Fen - Edebiyat Fakültesi, Sosyoloji Bölümü, Makale Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Dağıstan-Derbent şehri ve Terekeme köylerinin tarihi ve sosyal yapısı üzerine bir değerlendirme(Journal of Turkish Studies, 2014-01) Şutanrıkulu, GülreyhanDerbent, Rusya Federasyonuna bağlı olan Dağıstan Özerk Cumhuriyetinin tarihi ve önemli ikinci şehridir. Aynı zamanda önemli Türk nüfusunu barındıran Derbent şehri Avrasya ile Ortadoğu arasındaki tek geçit noktası olduğu için birçok millet tarafından yurt edinilmiştir. Kafkasya’nın önemli geçit yollarından biri olması nedeni ile de kanlı savaşlara, ihtilaflara, düşüş ve yükselişlere sahne olmuştur. Asırlar boyu Derbent Güney Dağıstan’ın tek şehri olmuş ve doğu Kafkasya’nın bu bölgesinin hayatında özel bir rol oynamıştır. Erken ortaçağda bu şehir Hazar denizi üzerinde önemli bir liman ve bin yıldan fazla Güney-doğu Avrupa yolu üzerinde en büyük transit ticaret merkezi olmuştu. Bunun dışında, Arap fethinden bu yana uzun süre Derbent, Güney Dağıstan’ın (belki de genel olarak) dini (Müslüman) merkezi oldu. Ayrıca Derbent, her zaman güney Dağıstan’ın büyük zanaat merkezi olarak kalmaya devam etmiştir. Dağıstan tarihi birçok yazar tarafından incelenmiş anacak Türk dünyasına yeterince tanıtılmamıştır Bu çalışmada, ilk çağ, Roma, Sasani ve İslam dönemi Derbent tarihi tanıtılmaktadır. Öte yandan Dağıstan’da yaşayan ve bölgenin en önemli yerli halklarından olan Terekeme Türklerinin tarihinin kısa özeti de verilmektedir. Antik çağdaki coğrafyacısılar ve yazarlar tarafından ele alınmasına rağmen, Terekemelerin yaşadığı bu bölgenin ve özellikle de Terekeme köylerinin tarihi Türk Dünyasında pek tanıtılmamıştır. Bu çalışmanın amacı Derbent ve Terekeme köylerinin tarihini Türk Dünyasına tanıtmaktır.Öğe Dağıstan kısa tarihi(Yeni Türkiye, 2015) Şutanrıkulu, GülreyhanÖğe Toplumsal bir kurum olarak din(Route Educational and Social Science Journal, 2018-02) Şutanrıkulu, GülreyhanGünümüz dünyasında birçok din ve dini inanç vardır. İnsanlık tarihi boyunca din, her zaman sosyal hayatın en önemli bileşeni olmuştur. Hızlı değişen dünyada insanlar bir destek noktası ararken bunu manevi bir güçte buluyor ve buda dini faktörün büyümesine yol açıyor. Dinin içinde davranış, sosyal normlar, değerler, roller, inanç, ritüeller, örf ve adetlerin yer alması dinin en önemli toplumsal kurum olduğunu göstermektedir. Din kavramının birçok tanımı vardır. Sosyal bilimlerde bu kavramın tanımında iki ana yaklaşım bulunmaktadır: anlamlı ve işlevsel. Anlamlı yaklaşım dinin özüne odaklanır. Bu yaklaşıma göre din sosyal grubun dâhil olduğu toplu bir aktivitedir. Böylece, din başta toplumu güçlendiren sosyal olgu olarak görülmelidir. Fonksiyonel yaklaşım ise dini davranışın karakteristik özelliklerini araştırmaktadır. Bu yaklaşıma göre insan yaşamının temel sorunları ve inançları bir din tarafından belirlenebilir. Bu iki yaklaşıma göre din – toplumun değişim ve gelişim süreçlerini etkileyen kültürel sosyal ve kişisel sistemleri birleştiren bir fenomendir.