Arama Sonuçları

Listeleniyor 1 - 10 / 10
  • Öğe
    Toplumsal cinsiyet rollerindeki eşitsizlik bağlamında Nuri Bilge Ceylan sinemasında kadının konumu
    (Batman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 20-01-2020) Yel, Halime; Köksal, Selma; Denizli, Özlem
    Bu tez çalışmasında toplumsal cinsiyetten kaynaklı eşitsizliğin sinema filmlerine yansımaları görmek için Nuri Bilge Ceylan sineması incelenmiştir. Türk sinemasında önemli bir yere sahip olan Nuri Bilge Ceylan, kendi özgün tarzı ve estetik anlayışıyla, hem ulusal hem de uluslararası camiada önemli bir sanatçı olarak tanınmaktadır. Nuri Bilge Ceylan’ın yönetmenliğini yaptığı filmlerin bu kadar geniş bir alana yayılması ve pek çok kesime ulaşması bağlamında, yönetmenin çektiği filmlerdeki toplumsal cinsiyet temsillerinin incelenmesi önem taşımaktadır. Nitekim toplumsal yapının araçlarından biri olan sinemanın, toplumun dönüşümlerinden etkilenmemesi mümkün değildir. Çalışmada nitel araştırma yöntemi kullanılmış ve Ceylan’ın yönetmenliğini yaptığı filmlerin kapsamlı bir incelemesi yapılmıştır. Kuramsal çerçevesini feminist v kurama dayandıran çalışmada kadın karakterlerin inşa biçimlerinin ne tür anlam yapılarına denk geldiği incelenmiştir. Ayrıca, filmler incelenirken görselliğin analizi için gösterge bilim yönteminden, filmlerdeki karakterin çözümlenmesi için ise psikanalitik yöntemden yararlanılmıştır. Böylece film anlatılarındaki karakter analizi ve anlatım biçimi çözümlenirken farklı disiplinlerden yaralanmış ve seçilen filmler geniş bir perspektifte incelenmeye çalışılmıştır Bu bağlamda Nuri Bilge Ceylan’ın günümüze (2020) kadar çektiği filmlerin tamamı örneklem olarak kapsamlı bir şekilde çözümlenmeye çalışılmış ve varılan sonuçta Ceylan’ın yönetmenliğini yaptığı filmlerin, klasik anlatı kalıplarından uzak olduğu ve bu filmlerde bağımsız, gerçekçi bir sinema anlayışının hakim olduğu anlaşılmıştır. Çalışmada Ceylan’ın yönetmenliğini yaptığı filmler iki ayrı döneme ayrılmış, bu dönemlerin genel özellikleri farklılıklar ve paralellikler ekseninde araştırılmıştır. Varılan sonuçlar, yönetmenin ilk dönem filmlerinde kadın erkek konumlanışının “Uzak”tan sonra çekilen filmlere nispeten daha eşit düzlemde olduğu ve ne kadın ne de erkek kahramanın tek başına anlatının merkezinde olmadığı görülür. Ancak, özellikle “Uzak” (2002) ve sonrasında çekilen filmlerde daha çok erkek karakterlerin merkezde olduğu anlatıların ağırlık kazandığı görülmüştür. Böylelikle filmlerdeki kadın karakterlerin konumlarının erkeklerle kıyaslandığında asimetrik ve nispeten daha geri planda olduğu ortaya çıkmıştır. Ayrıca çalışmada, gerek dünya sineması gerekse çalışmanın merkezinde yer alan Nuri Bilge Ceylan’ın yönetmenliğini yaptığı filmler, feminist bakış açısıyla incelenmiş. Toplumsal cinsiyetin tarihi kökenleri ve ataerkil toplumsal düzenle ilişkileri ele alınmıştır.
