10 sonuçlar
Arama Sonuçları
Listeleniyor 1 - 10 / 10
Öğe Quercetin cu(ıı) kompleksi ile duyarlaştırılmış tio2 tabanlı boya duyarlı güneş pilinin fabrikasyonu ve karakterizasyonu(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2021-02-22) Gözel, Musa; Özaydın, CihatBoya duyarlı güneş pilleri (Dye-Sensitized Solar Cell-DSSC) üçüncü nesil güneş pili olup güneş pili türleri içinde çevreye duyarlı ve maliyet açısından avantajlı olmalarına rağmen verimlilik ve kararlılık açısından istenen düzeyde olmamaları en büyük dezavantajlarıdır. Bu dezavantajları DSSC’lerin güneş pili sektöründe söz sahibi olmaları önünde büyük bir problemdir. Bu tez çalışmasında boya duyarlı güneş pillerinde duyarlaştırıcı olarak Quercetin Cu(II) kompleksi kullanılmıştır. Karşılaştırma amacıyla referans pilde duyarlaştırıcı olarak N3 boyası ismi ile bilinen Cis-bis(isothiocyanato) bis(2,2’-bipyridyl-4,4’- dicarboxylato ruthenium(II) kullanılmıştır. ITO kaplı cam üzerine doctor blade tekniği ile kaplanan TiO2 fotoanotlarının XRD ve SEM ile karakterizasyonu yapılmıştır. XRD sonuçlarından TiO2 fotoanodunun anataz fazında olduğu, SEM görüntülerinden de gözenekli süngerimsi yapıda olduğu ve yaklaşık 30 pm kalınlığında olduğu tespit edildi. Tasarlanan pillerden Quercetin Cu(II) ve N3 boya ile elde edilen Voc,Isc, p değerleri 1,5 AM (100mW/cm2) standart şartlarında sırasıyla Voc:0 . 6 V, Isc:0 . 5 7 mA, p: %0.093 ve Vo c : 0 . 7 6 V, Isc : 1.478 mA , p: %0.199 şeklinde olmuştur. Önceki çalışmalarda N3 boya ile elde edilen en iyi verimin %10 olduğu düşünüldüğünde ideal koşular yaratıldığında Quercetin Cu(II) ile hazırladığımız pilin verimi yaklaşık %5 civarında olacağı tespit edilmiştir. Yaptığımız çalışmada pilin performansını doğrudan etkileyen ikinci bir parametre olan karlılığı açısından incelendi. Altı hafta boyunca haftalık periyotlarla alınan ölçümlerde duyarlaştırıcı olarak Quercetin Cu(II) kompleksi kullandığımız güneş pilinin son derece kararlı bir yapı sergilediğini gözlemlendi.Öğe NMR ve MR ile yapılan proton rölaksivite çalışmalarının değerlendirilmesi(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019-06-27) Yalınkılıç, Mehmet; Yılmaz, AliNMR çalışmalarının başlangıcından, 1980’li yılların ortalarına kadar iyon veya protein içeren ya da her ikisini birlikte içeren çözeltilerin T1 ve T2 rölaksasyonları konsantrasyona bağlı olarak inceleniyordu. 80’lerin ortalarından itibaren iyon veya proteinin birim miktarı başına rölaksasyon artışını ifade eden rölaksivite kavramı kullanılmaya başlandı. Literatürde iyon ve protein konsantrasyonu ve rölaksiviteye dair pek çok çalışma mevcuttur. Ancak bu çalışmalar değişik frekanslarda çalışan NMR cihazları kullanılarak değişik konsantrasyon ve sıcaklıklarda gerçekleştirilmiştir. Dolayısıyla sabit sıcaklıkta ve değişik NMR cihazlarıyla elde edilen frekans-konsantrasyon verilerini bütünleştiren bir çalışma mevcut değildir. Bu çalışmanın amacı iyon ve proteinin her birini tek tek veya ikisini birlikte içeren çözeltilerin rölaksivitelerinin frekansa bağlılığını tespit etmektir. Bu amaçla değişik frekanslarda pure iyon