Fen Bilimleri Enstitüsü, Biyoloji Anabilim Dalı, Tez Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 20
  • Öğe
    Batman ilinde Avrasya Su Samurunun, (lutra lutra linnaeus, 1758), yayılışı üzerine araştırmalar
    (Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020-11-05) Yavuz, Bayram; Yürümez, Gökhan
    Bu çalışmada, Ekim 2018-Ağustos 2020 tarihleri arasında Batman ilinde yayılış gösteren yaban hayatı ve biyolojik çeşitlilik açısından önemli olan su samurları (Lutra lutra Linnaeus, 1758) üzerine araştırmalar yapılmıştır. Her mevsim Batman il sınırları içinde bulunan Dicle nehri ve kollarını oluşturan Batman, Sason, Han, Garzan ve Pisiyar çayları ile baraj ve göletlerde doğrudan ve dolaylı gözlem yöntemleri kullanılarak arazi çalışmaları yapılmıştır. Arazi çalışmalarında gözetleme, video kamera, dürbün ve fotoğraflama çalışmaları ile su samurlarının varlığı tespit edilmeye çalışılmıştır. Arazi çalışmaları sonucunda önceden belirlenen yirmi dört lokalitenin altısında su samurunun ayak izleri, dışkıları, yuva girişi, fotokapan görüntüsü ile elde edilmiştir.
  • Öğe
    Hasankeyf ilçesi (Batman) geometridae (lepidoptera) faunası üzerine araştırmalar
    (Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020-12-21) Aykal, Abdulaziz; Seven, Erdem
    Hasankeyf ilçesi Geometridae faunası üzerine yapılan bu çalışma, 2018-2020 yılları arasında 27 lokasyonda yürütülmüş ve 2870 örnek toplanmıştır. Geometridae familyası üyelerinin büyük çoğunluğu nokturnal (gece aktif) olduğundan örnek toplama çalışmaları daha çok gece yürütülmüştür. Örneklerin yakalanmasında atrap ve UV ışık tuzakları kullanılmıştır. Toplanan örnekler etiketlenerek teşhisleri yapılmıştır. Toplamda 5 altfamilya (Desmobathrinae, Geometrinae, Ennominae, Larentiinae, Sterrhinae) ve 40 cins içerisinde 67 tür tespit edilmiştir. Belirlenen türlerin 47’si Batman ili ve 1’i Türkiye faunası için yeni kayıttır. Her türe ait incelenen örneklerin yanı sıra dünyadaki ve Türkiye’deki dağılışları da sunulmuştur.
  • Öğe
    Bazı abiyotik stres uygulamalarının in vitro ortamda çoğaltılmış juvenil sakız ağacı (Pistacia lentiscus L.) eksplantlarında triterpenoit miktarları üzerine etkisinin belirlenmesi
    (Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2018-09-04) Sığınç Çetin, Yüsra; Ayaz Tilkat, Emine
    Bu çalışmanın amacı, sakız bitkisinin in vitro sürgün kültürlerine farklı stres (tuz, sıcaklık, ışık, UV-B) uygulamalarının bu bitkinin ekstraktlarında doğal olarak bulunan başta antikanser olmak üzere çok sayıda tıbbi etki gösterdiği bilinen bazı triterpenoit yapıdaki sekonder metabolitlerin miktarlarının arttırılması üzerine etkisinin araştırılmasıdır. Söz konusu stres uygulamalarına in vitro koşullarda maruz bırakılan Pistacia lentiscus L'un sürgün kültürlerinde bu metabobolitlerin iz miktarlardan gram seviyelerine kadar arttırılabilme yollarının araştırılması amaçlanmıştır. Bu bağlamda in vitro kültür uygulamalarında öncelikle yüzey sterilizasyonu yapılan sakız ağaçlarına ait tohumlar 1mg/l IBA destekli MS besi ortamında çimlendirilmiş, elde edilen jüvenil sürgünler 1 mg/l BAP, 0.5 mg/l GA3 ile destekli MS besi ortamında prolifere edilmiştir. In vitro çoğaltılan aksenik sürgünlerden yaklaşık 1 cm boyunda alınan eksplantlar düşük ve yüksek sıcaklık (4 ve 37 °C); aydınlık ve karanlık; farklı miktarlarda tuz (25, 50 ve 100 mg/l olmak üzere 3 farklı oranda) ve 5 gün boyunca 15, 30 ve 45 dk süreyle UV-B uygulamalarına maruz bırakılarak kültüre alınmıştır. Yapılan tüm denemelerde 30 gL-1 sukroz ile desteklenmiş 1mgL-1 BAP ve 0,5 mgL-1 GA3 içeren MS (Murashige Skoog,1962) bazal besi ortamı kullanılmıştır. Kültür başlangıcından itibaren 28 gün sonra gövde ile yaprak kısımları oda sıcaklığında kurutularak etanol ekstreleri hazırlanmış ve LC-MS/MS analizleri yapılmıştır. Elisitasyon uygulamalarının sürgün gelişimi ile triterpenoit içeriğinin değişimi üzerine olan etkisinin araştırıldığı çalışmada;15 dk UV-B uygulamasının juvenil yaprak ekstrelerinde kontrol grubunda bulunmayan Mastikadienolik asit miktarını 0,012 ppm seviyesine yükselttiği tespit edilmiştir. Yine 25 mg/l NaCl uygulamasının gövde ekstrelerinde kontrol grubunda hiç bulunmayan Ursolik asit miktarını 0,028 ppm seviyesine; bunun yanısıra 4°C düşük sıcaklık uygulaması Ursonik asit miktarını ise gövde ekstrelerinde 0,037 ppm seviyesine; yaprak ekstrelerinde ise 25 mg/l NaCl uygulamasının 0,015 ppm seviyesine yükselttiği tespit edilmiştir. Sürgün gelişimlerine ait morfolojik gözlemlere bakıldığında ise stres uygulamalarının gövde sayısını, yaprak ve gövde kuru ağırlığını azalttığı, özellikle yapraklarda klorozis, sararma ve kırmızılaşmalara yol açtığı görülmüştür.
