Arama Sonuçları
Listeleniyor 1 - 10 / 79
Öğe Uluslararası kültürel miras mevzuatı(Kültürel Mirasın Dostları Derneği, 2007) Aydın, Mahmut; Öz, Ali Kazım; Güner, Saadet; Aydın, Mahmut; Öz, Ali Kazım; Güner, Saadet; Kapan, DenizÖğe 1st International engineering and technology symposium (1st IETS): Abstract book 03 – 05 May 2018(Batman Üniversitesi, 2018) Aydın, Hüseyin; Sayğılı, Hasan; Demir, Mehmet Emin; Özsaraç, Şafak; Demir, Muhammed SungurWelcome to IETS’18 Many thanks for your contribution to IETS’18 which will be held between 3-5 May 2018 at the Batman University-Batman-TURKEY. IETS’18 is organized by Batman University, Faculty of Engineering and Architecture. The 1st International Engineering and Technology Symposium (IETS’18) is an international meeting for exchanging new information, ideas and applications of any fields of engineering. The conference aims link researchers from academic world specializing in every engineering discipline. The conference is organized by University of Batman. More than 416 presentations have been accepted for conference from many universities. The organization committee would like to thank all those who have helped in making the Conference better. It was a great pleasure for us to bring together specialists, research scientists and industrial technology developers together. IETS’18 is expected to stimulate new ideas and concepts, promoting further advances in the almost every fields of engineering. I wish all participants have a pleasant stay in the magnificent city of Batman and I am looking forward to see you all together be pleased and enjoy your time here with us. Batman May, 2018 Assoc. Professor Dr. Hüseyin AYDIN (Symposium Chair)Öğe Uluslararası Mühendislik, Doğa ve Sosyal Bilimler Sempozyumu (ISENS-21): Bildiri tam metin kitabı 25-28 Kasım 2021(Batman Üniversitesi, 2021) Demir, İdris; Aydın, HüseyinÖğe Kıbrıs Temsilciler Meclisi`nden Cumhuriyet Meclisi`ne Kıbrıs`ta Türk Yönetimleri ve parlamenter sistemin kuruluşu (1960-1983)(Fenomen Yayıncılık, 2020) Turan, OrhanKıbrıslı Türkler, İngiliz Sömürgeciliği altında olumsuz koşulları zorlayarak demokratik bilincini tarihsel süreç içerisinde geliştirmiş, ulusal kimliğini ve varlığını korumuştur. Dolayısıyla bu çalışma aynı zamanda ada Türklerinin demokrasi hareketinin, yaşama unsurlarının ve özgün toplumsal varlığının geçmişten geleceğe bir yolculuğunu sunmayı amaç edinmiştir. Kıbrıslı Türklerin varoluş mücadelesi 1878`de adanın İngiltere`ye kiralanmasıyla başlamış ve yıldan yıla artmıştır. Bu mücadele aynı zamanda Rumların Enosis idealine karşı olduğu gibi İngiliz Sömürge Yönetimi`nden toplumsal hakları almak hedefinde olmuştur. Kıbrıs`ın İngiltere`ye devri ile adadaki Ortodoks Rum unsur, İngilizlerin vermiş olduğu vaatlerle cesaretlendirilirken; ada Türkleri üzerinde ise &`;terk edilmişlik” duygusu hâkim olmuştur. Nitekim bu tarihten itibaren Türk nüfusu ve kalkınmasında gerileme yaşanmıştır. Diğer taraftan Rumların da ilhak ümitleri artmaya başlamıştır. Ada Türkleri üzerine yapılan akademik çalışmaların geneli &`;Kıbrıs Sorunu” odaklı olmuştur. Bunların çoğu Türklerin durumunu uluslararası hukuk ve siyasi bağlamda değerlendirmiştir. Ancak bu çalışmada, Kıbrıs Türklerinin halk olma bilincine evrilen süreçten, bağımsız bir devlet kurmalarına değin geçen süre zarfındaki siyasal örgütlenmelerine ışık tutulmaya çalışılmıştır. Araştırma, giriş ve dört bölümden oluşmaktadır. Giriş kısmında, Türklerin adanın 82 yıllık İngiliz Sömürge Yönetimi`ndeki kimlik mücadelesi ve Enosis`e karşı sergilenen kurumsal çare arayışları ana hatlarıyla ele alınmıştır. Birinci