Öğe Dağıstan Derbent Bölgesi Terekeme Türklerinin geleneksel kültüründeki cinsiyet kalıp yargıları(Turkish Studies Social Sciences, 2021-02) Şutanrıkulu, GülreyhanBu makalede Dağıstan Derbent bölgesinde ikamet eden Terekeme Türklerinin geleneksel kültüründeki cinsiyet kalıp yargılarını ele alınmaktadır. Dağıstan çok uluslu bir ülkedir. Bu uluslar birbirinden sadece dil olarak değil, kültürel, etnopsikolojik ve her birine özgü özellikleri ve özgünlüğü açısından da farklıdırlar. Dolayısıyla her ulus kendi kültürel değerlerini bildiği gibi diğer ulusların da kültürünü bilmekte ve buna saygı duymaktadır. Geleneksel kültürlerin hayatta kalmasını ve sürdürülebilir olmasını sağlayan unsurların en başında o kültürde saklı olan kültürel değerler gelmektedir. Geleneksel kültürü tanımlarken cinsiyet boyutunu ele almadan tanımı eksik yapılmış olur. Cinsiyet kavramı insanın zihnine yaşadığı toplum tarafından çocukluk yıllarında yerleştirilmektedir. Cinsiyet kalıpları davranışsal ve ahlaki olarak hem sosyo-kültürel bağlamda hem de günlük hayatta mevcut olduğundan erkek ve kadın arasındaki farklılıklar her toplumda her zaman önemli bir yer tutmuştur. Terekeme Türklerinin geleneksel kültüründeki ahlaki değerleri, gelenekleri ve toplumsal cinsiyet tutumlarını, düzgün cinsiyet kimliğinin oluşmasında en önemli rol ailenindir. Genel olarak geleneksel kültürlerde kadın ve erkek rolleri açısından neredeyse bütün toplumlarda ister az isterse çok gelişmiş olsun erkekler kadınlara göre daha baskın bir konuma sahiptirler. Geleneksel yaşam alanlarından uzaklaşmasına rağmen kadın ve erkek arasındaki ayırım devam ederek etnik kimliğin desteklenmesini sürdürmektedir. Terekeme Türklerinin geleneksel kültürünün bu açıdan ele alınmasının bilim dünyasına bir katkıda bulunacağı düşüncesindeyiz.Öğe Dijital sosyal teoriye giriş: yapı, fail ve eylem etkileşiminde değişim(Adıyaman Üniversitesi, 2020-12-31) Nerse, SerdarBu makale, dijital sosyal teoride aktör, yapı ve eylem tartışmasını özetlemektedir. Sosyolojik teorilerde yapısal belirleyiciler sürekli değişmektedir. Sosyal teori tartışmalarındaki makro ve mikro yönelimli aktör, yapı ve eylem arasındaki eylemsel ilişkideki değişimlerin benzeri dijital düzlemde de gerçekleşmektedir. Çalışmada da dijital medya araçları, internet, bilgi iletişim teknolojileri sayesinde çevrimiçi alana kayan bu ilişki tartışılmaktadır. Çalışmada, ağ teorisindeki aktör-eylemyapı ilişkisi bireysel aktör, organizasyonel yapı, kolektif formasyonlar ve dijital sunum/ağ içerikleri kombinasyonlarıyla verilmiştir. Bu eylemselliklerin etkileşim biçimleri yeni bir teorik perspektifle değerlendirilmiştir. Dijital toplumsal yapıda aktör eylemlerinin medya üretimi, çıktı, sunum ile tüketim biçimlerini de kapsayan şekilde değiştiğinden, teknolojik gelişimin bir sonucu olarak dijital ortamda aktörlerin yapıyla eylemsel ilişkisinin tanımlanması ve birey veya insan olmayanların eylemsel ilişkisinin vurgulanması amaçlanmaktadır. Bu değişim ekolojik ağlarla bütünleşme, birleşme/köprüleme, çerçevelenme, kümelenme/ yoğunlaşma ve sosyal bulaşma/yayılma şeklinde gerçekleşmektedir.Öğe Dijital medya aktivizmi: yeni sınıfsal ilişkilerin imkan ve sınırları(Kafkas Üniversitesi, 2020-12) Nerse, SerdarDijital kullanımların zamanla sınıfsal özellik ve farklılıkları düzleştirdiği iddia edilmektedir. Bu iddiadan hareketle, çalışmada dijital aktivizmin yeni sınıfsal ayrımlar üzerindeki etkilerinin araştırılması amaçlanmaktadır. Dijital araç ve platformların kullanım sürecinde ortaya çıkan hiyerarşik konumlanma, tabakalaşma biçimleri ve sınıfsal yapıya dair bir analiz gerçekleştirilmiştir. Geleneksel ve dijital bileşenlerin hiyerarşik konumlanma ve sınıfsal yapıdaki görünümlerinin karşılaştırılması örnek bir eylemle değerlendirilmiştir. Çalışmada, “İşgal Hareketi”ndeki tabakalaşma ve sınıfsal biçimlenmesi, Twitter’daki ifadelerle (hashtagler) ortaya çıkarılmıştır. İfadelerde gömülü mesaj ve