  • Öğe
    Yalnız seyahat eden kadınların motivasyon ve deneyimleri: Diyarbakır’ı ziyaret eden kadınlar üzerine bir araştırma
    (Batman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019-07-03) Pekiner, Azize Burcu; Doğan, Mustafa
    Deneyim ve motivasyonla ilgili birçok çalışma bulunmaktadır fakat Türkiye’de yalnız seyahat eden kadınların deneyim ve motivasyonlarıyla ilgili çalışma bulunmamaktadır. Bu çalışmanın temel amacı yalnız seyahat eden kadınların deneyim ve motivasyonlarını incelemektir. Çalışmada yarı yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılmış ve Diyarbakır’ı yalnız seyahat etmeye gelen 27 kadın üzerinden veriler toplanmıştır. Elde edilen ham bilgiler, içerik analizi yöntemi kullanılarak işlenmiştir. Ortaya çıkan bulgular; yalnız seyahat eden kadınların deneyim ve en temel motivasyon kaynakları ile Diyarbakır özelindeki algılarına yöneliktir. Bu bağlamda, kadınların yalnız seyahat etmelerindeki en temel motivasyon kaynağı; ¨yeni insanları tanıma isteği¨, ¨özgürleşme¨ ve bireysel seyahatin çekiciliği olarak belirlenmiştir. Yalnız seyahat etmek, kadınlar için genel olarak olumlu deneyimlere sahne olsa da olumsuz deneyim olarak bazı taciz ve benzeri vakalarla karşılaştıkları görülmüştür. Bununla birlikte, kadınlarda yalnız seyahat etmenin her şekilde devam ettirilmesine yönelik güçlü bir motivasyon olduğu da tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Üniversiteli kadın öğrencilerinin fiziksel serbest zamana katılımlarında dindarlığın etkisi: Bölgesel farklılıklar
    (Batman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019-06-17) Akar, Dilek; Şahin, Hacı Murat
    Bu çalışmada, üniversiteli kadın öğrencilerin çeşitli değişkenlere göre dindarlık düzeyleri ve dindarlığı oluşturan inanç, duygu, davranış ve bilgi alt boyutları arasındaki ilişki anlaşılmaya çalışılmıştır. Araştırmanın örneklemi Muğla, Manisa Celal Bayar, Hatay Mustafa Kemal, Mersin, Sakarya, Ordu, Düzce, Batman, Bitlis Eren, Dicle, Muş Alparslan, Ankara ve Marmara Üniversitelerinde lisans öğrenimlerine devam eden 18-45 arasında ve yaş ortalaması x =21,2308±2,64761 olan toplam 650 gönüllü kadın öğrenciden oluşmuştur. Öğrencilerin dindarlık düzeylerini ölçmek için Dini Hayat Ölçeği (DHÖ) ve Kişisel Bilgi Formu kullanılmıştır. İstatistiksel analizlerde, bağımsız t-test, tek yönlü varyans analizi (ANOVA) Scheffe Post Hoc ve Tamhane’s T2 testleri uygulanmıştır. Sonuçlara göre coğrafi bölge, yaş ve aylık gelir dindarlık açısından önemlidir. Ayrıca yaş ve aylık gelir ile dindarlık arasında olumsuz bir ilişki varken düzenli egzersiz alışkanlığı ile dindarlık arasında bir ilişki yoktur. Yeni çalışmaların daha çok örneklemi kapsayacak şekilde ve daha çok bulguya ulaşabilecek bir ölçüm aracı kullanılarak yapılması önerilir.
  • Öğe
    Cihan Aktaş’ın hikâye ve romanlarında yapı ve tema
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2021-07-29) Güzel, Mahbube; Korkmaz, Ferhat
    Toplumsal meselelere duyarlı bir yaklaşımla eserlerini kaleme alan Cihan Aktaş; roman, hikâye, günlük, inceleme-araştırma türlerinde eserler vermiş kadın yazarlardandır. 1980’li yıllardan itibaren çeşitli dergilerde düşüncelerini aktaran Aktaş, sonraki yıllarda yazılarını kitaplaştırmıştır. Eserlerinde genelde ‘kadın’ özelde ise ‘başörtülü kadınların’ problemleri üzerinde durmuştur. Hikâye ve romanlarında kadının yaşadığı baskıları, İslâmcı kadının birey olma çabasını, din, gelenek, modernizm arasında sıkışan kadın ekseninde işlemiştir. Kadının yanı sıra göç, mülteci sorunu, çevre, edebiyat, kültür, sinema konularını inceleme ve araştırma eserlerine taşımıştır. Edebiyat dünyasına düşünce yazıları yazarak başlayan Cihan Aktaş, hikâyeciliğiyle ön plana çıkmış, yazın hayatına on üç hikâye kitabı, dört roman sığdırmıştır. İlk hikâye kitabını 1991 yılında Üç İhtilal Çocuğu adıyla kaleme almış, Bana Uzun Mektuplar Yaz adlı ilk romanını 2002 yılında yayımlamıştır. Cihan Aktaş’ın hayatı ve sanatının ele alındığı bu çalışmada hikâye ve romanları yapı ve tema bakımından analiz edilmiştir.