  • Öğe
    Juvenil aksenik sakız ağacı eksplantlarından (Pistacia lentiscus L.)süspansiyon kültürlerinin başlatılması ve optimizasyonu
    (Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2018-06-20) Hoşer, Ayşe; Tilkat, Engin
    Bu çalışmada, Pistacia lentiscus L. (Sakız ağacı)'nın in vitro çimlendirilmiş tohumlarından hücre süspansiyon kültürlerinin başlatılması ve optimizasyonu için bir protokol geliştirilmiştir. İn vitro çimlendirilen sakız fidelerine ait aksenik yaprak ve kök eksplantlarından öncelikle kallus dokusu elde edilmiş, bu kallus hatlarından ise hücre süspansiyon kültürleri başlatılmıştır. Süspansiyon kültürlerinin başlatılması için, ilk olarak P. lentiscus L. tohumları 1 mg/l IBA içeren Murashige ve Skoog (MS) besi ortamında çimlendirildi. Kallus üretmek için kök ve yaprak eksplantları, BAP, Kin ve 2,4-D (her biri 1 mg/l) kombinasyonlarını içeren MS besi ortamında kültüre alındı. Kallus oluşumu için en iyi bitki büyüme düzenleyicisi (BBD) kombinasyonu sarı renkli ve yumuşak tekstürde kallusların elde edildiği 1 mg/l Kin ve 1 mg/l 2,4-D içeren yarı katı MS besi ortamı olarak tespit edildi ve yine aynı BBD kombinasyonu içeren ancak agar içermeyen MS besi ortamında süspansiyon kültürleri başlatıldı. Süspansiyon kültür koşullarının optimize edilebilmesi amacıyla farklı BBD [BAP, Kin (1.0 ve 0.5 mg/l) ile 2,4-D (1 mg/l)] kombinasyonları içeren, farklı çalkalama hızları (90, 95, 100 ve 110 rpm), farklı ışık yoğunlukları (karanlık ve ışık), farklı sıcaklık dereceleri (4, 25, 37 °C), farklı pH ortamları (4,5, 5, 5.8, 6,5 ve 7.0), farklı şeker tipleri (sukroz ve glukoz) ile bunların farklı kombinasyonlarına (15, 30, 50 mg/l) tabi tutulan MS besi ortamında kültüre alınarak ayrı ayrı test edildi. Test edilen farklı BBD kombinasyonları arasındaki en etkili ortamın, paketlenmiş hücre hacmi (PHH, ml/l), taze ve kuru ağırlık (g/l) değerleri açısından 1 mg/l BAP ve 1 mg/l 2,4-D ile desteklenen MS besi ortamı olduğu tespit edildi. Ancak kültürlerin sürdürülebilirliği ve somaklonal varyasyonlara sebebiyet vermemek adına optimizasyon çalışmalarına test edilen parametreler bakımından aralarında istatistikel olarak fark bulunmayan 1 mg/l Kin ve 1 mg/l 2,4-D BBD kombinasyonu ile devam edilmiştir. Kök ve yaprak süspansiyon kültürlerinin optimizasyonu üzerine denenen söz konusu parametreler bakımından en yüksek PHH, taze ve kuru ağırlık sonuçları 25 °C sıcaklık, 95 rpm çalkalama hızı, pH 5 ile 15g/l (kök) ya da 30 g/l sukroz (yaprak) destekli MS besi ortamından elde edilmiştir. Elde edilen bu veriler ışığında sakız hücre süspansiyon kültürüne ait büyüme fazlarının her birine (lag fazı, eksponansiyel veya log fazı, lineer faz, yavaşlama fazı ve durağan faz) ilişkin zamana bağlı olarak PHH'yi gösteren bir büyüme eğrisi oluşturulmuştur. Hücre süspansiyon kültürleri her 28 günde bir alt kültüre alınarak % 3 sukroz, 1 mg /l 2,4-D ve 1 mg/l Kin destekli MS besi ortamında düzenli olarak muhafaza edilmiştir. Tez çalışmamızdan elde ettiğimiz bu bulgular, sakız hücre süspansiyon kültürlerinin, biyoreaktörlerde değerli kimyasalların büyük ölçekli üretimi için uygun olabileceğini düşündürmektedir.
  • Öğe
    Aksenik jüvenil sakız ağacı (Pistacia lentiscus L.) eksplantlarından kallus kültürlerinin başlatılması ve optimizasyonu
    (Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2018-8-04) Demir, Elif; Tilkat, Engin
    Pistacia lentiscus L.'ta kallus kültürlerinin başlatılması ve optimizasyonu için etkili bir protokol geliştirmek amacıyla yüzey sterilizasyonu yapılan tohumlar, 1 mg/l IBA destekli MS besi ortamında çimlendirilmiş, sonrasında elde edilen aksenik apikal sürgünler 1 mg/l BAP + 0.5 mg/l GA3 içeren MS besi ortamında çoğaltılmıştır. İn vitro çoğaltılmış kültürlerden gelen aksenik yapraklar ve tohumların in vitro çimlendirilmesiyle elde edilen kökler, kallus indüksiyonu için eksplant kaynağı olarak kullanılmıştır. Kallus oluşumuna, her biri 0.25, 0.5, 1.0 ve 2mg/l olacak şekilde farklı oksin (IAA, IBA, NAA ve 2,4-D) ve sitokinin (BAP, Kin, TDZ ve 2İP) kombinasyonlarının etkisi ile yine her biri 1/1 kuvvette hazırlanan farklı besiyeri tiplerinin (MS, WPM, SH, B5) etkileri test edilmiştir. Bunların yanı sıra kallus kültürlerinin gelişimlerinin optimizasyonları üzerine farklı şeker tipi (glukoz ve sukroz) ve konsantrasyonları (15, 30, 50 mg/l), farklı pH (4.5, 5, 5.8, 6.5, 7), farklı ışık yoğunluğu (20,40,80 μmol/s), farklı sıcaklık (10, 20, 25, 30, 35°C) uygulamaları ile farklı besiyeri tipleri (MS, WPM, SH, B5) ve konsantrasyonlarının (0.25, 0.5, 1 ve 2 mg/l) etkileri test edilmiştir. Kallus kültürlerinin başlatılması çalışmalarında besiyeri tipi olarak hem kök (%80) hem yaprak (%84) eksplantları için, 1/1 MS besi ortamının, farklı BBD tipleri bakımından hem kök (%80) hem yaprak (%80) eksplantları için 1mg/l Kin ve 1 mg/l 2,4-D içeren MS besi ortamının en iyi sonuçlar verdiği tespit edilmiştir. Kallus kültürlerinin gelişimleri üzerine optimizasyon çalışmalarında ise, farklı besiyeri tiplerinin araştırıldığı denemede kök (%80) ve yaprak (%100) eksplantlarında 1/1 MS besi ortamının, farklı şeker tip ve konsantrasyonlarının araştırıldığı denemede, kök ve yaprak eksplantlarında 15 mg/l sukroz ortamının, farklı pH uygulamaları arasında kök (%96) ve yaprak (%100) eksplantlarında pH 5.8 ortamının, farklı ışık şiddeti uygulamaları arasında kök eksplantları için 20 μmol (%100), yaprak eksplantları için 80 μmol (%100) ışık uygulamalarının, farklı sıcaklık uygulamaları arasından ise hem kök (%76) hem yaprak (%100) eksplantlarında 25°C sıcaklık uygulamasının en iyi sonuçları verdiği tespit edildi. Özetle bu çalışma, değerli sekonder metabolitlerin P. lentiscus L. kallus kültürleri yoluyla daha fazla miktarlarda üretilmesine ışık tutacak, aynı zamanda kallus kültürlerinin başlatılması ve optimizasyonu için rutin olarak kullanılabilecek bir protokol geliştirilmesine olanak sağlamıştır.
