20 sonuçlar
Arama Sonuçları
Listeleniyor 1 - 10 / 20
Öğe Kimlik ve ötekilik bağlamında Suriyeli sığınmacılar(Sakarya Üniversitesi, 2017-11) Türk, EmrullahÖğe Kent merkezinde yaşayan suriyeli çocukların eğitim imkânları, yaşanan sorunlar ve sorunlara ilişkin çözüm önerileri: Batman örneği(Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, 2017-10) Türk, EmrullahTürkiye, 2011 yılından bu yana devam eden Suriye Savaşı’ndan dolayı yakın tarihin en büyük göç dalgası ile karşı karşıya bulunmaktadır. Türkiye’nin izlediği “açık kapı” politikası sonucu Türkiye’ye göç eden 3 milyonu aşkın Suriyelinin büyük bir bölümü kamplar dışında kent merkezilerinde yaşamaktadır. Bu manada ülkenin neredeyse tamamına yayılan sığınmacılar, kentler üzerinde büyük bir baskı oluşturmaktadır. Kentlerde yaşayan sığınmacılar, başta ekonomik olmak üzere birçok sorun ile karşı karşıya kalmaktadır. İşte bu sorunlardan bir diğeri de eğitime dair sorunlardır. Eğitim sorunu, özellikle ilköğretim çağında olan çocukları en fazla etkileyen konuların başında gelmektedir. Söz konusu sorununaşılması ve sürecin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi adınaeğitim kurumlarına önemlisorumluluklar düşmektedir. Özellikle dil güçlüğünden kaynaklı iletişim sıkıntılarının aşılabilmesi ve uyum sürecinin hızlanabilmesi adına okullarda verilen eğitimin niteliği büyük önem arz etmektedir. Bu çalışmada, Batman kent merkezinde faaliyetlerini sürdüren okullarda okuyan Suriyeli çocukların, okullarda gördükleri eğitime ilişkin bilgilere yer verilmektedir. Bu çerçevede konuya ilişkin dokümanların analizinin yanı sıra saha çalışması kapsamında yetkililer ve okullardaki eğitimcilerle yarı yapılandırılmış formlar çerçevesinde görüşmeler yapılmıştır. Çalışma, Batman kent merkezi ve Suriyelilerin yoğunlukta olduğu okullarla sınırlı tutulmuştur. Çalışma sonucunda ilköğretim çağında bulunan Suriyeli sığınmacılarıneğitim sürecine dair imkânlar, yaşanan sorunlar ve söz konusu sorunlara ilişkin çözüm önerilerine yer verilmiştir.Öğe Kadın sivil toplum örgütlerinin kadına yönelik şiddete bakış açıları: Batman örneği(Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM), 2015-12) Türk, Emrullah; Aktağ, LeylaÖğe Sosyolojik düşüncede sosyal sermaye tartışmaları: Pierre Bourdieu ve James Samuel Coleman bağlamında karşılaştırmalı bir analiz(Sosyal ve Kültürel Araştırmalar Dergisi (SKAD), 2015-10) Türk, EmrullahSosyal sermaye kavramı, modernleşmeyle birlikte başlayan aşırı bireyselliğe karşı tepkiyi ifade etmek adına 20 yy. sonlarından bu yana adını akademik çalışmalarda sıkça duyuran bir kavramdır. Toplumsal alanda ilişki, bağlantı ve ağların birey ve toplum için önemini vurgulama noktasında sosyal sermaye kavramına atıfta bulunulmaktadır. Sosyal sermayenin varlığının bireysel başarı, mutluluk ve sağlık gibi noktalarda olumlu etkilerinin yanında toplumsal anlamda da güven, iyi yönetim, yardımlaşma ve sivil toplum katılımları sağlaması noktasında da önemi vurgulanmaktadır. Ayrıca sosyal sermayenin bir kısım akademik çevrelerce ekonomik kalkınmada gizli bir işleve sahip olduğu da ayrıca vurgulanmaktadır. Bu çalışmanın amacı, sosyolojik düşüncenin ve sosyolojik analizin enstrümanları arasında önemli bir yer tutan sosyal sermaye nosyonunun James Samuel Coleman ve Pierre Bourdieu’de büründüğü anlam kodlarını karşılaştırmalı bir düzlemde analiz etmektir. Başka bir ifadeyle, toplumsal eşitsizlikler ve elitlerin iktidarına katkısı yönüyle sosyal sermayenin Bourdieu’de kazandığı anlam çerçevesiyle; avantaj ve dezavantaj vurguları ile okullardaki akademik başarılar üzerindeki etkisini merkeze alan Coleman’cı çizgiyi mukayese etmektir.