  • Öğe
    2000 sonrası Türk sinemasında ataerki ve kadın temsili
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2021-06-28) Tekin, Nergiz; Aydın, Seçkin
    Bu çalışma Sinema ve Ataerki arasındaki ilişkiyi 2000 sonrası Türk sinemasını merkeze alarak incelemeyi amaçlamaktadır. Ataerki kavramı çok geniş bir çalışma alanına sahiptir. Tezde Ataerki kavramının süreç içerisinde geçirdiği değişim, dönüşümler ve toplumsal cinsiyet kavramı ele alınmıştır. Sinemadaki ataerkil ideolojinin kullanılma biçimleri ve kadın temsilleri incelenip filmlerdeki ataerkil kodlar analiz edilmiştir. Tezde belirlenen amaca ulaşabilmek için çalışma üç bölüm şeklinde kurgulanmıştır. Birinci bölümde Ataerki kavramı incelenmiştir. Anaerkil dönemden Ataerkil döneme geçiş, Ataerkinin süreç içerisindeki değişimleri ve sinema ile olan bağı üzerinde durulmuştur. İkinci bölümde sinema ve ataerki arasındaki bağdan yola çıkarak 2000 öncesi dönem Türk Sinemasında Ataerkinin kullanımına ve kadın temsiline yer verilmiştir. Üçüncü bölümde ise 2000 sonrası Türk Sinemasında Ataerki ve kadın temsiline değinilip çalışmanın örneklem kısmı oluşturulmuştur. Türk sinemasında 2000’den sonra çekilmiş olan üç film (Üç Maymun, Kıskanmak, Barda) sosyolojik film eleştirisi ve feminist kuram çerçevesinde incelenmiştir. Çalışmanın sonucunda Ana akım ve Popüler Sinemada olduğu gibi Alternatif Sinemada da Ataerkil ideoloji ve söylemin yeniden üretilerek kullanıldığı görülmüştür.
  • Öğe
    Mülteci kamplarında etkili iletişim yöntemleri neden önemlidir?
    (Batman Üniversitesi, 2018-12-27) Özdemir, Özlem
    En basit tanımıyla iletişim; alıcının (hedefin), kaynağın (gönderici) kanal aracılığıyla kodlayarak gönderdiği mesajı çözümleyerek geri bildirimde bulunma sürecidir. Etkileşimin olabilmesi için iletişim sürecinde aktarılan duygu, düşünce ve mesajın her iki taraf açısından anlaşılır olması gerekmektedir. İletişimi engelleyen etmenlerin azaltılması etkili iletişimin güçlenmesine sebep olmaktadır. Güvensizlik, dışlanma korkusu, eleştiri, umursamamak, önyargı, cinsiyet, gelenek, kültür, dil ya da yaş mülteci kamplarında karşılıklı iletişimi engelleyen faktörlerdir. İletişimi gerçekleştirecek görevlilerin, karşısındaki bireyi yargılamadan dinlemeli, onun dünyasını anlamalı, empati kurmalı, davranışlarını bilmeli ve fikirlerine önem verdiğini hissettirmelidir. Ancak bu şekilde etkili iletişim gerçekleşmiş olacaktır. Diğer taraftan mülteci kamplarının fiziki koşulları, yapısı, dizaynı, dijital teknolojinin olup olmaması, nerede konuşlandığı ve çalışanları etkili iletişimin gerçekleşmesini önemli ölçüde etkilemektedir. Bu nedenle çalışmada, kadın mültecilerin güvenliği açısından kamplarda etkili iletişimin tam ve doğru olarak gerçekleşmesi için hangi iletişim yöntemlerinin kullanılması gerektiğine değinilmiştir.