diğer karakteristik özellikler içerik analiziyle kategorileştirilmiştir. Söz konusu ifadelerle ilgili tüm içerikler tweetreach, twitonomy ve hashtags.org sonuçlarıyla analiz edilmiştir. Politik istikrarsızlık, formel/informel ilişkilerde meşruiyet paradoksu, siyasi tutumlar ve ideolojik görünümlerle dijital kolektif eylemlerin geleneksel bileşenlerin üstüne oturduğu ve hiyerarşik konumlanmayla sınıfsal bir yapının ortaya çıktığı sonucuna varılmıştırÖğe Kırsal alandaki engellilerin sorunları ve etkileşim farklılıkları(e-Şarkiyat İlmi Araştırmaları Dergisi, 2020-08-31) Nerse, SerdarEngellilik kavramsal açıdan sosyal bilim ve diğer bilim alanlarında çokça çalışılan bir konu olsa da “kırsal alandaki engelliler”in sorunları yeterince çalışılmamıştır. Dolayısıyla kırsal alanda engellilerin durumunu ortaya çıkaracak çalışmalara ihtiyaç bulunmaktadır. Bu araştırmanın amacı sosyoloji alanyazınında tartışılmayan kırsaldaki engellilerin sorun ve durumlarını farklı bileşenlerle tartışmaktır. Araştırma Türkiye’nin sosyoekonomik bakımdan en dezavantajlı illerinden Mardin, Batman ve Şırnak’ın köylerinde yürütülmüştür. Mardin, Batman, Şırnak illeri ile bu illere bağlı köylerde yaşayan iki engelli grubuyla çalışılmıştır. Araştırma kırsal alanda ikamet eden, hastane veya rehabilitasyon merkezlerinde yatılı kalmayan iki farklı grupla yapılmıştır. Araştırmada nicel araştırma yöntemi kullanılmış olup, iki gruba ayrılan toplam 192 kişiye anket uygulanmıştır. Katılımcılar amaçsal ve küme örneklemeyle belirlenmiştir. Kırsal alandaki engellilerin i) eğitim, ii) istihdam, iii) evlilik durumları, iv) duygusal problem, v) sosyal düzenlemeler ve aile algısı ile vi) toplumsal aktivitelere katılım durumlarına ilişkin sorular sorulmuştur. Bu değişkenler bağlamında katılımcıların engellilik durumları ve toplumsal yaşama katılımları arasındaki ilişkiye bakılmıştır. Araştırma neticesinde kırsal alanda yaşayan engellilerin sosyal durumları, ekonomileri ve diğer ilişkilerinde olumsuzluklar olduğu tespit edilmiştir.Öğe Kırsal alandaki yaşlıların ölüm yeri ve ölüm deneyimi arasındaki ilişki(Sosyal ve Kültürel Araştırmalar Dergisi (SKAD), 2020-12-31) Nerse, SerdarÇalışmada, çoğunlukla sağlık, din, hukuk gibi alanlarda yer bulan ölüm konusu, sosyolojik bir perspektife değerlendirilmiştir. Bu bağlamda, yaşlıların ölüm deneyimleri (iyi ve mutlu ölüm) esas alınarak ölüm yeriyle ilişkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Ölüm yeriyle iyi / mutlu ölüm arasındaki ilişkiyi tespit etmek için 65 yaş ve üstü bireyler demografk, sosyo-ekonomik, sağlık özelliklerine göre tespit edilmiştir. Çalışmada ölüm olayı esas alındığından, amacımıza uygun çok aşamalı bir örneklemle belirlenen toplam 102 katılımcının yakını veya bakıcısına anket uygulanmıştır. Katılımcıların belirlenmesinde temel özelliklerin yanı sıra ) farklı kırsal kesimlerden hastalık tipine sahip olanlar ile ii) eğitimli ve yüksek gelirli yaşlılar karşılaştırılmıştır. Yaşlıların yakını ve bakıcılarının verdikleri cevaplara göre ölüme ilişkin fziksel ve psikolojik durum gözlemlenmiştir. Çalışma sonucunda yaşlı bireylerin temel özellikleri ile sınıfsal konumlarına bağlı olarak, ölüm yeri ve ölüm modelleri arasında bir farklılaşma olduğu sonucuna ulaşılmıştır.