle edilmiştir. Kanal yüksekliği 3mm, debi ise 0,016m/s en uygun görülmüştür. 5mm kanal yüksekliğinde termal etki görülmüş ve elektriksel verim düşüşü olmuştur. Hava ile yapılan soğutma işleminde, hava rahat bir şekilde dışarı ortama çıkamadığı durumda, sistemde termal etki gözüküp elektriksel verim de düşüş oluşmuştur. Sistemde dolaşan havanın rahat bir şekilde dış ortama çıkarılmasını sağladığımızda ise, elektriksel verimde artış termal verimde azalış görülmüştür. Ampirik bağıntılar ve formüller Batman ili ve çevresinde bulunan iller için deneysel olarak hesaplanmıştır.Öğe Batman şartlarında güneş enerjili katodik koruma sisteminin tasarımı(Batman Üniversitesi, 2015) Reşitoğlu, Mehmet Selim; Argunhan, ZekiKatodik koruma yeraltına veya sualtına yerleştirilmiş boru ve diğer metal malzemelerde korozyonu önlemek için kullanılan ve bilinen yöntemlerin en etkili olanıdır. Dış akım kaynaklı katodik koruma metale dıştan bir doğru akım uygulanarak yapılır. Trafo / Redresör (T/R) ünitesinin gerilimi ayarlanarak ve metalin potansiyel gerilimi metal korozyona uğramayacak değerlere getirilerek korozyon tamamen önlenebilir. Elektronik ve bilgisayar teknolojisinin hızla gelişmesi ile beraber T/R ünitelerinin dizayn ve kontrol şekli de değişmiştir. Elektrik enerjisinin ulaşmadığı açık arazilerde veya deniz içerisinde güneş pilleri vasıtasıyla katodik koruma uygulamasına imkân sağlanabilir. Bolca güneş alan şehirlerden birisi olan Batmanda, Güneş enerjisi ile petrol, doğalgaz boru hatlarının veya metal malzemeden imal edilmiş herhangi bir boru hattının katodik korumasını sağlayacak sistemin Batman şartlarında uygulanabilirliği araştırılmıştır.Öğe Batman Üniversitesi dersliklerinde iç hava kalitesinin araştırılması(Batman Üniversitesi, 2014) Avcı, Ali Serkan; Argunhan, ZekiBu çalışma; Batman Üniversitesi (Batman, Türkiye), Batı Raman ve Merkez Yerleşkesi dersliklerinde iç ortam hava kalitesini belirlemek için 2013-2014 eğitim öğretim yılında yapılmıştır. İç hava kalitesi ölçüm parametreleri olarak bağıl nem, sıcaklık, karbondioksit ve partikül maddeler (PM0.5, PM 1.0, PM2.5, PM5.0, PM10) ele alınmıştır. Çalışmada elde edilen sonuçlar değişik ülke standartları ile karşılaştırılmış ve bahar-kış dönemi ayrımı yapılarak değerlendirilmiştir. İç ortam havası için; kış döneminde ortalama sıcaklık değerinin standart limitlerinin altında kaldığı görülmüştür. Bahar ve kış dönemlerini kapsayacak şekilde bağıl nem değerinin konfor şartlarını sağladığı ancak karbondioksit ve partikül madde değerlerinin yüksek miktarlarda olduğu gözlenmiştir. Dolayısıyla, her bir parametre için iç ortam hava kalitesini düzeltmeye yönelik bazı çözüm önerileri sunulmuştur. Ayrıca SPSS 17 istatistik programı ile korelasyon testleri yapılmış ve tüm parametreler arasındaki ilişki istatistiksel açıdan incelenmiştir. Sonuç olarak dış ortam bağıl nem değerleri ile iç ortam bağıl nem değerlerinin ve farklı çaplardaki iç ortam partikül madde düzeylerinin arasında anlamlı ilişkiler tespit edilmiştir.