Arama Sonuçları

Listeleniyor 1 - 8 / 8
  • Öğe
    Kemalizm’in inşa sürecinde dinsel temaların kullanılması (1930-1935)
    (Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2018-10) İlyas, Ahmet
    Kemalizm, dogmatik bir unsur olarak Türkiye’nin önemli yapı taşlarından biridir. Mustafa Kemal Atatürk’ün fikirlerini, söylemlerini ve yaptığı inkılapları bir düşünsel bir yapı içerisinde somutlaşması ise 1930’ların başında belirmiştir. 1930 yılından itibaren Kemalizm, Türkiye’nin üzerinde yürümesi gereken bir yol olarak belirtilmiştir. Resmi bir ideoloji açısından Kemalizm, Mustafa Kemal’i ön plana çıkarırken, onun fikirleri Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu ideolojisi haline gelmiştir. Özellikle Kemalizm dini bir öğreti olarak topluma sunulmaya çalışıldı. Bu çalışmanın amacı Kemalizm’in dinsel bir motif olarak topluma yansıtılması ve kullanılan dinsel mitlerin propaganda aracı olarak belirtilmesi üzerine inşa edilmiştir. Kemalizm’i dinsel bir faktör olarak ortaya koyan anlayışı, edebiyat, tarih, şiir gibi birçok edebi tarihi yazıtlarda görmek mümkün olmuştur. Öyle ki Atatürk üzerine ezanlar, mevlitler bile yazılmıştır. Çalışmada, Kemalizmi bir öğreti olarak kabul eden aydınların, Mustafa Kemal Atatürk’ü yüceltilmeleri ve onu dinsel bir kutsiyet içerisinde değerlendirmeleri de bulunmaktadır
  • Öğe
    1950-1960 yılları arasında gerçekleşen genel seçimlerin Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi açısından değerlendirilmesi
    (Turkish Studies, 2014-06) İlyas, Ahmet
    Bu çalışma, 1950-1960 arasında gerçekleşen genel seçimlerin, doğu ve güneydoğu açısından değerlendirmesini içermektedir. Çalışmanın ana teması, Osmanlı’dan beri süreklilik kazanmış olan devlet-aşiret-din denkleminin Demokrat Parti iktidarı boyunca gelişimini göstermektedir. Tek Parti döneminde aşiretlerin gücü iyice azaltılmıştı. Bunda Kemalist iktidarın bölgede ulus-devlet anlayışını oturmak amacıyla, İsmet İnönü kadroları tarafından hazırlanan raporlar önemli bir yer tutmaktaydı. Bu raporlar neticesinde merkezi hükümet, toplum mühendisliğine soyunarak, bölgede yaşayan aşiret reisleri ve doğu toplumu üzerinde etkili olan şeyh, melle gibi kanaat önderlerini batı bölgelerine mecburi iskânları önemli bir tutmaktaydı. Çok partili hayata geçilen 1946 Genel Seçimleriyle birlikte siyasi partilerin algıları Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde toplandı. Bilhassa siyasal aktörler, oy deposu olarak gördükleri aşiret reisi-şeyhmelle gibi bireyleri, siyasal sosyalleşme yöntemi olarak kullanılan polifikasyon sayesinde siyaset arenasına çekmeyi başardılar. Bu güdüyü başarılı bir şekilde kullanan Demokrat Parti, 1950-1960 yılları arasında, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde birinci parti olmayı başardı. Bu çalışmanın ana düzlemi DP ile aşiret reisi ve şeyh, melle arasındaki siyasi birliktelik üzerine kurulmuştur. Siyasal ortaklık adı verilen bu süreçte, DP, oy misyonu gördükleri bu kişiler sayesinde, siyasal rakiplerine büyük üstünlük sağlarken, aşiret reisi, şeyh ve melle gibi kişilerse, bu birliktelik sayesinde devlet nezdinde ekonomik ve sosyal itibar sağlarken, hem de varlıkları devam ettirme imkânına sahip olmuşlardır. Bu makalede 1950-1960 yılları arasında gerçekleşen genel seçimlerin, Doğ
  • Öğe
    Kemalizmin propaganda araçları veya araçsızlığı
    (Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2016-11) İlyas, Ahmet