Öğe Dijital eğitimde eşitsizlikler : Kırsal-kentsel ayrımlar ve sosyoekonomik farklılaşmalar(İnsan ve Toplum / The Journal of Humanity and Society, 2020-12) Nerse, SerdarGelir ve ekonomi temelli eşitsizliklerin yanı sıra toplumu doğrudan etkileyen “sosyal eşitsizlikler” de yeterince anlaşılamamıştır. Bu nedenle farklı bileşenlerle eşitsizlikler en iyi ihtimalle ölçülmekte ve incelenmektedir. Sosyal eşitsizlik; yeni durum, olay ve sorunların gelişmesi nedeniyle göreceli olarak bir dizi yeni boyut, beklenti ve sonuç ortaya çıkarmaktadır. Küresel ve ulusal ölçekte yaşanan yeni gelişme, genişleme ve daralmalar, eğitimde eşitsizliğin tekrar tartışılması gerektiğini ortaya çıkarmıştır. Bu çalışmada da kırsal-kentsel ayrımlar ile sosyoekonomik farklılaşmalar temelinde Covid-19 salgını sürecinde dijital eğitimde ortaya çıkan eşitsizlikler incelenmiştir. Bu iki ayrıma bağlı olarak salgın sürecinde evde uzaktan eğitime katılmaya çalışan üniversite öğrencilerinin dijital medya, internet, bilgi ve iletişim teknolojilerine (DİB) erişim ve kullanımlarındaki eşitsizliklerin ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Yaş, cinsiyet, ikamet yeri, okuduğu sınıf ve sosyoekonomik statüsüne göre 3 ayrı üniversiteden seçilen toplam 16 öğrenci araştırmaya dâhil edilmiştir. Nitel yöntemin uygulandığı araştırmada, veriler, derinlemesine görüşmelerle elde edilmiştir. Görüşme verileri, Maxqda nitel veri analiz programıyla kategorileştirilmiş ve temalara dönüştürülmüştür. Açık, eksenel ve seçici kodlama neticesinde birleştirilen kategori ve temalar görselleştirilmiştir. Katılımcıların bireysel ve aile özellikleri, okulların çevresi ve mali kaynak durumları, kalkınma, özgürleşme, kültürlenme faktörleri etkileşimli şekilde eşitsizliği ortaya çıkarıcı etkiye sahip olduğu gibi dijital eğitim eşitsizliğinde kırsal-kentsel ayrım ve sosyoekonomik farklılaşmaların belirgin olduğu görülmektedir.Öğe Sosyolojik düşüncede sosyal sermaye tartışmaları: Pierre Bourdieu ve James Samuel Coleman bağlamında karşılaştırmalı bir analiz(Sosyal ve Kültürel Araştırmalar Dergisi (SKAD), 2015-10) Türk, EmrullahSosyal sermaye kavramı, modernleşmeyle birlikte başlayan aşırı bireyselliğe karşı tepkiyi ifade etmek adına 20 yy. sonlarından bu yana adını akademik çalışmalarda sıkça duyuran bir kavramdır. Toplumsal alanda ilişki, bağlantı ve ağların birey ve toplum için önemini vurgulama noktasında sosyal sermaye kavramına atıfta bulunulmaktadır. Sosyal sermayenin varlığının bireysel başarı, mutluluk ve sağlık gibi noktalarda olumlu etkilerinin yanında toplumsal anlamda da güven, iyi yönetim, yardımlaşma ve sivil toplum katılımları sağlaması noktasında da önemi vurgulanmaktadır. Ayrıca sosyal sermayenin bir kısım akademik çevrelerce ekonomik kalkınmada gizli bir işleve sahip olduğu da ayrıca vurgulanmaktadır. Bu çalışmanın amacı, sosyolojik düşüncenin ve sosyolojik analizin enstrümanları arasında önemli bir yer tutan sosyal sermaye nosyonunun James Samuel Coleman ve Pierre Bourdieu’de büründüğü anlam kodlarını karşılaştırmalı bir düzlemde analiz etmektir. Başka bir ifadeyle, toplumsal eşitsizlikler ve elitlerin iktidarına katkısı yönüyle sosyal sermayenin Bourdieu’de kazandığı anlam çerçevesiyle; avantaj ve dezavantaj vurguları ile okullardaki akademik başarılar üzerindeki etkisini merkeze alan Coleman’cı çizgiyi mukayese etmektir.