Sason Meslek Yüksekokulu, El Sanatları Bölümü, Bildiri Metinleri Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 4 / 4
  • Öğe
    Darende Somuncu Baba Külliyesi ile Afşin Ashabı Kehf Külliyesinin inanç turizmi açısından değerlendirmesi
    (Paradigma Akademi Basın Yayın Dağıtım, 2019-12) Balta Avut, Hatice; Top, Mehmet
    İnanç turizmi, kutsal yerlerin ziyaret edilmesi sonucu ortaya çıkan bir turizm şekli olup, Türkiye 'de inanç turizmi kapsamında görülebilecek birçok kutsal ve tarihi yer ile eserler bulunmaktadır. Bu bağlamda Anadolu’nun kültürel zenginliği inanç turizminin de bir parçası haline gelmiş ve günümüzde kültürel turlarla birlikte güzergah belirlenmesinde önemli bir faktör olmuştur. Malatya çevresinde yer alan Nemrut Dağı, Eshab-ı Kehf ve Somuncu Baba gibi ziyaret yerleri bunlardan bazılarıdır. Bildiri kapsamında, Malatya’dan başlayarak belirli bir güzargah çerçevesinde aynı gün gezilebilecek olan Darende Somuncu Baba Külliyesi ile Afşin Ashabı Kehf Külliyesi toplam 300 km lik bir mesafeyi kapsamaktadır. Doğrudan Malatya Kayseri yolunu takip ederek Darende Merkezde yer alan Somuncu Baba türbesi ziyaret edildikten sonra, Darende çıkışında Elbistan yoluna saparak hem Günpınar şelalesi hem de Afşin Eshabı Kehf ziyaret yerine rahat ulaşılabilir. Darende’nin merkezinde Tohma Irmağı kenarında yer alan Somuncu Baba Külliyesi her yıl binlerce misafiri ağırlamaktadır. Adına külliye kurulmuş olan Şeyh Hamid-i Veli (Somuncu Baba), 1331-1412 yılları arasında yaşamış olup, birçok şehirde bulunmuş nihai durağı ise Darende olmuştur. Tohma Kanyonu içerisinde yaptığı çilehanesi ve Tohma ırmağı kıyısına kurduğu dergâhı ile etrafındakileri irşâd eden Somuncu Baba Hazretleri, 1412 yılında Darende’de vefat etmiştir. Somuncu Baba Külliyesi dâhilinde; Somuncu Baba Türbesi, Hulusi Efendi Haziresi, Somuncu Baba Müzesi, Hamidiye Çarşısı, Abdesthaneler, Şeyh Hamid-i Veli Kütüphanesi, Kudret Havuzu, Somuncu Baba Çilehanesi, Tohma Kanyonu ve mesire alanları bulunmaktadır. Kahramanmaraş’ın Afşin İlçesi'nin 7 km. kuzeybatısında yer alan külliye, Roma döneminden beri kutsal sayılan ve Eshab-ı Kehf adıyla tanınan kayalık bir tepenin yamacındaki mağaranın çevresine kurulmuştur. Anadolu' da Afşin, Efes ve Tarsus'un dışında Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarının birçok yerinde bazı mağaralara Eshab-ı Kehf denilmiştir. Fakat birçok Müslüman tarihçi ve tefsirci Eshab-ı Kehf mağarasının büyük bir ihtimalle Afşin'deki mağara olduğu konusunda birleşmişlerdir. . Eshab-ı Kehf, Bizans devrinde olduğu gibi, Selçuklular'ın fethinden sonra da Hıristiyanlar ve Müslümanlar tarafından kutsal bir mekan kabul edilerek önemli bir ziyaret yeri olmuştur. Buraya gelen ziyaretçilerin ihtiyaçlarının karşılanması ve konaklamalarının sağlanması için Anadolu Selçuklularının Maraş Emıri Nusretüddin Hasan Bey, ribat (1215), cami (1215-1234) ve han (1232-33) yapılarından oluşan külliye inşa ettirilmiştir. Daha soma külliyeye Dulkadir Beyliği (1337-1522) döneminde medrese (1480-1492), kadınlar mescidi (1500) ve buk'a ilave edilerek büyütülmüştür. Külliyeye en son eklenen Paşa Çardağı, Osmanlı döneminde 1531 yılında inşa edilmiştir. Darende ve Afşin’de bulunan bu değerlerin kültür ve inanç turizmi açısından gerekli ilgiyi görüp görmediği değerlendirilecektir. Bu külliyelerin alan yönetimlerinin yapılıp yapılmadığı; buna bağlı alt ve üst yapı ile çevre düzenlemesi ve temizliğinin ihtiyacı karşılayacak biçimde oluşturulup, oluşturulmadıkları irdelenecektir. Ayrıca Bu iki külliyenin birbirine entegre edilerek ziyaret edilme olanakları ortaya konmaya çalışılacaktır.
