30 sonuçlar
Arama Sonuçları
Listeleniyor 1 - 10 / 30
Öğe Nurullah Genç’in şiir dünyası(Batman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019-11-15) Oğul, Emin; Zariç, MahfuzNurullah Genç, Türk edebiyatında 1980’li yıllardan sonra şiirleriyle tanınmaya başlanmıştır. Şair, ilk şiirlerini gençlik yıllarında yazmaya başlamıştır. Onun ilk şiirleri çeşitli dergilerde yayınlanmıştır. Nurullah Genç, din, gelenek ve milli duyarlılık temelinde yazdığı şiirlerinin yanında, üç roman ve akademik eserler de vermiştir. Şair ayrıca profesyonel fotoğrafçılıkla da ilgilenmektedir. Bu çalışmada 1980 sonrası Türk şiirinde önemli bir yere sahip olan Nurullah Genç’in şiir dünyasını tanımlamaya çalışacağız. Bu çalışma esas olarak dört bölümden meydana gelmektedir. Birinci bölümde Nurullah Genç’in hayatı, ailesi ve edebi kişiliğini incelenmiştir. İkinci bölümde Nurullah Genç’in şiirlerinde izlekleştirilen konular, duygu, imge ve anlam çeşitli başlıklarla çalışılmıştır. Üçüncü bölümde Genç’in şiir dili ve üslubu ele alınmıştır. Dördüncü bölümde ise Nurullah Genç’in şiirleri ahenk ve şekil bakımından incelenmiştir.Öğe Nef’î’nin şiirlerinde narsisizmin yansımaları(ISPEC Publishing, 2020-02) Bozkurt, Kenan; Yalçın, İdrisEdebî eserlere psikolojik bir bakış açısıyla yaklaşıp bu eserleri psikanalitik yöntemle tahlil etmek Freud’la başlamış ve sonraki psikologlar tarafından geliştirilmiştir. Psikanilitik eleştiri yöntemi sayesinde sanatçıların hayatlarından hareketle bilinçdışının derinliklerine inilmiş ve oradan hareketle edebi eserlerin oluşum süreci hakkında saptamalarda bulunulmuştur. Edebî eserde dile getirilenler bu yöntemle analiz edilmiştir. Bu analizlerde narsizmin önemli bir yeri vardır. Günümüzde kişiliğin tespitinde kullanılan “narsisizm” adını Yunan mitolojisinde sudaki yansımasını görünce o yansımaya, yani kendi kendine âşık olan, ona ulaşmak için suya düşüp boğulan genç ve yakışıklı Narkisos’tan alır. Kişinin kendisindeki eksikliklere karşı geliştirmiş olduğu bir tür savunma mekanizması olan narsisizm kişinin tüm ilgiyi kendisinde toplama gayesidir. Klasik narsist kişilik özellikleri, şiirlerde tefahür olarak karşımıza çıkmaktadır. Klasik şairlerin kendileri ile övünmelerini tefahür, temeddüh, enaniyet, benlik kavramlarını kullanarak ifade etmek mümkünse de söz konusu övünme olunca divan şairleri arasında Nef’î kadar ileri giden megaloman tavrını bu denli yüksek perdeden dile getiren olmamıştır. Şairin kendini tüm şairlerden üstün görmesi ve sanatıyla övünüp kendini dev aynasında görmesi, narsist kişiliğin en temel özelliklerindendir. Bu bağlamda fahriyleriyle ön plana çıkan Nef’î, narsizmin tüm özelliklerinin kendisinde tezahür ettiği bir kişilik olarak karşımıza çıkmaktadır. Bir kişilik bozukluğu olan narsisizmin Nef’î’nin şiirlerine yansımasının nedenlerini erken çocukluk dönemlerinde aramak gerekir. 17. yüzyıl şairi olan Nef’î’nin şiirleri her ne kadar psikanalizin ortaya çıkıp gelişmesinden önceki asırlarda yazılmış olsa bile bu şiirleri, narsisizmi baz alarak okumak ve tahlil etmek mümkündür. Bu çalışmada Nef’î’nin şiirleri, psikanalizin çalışma alanı içerisinde yer alan “narsisizm” baz alınarak şiirlerin tahlil edilmesi amaçlanarak Nef’î’nin hayatından, kişiliğinden ve şiirlerinden hareketle narsist yönü ortaya konmaya çalışılacak ve tavırlarındaki tutarsızlığın psikolojik nedenleri üzerinde durulacaktırÖğe İkinci yeni şiirinde müzikalite(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-10-26) Eruzun, Ömer; Korkmaz, Ferhatİkinci