Öğe Suriyeli göçmenlerin Türk vatandaşlığı hakkındaki görüş ve beklentileri(Selçuk Üniversitesi, 2020-04) Türk, EmrullahSuriye’de yıllardır süren savaş, son yılların en büyük insani krizlerinden birine dönüşmüş vaziyettedir. Savaştan dolayı zorunlu kitlesel göçe maruz kalan Suriyelilerin büyük çoğunluğu Türkiye’ye yönelmektedir. Türkiye, coğrafi konumu itibariyle düzensiz göç hareketlerinde bir çekim merkezi haline dönüşebilme riskinden dolayı 1951 tarihli Cenevre sözleşmesi’ne 1961 yılında coğrafi sınırlama şerhi koyarak taraf olmuştur. 1967 yılındaki değişikliğe rağmen coğrafi sınırlama şerhini günümüze kadar muhafaza etmiştir. Bu sebeple topraklarına yönelen 3,7 milyon Suriyeliyi geçici koruma statüsü’nde misafir olarak değerlendirmektedir. Bu süreçte hükmetler, sayıları hızla artan Suriyeli göçmenlerin uyum sürecini hızlandırmak için farklı alanlarda kamu politikalarını hayata geçirmektedir. Eğitim, sağlık ve istihdam gibi alanlardaki düzenlemelerin yanı sıra Türk vatandaşlığına geçirilmeyle ilgili tartışmalar son dönemde uygulanan göç politikasının sonuçlarındandır. Suriyelilerin “misafir” ya da “geçici” olma hallerinin “kalıcılığa” dönüşme aşamasını temsil eden vatandaşlık verme/kazanma konusu son zamanlardaki en önemli tartışmalardandır. Suriyeli göçmenlere dair vatandaşlık tartışmaları zaman zaman alevlenmektedir. Geçici Koruma Yönetmeliğinin 25. maddesi, Suriyeli göçmenlerin Türkiye’de aldıkları ikamet izin süreleri 5 yılı geçmiş olsa da Türk vatandaşlığına başvuru için bir dayanak oluşturmayacağını göstermektedir. Bu konuyla alakalı olarak yapılan araştırmalar, Türk vatandaşlarının Suriyeli göçmenlere vatandaşlık verilmesine sıcak bakmamaktadır. Bu bağlamda, tartışmanın bir diğer tarafı olan Suriyeli göçmenlerin vatandaşlık kazanma konusunda ne düşündüklerinin açığa çıkarılması da önem arz etmektedir. Bu çalışma, Suriye’de yaşanan çatışmaların artmasıyla birlikte Batman kent merkezine göç etmek zorunda kalan 20 Suriyeli göçmen ile nitel araştırma kapsamında yapılan derinlemesine mülakatlardan elde edilen verilere dayanmaktadır. Çalışmada, Suriyeli göçmenlerin vatandaşlık kazanma taleplerinin olup olmadığı gerekçeleriyle birlikte incelenmiştir. Ayrıca Suriyelilerin misafirlik ve gelecek beklentilerine dair görüşlerine de yer verilmiştir. Suriye’den kitlesel akının başladığı ilk yıllarda öncelikli beklentiler temel ihtiyaçlarının karşılanması yönündeyken, son yıllarda bu beklentiler çalışma hakkı, seyahat hakkı, mülkiyet hakkı gibi hususlarda ön plana çıkmaktadır. Araştırma bulguları, Suriyeli göçmenlerin çoğunun “misafir” olarak görülüyor olmaktan rahatsızlık duymadıkları ancak geleceğe dair belirsizliği ortadan kaldırmak için Türk vatandaşlığı kazanmayı istediklerini göstermektedir.