ve protein çözeltisi, iyon+protein çözeltisi, kan ve serum bileşenleri ile ilgili çalışmalar 1950'den itibaren taranmıştır. Bu çözelti türleri için rölaksasyon-konsantrasyon ilişkisini ortaya koyan tablolar tarafmızdan oluşturulmuş ve bu tablolardan alınan değerlerle rölaksivite değerleri saptanmıştır. Tarafımızdan bulunan rölaksivite değerlerinden yeni tablolar ve grafikler oluşturulmuştur. Buna göre, Mn(II) R2 rölaksivitesi hariç, bütün çözeltilerin rölaksiviteleri düşük frekansta yüksek, yüksek frekanslarda ise giderek düşmektedir. Ancak Mn(II) iyonunun R2 rölaksivitesi artan frekansla artmaktadır. Yine bütün çözeltilerin R2 rölaksiviteleri R1 rölaksivitesinden büyüktür. Rölaksiviteyi en etkili olarak değiştiren iyon Mn(II), en etkili değiştiren protein ise (α+β) globulin olmaktadır.Öğe Batman'da bulunan ilkokul binalarında radon düzeyinin ölçülmesi(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2018-01-11) Aldemir, Kamuran; Okumuş, MustafaBu tez çalışmasında, Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki Batman ilindeki ilkokullarda kapalı radon ve gamma dozlarının miktarları belirlenmiştir. Radon ölçümleri radon bazlı CR-39 katı hal nükleer iz detektör dozimetreleri kullanılarak gerçekleştirildi. Batman'da coğrafi olarak homojen bir dağılıma sahip olan 41 ilkokulda CR-39 dedektörleri, veri toplamak için üç ay boyunca okulların farklı katlarına yerleştirildi. Seçilmiş alanlardaki ortalama yıllık 222Rn aktivitesinin 41 Bq/m3 (yıllık etkin doz olan 0.25 mSv'ye eşdeğer) olduğu tespit edilmiştir. Bununla birlikte maksimum radon değeri il merkezinde 109 Bqm-3 olarak ölçülmüştür. Yıllık etkili dozlar, önerilen eylem seviyesinden (3-10 mSv) daha düşüktür. Ölçüm sonuçları, okullardaki kat sayısı arttıkça radon düzeyinin azaldığını gösterdi. Yapay ve doğal radyoizotop seviyeleri, toplanan toprak numuneleri için gama ışını spektrometresi kullanılarak araştırıldı. Toprak örneklerindeki ortalama gama aktivite miktarı sırasıyla 137Cs, 232Th 226Ra and 40K için 12, 25, 31 ve 329 Bq/kg idi. Havadaki emilen doz oranı ve yıllık etkin doz eşdeğeri gibi radyolojik parametreler hesaplanmış ve uluslararası önerilen değerlerle karşılaştırılmıştır. Sonuç olarak, Beşiri ilçesi dışında, araştırılan okullara karşı herhangi bir önlem alınmasına gerek olmadığı söylenebilir.Öğe Metal/yarı iletken yapılar için benzeşim destekli yazılım ürün geliştirme(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2018-05-10) Mermer, Anıl; Pakma, OsmanGünümüzde elektrik-elektronik teknolojisi ve sanayisinde fazlasıyla kullanılmakta olan metal/yarıiletken kontakların geniş bir uygulama alanı bulunmaktadır. Bu durum, beraberinde kontak yapılarımızı oldukça önemli kılmış, aynı zamanda bir araştırma alanın da konusu yapmıştır. Gerçekleştirmiş olduğumuz benzeşim ile metal/yarıiletken kontaklara ait deneysel sonuçlarla, benzeşim programımızdaki sonuçlar karşılaştırılarak sonuçların daha hızlı ve daha güvenilir elde edinilmesi amaç edinilmiştir. Bu tez çalışmasında Microsoft Visual Studio tarafından geliştirilmiş olan, C Sharp (C#) programlama dilinden