Öğe The comparative analysis of outgoings for R&D activities in Turkey for 2014(Elsevier, 2016-09) Türk, Emrullah; Elitok, Yavuz; Karhan, GökhanExpenses for R&D activities and the expenses which are done for these activities and its portion in GDP is the key to developed the economy of the country and the ability to make an innovation. Theoretically, including R&D studies into economic growth was done by the studies of Romer and Lucas in between 1986-1988. Remaining competing conditions with globalizations and technology-intensity production have necessitated to give more importance to R&D activities. Technological innovations can increase the competitiveness of a company; it expands the share of the market. It has tried to be identified by examining the expenses of R&D in public, mercantile establishments and universities in Turkey for the year 2014 that which expense isn’t enough and which expense should be doubled. As a result, it will be easier to develop new solutions.Öğe Postmodernite ve kültürel farklılıkların tanınması bağlamında çokkültürlülük tartışmaları(Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2016-02) Türk, EmrullahBir kavram olarak “çokkültürlülük” sosyal bilimlerin son yarım yüzyılda toplumsal alanlarda karşılaşılan farklılıkların tanınması, farklılıklara ilişkin sorunların çözümlenmesine yönelik tartışmalarda yoğun olarak kullanılan bir kavram oldu. Bu çalışmanın amacı, toplumsal yaşamda heterojen birliktelik olarak anlam kazanan çokkültürlülük yapı ve siyaset tartışmalarının başladığı düzlemi ortaya koymak ve çokkültürlülük üzerine ortaya konulan literatürü karşılaştırmalı olarak değerlendirmektir. Başka bir ifadeyle çokkültürlülük kavramını sosyal ve siyasal gelişmelerle beraber kavramın dayandığı teorik temelleri ele almaktır. Ayrıca çokkültürlülük kavramı daha çok postmodernitenin doğuşu ve kavramsallaşmasıyla ilişkilendirildiğinden dolayı doğal olarak postmodernitenin çokkültürlülük kavramını nasıl içerdiğinin anlaşılması amaçlanmaktadırÖğe Kırsal kentsel ilişkilerde değişim: yeni tanımlamalar ve kavram okumaya yönelik bir analiz(Asos Journal Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, 2017-12) Türk, Emrullah; Nerse, SerdarKöy, kır ve kent tartışmaları ekseninde bugün dünyada yaşanan toplumsal değişimlere yönelik detaylı açıklamalara ihtiyaç duyulmaktadır. Köy ve kenti açıklayıcı mahiyetteki çalışmaların tamamı köyü ve kenti birbirinden ayırıcı tanımlamalar üzerine inşa edilmiştir. Bir tarafta kırsal alanın ne olduğu ve diğer tarafta onu kentten ayıran özellikler sıralanmaktadır. Yerleşim birimleri olarak köy ve kentin birbirinden farklılıklar gösterdiği söylenmekte, kırsal alanın ise her iki birimi çevrelediği gerçeği çoğunlukla ihmal edilerek ya kent sınırına ya da köyün sınırına dahil edilmektedir. Dolayısıyla son dönemlerdeki gelişmelere de dikkat edildiğinde küresel ölçekte köy ve kentin etkileşim yönünden benzerlikler gösterdiği ortadadır. Bu çalışmada da dünyada yaygın şekliyle bilinen kırsal alan ve Türkiye’de de yerleşim birimi merkezi olarak köy ve kentin bütünleşme linkleri ve etkileşimlerinin ne olduğu temellendirilmekte ve gri set olarak tanımladığımız köy ya da kente yakınlaşmış bölgelere, periferileşmeye yönelik yapılacak kavramsallaştırma ve tanımlamalar için açıklamalar geliştirilmiştir.Öğe Sosyal bilimlerde alternatif söylemler(Sosyoloji Divanı, 2017-06) Türk, EmrullahAvrupamerkezcilik sorunu sosyal bilimlerde halen en önemli tartışma alanlarından biridir. Bu sorun sosyal bilimlerin ve bilhassa sosyolojinin bir bilimsel disiplin olarak ortaya çıkışı bağlamında belirleyici olmuştur. Sosyal bilimlerin Avrupamerkezci bir kuruluş süreciyle ortaya çıktığı ve daha sonrasında da bu eksende bir gelişme gösterdiği gerçeği günümüzde sosyal bilimlerin doğasını belirleyen en başat etkenlerden birisi olmaya devam etmektedir. Bu yüzden bilgi sosyolojisi alanında sosyal bilimlerin bu Avrupamerkezci doğasını bir mesele olarak ele alıp inceleyen çalışmalar günümüzde sosyal bilimlerin yeniden yapılandırılmasında özel bir yere sahip olacaktır.