Öğe Batman yerel basınında Afgan, Iraklı ve Suriyeli göçmenlere ilişkin haberlerinin incelenmesi(Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, 2017-10) Türk, EmrullahTürkiye, coğrafi konumu itibariyle birçok ülkeden gelen göçmenlere ev sahipliği yapmaktadır. Tarihsel süreç içerisinde farklı zamanlarda ve farklı büyüklüklerde kitlesel göçlere maruz kalan Türkiye, son olarak 2011 yılının Nisan ayından bu yana yoğun birSuriyeli göçmen akını ile karşı karşıya bulunmaktadır. Batman ili de bu göçmenlere ev sahipliği yapan kentlerdendir. Son zamanlarda farklı ülkelerden gelen göçmenlerin -özellikle de Suriyelilerin-misafirlik konumundan ülkenin bir parçası haline geldiği gerçeği dikkate alınarak,göçmenlerin ev sahibi toplum ile uyum sürecini destekleme adına çalışmalara girişilmektedir. Göçmenlerin uyum sürecine katkı sunma bağlamında kamu kurum ve kuruluşları faaliyetlerinin yanında, yerel basında göçmenlere dair haberleriyleönemli işlevler görebilmektedir. Söz konusu haberlerin içeriği,ev sahibi konumundakileri olumlu ya da olumsuz yönde etkileyecek bir hâl alabildiğinden dolayı önem arz etmektedir. Bu çalışmanın amacı Afgan, Iraklı ve Suriyeli göçmenlerin Batman yerel basınında nasıl temsil edildiklerini irdelemektir. Çalışma, 2012-2017 yılları arasındaki göçmenleri konu alan yerel haberlerin analizine dayanmaktadır. Bu bağlamda göçmenler kent içerisindeki yaşam tecrübeleri oranında yerel basında haber konusu olmaktadır.Çalışma sonucunda, Batman yerel basınının göçmenlere dair haberleri ele alış biçimlerinde benzerliklerin yoğun olduğu görülmektedir. Göçmenlere ilişkin haberlerde daha çok olumlu bir bakış açısının olduğu görülmektedir. Nihayetinde bu yönde bir bakış açısının var olması, uyum sürecinidestekleyici bir işlev gördüğüsöylenebilir.Öğe Batman yerel basınında göçmenlerin temsili üzerine bir analiz(İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi, 2019-12-31) Türk, EmrullahTürkiye, son yıllarda sayıları hızla artan ve farklı ülkelerden gelen göçmenlere ev sahipliği yapmaktadır. Bu süreç beraberinde göçmenlerle ev sahibi konumunda olan halkın etkileşimini doğurmaktadır. İşte bu etkileşimin nicelik ve niteliği, uyum ya da çatışma sürecini belirlemektedir. Türkiye’ye yönelen bu göçmenlerin herhangi bir çatışma zemini oluşmadan uyum süreçlerine katkı sunmak amacıyla, kamu kurumları ile sivil toplum örgütleri çeşitli faaliyetler yürütmektedir. Ayrıca ulusal ya da yerel basın kuruluşları da yaptıkları haberlerle bu sürecin olumlu ya da olumsuz yönde şekillenmesinde rol oynamaktadır. Bu çalışmanın amacı, Batman yerel basınında göçmenlerle alakalı haberlerin ele alınış biçimlerini değerlendirmektir. Çalışma, nitel araştırma kapsamında, 2012-2018 döneminde Batman’daki yerel gazetelerde göçmenlerle alakalı yüzlerce haber arasından araştırma bağlamından kopuk ve tekrara düşen haberler elendikten sonra toplamda 67 adet haberin söylem analizine dayanmaktadır. Çalışma bulgularına göre, Batman yerel basınında göçmenlere dair haberlerin ele alınış biçimlerinde yoğun benzerlikler bulunmakta ve temsiller büyük oranda olumlu bir şekilde sunulmaktadır. Göçmenlere