Arama Sonuçları

Listeleniyor 1 - 4 / 4
  • Öğe
    Dijital eğitimde eşitsizlikler : Kırsal-kentsel ayrımlar ve sosyoekonomik farklılaşmalar
    (İnsan ve Toplum / The Journal of Humanity and Society, 2020-12) Nerse, Serdar
    Gelir ve ekonomi temelli eşitsizliklerin yanı sıra toplumu doğrudan etkileyen “sosyal eşitsizlikler” de yeterince anlaşılamamıştır. Bu nedenle farklı bileşenlerle eşitsizlikler en iyi ihtimalle ölçülmekte ve incelenmektedir. Sosyal eşitsizlik; yeni durum, olay ve sorunların gelişmesi nedeniyle göreceli olarak bir dizi yeni boyut, beklenti ve sonuç ortaya çıkarmaktadır. Küresel ve ulusal ölçekte yaşanan yeni gelişme, genişleme ve daralmalar, eğitimde eşitsizliğin tekrar tartışılması gerektiğini ortaya çıkarmıştır. Bu çalışmada da kırsal-kentsel ayrımlar ile sosyoekonomik farklılaşmalar temelinde Covid-19 salgını sürecinde dijital eğitimde ortaya çıkan eşitsizlikler incelenmiştir. Bu iki ayrıma bağlı olarak salgın sürecinde evde uzaktan eğitime katılmaya çalışan üniversite öğrencilerinin dijital medya, internet, bilgi ve iletişim teknolojilerine (DİB) erişim ve kullanımlarındaki eşitsizliklerin ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Yaş, cinsiyet, ikamet yeri, okuduğu sınıf ve sosyoekonomik statüsüne göre 3 ayrı üniversiteden seçilen toplam 16 öğrenci araştırmaya dâhil edilmiştir. Nitel yöntemin uygulandığı araştırmada, veriler, derinlemesine görüşmelerle elde edilmiştir. Görüşme verileri, Maxqda nitel veri analiz programıyla kategorileştirilmiş ve temalara dönüştürülmüştür. Açık, eksenel ve seçici kodlama neticesinde birleştirilen kategori ve temalar görselleştirilmiştir. Katılımcıların bireysel ve aile özellikleri, okulların çevresi ve mali kaynak durumları, kalkınma, özgürleşme, kültürlenme faktörleri etkileşimli şekilde eşitsizliği ortaya çıkarıcı etkiye sahip olduğu gibi dijital eğitim eşitsizliğinde kırsal-kentsel ayrım ve sosyoekonomik farklılaşmaların belirgin olduğu görülmektedir.
  • Öğe
    Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın romanlarındaki kadınların bâtıl inançlar karşısındaki tutumu
    (Yüzüncü Yıl Üniversitesi, 2017-12) Duran Oto, Elif
    1864-1944 yılları arasında yaşayan Hüseyin Rahmi Gürpınar, pek çok edebî türde eser kaleme almış olsa da romancı kimliğiyle öne çıkan bir isimdir. 41 roman kaleme alan Hüseyin Rahmi Gürpınar, roman tarihimizde Ahmed Midhat Efendi geleneğine bağlı olarak eserler vermiş, onun gibi konusunu halkın hayatından almış ve yine halkı eğitmeyi hedeflemiştir. Bu sebeple romanlarında yerli hayatı yansıtan pek çok sahneye rastlanır. Gürpınar, alafranga merakı ve yanlış Batılılaşma anlayışının doğurduğu olumsuz sonuçları, halk arasında yaygın olan ve bilhassa kadınlar arasında bir çare olarak sığınılan bâtıl inançları, eğitimsizlik ve cehaleti, tespit ve teşhir ederek bunların düzeltilmesine çalışmış, bunlarla ilgili tekliflerini okuyucuyla paylaşmıştır. “Hâce-i Sâni” diye de anılan Hüseyin Rahmi Gürpınar, eğitimsiz kitlelere eserleri vasıtasıyla ulaşırken, bâtıl inançların toplumdaki yerleşikliğine, bu inançların temelsizliğine ve zararlarına dikkat çekmeye çalışmıştır. Aslı ve gerçekliği olmayan, gözlemlenemeyen bir takım ritüellerin toplamı “bâtıl inanç” kavramıyla karşılanmaktadır. Hüseyin Rahmi Gürpınar, romanlarında bâtıl inançlar konusuna geniş yer verirken, natüralist çizgide yazan bir yazar olarak da bu inançların kanıtlanamayan, gerçekliği yansıtmayan yönünü ortaya koymaya çalışmıştır. Romanlarda bu inançların yaygınlığı ve yerleşikliği eğitimsizlikle açıklanır. Bu inançların pek çoğu kadın karakterlerin ekseninde okuyucuya verilmektedir. Romanlarda sıklıkla karşılaştığımız bâtıl inanç örnekleri; fal baktırma, büyü ve muska yaptırma, kurşun döktürme, albasması inancı, halk hekimliği adı altında yapılan yanlış uygulamalar, doğaüstü varlıklara olan inanışlar, birtakım kavramların ve eylemlerin uğursuz kabul edilmesidir. Yazarın bu konuya en çok temas ettiği romanları ise Tesâdüf, Gulyabani, Cadı, Hakka Sığındık, Muhabbet Tılsımı, Şeytan İşi, Dirilen İskelet, Ölüler Yaşıyor mu? adlı yapıtlarıdır.
