5 sonuçlar
Arama Sonuçları
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Öğe Yerel basına göre 1935-1950 yılları arasında Urfa’da mahalli ve milli bayram kutlamaları(Bingöl Üniversitesi, 2018-10-01) İlyas, AhmetMilli bayram olgusu, toplumların ortak sevinçlerini, değerlerini ortaya koyan başat kavramlardandır. Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş sürecinde İyd-i Milli dışında bir ulusal bayramın kutlanmaması önemli bir problemdir. Özellikle Osmanlı Devleti gibi birçokulusu bünyesinde barındıran bir imparatorluğun, ayakta kalmasını sağlamanın yollarından biri ya milli bayramlar, ya dinsel ortak özne, ya da ortak bir geçmişe sahip olmaktır. Ancak bu üç realite de Osmanlı toplumu için uzak kavramlardı.Milli Mücadele sonrası devletin yapılanma ve inşa sürecinde uluslaşma aşmasını somutlaştırmak, rejimin benimsetilmesini sağlamak amacıyla milli bayramların yaygınlaştırılmasınadikkat edildi. Meclisin açıldığı 23 Nisan, günü Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak, Osmanlı’dan kalan İdman Bayramı, Atatürk’ün Samsun’a çıktığı 19 Mayıs ile birleştirilerek 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı, saltanatın kaldırılıp Cumhuriyet’in ilan edildiği tarih olan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ve nihayetinde Yunanlıların yenilgiye uğratıldığı 30 Ağustos Zafer Bayramı olarak kutlanması kararı alındı. Bu ulusal bayramların kutlanma süreci bu çalışmada Urfa örneğinde ele alındı. Ayrıca Urfa’nın düşman işgalinden kurtulduğu tarih olan 11 Nisan mahalli bayram kutlamaları da bu çalışmanın ana omurgasını oluşturmaktadır. Çalışma, bayramların resmi olarak kutlanmasının miladı olan 1935 yılından başlar 1950 yılına kadar ki süreci içermektedir. Bu süreçler içerisinde Urfa’da yaşanan bayram coşkuları yerel gazetelere yansıdığı şekilde verilmeye çalışıldı.Öğe Cumhuriyet’in yitik modernleşme mirasına bir örnek: Hakkâri halkevi ve çalışmaları(Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, 2018-12-23) İlyas, AhmetBir kültür kurumu olarak halkevleri, Türk Ocakları yerine kurulmuş vatandaşlığın dönüştürücü uygulamalarındandır. 1932-1951 yılları arasında faaliyetlerini sürdüren halkevleri, bir nevi Halk Partisinin taşradaki tezahürüdür. Özellikle halkın aydınlatılmasında, kentli-köylü ayrımının ortadan kaldırılmasında önemli çabaları olmuştur. Türk Ocaklarının kapatılmasından sonra halkçılığın anlaşılmasına yardımcı olan halkevleri birçok yerde kültür taşıyıcı olarak cumhuriyete yaraşır bir düsturla görev yapmıştır. Bu çalışmanın ana retoriği 1937 yılında Hakkâri vilayetinde açılmış olan halkevinin genel yapısı ve faaliyetleri hakkında bilgi vermek üzerine kuruludur. Gerek iklim koşulları ve gerekse yaşanılan sorunlar nedeniyle diğer illere göre bir hayli geç açılmış olan Hakkâri Halkevi genellikle vilayette çalışan memurlar vasıtasıyla varlığını devam ettirme konusunda azimli olduğu görülmektedir. Ancak bu azmin halk karşılığı eldeki raporlara göre sağlıklı olmadığı anlaşılmaktadır. Özellikle halkın teveccühünün az olması dahası halkevi başkanlarının sık sık değişkenlik göstermesi sürekliliğin sağlanamamasına sebebiyet vermiştir. Bu çalışmanın amaçlarından biri Hakkâri Halkevi’nin yapmış olduğu çalışmalara bakılarak genel bir halkevi portföyü oluşturmaktır.Öğe Erken Cumhuriyet’in ilk nüfus sayımında Diyarbakır (1927)(Tarih Okulu Dergisi (TOD), 2018-12) İlyas, Ahmet; Çoban, EbruCumhuriyet Türkiye’sinin temelinin atıldığı II. Meşrutiyet dönemi yeni bir devletulus birlikteliğini öneriyordu. Zira geç Osmanlı Devleti’nin yıkılış sürecine girmesinde etkili olan husus çok kültürlülük, çok uluslu ve heterojen toplum yapısıydı. Milli Mücadelenin başarıya ulaşması sonrası yönetici tabaka İttihat ve Terakki’nin yarım bıraktığı ulus-devlet anlayışını tamamlamak için siyasi, sosyal, ekonomi ve kültürel alanda önemli değişikliklere gitmiştir. Devlet yeni siyasal kimliğini oluştururken ulusdevlet inşa sürecinde yapılan değişikliklerden bir tanesi de nüfus sayımları olmuştur. Çünkü yeni kimlik arayışında olan yeni devlet siyasi ve sosyal politikalara yön vermek için nüfusun özelliklerini bilmesi gerekirdi. Türk tarihinde ilk kez bilimsel yöntemlerle nüfusun sayımı 1927 yılında gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmanın amacı, Cumhuriyet döneminde