    Bu çalışmanın amacı 1930’lardan itibaren hâkim ideoloji konumdaki Kemalizm’in Türk siyasal ve toplumsal hayatındaki etkinliğini ortaya koymaktır. Çalışmada öncelikle Kemalizm’in bir ideoloji olup olmadığı, ardından kavramın ilk defa nerelerde kullanıldığı ve Kemalizm adına neler yapıldığı ifade edilmeye çalışılmıştır. Ayrıca “izm”ler dönemi olarak değerlendirilen 1930-1945 yılları arasındaki ideolojilerin yayılma alanlarıyla birlikte ele alınarak Kemalizm’in kendini yürürlüğe sokma argümanlarına da genişçe yer verilmiştir. Çalışmanın eksenini, Kemalizm’in yayılma sahasında kullandığı araçların toplum üzerinde ne kadar etkili olup olmadığı oluşturur. Söz konusu araçlar değerlendirilirken, o dönemin hâkim siyasal, toplumsal ve kültürel iklimi içerisindeki seyrine de dikkat edilmiştir. Ayrıca sosyal bilimler alanında problematik unsurlar içeren Kemalizm’in ideolojik aygıtlarının toplumsal alt yapısına da değinilmiştir. Çalışmada disiplinler arası bir dikkat gözetilerek kapsam itibariyle bir konu bütünlüğü oluşturulmasına gayret edinilmiştir. Bu çalışmanın önemli taraflarından biri de diğer ideolojilerde olduğu gibi Kemalizm’in de eğitim, sanat ve müzik gibi kültürleme öğelerini kendi tanımları içerisinde nasıl kullandığına işaret etmektir. Ayrıca siyasal kültür içerisinde Kemalizm’i kökleştirme çalışmaları da tarihsel süreç içerisinde ele alınmıştır. Özellikle eğitim alanında Atatürk köşelerinin oluşturulması, Atatürk’ün ölüm yıl dönümlerinin resmileştirilmesi, onun adına romanlar, şiirler ve tiyatro oyunlarının yazılması önemli bir noktaydı. Bu noktadan yola çıkılarak Mustafa Kemal için sanat alanında heykellerinin yapılması, sokak, cadde ve bulvarlara onun adının verilmesi, Kemalizm’in somutlaştırılmasına yönelikti.
  • Öğe
    Siyaset-basın düzleminde muhalif bir şahsiyet olan Hüseyin Cahit Yalçın’ın dokunulmazlığının kaldırılması
    (Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2018-10) İlyas, Ahmet
    Hüseyin Cahit Yalçın, önemli bir düşünce adamı, edebiyatçı, gazeteci ve siyasetçidir. Hem Osmanlı hem de Cumhuriyet dönemini görmüş biri olarak, onun sahip olduğu deneyim, hakkında yazılan kitapların ve onlarca makalenin teşekkül ettirilmesini beraberinde getirmiştir. İttihat ve Terakki döneminde devrimci, Cumhuriyet döneminde muhalif, tek parti döneminde ve Demokrat Parti döneminde ise partizan olarak telakki edilmesini ortaya çıkarmıştır. Çalışma, Hüseyin Cahit’in, DP’nin iktidara gelmesinden sonra Ulus gazetesinde DP’ye karşı sergilemiş olduğu muhalefeti ele alması üzerine inşa edilmiştir. Hüseyin Cahit, iyi bir edebiyatçı, tarihçi, siyasetçi olmasının yanı sıra iyi de bir gazetecidir. Ulus gazetesinde neredeyse her gün yazı yazan Hüseyin Cahit tek kişilik bir muhalefet örneğini sergilemiştir. Cahit, iktidar değişikliği yaşandığı ilk dönemde DP’ye daha ılımlı bir tavır sergilerken, bu tavrı DP’nin CHP’ye karşı tutumunun değişmesi nedeniyle zamanla sertleşmiştir Bu çalışmanın ana hatlarından biri de Ulus gazetesindeki Hüseyin Cahit’in DP ile ilgili yazmış olduğu yazılarının tahlil edilmesine dayanır. Çünkü Hüseyin Cahit’in yargılanmasına ve daha sonra tutuklanmasına neden olan bu yazılar, nicelik ve siyaset sosyolojisi açısından incelendiğinde önemli sonuçlar ortaya çıkarmaktadır. Cahit’in, dokunulmazlığının kaldırılması, Ulus gazetesinde DP’yi irtica yanlısı göstermesi ve Başbakan Adnan Menderes’e yönelik hakaret içeren yazılardan dolayı gerçekleşmiştir. CHP’ye ait taşınmazların hazineye aktarılması sonrası kapanan Ulus gazetesi, yerine Yeni Ulus ve Halkçı gazeteleri olarak varlığını sürdürmeye çalışmıştır. Gazetelerdeki Hüseyin Cahit’in bu gazetedeki yazıları onun seksen yaşında bir gazeteci olarak tutuklanıp hapse girmesine zemin hazırlamıştır
  • Öğe
    Erken Cumhuriyet’in ilk nüfus sayımında Diyarbakır (1927)
    (Tarih Okulu Dergisi (TOD), 2018-12) İlyas, Ahmet; Çoban, Ebru