Öğe Beton ve balpeteği çekirdek malzemesine sahip karbon/epoksi ve cam/epoksi tüplerinin bası davranışı(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019-08-21) Altın, Mehmet Beşir; Deniz, Mehmet EminBu tez çalışmasında, üç farklı hücre boyutuna (25 mm, 50 mm, 100 mm), üç farklı hücre yüksekliğine (30 mm, 60 mm, 120 mm) ve iki farklı elyaf oryantasyon ([-45°/+45°]4 ve [0°/90°]4) açısına sahip cam/epoksi ve aynı hücre boyutu ve yüksekliği ile üç farklı oryantasyon ([-45°/+45°]4, [-60°/+60°]4 ve [0°/90°]4) açısına sahip karbon/epoksi kompozit kare tüplerin üretimi el yatırma yöntemi ile gerçekleştirilmiştir. Üretilen kompozit tüpler için çekirdek malzemeler (dolgu malzemeleri) alüminyum balpeteği (honeycomb) ve C25 sınıflı hazır beton kullanılmıştır. Tez çalışmasının amacı, kompozit kare tüplerin eksenel bası davranışı üzerine numune boyutu, elyaf malzemesi tipi, oryantasyon açısı, çekirdek malzemesi gibi parametre etkilerinin deneysel belirlenmesidir. Deneyler, 250 kN yük kapasiteli Shimadzu marka üniversal test cihazı kullanılarak oda sıcaklığında gerçekleştirilmiştir. Deney sonrası kompozit kare tüplerde oluşan deformasyon aşamaları şekillerle yorumlandı, çekirdek malzemelerin yapısal ve dayanım özelliklerinin bası davranışı üzerindeki etkileri araştırıldı. Tüm parametreler için elde edilen sonuçlar, kendi içinde ve birbirleriyle karşılaştırıldı. Farklı numune boyutları ve malzeme türlerine sahip, değişik dolgu türleri kullanılarak üretilen kompozit tüplerin çok amaçlı şekillerde kullanılabileceğini, kompozit tüplerin fiziksel, kimyasal, mekaniksel özelliklerinin karakterize edilebileceğini, kompozit yapıların direncinin artırabileceğini, bu yapıların uygulama performanslarını optimal duruma getirilebileceğini göstermektedir.Öğe Binalarda ısı yalıtım malzemelerinin enerji verimliliği üzerine etkisinin araştırılması(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019-07-08) Ögetürk, İlknur; Argunhan, ZekiBinaların ısıtılmasında, enerji verimliliğinin sağlanabilmesi için ısı yalıtımı tasarımı uygulamaları büyük önem kazanmıştır. Termodinamik temellere dayanılarak oluşturulmuş TS 825 ısı yalıtım standardı ile binaların ısıtılmasında enerjinin verimli kullanılması amaçlanmıştır. Bu tez çalışmasında Diyarbakır İli Dicle Üniversitesi Kreş Binasında ısı yalıtımı hesabı yapılarak, Binalarda Isı Yalıtım Malzemelerinin Enerji Verimliliği Üzerine Etkisi araştırılmıştır. Enerji, enerji verimliliği ve bu açıdan binalarda ilk olarak sağlanması gereken ısı yalıtımı konusunun temeli olan termodinamik yasaları incelenmiş, bu yasaların uygulandığı TS 825 standardı hesap metodu ve hesap programı hem tanıtılmıştır, hem de uygulanarak sonuçlar elde edilmiştir. Yalıtım malzemeleri için yıllık ısıtma maliyeti m2 hesabı sonucu Diyarbakır ili için en uygun yalıtım malzemesinin Fenol sert köpük olduğu görülmüştür. Ancak yalıtım malzemesinin birim fiyatı gözönüne alındığında XPS’nin daha avantajlı olduğu görülmüştür.Öğe Binek araçların çeşitli kısımlarındaki titreşimlerin deneysel olarak incelenmesi(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2021-03) Alp, Ercan; Adin, HamitMekanik araçlar üzerinde yaptığımız çalışma ile araçlar üzerinde titreşime sebep olan durumlar araştırılmıştır. Bu titreşimlerin en aza indirgenebilmesi için öncelikle titreşimlerin yoğun olabileceği bölgeler üzerinde deneyler yapılmıştır. Bu deneyler neticesinde araç üzerinde titreşimin yoğun olduğu alanlar saptanmıştır. Titreşim ölçümleri, 2017 model 1400 kg ve 1492 kg net ağırlığa sahip benzinli ve dizel binek araçlar kullanılarak yapılmıştır. Yapılan çalışmalar sonucunda mekanik titreşime sebep olan sebepler saptanmaya çalışılmıştır. Bunlar; • Motor Problemleri • Aks Dingil problemleri • Fren Sorunu • Titreyen ve sallanan tekerlekler • Lastik Problemleri ve yol sorunları olarak saptanmıştır. Bu titreşim problemlerinin giderilmesi