Bölümde, Kıbrıs Cumhuriyeti`nin kuruluş süreci, cumhuriyetin idari yapısı, hükümette görev alan Türk bakanlar, Cumhurbaşkanı Makarios`un Anayasa`da 13 maddelik değişiklik önerileri incelenmiş ve cumhuriyetin fiilen yıkılması değerlendirilmiştir. Bu bölümde Kıbrıs Türklerinin, Rum liderliği tarafından uluslararası kamuoyunda azınlık gibi gösterilmesinin kabul görmeyerek anlaşmak zorunda kalması irdelenmiştir. Kıbrıs Devleti, 1960 yılında Türk ve Rum halklarının siyasal eşitliğine dayalı bir Ortaklık Cumhuriyeti olarak kurulmuştur. Ancak üç yıl süren bu ortaklık bozulmuş olmasına rağmen sonrasında ortaya çıkan zorlu süreç, Kıbrıslı Türklerin bir &`;ulus” olduğu gerçeğini yeniden göstermiştir. İkinci Bölümde, 21 Aralık 1963`te başlayan ve ada tarihine &`;Kanlı Noel” olayları adıyla geçen süreçten 20 Temmuz 1974 Türk Barış Harekâtı`na kadar kurulmuş olan örgütlenmeler ve seçimler ele alınmıştır. Siyasi eşitlik noktasında bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti`ne ortak olan Kıbrıslı Türkler silah zoru ile devletten kovulmuştur. Ancak şaşkınlığı üzerinden atarak silahlı mücadeleye başlamış ve sivil yönetimlerini uygulamaya geçirmişlerdir. Bu bölümde toplumlararası çatışmalar döneminde kurulmuş olan Genel Komite, Kıbrıs Geçici Türk Yönetimi, Kıbrıs Türk Yönetimi ve Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi`nin faaliyetleri değerlendirilmiştir. Üçüncü Bölümde, 20 Temmuz 1974 Barış Harekâtı ile başlayan yeni süreç, Kıbrıs Türk Federe Devleti`nin kuruluş evresi, idare yapısı, Anayasası ve Bakanlar Kurulu değerlendirilmiştir. Barış Harekâtı`nın başarı ile sonuçlanmasından sonra Kıbrıs meselesinin askeri safhası sona ermiştir. Siyasi yönü ise belirsizliğini koruyordu. Bu nitelik ancak yeni bir yönetim anlayışıyla mümkündü. Başka bir ifadeyle Kıbrıs Türk Federe Devleti Anayasası, Kıbrıslı Türklerin ihtiyaçlarına cevap vermesinin dışında siyasi bir çözüme yani Federal Kıbrıs Cumhuriyeti`ne zemin hazırlama amacı taşıdığı da görülmektedir. Dördüncü ve son bölümde ise Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti`nin ilanı, idari yapısı, kurucu meclisin oluşumu, KKTC Anayasası ve seçimler incelenmiştir. Çalışmanın bu bölümünde 1963 Rum saldırılarından sonra kendi devletini kurmak zorunda kalan Kıbrıslı Türklerin yirmi yılın sonunda; 15 Kasım 1983`te kurdukları cumhuriyetin ilanı, aslında var olan bir gerçeğin tezahürü olmuştur.Öğe Kurdische Märchen: ein stück des İndo-Europäischen kulturerbes(Epubli, 2018) Yaş, EminMasallar, insanlığın en önemli kültürel miraslarından biridir. Onlar insan beyninin bir üretimidir. Bin yılın izlerini taşıyorlar. Dünyanın her yerinde masallarda ortak unsurlar vardır. Dil ve marş aynı kaynaktan fışkırdığından, dil aileleri aynı olan halkların masallarında bana göre daha çok ortak nokta vardır. Bu bağlamda, aynı kişiler, nesneler, olaylar vb. gibi Alman ve Kürt masallarında (girişe bakınız) birkaç özdeş nokta buldum. Masallar düşünmenin sınırlarını zorlar mı? Bunlar sadece insanın hayal ürünü mü yoksa dünya hayatı üzerinden gerçekliği bize mi aktarıyorlar? peri masalı nedir? İnsanlar neden masallara ihtiyaç duyar? Şu an elinizde olan bu kitap benim topladığım on masaldan oluşuyor. Amacım Kürt masallarının kaybolmaması ve dünya edebiyatına girmesiydi. Kürt masalları Hint-Avrupa kültürel mirasına sahiptir. Kitap herkesin anlayabilmesi için açık bir dille yazılmıştır. Ve her peri masalı için toplam 22 adet resim ile resimlendirilmiş ve uygun şekilde yerleştirilmiştir.