Arama Sonuçları

Listeleniyor 1 - 5 / 5
  • Öğe
    Nef’î’nin şiirlerinde narsisizmin yansımaları
    (ISPEC Publishing, 2020-02) Bozkurt, Kenan; Yalçın, İdris
    Edebî eserlere psikolojik bir bakış açısıyla yaklaşıp bu eserleri psikanalitik yöntemle tahlil etmek Freud’la başlamış ve sonraki psikologlar tarafından geliştirilmiştir. Psikanilitik eleştiri yöntemi sayesinde sanatçıların hayatlarından hareketle bilinçdışının derinliklerine inilmiş ve oradan hareketle edebi eserlerin oluşum süreci hakkında saptamalarda bulunulmuştur. Edebî eserde dile getirilenler bu yöntemle analiz edilmiştir. Bu analizlerde narsizmin önemli bir yeri vardır. Günümüzde kişiliğin tespitinde kullanılan “narsisizm” adını Yunan mitolojisinde sudaki yansımasını görünce o yansımaya, yani kendi kendine âşık olan, ona ulaşmak için suya düşüp boğulan genç ve yakışıklı Narkisos’tan alır. Kişinin kendisindeki eksikliklere karşı geliştirmiş olduğu bir tür savunma mekanizması olan narsisizm kişinin tüm ilgiyi kendisinde toplama gayesidir. Klasik narsist kişilik özellikleri, şiirlerde tefahür olarak karşımıza çıkmaktadır. Klasik şairlerin kendileri ile övünmelerini tefahür, temeddüh, enaniyet, benlik kavramlarını kullanarak ifade etmek mümkünse de söz konusu övünme olunca divan şairleri arasında Nef’î kadar ileri giden megaloman tavrını bu denli yüksek perdeden dile getiren olmamıştır. Şairin kendini tüm şairlerden üstün görmesi ve sanatıyla övünüp kendini dev aynasında görmesi, narsist kişiliğin en temel özelliklerindendir. Bu bağlamda fahriyleriyle ön plana çıkan Nef’î, narsizmin tüm özelliklerinin kendisinde tezahür ettiği bir kişilik olarak karşımıza çıkmaktadır. Bir kişilik bozukluğu olan narsisizmin Nef’î’nin şiirlerine yansımasının nedenlerini erken çocukluk dönemlerinde aramak gerekir. 17. yüzyıl şairi olan Nef’î’nin şiirleri her ne kadar psikanalizin ortaya çıkıp gelişmesinden önceki asırlarda yazılmış olsa bile bu şiirleri, narsisizmi baz alarak okumak ve tahlil etmek mümkündür. Bu çalışmada Nef’î’nin şiirleri, psikanalizin çalışma alanı içerisinde yer alan “narsisizm” baz alınarak şiirlerin tahlil edilmesi amaçlanarak Nef’î’nin hayatından, kişiliğinden ve şiirlerinden hareketle narsist yönü ortaya konmaya çalışılacak ve tavırlarındaki tutarsızlığın psikolojik nedenleri üzerinde durulacaktır
  • Öğe
    Nef’î’nin şiirlerinde narsisizmin yansımaları
    (ATLAS Journal International Refereed Journal On Social Sciences, 2020-02-20) Bozkurt, Kenan; Yalçın, İdris
    Edebî eserlere psikolojik bir bakış açısıyla yaklaşıp bu eserleri psikanalitik yöntemle tahlil etmek Freud’la başlamış ve sonraki psikologlar tarafından geliştirilmiştir. Psikanalitik eleştiri yöntemi sayesinde sanatçıların hayatlarından hareketle bilinçdışının derinliklerine inilmiş ve oradan hareketle edebi eserlerin oluşum süreci hakkında saptamalarda bulunulmuştur. Edebî eserde dile getirilenler bu yöntemle analiz edilmiştir. Bu analizlerde narsizmin önemli bir yeri vardır. Günümüzde kişiliğin tespitinde kullanılan “narsisizm” adını Yunan mitolojisinde sudaki