için yapılması gereken işlemler aşağıdaki gibidir. ; • Yetersiz hava emişi veya yakıt emişi kimyasal çevrimi olumsuz etkilediğinden dolayı yenileri ile değiştirilmesi titreşimin azaltılmasında yardımcı olur. • Araçlarımız hareketli parçalardan oluşmaktadır bu nedenle tam performans alınabilmesi için toleransların ve ölçümlerin tam olarak yapılması gerekir. • Kaliperler fren rotorlarını sıkarak aracı durdurmaya çalışır böylece fren balataları bozulmuş rotoru her zamanki gibi kavrayamaz. Bu da titreşime sebep olur. • Cıvata ile somunların tam veya torkunda sıkılması sağlanmalıdır.Öğe Bir dizel motorda biyodizel ve metalik katkılı dizel yakıt kullanımında NOx ve duman emisyonlarındaki değişimin incelenmesi(Batman Üniversitesi, 2017) Arca, Zülal; Altun, ŞehmusDizel motorlarında alternatif yakıt olarak biyodizel kullanımı ile eksik yanma ürünü egzoz emisyonlarında önemli bir düşüş olurken; NOx emisyonlarında ise genellikle petrol kökenli dizel kullanımına göre bir artış olmaktadır. Biyodizel yakıtların moleküler oksijen içeriğinden dolayı yanma sırasında is oluşumunun azaldığı bilinmektedir. Bu durum yanma odasında radyasyon ile ısı transferini dolayısıyla ortalama alev sıcaklığını etkilediğinden; biyodizel kullanımı durumunda yanma odası sıcaklığına önemli bir derecede bağlı olan NO oluşumu, is oluşumundan dolaylı olarak etkilenmektedir. Bu çalışmada petrol kökenli dizel kullanılan bir dizel motorunda biyodizel kullanımı ile aynı işletme şartlarında benzer is oluşumu elde edilerek; NO emisyonlarındaki değişimin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla is oluşumunu azaltmak için yaygın olarak kullanılan petrol kökenli dizel yakıtlara metalik katkı maddesi katılması yöntemi ile is emisyonları biyodizel ile elde edilen oranlara düşürülmüştür. Çalışmada metalik baryumdan katkı maddesi sentezi gerçekleştirilmiş ve sentezlenen katkı maddesi hacimsel olarak % 0,25, % 0,50 ve %1 oranlarında petrol kökenli dizel yakıtına ilave edilmiştir. Katkı maddesi eklenmiş petrol kökenli dizel, petrol kökenli dizel ve soya yağı esaslı biyodizel üç silindirli ve direk püskürtmeli bir dizel motorunda sabit devir ve değişik yük şartlarında test edilmiştir. Yapılan deneyler sonucunda; katkı ilaveli test yakıtlarının özgül yakıt tüketimi değerleri dizel yakıtla benzer çıkarken, biyodizelin özgül yakıt tüketimi değerlerinde artış gözlemlenmiştir. Petrol kökenli dizel ve katkılı dizel yakıtlara göre biyodizelin efektif veriminde düşüş olmuştur. Emisyon testleri neticesinde ise, biyodizelin NOx emisyonlarında artış gözlemlenirken, katkı ilaveli dizel yakıtların duman emisyonlarında önemli düşüşler meydana gelmiştir. Çalışmada elde edilen sonuçlara göre metalik Baryum katkı maddesinin duman emisyonlarını etkin bir şekilde düşürmesine rağmen NOx oluşumu üzerinde önemli bir rolü olmadığı görülmüştür. % 1 oranında katkılı dizel yakıtı ile iki farklı yük durumunda % 5,2 ve % 15 duman emisyonu ölçülürken bu oran biyodizel kullanımında% 10,4 ve % 33 olmuştur. İs (duman) emisyonu değerlerinin hemen hemen eşit olduğu durumda da NOx emisyonu biyodizel kullanımında daha yüksek ölçülmüştür.