Yeni hareketi 1950’li yılının başlarından itibaren herhangi bir edebiyat bildirisi etrafında birleşmeksizin doğmuş bir şiir hareketidir. Öncü şairleri İlhan Berk, Edip Cansever, Turgut Uyar, Cemal Süreya, Ece Ayhan ve Sezai Karakoç olan İkinci Yeni şiiri Türk edebiyatında büyük bir kırılma yaratarak modern Türk şiiri üzerinde önemli izler bırakır. Dünyada ve Türkiye’de İkinci Dünya Savaşı sonrasında İkinci Yeni şiirinin doğup geliştiği dönemde edebiyatta varoluşçuluk ve gerçeküstücülük, resim sanatında non-figüratif tarz, müzik sanatında ise atonalite yaygınlaşır. İkinci Yeni şairleri değişen dünyayı şiirde yeni biçimler ve anlatım tarzları deneyerek ele almışlardır . İkinci Yeni şiirinin en temel özelliği, yeni yöntem ve teknikler kullanarak yeni bir biçim yaratmaktır. İkinci Yeni’nin öncü şairleri Türkiye’de ve dünyada değişen ve gelişen yeni müzik anlayışlarından hareketle daha önce denenmemiş yöntemlerden yararlanarak müzikalite değeri farklı olan sıra dışı şiirler yazmışlardır. Bu sıra dışılığın önemli hususiyetlerinden birisi de İkinci Yeni şiirinin atonal müzikle olan ilişkisidir. Bu tezde, İkinci Yeni şairlerinin poetika yazılarından hareketle şiirde müzikalite hakkındaki düşünceleri değerlendirilerek İkinci Yeni şiirinin ses ve ahenk gibi müzikalite unsurları ele alınmıştır.Öğe Necip Fazıl’da tarih ve şiir(Dicle Üniversitesi, 2016-09-01) Korkmaz, FerhatŞairliğinin yanı sıra, Namık Kemal ve Mehmet Âkif gibi aksiyoner bir mefkûre şahsiyeti olan Necip Fazıl Kısakürek’in (1904-1983) önemli bir nesir külliyatı ve bu nesir külliyatında genel olarak tarihe ilişkin çeşitli değerlendirmeleri bulunmaktadır. Özellikle Türk tarihini, sanatının önemli bir malzemesi haline getiren Necip Fazıl’ın tarihe kavramsal düzeyde bakışı ve hangi tarih anlayışına dayalı olarak görüşlerini neşrettiği tartışılması gereken bir husustur. Çalışmamızda; Necip Fazıl’ın nesir külliyatı, tarih anlayışı bakımından taranacak ve şiirlerindeki tarih teması değerlendirilecektirÖğe Nef’î’nin şiirlerinde narsisizmin yansımaları(ATLAS Journal International Refereed Journal On Social Sciences, 2020-02-20) Bozkurt, Kenan; Yalçın, İdrisEdebî eserlere psikolojik bir bakış açısıyla yaklaşıp bu eserleri psikanalitik yöntemle tahlil etmek Freud’la başlamış ve sonraki psikologlar tarafından geliştirilmiştir. Psikanalitik eleştiri yöntemi sayesinde sanatçıların hayatlarından hareketle bilinçdışının derinliklerine inilmiş ve oradan hareketle edebi eserlerin oluşum süreci hakkında saptamalarda bulunulmuştur. Edebî eserde dile getirilenler bu yöntemle analiz edilmiştir. Bu analizlerde narsizmin önemli bir yeri vardır. Günümüzde kişiliğin tespitinde kullanılan “narsisizm” adını Yunan mitolojisinde sudaki yansımasını görünce o yansımaya, yani kendi kendine âşık olan, ona ulaşmak için suya düşüp boğulan genç ve yakışıklı Narkisos’tan alır. Kişinin kendisindeki eksikliklere karşı geliştirmiş olduğu bir tür savunma mekanizması olan narsisizm kişinin tüm ilgiyi kendisinde toplama gayesidir. Klasik narsist kişilik özellikleri, şiirlerde tefahür olarak karşımıza çıkmaktadır. Klasik şairlerin kendileri ile övünmelerini tefahür, temeddüh, enaniyet, benlik kavramlarını kullanarak ifade etmek mümkünse de söz konusu övünme olunca divan şairleri arasında Nef’î kadar ileri giden megaloman tavrını bu denli yüksek perdeden dile getiren olmamıştır. Şairin kendini tüm şairlerden üstün görmesi ve sanatıyla övünüp kendini dev aynasında görmesi, narsist kişiliğin en temel özelliklerindendir. Bu bağlamda fahriyeleriyle ön plana çıkan Nef’î, narsizmin tüm özelliklerinin kendisinde tezahür ettiği bir kişilik olarak karşımıza çıkmaktadır. Bir kişilik bozukluğu olan narsisizmin Nef’î’nin şiirlerine yansımasının nedenlerini erken çocukluk dönemlerinde aramak gerekir. 