Öğe Batman yerel basınında göçmenlerin temsili üzerine bir analiz(İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi, 2019-12-31) Türk, EmrullahTürkiye, son yıllarda sayıları hızla artan ve farklı ülkelerden gelen göçmenlere ev sahipliği yapmaktadır. Bu süreç beraberinde göçmenlerle ev sahibi konumunda olan halkın etkileşimini doğurmaktadır. İşte bu etkileşimin nicelik ve niteliği, uyum ya da çatışma sürecini belirlemektedir. Türkiye’ye yönelen bu göçmenlerin herhangi bir çatışma zemini oluşmadan uyum süreçlerine katkı sunmak amacıyla, kamu kurumları ile sivil toplum örgütleri çeşitli faaliyetler yürütmektedir. Ayrıca ulusal ya da yerel basın kuruluşları da yaptıkları haberlerle bu sürecin olumlu ya da olumsuz yönde şekillenmesinde rol oynamaktadır. Bu çalışmanın amacı, Batman yerel basınında göçmenlerle alakalı haberlerin ele alınış biçimlerini değerlendirmektir. Çalışma, nitel araştırma kapsamında, 2012-2018 döneminde Batman’daki yerel gazetelerde göçmenlerle alakalı yüzlerce haber arasından araştırma bağlamından kopuk ve tekrara düşen haberler elendikten sonra toplamda 67 adet haberin söylem analizine dayanmaktadır. Çalışma bulgularına göre, Batman yerel basınında göçmenlere dair haberlerin ele alınış biçimlerinde yoğun benzerlikler bulunmakta ve temsiller büyük oranda olumlu bir şekilde sunulmaktadır. Göçmenlere ilişkin haberlerin genellikle “sıkıntı”, “sorun” ve “mağduriyet” başlıkları etrafında şekillendiği görülmektedir. Son olarak, yerel basının bu yaklaşımın, göçmenlerin uyum sürecine katkı sağladığı söylenebilirÖğe Türk basınında Suriyeli göçmenlere ilişkin haberlere yapılan yorumların incelenmesi(Afyon Kocatepe Üniversitesi, 2019-03-20) Türk, EmrullahTarih boyunca yaşanan kitlesel göçler yöneldiği toplumun ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel yapısını derinden etkilemiştir. Tarihin değişik dönemlerinde birçok kitlesel göçe ev sahipliği yapmış olan Türkiye, 2011’den bu yana Suriye’de iç karışıklıklar sonucu başlayan kitlesel göçlerle karşı karşıya kalmıştır. Göç idaresinin Ağustos 2018 verilerine göre, 2011 Nisan ayından bu yana Türkiye’de geçici koruma altında bulunan Suriyeli göçmen sayısı 3 milyon 500 bin’i aşmıştır. Bu makalede, Türkiye’de Suriyeli göçmenlere bakış açısının hangi yönde ilerlediği sorgulanmaktadır. Göçmenlere yönelik inşa edilen tutumların somut olarak yansıma biçimlerine dair internet ortamında rastlanan örnekler üzerinden Suriyelilerin, Türkiye’de ötekileştirilip/ötekileştirilmediğine ya da ne düzeyde ötekileştirildiğine dair sonuçlara ulaşılmaya çalışılmaktadır. Bu kapsamda internet temelli haberlere yapılan yorumlar üzerinden elde edilen veriler betimsel olarak analiz edilmiştir. Türkiye’deki ana akım gazete haberlerinde “Suriyeliler” anahtar kelimesiyle irdelenen haberlere okuyucuların yapmış olduğu yorumlardan anlaşıldığı üzere, göçmenlere tanınan ekonomik, sosyal hakların yanında münferit bazı olaylar yerli halkın Suriyeli göçmenlere bakış açısını derinden etkilemekte, göçmenlerin toplumsal konumunun “ötekilik” tecrübesi üzerinden şekillendiği ve bu anlayışın “misafirlik” söylemini etkisizleştirdiği sonucuna ulaşılmaktadır. Ancak bunun yanı sıra bu tür bir bakış açısının, başlangıçtan bu yana “açık kapı” politikasıyla Suriyelilere kucak açan hükümetlerin ve yerel halkın genel duruşunu da yansıtmaktan uzak olduğu sonucuna varılmaktadır.