faydalanılarak, metal/yarıiletken kontak yapılar için kullanışlı bir benzeşim uygulaması gerçekleştirilmiştir. Program vasıtasıyla, farklı iş fonksiyonlarına sahip metallerle, farklı tipteki yarıiletkenlerin oluşturduğu, metal/yarıiletken kontak diyot yapılarının akım-gerilim (I-V) eğrileri, deneysel verilerle karşılaştırılarak program optimize edilmiştir. Ayrıca programımızda metal/yarıiletken kontak yapıları için seri direnç etkisi de incelenmiştir. Hazırlanan bu benzeşim programımızın çalışması defalarca incelenmiş olup, yapılan hesaplamalar birçok kez tekrar edilmiştir. Yapılan bu testler sonucunda programımızın güvenirliği sağlanmıştır. Ayrıca program verimliliği de artırılmıştır.Öğe Sol-jel yöntemiyle hazırlanmış Ag katkılı HfO2 ince filmlerin yapısal ve optiksel özelliklerinin incelenmesi(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2018-06-07) Kaval, Şehmus; Pakma, OsmanBu çalışmada, sol-jel daldırma yöntemiyle cam yüzeylere katkısız ve Ag-katkılı HfO2 ince filmler elde edilmiştir. Daha sonra bu filmler 1 saat 500 C’de tavlamaya bırakılmıştır. Katkısız ve Agkatkılı HfO2 ince filmlerin yapısal ve optiksel özellikleri X-ışını kırınım deseni (XRD), UV-VIS spektrometresi ve taramalı elektron mikroskopu (SEM) ile karakterize edilmiştir. Yapılan analiz sonuçları literatürde çeşitli yöntemlerle elde edilmiş HfO2 kaplama sonuçlarıyla karşılaştırılmış ve yorumlanmıştır.Öğe Batman yöresi petrol örneklerinin NMR ile incelenmesi(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019-10-24) Kal, Düzgün; Yılmaz, AliÇok farklı araştırma alanlarında kullanılan Nükleer Manyetik Rezonans (NMR) petrol araştırmalarında da kullanılmaktadır. Ham petrolün NMR spin-örgü (T1) ve spin-spin (T2) durulma zamanları ile petrolün viskozitesi, difüzyon katsayısı, su ve yağ emülsiyonlarının özellikleri, fraktür karekterizasyonu ve geçirgenlik gibi özellikleri arasındaki ilişkinin incelenmesi düşük alan NMR ile yapılmıştır. Ancak petrol NMR spektrumundaki piklerin T1 ve çizgi yarı genişlikleri yüksek alan NMR ile ölçülmemiştir. NMR durulma oranları (1/T1 and 1/T2) ile çizgi yarı genişliği arasındaki ilişki de ortaya konmamıştır. Bu çalışmanın petrol örnekleri Batman yöresinde bulunan Şelmo 1, Şelmo 2 ve Didan kuyularından alındı. Her bir kuyudan alınan ham petrol ve dötorokloroform (CDCl3) çeşitli oranlarda karıştırılarak, 5 farklı karışımdan ibaret 3 takım hazırlandı. Bu örneklerin spektumları 400MHz 'de çalışan Bruker Avance NMR Spektrometresi ile alındı. T1 ölçümleri inversion recovery (IR) puls adımı [(180-t-90)-PR]- kullanılarak gerçekleştirildi. Tüm örneklerin T1 değerleri, NMR spektrumundaki CH2 ve CH3 piklerinin kimyasal kaymaları ve çizgi yarı genişlikleri ve ayrıca bir örnekten hazırlanan karışımın viskozitesi; karışımın içeriğindeki petrol miktarlarına karşı ölçüldü. Çizgi genişliği verileri kullanılarak, 1/T2 değerleri, teoriden türetildi. NMR ölçümlerinde farklı kimyasal kaymalarda yer alan çok pikli bir spektrum elde edildi. Piklerin kimliklendirilmesi, literature yolu ile sağlandı.Petrol karışımından elde edilen piklerinin 1/T1, piklerinin