Öğe Bir dizel motorda hint yağı biyodizeli ve dietil eter kullanımının motor performansına ve emisyonlara etkisinin araştırılması(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2017-12-27) Azi, Hüseyin; İşcan, BahattinEnerjiye duyulan ihtiyaç, dünyadaki hızlı nüfus artışı ve teknolojik gelişmelere bağlı olarak artmaktadır. Motorlu taşıtlardan kaynaklanan zararlı emisyonların önemli bir çevre sorunu haline gelmesi, kullanılan enerji rezervlerin yakın bir tarihte (2050) bitecek olması araştırmacıları alternatif yakıtlara yöneltmiştir. Alkoller, yağlardan elde edilen biyodizel yakıtı alternatif dizel yakıtları olarak kullanılabilmektedir. Bu çalışmada dietil eter ilaveli hint yağı biyodizeli hacimsel olarak farklı oranlarda dizel yakıtı ile karıştırılarak dizel motorunda analizi gerçekleştirilmiştir. Transesterifikasyon yöntemiyle hint yağından biyodizel elde edilmiş ve dietil eter ile hacimce %10 ve %20 oranında karışımlar hazırlanmıştır. D100, B100, D50B50, B90DEE10, B80DEE20, D45B45DEE10 ve D40B40DEE20 (%40 dizel, %40 biyodizel ve %20 dietil eter) içerdikleri yakıt oranlarına göre isimlendirilmiştir. Deneyler dört zamanlı, üç silindirli bir dizel motorunda sabit devirde ve değişken (boşta-3kw-5kw-7kw) yük şartlarında yapılmıştır. Yapılan deneysel çalışma sonucunda bu yakıtların kullanımından emisyon ve performans paremetlerindeki değişimler ortaya konulmuştur. Deneysel sonuçlara göre; dizel yakıtına oranla (analizler için referans yakıtı dizel yakıttır) tüm yüklerde özgül yakıt tüketimi%5,4 ile %29,4 oranları arasında artmıştır, ısıl verimi en yüksek yakıt hint yağı biyodizeli olmuştur, %0,3 ve %1,7 arasında değişen bir iyileşme gerçekleşmiştir. Egzoz gazı sıcaklığında düşüşler gerçekleşmiştir, kütlesel yakıt tüketimi %5,4 ile %29,3oranları arasında artmıştır. CO emisyonları yüksek çıkmıştır, CO2 emisyonları birbirine yakın değerler vermiştir. HC emisyonları artmıştır, yük arttıkça yüksek olan duman emisyonları azalmıştır. Yük arttıkça NOxemisyon değerleri artmıştır.Öğe Bir dizel motorlu jeneratörde kısmi LPG kullanımının motor performansı, yanma ve egzoz emisyonlarına etkilerinin deneysel olarak araştırılması(Batman Üniversitesi, 2017) Aydın, Ahmet; Aydın, HüseyinDünyadaki enerji ihtiyacının büyük bir bölümü petrolden sağlanmaktadır. Ayrıca petrolün dikkate değer bir kısmının da motorlu araçlarda yakıt olarak kullanılması alternatif enerji kaynağı arayışlarını artırmıştır. Çevre kirliliğinin büyük sebeplerinden biri motorlu araçların yaydıkları emisyonlardır. Emisyon standart değerlerinin giderek daha düşük değerlere çekilmesi daha düşük emisyonlu motor yakıtlarını kullanmaya zorlamaktadır. LPG'nin kolayca bulunması, güvenli depolanabilmesi, emisyon değerlerinin birçok yakıta göre düşük olması sebebiyle özellikle otomotiv sektöründe ilgi uyandırmaya başlamıştır. Bu çalışmada bir dizel motorlu jeneratörde ikincil yakıt olarak, manifolda püskürtülen kısmi LPG'nin oranının motor performansı, yanma ve egzoz emisyonlarına etkisi incelenmiştir. Deneyler dört silindirli, dört zamanlı, su soğutmalı dizel motorlu bir jeneratörde yapılmıştır. Yapılan deneylerden elde edilen sonuçlara göre; genel olarak LPG oranının artması ile beraber vuruntu meyilli, silindir basıncı ve egzoz gaz sıcaklığında bir artış olduğu görülmüştür. Ayrıca özgül yakıt tüketimi ve kütlesel yakıt tüketiminin de arttığı söylenebilir. Emisyon açısından test sonuçları incelendiğinde; LPG katkısıyla genel olarak CO ve HC emisyon yoğunluklarında bir artış görülmüştür. CO2 emisyonları %40 oranına kadarki LPG katkısında yoğunluğunda düzenli bir azalış gözlemlenirken, bu oranın üzerindeki LPG katkısında hızlı bir düşüş göstermiştir. Öte yandan genel olarak LPG oranının artması O2 emisyon yoğunluğunu önemli bir ölçüde azaltmıştır. Genel olarak belli oranlara kadar LPG kullanımı ile yanma, performans ve emisyon değerleri dizel yakıtına benzer çıktığından bu oranlarda LPG'nin dizel motorlarında ikincil yakıt olarak kullanımının mümkün olduğu görülmüştür.