Öğe Dilin genel durumu ve dillerin karşılaştırılma olanağı(Cinius Yayınları, 2017-12) Yaş, EminLinguistik araştırmalar insanın ilk kelimeyi çıkarması için 2 milyon yıl kadar bir zaman geçirdiğini belirtir. Teori ve varsayımların dışında ileri sürülebilecek kanıtlar eski canlı kemikleri, insanların tarihte kullandıkları araç gereçler, mağaralara ve kayalara çizilen resimler ve bazı fosillerdir. Günümüzde yaklaşık 6.000 dil vardır. Dünyada yaşayan her insanın, her grubun, hatta medeniyetin ulaşmadığı Afrika ve Avusturalya kıtalarındaki her kabilenin bir doğal dili vardır. Peki dil bu güne gelinceye kadar nasıl bir evrim geçirdi? Hangi biyolojik, psikolojik, sosyolojik, ontolojik ve teolojik faktör veya faktörler insanın bir dile sahip olmasını mümkün kıldı? Yeryüzündeki tüm dillerin kökeni aynı mıdır? Başlangıçta bir dil mi yoksa bir kaç tane dil mi vardı? Dil, insan genetikleri yoluyla mı sonraki nesillere aktarılır? Bugün dilleri birbiriyle karşılaştırılmak ne kadar mümkündür? Bunun bilimsel araçları nelerdir? Elinizdeki bu kitabın amacı dilin tarihsel ve şimdiki durumunu genel bir bakış çerçevesinde incelemek ve dillerin birbirleriyle ne kadar karşılaştırılabileceğini örneklerle anlatmaktır. Özellikle yabancı dil öğretmenlerine önerilir. Bir de herkesin anlayabileceği, severek okuyabileceği bilgileri içerir. Dilbilimin derin bilgilerine gerek yoktur. Linguistikte okuyan öğrenciler için 5, 6 ve 7. bölümlerde oldukça faydalı bilgiler yer almaktadır. Bu bölümlerde bazı dilbilimsel konular işlendi. Fakat herkesin ve her tabakadan insanın kavrayabileceği biçimde verildi. Yine kitapta şunlar aydınlatıcı olmaktadır: Okumayı kolaylaştıran şemalar, tablolar ve resimler; anlamayı kolaylaştırmak ve daha fazla bilgi için bazı referanslar; dilbiliminin öncülerinden sayılan dilbilimcilerden verilen İngilizce ve Türkçe alıntılar; bazı konular anlatılırken bilgileri madde şeklinde sıralamak; dilbiliminde hiçbir ön bilgiye sahip olmadan herkesin kolayca anlayabileceği bir dilin kullanılması; genel kavramlar için kitabın sonuna eklenen bir ek sözlük. Ayrıca aktarılan dilbilimsel açıklamalar, tanımlamalar ve araştırmalar dallar arası bir açıdan ele alınmıştır.Öğe Yeni Osmanlılar Cemiyeti kurucularından Mehmed Âyetullah Bey: Dönem-İnsan-Eser(Grafiker Yayınları, 2017) Korkmaz, FerhatCemiyetçiliği, şairliği ve gazeteciliği ile Osmanlı Devleti’nin son döneminin aydın ve sanatçıları arasında önemli bir yere sahip olan Mehmed Âyetullah Bey, 25 Mayıs 1846’da Kahire’de doğmuştur.” “Edebiyat ve siyasetle erken yaşlarda ilgilenmeye başlayan Mehmed Âyetullah Bey, dedesi Abdurrahman Sami Paşa’nın muhafazakârlığını kabul etmeyerek Şinâsî, Namık Kemal ve Ziya Paşa’nın açtığı yenileşme hareketi içinde yer almıştır. Mehmed Âyetullah Bey’in yetiştiği Suphi Paşa ve Abdurrahman Sami Paşa konakları tam bir ilim ve irfan meclisi idi. Dünyanın pek çok yerinden gelen bilgin insanlar bu konaklara devam etmiş, Âyetullah Bey de henüz küçük yaşlardan itibaren bu meclislerde bulunmayı bir itiyat haline getirmişti. Yeni Osmanlılar Cemiyeti’nin kurucularından biri olması da şüphesiz yetişme tarzıyla ilgiliydi.” “Mehmed Âyetullah Bey, içinde yaşadığı dönemin sosyal ve siyasal olayları ile yakından ilgilenmiştir. 1867’ye kadar Tasvîr-i Efkâr gazetesinin matbaasına devam ederek Namık Kemal, Ziya Paşa ve Ebuzziya Tevfik’in etkisinde gazeteciliğe başlayan Mehmed Âyetullah Bey, arkadaşı Musullu Sami Bey ile birlikte yine 1867 yılının Mayıs ayında Utârid gazetesini 5 sayı olarak çıkarabilmiş, daha sonra Filip’in sahibi olduğu Vakit gazetesinde “baş muharrir” olarak yazılar yazmıştır.”