    Cumhuriyet Türkiye’sinin temelinin atıldığı II. Meşrutiyet dönemi yeni bir devletulus birlikteliğini öneriyordu. Zira geç Osmanlı Devleti’nin yıkılış sürecine girmesinde etkili olan husus çok kültürlülük, çok uluslu ve heterojen toplum yapısıydı. Milli Mücadelenin başarıya ulaşması sonrası yönetici tabaka İttihat ve Terakki’nin yarım bıraktığı ulus-devlet anlayışını tamamlamak için siyasi, sosyal, ekonomi ve kültürel alanda önemli değişikliklere gitmiştir. Devlet yeni siyasal kimliğini oluştururken ulusdevlet inşa sürecinde yapılan değişikliklerden bir tanesi de nüfus sayımları olmuştur. Çünkü yeni kimlik arayışında olan yeni devlet siyasi ve sosyal politikalara yön vermek için nüfusun özelliklerini bilmesi gerekirdi. Türk tarihinde ilk kez bilimsel yöntemlerle nüfusun sayımı 1927 yılında gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmanın amacı, Cumhuriyet döneminde yapılan ilk nüfus sayımının Diyarbakır ili çerçevesinde ele almaktır. Daha çok nicel-nitel verilerden oluşan bu çalışmada; Diyarbakır ili nüfusunun yoğunluğu, medeni hal durumu, okur-yazarlık oranları, meslek kolları, yaş grupları, konuşulan anadiller ve dini inançlar açısından özellikleri hakkında veriler yer almıştır. Çalışmanın konu olarak ele alınmasında, Diyarbakır ilinin geçmişi hakkında birçok yazı kaleme alınmasına rağmen Cumhuriyet döneminde ulus-inşa süreci içerisinde yer alan 1927 yılında yapılan nüfus sayımı verilerinin araştırılmamış olması önemli bir eksikliğin giderilmesi gerektiği yönünde olmuştur. Çalışmada başta kullanılan kaynaklar Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü’nün hazırlamış olduğu fasiküller ve dönemin basını dikkate alınmıştır.
  • Öğe
    Tek parti döneminde aşiretleri kontrol altına almak için çıkarılan kanun ve hazırlanan raporlar
    (International Journal of Social Science, 2014-01) İlyas, Ahmet
    Bu çalışmada, Tek Parti Yönetimi’nin aşiretleri kontrol altına almak için çıkarmış olduğu kanun ve hazırlanmış olan raporlar, yer almaktadır. Çalışmanın ana teması, Kemalist iktidarın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde, ulus-devlet yapısını inşa etmek için yapmış olduğu çalışmalar üzerine kuruludur. Özellikle Şeyh Said İsyanı, merkezi yönetimin ezberini bozmuştur. Bu durumun oluşmasında, Balkan Sendromu’nun hafızalardan silinmemesi yattığı iddia edilebilir. Gerçekten de Balkan Savaşları sonrası yüzyıllardır bir anavatan olan Balkanlar’dan, yüzbinlerce Devlet-i Aliyye’nin vatandaşları, İstanbul’a sürülmüştür. Bu durumun yaratmış olduğu travma ve bölünme korkusu, dönemin yöneticileri tarafından sık sık dile getirilmiştir. Bu nedenle de ülkenin Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki her hareket, her nümayiş, ülkeyi yöneten kadrolar arasında tedirginliğe neden olmuştur. Bu makalede, Cumhuriyet kadrolarının, ülkenin doğu bölgesinde ortaya çıkan isyanlar sonrası, bölgeye gönderilen yöneticilerin tespitlerine yer verilmiştir. Bu tespitler neticesinde, çıkarılmış olan iskân yasalarıyla da makale desteklenmiştir. Türkiye’nin doğu bölgesinde idari yapılanmasında da etkili olan bu raporların hazırlanmasında, İsmet Paşa(İnönü) ile onun kadrolarının büyük bir katkısı vardır. Raporlar neticesinde Ağrı(Karaköse) İli oluşturulmuş, diğer taraftan Koçgiri Bölgesi de bölünerek Tunceli ve Sivas arasındaki bağlantı koparılmıştır. Böylece, merkezi yönetimi rahatsız eden, problemlerden kaçınmaya çalışılmıştır. Bu çalışmada, ayrıca Mustafa Halik Renda’nın hazırlamış olduğu Doğu Raporu neticesinde hazırlanan Şark Islahat Planı ve İskân Kanunu’na yer verilmiştir. Titizlikle hazırlanan bu rapor, sonrası birçok aşiretin ülkenin batı bölgelerine iskân edildiği görülecektir. İsyan eden ya da merkezi hükümeti tanımak istemeyen aşiretlerin iskân edilmesinden sonra yerlerine Kafkas ve Balkan muhacirlerin yerleştirildikleri de bu çalışmada yer alacaktır. Renda öncülüğünde hazırlanan raporlar silsilesi, Zeynel Abidin Özmen ve İsmet Paşa(İnönü) ile devam edecektir. Ancak Zeynel Abidin Özmen ve İsmet Paşa’nın hazırlayıp