  • Öğe
    Balcı aspir (Carthamus tinctorius L.) çeşidinin mikroçoğaltımı
    (Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2018-04-27) Hamidi Birecikli, Atike; Akbaş, Filiz
    Aspir (Carthamus tinctorius L.), gerek beslenme gerekse de biyoyakıt üretiminde öne çıkan yağlı tohumlu bitkilerin başında gelmektedir. Bu tez çalışmasında, 2011 yılında tescil edilen ve linoleik tipte olan Balcı aspir çeşidinin olgun tohumlarından itibaren optimum mikroçoğaltım prosedürünün oluşturulması amaçlandı. Aspir bitkisinin in vitro yetiştirme koşullarını belirlemek amacıyla, ilk olarak tohumların sterilizasyonunun sağlanması için sodyum hipokloritte (NaOCI) bekletme süreleri test edildi. %5'lik NaOCI'in farklı sürelerinde (10, 15, 20, 25, 30, 40,50, 60 dk) ayrı ayrı bekletilen tohumlar çatlatılan ve çatlatılmayan olmak üzere 2 farklı şekilde kültüre alındı. Enfeksiyon riskinin azaltılması için tohumların %5'lik NaOCl'de minimum 60 dakika bekletilmesi gerektiği belirlendi. Çatlatılmış tohumların tamamının çimlendiği, çatlatılmamış tohumların ise çok az sayıda (%16.6) çimlendiği görüldü. İn vitro çimlenme için tohumların mutlaka çatlatıldıktan sonra kültüre bırakılması gerektiği tespit edildi. Aspir tohumlarının in vitro çimlendirilmesine, MS gücünün (kontrol, 1/1, ½, ve ¼), karbon kaynağının (30 g/L sakkaroz, maltoz ve fruktoz) ve ışığın (karanlık ve aydınlık -16/8 fotoperiyod) etkisi ayrı ayrı incelendi. MS besi ortamındaki tohumların kontrol grubuna (MS içermeyen) göre daha iyi geliştiği ve morfolojik gelişimde gözönünde bulundurulduğunda ¼ MS'in en uygun besi ortamı olduğu belirlendi. Bununla birlikte besi ortamında kullanılan şeker çeşidinin etkili olduğu ve sakkarozun diğer şekerlerden daha iyi sonuç verdiği saptandı. Aspirin hem aydınlık hem de karanlık ortamda çimlendiği ancak çimlenen tohumların aydınlık ortamda daha iyi gelişme gösterdiği belirlendi. Tüm bu sonuçlar değerlendirildiğinde, tohumlar için en iyi çimlenme koşulları; 30 g sakkaroz ile desteklenmiş ¼ MS besi ortamında ve aydınlıkta (16/8 fotoperiyod) kültüre alınan çatlatılmış tohumlarda olduğu tespit edildi. Mikroçoğaltma çalışmalarında, in vitro koşullarda çimlendirilen tohumlardan elde edilen steril fideler kullanıldı. Sürgün çoğaltılmasında BAP ve Kinetinin (Kin) farklı konsantrasyonlarının (0.5, 1.0, 2.0, 4.0 mg/L) etkisi araştırıldı. Sitokinin içermeyen kontrol grubu dışında test edilen BAP ve Kin oranlarının tümünde yeni sürgün oluşumu gözlendi. BAP konsantrasyonları arasında en iyi sürgün çoğaltımı, eksplant başına yaklaşık 5.33 adet sürgün ile 0.5 mg/L BAP'lı ortamdan elde edilirken, Kin uygulamalarında sırasıyla 3.75 - 3.33 adet sürgün ile 0.5 ve 4.0 mg/L Kin içeren ortamdan elde edildi. Ancak BAP uygulamalarının genelinde ve 4.0 mg/L Kin uygulamasında oluşan sürgünlerde vitrifikasyon olduğu belirlendi. Bu nedenle, vitrifikasyonun olmadığı köklenmeye uygun sağlıklı sürgünlerin geliştiği 0.5 mg/L Kin ile desteklenmiş MS besi ortamının balcı aspir çeşidinin in vitro sürgün çoğaltımı için en ideal ortam olduğu tespit edildi. İn vitro sürgünlerin köklendirilmesi amacıyla MS besi ortamına NAA (0.5, 1.0, 2.0 mg/L) ve IAA (0.5, 1.0, 2.0 mg/L) in farklı konsantrasyonları ilave edildi. 0.5 mg/L NAA ve IAA hariç tüm gruplarda sürgünlerin köklendiği ve en iyi kök oluşumunun, eksplant başına 20 adet ile 2.0 mg/L NAA içeren ortamda kültüre alınan sürgünlerde olduğu tespit edildi. Elde edilen köklü fideler torf – perlit karışımı içeren saksılara dikilerek toprağa adaptasyonu sağlandı. Sonuç olarak bu tez çalışmasında, Balcı aspir (Carthamus tinctorius L.) çeşidinin olgun tohumlarından itibaren in vitro çimlenme, sürgün çoğaltımı ve köklendirilme için ideal bir protokol oluşturuldu.
  • Öğe
    Kahramanmaraş yöresi Nannospalax (Rodentia:Spalacidae)'larının karyolojik ve serolojik analizleri
    (Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2018-06-07) Işık, Emrah; Ulutürk, Servet
    Ülkemizde körfareler üzerine moleküler çalışmalar fazla olmadığından kromozomal çeşitliliklerin sebep olduğu taksonomik karışıklıklar tam olarak giderilememiştir. Bu çalışma ile Kahramanmaraş yöresinde dağılış gösteren körfarelerin karyolojik ve serolojik özellikleri ortaya çıkarılarak türün taksonomisine katkı sunmak amaçlanmıştır. Elbistan, Çağlayancerit, Pazarcık, Afşin ve Göksun civarlarından 2015-2017 tarihleri arasında canlı olarak yakalanan toplam 11 N. ehrenbergi (3♂♂, 8♀♀) ve bir N. xanthadon (♂) örneği karyolojik ve serolojik olarak çalışılmıştır. Çalışma alanında ikisi N. ehrenbergi (2n=52 ve 2n=60) türüne, biride N. xhantadon (2n=60) türüne ait olmak üzere üç farklı kromozomal popülasyon tespit edilmiştir. Her üç kromozomal popülasyona ait birer örneğin (1♂♂, 2♀♀) elektroforetik analizleri yapılarak birbirleri ile karşılaştırılmıştır. Bu kromozomal popülasyonların elektroforetik analizlerinde N. ehrenbergi türünün 2n=52 formunda 10, 2n=60 formunda ise 12 bant tespit edilmiştir. N. xanthadon türünde (2n=60) ise yine 12 bant tespit edilmiştir. N.ehrenbergi ve N. xanthadon (2n=60) popülasyonları kantitatif olarak benzerlik gösterirken kalitatif olarak birbirlerinden farklılıklar göstermektedir. Sonuç olarak elde edilen serolojik veriler her üç kromozomal formun birbirlerinden farklı olduğunu göstermiştir. Örneklere ait post ve iskeletler Batman Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Araştırma Laboratuvarında muhafaza edilmektedir.