  • Öğe
    Leyla Erbil’in öykü ve romanlarının psikanalitik açıdan incelenmesi
    (Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-01-21) Çelik, Mizgin; Zariç, Mahfuz
    Türk edebiyatının çağdaş ve yenilikçi isimlerinden olan Leyla Erbil, yaşadığı çağın toplumsal ve siyasal sorunlarına duyarsız kalmayarak bu sorunları eserlerinde irdelemiştir. Yaşadığı çağa eleştirel bir gözle bakan Erbil, toplumun yerleşik değerlerine başkaldıran bir tavır ile meydan okumuştur. Eserlerinde kullandığı biçim ve teknikler ile de yaşadığı dönemin önemli yazarları arasında yer almayı başarmıştır. 20.yy da temelleri Sigmund Freud tarafından atılan psikanalitik kuram, insan ve insan davranışlarını inceler. Özellikle edebi eserlerde yer alan karakterlerin incelenmesi bu alan için büyük bir önem arz etmektedir. Psikanalitik alan bizzat Freud tarafından sanat eserlerine uygulanarak psikanalitik ve edebiyat bir potada birleştirilmiştir. Bu iki alanın ilişkilendirilmesi psikanalitik edebiyat eleştirisi yöntemini doğurmuştur. Bizde bu perspektiften yola çıkarak Leyla Erbil’in Gecede, Hallaç, Eski Sevgili, Üç Başlı ejderha, Cüce, Tuhaf Bir Kadın, Tuhaf Bir Erkek, Kalan, Karanlığı Günü ve Mektup Aşkları eserlerini psikanalitik inceleme yöntemi açısından inceledik.
  • Öğe
    Afet süreçlerinde kadın bireylerin yaşadığı sorunlar ve çözüm önerileri: İzmir ili örneği
    (Batman Üniversitesi, 2021-06-30) Demirci, Kıvanç; Avcu, Tülin
    Bu çalışma toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeniyle afetlerin yaratmış olduğu zararlara karşı daha duyarlı hale gelen kadın bireylerin afet süreçlerinde yaşadıkları sorunların tespitini ve bu sorunlara yönelik çözüm önerileri getirmeyi amaçlamaktadır. Bu amaç doğrultusunda uluslararası ve ulusal afet terminolojisi açıklandıktan sonra kadın bireylerin afet döngüsü süreçlerinde yaşadığı sorunlara vurgu yapılıp bu sorunlara getirilecek çözüm önerileriyle kadın bireylerin afetler konusunda dirençliliğinin arttırılmasına katkı sağlanacaktır. Çalışma nitel araştırma yöntemi olarak kabul edilen yapılandırılmış mülakat ve içerik analizi metotlarına dayandırılmıştır. Bu bağlamda araştırmada uluslararası ve ulusal afet yönetimi çalışmalarına, afet alan incelemelerine ve 30 Ekim 2020 tarihinde İzmir ilinde meydana gelen deprem sonucunda evleri hasar gören kadın bireylerle yapılan mülakata yer verilmiştir. Araştırma sonucunda kadın bireylerin temel olarak duygusal sağlık sorunları çektiği görülmektedir. Bunun yanında kadın bireyleri toplumsal cinsiyet rolleri nedeniyle söz hakkının engellendiği ve ev içi sorumluluğun temeli olarak görülen annelerin güçlü kalmak için kendisini duygusal olarak baskıladığı görülmektedir. Bu sorunlar öncelikle karar alma süreçlerine kadın bireylerin katılımı ve eğitim odaklı bir yaklaşımla çözülebilecektir.
  • Öğe
    Temizlik ürünü reklamlarında toplumsal cinsiyet rollerinin incelenmesi
    (Batman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2020-01-06) Koç, Yunus; Işık, Mehmet
    Reklamlar geniş halk kitlelerine ulaşıp mal ve hizmetlerin tanıtımını televizyon aracılığıyla yaparak toplumu etkileyebilme gücüne sahiplerdir. Toplumsal normlar çerçevesinde şekillenen toplumsal cinsiyet rolleri kadınlık ve erkeklik kavramlarıyla bağdaştırılarak, kültürel ve sosyal olguları ifade etmekle birlikte, toplumun kadına ve erkeğe biçtiği rollerden oluşmaktadır. Televizyon reklamları mal ve hizmetlerin duyurulmasında önemli araçlarından biri olup toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin tekrardan üretimiyle beraber, toplumsal cinsiyet rollerinin inşasında önemli bir etkene sahiptir. Televizyon reklamlarında toplumsal yapı, kültür, geleneklerin de etkisiyle toplumsal cinsiyet izlerine rastlanmaktadır. Televizyon reklamların da ataerkil ve eril söylemin erkek egemen