bizzat Mustafa Kemal Atatürk’e sunmuş oldukları raporlar, içerik yönden birbirine benzedikleri, bu makalede belirtilecektir. Çalışmanın son kısmı, Celal Bayar ve Necmeddin Sahir Sılan’ın yapmış olduğu geziler neticesinde, hazırlamış oldukları raporlardan oluşmaktadır. Bu iki rapor, diğer raporlardan ayrı tutulabilir. Çünkü diğer raporlar, güvenlikçi bir anlayışla hazırlanmışken, Bayar ve Sılan raporları, daha halkçı ve problem çözmeye yönelik raporlar olarak hazırlandığı göze çarpacaktır. Ayrıca bu raporlar, diğer raporlara göre daha kapsamlı olması nedeniyle de, bölgenin asıl problemlerini yansıtması açısından önemlidir. Şunu da belirtmek gerekir ki Sılan Raporu, Bayar Raporu’na göre daha kapsamlıdır. Hatta hazırlanan raporlar içerisinde en kapsamlı olan Sılan Raporu’dur. Çünkü Sılan Raporları, yaklaşık on beş yıllık bir çalışmanın peyderpey, merkezi hükümete gönderilen layihalardan oluşmaktadır. Sılan hazırlamış olduğu bu raporlarını, sırasıyla önce Cumhuriyet Halk Partisi komisyonlarına, daha sonra Demokrat Parti yönetimine sunmuştur. Bu çalışmada, bu raporlardan önemli kesitlere de yer verilecektir.
  • Öğe
    1950 Genel Seçimlerin Urfa’ya yansıması
    (Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2016-04) İlyas, Ahmet
    Bu çalışma 1950 genel seçimlerinin Urfa’ya yansıması üzerine inşa edilmiştir. Mevzu olan 1950 genel seçimleri Türkiye’de bir dönemin başlangıcı olarak nitelenmektedir. ilk defa çoğunluk esasına göre Demokrat Parti ve Cumhuriyet Halk Parti arasındaki kıyasıya yarış, Demokratların ezici bir çoğunlukla zafer kazanmasıyla son bulmuştur. Demokratların bu başarısı, ülkenin birçok vilayetinde hissedilirken, bu vilayetlerinin önemli bir perdesini de Urfa oluşturmaktadır. Özellikle 1946-1950 yılları arasında seçim yarışının kızıştığı Urfa’da, CHP ve DP, Urfa seçmenini etkilemek için birçok yola başvurdular. Bu iki siyasi parti arasındaki mücadelenin 1950 Genel Seçim Sonuçlarına yansıdığı bu çalışmada verilmeye gayret edildi. Özellikle arşiv kaynaklardan da anlaşılacağı üzere 1950 Genel Seçimleri, Urfa’da demokrasi havası içerisinde gerçekleşmiş, seçim sonuçlarının kültürel bir tarzla kutlanması, halkın Halk Partisine yıllarca biriktirdiği içgüdüsel bir tepkinin yansıması olarak açıklanmaya çalışıldı.
  • Öğe
    Strategic role of nationalism in nation state building process comparative historical and instrumental analysis of Italy Germany and Turkey in the context of nationalism
    (European Journal of Social Sciences, 2016-04) İlyas, Ahmet; Cihangir, Murat
    Nation Building Program of the Republic of Turkey has a Western character. The impact of the French Revolution has played a key role in this process. Trends such as Italy and acquired an important place in the political unity of Germany is now completed and the process of building the family of nations living system has led to exhibit very different political trends. These different political tendencies affected the political and military elite of the Republic of Turkey, a country that rose from its ashes. It is worth noting that some of the strategic instruments that have been used in the nation-building process in Italy and Germany were adopted by the Turkish authorities. The main objective of this study is to analyze the effects of Nazism and Fascism which emerged in Germant and Italy after the First World War had on Turkey during the single party rule. This study is divided into three main sections within the framework of this main objective. As a first step, rise of Fascism in Italy and prominent political practices are discussed. Second, political activities of Nazism in Germany are analyzed. The last part of the study, impact of Fascism and Nazism on the Republic of Turkey during the one-party period is examined