  • Öğe
    Pistacia terebinthus galinin bazı biyolojik aktivitelerinin belirlenmesi
    (Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019-11-22) Algan, Mesude; Haşimi, Nesrin
    Pistacia terebinthus üzerinde oluşumu Slavum aff. mordvilkoi afiti tarafından indüklenen galden hazırlanan petrol eteri, aseton, metanol ve su ekstrelerinin antimikrobiyal aktivitesi disk difüzyon yöntemiyle, toplam fenolik miktarları gallik asite, toplam flavonoit içerik kersetine eşdeğer olarak; antioksidan aktiviteleri DPPH, ABTS ve CUPRAC yöntemleri kullanılarak belirlendi. Tüm ekstreler farklı düzeylerde antimikrobiyal aktivite sergilemiştir. En yüksek inhibisyon zon (14 mm) aseton ekstresi tarafından S. aureus'a karşı, en düşük MİK değeri (50 µg/ml) aseton ekstresi tarafından C. albicans'a karşı ve en düşük MBK değeri (500 µg/ml) ise yine aseton ekstresi tarafından S. aureus ve S. pyogenes'e karşı kaydedilmiştir. Toplam fenolik madde miktarı açısından en zengin ekstrenin aseton ekstresi olduğu (204.28 µgGAs/mg ekstre), toplam flavonoit içerik açısından en zengin ekstrenin ise etanol ekstresi (21.21 µgQEs/mg ekstre) olduğu belirlendi. Antioksidan aktivite açısından petrol eteri ekstresi aktivite göstermezken diğer ekstreler pozitif kontrollere yakın/yüksek aktivite göstermiştir.
  • Öğe
    İn vitro ve in vivo şartlarda yetiştirilen bıttım (pistacia khinjuk stocks.) türünün etanol ekstrelerinin sitotoksik ve antihipertansif etkilerinin belirlenmesi
    (Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020-01-03) Batıbay, Hayri; Ayaz Tilkat, Emine
    Bu tez kapsamında, tıbbi ve ekonomik öneme sahip değerli sekonder metabolitleri içeren Pistacia khinjuk Stocks. (Bıttım) bitkisinin in vivo erkek ve dişi genotipleri ile in vitro sürgün kültürlerinden elde edilen kök, gövde ve yaprak kısımlarından hazırlanan ekstrelerin karşılaştırmalı olarak sitotoksik, antihipertansif aktiviteleri ile kolinesteraz, üreaz, tirozinaz ve elastaz gibi enzim inhibisyonu aktiviteleri çalışılmıştır. Bu bağlamda öncelikle in vitro sürgün kültürleri, bıttım ağacına ait olgun tohumların herhangi bir bitki büyüme düzenleyicisi içermeyen MS besi ortamında çimlendirilmesi ile başlatılmış ve elde edilen jüvenil sürgünler 1 mg/L 6-Benzylaminopürin (BAP) destekli MS besi ortamında prolifere edilerek stok kültürler elde edilmiştir. İn vitro sürgünler ile in vivo erkek ve dişi genotiplere ait kök, gövde ve yapraklar oda sıcaklığında kurutularak biyolojik aktivite çalışmalarında kullanılmıştır. Sitotoksik aktivite bakımından çalışılan tüm örneklerin MCF-7 ve HT-29 hücre serilerine karşı sitotoksik etki gösterdikleri tespit edilmiştir. Bütirilkolinesteraz enzim inhibisyonuna örneklerin aktif, ancak asetilkolinesteraz enzim inhibisyonu göstermedikleri belirlenmiştir. İn vitro örneklere ait hiç bir ekstrede antiüreaz aktivitesinin gözlenmediği ayrıca in vivo örneklerin in vitro örneklere nazaran daha yüksek üreaz ve tirozinaz enzim inhibisyon aktivitesine sahip oldukları, antielastaz aktivite bakımından ise sadece in vitro yaprak ekstreleri dışındaki tüm ekstrelerin aktif sonuçlar verdiği gözlenmiştir. Yine in vivo örneklerin daha yüksek antihipertansif aktivite gösterdikleri tespit edilmiştir. Genel anlamda in vivo dişi ve erkek genotiplerin in vitro ekstrelere oranla daha yüksek biyolojik aktivite gösteririken, kök kısımlarından elde edilen ekstrelerin ise gövde ve yaprak kısımlarına oranla daha yüksek biyolojik aktiviteye sahip oldukları tespit edilmiştir.
  • Öğe
    İn vitro kültür koşulları ve tuzluluk (NaCl) stresi altında çimlendirilen aspir (Carthamus tinctorius L.) bitkisinde meydana gelen morfolojik, fizyolojik ve biyokimyasal değişimler
    (Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019-06-14) Keleş, Bedri; Akbaş, Filiz
    Bu çalışmada balcı aspir (Carthamus tinctorius L.) çeşidinin olgun tohumlarının in vitro koşullarda çimlenmesi üzerine sodyum klorurun (NaCI) etkisi araştırıldı. Bu amaçla yüzey sterilizasyonu yapılan aspir tohumları farklı konsantrasyonlarda (0, 50, 75, 150, 300 mM) NaCI bulunan 1/4 MS ortamında inkübe edilerek büyüme odasında çimlenmeye bırakıldı. 3 haftalık kültür periyodu sonunda uygulanan tuzluluk faktörünün morfolojik, fizyolojik ve biyokimyasal parametreler üzerindeki etkisi incelendi. Uygulama sonrası elde edilen verilere göre; Balcı aspir çeşidinin çimlenme yüzdelerini NaCl tuz faktörünün olumsuz etkilediği tespit edildi. Uygulama grupları karşılaştırıldığında, kontrol grubunda %100 olan çimlenme yüzdesinin, 150 mM NaCl uygulamasında %30’a ve 300 mM uygulamasında ise %5’e düştüğü tespit edildi. Fidelerin morfolojik özellikleri değerlendirildiğinde genel olarak gelişimin oldukça yavaşladığı, 300 mM konsantrasyonda ise fide gelişiminin olmadığı görüldü. İn vitro çimlendirilen fidelerin gerçek su içeriği (GSİ), yeşil aksam taze ağırlıkları, sürgün ve kök uzunluğunun tüm NaCl konsantrasyonlarında azaldığı belirlendi. Ancak tuz stres faktörü fidelerin yeşil aksam kuru ağırlıklarında ise istatistiki olarak anlam ifade eden bir azalmaya neden olmadı. Tuz uygulamalarının şiddetine paralel olarak aspir fidelerinde Malondialdehit (MDA), prolin ve H2O2 içeriğinin arttığı görüldü. En yüksek MDA ile prolin içeriğinin 150 mM NaCl uygulamasında, en yüksek H2O2 içeriğinin ise 75 mM NaCl uygulamasında gelişen aspir fidelerinde olduğu tespit edildi. Aspir fidelerinin toplam fenolik ve flavonoit madde miktarlarının kontrol grubundan düşük olduğu saptandı. Kontrol grubunda 206.0 μg olan flavonoit madde içeriğinin, 75 mM NaCl konsantrasyonunda 119.5 μg a düştüğü tespit edildi. Fenolik madde içeriğindeki azalmanın ise en fazla 100.5 μg ile 75 mM NaCl konsantrasyonunda gelişen aspir fidelerinde meydana geldiği görüldü. Tuz stres faktörüne maruz bırakılan aspir fidelerinin, DPPH serbest radikali giderme aktivitelerinin kontrol grubu da dahil olmak üzere NaCl uygulama gruplarının tamamında düzenli olarak arttığı tespit edildi. En yüksek DPPH serbest radikali giderim aktivitesi, %91.32 inhibisyon ile 150 mM NaCI uygulamasının 500 μg ml-1 konsantrasyonundan elde edildi. 150 mM NaCl uygulanan aspir fidelerinin, pozitif kontrol olarak kullanılan BHT ve BHA’dan tüm konsantrasyonlarda, askorbik asitten ise 10 μg ml-1 konsantrasyonunda daha yüksek antioksidan aktivite gösterdiği tespit edildi.