  • Öğe
    Van Gölü Havzası Ortaçağ Türk Dönemi (12. yy- 15.yy) cami plân tipolojisi
    (Trakya Üniversitesi, 2019-11) Balta Avut, Hatice; Top, Mehmet
    Türkiye coğrafyasının Doğu Anadolu bölgesinde yer alan Van Gölü Havzası; Van, Bitlis, Hakkâri ve Muş illerini kapsamaktadır. Bölge, tarihsel süreç ve kültürel miras açısından Urartu medeniyeti başta olmak üzere, tarih öncesi devirlerden başlayarak günümüze değin önemli birçok kültürel birikim ortaya koymuştur. Havzada bu dönemlerden kalma eserler önemli bir yer tutmaktadır. Özellikle bunlar cami, medrese, han, hamam, türbe, köprü ve diğer birçok dinsel ve sosyal amaçlı mimari eserler olup, bölgenin tekrar canlanışını gözler önüne sermektedir. Bölgedeki ilk cami örneklerinin Selçuklularla birlikte 12. yüzyıl ortalarından itibaren görülmeye başladığı anlaşılmaktadır. Selçuklu dönemiyle birlikte avlu, sahın, eyvan ve mihrap önü bölümü ya da kubbesi cami plan tipolojilerinin belirlenmesinde öne çıkmaktadır. Sahınlar enine ya da boyuna düzenlenebilmekte, avlu harimin ortasında veya kuzeyinde olabilmekte, eyvan daha çok avlu çevresinde dört eyvan düzenlemesi şeklinde karşımıza çıkmakta, mihrap önü bölümü ise çoğunlukla bir kubbe ile belirginleşmektedir. Bu unsurların cami içerisinde bulunuşları ve düzenlemelerine Van, Bitlis ve Muş ilinde yer alan örnekler, buna göre yeni bir tipoloji denemesi yapılarak değerlendirmeye tabi tutulacaktır. Bunların en önemlilerini Van Ulu Cami, Bitlis Ulu Cami, Adilcevaz Ulu Cami, Gevaş İzzettin Şir Cami, Muş Bulanık Esenlik Köyü Camisi ve Ahlat Emir Bayındır Cami oluşturmaktadır. Bu bildiri kapsamında, 12.-15. yüzyıllar arasında Van Gölü Havzası’nda inşa edilmiş olan camilerin plan ve mimari özellikleri verilerek üslup özellikleri ve tipolojik açıdan sınıflandırılması yapılacaktır. Aynı zamanda, Selçuklu Dönemi (Ahlatşahlar- Dilmaç Beyliği), İlhanlı Dönemi ve Akkoyunlu Beyliği Döneminden günümüze ulaşmış camilerin yerel, çevresel ve bölge dışındaki İslâm cami mimarisindeki oluşumlarla olan etkileşimleriyle bu camilerin Van Gölü Havzası’ndaki konumları üzerinde durulacaktır.
  • Öğe
    Birgi, Tire ve Ayasuluk’da Beylik ve Erken Osmanlı Dönemi mezar taşı kitabeleri
    (Tokat Valiliği Yayınları, 2019-10) Top, Mehmet; Balta Avut, Hatice
  • Öğe
    Tarihin aydınlatılmasında bir kanıt olarak seramik
    (Eskişehir Tepebaşı Belediyesi, 2013-09) Taşkıran, Gürbüz; Bayazıt, Murat; Cereci, Sedat
    İnsanoğlunun ateşi keşfinden bu yana çeşitli hammadde içeriği ve farklı biçimlere sahip pişmiş toprak ürünleri birçok amaca hizmet etmiştir. Tarihte dini inançlardan günlük kullanım eşyalarına, günümüzde ise uzay araçlarından sağlık gereçlerine kadar birçok alanda tercih edilen malzemelerin başında gelen seramik sanatsal ve kültürel bir ikon olarak da karşımıza çıkmaktadır. Medeniyetler arası etkileşimlerin ve farklılıkların kimi zaman resmedildiği kimi zaman da şekillendiği seramik ürünler geçmiş ile günümüz arasında bir iletişim köprüsü kurmayı başarmıştır. Bu çalışmada arkeolojik seramik buluntuların form-tasarım-işlevsellik özellikleri incelenmiş ve çeşitli örneklerle kültürel bir obje olarak pişmiş toprak ürünlerinin tarihten günümüze yansıması değerlendirilmiştir