17. yüzyıl şairi olan Nef’î’nin şiirleri her ne kadar psikanalizin ortaya çıkıp gelişmesinden önceki asırlarda yazılmış olsa bile bu şiirleri, narsisizmi baz alarak okumak ve tahlil etmek mümkündür. Bu çalışmada Nef’î’nin şiirleri, psikanalizin çalışma alanı içerisinde yer alan “narsisizm” baz alınarak tahlil edilmesi amaçlanarak Nef’î’nin hayatından, kişiliğinden ve şiirlerinden hareketle narsist yönü ortaya konmaya çalışılacak ve tavırlarındaki tutarsızlığın psikolojik nedenleri üzerinde durulacaktır.Öğe İbnu’r-Rûmî ve şiirleri(Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-07-25) Alanko, Muhammed; Suzan, Yahyaİbnu’r-Rûmî hicrî 3. yüzyılda Abbâsî döneminde yaşamış önemli Arap şairlerinden biridir. Derin hayalleri ve ilginç görüşleri ışığında nazmetmiş olduğu beyitlerle Arap edebiyatının harika örneklerini sunan şair, çağdaşı Buhturî’den sonra zamanının en iyi şairi olarak kabul edilmiştir. Özellikle hiciv alanında yazmış olduğu beyitler, edebî çevre tarafından hayranlıkla takip edilmesini sağlamıştır. Nitekim rekabet halinde olduğu Buhturî, ona karşı bir haset içerisinde olmasına rağmen onun hiciv alanındaki dahiliğini ikrâr etmiştir. Bunun yanı sıra çocukluğundan itibaren aile fertlerini birer birer kaybeden ve bunun neticesinde karamsar bir ruh hali yaşayan şair, vefat eden aile fertleri üzerine yazdığı beyitlerle Arap edebiyatının harika örneklerini teşkil edecek mersiyeler kaleme almıştır. Şiirleri üzerinde bir takım çalışmalar olmasına rağmen muhteva açısından yeterli bir çalışma söz konusu değildir. Bu eksiklikten yola çıkarak yaptığımız çalışma bir giriş ve iki ana bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde şairin yaşadığı dönem siyasî, sosyal ve ilmî açıdan ele alınmıştır. Birinci bölümde şairin hayatı ve edebi kişiliği işlenmiş ve bu unsurların şiirlerindeki etkisi ayrıntılı bir şekilde incelenmiştir. İkinci bölümde ise nazmettiği şiirlerin muhtevasına yer verilmiştir.Öğe Neyzen Tevfik ve Bodrum(ASOS Journal Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2016-11) Yaşar, Selman1879 yılında Bodrum’da doğan Neyzen, ilk eğitimini burada almış, neyle ilk kez burada tanışmış, şiirle ilk defa burada ilgilenmeye başlamıştır. Bodrum’un doğal güzellikleri, havası, denizi Neyzen’in ruhunda, hafızasında derin izler bırakmıştır. Deniz sevgisini Bodrum’dan alan Neyzen ilkokulda ney çalmaya başlamıştır. Bodrum’daki Tepecik Kahvesi denilen yerde ilk kez neyle tanışmıştır. Bodrum’a gelen saz şairlerinden şiirler dinleyen Neyzen şiir ezberlemeye burada başlamıştır. Hastalığı nedeniyle ve eğitim amacıyla Bodrum’dan İstanbul’a gelen Neyzen, Bodrum’u hiç unutmamıştır. Bodrum’la özdeşleşen Neyzen Tevfik, “Bodrumlu Neyzen Tevfik” olarak anılmaktadırÖğe Hayat karşısında şair: Cemal Süreya şiirinde gerçeklik algısı(Uluslararası Ekonomi, Siyaset ve Toplum Bilimleri Dergisi, 2019-01-15) Karadeniz, MustafaGerçeklik, Cemal Süreya’da özgün ve alternatif bir şiir dünyası üretebilmek için temel hareket noktasıdır. Bu çerçevede Süreya, şiiri bir taklit sanatı olarak değil, dünyayı dönüştürmenin araçlarından biri olarak görür. Şiirde