Öğe Batman’da sokakta çalış(tırıl)an çocuklar ve karşı karşıya oldukları riskler(OPUS Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi, 2019-09-30) Türk, EmrullahGöç, yoksulluk ve kentleşmenin sonuçlarından biri olan sokakta çalış(tırıl)an çocuklar olgusu, Türkiye’de başta büyükşehirler olmak üzere birçok kentin karşı karşıya olduğu sorunlardandır.Bu çalışma, Batman’da sayıları hızla artan sokakta çalış(tırıl)an çocukların demografik ve sosyo-ekonomik durumlarını ortaya koymayı, çalış(tırıl)ma nedenlerini ve sokakta doğabilecek muhtemel riskleri öngörerek çözüm önerileri sunmayı amaçlamaktadır. Öte yandan bu çalışma, çocukların sokakta çalış(tırıl)ma nedenlerinden biri olan kentsel yoksulluğa dikkat çekmektedir. Araştırmaya, Batman kent merkezinde ikamet eden ve amaçlı örneklem tekniği ile belirlenen 129 çocuk katılmıştır. SPSS aracılığıyla elde edilen veriler ışığında değerlendirmeler yapılmıştır. Araştırma bulgularına göre, yoksul ailelere mensup olan çocukların büyük bir bölümü hem eğitim hayatlarına devam etmekte hem de sokakta çalış(tırıl)maktadır. Bu çocukların ebeveynlerinin eğitim düzeyi ise düşüktür. Genelde düzensiz bir gelir elde eden bu çocuklar, sokakta her an tehlike ve/veya risklerle karşı karşıyadır. Öte yandan bu çalışma, günden güne sayıları artmakta olan sokakta çalış(tırıl)an çocukların ileriki yıllarda sokak çocuklarına dönüşme riskine dikkat çekerek öneriler sunmaktadır.Öğe Batman’da mekânsal ve toplumsal ayrışmanın yansıması olarak güvenlikli siteler(Akademik Araştırmalar ve Çalışmalar Dergisi, 2020-05-29) Türk, EmrullahTürkiye’de güvenlikli sitelerin ortaya çıkışı ve yayılışında 1980 sonrasında benimsenen neo-liberal politikaların etkisi büyüktür. Başlangıçta İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyükşehirlerde örneklerine rastlanan güvenlikli siteler, zamanla Anadolu’nun tüm kentlerinde farklı niteliklerde inşa edilmeye başlamıştır. Güvenlikli siteler açısından Batman kentleşme süreci özgün bir yere sahiptir; çünkü Batman’ın kentleşme süreci güvenlikli bir site etrafındaki yerleşimlere dayanmaktadır. 1955 yılında kurulan petrol rafinerisi ve rafineri işçilerinin barınması için yapılan konutlardan oluşan Site yerleşkesinin korunması için örülen duvarlar, güvenlik önlemleri ve sosyal donatılar, o dönemlerde Türkiye’nin ilk güvenlikli site örneklerinden birini oluşturmuştur. Bu aynı zamanda Batman kentleşme sürecini başlatmıştır. Batman’da bu yerleşke dışında güvenlikli site örneklerine aradan geçen yarım asır boyunca çok az rastlanmıştır. 2000’li yılların başından itibaren inşaat firmalarının güvenlik ve ayrıcalıklı yaşam vaadi ile inşa ettiği sitelerde (yükselen duvarlar, güvenlik teknolojileri ve gözetleme mekanizmaları, özel güvenlik personelleri) yeni mekânsal örgütlenme biçimi, sakinlerine farklı yaşam olanakları sunmakta, eş zamanlı olarak yarattığı sınırlarla kentin diğer sakinlerinden de bu kesimi ayrıştırmaktadır. Araştırma, Batman’da iki farklı güvenlikli sitede oturan 24 kişiyle yapılan derinlemesine görüşmelerden derlenen verilere dayanmaktadır. Araştırma sonuçlarına göre, güvenlikli site seçiminde “güvenlik” kaygısı ve “ayrıcalıklı” bir yaşam isteği belirleyici olmaktadır. Ayrıca kentsel mekândaki yeni düzen, toplumsal sınıflar arasındaki fiziksel sınırlarla birlikte toplumsal sınırları da keskinleştirmektedir.