  • Öğe
    Sanayi-i nefise mektebi ve Paris güzel sanatlar okulu “l’ecole des beaux-arts” üzerine bir değerlendirme
    (ASOS JOURNAL, 2014-09) Uzun Aydın, Derya
    Osmanlı İmparatorluğu, tarih boyunca Fransa ile ilişkiler kurmuştur. Bu ilişkiler neticesinde, Osmanlı’da eğitim gören bir çok öğrencinin özellikle Paris’e gönderildiği bilinmektedir. Ayrıca karşılıklı kurulan elçilikler bu ilişkileri pekiştirmiştir. Sanayi-i Nefise Mektebi, Osmanlı Devleti’nin ilk güzel sanatlar okuludur. 1883 yılı Mart ayında açılan bu okul, eğitim programından yönetmeliklerine, öğrenci alımlarından ders seçimlerine kadar bir çok unsurda kendisine Paris’teki güzel sanatlar okulunu (L’Ecole Des Beaux-Arts) örnek alır. 19. Yüzyılda tüm Avrupalı öğrencilerin okumak için geldikleri bu okul, dönemin Paris’ini sanat merkezi haline getirmiştir. Yurtdışında eğitim gören Sanayi-i Nefise Mektebi öğrencilerin çoğu, yurda döndükten sonra mektepte hocalık yapmışlardır. Çoğunluğu gördükleri, etkilendikleri akademik ve klasik anlayışı çalışmalarına yansıtmışlardır.
  • Öğe
    Yükseköğretimde okuyan Suriyelilerin eğitim sorunları ve beklentileri: TRC3 Bölgesi (Mardin, Batman, Siirt, Şırnak) üniversiteleri örneği
    (Milli Eğitim Bakanlığı, 2021-12-22) Bimay, Muzaffer
    Bu çalışma,2010 yılının sonlarında bazı Arap ülkelerinde başlayan ve 2011 yılının başlarında Suriye’de devam eden çatışmalar nedeniyle Türkiye’nin çeşitli kentlerine göç eden ve Yükseköğretimde okuyan Suriyelilerin eğitime erişim noktasında karşılaştıkları sorunları ve beklentilerini TRC3 bölgesindeki (Mardin, Batman, Siirt ve Şırnak) üniversiteler üzerinden incelemeyi amaçlamıştır. Bu bağlamda yapılan çalışma, nitel araştırma yöntemleri arasında bulunan olgubilimsel deseninde yürütülmüş ve veriler, gelişigüzel örnekleme yöntemiyle TRC3 bölgesinde bulunan Mardin (12), Batman (11), Siirt (10) ve Şırnak (5) Üniversitelerinden seçilen öğrencilerle yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak 2021 yılının ilk yarısında toplanılmıştır. Verilerin çözümlenmesinde ise betimsel analiz tekniği kullanılmıştır. Yapılan bu Araştırma ile Suriye kökenli öğrencilerin başta dil ve ekonomik koşullar olmak üzere eğitim sürecinde birçok sorunla karşı karşıya kaldıkları, savaş nedeniyle uğradıkları ağır psikolojik travmaları üzerlerinden atamadıkları ve bunun için başta bulundukları üniversiteler olmak üzere hiçbir kurumdan rehabilitasyon desteği alamadıkları ve bunun da eğitim süreçlerini olumsuz etkilediği tespit edilmiştir. Bununla beraber ikamet ettikleri kentin sosyo-kültürel yaşamlarına katkıda bulunduğu ve genel olarak ülkelerine geri dönmek istemedikleri de ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla savaş koşullarından kaçıp büyük zorluklar içinde hayata tutunmaya çalışan Suriyeli öğrencilerin, işsizliğin ve yoksulluğun olduğu TRC3 bölgesinde bulunan kentlerdeki üniversitelerde karşılaştıkları sorunların çözülmesine yönelik acil tedbirlere ihtiyaç duyulmaktadır. Türkiye’de yükseköğretimde okuyan 50 bine yakın Suriyeli genç olduğu düşünüldüğünde, Suriyeli öğrencilere yönelik daha bütüncül öğeleri içeren daha kapsamlı yeni bir eğitim ve öğretim entegrasyon politikası ile bu gençlerin, Türkiye’nin kalkınmasına ve geleceğine önemli katkılar sağlayabileceği bu çalışmada öne sürülmüştür. Ayrıca bu çalışmadaki veriler ışığında yapılan önerilerin, uzun vadeli kamu politikalarına yol göstermesi ve destek sağlaması da hedeflenmiştir.