yansımasını görünce o yansımaya, yani kendi kendine âşık olan, ona ulaşmak için suya düşüp boğulan genç ve yakışıklı Narkisos’tan alır. Kişinin kendisindeki eksikliklere karşı geliştirmiş olduğu bir tür savunma mekanizması olan narsisizm kişinin tüm ilgiyi kendisinde toplama gayesidir. Klasik narsist kişilik özellikleri, şiirlerde tefahür olarak karşımıza çıkmaktadır. Klasik şairlerin kendileri ile övünmelerini tefahür, temeddüh, enaniyet, benlik kavramlarını kullanarak ifade etmek mümkünse de söz konusu övünme olunca divan şairleri arasında Nef’î kadar ileri giden megaloman tavrını bu denli yüksek perdeden dile getiren olmamıştır. Şairin kendini tüm şairlerden üstün görmesi ve sanatıyla övünüp kendini dev aynasında görmesi, narsist kişiliğin en temel özelliklerindendir. Bu bağlamda fahriyeleriyle ön plana çıkan Nef’î, narsizmin tüm özelliklerinin kendisinde tezahür ettiği bir kişilik olarak karşımıza çıkmaktadır. Bir kişilik bozukluğu olan narsisizmin Nef’î’nin şiirlerine yansımasının nedenlerini erken çocukluk dönemlerinde aramak gerekir. 17. yüzyıl şairi olan Nef’î’nin şiirleri her ne kadar psikanalizin ortaya çıkıp gelişmesinden önceki asırlarda yazılmış olsa bile bu şiirleri, narsisizmi baz alarak okumak ve tahlil etmek mümkündür. Bu çalışmada Nef’î’nin şiirleri, psikanalizin çalışma alanı içerisinde yer alan “narsisizm” baz alınarak tahlil edilmesi amaçlanarak Nef’î’nin hayatından, kişiliğinden ve şiirlerinden hareketle narsist yönü ortaya konmaya çalışılacak ve tavırlarındaki tutarsızlığın psikolojik nedenleri üzerinde durulacaktır.
  • Öğe
    Küfrün süje ve objesi olan şair: Nef’î
    (Ulak Bilge Uluslararası Sosyal Bilgiler Dergisi, 2020-06-19) Bozkurt, Kenan; Yalçın, İdris
    17. asrın ve klasik Türk edebiyatının övme, övünme ve sövgü şairi olarak tanınan kaside üstadı Nef’î, Türkçe Divan’ında Türk edebiyatının en güzel kaside örneklerini vermiştir. Şair, Farsça Divan’ında övme ve övünmedeki aşırılığı çoğu zaman bir taraf bırakarak şiirlerini tasavvuf temelinde kaleme almıştır. Sihâm-ı Kazâ adlı hiciv mecmuasında ise öfkesini kontrol etme noktasında sıkıntılar yaşadığı belli olan Nef’î, kendisine yöneltilen eleştirilere ve küfürlere diline hakim olmayı başaramayıp misliyle karşılık vermiştir. Bu yüzden de küfrün hem nesnesi hem de öznesi olmuştur. Bu tavrı dolayısıyla sağlıklı ilişkiler geliştirme noktasında sıkıntılar yaşayan şairin öfke şeklinde dışa yansıyan güçlü görünme isteği ve başkalarına tahakküm etme hırsının psikolojik nedenleri hakkında çıkarımlarda bulunmayı amaçlayan bu çalışmada örnek beyitlerden hareketle şairin ruh dünyasının derinliklerine inilerek Nef’î’nin küfürlerinin ve saldırgan tavrının bilinç dışında yatan nedenleri ortaya konmaya çalışılacaktır. Bu çalışmada Nef’î’nin Sihâm-ı Kazâ adlı hiciv mecmuasından hareketle şairin küfür içerikli manzumeleri ve bu manzumelerin psikolojik sebepleri psikanaliz kurama göre irdelenmiştir. Bu yönüyle çalışmanın benzer çalışmalara kaynaklık etmesi ve araştırmacıların küfür manzumelerine farklı bir gözle bakabilmesi amaçlanmıştır.