yapılan ilk nüfus sayımının Diyarbakır ili çerçevesinde ele almaktır. Daha çok nicel-nitel verilerden oluşan bu çalışmada; Diyarbakır ili nüfusunun yoğunluğu, medeni hal durumu, okur-yazarlık oranları, meslek kolları, yaş grupları, konuşulan anadiller ve dini inançlar açısından özellikleri hakkında veriler yer almıştır. Çalışmanın konu olarak ele alınmasında, Diyarbakır ilinin geçmişi hakkında birçok yazı kaleme alınmasına rağmen Cumhuriyet döneminde ulus-inşa süreci içerisinde yer alan 1927 yılında yapılan nüfus sayımı verilerinin araştırılmamış olması önemli bir eksikliğin giderilmesi gerektiği yönünde olmuştur. Çalışmada başta kullanılan kaynaklar Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü’nün hazırlamış olduğu fasiküller ve dönemin basını dikkate alınmıştır.Öğe 1927 nüfus sayım sonuçlarına göre Urfa nüfusunun genel yapısı ve özelliği(Türk İslâm Medeniyeti İlmi Araştırmalar Enstitüsü, 2017) İlyas, AhmetBu çalışmanın amacı, Cumhuriyet Türkiye"sinin ilk nüfus sayımı olan 1927 nüfus sayımını Urfa özelinde incelemektedir. Çalışmanın ilginç ve kayda değer olmasının en temel özelliği nüfus sayımı yapılırken ilk defa sayım memurları, vatandaşa nüfusun ana yapısını öğrenmek için Merkezi İstatistik Dairesi tarafından hazırlanan soruları sormasıdır. Bu soruların hazırlanmasının ana gayesi, nüfusun genel yapısını öğrenmektir. Bu sorulara verilen cevaplarca oluşturulan istatistiki bilgiler çalışmanın amacına hizmet etmektedir. Çünkü yeni kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti"nin ulus-devlet inşasını oluşturmak, hızlandırmak ve devletin yükleneceği siyasi ve sosyal politikalara olanak hazırlamak nüfusun özelliklerini bilmek ile eşdeğerdir. Çalışmanın ana gövdesi olan Urfa, Osmanlı Devleti"nde Halep"e bağlı önemli bir ticaret ve kültür vilayeti olarak biliniyordu. XIII. yüzyılda yayınlanan bir belgede Urfa nüfusu 35 bin olarak belirtilmekteydi. Dahası Osmanlı Devleti"nin ilk nüfus sayımı olan 1831 tarihli genel nüfus sayımında Urfa"nın nüfusu 45 bindi. Cumhuriyet"in ilanından sonra Urfa için 1927 yılında gerçekleşen nüfus sayımı önemliydi. Çünkü nüfusun yapısı, niteliği dahası sahip olduğu makro ve mikro potansiyelin tespit edilmesi gerekiyordu. Özellikle birçok şehirde genç nüfusun sayısı ve oranı az iken, Urfa sahip olduğu genç nüfus sayesinde çalışma gücüne önemli destek vereceği gözlendi. Diğer taraftan bu sayım gösterdi ki Urfa şehri Türk-İslâm geleneğinin önemli bir mirasçısıydı.Öğe Osmanlı’dan Erken Cumhuriyet’e kadın siyasal hareketi(Giresun Üniversitesi, 2017) İlyas, AhmetTürk siyasal tarihinin mühim motiflerinden biri olan kadın siyasal hareketi, Osmanlı’dan erken Cumhuriyet’e geçiş aşamasında süreklilik babında değerlendirildiğinde önemli bir aşamayı kapsadığı ifade edilebilir. Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinden itibaren sosyal hayatta yer almaya başlayan kadınların siyasal hayattaki etkisi, Milli Mücadele döneminde ivme kazanmış ve Cumhuriyet döneminde de gücünü artırmaya başlamıştır. Bu çalışmada Nezide Muhittin ve arkadaşları tarafından kurulma girişimi olan Kadınlar Halk Fırkası’nın sahip olduğu siyasal yelpazenin Türk siyasal hayatındaki kırılma noktalarını içermektedir. Kadınların siyasal manada ortaya çıktığı bu dönem, giderek etkisini artırmış popülist bir yaklaşım içerisinde önce belediye seçimlerinde akabinde muhtarlık seçimlerinde en sonda da 1934 yılındaki seçme ve seçimle hakkına sahip olması açısından önemlidir. Bu çalışmanın önemli noktalarından biri de Türk kamuoyunun kadınların siyasetteki mücadelesine olan yaklaşımı da içermektedir. Zira kadınların başlatmış olduğu bu mücadele gerek Mustafa Kemal Atatürk tarafından gerekse yönünü Batıya çevirmiş Türk siyaseti açısından kayda değerdir. Bu çalışmanın genel amaçlarından biri de kadınların hak mücadelesinde eşitlik prensibini ön plana alarak siyasal alanda örgütlenmesini ortaya çıkarmaktır. Zira siyasal örgütlenme açısından başarılı bir örnek olan Türk kadınların siyasal hareketi, feminist bir çerçevesi içerisinde ele alınmalıydı. Çünkü kadınların örgütlenme aşaması daha çok kadın kimliği üzerine kuruluydu. Bu açıdan bakıldığında kurulmuş olan Türk Kadınlar Birliği de Türk kadınının siyasal, sosyal ve iktisadi haklarının sağlanması ve geliştirilmesini kendisine amaç edinmiştir.