Öğe Bir dizel motorlu jeneratörün egzoz emisyonları üzerinde farklı dizel yakıtların etkisi(Batman Üniversitesi, 2017) Seven, İsmail; Altun, ŞehmusBu çalışmada biyoetanol, n-butanol ve biyodizel gibi alternatif yakıtların dizel motorlu bir jeneratör setinin performans ve egzoz emisyonları üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Biyoetanol, n-butanol ve biyodizel sırasıyla petrol türevi dizel yakıtına hacimsel olarak %10, %16 ve %30 oranlarında katılarak benzer oksijen içeriğine sahip alternatif dizel yakıt karışımları elde edilmiştir. Bu karışım yakıtları ve petrol türevi dizel yakıtı 4-zamanlı ve 4-silindirli doğal emişli dizel motorlu jeneratör setinde sabit devir (1500 dev/dak) ve farklı yük şartlarında test edilmiştir. Testlerde ayrıca her bir yakıt ve işletme şartı için silindir gaz basıncı ölçümü yapılmış ve bu değerler kullanılarak net ile toplam ısı salınımı hesaplanmıştır. Deneysel sonuçlar biyodizel katkılı yakıt karışımı kullanımında özgül yakıt tüketiminde yaklaşık %10 oranında bir artış olduğunu, efektif verimin ise önemli bir şekilde değişmediğini göstermiştir. Bununla beraber alkol katkılı karışım yakıtları kullanımında özgül yakıt tüketimi petrol dizeli kullanımına göre %8-10 arasında daha düşük olurken; efektif verim ise yaklaşık %5 oranında artmıştır. Alternatif yakıtların kullanımında ortalama NOx emisyonları dizel kullanımına göre azalmış ve alkol katkılı yakıtların kullanımında bu azalma daha fazla olmuştur. Yanmamış HC emisyonlarında ise tersi bir durum gözlemlenmiştir. Biyodizel karışımı kullanımı ile %20 oranında daha düşük olurken; alkol katkılı yakıtların kullanımı ile yaklaşık %15 oranında artmıştır. Duman emisyonları düşük ve orta yük kademelerinde alternatif yakıtlar ile ölçülmeyecek derecede düşük çıkmıştır. Maksimum silindir gaz basıncı değerleri alternatif yakıtların kullanımında petrol dizeline göre daha yüksek ölçülmüştür. Bununla beraber alkol katkılı yakıtların kullanımı ile yanma dizele göre daha geç başlarken biyodizel karışımı kullanımı ile yanmanın başlaması daha erken olmuştur.Öğe Bor tozu ilavesinin SHS yöntemi ile üretilen NiAl ve Ni3Al alaşımlarına etkilerinin araştırılması(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2017-12-27) Batı, Serkan; İşcan, BahattinNikel aluminyum intermetalik bileşikleri son yıllarda geleneksel malzemelerin yerine birçok sektörde kullanılmaya başlanmış malzemeler olup, farklı çalışma koşullarına uygunlukları nedeniyle teknolojik anlamda cazip hale gelmişlerdir. Kendiliğinden ilerleyen yüksek sıcaklık sentezi (SHS) yöntemi ileri bir malzeme üretim tekniği olup her geçen gün hızla gelişmekte ve yayılmaktadır. En büyük avantajı sentezleme için devamlı bir enerji tüketimi gerekmemesi, dolayısıyla maliyetinin düşük olmasıdır. Yapılan tez çalışmasında amaç Ni3Al ve NiAl intermetalik bileşiklerinin SHS yöntemiyle sentezlenmesi ve belirli oranlarda mikronize bor tozu ilavesinin etkilerinin incelenmesi olmuştur. Yapılan incelemeler neticesinde bor tozu ilavesinin artmasıyla gözenekliliğin azaldığı ve malzemelerin mukavemetini öncelikle yükseldiği daha sonrasında düşürdüğü belirlenmiştir. Ayrıca tane boyutunu küçülttüğü ve mikrosertliği artırdığı belirlenmiştir.