  • Öğe
    Bazı meşe gallerinin kolinesteraz, tirozinaz ve üreaz enzim inhibisyonu ile antioksidan aktivitesinin belirlenmesi
    (Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019-06-24) Doğan Abdioğlu, Merve; Haşimi, Nesrin
    Bu çalışmada, Quercus brantii L. üzerinde, oluşumu Andricus quercustozae, Andricus cecconii tarafından indüklenen ve Quercus infectoria üzerinde, oluşumu Andricus quercusramuli tarafından indüklenen gallerin metanol ekstrelerinin enzim inhibisyon ve antioksidan aktiviteleri araştırılmıştır. Enzim inhibisyon aktivitesi; asetil ve bütiril kolinesteraz, tirozinaz ve üreaz enzim inhibisyonlarının spektrofotometrik ölçümüyle belirlendi. Ekstrelerin toplam fenolik miktarları gallik asite, toplam flavonoit miktarları kersetine eşdeğer olarak tayin edildikten sonra antioksidan aktiviteleri DPPH serbest radikali giderim, ABTS katyon radikali giderimi ve CUPRAC yöntemleri kullanılarak belirlendi. Kolinesteraz enzim inhibisyonu sonuçlarına göre; ekstrelerin asetilkolinesteraz enzim inhibisyonunda aktif olmadığı, bütiril kolinesteraz enzim inhibisyonunda ise aktivite gösterdikleri sonucuna varılmıştır. En yüksek aktiviteyi %31.33±1.25 inhibisyon oranı ile A. quercustozae gal ekstresi göstermiştir. Tirozinaz enzim inhibisyonu sonuçlarına göre en yüksek aktiviteyi %61.16±0.72 inhibisyon oranı ile A. quercustozae gal ekstresi göstermiştir. Üreaz inhibisyon aktivite sonucunda, A. quercustozae gal ekstresinin %40.98±1.41 oranında aktivite gösterdiği, A. quercusramuli ve A. cecconii gal ekstrelerinin ise aktivite göstermediği sonucuna ulaşılmıştır. Ekstrelerin toplam fenolik içeriklerinin toplam flavonoit içeriklerinden yüksek olduğu saptanmıştır. Ekstreler genel olarak yüksek antioksidan aktivite göstermiştir. Öyle ki; bazı ekstreler pozitif kontrollerden daha yüksek aktivite göstermiştir. Bu tez çalışması ile A. quercustozae, A. cecconii ve A. quercusramuli gal ekstreleriyle söz konusu biyolojik aktiviteler açısından ilk kez araştırılmıştır.
  • Öğe
    Düzce ili memeli biyoçeşitliliği ve ekolojisi
    (Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019-06-10) Algan, Zozan; Ulutürk, Servet
    2015-2016 yılları arasında memeli yaban hayvanları üzerine gerçekleştirilen bu çalışma ile Düzce ili ve civarında, 33 gözlem noktası oluşturulmuştur. Dört mevsim olacak şekilde gerçekleştirilen çalışmalarımızda doğrudan ve dolaylı gözlem yöntemleri kullanılarak çalışılan alanların koordinatları GPS yardımıyla alınmış, yükselti ve habitat özellikleri tarihlere göre not edilmiştir. Doğrudan gözlem yöntemlerinde tuzaklama çalışmalarının yanı sıra dürbün, video kamera, DSLR fotoğraf makinesi ve fotokapan gibi uygun malzemeler kullanılırken, dolaylı gözlemlerde ayak izi, dışkı, ağaç kabuklarının soyulması, yiyecek artıkları vb. belirtiler kullanılmıştır. Toplam 33 istasyona ait gözlem ve fotokapan verileri sonucunda çalışma alanında karaca (Capreolus capreolus), geyik (Cervus elaphus), su samuru (Lutra lutra), kurt (Canis lupus), bozayı (Ursus arctos), yaban tavşanı (Lepus europaeus), uzun kanatlı yarasa (Miniopterus schreibersii), çakal (Canis aureus), yaban kedisi (Felis silvestris), kaya sansarı (Martes foina), porsuk (Meles meles), sincap (Sciurus anomalus), kirpi (Erinaceus concolor), gelincik (Mustela nivalis), yaban domuzu (Sus scrofa) ve tilki (Vulpes vulpes) olmak üzere 7 ordo, 10 familyaya ait 16 memeli türü tespit edilmiştir. Uzun kanatlı yarasa (M. schreibersii) alanı dışında diğer 32 alana her mevsim en az 15 gün kalacak şekilde bırakılan fotokapanların toplam arazide kalma gün sayısı 2915 gün olarak gerçekleşmiştir. Bu süre içerisinde 132 fotokapana ait 1359 veri kaydı elde edilirken, kamera tuzaklarına yakalanma frekansı en yüksek tür çakal (C. aureus), en düşük frekansa sahip tür ise gelincik (M. nivalis) olmuştur. Yapılan bu çalışmalar ile Düzce ili ve çevresinde dağılış gösteren memeli türlerinin tespit edilmesinin dışında bu türlerin popülasyon eğilimi ve habitat seçimleri de ortaya konmuştur.
  • Öğe
    Bingöl ili memeli biyoçeşitliliği ve ekolojisi
    (Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019-06-10) Karatay, Medine; Ulutürk, Servet
    Bu çalışma, 2016-2018 yılları arasında Bingöl ili ve kırsalında toplam 327 lokalitede doğrudan ve dolaylı gözlem yöntemleri kullanılarak gerçekleştirildi. Her mevsimi içerecek şekilde ve 1/25.000 ölçekli paftalar dahilinde gerçekleştirilen 55 günlük arazi çalışmaları ile gözlem alanlarının noktasal dağılım frekansı pafta başına 4,47 olarak ortaya çıkmıştır. Yapılan arazi çalışmaları sonucu çalışma alanında 7 ordo, 14 familyaya ait 28 memeli türü tespit edilmiştir. Bu türlerden 24 tanesi doğrudan gözlem yöntemleri ile tespit edilirken, 4 tür ise dolaylı olarak tespit edilmiştir. Elde edilen bulgular sonucunda çalışma alanında Rodentia (kemirgenler) ve Carnivora (yırtıcılar) ordolarının 10’ar familya ile en fazla tespit edilen tür oranına sahip oldukları görülmüştür. Elde edilen türlerin korunma durumları IUCN, BERN, CITES, MAKK bakımından incelenmiş ve güncel koruma statüleri kaydedilmiştir.