çizgi yarı genişliği, kimyasal kayma ve çizgi genişliğinden türetilmiş 1/T2 değerlerinin her birinin, karışım içindeki petrol miktarı ile lineer arttığı belirlendi. Viscositenin de karışımdaki petrol oranı ile lineer arttığı gözlendi. Piklerin deneysel 1/T1 ve türetilmiş 1/T2 değerleri ile viskosite değerleri arasındaki ilişkinin lineer olduğu belirlendi. Karışımın hampetrol oranı ile 1/T1 veya 1/T2 değerleri arasındaki çizgisel ilişkin eğimi, birim ham petrol artışına karşı, (1/T1 veya 1/T2) artışını (rölaksivite) ifade etmektedir. İncelenen piklerin rölaksivite değerlerinin kuyudan kuyuya değiştiği ortaya konuldu. Bu değişkenlik, kuyulardaki ham petrolün viskosite farklılıklarına ve paramanyetik iyon muhtevasına atfedildi. Karışımın petrol muhtevası ile piklerin 1/T1, 1/T2, çizgi yarı genişliği ve kimyasal kayma değerlerinin herbiri arasındaki çizgisel ilişki, pik protonları ile solvent arasında hızlı kimyasal değiş-tokuşun durulma mekanizmalarına katkıda bulunduğunu gösterdi. Viskosite ile 1/T1 ve 1/T2 nin herbiri arasındaki lineer ilişki de, dipolar etkileşimin durulmalara katkıda bulunduğunu gösteriyor. Ancak türetilmiş T2 değerlerinin oldukça küçük olması, CDCl3 ün D sinin oluşturduğu elektriksel alan gradienti ile I spinin etkileşimden ileri gelen quadrapol etkileşimin etkisini anlamamızı da önemli kılmaktadır.Öğe MOS yapıların dielektrik uygulamaları için vanadyum oksit ince filmlerin incelenmesi(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019-12-25) Bilgen, Yusuf; Pakma, OsmanBu çalışmada V3O7 ve V8O15 ince filmler sol-jel daldırma yöntemiyle cam ve p-Si yarıiletken yüzeyler üzerine kaplanmış; AFM ile yüzey yapısı araştırılmış, XRD ile filmlerin polikristal yönelmeleri ve kristal yapıları incelenmiştir. EDX ile filim muhtevası araştırılmış. UV-VIS ölçümleri ile optik özellikleri araştırılmıştır. Elde edilen filmlerden Al/VOx /p-Si/Al MOS yapılar oluşturularak akım-gerilim, kapasite-gerilim-frekans yöntemleriyle elektriksel ve fiziksel özellikler incelenmiştir. İnce filmleri elde etmek için %99 saflıkta V2O5 tozu, HCl, HNO3, H2O2 çözücülerinin farklı birleşimleri içinde çözünerek homojen çözeltiler elde edilmiş ve kaplanacak olan cam veya p-Si yüzey bu çözelti içerisine 600 m/s hızla daldırılmıştır. Bu şekilde kaplanan yüzey öncelikle 300 derece 5 dakika tavlama işlemine tabi tutulmuş 10. kattan sonra 400 ile 500 derece arasında değişen sıcaklıkta 1 saat tavlamaya tabi tutulmuştur. MOS yapılar elde etmek için p-Si üzerine elde edilen filmlerin bir tarafı buharlaştırma yöntemiyle Al kaplanmış, diğer tarafı yine buharlaştırma yöntemiyle delikli maske kullanılarak Al kaplanmıştır.