yapının devamını sağladığı ve reklamlarda toplumsal cinsiyet rollerine dair davranış ve beklentilerin modellere iletilmesin de kadın üzerinden yapılan konumlandırmalarla toplumsal cinsiyet rollerinin pekiştirilmesinde önemli bir işleve sahiptir. Reklamlarda kamusal alan daha çok erkeğe atfedilirken erkek ev dışında, çalışan bir birey olarak gösterilmektedir. Kadın özel alan da ev içerisinde sunulurken yemek yapmak, bulaşık yıkamak, çocuklara bakmak, temizlik yapmak gibi geleneksel rollerin taşıyıcısı olarak sunulurken anne ve evli kadın mitleri reklamlarda sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Bu tez çalışmasında amaçlanan; İnsanları etkileme konusunda önemli bir etkene sahip olan televizyon reklamların da yer alan kadın ve erkek rollerinin temsilinde, cinsiyetlere yüklenen toplumsal rollerin neler olduğunu ve kadının toplumsal konumunun belli kalıplar halinde geleneksel söylemle aktarılmasında kadının toplumdaki rolünü ve erkek egemen yapı ile biçimlendirilen reklamları feminist kuramlar çerçevesinde çözümlemeyi amaçlamaktadır. Bu amaçla reklamlarda kullanılan kadın ve erkek imgelerinin ve bunlara bağlı olarak ortaya çıkan göstergelerin göstergebilimsel analiz yöntemiyle çözümlenerek Temizlik ürünü reklamları özelinde kullanılan imge, söylem ve mesajların toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yeniden üretimine nasıl katkı sağladığı açıklanmaya çalışılmaktadır. Bu araştırmada olasılığa dayalı olmayan örneklem türlerinden amaçlı örneklem yöntemi kullanılarak, feminist kuramların sağladığı kavramsal çerçevede, temizlik ürünü reklamlarında toplumsal cinsiyet rolleri kullanımını temsil edeceği düşünülen 2013-2019 yılları arasında en çok izlenen, sürekli Türkçe yayın yapan altı ulusal televizyon kanallarında yayınlanan Alo, Ariel, Mr Muscle, Parex, Pril ve Ace firmasına ait altı adet reklam filmi göstergebilimsel analiz yöntemiyle, feminist kuramlar çerçevesinde incelenmiştir. Reklam kampanyalarında yer alan toplumsal cinsiyet rolleri ve bu rollerin aracılığıyla nasıl bir anlam üretildiği ortaya çıkarılmak amaçlanarak, reklamların toplumsal cinsiyet rollerini yeniden üretmesi ve pekiştirmesine sağladığı katkı incelenmiştir
  • Öğe
    Türkiye’de toplumsal cinsiyet ve müzik bağlamında kadın portreleri olarak Müzeyyen Senar ve Ayşe Şan
    (Batman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2020-10-09) Petekbaşı Korkut, Zahide; Cebe, Rohat
    Bu tez çalışmasında Türkiye’de toplumsal cinsiyet ve müzik bağlamında kadın müzisyenler incelenecektir. Örneklem olarak farklı toplumsal dokulardan çıkan Müzeyyen Senar ve Ayşe Şan ele alınacaktır. Söz konusu kadın müzisyenlerin yaşantıları incelenerek; “Toplumsal Cinsiyet Olarak Kadın ve Müzik İlişkisi”, “Müzikte Toplumsal Cinsiyet”, “Müzeyyen Senar’ın Hayatı, Okuduğu Eserler, Türk Müziği İçin Önemi”, Ayşe Şan’ın Hayatı, Okuduğu Eserler, Şarkıların İçeriği, Kürt Müziği İçin Önemi” başlıkları esas alınarak ilerlenecektir. Bu çalışma söz konusu kadın müzisyen portrelerinin erkek egemen sanat ortamında kendilerini var etme mücadelelerini ve kadın olarak toplumsal rollerle yaşadıkları çatışmaları da görünür kılmayı amaçlayacaktır. Simone De Beauvoir’ın “Kadın doğulmaz, kadın olunur.” veciz sözünde belirttiği üzere, toplumsal cinsiyetin XX, XY kromozomları ile açıklanamayacağı; genlerle, kültürle aktarılan davranışların toplumsal cinsiyetin esas kaynağı olduğu vurgulanacaktır. Kadının toplum içindeki yerini, yaşayışını, yapabileceklerinin sınırını, davranış modelini belirleyen kalıpların, cinsiyetin çerçevesini de çizdiği konusu Müzeyyen Senar ve Ayşe Şan gibi, bu kalıplarla karşı karşıya kalmış iki önemli müzik şahsiyetinin yaşamları üzerinden anlatılacaktır. Onların, belirlenmiş sosyal rolleri ile içlerindeki müzik aşkının sürekli çatıştığı anlatılacaktır.