  • Öğe
    Maden İlçesi (Elazığ) geometrıdae (lepıdoptera) faunası ve ekolojisi üzerine araştırmalar
    (Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019-05-10) Çakır, Abdullah; Seven, Erdem
    Maden ilçesi (Elazığ) Geometridae faunası üzerine yapılan bu araştırma, Nisan-Ağustos 2016 ve Mart-Ekim 2017 tarihleri arasında yapılmıştır. Baskın bitki türleri dikkate alınarak belirlenen 9 farklı habitat tipinde, 860-1600 metre arasındaki yüksekliklerde çalışılmıştır. Geometridae familyası üyelerinin çoğunluğu nocturnal (gece aktif) olduğundan, çalışmalar çoğunlukla gece yürütülmüştür. Diurnal (gündüz aktif) türlerin yakalanmasında atrap, nocturnal türlerin yakalanmasında ise UV ışık tuzakları kullanılmıştır. Toplanan örnekler gerildikten sonra teşhisleri yapılmıştır. Toplamda 6 altfamilya içerisinde 47 cinse ait 87 tür tespit edilmiştir. Belirlenen örneklerin tamamı araştırma alanı için, 82'si ise Elazığ ili için yeni kayıttır. Türlerin bilimsel isimlerinin kullanımı ve yazımında Uluslararası Zoolojik Nomenklatür Kurallarına (ICZN) dikkat edilmiştir. Her türün sinonimleri, dağılışı, habitat tipi, fenolojisi, larva besin bitkileri ve incelenen örnekleri sunulmuştur.
  • Öğe
    Endemik ajuga vestita boıss. bitkisinin farklı eksplantlarından itibaren kallus oluşturma potansiyeli ve oluşan kallusun biyolojik aktivitesinin araştırılması
    (Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019-04-05) Buluş Aydınarığ, Şerife; Akbaş, Filiz
    Ajuga vestita BOISS. bitkisi, tıbbi öneme sahip, endemik ve “EN-Tehlikede”kategorisinde olan Ajuga cinsine ait bir türdür. Bu çalışmada Ajuga vestita BOISS.’in in vitro sürgünlerinden elde edilen fidelerin farklı kısımlarından, literatür taramalarında daha önce hiç çalışılmamış olan kallus kültürlerinin başlatılması ve optimizasyonu ile kallustan sürgün elde etme potansiyelinin belirlenmesi amaçlandı. Bu amaçla öncelikle yüzey sterilizasyonu tamamlanan Ajuga vestita BOISS.’in olgun tohumları hormonsuz 1/4 MS besi ortamında çimlendirildi. Aksenik sürgün uçları, 0.125 mg/L-1 Kin içeren 1/1 MS besi yerinde çoğaltılarak kallus oluşturma çalışmalarında başlangıç materyali olarak kullanılacak in vitro sürgünler elde edildi. İn vitro ortamda yetiştirilen sürgünlerin yaprak, gövde, kök kısımları ve testası çatlatılmış olgun tohumlar, sitokinin (Kin, BAP) ve oksinin (2,4-D) farklı konsantrasyonlarının bulunduğu 1/1 MS besi ortamında ayrı ayrı kültüre alındı. Çalışma sonucunda, kültüre alınan tüm eksplant çeşitlerinde kallus oluşumu gözlendi. Ancak, tüm eksplant tiplerinde en iyi kallus oluşumunun 0.5 mg/L-1 Kin+2.0 mg/L-1 2,4-D içeren besi ortamında olduğu belirlendi. Bununla birlikte, 0.5 mg/L-1 Kin+2.0 mg/L-1 2,4-D besi ortamında kültüre alınan yaprak ve testası çatlatılmış tohumların kallus kültürüne en iyi cevap veren eksplant tipleri olduğu saptandı. Kallus geliştirme ve kallustan sürgün oluşturma potansiyeli için tüm materyallerden elde edilen kalluslar, önce hormonsuz besi yerinde 4 hafta kadar bekletildi. Kök ve gövde eksplantlarında oluşan kallusların tamamıyla karardığı, buna karşın yaprak ve tohum eksplantlarının sarı ve açık yeşil renkte kallus oluşturduğu gözlendi. Bu nedenle yaprak ve tohum ekspklantlarından elde edilen kalluslar sürgün elde etme çalışmalarında kullanılmak üzere, BAP ve Kin’in farklı konsantrasyonlarını (0.125, 0.5, 1.0, 2.0, 4.0, 6.0, 8.0, 10.0 mg/L-1) ayrı ayrı içeren 1/1 MS besi ortamlarında kültüre alındı. 0.125 ve 0.5 mg/L1 BAP içeren besi ortamlarında kültüre alındıktan 5 hafta sonra sürgün oluşumu görüldü. 4.0-10.0 mg/L-1 BAP içeren besi ortamında ve Kin konsantrasyonlarının çoğunda oluşan kalluslarda ise kök oluşumu tespit edildi. Çalışmamızda, BAP ve Kin’in farklı konsantrasyonlarından elde edilen kallusların toplam fenolik ve flavonoid miktarları gallik asit ve kersetine eş değer olarak belirlendi. Aseton ekstresinin fenolik ve flavonoid miktarının metanol ekstresinden daha fazla olduğu tespit edildi. Bununla birlikte, DPPH serbest radikali giderim aktivitesi yöntemi kullanılarak kalluslardan hazırlanan aseton ve metanol ekstrelerinin total antioksidan aktivite tayini gerçekleştirildi. En yüksek antioksidan aktivite %88.91 inhibisyon ile 500 μg/L-1 konsantrasyonundaki metanol ekstresinde tespit edildi. 250 ve 500 μg/ L-1 konsantrasyonundaki aseton ve metanol ekstrelerinin aynı konsantrasyonlardaki pozitif kontrol olarak kullanılan BHT’den daha yüksek etkiye sahip oldukları tespit edildi.