Öğe Batman ili kültür envanteri cilt III (Hasankeyf)(Batman Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, 2017) Kozbe, GülrizGüneydoğu Anadolu Bölgesi’nin Dicle Bölümü’nde bulunan Batman ili, 41’ 10” – 41’40” doğu boylamları ile 38’ 40” – 37’ 50” kuzey enlemleri arasında yer almakta olup,Dicle’nin büyük kollarından Batman Çayı’nın doğusunda, önemli petrol yataklarınasahip, 1288m yükseklikte olan Raman Dağı’nın kuzeyinde, denizden 565m yükseltide verimli bir ovanın kenarında kurulmuştur. Batı ve kuzeybatısı Diyarbakır ile kuşatılmışolan Batman’ın kuzeyinde Muş, doğusunda Bitlis ve Siirt, güneyinde ise Mardin illeri yer almaktadır.Şehir, 1937’lere kadar İluh adında küçük bir köy yerleşmesi iken, 1950’li tarihlerdensonra bölgede petrolün bulunması ile hızlı bir gelişme dönemine girmiş ve 1955 yılıgenel nüfus sayımı sonuçlarına göre 4713 nüfuslu bir bucak, 1957’de de ilçe merkezihaline getirilmiştir. Nüfus bakımından çok hızlı bir büyüme yaşayan Batman, bu seyrini1990’lara kadar devam ettirmiş ve bu nüfus artışı 16 Mayıs 1990 tarihinde Batman’ıTürkiye’nin 72. ili haline getirmiştir. Yüz ölçümü 4694km 2 olan Batman ilinin Merkez ilçe dahil olmak üzere 6 adet (Kozluk,Sason, Gercüş, Beşiri ve Hasankeyf) ilçesi bulunmaktadır. En küçük ilçesi %7’lik pay ileHasankeyf, en büyük ilçesi ise %24’lük pay ile Kozluk ilçesidir. İlçelere bağlı 6 beldenin(Merkez ilçede Balpınar, Beşiri’de İkiköprü, Gercüş’te Kayapınar ve Hisar, Kozluk’taBekirhan ve Sason’da Yücebağ) yer aldığı Batman ilinde toplam 274 köy bulunmaktadır.Batman şehri, 10.5km güneyinde bulunan Dicle Nehri ile onun kolu olan, merkeze4.8km mesafede olup batısında akan Batman Çayı gibi iki önemli su havzasının birleşti-ği yerde lokalize olması sebebiyle hem jeo-politik hem de ekonomik açıdan önemli birmevkide bulunmaktadır. Son yirmi yıldır Ilısu Barajı ve HES Projesi nedeniyle bölgedegerçekleştirilen arkeolojik araştırmalar sonucunda ortaya konulan yaklaşık oniki bin yıllık geçmişi ve dünya uygarlık tarihine sunduğu, Asur, Roma, Bizans, Selçuklu, Emevi, Abbasi, Eyyubi ve Osmanlı gibi ön plana çıkan çeşitli dönemlere ait yüzlerce tarihi eseriile Batman, Mezopotamya coğrafyasının Anadolu’ya uzanan önemli kavşak noktaların-dan biridir.Öğe Nehir Millet ve Aydın Menderes(Batman Üniversitesi Yayınevi, 2021-08) Demir, İdrisMilletimiz, kökleri tarihin derin mazisinde, gövdesi halde, dalları ve yaprakları istikbale uzanan; mazide, halde ve istikbalde hatıraları, temayülleri ve tasavvurlarıyla birleşmiş bir varlıktır, maziden gelip halden geçerek istikbale akan bir nehir gibi... İnşa edilmekte olan bu sürekli tecezzinin yerine İslam'ı (fütuhat), istikrarı (devlet), hosgörüyü (birlik) ve bunların muhassalası olarak da refahı temin edecek olan düzendi. Nehir milletin yan kolları hızla onu oluşturmaya doğru koşuyorlardı. Etnik ve inanç farklılıkları nasıl bir ayrışma sebebi değillerse zihinlere ve hafızalara kodlanmış hususlarda birbirileriyle bölünmez bir bütün teşkil etmeye bağlamıştı.Öğe Irak'tan Türkiye'ye hayatlar; Güneydoğu'da sığınmacı kadınlar(Belge Yayınları, 2017-10-20) Arslan, YusufKim yerini, yurdunu, yuvasını bırakıp da başka yerlere gitmek ister? Yuvanız, yurdunuz sizi öldürmek üzere ant içmiş eli silahlı adamlarca işgal edilmiş ise siz de belirsizliğe güven duymak mecburiyetinde kalır mısınız? Üzerinde yaşadığınız dünyaya patojenik davranışlar sergileyen güçlerce saldırılsa ve izinizi buldukları anda öldürüleceğiniz, tecavüze uğrayacağınız, köle olarak alınacağınız kesin olsa ne yapardınız? Gücünüz yettiğince karşı mı koyardınız? Peki ama gücünüz yetmediğinde ne yapardınız? Kalmak mı daha zor olurdu gitmek mi? Kişiye göre değişir belki ama gitmekte öyle kolay olmazdı. Kalsaydınız vatansever, gitseydiniz mülteci olurdunuz.