  • Öğe
    Oidipal bir okuma: Nef’î’de babasızlık
    (Euroasia Journal of Social Sciences Humanities, 2020-03) Bozkurt, Kenan; Yalçın, İdris
    Annelik gibi içgüdüsel ve biyolojik yanı olmayan babalık, çocukla baba arasında kurulan kan bağının zorunlu birsonucudur. Babanın çocuğun hayatında olmayışı, çocuk için hayatının sonraki evreleri için büyük travmalarınoluşmasına sebep olur. Freud, baba yokluğunu bir problem olarak ele aldığı gibi varlığını da travmatik bir olguolarak ele alır. Freud’un Oedipus Sendrom’u olarak ele aldığı bu durum, Psikanalitik inceleme yönteminde babakıskançlığı, babayı ortadan kaldırma olarak tanımlanır. Psikanalitik inceleme yöntemi, Nef’î’nin şiirlerineuygulandığında araştırmacılara şairin bilinçdışının karanlık dehlizlerine farklı bir yolculuk yapma imkanı tanır. Nef’î, babasının ailesini terk ederek Kırım hanına nedim olmasını bir türlü kabullenememiş ve Sihâm - ı Kazâ adlıeserinin ilk manzumesinde babasını hicvetmiştir. Psikanaliz edebiyat kuramına göre şairin babasını hicvetmesi,onun salt heccav karakterinden kaynaklı olmayıp babadan öç alma duygusunun tezahürüdür. Bu çalışmada Nef’î’nin babasına yazdığı hicivden ve diğer şiirlerinden hareketle babasız kalmasından dolayıtakındığı olumsuz tavır, psikanaliz edebiyat kuramı ve Oedipus Sendromu’ndan hareketle izah edilmeyeçalışılmıştır.
  • Öğe
    Oidipal bir okuma: Nef’î’de babasızlık
    (ISPEC Publishing, 2020-02) Bozkurt, Kenan; Yalçın, İdris
    “Babalık” annelikten çok farklı bir duygu olup annelik gibi içgüdüsel ve biyolojik yanı yoktur. Babalık, çocukla baba arasında kurulan kan bağının zorunlu bir sonucu olduğu gibi tarihsel, sosyal, bir olgu olup topluma ve zamana göre de değişiklik göstermektedir. Ancak bu değişim, çocuk için asla söz konusu değildir ve çocuk için baba kendi içinde birçok anlamı barındıran ideal bir figürdür ve bu figürün çocuğun hayatında olmayışı, çocuk için hayatının sonraki evreleri için büyük travmaların oluşmasına sebep olur. Freud, baba yokluğunu bir problem olarak ele aldığı gibi varlığını da travmatik bir olgu olarak ele alır. Freud, bunu Oidipus Sendrom’u olarak ele alır ve bu sendromu, Psikanalitik inceleme yönteminin temel yapı taşlarından olan ve baba kıskançlığı, babayı ortadan kaldırma olarak tanımlar. Ona göre bu sendrom, rüyalarda, edebi metinlerde, sanatsal çalışmalarda farklı şekillerde karşımıza çıkar. 19. Yüzyılda Freud’la önemli gelişmeler katetmiş olan psikanalitik inceleme yöntemi, övme, övünme ve sövme şairi olarak şöhret bulmuş; 17. Yüzyılın ünlü kaside ve hiciv şairi Nef’î’nin şiirlerine uygulandığında araştırmacılara şairin bilinç dışının karanlık dehlizlerine farklı bir yolculuk yapma imkânı tanır. Zira divan şairleri için araştırmacılar tarafından pek de inceleme konusu yapılmamış olan psikanalitik yöntem Nef’î’nin bebeklik ve çocukluk döneminde yaşanılanların şairin ruh dünyası üzerindeki etkilerini göstermesi ve bunun şiirlerine yansımasını ortaya koyması açısından önemlidir. Nef’î, küçük yaşta babasının ailesini terk ederek ikbal uğruna Kırım hanına nedim olmasını bir türlü kabullenememiş ve Sihâm-ı Kazâ adlı eserinin ilk manzumesinde babasını bu tutumundan dolayı hicvetmiştir. Edebiyat tarihleri, Nef’î’nin bu tutumunu “babasının bile onun hiciv oklarından kurtulamadığı” şeklinde ele almış olsalar da Freud’un psikanaliz edebiyat kuramında şairin babasını hicvetmesi, onun salt heccav karakterinden kaynaklı olmadığını bize göstermektedir. Freud’a göre şairin babasını hicvetmesi, babasının kendisini terk etmesinin kendisinde yarattığı travma ve bu travmanın şiirsel formdaki babadan öç alma duygusunun tezahürüdür. Bu çalışmada Nef’î’nin Sihâm-ı Kazâ adlı eserinde babasına yazdığı hicivden ve diğer şiirlerinden hareketle babasız kalmasının şairin ruh dünyasında meydana getirdiği tahribat ve onun babaya karşı takındığı olumsuz tavır, Freud’un psikanaliz edebiyat kuramı ve Oidipus Sendromu’ndan hareketle izah edilmeye çalışılmıştır.