amaçlanan yeni ve özgün gerçekliğin üretimi için başvurulan temel strateji, dilin yabancılaştırılmasıdır. Onun şiirde kurmak istediği yeni ve özgün evrenin yapı taşları sözcüklerdir. Şiirde yeni bir gerçeklik üretebilmenin başlıca yolu, sözcüklerin günlük dildeki yerleşmiş, donmuş anlamlarının, kullanım imkânlarının dışında yeni bir bakışla değerlendirilmesidir. Süreya’nın teorik olarak işaret ettiği bu özgün ve farklı gerçeklik anlayışı, ilk şiirlerinden itibaren pratikte de karşılık bulur. Bu alımlama tarzı, şiirlerde bazen burjuva ahlakı, kadın ve cinsellik kavramları ekseninde toplumsal normlara yönelik ironik bir eleştiri olarak bazen de Anadolu insanının çaresizliği ve sefaletiyle belirir. Bu çalışma, Cemal Süreya’nın gerçeklik kavramını alımlama tarzını poetik metinleri ve şiirleri bağlamında serimlemeyi amaçlamaktadırÖğe Edip Cansever’in şiirlerinde göz imgesi(Journal of Turkish Studies, 2012-01) Korkmaz, Ferhatİkinci Dünya Savaşı’ndan sonra çağdaş Avrupa sanatında görülen parçalanmışlık ve anlamsızlık, Türk sanatına da yansır; çağdaş Türk şiirinde de gözle görülür bir değişme yaşanır. Edip Cansever, Türk şiirinin bu kırılma noktasında durur. İlk şiirlerini Garip’in etkisiyle kaleme alan Cansever, İkinci Yeni’nin 1950’li yılların ikinci yarısından sonra belirginleşmeye başladığı dönemden itibaren yeni tarz şiirler yazmaya başlar. Özellikle Yerçekimli Karanfil (1957) adlı şiir kitabıyla İkinci Yeni hareketinin poetikasına uygun eser veren Cansever, ilk şiirlerinin aksine kübizm, sürrealizm ve bilinçaltına meyleder; şiirlerinde sessel, yazımsal, sözdizimsel ve sözcüksel sapmalara, alışılmamış bağdaştırmalara yer verir. Yeni şiir tarzının yaygınlaştığı yıllarda, göz organı resme gerçekte olduğu gibi değil; ya ikiden fazla ya da nispetsiz bir biçimde yansıtılmıştır. Bu durum dönemin güncel sanat eğiliminin dikkat çeken bir hususu olmuştur. Edip Cansever’in şiirlerinde göz sözcüğünün kullanımı belli bir düzeyde artmıştır. Onun şiirlerinde göz, parçalanmışlığın önemli bir odak noktası, bilinçaltı derinliğinin dışavurumunun bir parçası olur. Makalenin amacı, resim ve sinema sanatının şiiri etkilemesi bakımından Edip Cansever’in İkinci Yeni dönemi olarak söz edilen yıllarda göz organını nasıl kullandığını saptamaktır. Çalışmamızda Cansever’in İkindi Üstü (1947), Dirlik Düzenlik (1954), Yerçekimli Karanfil (1957), Umutsuzlar Parkı (1958), Petrol (1959), Nerde Antigone (1961) ve Tragedyalar (1964) adlı şiir kitaplarında göz sözcüğünün anlamsal ve imgesel dönüşümü incelenmiştir.Öğe Cemal Süreya şiirinde resim sanatı ve renklerin kullanımı(Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2016-06) Karadeniz, MustafaCemal Süreya, Batılı resimden önemli ölçüde etkilenmiş bir şairdir. Ancak O, Ece Ayhan ve İlhan Berk’in aksine, figürün bütünüyle yitmediği somut resme ilgi duyar. Süreya’nın şiirlerindeki Batılı resim etkisi ya bir laytmotif gibi tekrarlanan ve imge değeri taşıyan birtakım renklerin yoğun kullanımı üzerinden ya da bazı şiirlerde muhtelif Batılı ressamlara dair doğrudan göndermelerle tezahür eder. Bu durum, Süreya’nın dış dünyanın kavranışında kavramlara değil renklerden mürekkep imgelere öncelik verdiğini ve muayyen bir sözcük kadrosundan hareketle gerçeküstü tablolar çizmeye çalıştığını düşündürür.Bu çalışma, Batılı resimden gelen etkilerinve renk kullanımının Süreya’nın şiir estetiğini nasıl ve ne derece etkilediğini ortaya koyabilmeyi amaçlamaktadır.
- «
- 1 (current)
- 2
- 3
- »