Öğe Diyabetli hastaların kan ve idrar metabolitlerinin yüksek alan NMR ile incelenmesi(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2021-05-07) Özkorkmaz Yüksel, Gülnur; Yılmaz, Ali1990’lı yıllardan itibaren kan, idrar ve diğer sıvıların metabolitleri ile ilgili pek çok yayın yapılmıştır. Ancak bu yayınlarda su sinyalini baskılamak için presaturasyon puls teknikleri kullanılmıştır. Bu teknikler, çoklu puls adımları kullandıklarından karmaşıktır. NMR T1 ve T2 durulmalarının direkt ölçümüne izin vermez. Yüksek tarama sayısı kullandıklarından, deneysel zaman israfına da yol açar. Bu çalışmanın amacı, su baskılama yapmaksızın ve tek puls kullanarak, diyabetli kan ve idrar örneklerinin metabolit profilini 400 MHz’ de elde etmektir. Diyarbakır Memorial Hastane’ sinin kliniklerinden, 29 diyabetli ve 28 sağlıklı kan ve idrar örneği toplandı. Kan örneğinden alınan 0,02 ml kan 0,98 ml D2O ya ve yine idrar örneğinden alınan 0,06 ml idrar 0,94 ml D2O ya eklenerek karışımlar hazırlandı. Her bir karışımın metabolit spektrumu, 400 MHz NMR ile elde edildi. Deneyde sadece 90 derecelik radyo frekans pulsu kullanıldı. Her bir ölçüm için 16 tarama yapıldı. Diyabetli ve sağlıklı kan örneklerinin NMR spektrumu iyi çözünmemiş olup, birbirinden farklılık arz etmemektedir. Buna karşın gerek normal ve gerek diyabetli idrar örnekleri, 400 MHz NMR ile ve su baskılama yapmaksızın, oldukça iyi çözünür bir spektrum verdi. Spektrumdaki pik sayısı ve genel profil, normal diyabetli örneklerde farklı bulundu. Bu tez çalışması, su baskılama için pre-saturasyon puls teknikleri ve ayrıca ultra yüksek NMR cihazları kullanmadan da idrar metabolitlerinin elde edilebileceğini göstermiştir. Kullanılan metot basit ve yeni olup, H2O T1 ve T2 durulmalarının ölçümüne uygun olmaktadır. Ayrıca düşük tarama sayısı (16) kullanıldığından deneysel zamanda da tasarrufa yol açmaktadır.Öğe Ham petrol örneklerindeki suyun NMR T2 durulmalarının pik çizgi yarı genişliğinden türetilmesi(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2021-06-13) Taşer, Önder; Yılmaz, AliNMR Durulma zamanları (T1 ve T2) ile ham petrolün viskozite ve difüzyon katsayı arasındaki ilişki uzun zamandır ayrıntılı araştıılmaktadır. Petroldeki su ve yağ emülsiyonları, fraktür karakterizasyonu, geçirgenlik tahmini, granüller paketlerde ve kayalardaki su ve petrolün dinamiği ve ham petrolün NMR relaksiyon dispersiyon özellikleri de NMR tekniği incelenmektedir. Petrol çalışmalarının büyük ekseriyeti düşük alan NMR ile yapılmıştır. Ancak düşük alan NMR cihazları pikleri birbirinden ayıramamaktadır. Bunun sebebi ise, NMR cihazlarının, üst üste binen piklerden oluşan kompozit bir pik vermesidir. Bu pikleri değerlendirebilmek için geleneksel olarak kullanılan Fourier Transform tekniği yerine rölaksasyon inversyonu denilen bir matematik teknik kullanılmaktadır. Ancak durulma zamanları ölçümlerinde kullanılan teknikler zaman tüketicidir. Ayrıca Radyasyon damping denilen olar da, yüksek alanlarda, durulma zamanı ölçümlerine imkan vermeyebilir. Diğer taraftan NMR piklerinin çizgi yarı genişliğinden 1/T2 durulma oranın türetimesi, son yıllarda sıkça yapılan çalışmalara konu olmuştur. Bu tezin amacı da petrol sıvısının NMR spektrumdan elde edilen su piklerinin çizgi yarı genişliğinden 1/T2 zamanını türetmektir. Bu amaç için 23 ham petrol örneği Batman yöresinde bulunan değişik kuyulardan alındı. Her bir kuyudan alınan 0.06 mL petrole ve 0.94 mL dötorokloroform(CDCl3) eklenerek karışımlar hazırlandı. Ayrıca 0.90 mL D2O’ ya, 0.02 mL lik adımlarla, artan sıvı miktarları eklenerek, 5 farklı konsantrasyon seti hazırlandı. Diğer bir kuyudan alınan ve H2O piki vermeyen petrol sıvısına %20 oranında su ilave edildi. Bu tüpe aktarılan bu karışım bir ay boyunca her gün çalkalandı. 