  • Öğe
    Batman ili memeli biyoçeşitliliği
    (Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019-03-29) Oğuz, Türkan; Yürümez, Gökhan
    2016-2018 yılları arasında Batman ilinin tamamını kapsayacak şekilde farklı habitatlarında yayılış gösteren yaban hayatı memeli hayvan türleri araştırılmış ve tespit edilen türlerin populasyonlarını tehdit eden unsurlar belirlenmiştir. 169 lokalitede toplam 40 gün arazi çalışması yapılmıştır. Yapılan arazi ve literatür çalışmaları sonucunda 16 familyaya ait toplam 33 memeli hayvan türü tespit edilmiştir. Bu türlerden 26 tanesi doğrudan gözlemlenirken, 7 tanesi ise literatür çalışması olarak tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yetişen farklı Nicotiana spp. tiplerinin yağ asidi, fenolik flavonoid ve nikotin içeriklerinin belirlenerek kemometrik yönden incelenmesi
    (Batman Üniversitesi, 2018-07-27) Kılıçoğlu, Feride Merve; Tilkat, Engin; Ertaş, Abdulselam
    Tütün yaprakları bir çok alkoloid içerir, bunlar başta nikotin olmak üzere, nikotinin, anatabine, anatalline ve nornikotinedir. Yapraklar aynı zamanda yüksek oranda glukozitler, tahasinin, tahasilin ve izokerkitrin, 1-kinik, klorojenik, kafeik ve oksalik asitleri de içerir. Bu tez kapsamında daha çok ülkemizin doğu illerinden Nicotiana tabacum türüne ait örnekler toplanmış gölgede kurutulmuş ve petrol eteri ile etanol ekstreleri hazırlanmıştır. Hazırlanan petrol eteri ekstresinin yağ asidi içeriği GC-MS/MS ile, etanol ekstrelerinin fenolik bileşikler bakımından kimyasal içeriği ise LC-MS/MS ile belirlenmiştir. Nicotine, Nicotinamide ve Nicotinic acid bileşiklerinden oluşan bir metot geliştirilerek bu metoda ait tüm analitik parametreler ortaya konmuştur. Etanol ekstrelerinin bu bileşikler bakımından içerik analizi bu metoda göre LC-MS/MS ile yapılmış ve tüm kimyasal sonuçlar kemometrik olarak değerlendirilmiştir. Ayrıca etanol ekstrelerinin total fenolik içeriği, antioksidan kapasitesi (CUPRAC, DPPH serbest radikali giderim aktivitesi ve ABTS katyon radikali giderim aktivitesi yöntemleri), antikolinesteraz enzim aktivitesi (Asetil ve butirilkolinesteraz), antiüreaz ve antitirozinaz enzim aktiviteleri de incelenmiştir. Genel olarak GC-MS yağ asidi sonuçlarına baktığımızda çalışılan örneklerin özellikle majör bileşenler bakımından farklılık gösterdiği belirlenmiştir. Farklı lokalitelerden toplanan örneklerin majör bileşenlerinin caproic (C6:0), myristic (C14:0), palmitic (C16:0), oleic (C18:1n9c), linoleic (C18:2n6c), stearic (C18:0) ve pentadecanoic asitler (C15:0) olduğu tespit edilmiştir. LC-MS/MS sonuçlarına baktığımızda ise hesperidin, klorojenik asit, malik asit ve rutin bileşikleri majör bileşen olarak tespit edilmiştir. Antioksidan aktivite bakımından baktığımızda ise DPPH yönteminde MTYE, ABTS yönteminde MZY ve CUPRAC yönteminde yine MTYE ekstrelerinin en yüksek aktiviteyi gösterdiği belirlenmiştir. Tüm örneklerin genel olarak hem asetil hemde butirilkolinesteraz enzim aktivilerinin düşük olduğu fakat özellikle Adıyamandan toplanan örneklerin asetilkolinesteraz enzim aktivitelerinin yüksek olduğu tespit edimiştir. Bazı örneklerin yüksek bazı örneklerin ise hiç antiüreaz enzim aktivitesi göstermediği saptanmıştır. Tirozinaz enzim aktivitesine baktığımızda ise genel olarak örneklerin orta-yüksek bir potansiyele sahip olduğu belirlenmiştir. Sonuç olarak lokalite farklılığın hem kimyasal içerik hem de biyolojik aktivite bakımından oldukça etkili olduğu söylenebilir. Diğer bir değişle iklim ve toprak yapısının tütün örneklerin kimyasal içeriği ve dolayısıyla biyolojik aktiviteleri üzerinde oldukça etkili olduğu sonucuna varılmıştır.
  • Öğe
    Juvenil sakız ağacı (Pistacia Lntiscus L.) sürgün kültürlerinde bazı elisitör uygulamalarının triterpenoid miktarları üzerine etkisinin belirlenmesi
    (Batman Üniversitesi, 2019-02-25) Kocabey, Gurbet; Tilkat, Engin
    Sakız ağacı (Pistacia lentiscus L.), antikanser, antifungal, antibakteriyal, antimikrobiyal, antienflamatuvar ve anti-helicobakter pylorii aktivitesi gibi daha pek çok hastalığın tedavisinde kullanılan değerli sekonder metabolitleri içermesi bakımından tibbi ve ekonomik öneme sahip önemli bir bitkidir. Tez çalışmamızın amacını, juvenil sakız ağacı sürgün kültürlerine bazı elisitör uygulamaları ile antikanser ve antihelikobakter aktivite gösterdiği bilinen triterpenoidlerin (özellikle oleanonic asit, moronic asit, 24Z-masticadienonic asit, 24Z-isomasticadienonic asit, 24Z-masticadienolic asit, 24Z-isomasticadienolic asitin) biyoteknolojik yollarla miktarlarının arttırılabilmesi oluşturmaktadır. Bu bağlamda öncelikle yüzey sterilizasyonu tamamlanan P. lentiscus olgun tohumları 1 mg/l IBA destekli MS besi ortamında çimlendirilmiştir. Aksenik gövdelerin çoğaltımı, 1mg/l BAP, 0.5 mg/l GA3 ile destekli MS besi ortamında gerçekleştirilmiştir. Elde edilen sürgünler farklı kimyasal elisitörlerin bulunduğu besi ortamlarına (E-vitamini, JA, MeJA, Tyr, Pyr, LPM, Mannan, Kitosan, Zimosan A, Peptigoglikan, P. atlantica ekstraktı, P. lentiscus ekstraktı, P. khinjuk ekstraktı, P. terebinthus ekstraktı ve P. vera ekstraktı) bir kültür periyodu süresince transfer edilmiştir. Ursonik Asitin genel olarak tüm uygulamalarda tespit edildiği, P. atlantica ekstraktı ve Peptidoglikan elisitör uygulamaları haricinde Ursonik Asit miktarında artış meydana geldiği görülmüştür. P. atlantica, P. terebinthus ve P. vera ekstraktı dışında tüm elisitör uygulamalarına ait ekstraktlarda farklı triterpenoid çeşitlerinin oluşumunun gözlendiği tespit edilmiştir. Morfolojik bakımdan ise, kontrol gruplarına oranla elisitör uygulanmış sürgünlerin sağlıksız, sararmış, kırmızımsı ve kahverengileşen gövde ve yaprak yapısına sahip olduğu görülmüştür.