Öğe Suriyeli göçmenlerin Türk vatandaşlığı hakkındaki görüş ve beklentileri(Selçuk Üniversitesi, 2020-04) Türk, EmrullahSuriye’de yıllardır süren savaş, son yılların en büyük insani krizlerinden birine dönüşmüş vaziyettedir. Savaştan dolayı zorunlu kitlesel göçe maruz kalan Suriyelilerin büyük çoğunluğu Türkiye’ye yönelmektedir. Türkiye, coğrafi konumu itibariyle düzensiz göç hareketlerinde bir çekim merkezi haline dönüşebilme riskinden dolayı 1951 tarihli Cenevre sözleşmesi’ne 1961 yılında coğrafi sınırlama şerhi koyarak taraf olmuştur. 1967 yılındaki değişikliğe rağmen coğrafi sınırlama şerhini günümüze kadar muhafaza etmiştir. Bu sebeple topraklarına yönelen 3,7 milyon Suriyeliyi geçici koruma statüsü’nde misafir olarak değerlendirmektedir. Bu süreçte hükmetler, sayıları hızla artan Suriyeli göçmenlerin uyum sürecini hızlandırmak için farklı alanlarda kamu politikalarını hayata geçirmektedir. Eğitim, sağlık ve istihdam gibi alanlardaki düzenlemelerin yanı sıra Türk vatandaşlığına geçirilmeyle ilgili tartışmalar son dönemde uygulanan göç politikasının sonuçlarındandır. Suriyelilerin “misafir” ya da “geçici” olma hallerinin “kalıcılığa” dönüşme aşamasını temsil eden vatandaşlık verme/kazanma konusu son zamanlardaki en önemli tartışmalardandır. Suriyeli göçmenlere dair vatandaşlık tartışmaları zaman zaman alevlenmektedir. Geçici Koruma Yönetmeliğinin 25. maddesi, Suriyeli göçmenlerin Türkiye’de aldıkları ikamet izin süreleri 5 yılı geçmiş olsa da Türk vatandaşlığına başvuru için bir dayanak oluşturmayacağını göstermektedir. Bu konuyla alakalı olarak yapılan araştırmalar, Türk vatandaşlarının Suriyeli göçmenlere vatandaşlık verilmesine sıcak bakmamaktadır. Bu bağlamda, tartışmanın bir diğer tarafı olan Suriyeli göçmenlerin vatandaşlık kazanma konusunda ne düşündüklerinin açığa çıkarılması da önem arz etmektedir. Bu çalışma, Suriye’de yaşanan çatışmaların artmasıyla birlikte Batman kent merkezine göç etmek zorunda kalan 20 Suriyeli göçmen ile nitel araştırma kapsamında yapılan derinlemesine mülakatlardan elde edilen verilere dayanmaktadır. Çalışmada, Suriyeli göçmenlerin vatandaşlık kazanma taleplerinin olup olmadığı gerekçeleriyle birlikte incelenmiştir. Ayrıca Suriyelilerin misafirlik ve gelecek beklentilerine dair görüşlerine de yer verilmiştir. Suriye’den kitlesel akının başladığı ilk yıllarda öncelikli beklentiler temel ihtiyaçlarının karşılanması yönündeyken, son yıllarda bu beklentiler çalışma hakkı, seyahat hakkı, mülkiyet hakkı gibi hususlarda ön plana çıkmaktadır. Araştırma bulguları, Suriyeli göçmenlerin çoğunun “misafir” olarak görülüyor olmaktan rahatsızlık duymadıkları ancak geleceğe dair belirsizliği ortadan kaldırmak için Türk vatandaşlığı kazanmayı istediklerini göstermektedir.Öğe Kim daha iyi empati kuruyor - Empati üzerine mikro bir sosyolojik araştırma(Batman Üniversitesi, 2016) Arslan, YusufAcaba sağlıklı insanlardan kendilerini görme engelli birinin yerine koymaları istenseydi bunu başarmak ne ölçüde olanaklı olurdu? Cinsiyetimiz, başarı durumumuz, gelir düzeyimiz, kitap okuma oranımız yada boşanmalar empati kurmamızı kolaylaştırıcı yada zorlaştırıcı olur muydu? Batman Üniversitesi sosyoloji bölümünde okuyan öğrencilerle yapılan araştırmada bu soruların cevapları aranmıştır. Sonuçlara göre, empati kurma düzeyimiz, genellikle psikolojik değil sosyolojik durumumuza göre değişebiliyor. Bir başka ifadeyle, empati kurma becerimiz sosyolojik nedenlerden etkilenmekte, çoğu kez onlara bağlı değişmektedir.