0.02 mL lik adımlarla artan 5 konsantrasyon seti bu örnek içinde hazırlandı. Karışımlar hazırlandıktan hemen sonra 5 mm çapındaki NMR tüplerine aktarıldı ve NMR ölçümleri de hemen alındı. Ölçümler 400 MHz NMR spektrometresi ile tek puls adımı kullanılarak gerçekleştirildi. Pik yarı genişlikleri, su piklerinin yüksekliğinin yarısından yatay eksene paralel hareketle kursor yardımı ile bulundu. 400 MHz NMR ile elde ettiğimiz spektrum, biri 1.56 pp civarında ve diğeri 4.71 civarında iki pik vermektedir. Bu piklarin spin-spin durulma oranları (1/T2), 1/T2 ile çizgi yarı genişliği arasındaki ilişkiyi belirleyen bağıntıdan hesaplandı. Deneysel veriler literatürle tutarlı olup, 1/T2 değerlerinin kuramsal bağıntıdan elde edilebileceğini göstermektedir. 4.71 ppm’deki su piki tüm orneklerin spektrumunda çıkmamaktadır ve su ilave ettiğimiz örneğin spektrumunda da yoktu. Ancak su ilave ettiğimiz örnekte ortaya çıktı. Bu bulgu bir kuyunun petrolünde su bulunup bulunmayacağının tespiti için yararlıdır. Çizgi yarı genişliğinin petrol miktarına bağlılığı lineer bılundu. Bu da su moleküllerinin bağlı ve serbest faz arasında hızlı kimyasal değiş tokuş yapması ile tutarlıdır.Öğe Kanserli hastaların kan ve idrar metabolitlerinin yüksek alan NMR ile incelenmesi(Batman Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2021-05-07) Tarhan, Sibel; Yılmaz, AliVücut sıvılarının yüksek alan NMR metabolit profilleri, sağlıklı ve hastalıklı vakalara ait spektrumların karşılaştırılması amacıyla, uzun süredir araştırılmaktadır. Bu incelemeler doğal biyolojik sıvı ile yapılırken karşılaşılan en büyük sorun, yüksek su sinyal şiddetinin neden olduğu radyasyon sönümleme olgusudur. Bu olguyu önlemek için suyu baskılamaya yarayan pre-saturasyon puls teknikleri kullanılmaktadır. Ancak bu teknikler NMR rölaksasyon zamanlarının ölçümlerine izin vermemekte ve çok örnek ölçüldüğünde zaman kaybına yol açmaktadır. Bu nedenle daha pratik tekniklerin araştırılması önemini korumaktadır. Bu çalışmada 29 kanserli kan ve idrar örneği ve 28 Normal kan ve idrar örneği toplandı. Her bir örnekten alınan 0.02mL kan 0.98 mL D2O’a ve 0.06mL idrar da 0.94 mL D2O’a ilave edilerek karışımlar hazırlandı. Bu karışımların NMR ölçümleri 400 MHz NMR spektrometresi ile gerçekleştirildi. Ölçümler tek puls adımı kullanılarak oda sıcaklığında gerçekleştirildi. Kan metabolitlerinin yüksek alan NMR spektrumu, birtakım pikleri taşıyan geniş bir zarf şeklinde iken; idrar örneklerinin NMR profili, daha iyi çözünmüş pikler şeklindedir. Normal ve hastalıklı durumların metabolit profilleri birbirinden farklı olmaktadır. Mevcut Tez çalışması, NMR metabolit profillerinin, su baskılaması yapılmadan elde edilebileceğini göstermiştir. Ayrıca yüksek D2O ve Düşük sıvı miktarı ile hazırlanan karışımın, idrar metabolit profilini elde etmek için basit bir yönteme yol açtığını da ortaya koymaktadır.