  • Öğe
    Bazı ağır metal uygulamalarının ın vitro ortamda çoğaltılmış juvenil sakız ağacı (pistacia lentiscus l.) eksplantlarında triterpenoit miktarları üzerine etkisinin belirlenmesi
    (Batman Üniversitesi, 2018) Akkuş, Hatice; Ayaz Tilkat, Emine
    Bu çalışmada, geleneksel tıpta birçok hastalığın tedavisinde kullanılan ve tıbbi olarak değerli sekonder metabolitleri içeren Pistacia lentiscus L. (Sakız ağacı) bitkisinin farklı konsatrasyonlarda bazı ağır metal (elisitör) uygulamalarının in vitro koşullarda bu bitkinin triterpenoit miktarları ve çeşidi üzerine etkilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu bağlamda sakız ağacına ait olgun tohumlar 1mg/l IBA destekli MS besi ortamında çimlendirilmiş, elde edilen jüvenil sürgünler 1 mg/l BAP, 0.5 mg/l GA3 ile destekli MS besi ortamında prolifere edilmiştir. Aksenik stok materyallerden, yaklaşık 1 cm uzunluğunda alınan sürgünler 1, 2 ve 4 mg/l olmak üzere 3 farklı konsantrasyonda bakır nitrat, gümüş nitrat, nikel nitrat, kurşun nitrat ve kobalt klorür içeren 1 mg/l BAP ve 0.5 mg/l GA3 destekli MS besi ortamında kültüre alınmıştır. Kültür başlangıcından itibaren 28 gün sonra gövde ile yaprak kısımları oda sıcaklığında kurutularak etanol ekstreleri hazırlanmış ve LC-MS/MS ile GS-MS analizleri yapılmıştır. Ağır metal elisitasyonu sonucunda P.lentiscus L. yaprak ve gövde ekstrelerinin antikanser özelliği bilinen Ursonik, Moronik, Oleononik, Mastikadienolik, Oleonolik ve Ursolik asit triterpenlerine ait miktarlarının kontrol gruplarına oranla artış gösterdiği ayrıca kontrol grubunda bulunmayan bazı triterpenoit bileşiklerin de sentezlendiği tespit edilmiştir. Ağır metal elisitasyonunun jüvenil sürgünlerin kontrol grubuna oranla ortalama gövde sayısını ve gövde oluşturma kapasitesini azalttığı, ortalama gövde uzunluğunu ise arttırdığı belirlenmiştir.
  • Öğe
    Yerel karacadağ çeltiğinin (oryza sativa l.) in vitro koşullarda farklı tuz çeşidi ve konsantrasyonlarına verdiği yanıtlar
    (Batman Üniversitesi, 2017) Orcan, Mehmet Yusuf; Akbaş, Filiz
    Bu çalışmada Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yetiştirilen ve yöre halkı tarafından yaygın olarak tercih edilen Karacadağ yerel çeltik çeşidinde (Siverek populasyonu) farklı tuz çeşidi (NaCI, CaCI2, MgCI2) ve konsantrasyonları (25, 50, 75, 150, 300 mM) uygulanarak oluşturulan stres koşullarında meydana gelen fizyolojik ve biyokimyasal değişimler, in vitro kültür ortamında incelendi. Çalışmada tuz denemelerine başlamadan önce optimum in vitro yetiştirme koşullarını belirlemek amacıyla, çeltik tohumları %5'lik sodyum hipokloritin (NaOCI) farklı sürelerinde (10-15-20-25-30-35-40-45-50 dk) ayrı ayrı bekletilerek optimum yüzey sterilizasyon metodu ve sonrasında ise Murashige&Skoog (Murashige ve Skoog, 1962) besi ortamının farklı kuvvetlerinin (MS- 1/1, 1/2, 1/4 ) etkisi araştırıldı. Tohumların kültüre alınmasından 3 hafta sonra, uygulanan parametreler arasından %5'lik NaOCl'de 60 dk bekletme işleminin sterilizasyon için optimum süre olduğu belirlendi. MS besi ortamının çimlenmeye etkisi incelendiğinde, genel olarak tohumlarda çimlenme yüzdesi bakımından çok büyük farklılıklar görülmezken en yüksek çimlenme yüzdesi (%95) 1/4 MS besi ortamında kültüre alınan tohumlardan elde edildi. Karacadağ çeltik çeşidinde tuz stresinin etkisi çimlenme ve fide gelişimi evresinde ayrı ayrı araştırıldı. Bu amaçla tohumlar, NaCI, CaCI2 ve MgCI2'ün 5 farklı konsantrasyonunu (25, 50, 75, 150, 300 mM) içeren 1/4 MS besi ortamında kültüre alındı. Test edilen her 3 tuz çeşidinde de (NaCI, CaCI2, MgCI2) düşük konsantrasyonlarda çimlenme yüzdesinin etkilenmediği ancak, konsantrasyon arttıkça çimlenme yüzdesinin önemli oranda düştüğü belirlendi. Bununla birlikte 300 mM MgCl2 ve CaCl2 de tohumların çimlenmediği ve çimlenmeyi en çok etkileyen tuz çeşidinin MgCl2 olduğu tespit edildi. Fide gelişimi evresinde tuz stresinin etkilerini incelemek amacıyla, bir haftalık in vitro ortamda elde edilen fideler, NaCI, CaCI2, MgCI2'ün farklı konsantrasyonlarında (25, 50, 75, 150, 300 mM) MS besi ortamında kültüre alındı. Kültürün 3. haftasından sonra, Karacadağ çeltik çeşidinin tuz stresine verdiği yanıtlar, sürgün boyu, kök uzunluğu, yeşil aksam / kök yaş-kuru ağırlığı, yeşil aksam / kök nispi su içeriği (RWC), fotosentetik pigment içeriği ve lipid peroksidasyonu derecesi gibi bazı fizyolojik ve biyokimyasal analizler yapılarak incelendi. Farklı çeşit ve düzeylerde tuz stres faktörüne maruz bırakılan in vitro fideler için yapılan analiz değerlerinde, tüm tuz çeşitlerinde konsantrasyon arttıkça sürgün boyu, kök uzunluğu, yeşil aksam/kök yaş- kuru ağırlıklarında ve yeşil aksam/kök nispi su içeriğinde azalmalar meydana geldiği tespit edildi. Bitkilerin genel morfolojik gelişimleri değerlendirildiğinde ise yüksek konsantrasyonlarda (150 mM) bitki gelişiminin oldukça zayıf kaldığı, 300 mM konsantrasyonda ise bitkilerin gelişmediği belirlendi. Stres sonrasında, tuzluluğun bitkilerin fotosentetik pigment içeriklerini (klorofil a, klorofil b, total klorofil ve karotenoid) çoğunlukla olumsuz etkilediği ve tuz çeşidinden ziyade tuz konsantrasyonuna göre değerler arasında farklılık olduğu tespit edildi. Tuz çeşitleri arasından sadece NaCl'nin, fotosentetik pigment içeriği üzerinde daha az olumsuz etkisi olduğu belirlendi. Lipid peroksidasyonun son ürünü olan MDA içeriği, bitkide hücre zarının yıkımı sonucu oluşan önemli bir stres parametresidir. Yaptığımız çalışmada genel olarak tüm tuz çeşitlerinde konsantrasyon arttıkça MDA içeriğinin de doğru orantılı olarak arttığı belirlendi. Uygulanan tuz çeşitleri karşılaştırıldığında, MDA içeriğinin, CaCl2'de diğer iki tuz çeşidine (NaCl, MgCl2) oranla daha yüksek değerlere çıktığı ve en büyük hücre zarı hasarının en yüksek MDA içeriği (4.1820 µmol/g) ile CaCl2'nin 75 mM uygulamasında meydana geldiği belirlendi. Sonuç olarak, in vitro ortamda test edilen tuz çeşitlerinin (NaCl, CaCl2 ve MgCl2), özellikle yüksek konsantrasyonlarda, Karacadağ yerel çeltik çeşidinin hem çimlenme hem de fide gelişimi evresinde büyüme ve gelişmesini olumsuz etkilendiği tespit edildi.