ilişkin haberlerin genellikle “sıkıntı”, “sorun” ve “mağduriyet” başlıkları etrafında şekillendiği görülmektedir. Son olarak, yerel basının bu yaklaşımın, göçmenlerin uyum sürecine katkı sağladığı söylenebilirÖğe Petrol, göç ve değişim (Batman kentleşmesi)(Çizgi Kitabevi Yayınları, 2020-03-23) Türk, EmrullahTürkiye'de bazı kentlerin ortaya çıkışı veya büyümesinde, doğal kaynaklar belirleyicidir. Bu bağlamda, Hasankeyf yakınlarındaki Raman Dağı'nda 1940 yılında Türkiye'deki ilk petrol rezervinin bulunması, Batman kentleşme sürecinin başlangıcını oluşturmaktadır. Yıllar içinde petrol üretimi sayesinde gerçekleşen ekonomik dinamizm, sosyal, kültürel ve mekânsal değişim sağlayarak, Batman kentleşme sürecini son derece özgün kılmaktadır. Bu çalışmada, petrolden doğan kentin, 1950'li yıllarda başlayan kentleşme serüveni ve bu süreçte yaşanan değişim mercek altına alınmaktadır. Batman kentleşme sürecinde, 1955- 1985 periyodunda petrol üretiminin oluşturduğu ekonomik dinamizm ön plana çıkarken, 1985 sonrasında ise sanayileşmeden ziyade zorunlu göçün baskıladığı bir kent fotoğrafıyla karşılaşılmaktadır.Öğe Batman’da mekânsal ve toplumsal ayrışmanın yansıması olarak güvenlikli siteler(Akademik Araştırmalar ve Çalışmalar Dergisi, 2020-05-29) Türk, EmrullahTürkiye’de güvenlikli sitelerin ortaya çıkışı ve yayılışında 1980 sonrasında benimsenen neo-liberal politikaların etkisi büyüktür. Başlangıçta İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyükşehirlerde örneklerine rastlanan güvenlikli siteler, zamanla Anadolu’nun tüm kentlerinde farklı niteliklerde inşa edilmeye başlamıştır. Güvenlikli siteler açısından Batman kentleşme süreci özgün bir yere sahiptir; çünkü Batman’ın kentleşme süreci güvenlikli bir site etrafındaki yerleşimlere dayanmaktadır. 1955 yılında kurulan petrol rafinerisi ve rafineri işçilerinin barınması için yapılan konutlardan oluşan Site yerleşkesinin korunması için örülen duvarlar, güvenlik önlemleri ve sosyal donatılar, o dönemlerde Türkiye’nin ilk güvenlikli site örneklerinden birini oluşturmuştur. Bu aynı zamanda Batman kentleşme sürecini başlatmıştır. Batman’da bu yerleşke dışında güvenlikli site örneklerine aradan geçen yarım asır boyunca çok az rastlanmıştır. 2000’li yılların başından itibaren inşaat firmalarının güvenlik ve ayrıcalıklı yaşam vaadi ile inşa ettiği sitelerde (yükselen duvarlar, güvenlik teknolojileri ve gözetleme mekanizmaları, özel güvenlik personelleri) yeni mekânsal örgütlenme biçimi, sakinlerine farklı yaşam olanakları sunmakta, eş zamanlı olarak yarattığı sınırlarla kentin diğer sakinlerinden de bu kesimi ayrıştırmaktadır. Araştırma, Batman’da iki farklı güvenlikli sitede oturan 24 kişiyle yapılan derinlemesine görüşmelerden derlenen verilere dayanmaktadır. Araştırma sonuçlarına göre, güvenlikli site seçiminde “güvenlik” kaygısı ve “ayrıcalıklı” bir yaşam isteği belirleyici olmaktadır. Ayrıca kentsel mekândaki yeni düzen, toplumsal sınıflar arasındaki fiziksel sınırlarla birlikte toplumsal sınırları da keskinleştirmektedir.Öğe Suriyeli mültecilerin geçici koruma ve müstakbel vatandaşlığına ilişkin kaygılar(Amasya Üniversitesi, 2016-12) Türk, Emrullah; Nerse, Serdar